• Sonuç bulunamadı

Uluslararası medya yayıncılığında kamu haberciliğine bir örnek: BBC Türkçe Servisi

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Uluslararası medya yayıncılığında kamu haberciliğine bir örnek: BBC Türkçe Servisi"

Copied!
124
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

GAZETECİLİK ANABİLİM DALI

GAZETECİLİK BİLİM DALI

ULUSLARARASI MEDYA YAYINCILIĞINDA KAMU

HABERCİLİĞİNE BİR ÖRNEK:

BBC TÜRKÇE SERVİSİ

Erhan KILIÇ

YÜKSEK LİSANS TEZİ

Danışman

Doç. Dr. İbrahim TORUK

(2)

İÇİNDEKİLER

Sayfa No

Bilimsel Etik Sayfası ... ii

Tez Kabul Formu ... iii

Önsöz / Teşekkür ... iv

Özet ... v

Summary ... vi

Kısaltmalar ... vii

Tablolar Listesi ... viii

Giriş ... 1

BİRİNCİ BÖLÜM KAMU HİZMETİ YAYINCILIĞI VE BBC’NİN KAMU HİZMETİ YAYINCILIĞI 1.1. Kamu Hizmeti Yayıncılığı Kavramı………. 8

1.2. Kamu Hizmeti Yayıncılığının Doğuşu……… 9

1.3. Kamu Hizmeti Yayıncılığı ile Tecimsel Yayıncılık Tartışmaları………… 13

1.4. BBC’nin Kamu Hizmeti Yayıncılığı……… 17

1.4.1. BBC’nin İşleyiş Yapısı……… 22

1.4.1.1. Kraliyet İmtiyaznamesi………. 23

1.4.1.2. BBC Vakfı……… 24

1.4.1.3. Yönetim Kurulu……… 25

1.4.1.4. Medya Düzenleyiciler……… 25

1.4.2. BBC ve Devlet Arasındaki İlişki……….. 25

1.4.2.1. 1926 Genel Grevi……… 26

1.4.2.2. 1946 White Paper……… 26

1.4.2.3. 1926 Ruhsat Sözleşmesi……… 27

1.4.2.4. 1957 White Paper………. 27

1.4.2.5. Örnek Olaylar………. 28

1.4.3. BBC’nin Finans Kaynakları……… 30

1.4.4. BBC Türkçe Servisi ile İngiliz Hükümeti Arasındaki İlişki…… 35

(3)

İKİNCİ BÖLÜM

ULUSLARARASI RADYO YAYINCILIĞI VE BBC DÜNYA SERVİSİ

2. Uluslararası Radyo Yayıncılığı……… 40

3. Uluslararası Radyo Yayıncılığı Sistemleri Modeli……….. 43

4. Dünyada Başlıca Uluslararası Radyo Yayın Kuruluşları……… 48

4.1. Voice of America (Amerika’nın Sesi)……….. 48

4.2. Radio Moscow (Moskova Radyosu)……… 49

4.3. Deutsche Welle (DW Almanya)……….. 49

5.1. BBC Dünya Servisi’ne Genel Bir Bakış……… 50

5.2. 1930 - 1960 Yılları Arası Dönem……….. 57

5.3. 1960 - 1980 Yılları Arası Dönem………... 62

5.4. 1980 - 2010 Yılları Arası Dönem……….. 64

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM BBC TÜRKÇE SERVİSİ 3.1. BBC Türkçe Servisi’ne Genel Bir Bakış……… 70

3.1.1. BBC Türkçe’nin Kuruluş Yılları………. 71

3.1.2. II. Dünya Savaşı Dönemi Yayınları……….. 74

3.1.3. II. Dünya Savaşı Sonrası Yayınlar………. 76

3.1.4. Türkiye’deki Askeri Darbeler Dönemi Yayınları……….. 81

3.1.5. 1990 ve 2000’li Yıllar……… 85

3.1.6. BBC Türkçe Servisi’nin Yarını………. 88

3.2. Küresel İletişimde Yeni Medya Ortamı ve BBC Türkçe……… 90

3.3. TRT ile İşbirliği ve BBC’de Yetişen Türk Yayıncılar……… 92

3.4. BBC Türkçe’nin Uluslararası, BBC, İngiltere ve Türkiye ile İlgili Konular-daki Haberlerinin Değerlendirilmesi……… 93

Sonuç………. 99

Kaynakça……… 106

Ekler……… 113

(4)

Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü

BİLİMSEL ETİK SAYFASI

Bu tezin proje safhasından sonuçlanmasına kadarki bütün süreçlerde bilimsel etiğe ve akademik kurallara özenle riayet edildiğini, tez içindeki bütün bilgilerin etik davranış ve akademik kurallar çerçevesinde elde edilerek sunulduğunu, ayrıca tez yazım kurallarına uygun olarak hazırlanan bu çalışmada başkalarının eserlerinden yararlanılması durumunda bilimsel kurallara uygun olarak atıf yapıldığını bildiririm.

Erhan Kılıç

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

(5)

T.C.

SELÇUK ÜNİVERSİTESİ

Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü

YÜKSEK LİSANS TEZİ KABUL FORMU

………. tarafından hazırlanan ……….. başlıklı bu çalışma ……../……../…….. tarihinde yapılan savunma sınavı sonucunda oybirliği/oyçokluğu ile başarılı bulunarak, jürimiz tarafından yüksek lisans tezi ola-rak kabul edilmiştir.

Ünvanı, Adı Soyadı Başkan İmza

Ünvanı, Adı Soyadı Üye İmza

Ünvanı, Adı Soyadı Üye İmza

 

 

 

(6)

ÖNSÖZ

Bu çalışma, yüksek lisans eğitimimin ders aşaması süresince ve daha sonraları eğitim hayatımda önemli bir etkiye sahip olan Doç. Dr. Bilal Arık hocamın konu ö-nerisiyle başladı. Uluslararası yayıncılık yapan BBC Dünya Servisi’nin bir parçası olan BBC Türkçe Servisi’ni kamu hizmeti yayıncılığı bağlamında irdelediğim bu ça-lışmanın hazırlanmasında gösterdiği özverili anlayış ve ilgi için çok değerli ve sevgili hocam, danışmanım Doç. Dr. İbrahim Toruk hocama minnet ve şükran duygularımı sunuyorum. Sevgisi, şefkati, yol göstericiliği ve akademik dünyadaki örnek kişiliğiy-le kendisini hiç unutamayacağım ve hayatımda özel bir yere sahip olan çok değerli ve sevgili hocam Erciyes Üniversitesi İletişim Fakültesi Radyo Televizyon ve Si-nema Bölümü Başkanı Doç. Dr. M. Bilal Arık’a çok teşekkür ediyorum.

İletişim eğitimim süresince yardımlarını esirgemeyen ve her zaman desteklerini arkamda hissettiğim değerli hocalarım Doç. Dr. Caner Arabacı ve Doç. Dr. Mustafa Şeker’e çok teşekkür ediyorum. Yine bu çalışmanın jüri üyeliğini kabul ettiği için Radyo ve Televizyon Bölüm Başkanı Doç. Dr. Aytekin Can hocama da teşekkürle-rimi sunuyorum. Adını burada sayamadığım Selçuk Üniversitesi İletişim Fakülte-si’ndeki diğer bütün hocalarıma da saygılarımı belirtmek istiyorum. Ayrıca, iletişimi ve kuramı bir kez daha bana sevdiren hümanist insan, bilgisi ve çalışkanlığına hayran kaldığım değerli hocam Prof. Dr. İrfan Erdoğan’dan ders aldığım için de kendimi şanslı hissediyor ve teşekkürlerimi sunuyorum.

Bu çalışma süresince özverili, sabırlı desteklerini hiç esirgemeyen aileme son-suz teşekkürlerimi sunuyorum.

Ankara Haziran, 2010

 

 

 

(7)

ÖZET

Bu çalışmada, uluslararası radyo yayıncılığı yapan BBC Dünya Servisi’nin bir parçası olan BBC Türkçe Servisi’nin yayıncılığı, kamu hizmeti yayıncılığı bağla-mında araştırılmıştır. Bu amaçla öncelikle uluslararası yayın kuruluşu olan BBC ile kamu hizmeti yayıncılığı arasındaki ilişki incelenmiştir. BBC’nin yabancı diller ser-vislerinin diğer uluslararası radyo yayıncılarından farkı irdelenmiş, bunların bir dış politika aracı olarak kullanılıp kullanılmadığı tartışılmıştır. Daha sonra ise BBC Türkçe Servisi’nin kamu hizmeti yayıncılığı mı yapmaktadır, yoksa İngiliz hüküme-tinin bir resmi politika aracı mıdır? sorusuna yanıt aranmıştır.

Bu çalışmada betimleyici durum analizi yöntemi uygulanmıştır. Özellikle BBC Dünya Servisi ve BBC Türkçe Servisi’nin tarihsel süreçlerine ilişkin detaylı betimle-yici bir inceleme yapılmıştır.

Araştırmanın sonucunda, BBC Dünya Servisi ve BBC’nin yabancı diller servis-leri yayınlarının daha çok dünyada siyasal ve ekonomik kriz bölgeservis-lerinde yoğunlukta olduğu düşüncesine varılmıştır. Bu yayınların İngiliz hükümetinin bir dış politika aracı olmaktan çok BBC’nin dünya çapındaki prestijini yaydıkları gözlenmiştir. Yine BBC Türkçe Servisi’nin İngiliz hükümetinin mali desteğiyle yayınlanmasına rağmen BBC’nin yayın ilkeleri doğrultusunda bir yayıncılık yaptığı saptanmıştır.

Anahtar Sözcükler: BBC Türkçe Servisi, BBC Dünya Servisi, kamu hiz-meti yayıncılığı, uluslararası radyo yayıncılığı, betimleyici durum analizi.

(8)

SUMMARY

In this study, the broadcasting of the BBC Turkish Service which is a part of the BBC World Service that operating international radio broadcasting has been inpuired as a public service broadcasting. For this purpose first, the relation between the BBC that international broadcasting company and public sercive broadcasting has been abstracted. Difference of the foreign language services of the BBC has been explicated from other international broadcasters and it has been argued whether these are being used as a external policy tool. After it has been answered a question that whether the BBC Turkish Service doing public service broadcasting or a official tool of England's government.

In this reseacrh descriptive case analysis has been applied. Particularly it has been made an intensive study of the Bbc World Service and the BBC Turkish Servi-ce’s historical process.

At end of the research, it has been discovered that BBC World Service and broadcasts of the BBC's foreign language with the BBC's foreign language services are located on regions where political and economic crises are more density than other places. These Broadcasts has been observed that they have done a type of broadcasting which follows BBC’s broadcasting policies rather than a tool of the governmant of England as a political.

Key Words: the BBC Turkish Service, the BBC World Service, public ser-vice broadcasting, international radio broadcasting, descriptive case analysis.

(9)

KISALTMALAR

AB: Avrupa Birliği.

ABC: Avustralya Yayıncılık Kuruluşu (Australian Broadcasting Company). BBC: İngiliz Yayıncılık Kuruluşu (The British Broadcasting Company). BBG: Yayın yönetim kurulu (Broadcasting Board of Governers). CD: Kompakt disk (A compact disc).

CNN: Cablolu haber ağı (Cable News Network). DVD: Dijital video disk (Digital video Disc). DP: Demokrat Parti.

FM: Frekans modülasyounu (Frequency modulation). HD: Yüksek çözünürlük (High definition).

HIV: İnsan immunodefisiyans virüsü (Human immunodeficiency virus). ITV: Bağımsız Televizyon (Independent Television).

KİA: Kitle iletişim Araçları. NTV: N Televizyonu.

OFCOM: İletişim Ofisi (The Office of Communications).

PBS: Kamu hizmeti yayıncılığı (Public Broadcasting Service). RTÜK: Radyo ve Televizyon Üst Kurulu.

SSCB: Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği. TRT: Türkiye Radyo ve Televizyon Kurumu. TV: Televizyon.

(10)

TABLOLAR LİSTESİ

Tablo-1: Finansman Türüne Göre Yıllık Gelir Kaynakları……… 32

Tablo-2: Ruhsat Ücreti Harcamasının KİA Türüne Göre Aylık Dağılımı……….. 33

Tablo-3: Uluslararası Radyo Yayıncılığı Sistemleri Modeli……….. 45

(11)

GİRİŞ

Problem

İnternet teknolojisinin gelişmesi ve yaygınlaşması diğer kitle iletişim araçları; radyo, televizyon ve gazetenin kullanım alışkanlığı ya da takip edilme payını da ö-nemli ölçüde değiştirmiştir. Fakat bu araçların her türlü iletişim ilişkileri içindeki ro-lü, etkisi ve kullanım biçimi internet kadar hâlâ tartışılmaktadır. İcat edildiğinden beri siyasi ve ekonomik iktidarlarca çeşitli amaçlarla kullanılan radyo da, uluslararası yayıncılıkta vazgeçilmez bir kitle iletişim aracı olma özelliğini günümüzde de koru-maktadır. Devlet ya da özel sermayenin sahibi olduğu küresel yayın kuruluşlarının, özellikle II. Dünya Savaşı ve ondan sonraki dönemlerde yabancı dil yayınlarıyla radyoyu bir dış politika aracı olarak kullandığı görüşü sıkça tekrar edilmektedir. A-merika’da Amerika’nın Sesi Radyosu, Rusya’da Moskova Radyosu ve Almanya’daki Deutche Welle’nin devletlerin propaganda malzemelerini diğer uluslara taşıyan ter-cümanlık görevi üstlendiği düşüncesi ifade edilmektedir. Bu araştırmanın temel ko-nusunu oluşturan ve İngiliz hükümetinin finansmanıyla Türkiye’de 71 yıldır radyo yayıncılığı yapan BBC Türkçe Servisi’nin yukarıda belirtilen tartışmaların neresinde değerlendirileceği ise henüz belirgin değildir. İncelemenin bu yönüyle BBC Türk-çe’nin, “İngiliz hükümetinin bir dış politika aracı” ya da “İngiliz hükümeti ile olan ekonomik ve siyasi ilişkisinin editoryal sürecine bir müdahalesi” olup olmadığı so-runsalı karşımıza çıkmaktadır.

Dünyanın en prestijli ve güvenilir yayın kuruluşu olarak bilinen BBC’nin ulus-lararası haber radyosu BBC Dünya Servisi bünyesinde 39 yabancı dil bölümü bulun-durmaktadır. 1939 yılında kurulan BBC Türkçe Servisi de bu yabancı dil servislerin-den biridir. Radyo, internet ve TV kanallarıyla değişik içerikli programlar yayınlayan BBC Türkçe, Türkiye’de; siyasi, askerî, ekonomik ve kültürel hayatın birçok önemli evresine tanıklık etmiştir. BBC Türkçe, Türkiye’de askerî ve siyasi karışıklıkların yaşandığı ve sansürün uygulandığı dönemlerde, TRT radyolarında yayınlanmayan haberlere ulaşmak isteyen dinleyicilerin yabancı radyolara yönelmesiyle başlıca

(12)

kay-naklarından biri olarak hatırlanmaktadır. Bunun nedeni ise BBC Türkçe Servisi’nin uzun yıllarca kısa dalga radyo yayınları üzerinden yayın yapması ve bu yayınlara hükûmetlerin müdahalesinin pek açık olmamasıdır. BBC Türkçe ayrıca 1993 yılında FM bandı üzerinden yayın yapmaya başlaması ve Türkiye’nin çok kanallı radyo ve TV düzenine geçmesiyle bir alternatif haber kaynağı olmaktan çıkmış ancak BBC’nin uluslararası habercilikteki gücünü kullanarak Türkiye’deki dinleyicilere değişik içeriklerde programlar sunmuştur.

Uzun yıllar Türkiye’de alternatif bir haber kaynağı olarak görüldükten sonra bu statüsünü Türkiye’de medya düzeninin çok hızlı bir şekilde değişmesiyle kaybeden BBC Türkçe Servisi, günümüzde BBC’nin dış habercilikteki gücü ve etkinliğini ö-nemli ölçüde kullanmaktadır. İngiliz Dış İşleri Bakanlığı’nın bütçesinden aktarılan ekonomik kaynakla yayıncılık yapan BBC Türkçe Servisi’nin “İngiliz hükümetinin sözcülüğünü yaptığı” iddiası sıkça tartışılmaktadır. Ayrıca BBC Türkçe’nin II. Dün-ya Savaşı ve ondan sonraki dönemlerde Alman ve İtalDün-yan, Soğuk Savaş’ta da Rus hükümet radyolarıyla aynı işlevi (propaganda) gerçekleştirdiği de savunulmaktadır.

Araştırmanın bir diğer problemi ise yukarıda bahsedilenler ile ilişkili olarak kamu hizmeti yayıncılığı tartışmaları bağlamında karşımıza çıkmaktadır. Dünyada kamu hizmeti yayıncılığının öncüsü olarak kabul edilen BBC’nin Türkiye’deki Türk-çe dilindeki yayınlarını sadece belirli bir amaç (siyasi veya ekonomik) için yaptığı iddia edilmektedir. Oysa BBC’nin başlıca kamusal ilkesi olan; bilgilendirici, eğitici ve eğlendirici amaçları göz ardı edilmektedir. BBC Türkçe’nin yayıncılıktaki bu yö-nü değerlendirilmezken tartışmalar daha çok “propaganda” ekseninde devam etmek-tedir.

Bu araştırmanın temel problemi, uluslararası medya yayıncılığında hükümetler ile radyo arasındaki siyasi ve varsa ekonomik bağımlılığı, bunun sonucuna bağlı ola-rak da radyo yayıncılığının kamu hizmeti yayıncılığı çerçevesindeki konumunu sor-gulamaktır.

(13)

BBC Dünya Servisi ve BBC Türkçe Servisi’nin parçası oldukları bir yayın ku-ruluşu BBC’nin tarafsızlık ve bağımsızlık prestijiyle kamu hizmeti yayıncılığı ve propaganda aracı tartışmaları odağında yer almaları onların bir araştırmaya konu e-dilmesi gerekliliği ortaya çıkmaktadır.

Yukarıda değinilen problemler bağlamında bu araştırmanın soruları şunlardır:

1- Bütçesi İngiliz Dış İşleri Bakanlığı tarafından karşılanması nedeniyle, BBC Türkçe Servisi, İngiliz hükümetinin bir dış politika ya da propaganda aracı olmuş mudur?

2- BBC Dünya Servisi ile diğer uluslararası radyo kanalları Amerika’nın Sesi Radyosu, Moskova Radyosu ve Deutche Welle’nin arasında hükûmetlerin dış politikasını belirlemede bir rol benzerliği var mıdır?

3- BBC’nin yaptığı kamu hizmeti yayıncılığı devlet ve reklam etkisine bağlı olarak düzenlenmekte midir?

4- BBC Türkçe Servisi Türkiye’de siyasi ve askerî karışıklıklar döneminde al-ternatif haber kaynağı olabilmiş midir?

5- Demokratik ve özgür basının olmadığı yerlerde yabancı dil yayınları başla-tan BBC Dünya Servisi’nin Türkçe bölümü BBC Türkçe Servisi kuruluş amacını yerine getirdiği ve Türkiye’de özgür basın ortamı mevcut olduğu için, Avrupa’da olduğu gibi kapatılması söz konusu mudur?

Amaç

Uluslararası medya yayıncılığında radyonun yeri ve önemi siyasi ve ekonomik güç unsurlarınca belirlenmektedir. Özel veya devlet eliyle yönetilen radyoların bağlı oldukları çok büyük küresel şirketler, sahibi oldukları gücü bu araçlar vasıtasıyla el-de ettikleri kuşkusuz herkesçe bilinmektedir. Bu küresel şirketler dünyanın her bir

(14)

yanında topluluklara kendi dillerinde radyo yayıncılığı yapmaktadırlar. Ancak bu yayınlardaki haber ya da programlar tek bir kaynaktan yani küresel şirketin yayın kuruluşundan beslendikleri için yeni bir tehditten belirmektedir. O da siyasi veya e-konomik iktidarın bilginin sunum ve dağıtımına hakim olmasıdır.

Özellikle tecimsel yayıncılığın bir sonucu olarak pek çok ülkede küresel yayın şirketleri bilginin kontrolünü elinde tutmaya başlamıştır. Bu şirketlerin uluslararası yayınları reklam ve hükümetlerin dış politika denetiminde bilgiyi sunmaktadır. Ulus-lararası yayın kuruluşu BBC’nin Türkçe yayın bölümü BBC Türkçe Servisi de, küre-sel bir şirketin enformasyonunu Türkiye’de çok büyük bir topluluğa ulaştırmaktadır. Ancak bu enformasyonun BBC Türkçe Servisi’ndeki sunum ve dağıtımı uluslararası medya yayıncılığı açısından dikkatle incelenmesi gereken bir konudur.

Bu araştırmanın amacı, BBC Türkçe Servisi’nin uluslararası radyo yayıncılı-ğında ve Türkiye’deki konumu ve etkisini kamu hizmeti yayıncılığı bağlamında irde-leyerek dış kaynaklı yayınlara olan ilgiyi artırmak ve medya analizlerinde geniş perspektiften (uluslararası medya) beslenen incelemelere katkı sağlamaktır.

Önem

BBC Türkçe Servisi Türkiye’de, parçası olduğu BBC Dünya Servisi’nin yayın ilkeleri ve program standardıyla eş değer bir biçimde yayıncılık yapmaktadır. Ancak kamu hizmeti yayıncılığının, BBC’deki uygulanış biçimiyle Türkiye’de tam olarak anlaşıldığı ve bu doğrultuda yayın yapıldığı pek söylenemez. Çünkü Türkiye’de ka-mu hizmeti yayıncılığı, kaka-mu yayıncılığı (devlet yayıncılığı) olarak algılanmakta ve hükümetlerin bağımlılığı altında bu hizmet yerine getirilmeye çalışılmaktadır. Dev-let yayıncılığından uzaklaşmış bir yayın kuruluşu olan BBC’nin doğrudan ekonomik ve yönetimsel yapısına göre işleyen BBC Türkçe Servisi, farklı bir kamu hizmeti yayıncılığının Türkiye’deki temsilcisi konumundadır. Fakat BBC Türkçe Servisi ile ilgili hiçbir inceleme veya araştırmanın olmaması nedeniyle bu servisle ilişkili olarak kamu hizmeti yayıncılığı pek sağlıklı incelenmemiştir. Diğer yandan günümüzde bir-çok iletişimci kamu hizmeti yayıncılığına gerek kalmadığını savunmaktadır. Ancak

(15)

tecimsel yayıncılığın bazı istisnalar dışında içinde bulunduğu içerik sığlığı ve yaşa-makta olduğumuz enformasyon çağında doğru ve gerekli bilgileri edinmenin her za-mankinden daha çok önem kazanması göz önünde bulundurulduğunda, kamu hizmeti yayıncılığının modası geçmediği gibi giderek önemi daha da artmaktadır.

BBC Türkçe Servisi’nin bağlı olduğu BBC Dünya Servisi üzerine de Türki-ye’de yüzeysel ve tanımlayıcı bilgilerin dışında bir çalışma ortaya konmadığından BBC Dünya Servisi’nin diğer küresel şirketlerle olan farklılığı açıklanamamış ve ta-rihsel süreci betimlenememiştir.

BBC Türkçe Servisi ile ilgili detaylı ve betimsel bir çalışmanın olmaması sonu-cunda bu boşluğu gidereceği düşüncesiyle hazırlanan bu çalışmanın önemi alanında ilk olmasıdır.

Bu çalışmada elde edilen ampirik verilerin tartışılması ve değerlendirilmesiyle yabancı dilde yayın yapan radyo yayınlarının, bu alandaki çeşitli uluslararası fikirler-le irdefikirler-lenmesi ve anlaşılmasına katkı sağlayacaktır.

İlgili İncelemeler

Bu çalışmada BBC Dünya Servisi’nin bir parçası olan BBC Türkçe Servisi kamu hizmeti yayıncılığı bağlamında incelenecektir. Yapılan literatür çalışması so-nucunda Türkiye’de 70 yıldır yayın yapan BBC Türkçe Servisi ile ilgili olarak şu ana kadar herhangi bir araştırmaya rastlanmamıştır. Diğer yandan parçası olduğu BBC Dünya Servisi ile ilgili bilgi ve araştırma da hiç yapılmamıştır. Dünyada uluslar arası haber yayıncılığında çok önemli bir yere sahip olan BBC Dünya Servisi, Türkiye’de diğer ulusal kültürlere olan ilgi azlığı ya da yabancı dillere mesafeli tutum nedeniyle pek bilinmediği düşünüldüğünde, akademik araştırma ve incelemelerin eksikliği bu noktada belirmektedir. Türkiye’de Tez ve akademik içerikli kitaplarda sadece BBC’nin genel olarak bir değerlendirmesi yapılmakta ve birkaç sayfanın ötesine gitmeyen bu çalışmalarda özelde ne BBC Türkçe Servisi ne de BBC Dünya Servisi ile ilgili bilgi sunulmaktadır. Bu durumda BBC ‘nin kamu hizmeti yayıncılığının

(16)

Türkiye’deki temsilcisi olan BBC Türkçe Servisi’nin öneminin pek anlaşılamadığını ortaya çıkarmaktadır. Yukarıda ifade edilen nedenlerden dolayı bu çalışmanın konu-su ve sorunu ortaya çıkmakta dolayısıyla BBC Türkçe Servisi’nin kamu hizmeti ya-yıncılığı bağlamında irdelenmesi zorunluluğu ortaya çıkmaktadır.

Tezde kullanılan araştırma kaynakları kitap ve tezler Ankara ve Londra’daki kütüphanelerden sağlanmıştır. Ayrıca BBC ve BBC Dünya Servisi ve BBC Türkçe Servisi’nin resmi internet siteleri birincil kaynakların elde edilebilmesi bağlamında sıkça kullanılmıştır. Diğer yandan Türkiye ve dünyadaki akademik online tabanla-rından konu ile ilgili makale ve tezlere ulaşılmıştır.

Sınırlıklar

Bu araştırmanın sınırlılıkları üç başlıkta belirlenmiştir. Bunlar sırasıyla şöyle-dir: a) BBC’de kamu hizmeti yayıncılığı, b) uluslararası radyo yayıncılığı ve BBC Dünya Servisi, c) BBC Türkçe Servisi.

Araştırmanın birinci bölümünde kamu hizmeti yayıncılığı kavramının ne oldu-ğu, amacı, sermaye veya devlet ile olan ilişkisi anlatılacaktır. Daha sonra kamu hiz-meti yayıncılığının İngiltere’de nasıl doğduğu belirtilecek ve dünyadaki başlıca kamu hizmeti yayıncılığı yapan kuruluşlara değinilecektir. Bu bölümde son olarak da kamu hizmeti yayıncılığı ile BBC arasındaki ilişki; BBC’nin işleyiş yapısı, BBC ile devlet arasındaki ilişki, BBC’nin finans kaynakları ve BBC’nin tarafsızlığı tartışılacaktır.

Araştırmanın ikinci bölümünde uluslararası radyo yayıncılığı, uluslararası rad-yo yayıncılığı modelleri ve dünyada başlıca uluslararası radrad-yo kuruluşları betimlene-cektir. Daha sonra ise BBC Dünya Servisi tarihi süreci ile ele alınarak ayrıntılı bir inceleme sunulacaktır. Türkiye’de yapılan çalışmalarda konunun bu yönü eksik kal-dığı düşünüldüğünden BBC Dünya Servisi’nin tarihsel süreci birincil kaynaklardan, örnekler eşliğinde açıklanacaktır.

(17)

Araştırmanın son bölümünde Türkiye’de NTV Radyo üzerinden radyo prog-ramları yayınlayan, yine NTV aracılığıyla görüntülü haber yayıncılığı yapan BBC Türkçe Servisi incelenecektir. BBC Türkçe Servisi’nin özel yayıncılığın başlamasıy-la medyanın önündeki yasal engellerin kalkarak radyo patbaşlamasıy-lamasının yaşandığı Türki-ye’de etkisinin azaldığı iddiası dikkate alınan bu çalışmada, BBC Türkçe Servisi’nin alternatif bir yayıncılık yapmaya devam edip etmediği sorunsalı tartışılacaktır. Ça-lışmanın bu kısmında ayrıca BBC Türkçe Servisi’nin kamu hizmeti yayıncılığıyla olan ilişkisi ayrıntılı bir tarihsel sunum yapılarak incelenecektir.

Bu çalışmada betimleyici durum analizi yöntemi uygulanacaktır. Çalışmanın araştırma sorularına yanıt bulmak için betimleyici analiz metoduyla elde edilen bul-gular üzerinde değerlendirme yapılacaktır. Daha çok BBC Dünya Servisi ile BBC Türkçe Servisi’nin tarihsel süreçlerine ilişkin ayrıntılı betimleyici açıklamalar yapı-lacaktır.

Çalışmanın ilk bölümünde betimleyici bulgular BBC tarafından yayınlanan güncel belge ve internet kaynakları ile kitaplardan faydalanılarak elde edilecektir. Elde edilen bulgular araştırmanın amacına uygun olarak kategorilere ayrılarak değer-lendirilecektir.

Çalışmanın ikinci bölümünde tarihsel betimleyici yöntem analizi ağırlıklı ola-rak kullanılacaktır. BBC Dünya Servisi’nin tarihçesi üç ana başlıkta çeşitli tarihlere ayrılacaktır. Böyle bir tarihlendirme yapılmasının nedeni elde edilen bilgilerin daha anlaşılır ve sistemli bir şekilde açıklanmasını sağlamaktır. Bu bölümde toplanan bil-giler çoğunlukla www.bbc.co.uk adlı internet sitesinden alınmıştır.

Çalışmanın son bölümünde BBC Türkçe Servisi’nin kuruluşunun 70. yılında

www.bbc.co.uk/turkce adlı internet sitesinden yayınladığı bilgi, ses ve video kayıtla-rından faydalanılmıştır. BBC Türkçe Servisi ile ilgili alt başlıklar Türkiye’deki siyasi ve askerî değişikliklere göre belirlenmiştir.

(18)

I. BÖLÜM

1. KAMU HİZMETİ YAYINCILIĞI VE BBC’NİN KAMU HİZMETİ YAYINCILIĞI

1.1. Kamu Hizmeti Yayıncılığı Kavramı

“Kamu hizmeti yayıncılığı, genellikle gelir kaynakları siyasal iktidar ile tecim-sel odaklardan bağımsız bir kamu kuruluşu olarak örgütlenmiş yayın kurumunun, toplumdaki herkesin eşit bir biçimde erişebildiği yayınlarında; haber verme, eğitme ve eğlendirme işlevlerine göre dengeli program türü dağılımı sunması ve siyasal ko-nularda tarafsızlığı ve dengeliliği gözetmesidir” (Aktaran: Kejanlıoğlu, 1998: 2-3).

Yukarıdaki tanımda vurgulandığı gibi kamu hizmeti yayıncılığının gerçekleşe-bilmesi için, yayın kuruluşunun yönetim ve finansman yapısının, siyasal iktidar ve diğer ekonomik güçten bağımsız olması zorunludur. Çünkü kamu hizmeti yayıncılığı ne devlet ne de ticari bir yayıncılık anlayışını içerir.

“Kamu hizmeti yayıncılığının geçmişi İngiltere’deki BBC (British Broadcasting Corporation) yayın kurumunun ilk günlerine dayanır. Bu kavram, BBC bir tekel olarak kamu yararı için hizmete başladığında (1927), ilk Genel Müdür John Reith tarafından ortaya atılmıştır. Günümüzde ise sıklıkla, kamu tarafından finanse edilen yayıncılığı, sadece reklamlarla finanse edilen ve kâr amaçlı yayıncılıktan ayırt etmek için kullanılmaktadır” (Aktaran: Vural, 2001: 121).

“Kamu hizmeti yayıncılığı, kavramsal olarak sorunlu olsa ve uygulamada ülke-den ülkeye farklılıklar gösterse de, bu yayıncılığın John Reith’in ‘Reithian Trilogy’ olarak adlandırılan ‘eğitici’, ‘eğlendirici’ ve ‘bilgilendirici’ işlevleri vardır. Kamu hizmeti yayıncılığının, evrensel yayıncılık ilkelerine uymanın yanı sıra, ‘ulusal ve yerel kültürleri yansıtma’, ‘izleyiciyi odaklı alma’, ‘azınlıklara yönelik yayın yap-ma’, ‘katılımcılığı teşvik etme’, ‘yaratıcı, özgün programlar üretme’ ve bu yolla ‘halkın kendi yeteneklerini keşfetmesine yardımcı olma’, ‘azınlıklara seslenme’ gibi çok geniş bir yelpazeyi kapsayan amaçları vardır” (Aktaran: Ersin, 2007: 24).

(19)

“Konuyla ilgili bazı tartışmalarda, kamu hizmeti yayıncılığı bazen başka kav-ramlarla, örneğin devlet/siyasi parti yayıncılığıyla karıştırılmaktadır. Kamu hizmeti yayıncılığı, hükümetlerden bağımsız, kamu mülkiyetinde olan veya kamunun fonlamasıyla hizmet veren yayıncılık türüdür. Bazı araştırmacılar, özel ticari yayın kuruluşlarının da kamu yararına çalışması gerektiğine dayanılarak düzenleme altına alınmış olmasını ‘kamu hizmeti yayıncılığı’ olarak tanımlamaktadırlar. Bu yaklaşım doğru değildir. Dünyadaki genel eğilim, ticari yayıncılığın ne kadar düzenlense de belli işlevleri yerine getirmekte eksik olduğunu veya olabileceğinin kabulü üzerine kurulmuştur” (Başaran ve Geray, 2005: 169).

Kamu hizmeti yayıncılığında kamunun çıkarı söz konusudur. Kamu kavramı i-çin ise devlet ve toplum arasında gidip gelen yaklaşım biçimleriyle karmaşık tanım-lamalar yapılmaktadır.

“Erol Mutlu, kamu, kamu yararı ve kamu hizmeti kavramlarının birbirlerinin yerine kullanılmasının yol açtığı muğlaklığın giderilmesine çalışmak gerektiğini be-lirtir. Mutlu, kamu yayın kurumlarındaki ‘kamu’ sözcüğünün, bu kurumları mülkiyet ilişkileri ile kısıtladığını, kamu yayın kuruluşu dendiğinde, mülkiyetinin kamuya ait olan kurumların kastedildiği, bunun karşısında da mülkiyeti özel yayın kuruluşlarının bulunduğunu yazar. Erol Mutlu, ayrımın ‘devlet’ ve ‘özel’ yayın kurumları olarak kullanımının kavram karışıklığını giderebileceğini söyler” (Aktaran: Ersin, 2007: 22)

Kavram karışıklıklarının olduğu diğer bir nokta da kamu hizmeti yayıncılığı ve kamu yayıncılığı arasındaki farklılıktır. Kamu hizmeti yayıncılığından en geniş an-lamıyla, kamuya yani toplumsal bir yapıya yönelik bir yayıncılık anlaşılmalıdır. Ka-mu yayıncılığında ise siyasal iktidar ile iç içe geçmiş devlet yayıncılığı anlaşılmalı-dır.

1.2. Kamu Hizmeti Yayıncılığının Doğuşu

Kamu hizmeti yayıncılığının kökenleri, Britanya’da radyonun hava dalgalarına hakim olduğu bir döneme dayanmaktadır. I. Dünya Savaşı’ndan hemen sonraki

(20)

yıl-larda radyoların orta dalga yayınları büyük bir oranda artmıştır. Amerika’da çok sa-yıda farklı ve rekabetçi radyo istasyonu kurularak reklam geliriyle finanse edilmiş-lerdir. Bununla birlikte, BBC, Amerikan biçimi yayıncılığı ‘karmakarışık ve sadece reklam amacı taşıyan kısa dalga yayınları’ olarak değerlendirmiştir. Andrew Crisell’e göre, İngiliz hükümeti, bu tür uygulamanın bir çeşit anten karmaşasına neden olabi-leceği gerekçesiyle Amerika’yı örnek almamıştır” (Crisell’den aktaran: Hilmes vd., 2006: 22).

“Böylesine kaos görünümünde ve ticarileştirilmiş bir sistemin yaygınlaştığı At-lantik’teki durumdan kaçınma girişiminde 1922’de İngiliz hükümeti, the British Broadcasting Company (BBC) adını verdikleri tek bir kartel oluşturmak için çok sa-yıdaki başlıca radyo imalatçılarına ruhsat vermiştir. Yayıncılık izni veren İngiliz Pos-ta Ofisi bir tekel olarak çalışmış ve radyo seti sahiplerince ödenen yıllık ruhsat ücre-tiyle finanse edilmiştir. Kamu vergilendirmesindeki bu kanı ve ticaret tekeli, şirketin nihayet bağımsız ulusal bir kuruluş olduğu 1927’de devam etmiş ve BBC Kraliyet İmtiyaznamesi güvencesiyle kurulmuştur” (Hilmes vd., 2006: 23).

BBC’nin ilk Genel Müdür’ü John Reith (1889-1971) yayıncılık hakkında hiçbir şey bilmemesi ve aslında sivil mühendis olmasına karşın, özellikle de 1926 Genel Grevi’ni desteklemesiyle hükûmetin güvenini kazanmıştır. Kriz döneminde radyola-rın hava dalgalaradyola-rını kapatmak isteyen Winston Churchill gibi politikacılara rağmen Reith, şirketin ulusal çıkarları tehdit etmeyeceği konusunda hükûmeti ikna etmeyi başarmıştır. Grevden sonra Reith, ‘BBC ulusal bir kuruluş olduğundan beri ve hükûmet bu krizin içinde olduğundan beri halk için hareket ediyor… BBC de bu krizde hükümet için…’ ifadelerini kullanmıştır. Grevde aldığı tavır nedeniyle ise Reith’e birçok eleştirmen katılmamıştır” (Hilmes vd., 2006: 23).

1925’te yayıncılığın geleceği hakkında politika belirlemek için kurulan Crawford Kurulu, John Reith’i kurula davet ederek görüşlerini burada açıklamasını istemiştir. Reith burada, hizmetin sadece eğlence amacıyla kullanılmaması gerektiği-ni söylemiştir. Reith yayıncılığın; insagerektiği-ni bilgi, gayret ve başarıyı her eve ulaştırmakla sorumlu olduğunu ifade etmiştir. Reith, BBC’nin statüsünü, İngiliz radyo çıkarlarını

(21)

gözeten özel sektör içindeki bir şirketten, kamu sektöründeki devlet otoritesi altında-ki bir kuruluşa değiştirmekten yana olmuştur. Çünkü Reith bu statünün BBC’ye çok büyük özgürlük ve bağımsızlık vereceğine inanmıştır. Diğer taraftan Reith, yayıncı-lığın ticari baskılardan özgür olması gerektiğini savunmuştur. Yayıncılık kâra yöne-lik endüstrinin bir parçası olarak devam etmiş olsaydı, o zaman program servisleri ticari güçler tarafından etki altında kalmış olacaktır (Scannell, 1990: 13-16).

“John Reith’in temellerini attığı kamu hizmeti yayıncılığının bu ilk dönemle-rinde ilk olarak, hazırlanan bölgesel ve ulusal programlarla dinleyicilere ulusal ya da kendi bölgesel programlarını seçme imkanı verilmiştir. İkinci olarak da dinleyicilere çeşitli ve geniş programlar yayınlayan iki BBC kanalında karışık türden programlar önerilmiştir. Bu programlar; haber, drama, spor, din, müzik ve eğlence programları içermiştir. Böylece Reith döneminde tamamen değiştirilmiş, bütün bir topluma uy-gun yeni bir çeşit kamu fikri ortaya konulmuştur. Yayıncılar; geniş bir alanda politik, kültürel, sportif, dinsel, resmi ve eğlence kaynaklarının ulaşılabilirliğinin hak oldu-ğunda ısrar etmişlerdir. Özellikle kaynakların ‘kısıtlamasız ulaşılabilirliği’ kamuda yeniden yer edinmiştir” (Scannell, 1990: 13-16).

1923’de yayınlanan Sykes Kurulu’nun ilk bildirisinde, yayıncılık ilk defa bir ‘kamu hizmeti’ olarak tanımlandığında, hükûmet kamu hizmeti yayıncılığı fikrine oldukça olumlu yaklaşmıştır. BBC Genel Müdürü John Reith, 1925 yılında Crawford Kurulu için yazdığı bilgi notunda, Reith’in ‘bilgi, eğitim ve eğlence’ üçlüsü yeni ile-tişim sistemleri kablo, uydu ve videonun başlamasına kadar İngiliz yayıncılığın köşe taşı olarak kalmıştır. 1955’te ticari televizyon yayıncılığı başladığında ise düzenleyi-ci sistemler kamu hizmetinin gereklerinin bu televizyonlarca da yerine getirilmesi ve devam ettirilmesini istemiştir (Sinclair, 2004: 7).

Birleşik Krallık’ta radyo ve televizyon yayıncılığının ilk otuz üç yılı için tek fi-nansman, yıllık ödenmesi zorunlu kılınan ve alıcı cihaz sahiplerinin tabii olduğu ruh-sat ücreti olmuştur. 1955’te ticari televizyon yayıncılığının başlamasıyla, reklam ruh-satış dönemi sayesinde televizyonun finanse edildiği bir sistem uygulamaya konulmuştur. Bu sistem sırasıyla; Bağımsız Televizyon Otoritesi (the Independent Television

(22)

Authority), Bağımsız Yayıncılık Otoritesi (the Independent Broadcasting Authority) ve Bağımsız Televizyon Komisyonu (the Independent Television Commission) adıy-la düzenlenmiştir (Sincadıy-lair, 2004: 7).

II. Dünya Savaşı’ndan sonra BBC’nin tekel konumu tartışmaları başlamıştır. 1950 Beveridge Kurulu, BBC’nin bu tekelinin yayıncılık alanında temel bir kaygı olduğunu iddia etmiştir. BBC’nin izleyiciler için bir rekabet ortamı yarattığı ve buna yönelik programlar ürettiği yönündeki savunması üzerine Beveridge Kurulu, BBC’nin tekel konumunu onaylamıştır. Ancak birkaç yıl sonra iktidara gelen muha-fazakâr hükûmet, kurulun önerilerini reddetmiş ve BBC ile rekabet edebilecek, rek-lam ile finanse edilecek ticari bir televizyon kurulmasına karar vermiştir (Scannell, 1990: 13-16). Bu kararın ardından 1955 yılında Bağımsız Televizyon Komisyo-nu’nun direktifi altında Independent Television (Bağımsız Televizyon) ITV kurul-muştur. ITV özünde tecimsel ve kamusal yayıncılığın bir karışımı olarak BBC ile rekabet etmesi amacıyla televizyon (TV) yayıncılığına başlamış ancak daha sonraki dönemlerinde Birleşik Krallık’ta en büyük ticari televizyon şirketi konumuna gele-rek, tecimsel yayıncılığın lokomotifi olmuştur.

1960’lı yıllarda Beveridge Kurulu tarafından, ITV programlarının standardı ve değersizliği tartışmaları başlatılmıştır. Kurul, kamu hizmeti yayıncılığı kavramını savunarak bunun çok geniş bir içerik taşıdığını, farkındalık yarattığını ve çok önemli bir faaliyet tecrübesine sahip olduğunu iddia etmiştir. Ancak kurul, ticari televizyon yayıncılığını bir suçlu olarak görmemiştir.

1970’lerde yayıncılığın toplum içindeki rolü tartışmaları yön değiştirmiştir. Lord Annan’ın başkanlık ettiği bir grup, Beveridge Kurulu’na yayıncılığın geleceği konusunda bir sunum yapmıştır. Bunun ardından 1977 yılında yayınlanan Annan Ra-poru’nda ITV ve BBC arasındaki tartışmalar daha da artımştır. BBC ve ITV’ye yapı-lan övgülerin her ikisi de bu raporda haklı olarak gösterilmiştir. Ancak raporda BBC’nin varlığının ITV’den daha fazla olması gerektiği görüşü ağırlık kazanmıştır.

(23)

Yayıncılıkta yeni iletişim sistemlerinin başlamasının ardından bu sistemlerin kamu hizmeti tutumu yönünde hareket edip etmeyecekleri sorunu ortaya çıkmıştır. Bu bağlamda kamu hizmeti yayıncılığının nasıl tanımlanacağı gibi genel ciddi bir tartışmanın olmaması üzerine Yayıncılık Araştırma Birimi (the Broadcasting Research Unit) 1985’te bir broşür yayınlamıştır. “İngiliz Yayıncılığında Kamu Hiz-meti Fikri: Başlıca İlkeler” başlıklı Hiz-metinde (Sinclair, 2004: 8) şu çerçeveler çizilmiş-tir:

1- Coğrafi evrensellik: yayınlanan programlar bütün nüfusa ulaşılabilir olmalı-dır.

2- Evrensel çekicilik: yayınlanan programlar bütün ilgi ve tatlar için yiyecek te-darik etmelidir.

3- Azınlıklara, bilhassa dezavantajlı azınlıklara uygun programlar sunulmalıdır.

4- Yayıncılar ulusal kimlik ve toplum anlayışını hissetmek için onların özel du-rumlarını tanımalıdır.

5- Yayıncılık bütün kazanılmış çıkarlara ve özellikle bunların resmi gününe eşit mesafede durmalıdır.

6- Yayıncılık rekabet rakamlarından ziyade iyi programcılıkta rekabeti özendi-recek şekilde yapılandırılmalıdır.

7- Yayıncılar için kamu ilkeleri, program yapımcılarını kısıtlamak yerine onları serbest bırakması şeklinde olmalıdır.

(24)

“Radyo yayıncılığının başladığı ilk iki ülke olan İngiltere ve Amerika Birleşik Devletleri (ABD), Batı demokrasilerindeki iki farklı yayıncılık sisteminin öncüleri olarak kabul edilmektedir. ABD’de reklama ve sponsorlara dayalı tecimsel bir model gelişirken, İngiltere’de ruhsat ücretlerine dayalı bir ‘kamu hizmeti’ modeli oluştu-rulmuştur. 1954’te İngiltere’de tecimsel bir kanalın, 1969’da ABD’de PBS’in (Public Broadcasting Service) yayına başlaması, bu iki modelin temel ilkelerinde kayda de-ğer bir değişime yol açmıştır. Tecimsel Yayıncılık, başlıca gelir kaynaklarını rekla-mın oluşturduğu, sadece yayın izni ve bazı konulardaki denetim dışında kamusal bir organın müdahalesinden bağımsız yayın kuruluşlarının, kâr amaçlı birer tecimsel şir-ket olarak etkinlik göstermeleridir. Kamu Hizmeti yayıncılığı genellikle gelir kay-nakları siyasal iktidar ile tecimsel odaklardan bağımsız bir kamu kuruluşu olarak ör-gütlenmiş yayın kurumunun, toplumdaki herkesin eşit bir biçimde erişebildiği yayın-larında, haber verme, eğitme ve eğlendirme işlevlerine göre dengeli program türü dağılımı sunması ve siyasal konularda tarafsızlığı ve dengeliliği gözetmesidir” (Akta-ran: Kejanlıoğlu, 1998: 2-3).

Kamu hizmeti yayıncılığı ve tecimsel yayıncılık tartışmalarının odağında iki görüş vardır. Bunlardan ilki pazar liberalleri diğeri de bunun karşısında yer alan mu-halif görüşlerdir. Genel olarak, pazar liberalleri medyada çoğulculuk ve özgürlüğün sağlanabilmesi için medyanın kapitalist ekonomi tarafından yönetilmesini savunur-ken muhalif görüşe göre ise bu durum medyanın tekelleşmesine yol açtığı için ileti-şim sistemlerinin özgürleşmesi karşısında bir tehdit unsurudur.

John Keane’e (Keanne, 1992: 61-67) göre pazar liberallerinin savunduğu te-cimsel yayıncılık üç başlıkta açıklanabilir:

1- Amerika Birleşik Devletleri’ndeki Murdoch yapılanmasını örnek gösteren Keane, pazar liberallerine göre medyaların pazarca yönlendirilmeleri rekabeti gü-venceye almaktadır. Rekabet, tüketici bireylerin neyi satın alacaklarını kararlaştırma-larını mümkün kılmaktadır. Fiyatların düşük ve kalitenin yüksek kalmasını sağla-maktadır. Özel ellerde bulunan bir basın ve farklı yerlerden gelmiş mal sahiplerinin elinde bulunan çok kanallı bir yayın sistemi özgürlüğün kalesi olmaktadır. Pazarca yönlendirilen medyalar, bireylerin devletçe desteklenen Ortodoks değerlerin

(25)

baskı-sından kurtulmalarını sağlar. İnsanların duymak, okumak ya da seyretmek isteyeceği bir şeyi olduğuna inanan her girişimcinin düşünce pazarına giriş özgürlüğü rekabet ortamında garanti altındadır. Pazarca yönlendirilen medyalar, işte bu nedenlerle, hem azınlık hem de çoğunluktaki izleyicilere hizmet eder, onları televizyon, radyo ve ba-sının bürokratlarından kurtarır. Kamu hizmetinin temel ilkesi olan evrensellik – yani yayıncıların geniş kitlelere seslenen, tüm beğenileri doyuran programlar yapması ve bütün ülkeye eşit sayıda kanal sağlaması zorunluluğu getiren ilke – aslında medya-larda rekabet ve seçenek ilkesinin boynuna asılmış bir değirmen taşından başka bir şey değildir.

2- Devletçe korunan medyalar reklam endüstrisinin çıkarlarını göz ardı etmekle de suçlanmaktadır. Medyaların aynı zamanda iki tür hizmet sağlaması gerektiği sa-vunulmaktadır, bunlar: izleyicilere program, reklamcılara ise izleyicidir. Kimi pazar liberallerine göre, kamu hizmeti gören radyo ve televizyon yayıncılığı ikinci alanda oldukça başarısızdır. Aynı zamanda reklamcılık, yayıncılık politikasın içinde daha geniş bir yer tutmalıdır. Reklam sürelerini kısıtlayan eğlence dışı programlar için mi-nimum kotalar koyan kurallar kaldırılmalıdır.

3- Son olarak pazar liberalleri devletçe korunan medyaların ata erkliğine karşı çıkmaktadırlar. Onlara göre, kamu hizmeti yayıncılığı fikri en başından çürümüştür. Kamu hizmeti yayıncılığı; seçkincilik, züppelik ve ticareti hor gören önyargılara da-yanır. Aslında, kamu hizmeti yayıncılığı kişisel ihtiyaç ve kaygıların temsilini sınır-lar, seçme yeteneğini sıkıştırır, daraltır ve azaltır. Kamu hizmeti yayıncılığı tüketici-nin seçenekleri açısından sistematik ve keyfi bir sansür gibi işler. Kamu hizmeti ya-yıncılığı daha etkin ve rekabete açık olmalıdır. Ve eğer uzun dönemde yaşaması iste-niyorsa, özel ellerde bulunacak yeni televizyon ve radyo kanalları teşvik edilmelidir. Bu modele göre özetle pazar liberalleri medya sisteminin metalaşma yolunda ilerle-mek üzere teşvik edilmesi ya da itelenmesi gerektiğinde ısrarlıdırlar. Medyalar daha rekabetçi ve maliyet bilinci daha yüksek hale gelmelidir.

“Kamu hizmeti yayıncılığını savunanlara yani pazar liberalizminin muhalifleri-ne göre ise, devletçe korunan medyaların bütçe şişkinlikleri, reklam tekeli ve ata erk-liğine ilişkin saldırılar, aslında medyaları ‘Amerikanlaştırmanın’ reçetesidir. Bu

(26)

reçe-te reklamcıların ve büyük şirketlerin -Murdoch, Maxwell, Springer, Berlusconi, Lagardere ve medya dünyasının öteki devlerinin- isteğini yansıtmakta ve kamu hiz-meti gören yayıncılığı tehlikeye atmaktadır” (Keanne, 1992: 70). Keane’e (Keanne, 1992: 74-91) göre pazar liberallerinin medyadaki başarısızlıkları şu başlıklar altında değerlendirilebilir:

1- Medya sermayesinin yoğunlaşması yönündeki eğilimler pazar liberali siyasa-lar sonucu daha da hızlanmıştır. Deregülasyon bazen bir sömürüye yol açmaktadır. Doğu ve Orta Avrupa’daki ‘kadife devrimlerin’ sonuçları bunun bir örneğidir.

2- Pazar liberallerinin, pazarın bireysel seçim özgürlüğünü arttırdığı iddiası da kuşkuludur. Sınırsız pazar rekabeti aslında belirli yurttaşları, özellikle azınlıkları ve geçici çoğunlukların seçim özgürlüğünü ağır biçimde zedelemektedir. Sınırsız pazar rekabeti başka bir bakımdan da yurttaşların seçimlerinin aleyhine çalışmaktadır.

4- Metalaşmış medyalar tarafından yaratılan eşit olmayan seçim kalıpları pazar rekabetinin reklamcılar tarafından körüklenmesiyle daha da bozulmaktadır. Reklam-cılık, program çizelgelerinde çeşitlilikten “hafif eğlence” türü standart mallara doğru genel yönelimi teşvik etmektedir. Medya reklamcılığı, seçim özgürlüğünü garanti altına almamaktadır. Reklamcılık bazı yurttaşların dinleme, okuma ve seyretme se-çimini sınırlandırmaktadır. Reklamcılık belirli ürünlerin tüketimini özendirmekte, “tüketici yaşam tarzı”nın yaygınlaşmasını körüklemektedir.

5- Pazar rekabeti konusundaki pazar liberali fetişiyle ilgili olarak söylenebile-ceklerin özü şudur: Pazar rekabetinin iletişim özgürlüğünü garantili olarak sağladığı varsayımı inanılır değildir. İletişim pazarları iletişim özgürlüğünü kısıtlamaktadır; bunu pazara girmek isteyenlere karşı engeller koyarak, tekellere izin vererek, seçe-nekleri sınırlayan ve enformasyonun egemen tanımını kamusal yarar kavramından uzaklaştırıp özel olarak tasarruf olunabilen bir metaya yaklaştırarak yapmaktadır. Özetle, iletişim özgürlüğü ile pazardaki sınırlı özgürlük arasında yapısal bir çelişki bulunduğunun kabulü zorunludur; fikir pazarındaki bireysel seçim özgürlüğüne iliş-kin pazar liberali ideoloji, tüzel söyleve ayrıcalık tanımaya ve yatırımcılara yurttaş-lardan daha fazla seçenek vermeyi haklı göstermeye yaramaktadır. Dev boyutlardaki

(27)

firmaların, yurttaşların ne dinleyip ne okuyacaklarını ne seyredeceklerini örgütleyip kararlaştırmalarının, yani sansür etmelerinin, mazeretinden başka bir şey değildir.

Kamu hizmetine yöneltilen eleştirilerde ise “kamu hizmeti yayıncılığını krize sokan başlıca nedenlerden biri, kamu hizmeti yayın kurumlarının mali sıkıntılar ya-şamaya başlamalarıdır. Bu kurumlar, mali sıkıntıları gidermek için ortak yapımlara girmek, programlarının bir kısmını özel girişime açmak, uluslararası pazarlama giri-şimlerinde bulunmak, kısaca tecimselleşmek zorunda kalmışlardır. Böylece ‘dengeli-lik’, ‘kalite’ gibi standartlar ve evrensellik iddiaları yüzünden belli izleyici grupların-ca (marjinaller, azınlıklar, çeşitli kadın hareketleri, vb.) zaten ‘temsili olmamak’la suçlanan kamu hizmeti modelinin meşruiyeti, mali güçlükler sayesinde daha da so-runlu hale gelmiştir” (Aktaran: Kejanlıoğlu, 1998: 3).

Başaran ve Geray’a göre kamu hizmeti yayıncılığına duyulan gereksinmenin iki temel unsurdan oluştuğu görülür. Birincisi, çoğulcu demokrasinin gerçekleşmesi için yurttaşların gelişmelerin her yönünü bilme hakkı vardır. Yayınlar, belli çıkarlara yönelik olmamalıdır. Oysa ticari yayıncılık ve onların sahiplerinin tutumu her an so-runlar çıkarabilir. İkincisi ise konunun kültür ve bilgilenmeye, eğitime ilişkin boyu-tudur. Ticari yayıncılık ne kadar düzenlenmeye çalışılırsa çalışılsın, homojonleşme yolunda çalışması engellenemez. Aynı saatlerde birbirine çok benzer formatlar ek-ranları paylaşır. Düzeyleri en düşük olan ortak paydada buluşur. Böylece, toplumun kültürel çeşitliliği ve kültürel ifade özgürlüğü zedelenir (Başaran ve Geray, 2005: 170-171).

1.4. BBC’nin Kamu Hizmeti Yayıncılığı

BBC misyonunu; bilgilendirici, eğitici ve eğlendirici program ve servislerle in-sanların yaşamını zenginleştirmek şeklinde açıklamaktadır. Dünyada en yaratıcı ku-ruluş olmayı amaçladığını ifade BBC değerlerini ise; güven, bağımsızlık, tarafsızlık, dürüstlük ve kalite olarak belirtmektedir.

“Stuart Hall BBC’yi İngiltere’de ulusal kültürün taşıyıcısı büyük bir otorite ola-rak tanımlar. Onun standartları, program kombinasyonları, telaffuz biçimi, müzik

(28)

zevki, yayın ahlakı (BBC’nin ilk Genel Müdürü Reith’in tüm haber spikerleri, gö-rülmeyecek oldukları halde gece elbisesi giyip siyah kravat takıyorlardı dediği) kamu hizmeti yayıncılığının değerlendirildiği otoriter ölçütleri ortaya koymuştur” (Aktaran Tekinalp, 2003: 146).

Öncelikle BBC ve kamu hizmeti yayıncılığı arasındaki ilişkiyi açıklayabilmek için bu yayıncılığın yapılabilmesi için gerekli olan finansman kaynağından söz edil-mesi gerekir. İngiltere’de kamu hizmeti yayıncılığı yapan BBC’nin en büyük gelir kaynağının ruhsat ücreti olduğuna daha önce değinilmişti. BBC’nin diğer finansman kaynakları ise program satışı, CD, DVD, kitap ve dergi gibi ürünlerin satışından elde edilen gelirlerdir. BBC’nin sadece kamusal servis hizmeti veren TV ve radyolarında tecimsel yayıncılıkta olanın tam tersine reklam yayınlamasına izin verilmemektedir. BBC (BBC, 2009e) bu kamusal servislerinde reklam taşıması ve desteklemesine izin verilmemesinin gerekçelerini şunlara dayandırmaktadır:

1- Bu uygulama BBC servislerinin ticari çıkarlardan bağımsız kalmasını korumakta ve genel kamu çıkarlarına hizmet etmesi amacıyla çalışmasını garanti altına almaktadır.

2- Şayet BBC radyo reklamına ayrılan süreyi tamamıyla ya da bir kısmını satışa çıkarmış olsa reklam verenler ve diğer ticari bas-kılar BBC’nin programlarına ve program tarifesi alanlarına ha-kim olabilirdi. Ayrıca bu diğer yayıncılar için çok az daha ciro anlamına gelmektedir.

3- Bu yöntem sayesinde, hiçbir kısıtlama yapmadan herkese çok geniş bir alanda program türü sunmak ve yüksek kaliteli prog-ram üretmek garanti altına alınabilmektedir.

4- Ruhsat ücreti ayrıca üretim becerisini, mesleki eğitimi, yerel ve azınlık programları ile paralı TV veya reklam ekonomileri

(29)

tara-fından finanse edilemeyecek diğer hizmetleri desteklemeye yardım etmektedir.

BBC ayrıca kamu hizmeti yayın kanallarının dışında ticari servisler de çalıştır-maktadır. Bu servisler ruhsat ücreti tarafından finanse edilmemektedir, ancak BBC’nin kamusal servislerinden tamamen ayrı bir şekilde korunmaktadır. Ticari servislerden elde edilen gelirler ruhsat ücretinin daha yukarı bir seviyede kalmasına yardım etmek için kullanılmaktadır.

BBC’nin kamusal amaç ve ilkeleri Kraliyet İmtiyaznamesi ve buna ek sözleş-mede açıklanmaktadır (BBC, 2009b). Buna sözleşmelere göre BBC yönetimi her bir amacı uygulamakla yükümlüdür:

1- Vatandaşlık ve Sivil Toplum

a- En yüksek kalitede bağımsız gazetecilik sunulmalıdır.

b- Haber, politik sorun ve diğer konulardaki meselelerde geniş bir dinleyici ve izleyici kitlesi yer tutmalıdır.

c- Haber, politik durum ve diğer konulardaki meselelerle ilgili konuşma ve tartışmalar özendirilmelidir.

d- Birleşik Krallık’ı yöneten parlamento işlemlerine ve politik kurumlara çok iyi yaklaşım inşa edilmelidir.

e- Dinleyici ve izleyicilerin değişik medya türlerine ulaşması, onları anlaması ve etkileşimine olanak tanınmalıdır.

2- Eğitim ve Öğretimin Desteklenmesi

a- Tüm izleyici ve dinleyiciler için bütün konu ve meselelerde günlük eğitim harekete geçirilmelidir.

b- Toplumu destekleyen bütün faaliyetleri içeren belirli yayınlara yer verilme-lidir.

c- Çocuk ve gençler için resmi eğitici gayeler teşvik edilmeli ve desteklenmeli ayrıca özellikle temel beceri gelişimiyle ilgili yetişkin eğitimi desteklenme-lidir.

(30)

3- Yaratıcı ve Kültürel Mükemmeliyetin Harekete Geçirilmesi

a- Yaratıcı ve yenilikçi programcılık için öncü atılımlar yapılmalıdır.

b- Bütün dinleyici ve izleyiciler için geniş bir miktarda kültürel faaliyetlerle program zenginleştirilmesi temin edilmelidir.

c- Kültürel faaliyetlerde aktif katılım özendirilmelidir.

d- Geniş bir miktarda zevkli ve eğlendirici içerik sağlanmalıdır.

e- Geniş bir miktarda Birleşik Krallık’ın yaratıcılık, yetiştirme ve destek kabi-liyeti artırılmalıdır.

4- Birleşik Kraliyet, Milletlerin, Bölgelerin ve Toplumlarının Temsil Edilişi a- Farklı millet, bölge ve toplumları Birleşik Krallık’ın geri kalan kısmında da

temsil edilmelidir.

b- Birleşik Krallık’ın farklı millet, bölge ve toplumlara talep ettikleri sağlan-malıdır.

c- Deneyimlerin paylaşımı için insanlar bir araya getirilmelidir. d- Yerel toplumlar hakkında meselelere ilgili olunmalıdır. e- Birleşik Krallık’taki farklı din ve inançlar yansıtılmalıdır. f- Azınlık kendi dillerinde programlar sunulmalıdır.

5- Birleşik Krallık’ı Dünyaya ve Dünyayı Birleşik Krallık’a Taşımak a - Uluslararası meselelerde global bir yaklaşım inşa edilmelidir: - En yüksek kalitede uluslararası haber yayıncılığı yapılmalıdır.

- Önemli uluslararası meseleler üzerine global bir tartışmada bireylerin katı-lımına olanak sağlanmalıdır.

b- Uluslararası meselelerde Birleşik Krallık’ın dinleyici ve izleyici farkındalığı ve yaklaşımı artırılmalıdır.

c- Birleşik Krallık’ın dinleyici ve izleyici deneyim ve keşfi bütün dünyada fark-lı kültürlere yayılmafark-lıdır.

6- Yeni Başlayan İletişim Teknolojileri ve Servislerin Kamuya Dağıtımı

a- Dijital içerik ve servislerin ulaşılabilirliği en geniş oranda dijital platform ve araçlar üzerinde yer tutmalıdır.

(31)

b- Birleşik Krallık’a geniş dijital televizyon ağı taşımak için endüstri ile birlik-te çalışılmalıdır.

c- Dijital ses yayıncılığı oranı arttırılmalıdır.

d- Dijital değişim adına farkındalık ve gönüllülük inşa etmek için Birleşik Krallık’ın dijital iletişim faaliyetleri desteklenmelidir. .

e- Bütün dinleyici ve izleyicilere yardım etmek, onları anlamak ve yeni ileti-şim teknoloji ve servislerini edinmek için diğer kuruluşlarla ortaklık içinde çalışılmalıdır.

f- Dijital değişim boyunca bunlara imkan vermek için hükümet planları des-teklenmelidir.

Birleşik Krallık’ta Kamu servisi yayıncılığı adının amacı 2003 İletişimler Ha-reketi toplantısında belirlenmiştir (Seabright, Paul ve Hagen, Jürgen Von, 2007: 121-122). Buna göre bu amaçlardan bazıları şöyledir:

a) Konuyla ilgili televizyon servisleri bilgiyi yaymak, eğitim ve eğlence temin etmek için kamu servisi içermektedir.

b) Bu servisler yurttaş bilinci kolaylığı, haber ve politika gündemine ilişkin tar-tışmalarda adil olduğu ve geniş bilgi temin ettiği için dünyada ve Birleşik Krallık’da kapsamlı ve çok güvenilir haber ve politika gündemi sağlamakta-dır.

c) Bu servisler çok geniş bir alanda spor ve boş zamanla ilgili faaliyetler sun-maktadır.

d) Bu servisler OFCOM’un işaret ettiği eğitimsel meselelere ilişkin programla-rın alanı, programlaprogramla-rın eğitimsel doğası ve diğer programlaprogramla-rın eğitici değeri bakımından uygun niceliktedir.

e) Bu programlar; farklı din ve inançlara onların tarihi ile ilgili bilgi ve haber sağlamaktadır.

(32)

f) Bu servisler, çocuklar ve genç insanlar için yüksek kalitede ve orijinal prog-ramlar sunmaktadır.

g) Bu servisler, farklı toplumların endişeleri ve hayatları, kültürel ilgileri ve Bir-leşik Krallık’taki geleneklere ve bölgesel bakımdan diğer yerlere duyarlılık gösterir.

1.4.1 BBC’nin İşleyiş Yapısı

“Devletin varlığını ve gelişimin belirleyen, toplumun materyal koşullarıdır. Devlet üretim araçlarını kontrol eden sınıfın egemenliğinin siyasi ve hukuki ifadesi-dir. Devletin dayandığı hukuk, ekonomik koşullar tarafından belirlenir. Üretim ve bölüşüm biçimleri devletin temelini oluşturur. İnsanların iradesinden bağımsız olarak özel mülkiyet ve iş bölümü sürdükçe, devletin varlığı ve gerekliliği toplumsal açıdan kaçınılmaz hale gelmektedir. Bu iktisadi ilişkiler devletin varlığını yaratır. Ekonomik ilişkiler çerçevesinden topluma egemen olan sınıflar, iktidarlarını devlet biçiminde ortaya koyarlar” (Aktaran Yaylagül, 2006: 298).

“Kapitalist devlet, her şeyden önce kapitalist mülkiyet kurumunu güvence altı-na alır. Yasal düzenlemelerle pazar mekanizmasının işlerliğini sağlar. Uyguladığı ekonomik model çerçevesinde medya endüstrilerini sermayenin kâr edebileceği bir alana dönüştürür (deregülasyon). Kredi ve sübvansiyonlar sağlar, vergi indirimi ya da vergi affı gibi uygulamalarla medya kuruluşlarına destek olur. Medya kuruluşları için devlet; sansür uygulama, yayın ruhsatı verme, kağıt sağlama, basın ilanları dağı-tımı ve haber kaynağı olmak gibi pek çok işlevleri yerine getirir” (Aktaran Yaylagül, 2006: 299).

“Devlet basitçe, kendileri aracılığıyla ideolojilerin kamuya yayıldığı ve böylece devletin ve şirketlerin kendilerinin güçlendiği, şirketlerin ve kapitalizmin koruyucu-sudur. Amerika Birleşik Devletleri’nde bunun gibi liberal çalışmalar, medyanın top-lumsal yapıdan ‘özerkliğini’ tamamıyla göz ardı ettikleri ve medya kurumlarının kendilerinin, tasarlanmış siyasi amaçlarla ‘kasten çarpıttıkları’, sakladıkları veya

(33)

da-ğıttıkları enformasyonun, devletle uyumlu olabileceği ya da olmayacağı ihtimalini ihmal ettiği için çoğunlukla devlet merkezlidir” (Aktaran Fung, 2006: 48). “Böylece ekonomik unsurun önemini kabul ederken, Batılı medya üzerine yapılan çalışmaların, siyasi etki unsurunu dışarıda bırakmamaları gerekir. Bu anlamda ekonomizme reh-berlik eden (örneğin, siyasal medyanın ekonomik analizi) ekonomi politik perspektifi daha uygun olabilir. Kapitalist toplumda, ekonomik güce vurgu yaparken, aynı za-manda siyâsî müdahaleyi (interference) de hesaba katmamız gerekir” (Fung, 2006: 48).

Yukarıda da özetlendiği gibi medya yayıncılığının işleyiş biçimi ve içeriği, devlet (hükümet) ve medya arasındaki ilişkiden önemli bir şekilde etkilenmektedir. Hükümetlerin medya politikaları, ülkelerin siyâsî, ekonomik ve hukuksal yapılarına göre değişiklik göstermektedir. Tecimsel yayıncılığın en yaygın olduğu Amerika Bir-leşik Devletleri’nde hükümet ve medya arasındaki ilişki daha çok ekonomik ve siyasi eksende ve çıkar ilişkileri içinde işlerken, İngiltere’de ise günümüzde hükümet ve medya arasındaki ilişki, kamu hizmeti yayıncılığı yapan BBC’de sınırları kesin çizgi-lerle belirtilmiş anayasal hükümlere dayanmaktadır. Bu kısımda öncelikle BBC’nin işleyiş yapısı ele alınacak daha sonraki kısımda ise BBC ve hükümetler arasındaki ilişki geçmişten örneklerle anlatılacaktır.

BBC’nin işleyiş biçimi dört şekilde gerçekleşmektedir. Bunlar; BBC’nin ana-yasası olarak adlandırılan Kraliyet İmtiyaznamesi, BBC’nin stratejik hedeflerini be-lirleyen ve ruhsat ücretini denetleyen BBC Vakfı, BBC’nin fiili olarak yönetilmesini sağlayan Yönetim Kurulu ve hem hükümet hem de bağımsız denetleyicilerinin üze-rinde etki sahibi olduğu medya düzenleyicileridir.

1.4.1.1. Kraliyet İmtiyaznamesi

BBC, Kraliyet İmtiyaznamesi güvencesi altında kurulmuştur. Kraliyet İmtiyaznamesi, açık bir şekilde BBC’nin editoryal bağımsızlığını tanımakta ve ka-musal amaçlarını bildirmektedir. BBC’nin bağımsızlığı Kraliyet İmtiyaznamesi’nde şöyle ifade edilmektedir: “BBC bütün ürünlerinin içeriğini belirlemekte bağımsız

(34)

olacaktır” (The Secretary of State for Culture, Media and Sport, 2006: 3). BBC’nin anayasal güvencesi olarak adlandırılan Kraliyet İmtiyaznamesi, 30 sayfadan oluş-maktadır. Bu belge BBC’nin katılım ve amaçları, anayasal yapısı, BBC Vakfı, Yöne-tim Kurulu, Dinleyici ve İzleyici Kurulu, organizasyon yapısı, rapor ve hesaplar ile yorumlardan oluşan başlıklardan meydana gelmektedir.

Diğer yandan Kraliyet İmtiyaznamesi ve ona ek bir anlaşmada BBC’nin editoryal bağımsızlığı tanımakta ve kamusal yükümlülükleri ayrıntılarıyla beyan e-dilmektedir. Bu anlaşma metninde BBC’nin kamusal amaçları, ruhsat ücretinin dü-zenlenmesi, program ilkeleri, finansmanı gibi birçok konu tayin edilmektedir.

Kraliyet İmtiyaznamesi kabul edilmeden önce, İngiliz hükümeti yayınladığı Green Paper’da,1 “Güçlü BBC, hükümetten bağımsızdır” diyerek BBC’nin bağımsız-lığına güvence vermiştir. Bunun üzerine Mayıs 2005’te BBC, “Kamusal Mirasın İn-şası” adlı bir bildiriyi yayınlayarak BBC’nin kamusal değerlerini ortaya koymuştur.

1.4.1.2. BBC Vakfı

Bir başka bir imtiyaz altında olan BBC, BBC’nin stratejik hedeflerini belirle-yen ve lisans ücreti ödeyicilerinin çıkarlarını temsil eden BBC Vakfı tarafından yö-netilmektedir. BBC Vakfı, servis lisanslarını yayınlamakta, BBC servislerinin dağı-lımı ile ilgili olarak hesap vermek için Yönetim Kurulu’nu dayanak olarak görmek-tedir. BBC Vakfı, dinleyicilerin ihtiyaçlarını ve kaygılarını anlayabilmek için Birle-şik Krallık’taki Ulusal Dinleyici Kurulu ile yakın bir ilişki içinde çalışmaktadır. BBC Vakfı’nın görevi Kraliyet İmtiyaznamesi’nde, (The Secretary of State for Culture, Media and Sport, 2006: 7) “Vakıfın, ruhsat ücreti gelirinin ve BBC içindeki kamusal çıkarların bekçiliğini yapar” şeklinde tanımlanmıştır.

1 Her kesimden kişinin öneride bulunması amacıyla, özellikle bir yasa değişmeden ya da yeni bir yasa

yapılmadan önce İngiliz hükümeti tarafından hazırlanan belgedir (Cambridge Advanced Learner's Dictionary: 2009).

(35)

1.4.1.3. Yönetim Kurulu

Yönetim Kurulu, BBC servislerinin dağıtılması ve BBC Vakfı tarafından belir-lenen genel stratejilerin uyumlu bir şekilde işlemesini sağlamakla görevlidir. Yöne-tim Kurulu üyeleri; Denetleme, Adalet, Alım-Satım, Atama ve Ücret komisyonların-dan da sorumludur.

1.5.1.4. Medya Düzenleyiciler

Yaratıcı endüstri ve yayıncılıkla sorumlu olan İngiliz hükümeti içindeki Kültür, Medya ve Spor Dairesi buna örnek verilebilir. Ayrıca bağımsız düzenleyici ve reka-bet merci OFCOM, Birleşik Krallık’taki iletişim endüstrileriyle sorumludur. OFCOM; televizyon, radyo, telekomünikasyon ve kablosuz iletişim servislerini dü-zenlemekle yetkilidir.

1.4.2. BBC ile Devlet Arasındaki İlişki

Günümüzde BBC ile hükümet arasındaki ilişki daha önce de söz edildiği gibi Kraliyet İmtiyaznamesi’nde belirtilen “bağımsızlık” üzerine kuruludur. BBC editoryal bağımsızlık ilkesini açıkladığı BBC Yayın İlkeleri Klavuzu’nda da, “BBC’nin global itibarı editoryal dürüstlük ve bağımsızlık temelleri üzerinde dur-maktadır. İzleyicilerimiz kararlarında siyasi ya da ticari baskıların ya da kişisel çıkar-ların etkili olmadığına güvenebilmelidirler” ifadelerini kullanarak şöyle devam et-mektedir:

- “Hem devletten hem de partizan çıkarlardan bağımsız olmamız gerekir,

- Başka hiçbir kurum ya da kuruluşu ve onlara ait ürün faaliyet ya da hizmetleri desteklememeli ya da destekler görünmemeliyiz” (BBC, 2005: 118).

Ancak BBC’nin kurulduğu ilk yıllarda ve II. Dünya Savaşı’nın ardından BBC ile hükümet arasındaki ilişkiler kimi zaman hükümet tarafından yayınlanan

(36)

bildiriler-le tehlikeye düşerken bazen de bu ilişki bağımsızlık çerçevesinde kalmıştır. Bu kı-sımda önce birkaç belge ve olaya işaret edilecek daha sonra verilecek somut örnek-lerle konu detaylandırılacaktır.

1.4.2.1. 1926 Genel Grevi

“BBC’nin tarafsızlık konusunda verdiği ilk ciddi sınav 1926 Genel Grevi’dir. Bu grev sırasında ülke, siyasi çizgiler arasında derin bir bölünmeye uğramıştır. W. Churchill tarafından sıkıştırılan Baldwin Kabinesi basına yaptığı gibi BBC’yi de e-mir komuta zinciri altına almaya çalışmış, ancak BBC bağımsızlığını sürdürmek için şiddetle mücadele etmiştir. BBC’nin bu baskılar sırasında verdiği bağımsızlık müca-delesi sonraki yayın hayatında yol gösterici bir mite dönüşmüş, BBC her başı sıkıştı-ğında bu mücadele ruhundan ilham ve güç almıştır. Bu bağımsızlık öyküsü BBC’yi ulusal kültürel bir kurum kimliğine büründürürken aynı zamanda BBC’nin popüler bir yayın organı olmasını sağlamıştır. BBC bu tutumuyla II. Dünya Savaşı yıllarında İngiliz halkının uğruna mücadele ettiği pek çok değeri temsil etmiş, halkın gözünde yücelmiş ve kendini İngiliz halkının kaderi ve geleceğiyle özdeşleştirmiştir” (Akta-ran Tekinalp, 2003: 147).

1.4.2.2. 1946 White Paper

1946 yayıncılık White Paper’2 adlı bildiri, hâlâ bugün de var olan BBC ile hü-kümet arasındaki ilişkiyi belirlemektedir. Bu bildiride kısaca, “BBC’nin denizaşırı yayınlarda bağımsız kalması hükümetin temel amacıdır” denilmektedir. Ancak bildi-ride BBC’nin ne yapıp yapamayacağı kesin çizgilerle ayrılmamıştır. Bu bildibildi-ride en büyük problem hükümetin denizaşırı yayınlar için ödediği kaynak durumun sürekli değişmesine olanak sağlaması olmuştur.

2 BBC ile İngiliz hükümeti arasındaki siyasi ve ekonomik ilişki ile habercilik ilkelerini belirleyen bil-diri.

(37)

Ayrıca 1946 İmtiyaznamesi’nde hükümet ile BBC arasındaki yönetim boşluğu daha açık bir şekilde dile getirilmiştir. İmtiyazname’de “BBC’nin sahibi hükûmettir” denilmiştir. Ancak hiçbir zaman BBC, hükümetin bir parçası olmamıştır (Beachcroft, 1958: 10).

1.4.2.3. 1952 Ruhsat Sözleşmesi

İngiliz Hükümeti’nin 1952 Ruhsat sözleşmesi’nde BBC’ye hükümet tavsiyeleri yapılabileceği vurgulanmaktadır. Sözleşmede, “Kurum, hükümet birimleriyle görüş ve işbirliği içinde olacak ve önemli durumlara ilişkin bilgileri onlardan kabul ve elde edecektir. Kurum, Kraliçe’nin hükümet konularındaki politikaları, ülke ve ülkeler hakkındaki tavsiyeleri, ulusal çıkar içinde dış servisler programlarını planlama ve hazırlama imkanı verecektir” denilmektedir (BBC, 1959: 6).

1.5.2.4. 1957 White Paper

İngiliz Hükümeti’nin Temmuz 1957 yayınladığı White Paper 3 bildirisi, BBC’nin bağımsızlık tarihinde bir dönüm noktasıdır. BBC ile hükümet arasındaki ilişkiyi kesin çizgilerle ayıran bu bildiride şunla belirtilmektedir:

“Kısaca, BBC program içeriği bağımsızlığının keyfini yaşıyor. Hükümet’in ba-kış açısında, BBC tarafsızlığı ve nesnelliği büyük bir değere sahip ulusal servettir ve kurumun keyfini çıkardığı bu bağımsızlığı devam ettirilmelidir. Bu bağımsızlık, de-nizaşırı bölümler ile BBC arasında karşılıklı güven ve anlayış üzerine kurulu yakın bir bağlantıyla tutarlılık gösterir” (BBC, 1959: 6).

3 Britanya ve Avustralya’yı da içeren pek çok ülkede, belli bir konuda verilen bilgi ya da planlanan

yeni kanunların ayrıntılarına ilişkin bir hükümet bildirisidir (Cambridge Advanced Learner's Dictionary: 2009).

(38)

1.4.2.5. Örnek Olaylar

BBC bir tekeldir fakat o hükümet tarafından kontrol edilmemektedir. Britan-ya’da radyoyu hükümet işletmemektedir. BBC’nin anayasası kabul edilen Kraliyet İmtiyaznamesi, herhangi bir hükümet biriminin BBC’ye herhangi bir sorunu yayın-laması konusunda istemde bulunmasına izin vermemektedir (Siepmann, 1950: 118-119).

“BBC ile İngiliz Dışişleri Bakanlığı arasındaki ilişkiler daha çok yakın ve sıcak olmak için şekillendirilmiştir. Dışişleri Bakanlığı ile ajanslar arasındaki ilişkiyi aynı düzeyde devam ettirmek bazen çok zor olmuştur. 1946 Ağustos muhtırasında, White Paper’nın yayınlanmasından bir ay sonra, Doğu Servisleri Müdürü Donald Stephenson, BBC üyesi olmayanlar üzerinde bunu bir etkileme olarak kullanmanın çok zor olduğundan yakınmıştır” (Briggs, 2005: 143).

BBC’nin başarısının önemli kısmı organizasyon biçiminden kaynaklanmakta-dır. BBC Dış Servisler, bu organizasyon ilişkisi içinde BBC’nin ayrılmaz bir parça-sıdır. Servis, Kraliyet İmtiyazı ve anonim şirketin icra kurulu başkanı da olan aynı genel müdür yönetiminde işlemektedir. Genel müdür, daimi kadronun başkanlığını yapar, 12 kişiden oluşan ve her biri 5’er yıllık dönem için atanan yönetim kuruluna riayet ederek hareket eder. BBC için, İngiliz Dış İşleri Bakanlığı’ndan alan ve ona bağımsızlığını veren yönetim kurulu ayrıcalıktır. Bu İngiliz kamu düşüncesini bir bütün olarak yansıtmaya mecbur etmekte, devlet kısıtlaması ve sansürden uzak bir özgür yayıncılık hareketi imkanı sağlamaktadır (BBC, 1959: 23).

“BBC resmi demeçler ve mülakatlar aracılığıyla İngiliz resmi dış işleri politika-sının tam bir sunumunu sağlar. BBC’nin bu sözcü rolü, yayınlarda açık bir şekilde belli edilir. Dış İlişkiler ve İngiliz Milletler Bakanlığı, hangi dillerin kullanılacağının belirlenmesi konusunda başlıca yetkilidir. Maliye Bakanlığı; Dış İlişkiler ve İngiliz Milletler Bakanlığı ödenekleri ile BBC ödenekleri üzerinde kontrol sahibidir. Dış İlişkiler Bakanlığı BBC’yi dış ilişkileri politikası ile ilgili mutlaka bilgilendirmelidir.

Şekil

Tablo 3: Uluslararası Radyo Yayıncılığı Sistemleri Modeli  Hükümet  Çevresel Güçler  Dinleyici  Radyo İstasyonu Arabulucu

Referanslar

Benzer Belgeler

Farklı ülkelere gidişte herhangi bir yasal sınırlama ile karşı karşıya değildirler3. Marka yönetimi

• Değerli (erdemli) mal: Bazı ekonomik mallara, doğrudan faydanın yanı sıra topluma sağladığı pozitif dışsallık nedeniyle erdemli mallar, değerli mallar (merit goods)

Makarna ve salataların ağırlıkta olduğu mönünün özel seçeneği ise Öküzgözü ve Papazkarası üzümlerinden Kikka için özel olarak üretilen Kikka şarabı.

Ketebe Yayınları’nın “Türkçeyi Kuranlar” projesi kapsamın- da hazırlanan bu kitap, Erzurumlu Bilge Şair Muhammed Lutfî’yi ve şiirlerini yeniden

İki Dünyanın Ustası isimli üçüncü kitabı 2014 yılında, Başlangıçların Sonsuz Mutluluğu isimli dördüncü kitabı 2018 yılında yayımlandı7. 2016 yılında Korkut Ata

Genç bir şair mesela kendini şairler ve şiir hakkında yazarken bulabilir çünkü bu genç şair, eğer gazetecilik yeteneği varsa tabii, kendi şiirleri- ni satmaktansa

 Türkiye adresli dergilerdeki yayın sayısı: 27.776..  Türkiye adresli dergilerdeki her dört yayından üçünün

Buna göre tematik radyo yayıncılığı, yayın süresinin önemli bir kısmını haber, müzik, spor, ekonomi, trafik, hava durumu ve din gibi konula- ra ayıran ve genel