• Sonuç bulunamadı

Rus yazar ve Türkolog Radi Fiş'in vasiyeti üzerine külleri Türkiye'ye getirilecek:Kendini Türkleşmiş sayıyordu

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Rus yazar ve Türkolog Radi Fiş'in vasiyeti üzerine külleri Türkiye'ye getirilecek:Kendini Türkleşmiş sayıyordu"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

SAYFA

14

İ h

.

j n v> O ' - *

CUMHURİYET

________________

fc

^

*" • • • •

KULTUR

kultur@cumhuriyet.com.tr

Rus yazar ve Türkolog Radi F iş’in vasiyeti üzerine külleri Türkiye’ye getirilecek

Kendini Türkleşmiş sayıyordu

R adi Fiş, M oskova’da Nâzım Hikm et’in m ezarının başında.

‘Kültür elçisi, büyük

bir Türkologdu ’

ATAOL BEHRAMOĞLU

-R a d i F iş’in ölümünü ‘Cum- huriyet’teki haberle öğrendim. Bir dostun ölümünün yarattı­ ğı duygulan tanım lam ak için ‘üzülm ek’ sözü yeterli değil. B üyük bir Türkologdu. Hepi­ m izin. bütün Türk yazarlan- nın, şairlerinin dostuydu. Nâ­ zım H ikm et’in çok yakınında bulunanlardandı. Hoş, renkli, yaşam dolu bir insandı. Ra- d i’yi tanıyanlar, onun dostlu­ ğunu özleyecektir.

ŞÜKRAN KURDAKUL -

R adi F iş’i Sovyetler Birliği Komünist Partisi iktidarda iken 26 gazeteciyle birlikte 1977’de gittiğim M oskova’da tanım ış­ tım. Çok ilginç bir kişiliği var­ dı. Yalnızca Nâzım Hikmetimi­ ze yakınlığı dolayısıyla değil, yazmayı tasarladığı yapıtlarla da ilgimi çektiğini anımsıyo­ rum. A rkadaşlığım ız her Tür­ kiye’ye gelişinde buluşmaları­ m ızda sürdü. Ç alışm alarıyla iki ülke arasında kültür elçili­ ği işlevini yapan ender düşün adam larından biriydi. Türkçe yazdığı ya da dilim ize çeviri- len yapıtlarının kitaplığımızda önem li yeri var. A nısına say­ gılar sunanm .

DEM İRTAŞ CEYH UN -

Çok iyi dostum du, gerçekten çok üzüldüm. Türk edebiyatı­ nı, T ürkçeyi çok iyi bilirdi. Tanzimat dönemi Türkçesini de çok iyi kullanırdı. Dolayısıy­ la Şeyh Bedrettin incelemesi Radi Fiş’in bu bilgisinin ese­ ridir ve Türk edebiyatı için bir kazançtır. Benim de öyküleri­ mi Rusçaya çevirmişti. Bir ro­ manım için de çok güzel bir ya­ zı yazmıştı. 1990’lardaTürki- y e’ye yerleşmek istiyordu ama olmadı. Vasiyetinin yerine ge­

tirilmesi gerekir.

AYDIN HATİPOĞLU

-Türk edebiyatının yurtdışmda iyi bir biçim de tanıtılmadığı bir gerçek. İyi ki dünyanın çe­ şitli yerlerinde bazı insanlar var, bizim edebiyatımızı tanı­ tan. Bunların en başında gelen isim kuşkusuz Radi F iş’ti. Bu ünlü Türkolog, yazar, şair, kap­ tan, balıkçı, Türk dostu Radi F iş He 1971’de tanıştım . O, gençliğinde Nâzım H ikm et’in sekreterliğini yapmış, Türkçe­ yi veT ü rk iy e’yi ondan öğren­ mişti.

. ‘Nâznn’m Ç ilesi’ adlı yapı­

tı ile Nâzım’ın bilinmeyen yön­ lerine ışık tuttu.

Sık sık Türkiye’ye gelirdi. En zorlu zam anlarda bile Türki­ y e ’ye gelm ek için bahaneler üretirdi. Hatta bir seferinde ge­ m i kaptanı olaarak gelmiş ve polis karakolundan aram ıştı beni. 1974’te Genç Türk Şair­ leri antolojisinde özellikle 1960 kuşağı şairlerini ele almış, ‘be­

nim genç Türk şairlerim hiç yaşlanmayacak’ demişti. 1977

yılında yayımladığı bir kitap­ la Türkiye izlenimlerini aktar­ dı. Radi F iş’i çok özleyeceğiz.

NECATİ GÜNGÖR - Rus

edebiyatının bu yaşlı ustasını yakından tanım ış olm a şansı­ nı yaşadım . O kalender kişili­ ğinin ötesinde usta bir yazar ve güvenilir bir Türk dostuydu.

Şeyh Bedrettin’den Nasrettin H oca’ya, M evlana’dan Nâzım H ikm et’e, O rhan K em al’e, Orhan Vefi’ye kadar Türk ede­

biyatının gerçek değerlerini iyi anlamış bir Türkologdu. Bir­ likte çalışmalar yapacaktık ama kısm et değilmiş. Helalleşm e­ den ayrıldığım ız için üzgü­ nüm.

er şeyi yazabilirsiniz ama kimse

duymasın... Halk okuyor ama bir şey

yapamıyor. Umut var, umut ölmez,

ama umut çok tehlikeli bir şey.

En tatlı sözleri kulağınıza

fısıldayarak, sehpaya götürür sizi.

ESRA ALİÇ AVUŞOĞLU N âzım H ikm et’in M oskova

yıllarındaki dostlarından, ede­ biyatçı ve Türkolog Radi Gen-

nadiyeviç Fiş, geçen hafta ya­

şamım yitirdi. Fiş, N âzım ’m ül­ kesinde, T ü rk iy e ’de toprağa verilm eyi vasiyet etti. D ostla­ rından şair M ustafa Oztürk’ün verdiği bilgiye göre Fiş, bede­ ninin yakılmasından sonra kül­ lerinin T ürkiye’ye götürülm e­ sini istedi. Öztürk, Fiş’in bu va­ siyetinin yerine getirilm esinin yasal yollarını araştırm akta ol­ duklarını, bu am açla N âzım H ikm et Vakfı ile de bağlantı kurduklarını söyledi.

Türideri seven, kendini Türk­ leşm iş sayan bir Rus yazardı R adi Fiş. Türkçeden Rusçaya çev ird iğ i k ita p la rla iki ülke arasında kültür elçiliği m isyo­ n u n u b a şa rıy la y ürütm üştü. Türkiye onun ikinci vatanı gi­ biydi. O nu bazen Konya’da dü­ z e n le n e n M e v lan a F estiv a­ lin d e , bazen ise Ş anlıurfa’da b ir barajm açılışında gördük, tıpkı bir Türk gibi. Aslında Ra­ di F iş’in T ürkiye’ye gelm ek için bahane bulm asına hiçbir zam an gerek kalm adı; dostla­ rını görm ek, N âzım ’m m em ­ leketinin havasını solumak için b izim le oldu yıllarca. F iş’in belki de en önem li özelliği, bi­ zi bizden daha iyi tanıyor ol­ m asıydı. Ü ç kitabı; ‘N âzım ’m

Çilesi’. ‘Mevlana’ve ‘Ben de Halimce

Bed-Yazar ve şair Radi Fiş, Türkçeden Rusçaya kitaplar çevirdi.

rettın’im ’ı bir Rus yazarın kalem inden

okum ak hayli ilginçti b ir T ürk okuru için...

‘İstanbul, İstanbuTluktan çıktü~

Fiş, ilk geldiği yıl olan 1965 ile son kez geldiği 1998 arasm da büyük farklılık­ lar gözlem liyor ve tıpkı eski bir İstanbul­ lu gibi “İstanbul, İstanbuTluktan çıktı” diyordu. “İstanbul m üthiş hareketli bir

şehir. Son zam anlarda çok parlak değil durum . Bizim krizim izle bazı paralellik­ ler var.”

iki ülke arasında büyük benzerlikler ku­ ruyor, nedenlerini anlatm aya koyuluyor­ du. “Tarihten gelm e benzerlikler taşıyo­

ruz. İkimiz de Bizans'ın miraşçısıyız. Rus­ ya Bizans’tan din, sizinkiler ise saray al­ dı. Sizin sarayda ne oluyorsa bizde de o oluyor. A ncak Krem lin entrikaları Bi­ zans entrikalarından daha küçük. Bu­ nun yanı sıra insan olarak da benzeriz. İnsanlarla ilişkilerimiz iyidir. Amerika’da­ ki gibi değil. Alm anlara diyorum İd; ‘ Siz

buzdolabı gibisiniz.’ Biz onlardan fark­

lı insanlarız.” Radi Fiş, Türklerin b ir za­

m anlar R uslar için ‘M oskofG âvuru’ de­ diği günleri hatırlatıyor ve aynı önyargı­ lım son günlerde T ürkler için söylendi­

ğini vurguluyordu. “Ne diyorlar biliyor

musunuz? Bu adam değil, Türk’tür. Türk anlayışsız, ahmak, gaddar- Aynı şey ‘M os­

k o f G âv u ru ’ydu. Biz bize çok yakınız.

Türk işçisi kendini Avrupa’da olduğun­ dan daha iyi hissediyor M oskova’da. Ay­ nı kültür çünkü. Ö te yandan azgelişm iş Türkiye deniyor. Sonra buraya geliyo­ rum , kim azgelişm iş, biz m i yoksa siz mi diye düşünm eye başlıyorum . Kom ik bir durum anlayacağınız.”

Ü lkelerin var olduklarını kendilerine ispatlam aları için bir düşm ana ihtiyaç duyduklarım vurguluyordu son konuşma­ sında Fiş. “Düşm an lazım bize. Alm an­

ya olmuyor, çünkü dostumuzdur, para veriyor. Am erika başına vurur bir şey olursa, am a dostunuz görünür. Japonya ise çok uzak... Bir bakıyorsunuz yam ba­ şınızda Türkiye var; tarihi düşm anınız.”

‘Gelecek ne olacak belli değil’

Türkiye-Rusya ilişkileri, Radi F iş’in de altım çizdiği gibi çok karm aşık bir temel üzerine oturuyor. B ir yanda R u sy a’ya yatırım yapan Türkler dost olarak tanım ­ lanırken, öbür yandan tarihi düşm anlık duyguları devam ediyor. F iş’e, T ürkle­ rin R usya’daki yatırım larının nasıl kar­ şılandığım sorm uştuk, geleceği görür

gi-arihten gelme benzerlikler

taşıyoruz. İkimiz de Bizans’ın

miraşçısıyız. Rusya Bizans’tan

din, sizinkiler ise saray aldı.

Sizin sarayda ne oluyorsa bizde

de o oluyor.

biydi yanıtı: “ Jirinovski var ya

popülist, ne diye Türkler yapı­ yor, bizim kiler yapam azlar m ı diye soruyor. Yapabilir am a bu kadar çabuk yapamazlar. Otel­ ler, binalar, inşaatlar, çok şey ya­ pılıyor ve halk da m em nun, do­ larla çalışıyorlar çünkü. Ama kriz her şeyi altüst etm ek üze­ re. Durum kötü, bana göre da­ ha da k ötü leşecek . A m a en önem li sorun m oral bozuklu­ ğu. M oral krizi, ekonom ik kriz ve politik kriz var. N ereye gidi­ yoruz, neyi kuruyoruz belli de­ ğil. G elecek ne olacak belli de- ğü. H alk çok zor bir durum da. H alkın bunu nasıl atlatacağı., yerine daha kolay bir soru sor- saydınız buna cevap verebilir­ dim . Bizim başbakan P rim a­

kov benim okul arkadaşım . İki

gün daha genç benden, aynı fa­ kültede öğrenim gördük, o da bilmiyor. Güya bir şeyler yap­ maya çalışıyor, ama nasıl olacak inanın bilm iyorum .”

‘Biz bize benziyoruz’

R u sy a’da h er şey kötüye gi­ diyordu R adi F iş’e göre, ede­ biyat d a payına düşüni alıyor­ du b u durum dan. R u sy a’da ar­ tık p o lisiy e ve b a ld ır b ac ak edebiyatının okuyucu bulduğu­ nu b e lirtiy o rd u . R u s y a ’dak i sansür m ekanizm asını ise yi­ ne kendine özgü üslubuyla ya­ nıtlıyordu: “H er şeyi yazabi­

lirsiniz ama kim se duym asın... Siz yazın, yazın, biz istediğim izi yaparız, diyorlar. H alk okuyor am a b ir şey yapa­ mıyor. U m ut var, um ut ölm ez am a um ut çok tehlikeli b ir şey. En tatlı sözleri kula­ ğınıza fısıldayarak, sehpaya götürür sizi. U m ut lazım , um udun yanında bilgi ve hareket lazım . H alk kim seye inanm az ol­ du. Hep akıllı ve nam uslu adam ları öldü­ rüyorlar. Kim se katilleri bulamıyor. Çün­ kü arayanlar vuranlardır. B iz bize ben­ ziyoruz dem iyor m uyum ? Yalan m ı söy­ leyeyim size.”

Fiş, N âzım H ik m et’in m ezarının Tür­ k iy e’ye getirilm esine de karşı çıkıyor, on u rahat bırakm ayacaklarını belirtiyor­ du. “M ezarım Türkiye’ye getirecekleri­

ne önce rahat bıraksınlar onu.”

F iş’in yapıtları arasında; T ürk E debi­ yatında T ürk H alkının U lusal K urtuluş K avgası (1952), G ünüm üz Türkiye Şi­ iri ( 1958), Sabahattin Ali-Y aşam ı ve Sa­ natı (1959), N âzım H ikm et- Yaşamı ve Sanatı ((I9 6 0 ), T ürk Yazarlarının Yaşa­ m ı ve Yazgısı (1963), N âz ım ’m Çilesi (1968), C elaleddin R um i (1972), G enç T ürk Şairleri ( 1974), Sonsuza K adar Sü­ recek B ir K onuşm a (N âzım H ikm et ile ilg ili a n ıla r - 1980), B ir G ün M u tlak a (Çağdaş Türk şairlerinin şiirleri-1984) yer alıyor.

Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

Hiçbir şekil ve surette ve her ne nam altında olursa olsun, her türlü gerçek ve/veya tüzel kişinin, gerek doğrudan gerek dolayısı ile ve bu sebeplerle uğrayabileceği

Hiçbir şekil ve surette ve her ne nam altında olursa olsun, her türlü gerçek ve/veya tüzel kişinin, gerek doğrudan gerek dolayısı ile ve bu sebeplerle uğrayabileceği

Hiçbir şekil ve surette ve her ne nam altında olursa olsun, her türlü gerçek ve/veya tüzel kişinin, gerek doğrudan gerek dolayısı ile ve bu sebeplerle uğrayabileceği

Hiçbir şekil ve surette ve her ne nam altında olursa olsun, her türlü gerçek ve/veya tüzel kişinin, gerek doğrudan gerek dolayısı ile ve bu sebeplerle uğrayabileceği

Hiçbir şekil ve surette ve her ne nam altında olursa olsun, her türlü gerçek ve/veya tüzel kişinin, gerek doğrudan gerek dolayısı ile ve bu sebeplerle uğrayabileceği

Hiçbir şekil ve surette ve her ne nam altında olursa olsun, her türlü gerçek ve/veya tüzel kişinin, gerek doğrudan gerek dolayısı ile ve bu sebeplerle uğrayabileceği

Hiçbir şekil ve surette ve her ne nam altında olursa olsun, her türlü gerçek ve/veya tüzel kişinin, gerek doğrudan gerek dolayısı ile ve bu sebeplerle uğrayabileceği

Hiçbir şekil ve surette ve her ne nam altında olursa olsun, her türlü gerçek ve/veya tüzel kişinin, gerek doğrudan gerek dolayısı ile ve bu sebeplerle uğrayabileceği her