0
> -3
5
Y
akin
pian
6 - s
-4
-7 -7
«9
44
^rcmmrai
r Kemal le ince
emed kavgası
Ünlü gazeteci Bedii
Faik “ Basın Matbuat
Derkeen... M edya"
serisinin üçüncü
cildinde, Yaşar
Kemal'in, daha sonra
adını bütün dünyaya
duyuracak olan İnce
Memed romanının
yayımlanma
öyküsünü de
anlatıyor.
Bugünlerde
“ Karıncanın Su
İçtiği" adlı yeni
romanıyla gündemde
olan Yaşar Kemal,
“ macera romanı"
diye nitelediği İnce
Memed'e imza
koymak istemez.
Neden mi? Bedii Faik
cevaplıyor bu soruyu.
Bedii Faik, Yaşar Kemal'i ikna edemeseydi, sadece Türk edebiyatının değil, dünya edebiyatının da önemli eserleri arasında yer alan İnce Memed, müstear yani takma bir
isimle gazete koleksiyonları arasında kaybolup gidecekti belki de...
Di
baba' dedi (...) ve OĞRU sana geldim elindekikoskocaman, şişkin mi şişkin zarfı önüme koyarken ekledi:
‘Al bu senin. Cumhuriyet'ten çekip alıyorum, sen yayımla!1
Ve anlattı. Son romanıydı bu. Ama gazetede dizi olması kolaylığına uygun düşmesi için bir macera romanı yazmıştı, hiçbir edebi iddiası yoktu ve tıpkı Peyami Safa'nın macera
romanlarına koyduğu ‘Server Bedii imzası gibi, o da bu romanını Yaşar Kemal adıyla yayımlamayacak, uydurma bir adla, bir nam-ı müstearla neşredecekti. Eserini
Cumhuriyet'ten çekip almasına gelince, bunu Cevat Fehmi'nin tutumuna dayandırıyor ve Cumhuriyet'in yazı müdürü olan
Cevat'm, kitabın başındaki yirmi sayfa kadar tutan upuzun bir girizgahı sıkıcı bulup çıkarmak şartına katlanamadığını söylüyordu!
Masama bıraktığı çok hacimli büyük zarfı önüme çekerek,
‘Bak Yaşarcığım' dedim, ‘bir defa hiç şüphen olmasın ki burası da şenindir ve böyle bir durumda dünyayı düşünmen ve sıcak bir kucak sayman bizleri sadece sevindirir. Tabii eserini yayımlayacağım ama anlayama dığım bir taraf, bir macera ro manı ile edebiyatı neden ille de uyuşmaz bulduğun ve imzanı atmaktan kaçındığındır!'
Hemen atılmıştı:
‘Yok yok... Okuduğun zaman sen de göreceksin ki tam bir macera romanıdır bu ve Yaşar Kemal imzasıyla bir arada durması bence imkânsız!”
E
dEBİYATIN GÖZDESİ
Yaşar Kemal böyle der demesine ama Bedii Faik tatmin olmamıştır. O gece oturup Yaşar Kemal'in “İnce
Memed” adını verdiği romanı okumaya başlar. Evet, romanın başındaki girizgâh hem hayli uzun, hem de hayli sıkıcıdır ama romanın bütünü müthiştir. Bunu müstear isimle yayımlamak Yaşar Kemal'e, dünyada yayımlamak ise Cumhuriyet'e haksızlıktır:
“Seni' dedim, ‘önce tebrik ederim. İnce Memed bence senin en güzel eserin! Ama sonra da hemen teessüf edeceğim, böyle bir eseri ikinci plana atıp, edebi saymadığın ve adına layık bulmadığın için! Hayır yüzde yüz haksızsın, bu eser senin imzanla yayınlanmalı ve hem de gene Cumhuriyet'te yayımlanmalı.'
Donup kalmış gibiydi. Karşı koymasına hiç meydan
bırakmadan hemen yapıştırdım: ‘Bak şimdi ne yapacağım. Sen burada oturup beni bekleyecek sin, ben Cumhuriyet'e gidip, Na dir Nadi'yle konuşacağım. Hiç şüphem yok, seni kaybetmek is temeyecek ve bana teşekkür edecektir. Yalnız bilmiş ol ki, imzanı atman şartını ona da
söyleyecek ve ancak bunu kabul edersen eseri yayınlamasında ısrar edeceğim!”
Dediğini de yapar Bedii Faik. Çok geçmeden Nadir Nadi'nin karşısında görürüz kendisini. Bedii Faik'in, Nadir Bey'i ikna etmesi hiç de zor olmamıştır.
Arkasından Yaşar Kemal'i Nadir Bey'e gönderir Bedii Faik. Yaşar Kemal, olup biten lerden son derece etkilenmiş ve Bedii Faik'e şu sözleri söylemek ten kendini alamamıştır: “...Bu nu asla unutmayacağım. İnce Memed kitap olduğu zaman onu sana ithaf ettiğimi de ekleyece ğimden hiç şüphen olmasın!”
Bedii Faik'in buna verdiği cevap, memleket mensuplarının zihniyetinin, ta o zamanlardan nasıl belirlendiğinin somut bir ifadesi gibidir as
lında: “İşte o it hafı yapamazsın Yaşarcığım. Ben solcu değilim ve senin çevren bu na dünyada razı olmaz ve izin vermez!”
Sait Faik
kimin oğlu
Geçmiş gün, Sait Faik'e pasaport gerekmiş ama emniyete başvurunca, o yıllarda hayli yaygın olan cevabı almıştır: Bekleyin! O da çareyi, bir Çiçek Pasajı akşamında tanıştığı, daha sonra da Burgaz- Heybeli seferlerinde kaynaştığı Bedii Faik'e başvurmaktabulmuştur.
Ertesi gün Bedii Faik ilk iş olarak Emniyet'ten bir arkadaşını arayacak ve onun, “Hemen inceleye ceğim” sözü üzerine bi raz rahatlayacaktır, ö ğ leye doğru kapısını çalan sivil komiser ise aynen şunları söyleye cektir: “Efendim' dedi, ‘Müdürümün selamları var, oğlunuz sanıyorum pasaport istemiş. Şimdi sizden bir kefalet senedi imzalamanızı rica ediyoruz. Evrakı tamamlar tamamlamaz da hemen pasaportu takdim edeceğiz.' ‘Oğlunuz” lafını düzeltmek, dilimin ucuna kadar geldi ama, kendimi tuttum ve sevimli polisin önüne açmaya başladığı birtakım kağıtlara hayretle bakarak,
‘Peki ne gerekiyorsa yapayım' demekle yetinmeyi daha ihtiyatlı saydım (...)
Bir küçük not ekleyeyim ki, olaydaki ince tuhaflık gözlere daha rahat girsin:
Sait Faik benden on ış kadar büyüktü!..”