Natürmort. Tuval üzerine yağlıboya. İstanbul Resim ve Heykel Müzesi.
Cüda, resimlerinde işçilikle özgün
duyarlığı bağdaştırmayı başarıyor
Ressam Mahmut Cûda’nm retrospektif sergisi 24 şubat günü İstanbul'da, Devlet Güzel Sanatlar Akademisi'nde açıldı. 9 mart gününe dek sürecek olan bu sergi dolayısıyla kendine özgü bir kişiliğin ustalığıyla doğayı gerçekçi bir açıdan yansıtan Cûda'nın yaşamını ve sanatını konu alan bir yazı sunuyoruz.
AHMET KOKSAL
Cumhuriyetin ilk yılların da sanat öğrenimlerini Av rupa’da geliştiren sanat ku şağının 1929’da kurduğu “ M üstakil R essam lar ve Heykeltraşlar Birliği”nin modem resmin yurdumuz da yerleşm esi yolundaki katkısı unutulamaz. Müs takillerim o yıllarda Ankara ve İstanbul’da düzenlediği sergilerde resimleri ilgi çe ken sanatçılardan biri de Mahmut Cüda idi. Bugün lerde Güzel Sanatlar Aka demisinde düzenlenen ret rospektif sergisi bir değer bilirlik örneği olduğu kadar C ûda’nın yarım yüzyıla yaklaşan sanat uğraşını da topluca izleme olanağını veriyor.
M ahm ut C elâlettin Cüda, 1904 yılında Fethi ye’de doğmuştur. Orta öğ renim ini D arü şşafak a’da tamamladıktan sonra 1918’- de G.S. Akademisine girdi.
Burayı b itirince katıldığı Avrupa yarışmasında altın cı olduğu halde Darülfünun (Üniversite) öğretim üyele rinden Ismayıl Hakkı Balta- cıoğlu’nun yardımıyla Pa ris ’e gönderiliyor. Paris Güzel Sanatlar Okulunda, Lucien Simon’un öğrencisi olan Cüda, Zeki Kocamemi ve Ali Çelebi ile Hoffman atölyesinde de çalışmıştı.
Kendisinde üçüncü bo yut, oylum tutkusunu se zinleyerek heykeltraş olma sını öğütleyen hocasını din lemeyen sanatçı, uğraşında iki boyutlu resme plâstik değer tanımadığını, bunun la beraber bu tür yapıtlar daki dekoratif beğeniyi de yadsımadığım açıklar.
1928 yılında yurda dön dükten sonra sanatçılar a- rasında örgütlenme, daya nışm a sağlanm ası yolun daki çabalarıyla da tanınan M ahm ut Cüda, 1929’da M üstakil R essam lar ve Heykeltraşlar Birliği, 1942’de Türk Ressamlar ve Heykeltraşlar Cemiyeti,
1950 yılında ise Ressamlar Demeği’nin kurulmasında önayak oldu.
Fransa dönüşü Refik E- pikman ve Cevat Dereli’nin seçimiyle Akademi’ye öğ retmen yardımcısı olmuştu. Bu görevde bir yıl kaldıktan sonra Bursa Kız öğretmen Okulu resim öğretmenliği, bir süre sonra da İstanbul Üniversitesi Coğrafya
Ens-<
3
>titüsü kartoğraflığmda ça lıştı.
Mahmut Cûda’nm re simlerinde ilk dikkati çe ken, yaşamı boyunca na tü rm ort, görünü -birkaç portre ve desenlerini de ek leyelim- gibi çok sınırlı bir alanda kararlı bir yöntemi ödün vermeden sürdürmesi dir. Bir minyatür ressamı nın titizliğini andıran ve konuyu nesnel bütünlüğü, gerçekliğiyle ele alan bu davranış, tüm ay rın tıları doğadaki yumuşaklığı, ay dınlığı, oylum kaygısı için de plastik değerlerden kop mayan ince ir işçilikle orta ya çıkarıyor.
Sanatçının gerçekçiliği, doğanın herkese görünen yüzüyle ilişkisi yanında il ginç bir yorum gerçekçiliği de getiriyor. Mantıksal me kân düzeni içinde,
umulma-dık bir plânm olanca açıklı ğıyla belirm esi, derinliği oluşturan ışık ve gölge, ama gölgenin kirletmediği koyu luklar, özellikle natürmort larında sessizlik, erinç, sa delik içinde ayrıntılara veri len aym ölçüde önem. Aka demik gelenekten ayrılma yan bu gösterişsiz, sınırlı bir ortamda ince işçiliğine koşut bir yumuşaklık, özen ve renk beğenisi ile vurgu lanan bir üslûbun böylesine bir yetkinliğe ulaştığına an cak Cüda gibi bir ustamn yapıtlarında rastlayabiliriz.
Retrospektif sergisi için hazırlanan broşürdeki ta nıtma yazısında Doç. Özde mir Altan, sanatçının yaşa mı boyunca sürdürdüğü bu
İstanbul Şehir Üniversitesi Kütüphanesi Taha Toros Arşivi