S A N ' A T v e T A R İ H
Eski iskemle ve
koltuklara dair..
Yazan:
Halûk
Y.
Şahsüvarağlu
Eski evlerimizin döşemesini s e dirler ve m in d erler teşkil ederdi- Ayrıca dört »yekli, arkal ık sız al çak iskemleler de m uhtelif hiz met lerde kullanılırdı. Y em ek iskem leşi, yemi? iskemlesi, hoşaf is k e m lesi, tr?ş iskemlesi, fanus iskemlesi isimlerini alan bu iskemlelerin a - yakları, k enarları tü r lü şekilde s ü s lenir. Altın, güm üş kaplamalıları, üzerleri taslarl* m üzeyyen olanları, sedefkârisi b u lu n u r d u .
1680 yılma aid ss ra v hazine def te rin de ( y a k u t ve piruzeli, altın güllü ve altın ayaklı) bir iskem le nin kaydı vardır. On sekizinci asra aid muhtelif saray de fterlerinde de (m üzehheb atik iskemle, sedefkâr'ı iskemle, sim kapla m a taam is kem lesi, m arangozkârî iskemle, altın is kemle, taşlı altın iskemle, siyah k a - d fe üzere sırm a işlemeli iskemle) nevilerine ra s tlanm aktadır.
1640 senesinde İs ta nbuld a yapı lan bu çeşid iskemlelerin nevilerilp fiatları şöyleydi, (eni alt) ru bu. devri iki zü rr a, bir k ü r e y ü k se k li ğinde üç ru b u iskemle seksen a k - çeye; Şişhane nakışlı iskemle elli üç akçeye, sedefkârî Şişhan e Eyyubi işi b ü y ü k boy iskemle otuz altı a k çeye, h u rm a boy nakışlı iskemle yirmi iki akçeye.)
Osmanlı h ü k ü m d a r la r ı bir gezin tiye çıktıkları v ak it iskeml-ecibaşı la r bu dört ayaklı, arkalıksız is kemleleri beraberlerinde g ötü rürle r di. Padişahlar gidilen ye rd e b u n lara oturup, istira hat ederlerdi (1). Sadrıâzam lar tarafından kabul e- dilen yabancı elçiler de Babıâlide ve kubbe altında böyle iskemlelere o tu r tu lu rd u . Bu iskemle odanın dal mi eşyası arasın da bulunm az, elçi geldikçe içeriye iskemle getirtilir ve gidince kaldırılırdı. (2).
Osmanlı s î r a y ı n d a koltuk ve s a n dalye şeklindeki döşem eler e pek na dir de olsa 16. asırd an Itiharen rast [anmaktadır. Padişahla rın otu rd u ğ u bu koltuk ve kanapeler daha ziya de taht ismini almaktaydı. K a n u n î S ultan Süleym an ın , B arb aro s H a y - reddini kabul resm in de Padişah ve Barbaros karşılıklı birer koltukta oturmuşlardı. (3).
17. asır m in y atü rlerin d e ay akla rı ve k e n a r l a n ta h ta d a n koltukla ra rastla nm akta dır. B u n la r hazan çiftli o 'n c h l a , ayak ta raftarın dan açılır, kapanır şekilde yapılm ış ol dukla rı görü lmek ted ir. (4).
F " k a t Osmanlı sarayın a tefrışat olarak koltuklar, sandalyalar 18. asırda girmeğe başlamıştır. Bugün Topkapı sarayı müzes inde III. Ah
17. asırda k o ltu k ta o tu r a n bir İs ta nbuilu hanım
m ede izafe edilen bir koltuğun a - yakları, k enarları oymalı ve altın yaldızlıdır. Esasen bu h üküm darı bir şehzadesile re sm eden bir m i n y a tü r d e III. Ahmedi bir koltukta o tu r u r k e n gösterm ektedir (5).
Bu dev re aid bazı arşiv kayldla- rında sa ndalya imâllerine ve ta m ir
-Bir ara ikisi de konuşm adı. En sonunda sessizliği Carrol bozdu:
Piyanoya bakarak: »Piyano çala* mısınız?» diye sordu.
— «Azıcık. Siz?»
— «Ben de çalarım biraz. Anır, aylardır elimi sürmedim.»
Mar gareth güldü:
— «Öyleyse, şimdi elinizi sürmek için can atıyorsunuzdur!-»
Delikanlı da gülümsedi:
— «Doğrusunu isterseniz sahiden öyle. Mü-aade eder misiniz?»
— «Hayhay.»
Carroll piyanoya geçti. Debııssy- nin «Ay aydınlığı» nı çalmağa baş ladı A nlıyarak. d u y a ra k va büyü! bir ustalıkla çalıyordu.
Bitirdi. Son notanın yankısı u - zun uzun vinlarken: «Çok gazel pivano» dedi.
Margaretlı, sakin bir ta v ı n a «Sı» de çok güzel çalıyorsunuz» dedi.
Carroll kızardı.
— «Piyano sahiden çok güzel» diyebildi. «Sesi öyle gür, öyıe . tat lı ki!»
— «Eski zaman yapısı da ondan Steimvay marka. Kraliçe Victorta- nın iühilesi yapıldığı yıl, elden düşme almıştık.»
Carroll: «Demek benim doğdu Cnim yıl» dedi,
Marparet: «Ben o zaman yirmi yaşındaydım» dedi. «Hatırlıyorum; Şenlik'erdp bulu nm ağa babam la be rabeı Londra ya g itm iştik »
(A rk ası var)
III. Selim iskemlede o tu r u y o r terine ra s tlanm aktadır. 1730 yılın
da saraya gelen (m arangozkârî s a n . dalyanın bazı y erlerine m ücedde - den şerid diktirilmiş) ve bu iş için altı k u ru ş ödenmiştir. 1736 yılında ise hare m den gelen maran gozk ârî sandaly , yeniden altın varak la yal dıztanm ış ve gül pem be t^lli k a dife He döşenmişti. 1747 senesinde To p k sahils a rayından ahnan (jkı aded zenberekli sandalvaya frengi gök bezden' bir buşiriepS*aptınl«îlşT ve iskem leler K, raağac sarayının hare m in e konulm uştu.
Osmanlı sarayın da koltuk, k an a- pe ta kım larının rağbet görmeğe baş tadığ, bu devirlerde, süslü is kem leler, sandalyalar sefir hediyeleri arasın ı da girmişti 1755 yılında Leh sefiri Padişaha bir abanoz iskemle getirmişti. 1756 yılında Nemçe el çisinin Padişaha ta k d im e tt ği he- diyelet arasında çarpayelj bir ke- biı iskemle, iki orta boy güm üş iskemle bulu nuyordu.
19 asırda garblılaşma ha re ketle ri ev döşeme zevkimize de tesir etmiş, odalardaki sedirlerin yerini ta m a men koltuk kanape ta kım ları a l mağa başlarmştı.
II M ahm udun İçtimaî hayatın her sahasında yapm ak istediği değişik likler Osmanlı sarayın ın tefrişinde de görülmüş, padişah bazı yeni s a ra ylara Avru pa eşvası getirtmişti.
1835 senes inde İstavroz sahilsa- rayının salonlarında sandalya ve ka nape ta kım ları bu lu n u y o r d u . Eski b :r kayıd da bu takım ların dört t a nesine pem be canfes, iki tanesine lâcivert ve altı ta nes ine de siyah m aryola n puşide ö r tü ld ü ğ ü k s y ı d - lıdır.
Aynı sene saraya yirmi dört san dalvg ile iki kanape alınmıştır* 18?8 senesinde saray ın eski eşyaları a r a sında bulu nen altın ve gümüş is kemleler diğer altın, güm üş avam ile b eraber D arp h an ed e eritilip, h â zineye irad k aydolu nm uştu.
1839 yılında Sâd ab ad kasrı h ü m ay u n u da sandalya takım larile dö senmişti. II. M ahm ud yeni y a p tı r dığı Topkapı s a h i b a ra v ı n a sandal- ya ve kan ap e takımları k o y d u r m u ş tu.
Abdülmecid devrinde artık saray lara, konakla ra ta m am en yeni zevk hâkim olmağa haşlamış, yeni yap ı lan sar aylar, bilhassa Dolm bahçe sarayı 15. Louis, 16. Louis ü s l û bunda salon takımlarile döşenmiş';.. İsta nbullula rın yeni A vru pa eş yasına rağbeti f:zla külfeti muoib oluyor ve param ız dışarıya akıp gidiyordu. Cevdet Paşa o zam a nla n anla tırken diyor ki: (Evvelleri oda larımızda üç yan m inder bulu nup sayfiyeye yahud şitaiyeve n a k 'o - lunacağı zam an b u n lar ı h a r a n a ı a koyar ve pazar kayığı ile nekledl
verirk en , iki yan m nderi verme kanape ve sandalya koymağa nbs tık. Nakil esnasında bu kanaoe ve sand lyalaı- kırılıp tam ire muhtaç olmakla masarifimiz arttı, A lafran ga sofra ta kım ları edindik, ' •âkın ramazan iftarlarında eski sofra t a kımlarını da te rkedemedik hu gibi şeyler de masarifimizi arttırdı. (6)
tskem le ve koltuklarımız Eyüb- kârî. Edirnekârî ¡ıslâhlardan zaman la Avru pa üslûbuna dönmüş, e v ler ve konakla r yeni kan apeler ve koltukla rla dolm uştu Pek ince ve zevkli bir havası olan eski Türk odasının yerinde, A vrupa ü s l û b u n da yeni salonlar tanzim etm ek g ay retin e düşülm üş ve bunda bir çok acaibliklere rastlanmıştı.
Eski eşyalarımız ortadan k a y b o lup gitmiştir. Bazı ev lerde Edirne
koltukla rın a nad ir olarak ras lanmak tadır. Topkapı sarayı müzesinde 16. asırd an kalmış devrinde ta ht ismile anılan sedef ve bağa işile yapılı bir kanape m evcuddur . Ayrıca 18 asır sonu. 19 asır başından bazı k oltuk- Isr ve sedefkârî iskemleler vardır.
II. M ahm udun ark a tarafı armalı, ortası tuğralı ta ht koltuğu da
Top-U ftrtı 'ş a v j ş y ı horçm c,«trc«H-l*' b u lu n m ak tad ır S-h ibı bilinen eşy a dan biri de Abdiîtazizin tu ğlasını taşıyan ve Dolmabahçe sarayın da o-
lan b ü y ü k koltuktu r.
(1) On ikinci bölüğün hölükhasısı iskemleağası olup h nişlerde bu ağa, hiinkârn kırmızı çuha ka pli iskem lesini taşırdı.
(2) Hâkim! ta rih inde 1168 v a k a - v ii -e
bakınız-(3) Şemailnameı Âli Osman h a zine kütlibhanesi n um ara 15J7
(4) I. Ahmedin albümü, Bağdad kütü bhanesi numan. 408.
(5) Silsilename IH- Ahrned k ü fü b hanesi n u m a r a 3109.
(6) Maruzat.
Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi