• Sonuç bulunamadı

Anadolu geleneksel konut dokusundaki çıkmaz sokak işlevinin günümüzdeki durumunun irdelenmesi

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Anadolu geleneksel konut dokusundaki çıkmaz sokak işlevinin günümüzdeki durumunun irdelenmesi"

Copied!
118
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

FEN BĐLĐMLERĐ ENSTĐTÜSÜ

ANADOLU GELENEKSEL KONUT DOKUSUNDAKĐ ÇIKMAZ SOKAK ĐŞLEVĐNĐN GÜNÜMÜZDEKĐ DURUMUNUN ĐRDELENMESĐ

NURCAN GÜRBÜZ YOLDAŞ

YÜKSEK LĐSANS TEZĐ MĐMARLIK ANA BĐLĐM DALI

(2)

FEN BĐLĐMLERĐ ENSTĐTÜSÜ

ANADOLU GELENEKSEL KONUT DOKUSUNDAKĐ ÇIKMAZ SOKAK ĐŞLEVĐNĐN GÜNÜMÜZDEKĐ DURUMUNUN ĐRDELENMESĐ

NURCAN GÜRBÜZ YOLDAŞ

YÜKSEK LĐSANS TEZĐ MĐMARLIK ANA BĐLĐM DALI

Konya, 2007

Bu tez 03.09.2007 tarihinde aşağıdaki jüri tarafından oybirliği / oyçokluğu ile kabul edilmiştir

Yrd.Doç.Dr. Havva ALKAN BALA Yrd.Doç.Dr. Dicle AYDIN Prof.Dr.Kerim ÇINAR (Üye) (Üye) (Üye)

(3)

i

Yüksek Lisans Tezi

ANADOLU GELENEKSEL KONUT DOKUSUNDAKĐ ÇIKMAZ SOKAK ĐŞLEVĐNĐN

GÜNÜMÜZDEKĐ DURUMUNUN ĐRDELENMESĐ

Nurcan GÜRBÜZ YOLDAŞ

Selçuk Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü

Mimarlık Anabilim Dalı

Danışman: Yrd. Doç. Dr. Havva Alkan BALA

2007, Sayfa: 109

Jüri: Yrd. Doç. Dr. Havva ALKAN BALA

Yrd. Doç. Dr. Dicle AYDIN

Prof. Dr. Kerim ÇINAR

Bu çalışmada; yarı kamusal-yarı özel mekan özelliğiyle insanların yaşam şekillerinden kaynaklı olarak ortaya çıkan çıkmaz sokakların, günümüzdeki durumunu tespit etmek amaçlanmıştır. Çünkü günümüz kentlerinin önemli sorunlarından biri de özel mekan ve kamusal mekan arasındaki keskin geçişlerdir. Çıkmaz sokaklar, geçmişte, kamusal mekan ile özel mekan arasında yer alan yumuşak, kademeli ve hiyerarşik geçişi sağlayan yapılar ile, keskin geçiş sorununa alternatif bir çözüm sunmuşlardır.

Çalışmada kamusal-özel, yarı kamusal-yarı özel mekan, çıkmaz sokak kavramlarının tanımı yapıldıktan sonra, geleneksel konut dokusu ve günümüz konut dokusunda yarı özel ve yarı kamusal mekanlar, sosyal ve fiziksel-mekansal açıdan irdelenmiştir.

Geleneksel konut dokusu ve modern konut dokusu içinde örnek alan olarak seçilen, Konya Kenti’nde tespit edilen iki alanda yarı kamusal-yarı özel mekanların sosyal ve fiziksel-mekansal özellikleri karşılaştırılmıştır.

(4)

ii

Master Thesis

THE RESEARCH OF THE TODAY'S SITUATION OF DEAD-END STREET FUNCTION IN ANATOLIAN TRADITIONAL HOUSING TISSUE

Nurcan GÜRBÜZ YOLDAŞ

Selçuk University

Graduate School of Natural and Applied Sciences

Department of Architecture

Advisor: Assist. Prof. Dr. Havva Alkan BALA

Assist. Prof. Dr. Dicle AYDIN

Prof. Dr. Kerim ÇINAR

2007, 109 Pages

In this study, come out welding from people’s lifestyles with it’s semi public-semi private characteristic, the determination of cul de sac’s today’s condition is aimed. Because, one of the significant problems of today’s cities is the sharp-edged transition between private and public space. Cul-de-sac has offered an alternative solution to the sharp-edged transition problem, with the buildings between public and private spaces which provide soft, gradual and hierarchic transition.

This study, after defining of public-private, semi public-semi private space, dead-end street concepts, semi private and semi public places are both examined with the social and physical-spatial aspects in traditional and today’s housing textures.

The semi public-semi private spaces' social and physical characteristics have compared in two places which choosen as example area, determined in Konya City.

(5)

iii

Đnsanların yaşamlarını sürdürdüğü kentler, oluşum şekilleriyle insan ve toplum yapısına

bağlı, içinde sosyal, fiziksel ilişkilerin devam ettiği bir bütündür. Bir kent oluşurken, yapıların sadece mimari değerinde doğal çevrenin özelliklerini taşıyarak meydana gelmemekte, bu veriler ile birlikte yaşam deneyimleriyle bütünleştiğinde anlam kazanmaktadır. Bu da kültür ve gelenek kavramlarını gündeme getirmektedir. Kültür hareketli ve değişken bir kavram olup, insanlarla birlikte değişime uğramaktadır.

Anadolu geleneksel konut dokusunun sahip olduğu özellikler, değişen yaşam koşulları ve kültür ile gün geçtikçe yok olmakta, günümüz kentlerinde izi kaybolmaktadır. Oysa Anadolu geleneksel konut dokusu, günümüz kentlerinin sorunlarına çözüm oluşturabilecek özellikler taşımaktadır. Günümüzde oldukça azalan sosyal ilişkiler, oluşturulan modern konut dokularıyla da adeta desteklenmektedir. Kaybolan sınırlar, insanların hazırlık mekanları olan yarı kamusal-yarı özel mekanların yok olmasına, kamusal ve özel mekan arasında keskin geçişlerin oluşmasına neden olmaktadır.

2000-2004 yılları arasında Karadeniz Teknik Üniversitesi Mühendislik Mimarlık Fakültesi Mimarlık Bölümü’nde aldığım eğitim, özellikle insanları ve çevreyi gözlemleyebilmemi sağlayan derslerim, bu çalışmanın ortaya çıkmasında etkili olmuştur.

Bu çalışmada konu seçimi ve devamında yardımlarını esirgemeyen danışmanım Yrd. Doç.Dr. Havva Alkan Bala’ya, çalışmamda desteğini esirgemeyen yüksek lisans hocalarımdan Prof Dr. Kerim Çınar’a, Yrd.Doç.Dr. Mustafa Đncesakal’a, Yrd.Doç.Dr.Đbrahim Bakır’a, Yrd.Doç.Dr. Mine Ulusoy’a, tezime yön veren Yrd.Doç.Dr. Çiğdem Çiftçi ve Yrd.Doç.Dr.Dicle Aydın’a, lisans hocalarımdan Prof. Dr. Sonay Çevik’e, Konya Büyükşehir Belediyesi Koski Genel Müdürlüğü Su Đşleri Daire Başkanlığı çalışanlarına, Karatay Belediyesi Etüt Proje çalışanlarına, Bayındırlık ve Đskan Bakanlığı Đmar Planlama Dairesi Başkanlığı Şube Müdürüm Sait Yanmaz ve mesai arkadaşlarıma, maddi ve manevi her türlü desteklerini esirgemeyen sevgili aileme, özellikle canım kardeşim Stajyer Avukat Nurşen GÜRBÜZ’e ve çalışmamın her noktasında görüş ve düşünceleri ile yol gösteren sevgili eşim Mimar Erdinç YOLDAŞ’a sonsuz teşekkür borçluyum.

(6)

iv ABSTRACT ... ii ÖNSÖZ ………... iii ĐÇĐNDEKĐLER ……….. iv RESĐMLER LĐSTESĐ ………... v ŞEKĐLLER LĐSTESĐ ……….. vi BÖLÜM-1 GĐRĐŞ ……….. 1 1.1. Çalışmanın Kapsamı ……….. 2 1.2. Çalışmanın Amacı ……….. 2 BÖLÜM-2 KAYNAK ARAŞTIRMASI ……….. 4 BÖLÜM-3 MATERYAL METOT ……….. 6

BÖLÜM-4 YARI KAMUSAL-YARI ÖZEL MEKAN: ÇIKMAZ SOKAK ……... 8

4.1.Temel Kavramlar ………... 8

4.1.1. Kamusal mekan ……….. 11

4.1.2. Özel mekan ……….. 12

4.1.3. Yarı kamusal-yarı özel mekan: Çıkmaz sokak ………... 13

4.2. Geleneksel Konut Dokusu ……….. 18

4.3. Modern Konut Dokusu ... 22

4.4. Geleneksel Konut Dokusunda Yarı Kamusal-Yarı Özel Mekan Çıkmaz Sokak 26 4.4.1. Çıkmaz sokağın kökenleri ……….. 27

4.4.2. Çıkmaz sokağın yok olma nedenleri ……….. 34

4.5. Modern Konut Dokusunda Yarı Kamusal-Yarı Özel Mekanlar ... 36

4.6. Geleneksel ve Modern Konut Dokularında Sosyal ve Fiziksel-Mekansal Bileşenler..45

4.6.1. Sosyal bileşenler ……….. 45

4.6.1.1. Kültür-mahremiyet ……….. 46

4.6.1.2. Komşuluk ……….. 48

(7)

v

4.6.2.1. Doğal veriler ………... 56

4.6.2.2. Kapalılık-süreklilik-hiyerarşi ……….. 60

4.6.2.3. Konut tipolojisi ………... 65

4.6.2.4. Doluluk-boşluk-yaya yolu ……….. 70

4.6.2.5. Görsel-işitsel donatılar-yeşil öğe ………... 72

4.6.2.6. Đmar düzeni ……….. 76

BÖLÜM-5 ALAN ÇALIŞMASI ……….. 79

5.1.Konya Kenti ………. 79

5.1.1. Karatay’da geleneksel doku Dolap Mahmut Çıkmaz Sokağı ………... 82

5.1.2. Meram’da modern doku Beyzade Sitesi ……….. 86

5.2.Sosyal ve Fiziksel-Mekansal Bileşenlerin Geleneksel ve Modern Dokuda Karşılaştırılması ……….. 88

5.2.1. Sosyal bileşenlerin karşılaştırılması ……….. 89

5.2.1.1. Kültür-mahremiyet ……….. 89 5.2.1.2. Komşuluk ……….. 89 5.2.1.3. Mülkiyet ……….. 90 5.2.1.4. Güvenlik ……….. 91 5.2.2. Fiziksel-mekansal bileşenler ……….. 92 5.2.2.1. Doğal veriler ……….. 92 5.2.2.2. Kapalılık-süreklilik-hiyerarşi ……….. 92 5.2.2.3. Konut tipolojisi ……….. 94 5.2.2.4. Doluluk-boşluk-yaya yolu ……….. 95

5.2.2.5. Görsel-işitsel donatılar-yeşil öğe ……….. 95

5.2.2.6. Đmar düzeni ……….. 97

BÖLÜM-6 SONUÇLAR ……….. 98

(8)

vi

Resim 4.1. Beyzade Sitesi vaziyet planı ... 26

Resim 4.2. Geneleksel konut dokusunda ulaşım hayvanlarla sağlanmaktadır ... 32

Resim 4.3. Ortak bahçe ... 44

Resim 4.4. Geleneksel konut dokusunun sahip olduğu fiziksel özelliklerin sunduğu güvenlik ... 54

Resim 4.5. Konya geleneksel konut dokusu ... 68

Resim 4.6. Geleneksel konut dokusunda sokağa taşan yeşil öğe ... 74

Resim 4.7. Günümüz konut dokusunda yeşil öğenin yetersizliği ... 75

Resim 5.1. Laborde’nin Konya gravürü ... 81

Resim 5.2. Doğudan Alaaddin Tepesi’ne bakış ... 81

Resim 5.3. Konya Karatay Đlçesi’ndeki seçilen bölge ... 83

Resim 5.4. Konya Karatay Đlçesi’ndeki seçilen bölge içindeki çıkmaz sokak ……... 84

Resim 5.5. Konya Karatay Đlçesi’ndeki seçilen bölge içindeki çıkmaz sokak resimleri 85 Resim 5.6. Apartman bloklarını çevreleyen bahçe duvarı ... 87

Resim 5.7. Beyzade Sitesi yapım aşaması ... 87

Resim 5.8. Beyzade Sitesi vaziyet planı ... 88

Resim 5.9. Hacı Mahmut Sokağı Girişi ... 91

Resim 5.10.Beyzade Sitesi güvenlik kontrollü girişi ... 91

Resim 5.11. Geleneksel konut dokusunda kapalılık–süreklilik-hiyerarşi ... 93

Resim 5.12. Modern konut dokusunda kapalılık-süreklilik-hiyerarşi ... 93

Resim 5.13.Dolap Mahmut Çıkmaz Sokağı ... 94

Resim 5.14.Beyzade Sitesi yol ilişkisi ... 94

Resim 5.15.Geleneksel konut dokusunda yeşil öğe ... 96

Resim 5.16.Modern konut dokusunda yeşil öğe ... 96

ŞEKĐLLER LĐSTESĐ Şekil 4.1. Kamusal mekan ile özel mekan arasındaki yol ... 16

Şekil 4.2. Çıkmaz sokağın sonunda oluşan yarı özel mekan ... 17

Şekil 4.3. Çıkmaz sokağın başında oluşan yarı kamusal mekan ... 17

(9)

vii

Şekil 4.7. Kent ve kırsal alanların plansız ve denetimsiz oluşması ... 33

Şekil 4.8. Karşılıklı iki konutun ilerleyerek birleşip, iki yeni çıkmaz sokak oluşturması .. 33

Şekil 4.9. Domino ev ... 39

Şekil 4.10. Bahçe kent kavramı ... 40

Şekil 4.11. Farklı yarı kamusal kullanış içinde iki değişik sıra ev örneği ... 41

Şekil 4.12. Farklı komşu ilişkileriyle ‘Bahçe Kent’ kavramı-yeni sosyal ilişkiler ... 42

Şekil 4.13. Komşuluk ünitesi için görüş ... 50

Şekil 4.14. Korunaklı mekanların hiyerarşisi ... 50

Şekil 4.15. Yapı parseli yön yol ilişkisi ... 58

Şekil 4.16. Konut tipleri ... 59

Şekil 4.17. Özellik-kamusallık ve sınırları ... 61

Şekil 4.18. Kapalılığın boyutu ... 61

Şekil 4.19. Kapalılığın derecelenmesinde ikinci boyutta bina kitlelerinin plan düzlemindeki organizasyonu... 62

Şekil 4.20. Kent mekanlarındaki kapalılığın birincil ve ikincil elemanları ... 64

Şekil 4.21. Bir mekanın ardı ardına gelmesi ve sürekliliğin sağlanması ... 65

Şekil 4.22. Sıra ve nokta bloklar ... 69

Şekil 4.23. Yüksek yapıların sosyal açıdan uyumsuzluklarını gösterir ... 70

Şekil 4.24. Geleneksel konut dokusunda doluluk ve boşluklar ... 71

Şekil 4.25. Günümüz konut dokusunda doluluk ve boşluklar ... 72

Şekil 5.1. Konya Kenti’nin Türkiye’deki konumu ... 79

Şekil 5.2. Konya Kenti’nde Karatay Đlçesi’nin konumu ... 83

(10)

BÖLÜM-1 GĐRĐŞ

Günümüz konut dokusunda, geleneksel konut dokusunun izleri hızla yok olmakta, taşıdığı fiziksel ve sosyal olumlu bileşenler değerlendirilememektedir. Geleneksel konut dokusunun sahip olduğu önemli bileşenlerden biri olan, çıkmaz sokakların da zamanla izi silinmeye başlayıp, taşıdığı anlamlar da birlikte yok olmaya başlamıştır. Günümüz konut dokuları genellikle siteler şeklinde yorumlanıp, bu dokuda, bütün bileşenler de dahil olmak üzere özellikle, yarı kamusal yarı özel mekanlarda geleneksel konut dokularının izleri görülmemektedir.

Özellik-kamusallık olgusu farklı zamanlarda ve kültürlerde, farklı mekan tiplerinde farklı şekillerde çözümlenmektedir. Bu olgu Türkiye’de, yeni yaşama çevrelerinde farklı derecelenmeler içinde pek çok faktöre bağlı olarak, önemli oranda olumsuz çözümleriyle gözlenmektedir. Geleneksel konut dokusundan günümüze değişim içinde bazı mekanların özellik-kamusallık açısından incelendiğinde işlevini yitirdiği, farklı mekanlara ve biçimlere taşındığı veya mekansal olumluluklarına rağmen ortadan kalktığı görülmektedir. Günümüz konut dokularında özel- kamusal mekan olgusu yeterince önemsenmeyip, çözümlenmesinde özellikle geçiş mekanları ihmal edilmekte, iyi çözümler bulunmamakta ve tanımsız mekanlar oluşturulmaktadır.

Günümüz kentlerinin önemli sorunlarından biri; özel mekan ve kamusal mekan

arasındaki keskin geçişler olmaktadır. Geleneksel konut dokusunda çıkmaz sokaklar kamusal mekan ile özel mekan arasında yer alan yumuşak, kademeli ve hiyerarşik geçişi sağlayan yapılar ile bu sorunu ortadan kaldırmıştır.

Günümüz kentlerinin problemlerinin çözümünde, geçmiş kent dokularının

özelliklerinden faydalanması olasıdır. Geleneksel kent dokumuzun sahip olduğu nitelikleri, günümüz kentlerine ait problemler için bir çıkış noktası olarak kullanmak olası görünmektedir. Günümüzün mekana dair problemlerinin analizinin ortaya koyduğu sorunlar sosyal girdilerin bir sonuç ürünü olan geleneksel kent dokusunda çözümleri barındırmaktadır. Bu çalışma da böyle bir yaklaşımı destekleyen yapısı ile önem taşımaktadır.

(11)

1.1. Çalışmanın Kapsamı

Çalışma sınırı kent donatılarından konut dokusu olmaktadır. Sağlık, eğitim, ticaret gibi donatılar ve kent merkez dışı konut dokuları çalışma alanı dışında bırakılmıştır. Konut dokusu içinden de kamusal ve özel alanlar, ayrıca geleneksel konut dokusunda yarı kamusal alan olan: Bahçe, sokak, cumba; yarı özel mekan olan: Konut kapısı önü, bahçe-hayat-avlu, taşlık, mutfak-tandır; modern konut dokusunda yarı kamusal mekan olan: Site konut topluluğu girişi, sokak, otopark kullanım alanları, servis alanları, balkon; yarı özel mekan olan: Merdiven boşluğu, kapı önü-paspas-eşik dışarıda bırakılarak çalışma kapsamı çizilmiş ve çalışma alanı içindeki mekanlar sosyal ve fiziksel-mekansal bileşenler olarak ele alınmıştır.

Çalışma; geleneksel konut dokusunda çıkmaz sokakları, günümüz konut dokusunda da siteleri kapsamaktadır.

1.2. Çalışmanın Amacı

Tanzimat’ın ilanıyla birlikte yok olmaya başlayan çıkmaz sokakların işlevini ortaya koyup, bu işlevi günümüz konut dokularında, hangi mekan-mekanların, ne derece karşıladığı ve Anadolu’nun geleneksel konut dokusunda, yarı kamusal-yarı özel mekan özelliğiyle insanların yaşam şekillerinden kaynaklı olarak ortaya çıkan çıkmaz sokakların, günümüz konut dokusundaki durumunda meydana gelen değişim sosyal ve fiziksel-mekansal bileşenlerle tespit edilecektir.

Çalışmada;

●Geleneksel konut dokusundaki çıkmaz sokakları, yarı kamusal-yarı özel mekan özelliği ile tanımlamak,

(12)

●Modern konut dokusunda, kamusal mekandan özel mekana geçiş mekanlarını irdelemek ve bunların yerini ve değişim sürecini tespit etmek,

●Geleneksel yarı kamusal-yarı özel mekan ile modern yarı kamusal-yarı özel mekanların sosyal ve fiziksel-mekansal özelliklerini karşılaştırmak

(13)

BÖLÜM-2 KAYNAK ARAŞTIRMASI

Çalışmayla ilgili olarak geleneksel konut dokusu-modern konut dokusu, kültürel süreklilik gibi konulardaki kaynaklara ulaşılmaya çalışılmış, araştırmayı yönlendiren ve çalışmaya ışık tutan kaynaklar hakkında aşağıda kısaca özetler verilmiştir.

Yerasimos (1996), Osmanlı Đmparatorluğu’nda 1839’dan itibaren devleti ve toplumu Batılaştırma doğrultusunda etkileyen Tanzimat’ın getirdiği reformların Osmanlı kent alanlarına etkisi konusunda faydalanılan kaynak, bu doğrultuda çalışmada önem kazanmıştır.

Evyapan (1981), Kentleşme olgusu ve kentleşmenin etkisiyle oluşan konut, dış mekan ve mekanlar arasındaki bağlantılarda günümüze değin görülen değişimler imar mevzuatı mülkiyet ve parselasyon düzenlemelerinin kent yapısına etkisi çalışmada yerini almıştır.

Pınon (2000), Osmanlı kent dokusu konusunda yapılan araştırmalardan örnekler alınmış parselasyon, yapılaşma Anadolu’nun farklı bölgelerinde yapılan kentsel doku analizleri ve çıkmaz sokaklar hakkında edinilen bilgiler çalışmada yer almıştır.

Odabaşı (1998), Konya’nın geçmişten günümüze tarihsel gelişimini, kentteki yapıların ve bazı mekanların değişim ve gelişim süreçlerini, çeşitli fotoğraflarla destekleyerek, farklı bir dille anlatan kaynaktan, çalışma alanı olarak seçilen Konya Kenti hakkında bilgi edinmek için yararlanılmıştır.

Raymond (1995), Osmanlı dönemi kentlerinin mekansal örgütlenme ilkeleri, konut alanları ve konut tipleri, mahalle yapıları hakkındaki bilgilerden, çalışmada yararlanılmıştır.

Aru (1998), Türk kent dokuları, mahallelerin sosyal düzeni, önemi, Konya Kenti’nin tarihi gelişimi, eski dokuların fonksiyonel düzeninin tespit edilen olumlu durumları, bu kaynaktan yararlanılarak değerlendirilmiştir.

(14)

Baykara (1985), Konya’nın farklı dönemlerdeki tarihi yapısını ve Türk şehircilik geleneklerini, bunların Konya’ya yansımalarını ve kentin surlarla çevrili yerleşim alanında konut dokusunu kapsayan çalışmada, bu bağlamda faydalanılmıştır.

Tanyeli (1987), 11. ve 15. yy da Anadolu Türk Kenti’nin fiziksel yapısını inceleyen çalışmada, Türk devrinde Anadolu yerleşim sistemi ve kentsel yapı ortaya konulmuş, Beylikler Dönemi ve Erken Osmanlı Dönemindeki kentsel fiziksel yapı özelliğini gösteren yerleşimler üzerinde incelemeler yapılmıştır.

Aktüre (1978), çalışmasında mekansal yapının değişim sürecini, onu belirleyen sosyo-ekonomik yapı değişimiyle olan nedensellik ilişkilerini kurarak incelemiş ve 19. yy sonu Anadolu Kenti’nin mekansal yapı çözümlemeleriyle çalışmada yer almıştır.

Yukarıda bahsedilen kaynaklar dışında, konu ile ilgili makalelerden, elektronik ortamlardan yararlanılmış, uygulamacı mimar ve şehir plancılardan karşılıklı görüşmelerle bilgiler alınmıştır.

Literatür özetlerinden de anlaşılacağı gibi çıkmaz sokaklar yarı kamusal yarı özel mekan özelliğiyle, özel olarak incelenmemiş olup, ancak belirtilen kaynaklar içinde kısmen yer aldığı görülmüştür. Bundan dolayı konunun tez sistematiği içerisinde araştırılması hedeflenmiştir.

(15)

BÖLÜM-3 MATERYAL METOT

Araştırma yöntemi; konu, problem ve olanaklara bağlı olarak yapıldığı çevreye göre, saha; düzeyine göre, kuramsal; yöntem ve zamana göre, tarihi-betimlemeye dayanılarak hazırlanmıştır. Tarihi-betimleme yönteminin kullanılmasında, problem cevabının ve verilerin mevcut zaman içinde bulunabileceği düşüncesi etkili olmuştur. Şimdiki zaman içindeki veriler soruların tüm cevabını içermemekte, istenilen alanı tam olarak kapsamamaktadır. Bunlara geçmiş zaman içindeki gelişimin incelenmesi de katılmaktadır. Tarihi yöntem; gerçeği bulmak başka bir deyişle bilgi üretmek için geçmişin tenkidi bir gözle incelenmesi, analizi, sentezi ve rapor edilme süreci olmaktadır. Bu nedenle verilerin toplanmasında genellikle dokümanlar, kalıntılar ve belgeler üzerinden çalışılmıştır. Bazen birinci, ama çoğu kez ikinci derece kaynaklardan yararlanılmıştır. Verilerin değerlendirilmesi aşamasında belgelerin kime ait olduğu, orijinalliği, yer ve zamanı, anlamının doğruluğu dikkat ve özenle saptanmıştır. Araştırma yazılırken ise, ağırlık daha çok nitel verilerin ve bulguların sentezi ve değerlendirilmesi üzerinde toplanmıştır. Geleceği yorumlayabilmek için, geçmiş daima bir kaynak olarak kullanılmaktadır. Tarih; geçmişte olup bitenleri kaydetmeye, bunların neler olduğunu keşfetmeye, olaylar arasındaki ilişkileri öğrenmeye ve bu günü anlamlandırmaya çalışan bir disiplin olduğundan, tarihi araştırma insana geçmişi öğrenme, bu günü anlama ve geleceği tahmin etmede yardım etmektedir. Her araştırma, konu ve problemin bir geçmişi bulunmaktadır. Bu nedenle tarihi yöntem, araştırmada önem kazanmaktadır. Çalışmada, günümüz konut dokusu yakın çevresindeki yarı özel yarı kamusal mekanların daha önceki olay ve koşullarla ilişkileri de dikkate alınarak, durumları arasındaki etkileşim açıklanmıştır. Geçmiş ve günümüzde yarı özel-yarı kamusal mekanlar sosyal ve fiziksel-mekansal özellikleriyle karşılaştırılmıştır.

Bu çalışmada ortaya konulan hipotez; çıkmaz sokakların geleneksel konut dokusunda

yarı kamusal-yarı özel mekan özelliği taşıması nedeniyle vazgeçilmez bir geçiş mekanı olması ve günümüz konut dokusunda durumunun-işlevinin neye dönüştüğüdür. Bu amaç doğrultusunda XVI. yy dan itibaren geleneksel konut dokusunda çıkmaz sokak ile ilgili her türlü literatür incelenmiş, betimlenmiş, günümüz konut dokusu örneği olarak seçilen Konya kentindeki geleneksel ve modern konut dokularından seçilen iki örnek alanda sosyal ve

(16)

fiziksel-mekansal karşılaştırmalar yapılmıştır. Araştırma alanında önce Konya kenti geleneksel konut dokusundan seçilen ve diğer örneklerinin ortak özelliklerini taşıyan Dolap Mahmut Çıkmaz Sokağı ele alınmıştır. Daha sonra, Konya kenti modern konut dokusundaki örneklerinin içinden seçilen Beyzade Sitesi irdelenmiş, sosyal ve fiziksel-mekansal özellikleri karşılaştırılmıştır.

Mekanlar, sosyal olguların ve yapısal oluşumların birlikte etkilenmesi ile insanların öznel değerlendirmelerinden ortaya çıkan anlamlar taşımaktadırlar. Yapısal, mekansal ve sosyal olgular dış mekanların oluşumunda en önemli etkenler iken, temel öğe insanlar olmaktadır. Đnsanlar mekansal ortamları, koşulları oluşturmakta ve yine onları algılamakta onların etkilerini almakta, etkileri altında kalmaktadırlar.

(17)

BÖLÜM-4 YARI KAMUSAL-YARI ÖZEL MEKAN: ÇIKMAZ SOKAK

4.1.Temel Kavramlar

Kamusal-özel, yarı kamusal-yarı özel gibi kavramlar, farklı kültürlerde farklı tanımlara

sahip olmuşlardır. Đnsanların; yaşam şekilleri, dinleri, örfleri, adetleri yaşadıkları mekanları etkilediği gibi kamusal-özel, yarı kamusal-yarı özel alanlarının da sınırlarının değişmesine, var olup olmamasına etki etmiştir.

Özellik ve kamusallığa duyulan ihtiyaç farklı şekillerde ortaya çıkmakta ve farklı yoğunlukta olabilmektedir. Toplumsal yapı sosyal çevreden kaynaklı olup, mekansal strüktürlerle belirlenmektedir. Özellik ve kamusallık olayı; yapılanma koşulları-düzeni sosyo-ekonomik ve sosyo-kültürel koşullara, sahiplenme ve yaptırım ilişki ve davranışlarına toplumsal ve gruplara has haklar, normlar ve değer sistemlerine, mekanın uyum, sahiplenme olanaklarına, kişinin olayı kabul ve değerlendirme durumuna, yaşam tarzına vb. bağlı olarak çok yönlü etkilerle biçimlendirilmekte ve farklı değerlendirilebilmektedir (Çevik, Özen 1995).

Doğu ve Batı kültüründe kamusal-özel ayrımı belirgin bir şekilde farklılık göstermektedir. Her ülkenin kendine özgü kültür özellikleri, yaşam şartları ve gelenekleri bulunmaktadır. Örneğin Vietnam’daki kamusal ve özeli anlamak için, Vietnam kentlerindeki kamusal-özel mekan ayrılıklarını ortaya koymak gerekmektedir. Bu ayrılıkları ortaya çıkarmak ‘içteki dış’ ve ‘dıştaki iç’ kavramlarının analiziyle sağlanabilmektedir. Đçteki dış; aileler ve bireylerin özel aktiviteler için kamusal mekan denen yeri kullanmasıyla kamusal mekanın özel gibi nitelenmesidir. Dıştaki iç de; özel mekan denilen yerde yeni buluşlarla, ev mekanının organizasyonunun değişmesi daha geniş ve değişken bir ‘özel mekan’ kavramı ortaya konması olarak değerlendirilmektedir. Bu tartışma kamusal ve özel mekanların ayrımını açıklamaya odaklanmakta ve Batılı anlamda yararlarını açıklamada ve bunların Vietnam bağlamında kullanılmasının ne kadar yararlı olabileceğini kavramada, sahip oldukları kültürel ve sosyal farklılıkların etkili olduğunu vurgulamaktadır. Sosyal yaşamın bir

(18)

metaforu olarak şöyle bir ara kesit ortaya çıkmaktadır: ‘devlet’ ve ‘toplum’ arasında devletin gücü ve aktiviteleri ‘kamusal’, toplumun aktiviteleri ise ‘özel’ olarak nitelenmektedir (Drummond 2000).

Batı toplumunun sosyal yaşamında kamusal-özel kavramları önemli yer tutmaktadır. Mc Domell’e göre ‘kamusal’ ve ‘özel’ arasındaki farklılık bir sosyal bölünmedir ve farklı zamanlarda ve mekanlarda onun oluşma sürecini bu farklılık anlatmaktadır (Durummond 2000).

Kamusal ve özel kavramları, değişik toplumlarda farklı zaman ve mekanlarda meydana gelen olgular olarak, sosyal çeşitlenmenin temelinde bulunan değer yargıları olmakta, bu yargılar farklı kültürler arasında da farklılık göstermekte, yani her toplumun kendi kamusal ve özel kültürü bulunmaktadır. Bu kültürle, fiziki mekanlar farklı toplumlar arasında farklılıklar göstermektedir. Böylece Batı’nın kamusal mekanı ile Doğu’nunki, Doğu’nun özel mekanıyla da Batı’nınkini kıyaslamada farklı değerler ortaya çıkmaktadır.

Kamusal, bireylerin sosyal ilişkilerini ve politik aktivitelerini meydana getirdiği maddesel yeri ifade etmektedir (Mitchell 1995). Özel mekan, kamusal mekanın tersi olmaktadır. Özel mekan, bu kavramlaştırmada sosyal üretimin az yada çok özgür (kontrol dışı) olduğu yer olarak tanımlanmaktadır. Kamusal mekan ‘dışarıda bir yerde’ olan mekanlar olup, tüm topluma ait olmaktadır. Sosyal ve yasal normlarla belirlenmektedir. Batı’nın ideal kamusal mekanı, politikal hareketlerin organize olduğu ve daha geniş alanlara yayıldığı yerler olmaktadır (Durummond 2000).

Çubuk ve diğ. (1978), Yüksel (1979) ve Konuk’a (1985) göre, özellik ve kamusallığa gereksinme değişik biçimlerde ortaya çıkmakta ve farklı yoğunlukta olabilmektedir. Kaynağı sosyal çevre olup, mekansal strüktürlerle belirlenmektedir. Özellik, yalnız olmak fakat bazen de aile, konut bölgesi ve yakın arkadaş çevresi ile örtüşmek olmaktadır. Özellik ve kamusallık olgusu çok yönlü etkilerle biçimlendirilmekte ve farklı değerlendirilebilmektedir: Yapılanma koşulları-düzeni, biçimsel yardımcılar ve etkileyiciler, sosyo-ekonomik ve sosyo-kültürel koşullar, sahiplenme ve yaptırım ilişki ve davranışları, toplumsal ve gruplara has haklar, normlar ve değerler sistemi, mekanın uyum sahiplenme olanakları, kişinin olayı kabul ve değerlendirme durumu, yaşam tarzı.... Özel ve kamusal mekan arasındaki alternatifler olan, yarı özel-yarı kamusal mekan tanımlamaları bulunmakta ve Hansen’e (1977) göre de mekan

(19)

kullanımlarına bağlı olarak; trafik mekanı, kontakt (ilişkiler mekanı), intim (özel ilişkiler) mekanı şeklinde gruplandırılabilmektedirler. Özel mekanları kullanıcıları kontrol edebilmekte fakat kamusal mekana her yabancı tartışmasız bir biçimde girebilmektedir (Çevik 1991).

Özel ve kamusal mekanlar arasında alternatifler bulunmaktadır. Bunlar özel ve kamusal mekanlar arasında geçiş mekanlarını tanımlayan yarı özel-yarı kamusal mekanlar olmaktadır. Özel mekanlar kullanıcıların kontrolünde sahiplenilmiş, kamudan arınmış mekanlar, kamusal mekanlar ise herkese açık, herkesin girebilme hakkının olduğu mekanlar olmaktadır. Yarı özel mekanlar, konuta ait bir mekan parçası olup dışarıdan görülebilen, yarı kamusal mekanlar ise bir grup insan için benzer işlevle kullanılan, fakat herkese açık mekanlar olmaktadır. Yarı özel-yarı kamusal mekanlar kendi içlerinde farklı derecelenmelerle insanlara farklı kullanım olanakları sunabilmektedirler.

Toplumsal yapı, özellik ve kamusallığın derecelendiği, mekansal strüktürler-mekanlar ve mekan parçaları; komşuluk mekanı (sosyal mekan-bir araya getirici mekanlar) konut mekanı, kişisel aile mekanı olarak görülmekte ve açık, kapalı, yarı açık, korunmuş, serbest

şekillerde olabilmektedir (Çevik 1991).

Sokaklar biçimlenmelerine, uzunluklarına, türlerine, orada oturanlara, yaşayanlara göre farklı özellik ve kamusallık derecelenmesini göstermektedirler. Sokak, sokak sakinleri için ortak-benzer anlamlar taşıyıcı, orada oturanlar tarafından gözlenebilir-kontrol edilebilir mekanlar olarak, yarı kamusal özelliği göstermektedir. Yarı kamusallık olayı da sokaktan sokağa, biçimlerine ve oturanlarına bağlı olarak farklılıklar göstermektedir. Küçük, kısa ve çıkmaz sokak, iki uzun sokağı bağlayıcı olan sokak, fazla uzun ve ara yolların-konutlara giden özel yolların açıldığı ana yol özelliği gösteren sokak, meydana açılan kısa sokak, sınırlarını ağırlıklı olarak yüksek bahçe duvarlarının oluşturduğu sokak, farklı özellik kamusallık dereceleri sergilemektedir (Çevik 1991).

Özellik ve kamusallık, mekana bağlı gereksinmeler içinde önemli bir yere sahip olmaktadır. Doğru tanımlandığı durumlarda güvenliği sağlayıp, güvenli olan mekanlarda huzurlu yaşanılabilir, huzurlu yaşanılabilen mekanlar sahiplenilir, doğru çözümlendiği ve belirlendiği mekanlarda birlikte olma, paylaşma gibi kişiye ve gruplara yönelik gereksinimlerin karşılanmasına olanak sağlayabilmektedir (Çevik, Özen 1995).

(20)

Özellik-kamusallık; mahremiyet, gizlilik ve sahiplenme alanı ile doğrudan ilişkili bir olgu olmaktadır. Sahiplenme alanı olarak mekan, biogenetik bir özellik olarak görülmekte ve insanların mekandaki diğer insanlara karşı sahiplenme davranışları, zorlayıcı, bireye yöneltici, teşvik edici davranışlar şeklinde tanımlanabilmektedir.

4.1.1. Kamusal mekan

Her kentlinin tartışmasız girebildiği, serbestçe hareket edebildiği, kamuya ait yapılanmış veya yapılanmamış mekanlar kamusal mekanlar olmaktadır. Yapılanmış kamusal mekanlara örnek olarak, kent yapılarını oluşturan hizmet, yönetim, sanayi, dinlence, eğlence vb. yapıları verilebilmektedir. Yapılanmamış kamusal mekanlara örnek ise, meydanlar, sokaklar, parklar, caddeler vb. verilebilmektedir (Aydemir 1999).

Kamusal mekan, kişisel özgürlüğün, başkalarıyla bir arada olma suretiyle anlam kazandığı mekanlar olup, aynı zamanda kişinin diğerleri ile karşılaştığı, toplumsallaştığı, varlığını zenginleştirdiği alanlar olmaktadır. Kamusal alan herkesin yeri olup, bu nedenle ciddi mekanlar olmaktadır. Fakat günümüz kentlisi; kendi gibi olanı görmek, kendi gibi olanla bir arada olmak, çeşitliliğe ve farklılığa katılmak, tanıdıklar arasında olmayı istememektedir. Bilinmezin tehlikesini ve tanıdık olmayışın özgürlüğünü, bilindikliğin ve tahmin edilebilirliğin sıkıcılığına tercih etmektedir. Đnsanlar gibi kentler de sürekli değişmektedir. Sanayinin örgütlenmesiyle yeni bir olgu olan işçi sınıfının ortaya çıkışı, kentlere ve işe akan insan toplulukları, bunun yarattığı yeni ama hastalıklı, kirli ve mutsuz çevreler, bunlara çözüm olarak düşünülen yeni kent önerileri, kentlerin yeniden şekillenmesine neden olmaktadır.

Asansörün (dikeyleşme), elektriğin (enerji), otomobilin kentin organizasyonunu

dönüştürmesi, fiberoptik kabloların, cep telefonlarının, kameraların, bbg evlerinin tanıştırdığı yeni yer ve kamusallık olgusu günümüzde kentin yeni örgütlenişiyle birlikte kamusal mekanın değişimine etken olmaktadır. Otoyollar, stadyumlar, geçiş alanları, terk edilmiş yapılar ve çevreleri, dolgu sahil yol ve alanları, korumalı alışveriş merkezleri, istasyonlar, yeni konut alanlarının çevreleriyle kurmaya çalıştığı ilişkiler, bütün bunlar bu arada-derede yerler; sokak,

(21)

meydan vb. örgüsünden farklı olarak karşımıza yeni kamusal alan problemleri çıkartmaktadır (Uluoğlu 2007).

Stone (1973), Filipinler’deki kamusal ve kentsel memleketten şöyle bahsetmektedir: Özel, kamusal mülkün geçici kullanım sahipliliği, kamusal mülkiyet olarak kabul edilip, herkesin sahipliliğinden öte, aslında hiç kimseye ait olmayan yerler olmaktadır (Drummond 2000).

Kamusal mekanı herkes serbestçe kullanabilmekte, fakat orası aslında kimseye ait olmamaktadır. Đnsanlar tarafından sahiplenilememekte ve korunamamaktadır. Sadece o anda oradayken insanlara ait olmaktadır.

Kamusal mekan, kişisel özgürlüğün, başkalarıyla bir arada olma suretiyle anlam kazandığı, kişinin diğerleriyle karşılaştığı, toplumsallaştığı, varlığını zenginleştirdiği alanlar olmaktadır. Đnsan çevresine yabancılaştığı değil çevresine açıldığı, çevresiyle bütünleşebildiği düzeyde varlığını pekiştirebilmektedir (Uluoğlu 2007).

4.1.2. Özel mekan

Özel mekanlar; belli bir kişinin yada grubun özel kullanımına ait mekanlar olmaktadır. Özel mekanlar, yapılanmış veya yapılanmamış olabilmektedir. Örneğin yapılanmış özel mekanlar; konutlar, işyerleri, özel mülkiyetteki tarım, sanayi, hizmet vb. yapıları, yapılanmamış özel mekanlar ise; içinde yapı bulunmayan arsa, arazi, bahçe vb. gibi mekanlar olmaktadır (Aydemir 1999).

Özel mekan, Batılı akademisyenlerce ev mekanı olarak kavramlaştırılmaktadır. Erişebilirliğin çeşitli yollarla engellenebildiği, sosyal çoğalmanın olduğu mekanlar olmaktadır. Devletin özel mekana karışımı, genelde koruyucu ilişkiler organize etmede ve aile içinde sosyal roller kurmada odaklanmaktadır. Evsel kimliği formüle etmede devlet etkin rol oynamaktadır (Billboard ve medyayla-aile planlaması) (Drummond 2000).

(22)

Özel mekan, aynı kültüre sahip insanlar tarafından aynı algılanan yerler olmaktadır. Bütün toplumlarda ev özel mekan olmakta fakat dereceleri bulunmaktadır. Türk toplumunda evin önemli özelliklerinden biri olan mahremiyet Batılı toplumlarda katı bir özellik olmamaktadır. Bu nedenle Türk toplumunda, bu katı özel alana keskin bir şekilde kamusal alandan geçilemeyip, kademelerle geçilmektedir. Bu geçişler, yarı özel ve yarı kamusal mekanlarla yapılmaktadır.

4.1.3. Yarı kamusal-yarı özel mekan: Çıkmaz sokak

Sokaklar, kentsel mekanın oldukça büyük bir bölümünü oluşturan hem de konut gibi özel mekanlarla en yakın ilişkide bulunan mekanlar olmaktadır. Sokağın tanımı çeşitli biçimlerde yapılmış, ancak en akılda kalanı daha çok onun bir ulaşım bileşeni olduğuna işaret eden tanımları olmuştur. Oysa sokak, bu işlevinden çok daha fazlasını içermektedir (Rykwert 1982). Onu önemli bir kentsel bileşen yapan toplumsallaşmaya sağladığı katkısı, yani ortak olarak kullanılabilen bir ‘yer’ olmasıdır (Barlas 2006).

Sokağı sıfatlarla ortaya koyabileceğimiz, anlamlarla yüklü beş özelliği bulunmaktadır: Başlangıç, son, düğümlülük, (nodalite), çizgisellik ve (özel ile kamusal mekan arasında) geçiş/geçirgenlik. Başlangıç ve son sırası ile doğum ve ölümü; çizgisellik, algılanabilir yaşam sürecini; düğümlülük, benliğin olgunlaşma evrelerini; geçirgenlik de ben-öteki(ler) ilişkisindeki gerilimin (örneğin mahremiyet gibi) şiddetini ifade etmektedir. Sokak, tüm bu süreçlerin bir arada yer almasını sağlayan bir ortaklık sunmaktadır. Dolayısıyla sokak bireyin kendi yaşamını ötekilerle bütünleştirdiği ve bireyleşmenin yanı sıra toplumsallaştığı ortak ve özel mekanların yeterince bir araya getirilip, yeterince birbirinden ayrıldığı bir kentsel ortamı tanımlamaktadır (Barlas 2006).

Çıkmaz sokak ise, bazen yarı kamusal bazen de yarı özel mekanlar olmaktadır. Kamusal yola yakın yani çıkmazın girişi yarı kamusal bir alan olmakta fakat çıkmazın sonu yarı özel bir nitelik taşımaktadır. Baştan sona doğru kamusallık, yumuşak bir şekilde özele dönüşmektedir.

(23)

Çıkmaz sokak kelimesi; Almanca’da ‘sackgasse’, Fransızca’da ‘impase, cul-de-sac’ anlamında kullanılmaktadır. Đngilizce’de ise ‘dead-end street’ yani ölü; uyuşmuş, uyuşuk, solgun, cadde-sokak anlamında kullanılmaktadır (Keleş 1999). Ayrıca Đngilizce’de

‘cul-de-sac’, ‘blind alley’, blind path’ olarak da geçmektedir (www.sozluk.web.tr.,

www.turkishdictionary.net, www.ingilizceturkce.com). Đlk örnekleri, insanların ilk toplu yerleşimleri kadar eski olan çıkmaz sokakların, günümüze kadar birçok farklı tanımı yapılmıştır:

Bir ucu kapalı, çıkış vermeyen (Meydan Larousse).

Konutları ve bireyleri kentteki dolaşım gürültüsünden ve yarattığı çekincelerden

korumak amacıyla düzenlenen, yalnız bir yöne çıkışı olan, öteki ucu kapalı yol, yada yer (Keleş 1999).

Mimarlık ve şehircilik terminolojisinde başlangıcı sokak veya caddeye açılan sonu ise herhangi bir yola bağlanmayan sokak dokusudur. (Keleş 1999, Yavuz 1979, Sözen-Tanyeli 1992, Erdem-Özcan 2004).

Osmanlı kentlerindeki şekliyle, kamusal yolların üzerinde bulunan konutların, tek yönden kamusal yola ulaşmasını sağlayan kamusal ve özel mekan arasında geçişi sağlayan yarı özel bir yol sistemidir. (Pınon 2000, Bilsel 2000, Erdem-Özcan 2004).

XIX. yy da çıkan ve Osmanlı kent dokularını düzenleyen mecelle1 kanunlarına göre, Tarik-ı hâss2 olarak adlandırılmaktadır. Tarik-ı hâss, onu kullananların ortak mülkü sayılmakta ve eğer orada bir yapılaşma söz konusu ise Tarik-ı hâss’ı kullananlardan izin alınması gerekmektedir. Fakat Tarik-ı hâss’ı kullananlar herhangi bir şekilde (bölümlenme, kapatılama) onu özel mülklerine katamamaktadırlar (Ergin 1995, Akçura 1993, Erdem-Özcan 2004).

1 Mecelle, tanzimatın ilanından sonra, 1869-1876 arasında yapılan çalışmalarla hazırlanan ve muamelata ilişkin fıkıh hükümleriyle bu konulardaki çeşitli içtihadı bir sistem içinde bir araya getiren medeni kanun (Meydan Larousse 13).

2

(24)

Grunebaum (1961), Hanah (1985), Stern (1970), Hassan (1972), Saoud (2002), Lapıdus (1973), Acar (1975), Petherbrıdge (1984), Hakim (1986), Abu-Lughod (1987), Ettınghousen (1973), Erdem-Özcan’a (2004) göre çıkmaz sokak, Đslam kent kültüründe:

I. Coğrafya ve iklime göre biçimlenen kentsel dokular,

II. Đslam hukukuna ve yaşam tarzına uygun, yani mahremiyet ve güvenlik ön planda tutularak biçimlendirilen serbest yapı düzeni,

III. Kentin ulaşımının insan ve hayvan gücüyle sağlanması gibi olguların mekanda

şekil bulduğu anlaşılmaktadır.

Ulaşım sistemi veya ulaşım sisteminin bir parçası olarak bir ağaç gibi düşünüldüğünde

gövdeye bağlanan birinci dereceli dallar, bu dallara bağlı ikinci dereceli dallar ve son olarak yapraklara kadar ulaşan birbirinden bağımsız belli bir düzenin içinde yer alan kollar olarak tanımlanmıştır. (Yasufumi 1989, Höhfeld 1977; aktaran: Cerası 1999, Erdem-Özcan 2004).

Balamir’e (1994) göre;

“…Eski kent dokusu eğri büğrü dar sokakları bazen çıkar bazen çıkmaz. Çıkmaz sokak ne cul-de-sac’tır, nede dead-and-street. Hele ikincisi hiç değildir. Çıkmaz sokağın tadına hiç varamamış bir kültürün dağarcığından çıktığı nasıl da bellidir. Çıkmaz sokağa bakan bir pencere içinde oturan çocuğun canı hiç sıkılmaz. Burası mahallenin oturma odasıdır. Sokakta evler birbirinin üstüne yaslanmış gibi dursa da bahçe kapısından içeri girince bağımsızlığı hissediliverir. Kimininki bahçe, kimininki avlu. Türü ne olursa olsun, dört yanı yüksek duvarlarla çevrili, yalnızca tavanı olmayan bir oturma odasıdır” (Balamir 1994).

Metinde sözü geçen çıkmaz sokak;

Eski Türk kültüründe insanların yaşam biçiminden kaynaklı ortaya çıkmış, bir ucu kapalı diğer ucu kamusal yola açılan, özel ile kamusal yol arasında bir geçiş olan, bazen yarı özel bazen yarı kamusal bir yoldur (Şekil 4.1).

(25)

Şekil 4.1. Kamusal mekan ile özel mekan arasındaki yol (Çizen: Gürbüz, 2007).

Yarı özel mekan:

Herhangi bir yapıya ait olan, dışarıdan görülebilen, kişi mülkiyetinde (özel mülkiyette) olan, başkalarının görsel olarak yararlandığı mekanlar olarak tanımlanmaktadır (Aydemir 1999).

Yarı özel mekanlar, çıkmaz sokaklarda, kapıların önleri olmaktadır. Çıkmaz sokağın başladığı yere yakın kapı önleri, sokağın sonundaki kapı önlerine göre daha az yarı özel, yani daha çok yarı kamusal olmaktadır (Şekil 4.2) (Yerasimos 1996).

Bu mekanlar, kişinin özel mülkiyetinde olmasına rağmen, toplumsal bir denetim söz konusu olmaktadır. Kentteki yarı özel mekanlar; toplumsal eylemler ve dostlukların kurulduğu, canlandığı mekanlar olup, mekanın boyutu çoğunlukla çok küçük ancak taşıdığı simgesel önem büyük olmaktadır. Örnek olarak; bahçeli konutlarda ön ve yan bahçeler, apartman düzeninde balkonlar vb. verilebilmektedir (Aydemir 1999).

(26)

YARI ÖZEL YOL

KAMUSAL YOL

Şekil 4.2. Çıkmaz sokağın sonunda oluşan yarı özel mekan (Çizen: Gürbüz, 2007).

Yarı kamusal mekan:

Bu tür mekanların mülkiyeti bazen bir grup kentliye, bazen de kamusal yönetimlere ait olmaktadır. Bu mekan, kullanıcılarına farklı bir statü yaratmakta, ayrıca özelliği nedeniyle mekanda bir oto kontrol oluşturarak, yabancıların bu mekanı kullanmasını denetlemektedir. Avlu, ortak bahçe, otopark, merdiven boşluğu vb. bu tür mekanlardandır (Aydemir 1999).

Çıkmaz sokakların başlangıçları, yani kamusal yola yakın tarafı, sonuna göre daha

kamusal olup, daha çok yarı kamusal bir alan konumunda olmaktadır(Şekil 4.3).

YARI KAMUSAL YOL

KAMUSAL YOL

(27)

Çubuk ve diğ. (1978), Yüksel (1979), Konuk’a (1985) göre, kamusal ve özel mekanlar arasındaki geçiş bölgelerine ‘arayüz’ denilmekte ve ikiye ayrılmaktadır: Bir tek düzlem (sert arayüz) veya bir seri geçiş mekanları (yumuşak arayüz). Arayüzlere yarı özel ve yarı kamusal mekanlar da denilmektedir. Yarı özel mekanlar, konuta ait bir mekan parçası olup dışardan görülebilir ve gözlenebilmektedir. Burada, ev sahibi tarafından gözlenebilen kontrollü bir mekana geçmek söz konusu olmaktadır. Yarı kamusal mekanlar, bir grup insana ait olan mekan parçaları olmaktadır. Orada oturan ev sahipleri tarafından, kontrol edilen mekanlar olup, başı boş olmayıp, yabancılar bu mekana girdiklerinde, ortak kullanıcılar tarafından tanınmaktadırlar. Kullanıcıları için ortak bir mekan özelliği taşıyan bu mekanlar ‘savunulabilir mekanlar’ olarak tanımlanmaktadır (Çevik 1991).

4.2. Geleneksel Konut Dokusu

Geleneksel Anadolu kentlerinin biçimleri, iç dokunun geometrik olmayan formlarının yansıması olarak, serbest ve organik bir dokuya sahip, ritmik bir düzen içerisinde olmaktadır (Aru 1998).

Kuban’a (1997) göre, Selçuklu kent yapısının, orta ve yeni çağda, konut sokak ve külliyelerden oluşması onu Avrupa ve Đslam kentlerinden ayırmaktadır (Aydemir 1999). Günümüz kentlerinin çekirdeği Selçuklu dönemine dayanmakta fakat bu döneme ait bilgiler sınırlı olup düzenli bilgiler ancak XVI. yy da tutulmaya başlanılmıştır.

Selçuklu dönemine ait mahalleler hakkında düzenli bilgiler hemen hemen hiç bulunmamakta, mahallelerin mekan içindeki tarihsel gelişiminin belirlenebilmesi oldukça zor olmaktadır. Bu nedenle çalışmada, düzenli bilgilerin tutulmaya başlandığı XVI. yy dan başlayarak, mahalle yapıları hakkında bilgi verilmeye çalışılmıştır (Şor 1998). Mahalle, geleneksel Türk Đslam kentlerinin önemli bir parçası olmakla birlikte, kente şeklini sadece mahalleler vermeyip, insanların kentlerini yabancılara karşı korumak için yaptığı surlar da, kentin şekillenmesinde etkili olmuştur.

(28)

Kent, dış bağlantısını surların üzerinde bulunan kapılarla sağlamaktadır. Bu kapılar da kent dokusunun oluşumunda pay sahibi olmaktadır. Özellikle Selçuklu dönemi kent dokularında kale kapılarının önemi büyük olmakta; çünkü kale kapıları, diğer kentlerden gelen yollarla, kent içindeki ana arterleri birbirine bağlamaktadır.

Đslam kentlerinde caminin de önemi oldukça büyük olmaktadır. Çünkü ibadetin toplu olarak yapıldığı yerler olarak, genellikle cami ve çarşı yan yana bulunmakta, burası kent hareketinin görüldüğü yerlerdir. Bu nedenle dışarıdan gelen ana yollar buraya açılmaktadır. Diğer yollar da bu ana yola bağlanıp, Đslam kentlerini bu şekilde geliştirmektedirler (Cezar 1977). Yolların kendi aralarında belli bir hiyerarşisi bulunmakta; ana yollar, mahalle içlerine hatta konutlara kadar belli bir sistem içerisinde ulaşmaktadır.

Konutlar; genelde az katlı, müstakil binalar şeklinde olmakta, bu tür konutlar arasında en fazla 3 katlı olanlara rastlanırken, bazı konutlarda birden çok ailenin ikamet ettiği de görülmektedir. Geleneksel evlerin çevre sorunlarının asgari düzeyde olduğu görülmektedir. Yöreye, iklim ile diğer şartlara ve ihtiyaca göre farklılık gösteren geleneksel evler, mimar elinden çıkmasa dahi yüzyılların getirdiği tecrübeye göre oluşan bir tarzda yapıldığından sağlamlık, yöresel iklime uygunluk, kullanışlılık ve fonksiyonel olma bakımlarından insanların ihtiyaçlarına en uygun konut tipleri olmaktadır. Günümüzde tek problemleri, eskimişlik ve konfor yetersizliğidir. (Ökten, Şener 1999).

Anadolu’da geleneksel konut dokusu; genellikle 1-3 katlı, avlulu konutlardan ve bu

konutlara ulaşımı sağlayan çoğunlukla eğri, dar ve dolambaçlı çıkmaz sokaklardan oluşmaktadır. Dolayısıyla geleneksel konut dokusu bileşenleri genel olarak:

● Genellikle 1-3 katlı konut, ● Bahçe,

● Bahçenin sokakla bağlantısını kesen duvar,

● Hemen hemen bütün bahçede mevcut olan yeşil öğe ve ● Çıkmaz sokak olmaktadır (Çevik ve Özen 1995).

Bu doku sahip olduğu kamusallık-özellik yarı kamusallık-yarı özellik farklılıklarıyla insanlara psikolojik ve fiziksel güvenlik, sahiplenme, sosyalleşmeye olanak ve aitlik duyguları aşılamaktadır.

(29)

Geleneksel konut dokusunda hemen hemen bütün konutlar bir bahçe içerisinde bulunmakta, bahçe yeşil dokuyla adeta özdeşleşmektedir. Yaz günlerinde insanların zamanının çoğu bahçede geçmektedir. Bahçeyi çevreleyen duvar, sokakla bahçeyi birbirinden ayırmakta, bahçeye özel mekan niteliği kazandırmaktadır. Böylece duvar sınırlayıcı, koruyucu hem de mahremiyeti sağlayan önemli bir öğe olmaktadır.

Geç çağlarda geometrik düzene girmiş bahçeler de bulunmakta fakat genellikle doğal formda olmaktadırlar. Đmkan olsa da, bahçe çok büyük tutulmayıp, 1-2 kişinin bakabileceği büyüklüktedir. Fakat evler büyüdükçe ona oranla bahçeler de biraz büyümektedir (Bektaş 1996). En sıkışık yerleşmelerde bile bahçe içindeki yeşiller, ağaçlar bütün kente yeşil bir görünüm kazandırmaktadır.

Komşu bahçeler arasındaki duvarlar genellikle daha alçak veya tahtadan olmaktadır. Örtüsü de, duvar kime aitse onun bahçesine doğru eğimli olmaktadır. Sokaktan bahçeye giriş, üstü saçaklı iki kanatlı kapılarla olmakta bu kapı, evin kapısına benzemektedir. Birbirleriyle samimi olan komşular arasındaki bahçe duvarlarının da kapısı bulunmakta böylece sokağa çıkmadan ev kıyafetleriyle birbirlerine gelip gidebilmektedirler (Günay 1998).

Yüksek ve sağır bahçe duvarları, sokakla bahçe arasındaki bağlantıyı kesip, sokaktan gelip geçen insanlara eylemlere-aktivitelere karşı kapanmayı, bahçe içinde özgürlüğü getirmektedir. Bahçe duvarlarının, sokaktan geçenlere ve dış etkinliklere karşı getirdiği kapanma, koruma, konut bölgesi sakinleri ve komşular için bir sınır oluşturmamakta, bir taraftan istendiğinde komşu bahçesi ve evine rahatça girebilme ve kabul görebilme, diğer taraftan bahçeli yerleşme düzeninin, mimari biçimlenmelerin sunuluşu ile ilgili olarak konutlar ve bahçeler arası görsel, işitsel ilişkileri engellemektedir.

Geleneksel konut dokusundaki konutlar ve bahçeler, kullanıcılarının kontrolünde olan özel, kişiye ait mekanlar olmaktadır. Bahçeler genelde konuta ait bir mekan parçası olarak dışardan görülebilir ve gözlenebilir, ev sahibi tarafından gözlenebilen, kontrol edilebilen yarı özel mekanlar olarak görülürken, bazen bu durum farklılaşmaktadır. Çünkü bazen bahçeler bahçe duvarlarıyla sınırlanmakta, korunmakta, dışardan görülmeyi engellemektedir. Bir taraftan bu özellikleriyle yüksek duvarlar arasındaki bahçeler; dışa sokağa kapalı konumuyla her türlü eylemin rahatça istendiği gibi gerçekleşebileceği özel mekanlar olmaktadır. Diğer taraftan komşulara, tanıdıklara komşuluklara açık olmaları ile bazı ilişkileri kabul eden bölge

(30)

ve geliştiği, gerçekleştiği mekanlar olarak (bahçe;taşlık, toprak bölüm, ağaç altı, çeşme, kuyu…) iletişim mekanı ve de yarı özelden ileri orada oturanlar, komşular için yarı kamusal veya ortak özel alan özelliğini bulundurmaktadırlar.

Bahçenin sokakla bağlantısını sağlayan kapılar, dışarıyla bağlantıyı sağlayan kilit-iletişim noktaları olmaktadır. Bazen bir cumbanın altında, bazen biraz içeriye çekilerek, bazen de geniş bir saçakla mekansal özelliği arttırılmıştır. Ayrıca bir duvar dibi, bazen bir köşe de insanlar tarafından kullanılmakta, yarı özel mekan özelliği göstermektedir.

Geleneksel konut dokusundaki bahçe, sokağın doğal çizgisini izleyen bir duvarla sokaktan ayrılmaktadır. Fakat sınırı, sokak şekillendirmektedir. Konut bu sınırın biçimine etki etmemekte ve ona uyum sağlamaktadır. Bu, kişi mülkiyeti ile kamu mülkiyeti arasındaki ayrımı göstermektedir. Sokaktan bahçenin görülmemesi için duvarın yüksekliği genellikle insanların boyunu geçecek boyutta, taştan veya kerpiçten olmaktadır. Üzerinde, duvarı yağmurdan koruyacak ya kiremit bir örtü yada ahşap bir saçak bulunmaktadır. Ahşap saçak bir yada iki yüzeyli olabilmektedir. (Günay 1998).

Sokağa açılan kapı; yaylı arabanın, atın, yüklü bir katırın geçebileceği büyüklükte ve iki kanatlı olup, kapının büyüklüğü, sahibinin büyüklüğünü göstermektedir. Üzerinde, önünde bekleyeni yazın güneşten kışın yağmurdan koruyacak bir saçağı bulunmaktadır. Kapının iki kanadının özel durumlar dışında bir kanadı kullanılmaktadır. Kapının üzeri işlemeli veya çıtalarla süslemeli olabilmektedir (Bektaş 1996).

Kapının tokmağı veya halkaları bulunmaktadır. Halkalar, biri büyük biri küçük olmak üzere iki tane olup, büyüğünü erkekler; küçüğünü kadınlar çalmaktadır. Böylece evdeki, gelenin kadın yada erkek olduğunu anlamaktadır. Halkalar kurdele ile birbirine bağlanmışsa evde kimse yok demektir (Bektaş 1996).

Bu kadar anlam yüklü olan kapılar, kapı önüne de anlamlar katmaktadır. Kapı önü, konuta ait olmakta, orada; saçağıyla, dokusuyla, malzemesiyle bir mekan yaratmaktadır. Herkesin kullandığı fakat sahiplenilmiş, konuta ait yarı özel mekanlar olmaktadır. Bu derece anlam taşıyan bu mekanlar; yaşayan insanlarla bütünleşen mekanlar olmaktadır.

(31)

4.3. Modern Konut Dokusu

Geleneksel kent kavramında, çeşitli değişik aktivitelerin fonksiyonel olarak birbirine bağlılığı bulunmakta ve bu da geçiş mekanlarının varlığıyla olmaktadır. Kısaca, mekansal hiyerarşi göz önüne alındığında, modern öncesi kent kavramı ‘sıkı dokunmuş’ görünümde iken, modern kent kavramı ‘parçalanmış-boş kent’ görünümünde olmaktadır. Dovey’a (1985) göre, modern kent kavramı, endüstrileşme sürecinin bir sonucu olarak oluşmuş olup, endüstrileşme süreci, ekonomik değişimlerle birlikte sosyal, kültürel ve mekansal değişimleri de beraberinde getirmiştir. Özellikle bürokrasi, profesyonelizm ve tüketimin artmasıyla; hız ve ölçek problemleri, modern dünya görüşünün ana karakteristikleri olmuştur. Böylece; endüstrileşme, kentin sağlıksız yaşam koşullarına sahip olmasına neden olmuştur (Özgen 2002).

1930’lu yıllarda Türkiye’de imar çalışmaları başlayıp, peş peşe imar kanunları

çıkarılmıştır (Batur 1998). Bu kanunlarla kentteki imar, denetim altına alınmıştır. Đnşaat sektörü 1950 yılından sonra canlanmış, apartman üretimi hızlanmıştır (Ulusoy 1999).

Apartmanlaşmanın yaygınlaşmaya başlamasıyla, yaşanılan çevre; konutlar, sokaklar, mahalleler ve genel olarak mimari çevre, hızla değişmeye başlamıştır. Bu değişim sadece fiziksel olmayıp, taşıdığı anlamları da etkilemiştir. Eskiden, iş dışında, zamanın büyük bir kısmı konutlarda içe dönük olarak yaşanmakta iken, günümüzde insanların zaman geçirebileceği bir çok mekan bulunmaktadır. Konut eskisi kadar kullanılan bir yer olmayıp, bu da konutun özel mekan olma niteliğini yumuşatmaktadır.

Hızlı kentleşmeyle birlikte konut dokularında, konum ve biçimlerinde doğal veriler

kullanılmamaya başlamış, arazi değerinin artmasıyla büyük oranda kentsel arazi, özel mülkiyete geçmiş, çok fazla bölünerek küçük parçalara ayrılmıştır. Yoğunluk nedeniyle de yapılar bu küçük parçalara sığdırılmaya çalışılıp, böylece kent planları bu düzeni birim kabul ederek yapılanmıştır (Evyapan 1981).

Bu çekirdekle oluşan konut dokuları çevreyle bütünleşmeyen, doğal verileri dikkate almayan binalarla donatılmıştır. Arsadan en fazla yararlanmak, en makbul yapılanma biçimi

(32)

olarak kabul edilip, yatayda ve düşeyde sınırlar oldukça zorlanmıştır. Planı-büyüklüğü hemen hemen aynı binalar, küçük arsalara sıkışma düşüncesiyle, diğer binaları dikkate almadan arsaya yerleştirilmiş, bu da ışık, hava, açık mekan kavramlarına olumsuz şekilde yansımıştır.

Bu biçimlenmenin diğer bir olumsuz yanı ise, binaların etraflarındaki boşluklarla

bütünleşmemesi, bunun sonucunda, ortak kullanım alanlarının gelişmemesi, işe yaramamasıdır. Kat sayılarının da artmasıyla bu boşluklar; ne manzaradan, ne güneşten, ne de rüzgardan yararlanabilen hapishanelere dönüşmüştür. Böylece, ev yaşantısının dışa taşmasını hazırlayacak bu mekanlar, işlevlerinden yoksun kalmıştır. Günümüz konut dokusundaki boşluklar, çoğu kez otopark olarak kullanılan, kime ait olduğu bilinmeyen, bakımsız, sorunlu arsa parçalarına dönüşmüştür.

Đnsanların dış mekan ihtiyacını karşılayamayan konut yakın çevresindeki boşluklar, insanların ruh ve beden sağlığının bozulmasına neden olup, binaların artan yüksekliği, bireylerin çevreleriyle yakın ilişkiler kurabileceği küçük ölçekli konut yakın çevresindeki boşlukları işlevsiz hale getirmiş ve insanlarda çevreyle özdeşleşememe, çevrenin sahiplenilmemesi, toplumsal davranış eksikliği, çevreye olan güven duygusu eksikliği gibi birçok sorun meydana getirmiştir (Eşkinat 1992).

Đngiltere’de teknoloji gelişmelerinin sağlandığı tüm olanaklara rağmen, son 20 yılın tipik konutu olan, modernizm hareketinin yüksek konut blokları (apartmanlar), toplumsal hiyerarşinin en alt kısmına cevap verir hale gelmiştir. Nüfus büyük çoğunluğu 1-2 katlı bahçeli ‘Đngiliz Evleri’nde oturmaktadır. Şehircilik tarihine bakıldığında, Đngiltere’de geçmişte yeni konut üretimine yönelik ‘Bahçe Şehir’ hareketi (Garden City Movement), herkesin daha sağlıklı ve yeşil alanlar içinde yaşamasını öngörmüştür. 1930’lardan sonra

Đngiltere’de tek yada ikiz küçük ev modeli yeni toplu konut formülü oluşturmuştur (Muthesius, 1991). Almanya’da Đkinci Dünya Savaşı’ndan sonra 1960-1970’li yıllarda yapılan yüksek konut binaları (apartmanlar) 1970-1980’li yıllarda terkedilmiştir. Aileler, genellikle küçük yatırımcıların yaptığı evleri tercih etmektedir (Gehl, 1987).

Günümüz kent dokusunda konutlar, tek tek bloklar halinde apartmanlar, siteler, villalar, sıra konutlar, teras evler, ikiz konutlar… şeklinde olabilmekte, fakat en yoğun yer işgal edenler, siteler olmaktadır. Sitelerin geleneksel konut dokusundaki çıkmaz sokaklar ile benzer özellikler göstermesi nedeni ile de çalışmada siteler irdelenmiştir.

(33)

Siteler;

Yerasimos’a (1996) göre, çıkmaz sokakların oldukça çok olduğu geleneksel konut dokularında, çıkmaz sokak, çevresinde yaşayanların ortak mülkü sayılan yarı özel alan konumunda ve kamusal olan caddeyle arasında önemli bir ayrım bulunmaktadır. Yine de orayı kullananlar, istedikleri takdirde çıkmaz sokağın girişini yabancılara karşı kapıyla kapatabilmektedir (Aydemir 1999). Bu özellik günümüz konut dokusunda sitelerde görülmektedir.

D.P.T. nda (1996) site; birbirine benzer apartmanlardan oluşan, etrafı çevrili apartman topluluğu olarak geçmektedir (Resim 4.1). 1980’li yıllardan itibaren bireysel konut üretiminin yerini toplu konut üretiminin alması, konut blokları dışındaki kentsel yaşam çevrelerinde toplu ihtiyaçlar için ortak alan ve tesislerin bulunmasını ve ortak hizmet üretilmesini, konut dışı çevrenin ortak fayda ve değer yaratıcı nitelikler taşımasını, toplu konut alanlarında yönetim ve işletme sorunlarını gündeme getirmiştir. 1983 sonrası yapılan yasa değişiklikleri ile bir parselde birden çok yapı inşa edilebilmektedir. Dolayısı ile parsel, yapı adası özelliği kazanmakta, konut blokları dışında ortak kullanıma açık alanlar ve tesisler ortaya çıkmaktadır. Kamuya terk edilen yerler dışında, ortak alanlar da yatay mülkiyet de oluşabilmektedir. Ancak bireysel mülkiyetlerin toplamı olarak belirlenen ortaklaşa mülkiyet esasına dayalı bir sistemde, her kat maliki yalnız kendi maddi çevresine karşı sorumluluk duymakta, kendi bağımsız mülkü dışındaki çevreye ilgisiz kalmakta, ortak bakım ve yönetime katılmamaktadır.

Türkiye genelinde ve Konya’da 1980’li yıllardan sonra da tek tek apartman yerine toplu konutlar yapılmaya başlanmış, fakat yine de konut ihtiyacı karşılanamamıştır. 1985’den sonra lüks apartman olan siteler önem kazanmış, siteler 1990’dan sonra merkezden uzağa özel sektör tarafından yapılmıştır. Genellikle Meram bölgesi, istasyon yakın çevresinde olan bu siteler, günümüzün popüler konutlarındandır. Konya’da kentin apartmanlaşması boş alanlarda olup, eski kent dokusunun tamamı olmasa da büyük çoğunluğu korunmuştur. Eski kent dokusuyla yeni kent dokusu birbirinden ayrılmıştır. 1989’da Konya, modern apartmanlarla, uydu kentlerle yeni bir döneme girmiştir (Ulusoy 1999).

(34)

Sitelerin yaygınlaşmasındaki etkenler:

● Prestij ● Güvenlik ● Konfor

● Nitelikli dış mekanlar

Siteler, çok katlı yapılaşmanın daha organize şeklini ve çoğu zaman da daha fazla katlı olanlarını oluşturmaktadır. Çok katlı yapılar, çevreyle ve insan tabiatıyla uyum göstermemektedir. Yükselen beton binalar, özellikle geleneksel mimarinin hakim olduğu Anadolu’nun birçok şehrindeki silueti bozmaktadır. Ayrıca, insanın topraktan uzak yaşaması, bilhassa çocukları psikolojik olarak olumsuz yönde etkilemektedir.

Günümüz konut dokusu, çoğunlukla site şeklindedir ve bileşenleri genel olarak:

● Genellikle çok sayıda dairenin üst üste gelerek oluştuğu yüksek bloklar,

● Merdiven kovası,

● Apartman giriş kapısı,

● Kapı önü-Eşik,

● Ortak bahçe,

● Otopark,

● Site giriş kapısı,

Güvenlik mahallidir.

Sitelerde yoğun bir güvenlik sistemi bulunmaktadır. Birkaç apartman bloğunu kapsayan, bahçe duvarlarıyla çevrilmiş mekan, özel güvenlik elemanıyla korunan giriş, buradaki birkaç apartmana ait mekan olma özelliğiyle, blokları kamusal yoldan uzaklaştırmakta bu da o mekanı güvenli kılmaktadır.

(35)

Resim 4.1.Beyzade Sitesi vaziyet planı (http://www.sehayapi.com/ProjeDetay.aspx?recordId=30).

Günümüz konut dokularında; binalar ve boş alanlar bir bütün oluşturamamakla birlikte sosyal açıdan da yetersiz kalmaktadır. Binalar birbirine uzak yada yakın olsun, aralarındaki ilişkiler iyi şekilde düzenlenemediğinden, sosyal bir bütün ifade edememektedir.

Đnsanların, tipleşmiş yan yana yada üst üste tekrarlardan ibaret konutlar içerisinde yaşaması, belli sınırlarla kapalı ve açık mekanlara sahip olması yeterli bir psikolojik hürriyetlerinin olmadığını göstermektedir (Bozkurt 1961).

4.4. Geleneksel Konut Dokusunda Yarı Kamusal-Yarı Özel Mekan: Çıkmaz Sokak

Geleneksel konut dokusunda sokaklar, genellikle çıkmaz olmaktadır. Bu özelliği nedeniyle çıkmaz sokağı kullananlar, kapısı sadece o çıkmaz sokağa açılan mahalle sakinleri olmaktadır. Burayı kullananlar ortak ve birbirlerini tanımaktadır. Onlar için burası, kontrol

(36)

edilebilen, aynı anlamlar taşıyan, yarı kamusal-yarı özel mekanlar olmaktadır. Sokak sakinleri, çıkmaz sokağı sahiplenmekte, bu özellik orayı güvenli kılmaktadır. Çıkmaz sokağı genellikle yayalar kullanmakta, oraya taşıtlar girememektedir. Bu mekanda, yayalar özgür ve güvende olmaktadır.

Geleneksel konut dokusunda yarı özel-yarı kamusal mekan özelliği taşıyan çıkmaz sokakların tarihi, insanların ilk yerleşimlerine kadar dayanmakta fakat araştırma çerçevesi Selçuklular döneminden ve daha çok XVI. yy dan günümüze kadar olduğu için araştırmadaki çıkmaz sokak, bu dönemleri kapsamaktadır.

4.4.1. Çıkmaz sokağın kökenleri

Đslam kentlerinde yollar üç bölüme ayrılmaktadır: Birincisi kale kapılarından merkeze uzanan ana yollar, ikincisi bu yollara bağlanıp mahallelere ulaşan yollar ve son olarak da mahalle içindeki konutlara ulaşımı sağlayan, bir çoğu çıkmaz olan sokaklar olmaktadır (Şekil 4.4). Bu hiyerarşik düzen, organik bir doku meydana getirmektedir. Ana yol genişlikleri o dönemde 7.60 m ile sınırlandırılmaktadır. Bu nedenle ana yollar genellikle 2 at arabası geçebilecek büyüklüktedir (Berktay 1996).

(37)

Kale kapılarından merkeze uzanan ana yollar,

YOL

SUR MERKEZ

Bu yollara bağlanıp mahallelere ulaşan yollar,

Mahalle içindeki evlere ulaşımı sağlayan birçoğu çıkmaz olan sokaklar (Berktay 1996).

(38)

Geleneksel konut dokularında çıkmaz sokağın önemi oldukça fazla olmaktadır. Genel kullanıma açık olmaması ki bu diğer sokaklardan onu ayırmakta, Đslam kentlerinde önemli yeri olan aile yaşamıyla ilgili olmaktadır. Konutların yerleştirilmesinde bireyci tutumun ön planda olması, kent için önemli olan çıkmaz sokağı oluşturan etkenlerden biri olmaktadır (Kuban 1997). Çıkmaz sokakların oluşumunu etkileyen başka bir unsur da artan nüfus olmaktadır. Yani dolaylı olarak çıkmaz sokağın oluşmasını sağlamaktadır. Şöyle ki; nüfusun artmasına bağlı olarak parsellerin düzensiz bölünmeye başlaması, düzensiz dar çıkmaz sokak oluşumunu tetiklemektedir (Tanyeli 1987). Parsellerin düzensiz bölünmeye başlamasıyla konutların yola ulaşma sorunu doğmakta ve çözüm de çıkmaz sokak yapılmasıyla bulunmaktadır. Konya, Kayseri, Sivas gibi kent strüktürü eski olan kentlerde çıkmaz sokak hemen hemen bütün kenti sarmaktadır. Müslüman ve Müslüman olmayan mahalleler aynı kent kültürünü paylaştıkları için Müslüman olmayan mahallelerde de çıkmaz sokaklarla karşılaşılmaktadır (Şor 1998). Her ne kadar farklı mahallelerde yaşasalar da merkezde bir araya gelmekte bu da kültür alış verişini fazlasıyla sağlamaktadır.

Yerasimos (1996), ve Can (1995), Canan’a (1996) göre, Đslam dini şehircilik konusunda pek etkin olmasa da getirdiği düşünce ve hayat anlayışı, yaşanacak konutun özelliklerini anlatmak için yazılmış hadisler, ve Đslam hukuku kentlerin fiziki yapısını ve gelişimini fazlasıyla etkilemektedir (Aydemir 1999). Özellikle mülkiyet kavramı konusunda farklı bir düşünce sistemi getirmekte, bu da kent dokusunun oluşumunu etkilemektedir.

Çelik’e (1996) göre, Đslami kurallar, özel mülkiyet hakkını kamu mülkiyetinden daha çok gözettiğinden, insanlar başkalarına doğrudan zarar vermedikçe herkesin kullandığı alanlara tecavüz edebilmekte, bunun sonucunda da Đslam kentleri spontane ve organik olarak gelişerek, pitoresk bir hareketlilik kazanmaktadır. Bu dokunun önemli bir elamanı olan çıkmaz sokaklar, kendi aralarında, değişik iklimsel ve fiziksel yapıya sahip oldukları halde, labirente benzemeleri, sık dönemeçli olmaları ve birbirine açılan mekan dizileri oluşturmaları benzer özelliklerindendir. (Aydemir 1999).

Can (1995), Canan (1996), Çortoğlu’na (1982) göre, XVI. yy kentlerinin gelişmesi aşağıdaki ilkelere göre olmaktadır: (Aydemir 1999)

● Bireyler başkalarına zarar vermeden mülkünü istediği gibi kullanabilmekte ve yüksekliklerini buna göre ayarlayabilmektedir.

Şekil

Şekil 4.1. Kamusal mekan ile özel mekan arasındaki yol (Çizen: Gürbüz, 2007).
Şekil 4.2. Çıkmaz sokağın sonunda oluşan yarı özel mekan (Çizen: Gürbüz, 2007).
Şekil 4.4. Đslam Kentlerinde yol hiyerarşisi (Berktay 1996) (Çizen: Gürbüz, 2007).
Şekil 4.5.  Mülkiyet hiyerarşisi  (Berktay 1996) (Çizen: Gürbüz, 2007).
+7

Referanslar

Benzer Belgeler

As a that this asymmetric membrane-coated capsule with consequence, the release rate increased when in- an in situ formed delivery orifice was able to release creasing the added

Buğday-mercimek münavebe sisteminin yaygın ol- duğu Güneydoğu Anadolu Bölgesi yağışa dayalı şartla- rında yürütülen ve geleneksel, azaltılmış toprak işleme ve

Tablo 5.’de görüldüğü gibi, araştırmaya katılan işletmelerin kriz durumlarını önlemeye yönelik yaptıkları çalışmalara bakıldığında, işletmelerde esnek ve

sonrası gelişmelerden iyice cesaretlenen ve başta Rusya olmak üzere, Osmanlı Devleti üzerinde birtakım emelleri olan dış güçlerin tahrik ettiği Ermeniler Doğu ve

ma mahsulü olan bu 45 eser kar­ gışında bazı itirazlarda buluna­ caklarım tahmin etmiyor değilim- Fakat sanatkârdaki renk ihtişam­ larını inkâra elbette onlar

yöresin de yaygın olarak yetiştir ilen k orunganın , en uygun b içim devresin in in vivo ( klasik sindi rim) ve in.. vn ro ( iki aşama lı sind irim) y öntemlerle

Pamuk, Kırmızı Saçlı Kadın adlı romanında odak figür Cem’in içinde bulunduğu ve karşılaştığı durumların; eylemlerini ve hayatını nasıl şekillendirdiğini

ABD’de Pasadena’da bulunan Kaliforniya Teknoloji Enstitüsü’nden Changhuei Yang “Gerek duyulan görüntü işleme, bilgisayar açısından önemsiz sayılabileceği