• Sonuç bulunamadı

Ahmed Refik Altınay (1978-1937)

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Ahmed Refik Altınay (1978-1937)"

Copied!
3
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

AHMED REFİK ALTIN AY (1878- 1937) — Son devirde tarih zevk ve merakının Türk okuyu­ cuları arasında yayılmasına en çok hizmet etmiş

Ahmed Refik subayken

104

velûd bir muharrirdir. İstanbulda doğup ölmü.ş- tür. Babası. Abdülâzlz sarayı adam'arından Ür­ güplü ve Gürlükçü oğul­ larından Ahmed Ağadır. Askerî tahsilini 1898 c’c bitirerek belki pek genç olmasından dolayı kıt ı hizmetine verilmeyip ¡> ı yitahtın askerî mektep­ lerinde coğrafya ve daha sonra Harbiye Mektebin­ de fransızca hocalığı et­ miştir. 10 Temmuz inkı­ lâbı sırasında rütbesi Yüzbaşı olup neşriyat hayatına da girmiş bulu­ nuyordu. Bununla bera­ ber, ilk şöhreti inkılâbı müteakip (İkdam) gaze­ tesinde çıkmış

(2)

yazılariy-MEŞHURLARI ANSİKLOPEDİSİ

ledir. Bunlar sayesinde Harbiye Mektebinde Ta­ rih hocası ve (Tarihi Os- man! Encümeni) nin ku­ ruluşunda bu heyete âza olmuştur. Balkan Harbi sırasında Askerî Sansür Müfettişliği etmiş ve bu harbin nihayetinde arzusiyle tekaüt olmuştu. Bi­ rinci Cihan Harbi sıralarında tekrar hizmete alındı vc ilkönce Istanbulda, bir müddet de Anadolud » bulundu. Harbin nihayetinde terhis edilerek Darül­ fünunda Osmanlı Tarihi Müderrisi o'du ve bu kür­ süyü 1933 de Darülfünunun ilgasiyle Üniversitenin teşkiline kadar muhafaza ederek o zaman açıkta kaldı ve son zamanını zaruret ve hastalık içinde geçirdi. Birinci Cihan Harbi sırasında Kavalâlı Mehmed Ali Paşanın ihanetinden bahseden bir ya­ zısından dola'o bu Paşanın torunu olan devrin Sud- razımının talebiyle Anadoluda levazım hizmetle­ rine yo'lanmış, bir ara çok hastalık geçirmişti. Üniversiteden çıkarılışı sırada do çirkin muame­ lelere uğradı ve Osmanlı Padişahlarına istisnasız kasideler yazmış ve eski Türk tarihinden habersiz kalmış olmakla itham edildi, ömrünün son zaman­ larında işretle de harap ettiği sıhhati çalışmasını müsaade etmeyince, bir eski Yüzbaşının tek ı it maaşiyle geçinmek, yahut sürünmek zorunda kaldı. İlâç parasını güçlükle bulacak hale düşmüştü. De­ vir büyüklerinin de, yıllarca kitaplarını satarak kâr etmiş müessesclerin de kendisine karşı kadirşinas davrandıklarım söylemeğe imkân yoktur.

Tarihi Osmanî Encümeninde bir müddet Reis olmuş, soyadı çıkınca AJtınay adını almıştı. Çok sevdiği ve hayatının bir kısmını geçirdiği Büyük- adada medfundur.

Ahmed Refik’in tamamlıyamadığı, ancak yarı­ sına geldiği bir umumî tarihinden ve bir kısmı ter­ cüme olmak üzere Garp tarihinden bahis bir kaç kitabından sarfınazar, kaleminden çıkmış eserler Osman’ı tarihine, medeniyet ve askerlik dahil tari­ hinin bütün safhalarına taallûk eder, bu tarihin te­ essüsünden yakın zamanlarına kadar lıcr safhasını ele alır. Bunların halkça en meşhuru bulunun (Lâle Devri) Fransız müverrihi Vandal’ın bir eserind n hemen hemen tam bir nakil olmakla, bazı eserlerde kendi kendini sahife sahife tekrar etmekle beraber, Hazinei Evrakta ciddî çalışmaların mahsulü bulu­ nan bir çok eseri ve makalesi vardır. Uzun vc kıs ı yazılarının plânları kusursuzdur, müverrih mev­ zuunu canlandırmakta bir romancı kaabiliyeti gös­ termekle beraber okuyucuyu memnun etmek için tarihe masal unsurları katmaktan da çekinir. Lisanı tatlı olup büyük bir heyecan içinde yazılmış saiıl- felcri çoktur. IX. Abdülhamid’in cenaze merasimini anlatan makalesi, kaleminden çıkmış en güzel sahı- felerdendir. Osmanlı Padişahlarına kayıtsız şartsız kasideler yazmış olmakla itham edilmesine rağmen, meselâ Sultan Ibıahim’in çılgınlıklarını en kudretli bir lisanla halka bildiren o olduğu gibi softa hâki­ miyetinin meş’um neticelerini anlatarak teceddüt hamlelerini de sevdirmiştir. Siyasî vakaları tasvir ve tahlil eden kuvvetli bir müverrihte bulunması gereken — meselâ Abdurrahman Şeref Efendide mevcut bulunan— ihata ve Devlet adamı görüşün­ den mahrum olması sade rindane mizacından ileri gelmiyerek Efendi gibi mühim Devlet makamların­ da bulunmamış olmasının da bir neticesidir. Umumi tarihini ve Garp tarihinin muhtelif devirleriyle şah­ siyetlerini ve bazı Garp müverrihlerini anlatan ya­ zılarını mühim saymak güç olmakla beraber, tarihi­ mize ait eser ve makaleleriyle elede ettiği mevkii hafif görmek haksız’ık olur. Sokulluya, baba oğul Köprülülere ait tetkikleri, (Sultan Cem), dört cilt tutan (Kadınlar Saltanatı), (Tesaviri Rical), Alim­ ler ve Sanatkârlar), (Samur Devri), Turhan Valde),

(3)

Yİ J 5E LL 1 YI LI N T I K K

(Lâle Devri), (Kabakçı Mustafa), (Hoca Nüfuzu), 'Ocak Ağaları), (Felâket Seneleri) gibi kitaplar kütleye hitap eden, onu daima aydın'atacak evsafta eserlerdir. (Naîma) ve (Peeevî) gibi oir kaç küçük eserinde de eski müverrihlerimiz hakkında etraflı bilgi vermiş, mazideki harplerimizi anlatmağa da bir eok yazısını hasretmiştir. (Tarih Encümeni) ve (E- debiyat Fakültesi) yayınlarında çıkmış olup Hazinei Evrak vesaikinden faydalanmak suretiyle vücuda getirdiği daha kuru, fakat daha ilmi evsafa malik yazıları da ciddî bir yekûn tutmakta olup bunlar meyanmda İsveç Kra'ı Demirbaş Charles halikın­ daki çalışması fsveçte de aiâka celbetmiştir. İlmî ehemmiyetleri daha hafif olmakla beraber (Harı) Mecmuası), (Yeni Mecmua), (Hayat) gibi mecmua­ larda ve gündelik gazetelerde çıkmış ve o mecmua ve gazetelerin sütunlarında kalmış pek çok maka­ lesi vardır. Her halde, bir aGrp lisanı o lisanda yazacak derecede bilse ve neşriyatını o dil e yap­ saydı, Avrupada dikkati çekmesi ve bir şöhret sağ­ laması m.ümkündii.

Neşriyat hayatının başlangıcında askerlik ha -> kında çıkmış üç tercüme eseri. Birinci Cihan Harbi esnasında Ermeni mezalimini görmek üzere Şark vilâyetlerine ecnebi gazetecilerle birlikte yaptığı bir ^seyahatin mahsulü olarak da (İki Komite, iki Ki- tal) isminde bir kitabı vardır. Nihayet, kendini mü- verrihliğinde de hissettiren edebiyat merakının mahsullerini (Gönül) isimli bir şiir kitabında top­ lamıştır. Eda ve hava itibariyle rind bir hüviyeti bulunan ve kendisini Muallim Naci devrinin şairle­ rine bağlıyan bu cild içinde, saz ve ses sanatkârla­ rının bize hâ'â dinlettikleri bir hayli şarkının güf­ tesi mevcuttur.

Ahmed Refik, Maarif Vekâleti nam ve hesabı­ na bazı eski metinlerin basılmalariyle de meşgul ol­ muştur ki Evliya Çelebi Seyahatnamesinin iki ciidi bunlar arasındadır.

Referanslar

Benzer Belgeler

Açıklığın ortasında nıüsbet âna göre konulan demirler kısmen mesnet civarında kıvrılarak plâkın üst kısmına geçer- ler ve bundan maada meııfî an büyük oldu-

İlmî mahiyeti olmaktan ziyade umumi bir gö- rüşle yazılan bu makaleyi derçten maksadımız san'a- tımıza ecnebilerin bizden daha çok kıymet ve ehem-. miyet

Hint ısaıı'atı üzerinde çok mühim ve bariz tesirleri görülmüştür. Şüphesiz ki Türk saıı'atkârları ken- di memleketlerinden daha zengin bir saha bul- dukları cihetle

ğııııız gibi: taş ve tahtadan başka elinde inşaat malzemesi olmayan Yunanlının yine Allahma tapmak için yaptığı Akropolündün ve cihana azamet ve servetini

Muhakkak ki Rusyada inşa edi- lecek muazzam komünist saray ne, Seba melike d Belkısın sarayına, ııe de büyük Daranın ika- metgâhına benziyecektir, O halde san'atkârın

Yapıl- makta oldn inkilâp yalnız şehirlerde değil, doğrudan doğruya bir hars ve medeniyet inkı- lâbı olduğu için düşünüldüğü gibi, meselâ 12 inci ve 14 inci

1 — Sür'atli nakil- vasıtalarile mesafe ve uzaklık mefhumunu ortadan kaldırmağa çalışmak. 2 — Kirası ucuz ve konforlu evler inşa ederek hal- kın buralara rağbetini

Harabe- nin etrafa serilmiş taşları, bu kül rengi yer, b u kül rengi dağlar insanın kalbini