• Sonuç bulunamadı

YUNAN İŞGALİNİN GENİŞLEMESİ

Büyük Menderes Vadisinin işgaline ayrı bir önem veren Venizelos, Yunan işgal bölgesinin dışında kalan Büyük Menderes Vadisine, Yunanistan’dan getirmeyi planladığı 300.000 Yunanlı göçmeni yerleştirmeyi düşünmekteydi311. Yunan işgalinin sınırlı bir daire içinde kalmaması gerektiğini, iktisadi ve ticari önemi olmayan bir işgalin kıymetinin olmayacağı görüşünde olan Venizelos, Aydın’ın işgaline oldukça fazla önem veriyordu312.

310TİTE Arş., K:111, G:35, B:1001 311TİH, C.2, K.1, s.87.

Venizelos Paris Barış Konferansının 19 Mayıs 1919 tarihindeki toplantısında konseye, Aydın Vilayetinde Rumlara katliam hazırlandığından bahsederek, Aydın’ın işgali için kendisine yetki verilmesini istedi. Konsey durum hakkında Amiral Calthorpe ile müzakere edildikten sonra hareket edilmesini bildirdi. Fakat Venizelos İzmir’le muhabere etmenin zorluğunu ileri sürerek, Anadolu’nun Batı kıyılarından 300.000 Rum’un zorla göç ettirildiğini, bunlardan 70.000’nin Midilli’de, 60.000’nin Makedonya’da ve diğerlerinin adalarda kaldıklarını ileri sürerek, Ayasluk ile Ayvalık arasının işgaline bir an evvel izin verilmesi isteğini yeniledi. Böylece en kısa zamanda, göçmenlerin buralara yerleştirileceklerini konseye iletti313.

20 Mayıs 1919 tarihinde Venizelos, Yunan İşgal Kuvvetleri Komutanı Zafiriou’ya gönderdiği telgrafta, yerli Rumların silahlandırılmalarını istemiş ve takviye kuvvetlerin gönderildiğini bildirmiştir. Emirnamede “Aydın’ı işgal etmeyi lüzum

görüyorsanız yapınız. Ancak daha fazla güneye ilerlemeyiniz. Çünkü İtalyanlarla çatışma çıkarmak taraflısı değilim” denilmekteydi. 21 Mayıs ikinci emirde “Paris’te Yüksek Konseyin kararı gereğince Ayvalık kazası ve İzmir Sancağı dâhilinde bulunan araziyi işgal ederek, oralara Yunanistan’dan göçmen getirip derhal yerleştirmelerini”

emretti. Venizelos 23 Mayıs tarihli son emrinde ise “Kuşadası’na çıkan İtalyanların,

sizden evvel işgal etmeleri tehlikesinden ötürü, Aydın’ı bir an evvel işgal ediniz”

şeklindeydi314.

Venizelos kısa sürede niyetinin yalnız İzmir’i işgal etmek olmadığını göstermişti. Venizelos’un bölgedeki yayılma isteği, Yunanistan’ın Batı Anadolu’ya yerleşme amacıyla geldiğini açıkça ortaya koymuştu. Bu durumu çok iyi değerlendiren vatanseverler, gelişmeleri endişe ile izlerken bir an evvel harekete geçilmesi için faaliyetlerini arttırmakta idi.

Yunanlılar 15 Mayıs’ta İzmir’i işgal ettikten sonra, İzmir’deki vaziyetlerini kuvvetlendirmek amacıyla iki gün şehir dışına çıkmadı. Yalnız 17 Mayıs’ta birer müfreze ile Urla ve Çeşme’yi işgal ederek, yavaş yavaş işgal sahalarını genişletmeye başladı. Bundan sonra da düşman kuvvetlerinden bir kol, deniz yoluyla Ayvalık istikametine, diğer bir kol İzmir’in şimal cihetine, üçüncü bir kolda doğu tarafına olmak üzere hareket ettirildi. Bu işgalin nereye kadar yayılacağını kimse bilmiyordu315. 25

313İHG, Der. Ömer Sami COŞAR, 20 Mayıs 1919, No:7. 314İHG, Der. Ömer Sami COŞAR, 25 Mayıs 1919, No:10. 315 Özalp, a.g.e., s.14.

Mayıs 1919 tarihinde Harbiye Nezaretinden Sadrazamlık makamına gönderilen telgrafta, “işgal olayı İtilaf Devletlerinin notasında bildirildiği gibi yalnız İzmir ve

civarında savunmaya elverişli noktaların işgaliyle kalmayarak genişlemekte, düzenli ve resmi bir işgal ve ilhak projesinin tatbikine doğru gitmektedir” deniliyordu. Telgrafın

devamında durumun ciddiyeti şu şekilde belirtildi:

“Yunan birliklerinin ve uzun müddetten beri İzmir ve havalisinde özel bir amaçla oluşturulan çetelerin, İzmir’in işgaliyle beraber bütün Urla yarımadasında oturan Müslüman halka karşı başlattıkları savaşı, vilayetin diğer mıntıkalarına dehşet vererek, bugün hiçbir taraftan koruma görmeyen halkı ümitsizliğe, zayıflığa ve sonuçta Yunalıları iyi şekilde karşılama fikrine kadar sevk etmiştir. Bu başlangıç öyle kötü bir gelecek hazırlamaktadır ki, bugünden itibaren çok acil olarak bir çare düşünülmez ve uygulamada bir şey yapılmazsa, başarıyla sonuçlanan bu düşman programı her tarafta uygulanacak ve birden bire bir emrivaki ve her taraftan kabul gören memleketin paylaşımı karşısında, sadece gözyaşlarıyla terki hayat edeceğiz...” denilmekte idi316.

Harbiye Nezareti bu telgrafta, Yunanlıların Rum çeteleri vasıtasıyla Türk halkını korkutmak ve işgale çaresiz boyun eğdirmek için, her türlü kötülüğü yaptığını belirtti. Halkın ise her bakımdan korumasız olduğunu, bu durumun çok kötü bir gelecek hazırladığını ve bu gidişe dur denilmezse işgalin her yerde kabul görmesi gibi bir sonuçla karşı karşıya kalınmasının kaçınılmaz olacağı hatırlattı. Harbiye Nezareti’nin oldukça yerinde olan bu uyarılarına, ne yazık ki Sadaretten hiçbir karşılık gelmemiş, İstanbul Yunan işgalini bir seyirci gibi izlemeye devam etmiştir.

18 Mayıs 1919 akşamına kadar Yunanlılar, İzmir’de ve Urla Yarımadasında duruma hakim oldular. Bölgede örfi idare ilan edilerek, kendilerince kanunlaştırılmış bir zulüm ve baskının zoru ile asayişin sağlanmasına çalışıldı317. Tümen Komutanı 19 ve 20 Mayıs günleri verdiği emirlerle, kıtalarını harekete geçirdi. Hiçbir mukavemete rastlamadan 21 Mayıs akşamına kadar Menemen Boğazı318, Sabuncubeli, Bornova

316ATBD, Y.51, S.114, B.No:4197. 317TİH, C.2, K.1, s.81.

Doğusu, Belkahve, Torbalı kuvvetli şekilde işgal edildi. Kemalpaşa (Nif) ve Manisa’ya karşı da keşif faaliyetlerine başlandı319.

20 Mayıs itibarıyla “Yunanlıların büyük miktarda askeri Aydın’a sevk etmek

üzere, İzmir’in Punta istasyonunda topladığı” haberi, Aydın’da ağızdan ağıza

yayılmaktaydı. Buna karşı İtalyanlar, “Yunanlıların İtalyan işgal kuvvetlerinin

bulunduğu yerlere giremeyeceklerini, çünkü Aydın’a giriş için tek güzergâh olan, Selçuk’un İtalyanların elinde olduğunu” söylüyorlardı. Aydın’da bulunan İngiliz

kontrol subayları da, “Yunanlıların Aydın’a gelmeyecekleri kanaatinde olduklarını” sürekli tekrarlamaktaydı320.

Selçuk ve köylerinde Rum çetelerinin faaliyetlerini artırdığı bu dönemde321, İtalyan Kuvvetleri Aydın’ın işgalinden birkaç gün önce, Selçuk mevkiinden 5 km güneye çekildiler. Böylece hem Yunanlıların Aydın yolu açılmış, hem de Rum çeteleri için gün doğmuştur322.

22 Mayıs 1919’da Ramazan Paşa Camiinde şehrin ileri gelenlerinin katılımıyla yapılan toplantıda, Aydın’a gelecek düşmanın sükûnetle kabulüne karar verildi. Mutasarrıf Abdurrahman Bey’de, İzmir’de cereyan eden olayların Aydın’da da meydana gelmesini önlemek amacıyla, Aydın esnafından bazıları ile odasında bir toplantı yaptı323. Abdurrahman Bey aynı gün bir beyanname yayınlayarak, işgal kuvvetlerine karşı herhangi bir tecavüz ve mukavemette bulunulmamasını tavsiye etmişti324. Aydın Belediye Reisi Emin Bey’de İşgal Komutanına bir telgraf çekerek, Aydın’ın Yunanlılar tarafından işgal edilmesini halkın sükunetle karşılayacağını bildirdi325. İşgalden bir gün önce Aydınlı Rum Teohari Yorkiyadi başkanlığında, Yunan askerlerini karşılamak üzere bir heyet, Aydın’ın 10 km garbındaki Karapınar’a gitmişti.

319TİH, C.2, K.1, s.81. 320 Aker, a.g.e., s.77.

321 Kuşadası Kaymakamı, 57. Tümen Komutanlığına gönderdiği telgrafta: “Selçuk’un köylerinde silahlı

Rum çetelerinin, Müslüman köylerini tehditle hayvanlarının gasp edildiğini, Selçuk istasyonunda bulunan asker ve Jandarmaya türlü hakaretlerde bulunulduğunu, asayişin sağlanması için Selçuk’ta dolgun mevcutlu ve düzenli bir müfrezenin bulundurulmasını istemiştir.” Bu durum karşısında Albay M. Şefik Aker, “135. Alay Komutan Vekili Binbaşı Hacı Şükrü’nün Komutasında kuvvetli ve makineli tüfekli bir müfrezenin hemen Selçuk’a sevk edilerek, idari işlerin yürütülmesini ve telgrafhanenin açılmasını sağlayacaktı. Söke’de bulunan Giritli Çerkez ve bölgenin yerlisi olan haysiyetli Türk vatansever halktan, gönüllüler toplanarak silahlandırılacak, müfreze bunlarla takviye olunacaktır.” Bkz. Aker, a.g.e., s.83.

322İHG, Der. Ömer Sami COŞAR, 28 Mayıs 1919, No:13. 323 Gökbel, a.g.e., s.119.

324 Turan, a.g.e., s.144. 325 Gökbel, a.g.e., ss.126-127.

Heyette bulunan Mihail Barutçu, Harcı Apostol, Manisalı Stilyo, Manisalı Bropulo’un yanında dört Türk bulunmaktaydı326.

Aydın Mutasarrıfının İzmir’de yaşananların bir daha yaşanmaması için Yunanlıları adeta davet eden beyannamesi, İzmir’de yaşananlara Türklerin sebep olduğu yönündeki fikrin hayli kuvvetli olduğunu göstermektedir. Yunan işgali karşısında ne yapacağını bilmeyen ve mücadeleye kanalize edilmeyi bekleyen halk üzerinde, Aydın mutasarrıfı gibi zayıf karakterli idarecilerin oldukça kötü tesiri olmuştur. Toplumun ileri gelenlerinin bu şekilde hareket etmesi, direnişe muhalif olanları daha da kuvvetlendirmiştir.

Aydın’da durum oldukça müsait olmasına karşı, Yunan İşgal Kuvvetleri Komutanı Zafiriou hükümete gönderdiği raporda; 5.000 Türk’ün toplarla mücehhez oldukları halde Aydın’da toplandıklarının ihbar olunmasından dolayı, ihtiyatla hareket ettiklerini bildirmiştir327. Albay Çerulis Komutasında Yunan 4. Piyade Alayı, 8. Girit Alayının 1. Taburu, 1. Dağ Topçu Taburu, 13. Dağ Sıhhiye Bölüğü, 1. Jandarma Bölüğü Aydın’ı işgal etmekle görevlendirildi. Tabura beraberinde hayvan götürmemesi, subay ve erlerin yürüyerek gitmeleri, cephane mühimmat sandıkları ve makineli tüfeklerin de erler tarafından taşınması ve taburun dört günlük yiyeceğini beraberinde götürmesi bildirilmişti328. Birlikler ve malzemeleri kısmen vagonla, kısmen yürüyüşle Büyük Menderese aktarılırken, İtalyanlarla bir çatışmaya meydan vermemek için sürat ve emniyete ayrıca önem veriliyordu329. Yunanlıların askeri disiplini aşan derecedeki bu tarz tedbirleri, her an bir taarruza veya baskına uğrama korkusundan olsa gerekti.

Aydın’daki tek piyade ve makineli tüfek bölüğünü oluşturan, fakat önüne geçilemeyen firar olayları nedeniyle asker sayısı hiç denecek duruma düşen 175. Alayın 1. Tabur Komutanı emrinde bulunan bölüklerin mevcudu şöyle idi330:

326İHG, Der. Ömer Sami COŞAR, 28 Mayıs 1919, No:13. 327 Turan, a.g.e., s.144.

328TİH, C.II, K.1, s.88. 329TİH, C.II, K.1, s.89. 330 Aker, a.g.e., ss.107-108.

57. Tümen Komutanı Albay M. Şefik şehri tahliyeden önce Mutasarrıf Abdurrahman Bey’e, Türk halkına İzmir’de olduğu gibi zulüm, tecavüz yapılmaya başlandığı anda civar tepelerden top ateşi açacağını Yunan Komutanına söylemesini istedi331. Nitekim Albay M. Şefik Yunan Kuvvetlerinin Aydın’da halka bir saldırı ihtimaline karşı, 2 tane 10,5’luk dağ obüsünü ateşe hazırlattı332. 57. Tümen Komutanı subaylarıyla birlikte Telsiztelgraf sırtının Aydın’a hakim tarafında bekliyordu. 175. Alaydan geri kalan mevcut ise, emre hazır bir durumda Alay Komutanı Binbaşı Ethem’in emrinde ordugâhta duruyordu333. 57. Tümen Komutanı bir yandan Yunan ilerleyişini izlerken, diğer yandan da haberi Berlin’den alıp Bükreş’e verecek kadar güçlü bir demir, telsiz telgraf antenini yıktırıyordu334. Silah ambarında ki silah ve cephanenin bir yere nakline imkân yoktu diyen Albay M. Şefik, deponun halka yağma ettirilerek, bu silah ve cephanenin milletin eline geçmesini uygun gördüğünü ve 20 Mayıs’tan itibaren el altından üç dört gün gibi kısa aralıklarla deponun yağmalanmasına izin verdiğini belirtir335. Fakat halktan beklenen rağbet görülmediğinden Albay M. Şefik, karargâhı ile Çine’ye çekilmeden önce depo memuru Sabri’ye sözlü emirle336, deponun Yunanlıların eline geçmemesi için ateşlemesini söylemiştir. Fakat depo memuru patlamaların çevreye zarar vereceği gerekçesiyle depoyu ateşlemekten çekinmiştir337.

331İHG, Der. Ömer Sami COŞAR, 28 Mayıs 1919, No:13. 332 Aker, a.g.e., s.110.

333 Alay Komutanı Binbaşı Ethem ve 2.Tabur Komutanı Şefik mücadele azmi ve inancında

olmadıklarından, Tümen Komutanı tarafından istifaya davet edilirler. Bu şahıslar bunu memnuniyetle kabul ederek görevlerinden istifa ettiler. 177. Alay Komutanlığına ise vekâleten 135. Alay Komutan yardımcısı Binbaşı Hacı Şükrü Tayin edildi. Bkz. Aker, a.g.e., s.116.

334 Aker, a.g.e., s.109. 335 Aker, a.g.e., s.103.

336İHG, Der. Ömer Sami COŞAR, 28 Mayıs 1919, No:13. 337 Aker, a.g.e., s.109.

Subay İnsan Hayvan

1.Bölük 1 8 4 2.Bölük 1 7 3 3. Bölük 2 9 4 4. Makineli Tüfek Bölüğü 1 11 21 3. Tabur 3 4 3 174. Makineli Tüfek Bölüğü 0 0 5 Tabur Karargâhı 2 4 6

17. Kolordu Komutan Vekili Albay Bekir Sami ise 28 Mayıs 1919’da 57. Tümen Komutanlığı’na gönderdiği telgrafta, kendilerinden haber alamadığından yakınarak, Tümenin mevcudu ve vaziyetinin ne durumda olduğunu sormuştur. 28 Mayıs’ta gönderdiği telgrafta ise tek kalan deponun Aydın’da olduğunu, bu depodaki her şeyin ülkenin içlerine doğru, demiryolundan uzakta ve emin bir yere taşımak gerektiğinden bahsederek, bunun için halktan yararlanılmasını tavsiye etmişti. Telgrafın devamında ise; “…askeri birlik ve gönüllü milislerin vazifesi bitmemiştir. Asıl bundan

sonra başlıyor. Firarlar halkın moralini bozuyor. O itibarla imkânlar oranında, toplu olunarak halkın morali olumlu etkilenmeli. Geriye çekilme söz konusu olacaksa, hazırlıkların önceden yapılması icap eder. İtalyan Kuvvetlerini yanımıza çekip onlardan yararlanmayı düşünmek manen de, madden de faydalı olacaktır338” demiştir.

Albay M. Şefik, Aydın cephaneliğini nakletmelerine imkan olmadığını belirtmekle beraber, Albay Bekir Sami Bey’in şartları çok iyi bilmesine karşı, cephaneliğin iç kısımlara naklini zorunlu görmesi dikkat çekmektedir. Ayrıca o günlerin etkili şahsiyetlerinden Rahmi Apak ve Y. Ali Efe’nin yaveri Şükrü Oğuz Alpkaya’nın, Albay M. Şefik Bey’in Aydın cephaneliğini nakledemeyişini anlayamadıklarını söylemeleri, bunun yapılabilecek bir iş olmasına karşı, “gereken tedbirler alınmadığı için mi başarılı

olunamadı” sorusunu akla getirmektedir.

Yunanlılar 26 Mayıs 1919 tarihinde sabahleyin Germencik İstasyonu’nu işgal ederek, Aydın yönünde yürüyüşe geçtiler339. 27 Mayıs 1919’da Yunan kuvvetleri şehrin kuzeyinde Topyatağı sırtlarından, güneyde Tellidede sırtlarından ve bir kolu da şehrin ortasından geçen caddeden olmak üzere üç koldan Aydın’ı işgal ettiler340. 57. Tümen Komutanı, Harbiye Nezaretine gönderdiği şifrede on tabur kadar oldukları tahmin edilen Yunan birliklerinin Aydın’ın 5 km. kadar batısında toplandıkları, 27 Mayıs 1919 günü biri belde içinden diğeri Aydın’ın kuzey ve güney dış muhitlerinden üç kol halinde ilerleyerek 18.00’da Aydın’ı işgal ettiklerini bildirmiştir341.

İşgal sırasında ciddi bir olay olmamış ve Yunan kuvvetleri Aydın’ı kolayca işgal etmişlerdi. 29 Mayıs 1919’da Aydın’da bırakılan Merkez Komutanı Binbaşı Nuri çektiği telgrafta “Aydın’da mühimmat, teçhizat, eşya ve erzak ambarlarını, askeri

mevkileri Yunan kuvvetlerinin işgal ettiğini, şimdi de bütün Türk subaylarının Aydın’ı

338 Ünal, a.g.e., ss.49-51.

339ATASE Arş., K:433, G:85, B:1. 340 Aker, a.g.e., s.110.

terk etmelerini istediklerini” bildirdi. Tümen Komutanı Petraki Çiftliğinden verdiği

cevapta, Aydın’ın Yunanistan’a ilhak edilmediğini, vazifeye devam etmesini ve emir verilmedikçe yerinden ayrılmamasını bildirmişti342.

Yunan kuvvetlerinin işgaline önem verdikleri bir diğer şehir olan Manisa’da, 23. Tümen’in 68. Piyade Alayı’nın 1. Taburuyla, 57. Topçu Alayı ve 17’nci Kolordu mühimmat deposu bulunmaktaydı. Bu birliklerin bölge halkından olan erleri, Yunan işgal hareketinin tesiriyle köylere dağılmışlardı343. Albay Bekir Sami, Manisa Mevki Komutanlığına 23 Mayıs’ta gönderdiği telgrafta, Manisa’da mevcut depolardaki tüm silah ve cephanenin mümkün olan en kısa zamanda Salihli istikametine gönderilmesini ve düşmanın yaklaşması durumunda piyade taburu, makineli tüfek ve topçuların Salihli istikametine çekilmesini bildirmişti344. 25 Mayıs’ta Manisa Mevki Komutanı Zeki, birlikte sekiz cebel onbin topu ve malzemesi ile dört adet makineli tüfek ve bol miktarda hafif silah olduğunu, erlerin çoğunun firar ettiğinden bunların taşınmasının mümkün olmadığını, hayvanları ise halka ve jandarmaya verebileceğini bildirmişti. Buna karşı Albay Bekir Sami “Top, makineli tüfek, hafif silah ve hayvanların mutlak

götürülmesini emretmiş ve bunun askeri namusu gereği” olduğunu belirmişti345.

İşgalden önce Manisa’da bulunan 60 mevcutlu bir piyade taburuyla, dört makineli tüfek bölüğü ve kadro halindeki 59. Topçu Alayı birlikleri, piyade silahlarıyla Salihli istikametine çekildiler346. Albay Bekir Sami’nin kesin emirleri doğrultusunda, Kolordu Mühimmat Depo Müdürü olan subay, halktan yardım sağlayarak topları şehrin dışına çıkarmaya çalıştı347. Fakat asker eksikliği, yöre halkının yeterli şekilde yardım etmemesi ve İngiliz temsilcinin şiddetle engellemesi üzerine malzemeler yerinde bırakıldı. Depoda mevcut çeşitli çapta 80 top, 50-60’dan fazla tüfek ve bir milyon fişek olduğu gibi bırakılmıştı348.

Manisa halkının bir kısmı işgale karşı Menemen sırtlarında müdafaa yapılmasını istemişse de, İngiliz ve Fransız irtibat subaylarının geçici bir işgal için boş yere kan dökülmemesi tarzındaki propagandalarının tesiriyle buna teşebbüs edilemedi. Manisa’da da halk ikiye bölünmüş durumdaydı. Bir kısmı topçu alayı ile piyade

342TİH, C.2, K.1, s.90. 343TİH, C.2, K.1, s.85. 344 Ünal, a.g.e., s.31. 345 Ünal, a.g.e., s.34-35.

346ATBD, Y.51, S.114, B.No:4198. 347TİH, C.2, K.1, ss.85-86. 348ATBD, Y.51, S.114, B.No:4198.

taburunun halk kuvvetleriyle takviye edilerek Menemen sırtlarında müdafaa edilmesini istiyordu. Diğer kısmı ise hadisesiz şekilde memleketin Yunanlılara teslimini uygun görüyorlardı. Buna sebep olarak da piyade taburuyla, topçu alayının erlerinin kaçıp gitmiş olmaları öne sürülmekte, beş on askerle müdafaa olmaz denilmekteydi. Mutasarrıflık Belediye Azasından Hafız ve taraftarları ile eşraftan Kamil bu fikirdeydi. Cemiyeti İslamiye’ye Reislik eden Manisa Müftüsü Alim Efendi ise müdafaa taraftarıydı. İzmirli Vasıf Bey’de halkı müdafaaya teşvik için çok çalışıyordu. Ateşli bir müdafaa taraftarı olan Bahri Bey adlı zat, teslim olma taraftarlarının taarruzuna uğrayarak kaçmaya mecbur olmuştu349. Batı Anadolu’daki genel kararsızlık havası Manisa’da da görülmektedir. Yunan işgali hakkında pek çok şey duyulmuş olmasına karşı, Manisa halkı da düşmana karşı harekete geçememiştir.

Köylü gazetesinde çıkan habere göre İzmir Valisi İzzet Bey, Yunan birliklerinin özel törenle karşılanmasını idari örgüte bildirmişti. Manisa Mutasarrıfı Hüsnü Bey ile Akhisar Kaymakamının da tavrı aynı olmuştu. Bu durumu içine sindiremeyen Albay Bekir Sami Harbiye Nezaretine gönderdiği telgrafta, “Bu vatanın kurtuluşunu

kolaylaştırmak üzere, bu vilayete gerçekten vatansever olan yöneticilerin tayin edilmesini” ısrarla rica etmişti350.

Yunan 5. Piyade Alayı’nın Belkahve’deki bir taburu 25 Mayıs’ta, Menemen’de bulunan bir taburu ise 26 Mayıs’ta Manisa’nın bir kilometre batısına gelmişti. İki piyade taburu, bir top takımı, ½ süvari bölüğü, bir jandarma bölüğü, bir seyyar hastane351, 5. Alay Komutanı Konstantin Çakalos Komutasında toplandı352. Alay Komutanı Mutasarrıflığa bir subay göndererek direnişte bulunulmayacağı ve olay çıkarılmayacağı hakkında kesin bilgi aldı353. Alay Komutanı asayiş ve emniyetin sağlanması için, müttefiklerin kararı ve Yunan hükümetinin emri üzerine işgal ile görevlendirdiğini, mahalli idare, jandarma ve polislerin eskisi gibi görevlerine devam edebileceklerini bildirdi354.

Manisa Mutasarrıfının başkanlığındaki birinci gurup “Hastane önünde”, ikinci gurup ise “Gar’da” karşılama yaptı. Yarbay Çakalos Manisa Metropolitinin verdiği ekmek ve tuzu yedi. Sonrasında ise Mutasarrıf Hüsnü Bey, Belediye Meclis Üyesi Hafız

349 Apak, a.g.e., s.23. 350 Ünal, a.g.e., s.41-42. 351TİH, C.II, K.2, s.86. 352 Kaygusuz, a.g.e., s.171. 353TİH, C.II, K.2, s.86.

Efendi ile eşraftan Kamil Bey sol yanında, Manisa Metropoliti sağ yanında Rum ve Ermenilerin gösterileri arasında hükümet konağına girdi355.

Bir Yunan gazetesi muhabirinin haberine göre Manisa Rumları, başta Efes Metropoliti olduğu halde ellerinde Yunan bayrakları ve çiçeklerle Yunan birliğini karşıladı. Manisa Mutasarrıfının yayınladığı beyannamenin de etkisi ile hiç bir olay cereyan etmedi356. Milli Mücadele taraftarı bazı Manisalılar Vilayete, Sadarete ve Ayan Meclislerine dilekçeler, İtilaf Devletlerine protestolar göndermekle beraber, Mutasarrıf ve arkadaşları İngiliz temsilciliğinin uyuşturucu sözlerine aldanarak işgale itirazsız boyun eğmişlerdi357.

Manisa’nın işgalinden iki gün sonra 29 Mayıs 1919 tarihinde, 5. Piyade Alayı’nın Kemalpaşa’da bulunan taburu mukavemetle karşılaşmadan Turgutlu’ya girdi358. 17. Kolordu Komutan Vekili Bekir Sami Bey’de, 30 Mayıs 1919 tarihinde durumdan Harbiye Nezaretini haberdar etti359. Yunanlılar İtilaf Devletleri adına asayişi sağlamak amacıyla işgali gerçekleştirdiklerini bildirdiler. İşgal Kuvvetleri Komutanı Yarbay Gregoryus Turgutlu Belediye binasında yaptığı konuşmada, buraların resmen Yunanistan toprağı olduğunu ilan etmişti360.

Yunanlılar işgallerinde her hangi bir direniş hareketi ile karşılaşmadıkları için işgallerini hızla genişletiyorlardı. Mustafa Kemal Paşa’ya göre İzmir’in onun ardından Manisa ve Aydın’ın işgali ve yapılan tecavüz ve zulümler halka yeterince anlatılamamıştır. Bu durum ise haksız ve hukuksuz işgallere karşı Millette doğrudan bir tepkinin doğmasını engellemiştir. Millete vaziyetin anlatılarak harekete geçirilmesi şarttır. Mustafa Kemal Paşa bu amaçla ilgili yerlere bir genelge ile durumu tebliğ etmiştir. İzmir, Manisa ve Aydın’ın işgali ileride yaşanacak tehlikeleri daha da açık olarak hissettirmiş olduğundan Milletçe daha canlı tepkiler gösterilmesi şarttır. Büyük ve heyecanlı mitinglerle milli nümayişte bulunularak, bütün büyük devlet temsilcileriyle, Babıaliye uyarıcı telgraflar çekilmelidir. Fakat işgallerin kabul

355 Parlak, a.g.e., s.420.

356İHG, Der. Ömer Sami COŞAR, 26 Mayıs 1919, No:11, Manisa Mutasarrıfı Hüsnü Bey, Manisa’da

halkın uyuşturulmasında bizzat etkili olmuştur. Kazım (Özalp) Bey Manisa’ya vardığında burada Milli Mücadele azminin oluşması için uğraşan Vasıf Bey’in, Mutasarrıfın baskısıyla Manisa’yı terke mecbur edildiğini görmüştür. Bkz. Özalp, a.g.e., s.14.

357 Manisa’da halk ikiye ayrılmıştı. Bir kısmı topçu Alayı ile Piyade Taburunu halk kuvvetleriyle takviye

ederek, Menemen sırtlarında müdafaa edilmesini istiyor, diğer kısmı da hadisesiz memleketin Yunanlılara