• Sonuç bulunamadı

Mütareke döneminde İtalya, 1917 St. Jean’de Maurienne gizli anlaşmalarıyla, kendisine vaat edilmiş olan, İzmir’den Antalya’ya kadar geniş bir bölgede işgal hazırlıkları yapmaktaydı. Sömürgeci bir devlet olan İtalya’nın, sömürgelerinin ehemmiyetsizliği onun Türkiye ile alakasının temelini teşkil etti. İtalya’nın asıl amacı, Türkiye’den azami miktarda büyük bir parça koparmaktı451. İtalyanların tüm faaliyetleri aslında tek bir amaca dayanıyordu. O da ahalinin gönlünü kazanarak iktisada hakim olmak ve Türk topraklarını sömürgeleri durumuna getirmekti452. İtalya Paris Barış Konferansı ile iplerin kopma aşamasına geldiği günlerde, işgal etmeyi düşündükleri yerlere sık sık savaş gemileri göndermek suretiyle bölgeye olan alakasını göstermişti.

İtalya halka iyi davranmasının kendisinin yararına olduğunu, daha önceki işgallerinden ve caydırıcı olarak Yunan işgal örneğinden öğrenmişti. İtalyanlar Yunanlılar gibi işgallerini kanlı bir şekilde yapmış olsalardı, Türklerin kendilerine karşıda silaha sarılacaklarını biliyorlardı. Nitekim İtalya Trablusgarp’ta bunu çok iyi görmüştü. Söke’de bir konuşma yapan Teğmen Luca, “Bir memleket kalben

fethedilmelidir. Biz, Trablusgarp savaşında bunun tersini yapmakla büyük bir hata yaptık ve bunun hatasını hala çekiyoruz” demişti453.

İtalyanlar hem Yunanlılara karşı açılan milli mücadele hareketini hoşgörü ile karşılayorlar hem de işgal bölgeleri halkına yumşak ve gönül alıcı muamelelerini esirgememk suretiyle Türklerin dostluğunu kazanmayı amaçlıyorlardı454. Bu siyaseti İtalyan işgal kuvvetinin her ferdinin eksiksiz uygulayabilmesi için, her askere Türk mahalli adet ve lisanından bahseden matbu bir rehber dağıtıldı. Bu rehberin başında Türklere “kardaş” kelimesiyle hitap edilmesi tavsiye edildi. Bu gibi davranışlarla ahalinin sevgisini kazanmaya çalışan İtalyanlar, bir taraftan da kendilerini “hami” duruma getirebilecek mesaide bulunuyorlardı. Bu amaca yönelik havalideki bazı kimselere, “himaye vesikası” dağıtıldı. Yunanlıların İzmir ve çevresinde yaptıkları zulümden de istifade etmesini bilen İtalyanlar, İzmir ve havalisi ile ilişkisi olan şahıslara Yunanlıların işkence ve takiplerine maruz kalmamak için bazı vesikalar verdiler.

451 Yusuf Hikmet Bayur, Türkiye Devletinin Dış Siyasası, Ankara 1973, s.19. 452 Köstüklü, a.g.e., s.37.

453 İsmail Gün, Ahmet Özdemir, Söke Tarihi ve Coğrafyası, Aydın 1943, s.100. 454 Hilmi Uran, Hatıralarım, Ankara 1959, s.136.

Görünüşte Türkleri Yunan takibinden korumaya amaçlayan bu hareket aslında, Yunan işgali yerine, İtalyan işgalini tercih etmesi gayesine yönelikti455.

İtalyanlar yaptıkları çeşitli açıklamalar ve vaatlerle hükümet, belediye ve halk üzerinde nüfuslu olan kişileri saflarına çekmeye çalıştılar. İtalyan sempatizanı yaptıkları bu kişiler vasıtasıyla, kamu ihtiyaç ve arzusu tatmin edilerek halkın kendilerine temayülü sağlanmaya çalıştılar456. Osmanlı Devleti makamları arasındaki yazışmalarda, halkın sevgisi ve dostluğunu kazanmak anlamında “siyaseti muslihane” olarak nitelenen bu siyasetin mimarı457, İstanbul’daki Yüksek Komiser Sforza’dır. Sforza işgal birliklerine “halka karşı iyi davranmalarını ve baskı yapmamalarını” tavsiye etti458. Yunan işgaline karşı bölge halkının varını yoğunu ortaya koyup mücadele azmini göstermesine karşı, İtalya’nın bir kurtarıcı gibi görülmesinde iki ülkenin işgal politikaları, halka karşı tutumları ve Anadolu toprakları hakkında besledikleri niyet etkili olsa gerekti.

General Elia 12 Eylül 1919’da bütün birliklerin komutanlarına gönderdiği emirde, idari işlerde Osmanlı yöneticileriyle işbirliği yapılabileceğini, ancak üstüymüş gibi tavırlardan kaçınmalarını istemişti459. Bu emir İtalyanların Anadolu’da ki işgallerinde ne kadar ince bir siyaset izlediklerini, sadece halkı değil idarecileri de nasıl etkisiz hale getirdiklerini açıklamaktadır.

İtalyanlar her şeyi en ince ayrıntısına kadar planlayıp, ona göre hareket ediyordu. İşgal edilecek yere askerin hepsi işgal esnasında çıkarılmıyor, aksine önce küçük birliklerle işgal gerçekleştirilip, ardından takviye kuvvetlerle durum sağlamlaştırılıyordu. Çine’deki İtalyan Kuvvetleri önceleri bir piyade ve ağır makineli tüfek bölüğünden ibaretken, yeni İtalyan birlikleri ile bir Bersagliere taburu ile 3 ağır makineli tüfek bölüğü, iki piyade bölüğü ve bir dağ topçu bataryasına çıkarılmıştır460.

Menteşe sahillerini hiçbir mukavemetle karşılaşmadan teker teker işgal eden İtalya, sudan sayılabilecek bahaneleri gerekçe olarak göstermekten de çekinmedi. Fethiye’de düzen ve emniyeti bozan hiçbir durum olmadığı halde, asayişin sağlanması461 ve İtalyan doktor ve kontrol memurunun muhafazası için işgali

455 Köstüklü, a.g.e., s.35. 456 Köstüklü, a.g.e., s.37. 457ATASE Arş., K:37, G:2, B:2-1. 458 Çelebi, a.g.e., s.132. 459TİH, C.II, K.1, s.179. 460 Çelebi, a.g.e., s.134. 461 Aker, a.g.e., s.48.

gerçekleştirdikleri bildirildi462. İşgalin protesto edilmesine karşı İtalyanlar Kuşadası’nı da benzer şekilde işgal etmekten çekinmediler463.

İtalyanlar işgallerin başlangıcından itibaren her fırsatta işgalin geçici olduğunu dile getirerek halkı kandırdılar464. İtalyan işgal kuvvetlerinin mevcut idarenin ve askeri kuvvetleri görevlerine müdahale etmemeleri, bir tepkiye sebep olmamak düşüncesinden olsa gerekti465. İtalyanlar işgaller sırasında herhangi bir direniş ile karşılaşmamak için yerel idarecilere, işgalden Osmanlı Hükümetinin haberi olduğunu da ayrıca bildirdiler466. Damat Ferit Paşa Hükümetinin de bir tebliğ ile açıkladığı gibi İtalyan işgallerinden İstanbul Hükümetinin haberi yoktu. Asker çıkarmadan haber verdikleri takdirde halkın ve hükümet kuvvetlerinin direnişi ile karşılaşılmaktan korkuyorlardı467.

İtalyanların işgal hareketlerinde bu derece planlı davranmaları Yunan işgaline karşı kendilerini tercih edilir duruma getirmiştir. Gelişmeleri yakından gözlemleyebilmiş olan Asaf Gökbel, Kuşadası’nı işgal eden İtalyanların ne halka nede idarecilere karışmamasının Aydın halkı arasında da İtalyanlara olan yakınlığı artırdığını belirtmiştir. Gökbel her ikisi de düşman olmasına karşı İtalyanların daha iyi görüldüğünü ve bu yüzden üç kişilik bir heyetin İtalyanların gönderilmesine karar verildiğini belirtmiştir 468.

Türk halkı savaşların verdiği yorgunluk, yoksulluk, kötü idare sonucu İtalyan işgalleri kabul etmekle kalmayarak, bir süre sonra sempati duymaya başlayanlar dahi olacaktı469. Bazı Türk idareciler ise İtalyanların bu ince siyasetinin altında yatanları göremeyerek, gafletkarane hareket edebilmekteydi. Örneğin, Çine Kaymakamı bütün gün sohbet için İtalyan temsilcisinin yanına giderken, telgrafhaneye de İtalyan

462 Çelebi, a.g.e., s.92. 463 Çelebi, a.g.e., s.96. 464TİH, C. II, K. 2, s.18. 465 Aker, a.g.e., s.49. 466TİH, C. I, s.152. 467 Apak, a.g.e., s.65. 468 Gökbel, a.g.e., ss.100-101.

469 TİH, C.2, K.1, s.18, İtalyan işgalinin halk tarafından benimsenmesini en güzel, o günleri birebir

yaşamış Mustafa Bilgin, Raci Ulusoy, Hüseyin Dönmez, Ayşe Arıcan Mevlüt Çelebiye anlatmıştır. Batumlu Hüseyin Dönmez, “İtalyanlar halka karşı iyi davrandılar, zulüm yapmadılar, askeri çok neşeliydi, hep askeri elbise giyiniyorlardı. Şakalaşıyor, oyunlar oynuyorlardı… İtalyanlar bize peksimet verirlerdi, çocuklar peksimet için kavga ederlerdi.” Sökeli Raci Ulusoy, “İtalyanlar Söke’yi işgal ettikten sonra imar faaliyetine geçtiler. Türkleri ücret karşılığında işçi olarak çalıştırdılar. Büyük bir binayı yatakhane yaptılar. Hayvanların bir kısmını Türklerin ahırlarına koyuyorlardı. İtalyanlarla ilişkimiz gayet iyiydi…” Mustafa Bilgin ise Kuşadası’nda İtalyanlar hakkında şu bilgileri verir. “İtalyanlar halka çok iyi davrandılar. Çocuklara şeker ve çikolata, fakir halka pirinç ve esnaf, memura da kahve dağıtırlardı.” Fethiyeli Ayşe Arıcan’da “İtalyanlara süt ve yumurta sattığını, karşılığında İtalyanların bol para verdiğini söylemiştir.” Bkz. Çelebi, a.g.e., s. 131.

telgrafçıların kendi adlarına istihdam edilmesini tereddütsüz uygun görmüş ve temin etmişti. Kaymakam, Türk hapishanesinin korunması içinde İtalyan temsilcisi Necrato’dan yardım istemiş ve Türk hapishanesi İtalyan askeri tarafından korunmaya başlanmıştı470.

İtalyan işgal siyasetinin halkı devletten kopardığını fark eden bazı yetkililer İstanbul’u uyarırken, İtalyanların ne şekilde hareket ettikleri hakkında da ayrıntılı bilgi verdiler. II. Ordu Müfettiş Vekili Selahattin Bey 7-10 ve 11 Temmuz 1919’da Harbiye Nezaretine gönderdiği raporunun bazı kısımları şöyle idi:

“…

2- İtalyan mümessil ve kıtalarıyla temas mecburiyetinde kalacak küçük büyük memurların, milli menfaatlerin muhafazasında birer amil olmaları lazım gelir. Harici ve idari işlere vakıf, ahalinin vatani hislerini devam ettirmeye, kudretli, memleketin kurtarılması neye mütevakkıf ise, onu yapmaya azmedecek amirleri bulunmadıkça, bu bölgenin elde kalacağına emin bir gözle bakılamaz.

3- Yabancı telkinlerin tesirleri hakkında, XII. Fırka askerlik dairesi şubelerinden bilgi toplattım. Netice olarak o bölgedeki Türk ve İslam nüfusun, kahir çoğunluğuna rağmen Saltanatın muhafazası ve İstiklal lehinde umumi hissiyatın ve halkın iğfaline çalışıldığı his olunmaktadır. Halk hükümete sadakat göstermekle beraber bir alışkanlık neticesi, eşraf tarafından idare edilmektedir. Eşraftan bazıları yabancılara mütemayildir. İdare amirleri de öteden beri mevcut bir zihniyetle işleri eşrafla gördüklerinden, şimdi ki vaziyette tehlike kendini göstermiş oluyor.

6- Müslim ve gayri Müslim Osmanlı tebaasından hiç kimsenin, İtalyan hizmetine kaydedilmesine müsaade edilmemeleri ve telgraf hattının muhafazası mahalli hükümetlere yazılmıştır. Ancak bunlar, askeri makamların ve müfettişliğin asayiş işlerine ait verdikleri emirleri

470 Aker, a.g.e., s.226, “Örneğin Burdur’da kasap Giritli Kör İbrahim’in 100 lirası çalınması üzerine,

hükümete yapılan müracaattan cevap alınamamış, İtalyanlara yapılan şikayet üzerine, İtalyanlar devriye gezdirmeye başlamıştır.” Bkz. ATASE Arş., K:434, G:207, B:1.

yapmadıklarından kendi üst makamlarınca da tebligatta bulunulması471.”

Harbiye Nazırı Ferit Paşa, 13 Temmuz 1919’da bu raporların muhteviyatını Sadarete bildirmiştir. Raporlarda İtalyanların işgal sahalarını her gün sessizce genişletmekte olduklarının anlaşıldığı ve Yunanlıların Aydın vilayetinde kan dökücü eylemleri nedeniyle onlara çevrilmiş olan dikkatin birazının da, her türlü hileye başvurmakta olan İtalyanlara çevrilmesi istenilmiştir472.

Raporda İtalyan işgal bölgesinde tüm idarecilerin uyanık olarak, milli menfaatlerin korunmasın da etkili olmaları istenirken, memleketin kurtarılabilmesi için lazım gelen azim ve iradeyi gösterecek idarecilerin şart olduğu, aksi halde vatan torağının emniyette olduğundan bahsedilemeyeceği bildirildi. Ayrıca bölgedeki bazı eşrafın İtalyanlara meyletmesi ve idarecilerinde birçok işi eşrafla birlikte yürütmesinden dolayı halkta da İtalyanlara olan meylin arttırdığı, bu durumun ise çok tehlikeli olduğuna dikkat çekildi.

II. Ordu Müfettiş Vekili Selahattin Bey’de Konya Vilayetine, Antalya ve Menteşe Mutasarrıflığına 12 Temmuz’da gönderdiği talimatta: “Mahalli yetkililer işgal

bölgesindeki halkın, Osmanlı idaresinden uzaklaşmasına ve İtalyan egemenliğine alışmasına yol açacağını” bildirerek uyarıda bulundu473. XX. Kolordu Komutanı Ali Fuat Paşa’da 18 Ağustos 1919’da Harbiye Nezaretine ve II. Ordu Müfettişliğine bu konu üzerine yetkililerin dikkatini çeken bir rapor gönderdi474. Harbiye Nazırı Vekilinin 12. Kolordu Komutanına gönderdiği telgrafa göre İtalyanlar, daha Antalya’ya ilk ayak bastıkları günden itibaren fevkalade muslihane bir siyasetle ahalinin teveccühünü kazanmaya çalışmışlardır. İtalyanlar muhtelif cihetlerde boğulmak istenen Türk Milleti için kendilerini yegâne dost olarak göstermişlerdir. Harbiye Nazırı Vekili bu hatırlatmalarda bulunduktan sonra “Ancak bize en hayr-ı hah görünenlerin, bizden evvel

kendi menfaatlerinin teminini düşüneceklerinin tabi olduğu nazarı dikkate alınarak”

hareket edilmesi gerektiğini belirtmiştir.475. Dâhiliye Vekili namına Adnan Beyin Denizli, Menteşe, Aydın Mutasarrıflarına gönderdiği telgrafta da; İtalyanların Antalya, Burdur, Muğla, Kuşadası mıntıkalarında “pek sakin fakat o nisbetle nafiz” bir siyaset

471 Gökbilgin, a.g.e., ss.160-161. 472 Gökbilgin, a.g.e., s.161. 473 Çelebi, a.g.e., ss.144-145. 474 Çelebi, a.g.e., ss.145-146. 475 Köstüklü, a.g.e., s.39.

takiple bölgenin “menafi-i ikdisadiyesini” ellerine almaya çalıştıkları belirtilmiştir. Mevcut ortam İtalyanlarla yeni meseleler yaratılmasına müsait değildir. Fakat İtalyanların bölgedeki faaliyetlerinde tamamen serbest kalmalarının büyük zarar doğuracağından, bu faaliyetlerden sürekli haberdar edilmelerini ve lüzumuna göre gerekli tedbirlerin alınmasına özen gösterilmesi istenmiştir476.

Telgraflardan Osmanlı idaresinin İtalyan işgal ve siyasetinin farkında oldukları anlaşılmaktadır. Fakat tedbir olarak İtalyanların faaliyetlerinin yakından izlenmesi ve gerekli makamların durumdan haberdar edilmesinin istenmesinden öteye gidilememiştir. Hâlbuki İtalyan işgal siyasetini bilen ve halkı bu konuda bilinçlendirebilecek yerel idareciler bölgeye gönderilebilecekken, bu konuda her hangi bir faaliyette bulunulmaması ciddi bir eksiklik olmuştur.

Propagandaya ayrı bir önem veren İtalyanlar, henüz işgaller tamamlanmadan 11 Haziran 1919’da Rodos’taki Komutanlıktan Başkomutanlığa gönderilen bir raporda, halkı bilgilendirmek, propaganda için Türkçe ve İtalyanca yayınlanacak bir gazete çıkarmak ve halk ile İtalyan askerini kaynaştırmak amacıyla Söke, Milas ve Muğla’da sinema açılmasını teklif etmişlerdi. İtalyanlar 1920’de açılan Kuşadası, Burdur, Söke, Muğla, Fethiye ve Antalya’daki okullarda eğitime başladılar. 19 Haziran 1920’de açılan Söke’deki okula 114 Türk, Rum ve Yahudi kız ve erkek öğrenci devam etmişti. Açılan bu okullarda yalnız İtalyanca eğitim verilmemiş, aynı zamanda Hristiyanlık propagandası da yapılmıştı477. İtalya Dışişleri Bakanı Tittoni, Ağustos 1919’da Doğu Akdeniz Sefer Kuvveti Komutanlığına verdiği emirde: “Anadolu halkına mümkün olan

en geniş sağlık hizmetlerinin verilmesini ve gerekirse yeni sağlık kurumlarının açılmasını” bildirmişti. Halka ücretsiz olarak ilaç dağıtılması ve benzeri sağlık

hizmetleri, halkın İtalyanlara sempati ile yaklaşmasında oldukça etkili oldu478. Halkın hizmete ihtiyaç duyduğu alanları ve zayıf olduğu noktaları çok iyi tespit etmiş olan İtalyanlar okul, hastane, pastane, telefon santralleri, radyo istasyonları gibi kurumlarla halka hizmet verirken, asıl amaç olan kendi propagandalarını yapmaktan da geri durmadılar479.

476 Köstüklü, a.g.e., s.40. 477 Çelebi, a.g.e., ss.150-151. 478 Çelebi, a.g.e., s.152.

479 “Söke, Kemer, Balatçık mevkii İtalyanlar tarafından tamir edilir.” Bkz. ATASE Arş., K:439, G:119,

B:119-1, 16 Aralık 1919 tarihli bir emirle, 94. Askeri Posta Şubesini Rodos’tan Milas’a nakleden İtalyanlar; Kuşadası, Antalya, Muğla, Güllük, Bodrum, Fethiye, Marmaris, Çine, Söke ve Koçarlıda Askeri Posta Teşkilatı kurmuşlardı. Buraların güzergâhı şöyle tesbit edilmişti. Güllük: Milas, Mandalyat,

Yunan işgalinin yayılmasında ve Yunanlıların tarla, zeytinlik gibi yerleri yakmalarında İtalyan Kuvvetlerinin bir nevi sed vazifesi görmesi, halkın İtalyanlarla yakınlaşmasına bir başka sebepti480. İtalya bazı durumlarda Kuva-yı Milliye ile işbirliği yapmaktan da geri durmadı481. Yunanistan’ın işgal bölgesini devamlı genişletmesine karşı, İtalyanlar bazen Kuva-yı Milliye’ye silah temini konusunda da yardımcı oldular482.

İtalyanları halka hoş gösteren bir başka konuda, Yunan işgal bölgesinden gelip kendi işgal bölgelerine sığınan ve çok zor şartlar altında yaşayan göçmenlere her türlü yardımı yapmalarıydı483. Açık havada uyuyan 20.000’ni aşkın göçmene, İtalyan askeri birlikleri un ve galeta yardımı yapmışlardı. Ayrıca Şubat 1920’de İtalyanlar göçmenlere 1.500’den fazla battaniye ve bir kamyon et dağıttılar484. İtalyanların göçmenlere karşı davranışını Menteşe gazetesi “Şayan-ı Şükran” şeklinde değerlendirdi. İtalyan işgalindeki Çine’de, Aydın’dan gelen göçmenlere iyi davranan İtalyanlara 5.000 göçmen adına gönderilen 30 imzalı bir mektupla teşekkür edilmesi, İtalya’nın halkın

Düzova, Eskihisar, Ahiköy, Çine, Balta, Dalaman, Yeniçift, Aydın Köprüsü. Kuşadası: Kurfallı, Efes, Burgaz, Rumçanlı, Akköy, Karaköy, Söke, Kelebek, Naibli, Musalı, Teke, Koçarlı, Bağarası. İtalyanlar aşağıdaki yerlerde de telsiz telgraf istasyonları kurmuşlardır: Antalya, Burdur, Fethiye, Muğla, Milas, Kuşadası, Söke, Çine, Kurna, Akşehir, Konya. Şuralarda da telefon santralleri kurmuşlardır: Kuşadası, Söke, Moralı, Bağarası, Kurfallı, Rumçanlı, Burga, Naibli, Teke, Üzümlü, Karagaşlı, Bozözyüklü. Radyo istasyonları kurulan yerlerde şöyledir: Kuşadası ve Söke. Telefon hatları da şöyledir: Muğla, Ula ve Gökova ile Milas: Güllük, Ahiköy ve Mandalyat ile Kuşadası: Rumçanlı, Efes, Kurfallı ve Söke ile, Söke: Kuşadası, Bağarası, Koçarlı, Kemer ve Musalı ile Musalı: Söke, Karagaşlı, Teke ve Naiblidir. İtalyanlar aşağıdaki yerlerde de telsiz telgraf istasyonları kurmuşlardır: Antalya, Burdur, Fethiye, Muğla, Milas, Kuşadası, Söke, Çine, Kurna, Akşehir, Konya. Şuralarda da telefon santralleri kurmuşlardır: Kuşadası, Söke, Moralı, Bağarası, Kurfallı, Rumçanlı, Burga, Naibli, Teke, Üzümlü, Karagaşlı, Bozözyüklü. Radyo istasyonları kurulan yerlerde şöyledir: Kuşadası ve Söke. Telefon hatları da şöyledir: Muğla, Ula ve Gökova ile Milas: Güllük, Ahiköy ve Mandalyat ile Kuşadası: Rumçanlı, Efes, Kurfallı ve Söke ile, Söke: Kuşadası, Bağarası, Koçarlı, Kemer ve Musalı ile Musalı: Söke, Karagaşlı, Teke ve Naiblidir. Bkz. Çelebi, a.g.e., ss.154-155.

480 “7 Temmuz 1919’da Menderes güneyine sebepsiz geçerek Emirağası, Baltaköy, Rebapderesi, Eski

çiftlik karyeleri ve bu karyelerin binlerce zeytin ağaçlarını ihrak ve civar karyelerle beraber emval ve hayvanatı yağma ettikleri ve bu mezalim üzerine İtalyan Kuva-yı işgaliyesi işe müdahale ederek, Yunan askerlerini Menderes nehrinin kuzeyine def ettikleri” Bkz. ATASE Arş., K:461, G:116, B:1, ATASE

Arş., K:94, G:2, B:1.

481 “Burdur İtalyan zabiti, İtalyanların zahire ihtiyacının şedidi olduğunu, Kuva-yı Milliyeye silah ve

mühimmat takviye edilirse, Generalin talebi üzerine Antalya’dan zahire ve mevaşi ihracına izin verileceği”, Bkz. ATASE Arş., K:328, G:33, B:1, ATASE Arş., K:434, G:123, B:1.

482 “Heyet-i Milliyenin vuku bulan teşebbüsat ve müracaatı neticesinde, Antalya mühimmat ambarındaki

silah ve cephanelerden bir kısmının, Aydın cephesi için hafiyen sevk ve ihracına, İtalyan kıtaat Kumandanlığı tarafından müsaade olunmuştur.” Bkz. ATASE Arş., K:438, G:24, B:1.

483 “6.000 Nüfuslu Germencikte, Yunanlıların çeşitli işkencelerle 150 kadar İslam halkı vahşice

katletmeleri, halk arasında korku yaratmıştır. Halk Söke ve Menderes kıyı yönünde hicrete başlamıştır. Her türlü ihtiyaçtan yoksun, yataksız, yorgansız, otların kumların üzerinde yatmaktadırlar. Bu durum Söke’ye gelen bir İtalyan Kumandanının, nazarı merhametini isticlab eylemiş ve hükümete durumu yazması üzerine bir miktar erzak gelmiştir. Yine doktorlar muhacirini muayene tedavi ve acilen ilaç tevzi edilmiştir.” Bkz. ATASE Arş., K:435, G:55, B:1, ATASE Arş., K:461, G:117, B:1.

gönlünü kazanmada önemli bir yol aldığını bize göstermektedir485. 20 Ağustos’ta Denizli Heyet-i Milliyesi’de Antalya’daki İşgal Komutanlığına ve temsilciliğine, “Aydın

felaket zadegânına karşı gösterilen hidematı insaniye ve muaveneti ulviyeden dolayı”

teşekkür etmişti486.

Baştan beri açıklandığı gibi İtalya halkla, idarecilerle kurduğu ilişkilere büyük önem vermişti. Anadolu’da kalmanın yolunun, Türklerin ve özellikle halk üzerinde etkinliği olan insanların dostluğunu kazanmakta olduğunu erkenden görmüş ve eşrafı kendine bağlamak içinde elinden geleni yapmıştır.

İtalyanlar bölgedeki halka sağlık, ulaşım, haberleşme gibi konularda hizmet vermekteydi. Bu durum halkta bir mahcubiyet ve İtalyanlara karşı bir minnet duygusuna neden olmakta idi. 12. Tümen Askerlik Şubesi Başkanı Albay İsmail Hakkı, 5 Haziran 1919 tarihli telgrafında İtalyan faaliyetlerine dikkat çekerek halkın ihtiyaçlarını çok iyi tespit edip ona göre hizmet vermekte olduklarını, halkın içine soktukları gizli propagandacılar sayesinde kendilerini halka kurtarıcı gibi göstermeye çalıştıklarını belirtmiştir. Halk ise işgal fikrine karşı olmasına rağmen ihtiyaçlarından dolayı verilen hizmetleri kabul etmektedir. Albay İsmail Hakkı Bey’e göre iradeler üzerinde etkili olmak için “boş durmadan bir şeyler yapmak lazımdır.” Ayrıca dışişlerinden anlayan yetkili amir ve komutanların bölgeye gönderilmesi de bölge için lüzumu en acil şeylerdendir487. Albay M. Şefik’te Aydın çevresinde Yunanlılara karşı mücadele yürütülürken, İtalyanların kendilerine karşı davranışlarının iyiliksever bir nitelikte olduğunu belirtmiştir. “İtalyanlar bizimle iyi geçinmek için bütün nezaketlerini

terbiyelerini gösterdiler. Aydın çevresinden göç edenlere karşı hızla maddi yardımda bulundular, aramızda yanlış anlamanın meydana gelmemesine çalıştılar” şeklindeki

önemli değerlendirmelerinden sonra Albay M. Şefik, “İtalyanlara karşı beslediğimiz

memnuniyeti olumsuz kılacak bir olay olmadı” diyerek, yürütülen işgal hareketinde

İtalyanların ne derece dikkatli hareket ettiklerini göstermiştir488.

485Mevlüt Çelebi, “Menteşe Gazetesi”, Tarih ve Toplum Dergisi, C.XIX, S:112, Nisan 1993, ss.222-

225., 3 Haziran 1919 günü Söke Belediye Başkanı Mustafa Efendi’nin İtalyan Generali Battistoni ile yaptığı görüşmede söyledikleri halkın ve mahalli yöneticilerin duygularını ifade etmesi bakımından iyi bir örnektir: “Türk milletinin her taraftan duçar-ı hakaret olduğu şu felaketli anında hissiyat ve izzet-i nefsine pek ziyade riayet gösteren ve bu suretle asalet ve necabetini ve hakiki medeniyetini nazarımızda bir kat daha isbat ve a’la minnettarlığımızı ifade ile aramızda görmekle mübahi olduğumuz ceneral hazretlerini kemel-i hürmet ve samimiyetle selamlıyoruz.” Bkz., Çelebi, “İtalyan İşgal Bölgesi Olarak…”, s.67.

486 Ahmet Akif Tütenk, Milli Mücadelede Denizli, İzmir 1949, s.65. 487 Ünal, a.g.e., s.78.

Her ne kadar İtalyanlar genel anlamda olumlu değerlendirilmişse de, Albay M. Şefik’in dediği gibi “orada gizli bir mücadele” vardı. Örneğin, 135. Alayın iyice dağılması nedeniyle Söke’nin Müslüman köyleri ciddi şekilde Rum çetelerinin tehdidi altında idi. Buralarda Rumların Müslümanlara karşı artan eylemleri ve cinayetleri tüyler ürpertecek boyutlara ulaşmıştı. Asayişi sağlamak için geldiklerini her fırsatta beyan