• Sonuç bulunamadı

MUĞLA’DA DURUM VE İZMİR’İN İŞGALİNİN MUĞLA’YA Y

Mondros Mütarekesinden sonra bölgede kurulan Müdafaa-i Hukuk Cemiyetlerinin ilki olan İzmir Müdafaa-i Hukuk-u Osmaniye Cemiyeti, diğerleri gibi yöresel faaliyetlerde bulundu ve Amerika Cumhurbaşkanı Wilson’un barış prensiplerini çalışmalarına meşru bir dayanak seçti285. İzmir Müdafaa-i Hukuk-u Osmaniye Cemiyeti İzmir Valisi Nurettin Paşa’nın da desteğini alarak,28617 Mart 1919’da Milli Kütüphanenin Beyler sokağındaki sinemasında toplandı287. Bu kongrede Muğla’yı, Muğla Belediye Başkanı Zorbazade Ragıp Bey temsil ediyordu. Zorbazade Ragıp Bey kongre Başkanvekilliğine seçilmişti288.

283 Gökbel, a.g.e., s.91. 284 Gökbel, a.g.e., s.94. 285 Çapa, a.g.m., s.553. 286 Moralı, a.g.e., s.8. 287 Bayar, a.g.e., C.5, ss.1628-1630. 288 Taçalan, a.g.e., s,154.

Muğla’daki gelişmeleri tam olarak anlayabilmemiz için biraz daha geriye gitmemiz gerekmektedir. Mondros Mütarekesinden sonra Muğla’yı ziyaret eden Şehzade Burhaneddin Efendi, halka işgal güçlerine karşı sertlik gösterilmemesini ve sükûnetin muhafaza edilmesini telkin etmişti289. Daha sonra Vükela Meclisi unsurlar arasında meydana gelen kin ve nifakın giderilmesi maksadıyla, “Anadolu’ya iki Heyet-i

Nasiha” gönderilmesine karar vermişti290. Şehzade Abdurrahim Efendi ile Şehzade Cemalettin Efendinin başkanlığında bir heyet teşkil edildi. Heyetin amacı, unsurlar arasında uyumu sağlamak291 ve halka tavsiyelerde bulunmaktı292. Bu heyetler Müslümanlara azınlıklarla iyi geçinmelerini öğütlemekle beraber, yapılacak ıslahatlara zemin hazırlayarak ıslahatların en kısa zamanda yapılmasınıda amaçlamaktaydılar293.

Resmi çevreler ve basın ise Heyet-i Nasiha’nın görevini, Osmanlı Devletinde yaşayan topluluklar arasında dostluk ve sevgi duygularını yeniden yaratarak, güçlendirmek, halka Padişahın selamını iletmek ve Anadolu’da huzursuzluğu ve asayişsizliği ortadan kaldırmak olarak görmekteydi294. İstanbul’dan gönderilen Heyetin asıl maksadı ise, İttihat ve Terakki mensuplarının basiretsizliğini ortaya koyarak, Hürriyet ve İtilafçıların duruma hakim olmalarını ve hükümete her durumda mutlak itaati sağlamaktı. Ayrıca Kuva-yı Milliye faaliyetlerine halkın desteğini azaltmak, işgalci kuvvetlere karşı koymayı hükümete isyan gibi göstererek halkı miskinleştirmekte heyetin amaçları arasında idi.

26 Nisan’da İzmir’e, 29 Nisan’da Aydın’a gelen heyet, 30 Nisan’da Muğla’ya geldi. Şehzade Abdurrahim Efendi ve efradı Burdur’a giderken, Mahmut Paşa’nın başkanlığındaki “Heyet-i Nasiha”, İzmir-Aydın yoluyla Muğla’ya ulaştı295. Muğla’ya gelen heyette başkan Hayret Paşa’dan başka, ilerde Kuva-yı İnzibatiyeci olacak Şefik Paşa, Bursa Müftüsü Ömer Fevzi Efendi ve Ermeni Ohennes Efendi vardı. Heyet Mutasarrıflık binası önünde Mutasarrıf Serficeli Hilmi Bey, Belediye Başkanı Zorbazade Ragıp Bey, Genel Meclis Üyesi Bozöyüklü Hacı Süleyman Efendi, Şehir Meclis Üyesi Hafız Sabri Bey, Müftü Ahmet Zeki Efendi, İttihatçılardan Murat Bey ve

289 Mustafa Albayrak, Mili Mücadele Döneminde Batı Anadolu Kongreleri, 17 Mart 1919, 2 Ağustos

1920, Ankara 1998, s.54.

290 Turan, a.g.e., s.215. 291 Aksin, a.g.e., s.250.

292 Mevlüt Çelebi, Heyet-i Nasiha, Gelecek Yay., İzmir 1992, s.8. 293 Aksin, a.g.e., s.251.

294 Çelebi, a.g.e., s.9. 295 Aydınel, a.g.e., s.59.

İtilafçılardan Saadettin Beyin hazır bulunduğu kalabalık bir topluluk tarafından karşılandı296.

Heyet konuşmasında umumi harp sonrası Saltanatın oldukça zor duruma düştüğünü, memleketi bu duruma düşürenlerin mutlaka cezalandırılacağını, yaşanan olumsuzlukların giderilmesi için pek çok “Islah Heyeti” gönderileceğini ve milletlerin bu tarz büyük olayları sabır ve sükûnetle atlatabileceğini vurgulamıştır297. Heyet geliş amaçlarına uygun şekilde konuşmasını yapmış ve kısa süre sonra gitmiştir. Heyetin gelişi ile Hürriyet ve İtilaf taraftarları, Hükümetin dediklerine mutlak surette uyulmasını isteyenler ve Hükümetin kendilerini herkesten iyi düşüneceğini savunanlar daha da güçlendi. Bundan sonra Muğla’da kafalardaki karışıklık daha da artmıştır.

İtalya’nın mütareke sonrası Türkiye politikası, büyük ölçüde müttefikler ile olan ilişkilerine göre şekillendi. İtalya Paris Konferansında müttefiklere kabul ettiremediği her isteğinden sonra, Anadolu’da mutlaka bir harekette bulunmak, müttefiklerine gözdağı vermek istedi. İzmir’i kaybettiğini anlayan İtalya, mütareke döneminde yoğun faaliyetlerde bulunduğu Menteşe sahillerini işgallere başladı. İtalya işgallerini İzmir’e doğru genişlemek suretiyle, hem işgal sahasını genişletiyor, hem de Yunanlıların daha geniş alana yayılmalarını önlemeye çalışıyorlardı298.

Muğla halkı işgallere karşı tepkisini ilk andan itibaren göstermeye başladılar. Antalya’nın İtalyanlar tarafından işgali, 18 Nisan’da Dâhiliye Nezaretine gönderilen bir telgrafla protesto edildi299. Muğla Kuva-yı Milliyecileri 11 Mayıs 1919 Pazar günü ilk kez bir araya geldi. Belediye binasında Ragıp Bey’in başkanlığında yapılan toplantıda, ilçelerin işgalleri ülkenin yüksek çıkarları açısından kınamaya karar verildi. Bu görüş birer telgrafla İstanbul’daki İtilaf Devletleri temsilcilerine ve Rodos’taki İtalyan Genel İşgal Komutanlığına bildirildi. Kınama telgrafına İstanbul’dan bir cevap gelmezken, Rodos’tan ise “işgalin geçici olup ilhak niteliği taşımadığı” yönünde cevap verilmişti300. İtalya’nın bölgedeki işgalleri karşısında Sulh Kongresine tebliğ edilmek üzere Dersaadet ve İtilaf Devletleri mümessillerine hitaben protestonameler yazdırılmasına

296 Türkeş, a.g.e., s.162. 297 Bayar, a.g.e., C.6, s.1762. 298 Jaeschke, a.g.e., s.217.

299 Mevlüt Çelebi, “Menteşe Sancağında İzmir’in İşgaline Gösterilen Tepkiler”, Tarih İncelemeleri Dergisi, C.XX, S.1, Temmuz 2005, s.41.

karşı, İtalyanlar işgallerin geçici olduğu beyanıyla işgal hareketlerine devam etmişlerdir301.

Muğla ileri gelenleri 12 Mayıs pazartesi günü doğrudan Babıâli’yi arayarak, Dahiliye Nazırını telgraf başına istediler. Amaç durumu bizzat hükümet yetkililerinden öğrenmek ve gerekli protestolarda bulunmaktı. Babıâli’nin bu ısrara ve protestoya cevabı, önceki hükümetin kötü politikalarının memleketi bu hale düşürmüş olduğu yönünde olmuştur. Ayrıca beyan edilen olaylar hakkında teşebbüsat-ı siyasiye de bulunulduğu, bu teşebbüsün iyi netice vermesi için vakar ve sükûnetin korunması ve yapılan asker ihraçlarının kati bir işgal mahiyeti olmayacağı bildirilmiştir302.

Hükümetin tüm bu olumsuz telkinlerine rağmen Muğlalılar, işgallere sessiz kalmadılar. Zaten İtalyan işgalleri ile oldukça heyecanlı durumda bulunan Muğla halkı üzerinde İzmir’den gönderilen telgraf büyük tesir yapmış ve livayı baştan aşağı sarsmıştır. Bu haberden sonra İzmir ile haberleşme sağlanamamış, hükümetten ise tam bir açıklama alınamamıştır. Hakikatle karışık bin türlü havadis ağızdan ağza dolaşır olmuştur. Her fert bu havadislerden fikrine uygun geleni hakikat telakki ederek gelecek için ona göre mütalaada bulunmaktadır. Bu ortamda ortak bir fikir etrafında toplanarak harekete geçmek tam olarak mümkün olamayacaktır303.

Tüm bu olumsuzluklara rağmen Muğla Belediye Başkanı Ragıp Bey’in sokaklara çıkardığı tellallarla Muğlalı yurtseverler Koca Handa toplandılar. Bozöyükü Hacı Süleyman Efendi, Dr. Cemil Şerif Baydur, Encümen Baş Mümeyyizi Zekai Eroğlu Kuva-yı Milliye ruhunu ateşleyen konuşmalar yaptılar. Mutasarrıflık binasında mitingcileri bekleyen Mutasarrıf Serficeli Hilmi Bey’e 4 maddelik bildiri verildi. 15 Mayıs 1919 tarihli bildirinin altında imzası bulunan şahıslar isimleri şunlardı: Miting Heyeti Reisi Belediye Başkanı Rağıp Bey, Katip Dr. Şerif Bey, Aza Müftübelde Mehmet Zeki, Aza Hacı Abbaszade Emin, Aza Hacıkadızade Sabri, Aza Dava Vekillerinden Mehmet Cemaleddin. Bildiri ise şöyledir:

“1- Ahiren İzmir ve havalisinin Yunanistan tarafından ilhak ve İzmir’e çıkarmış olduğu asakir-i müsellaha ile başlamış oldukları işgal harekatını kemal-i şiddetle protesto ederiz.

301TİTE Arş., K:111, G:2, B:10001 302 Türkeş, a.g.e., s.169.

2- Bu işgal ve ilhaka mani olmak için İzmir’de müteşekkil Redd-i İlhak Heyeti ile teşrik-i mesai etmek ve bu hususta lazım gelen mukarrerat ve tedabiri ittihaz eylemek üzere memleketin eşraf, ayan ve mütenafizlerinden mürekkep bir heyet teşkil olunmasını isteriz.

3-Bu hususta hükümet-i mahalliye bir heyet izamı ile heyecan ve teessüratımızın tebliğini, hükümet-i merkeziye ve diğer icab eden makamata tebligat-ı lazıme ircasısını isteriz.

4-Teşekkül edecek heyetin vereceği mukarrerata tabiiyet ve icap eden her türlü maddi ve manevi müzaheretten geri durmayacağımızı ahd-ü peyman ederiz304.”

Mutasarrıflık binası önünde yüksek sesle okunan miting kararlarına karşı Mutasarrıf Serficeli Hilmi Bey, Muğla’nın kahraman evlatlarının istekleri Mutasarrıflık makamının da istekleri olduğunu, müsterih olunmasını, teşkilatın yapılmasını söyleyerek gereken her yere şikâyette bulunmaktan geri durmayacaklarını belirtmiştir305.

Muğlalı vatanseverler ancak birlik olunursa Yunan’a karşı durulabileceğini daha ilk zamanda görmüşlerdi. İzmir heyeti ile işbirliğini gerekli gören Muğlalılar, bir an evvel toplumun seçkinlerinin durumu ellerine alabilecekleri bir heyetin kurulmasını kabul etmişlerdir. Ayrıca gerekli makamlara siyasi teşebbüslerde bulunulmasında ve kurulacak heyetin her şekilde destekleneceği konusunda ortak bir karara varılmıştır.

15 Mayıs akşamı Belediye Başkanı Ragıp Beyin çağrısı üzerine Dr. Cemil Şerif Baydur, Hacı Kadızade Hafız Sabri Bey, Zorbazade Emin Kamil Bey, Sinanzade M. Cemal Bey, Serezlizade Memiş Efendi, Selimzade İsmail Efendi, Serficeli Reşit Bey, Muğla Belediye Başkanlık binasına gelerek Kuran ve tabanca üzerine yemin ettiler. Ülkenin silahla korunması, İstanbul dışında oluşacak Kuva-yı Milliye ve Heyet-i Merkeziyeler ile birleşilmesi, ne pahasına olursa olsun düşmanın yurt topraklarından atılması konularında fikir birliği sağlandı. İlk büyük hedef Yunan işgal ordusunun Menderes’in güneyine geçirilmemesi ve gerekirse İtalyanların da desteğini alarak Muğla’nın her türlü cinayet, yağma ve taarruzdan korunması şeklinde belirlendi306.

304 Türkeş, a.g.e., ss.254. 305 Türkeş, a.g.e., s.255. 306 Türkeş, a.g.e., s.256.

On iki seçkin Muğlalı Belediye binasında 16 Mayıs’ta tekrar toplandı. Kuva-yı Milliye çalışmalarının daha etkin ve yaygın olabilmesi için gizli cemiyet çalışmaları müzakere edildi. Oybirliği ile gizli cemiyetin adı “Menteşeliler Müdafaa-i Vatan

Cemiyeti” olarak kabul edildi. Hafız Sabri ve Emin Kamil Beyler de cemiyetin

tüzüğünü hazırlamakla görevlendirildi.307 Menteşeliler Müdafaa-i Vatan Cemiyeti kuruluşunun üçüncü günü olan 19 Mayıs’ta 1919’da ise, yerel çete kuvvetlerini bir disiplin altında birleştirmek ve Cemiyete bağlama kararı aldı. Bu karar gereği önde gelen efe ve zeybeklerle ilişki kurularak ilk silahlı Milis Kuvveti olarak sonraki örgütlenmelerin de temelini oluşturuldu308.

27 Mayıs 1919 tarihinde “Umum ahali namına Saadettin ve on refiki” imzalı bir protesto telgrafını İtilaf Devletlerinin İstanbul’daki Yüksek Komiserlerine göndermişlerdir. “Bu müessif hadiselerin bir an evvel izalesi için bütün hükümetlerin

teşebbüste bulunması” istenen telgraf şöyle devam etmiştir:

“Livamız Fethiye, Bodrum, Marmaris, kazaları hiçbir sebep olmaksızın işgal edildiği gibi, İzmir’in de bu defa Yunan askeri tarafından işgal olunduğu teessürle işitilmiştir. Daha önce arz ve izah edildiği veçhile bu mahaller Türklerin milli hatıratı ile dolu tarihi yurtlardır. Genel nüfus itibarıyla yüzde sekseni Türklerin teşkil ettiği bu havalide, Türkler ile diğer unsurlar arasında Umumi Harpte bile birliği bozacak hiçbir hadise olmamıştır. Bu havalinin, yani Anadolu’nun Osmanlı memleketinden irtibatının kesilmesi hiç şüphesiz dünya sulhunu ihlal edecek önemli bir hadisedir. Bütün Türkler son derece heyecanla, vatanları uğrunda hâkimiyetlerini korumaya ve devam ettirmeye azmetmişlerdir. Milletlerarası hukuka, adalet kaidelerine ve hakkaniyete uymayan iş bu müessif vaziyetin düzeltilmesi için bütün milletlerin hükümetlerinin acele ve adilane teşebbüslerde bulunmalarını sabırsızlıkla bekleriz309.”

307 Türkeş, a.g.e., s.256.

308 18 Efeden oluşan “Muğla Serdengeçtiler Müfrezesi” Muğla’da kurulan ilk Milis Kuva-yı Milliye

Çetesidir. Bu müfrezede yer alan 18 Efe şunlardır: Ejderhaoğlu Muhammet Efe, Topaloğlu Mehmet, Topaloğlu Ahmet Efe, Hacı Geçioğlu Hüseyin Efe, Damgalıoğlu Tahir Efe, Gıvılattı Halil İbrahim Efe, Sakaloğlu Efe, Tahsildaroğlu Feyzullah Efe, Aşçı Abdurrahmanoğlu Mehmet Rıfkı Efe, Aşçı Adurrahmanoğlu Emin Efe, Mutasarrıfoğlu Rüştü Efe, Çavuş İbrahim Efe, Hacı İliğoğlu Mehmet Efe, Helvacıların Mehmet Ali Efe, Düğürekli Cücümün Ali Efe, Çakıcı Mehmet Efe, Kısa Hasanoğlu Ali Rıza Efe, Kireşçi Yörük Mehmet Efe. Bkz. Türkeş, a.g.e., s.256.

Muğlalılar bir yandan teşkilatlanma çalışmalarına devam ederken, öte yandan da protestolara devam etmişlerdir. Menteşe livası adına İhtilaf Devletleri temsilcilerine gönderilen protesto telgrafında, bütün İslam ahalinin mütareke şartlarına dayanarak Wilson Prensipleri dairesinde adilane bir sulhu bekledikleri belirtilmiştir. Bu bekleyişte Türk halkının sükûn ve vakarını sonuna kadar koruduğu halde, mütarekeye ters bir şekilde İzmir’in işgali ve bu işgal sırasında Yunanlılar tarafından yapılan cinayetlerin tüm livayı kedere boğduğu ve işgalin protesto edildiği bildirilmiştir. Mütareke ahkâmınca hukuku hâkimiyetin İtilaf devletleri teminatında olduğu ve İzmir’in işgali sırasında Babıâli’ye verilen notada sadece İzmir kaleleriyle İzmir şehrinin işgalinden bahsedilirken, işgalin genişlemesinin Menteşelilerce hak ve hayatlarına bir darbe olarak görüldüğü ve bu durumun protesto edildiği bildirilmiştir. Bütün Anadolu’da İslam nüfusunun çoğunluk arz etmesine karşı Yunan işgallerinin anlaşılamadığı İtilaf Devletleri mümessillerine bildirilmiştir. İzmir’de Türklerin hak ve hâkimiyetlerinin milli ve dini mevcudiyetlerinin mahvedilmeye çalışıldığından bu durumun önüne geçilmesi İtilaf Devletlerinden istenilmiştir310.

Görüldüğü gibi daha önce alınan kararlar gereği, siyasi teşebbüslerde bulunulmaya devam edilmiştir. Fakat tüm bu telgraflar karşı tarafta ciddi bir karşılık bulmamaktaydı. Çünkü İtilaf Devletleri Anadolu’yu Türklere bırakılamayacak kadar kıymetli gördüklerinden, çoktan kendi aralarında paylaşmışlardı.

III. YUNAN VE İTALYAN İŞGALLERİNİN GENİŞLEMESİ VE İŞGAL SİYASETLERİ