• Sonuç bulunamadı

İZMİR’İN İŞGALİ VE İŞGALE TEPKİLER

D- PARİŞ BARIŞ KONFERANSI VE İZMİR’İN YUNANLILARA

II- İZMİR’İN İŞGALİ VE İŞGALE TEPKİLER

A- İZMİR MÜDAFAA-İ HUKUK-U OSMANİYE CEMİYETİ

Mondros Mütarekesi sonrası, daha çok belli bir bölgenin haklarının korunması ve Türklerin çoğunlukta olduğu yörelerin yabancı devletlerin denetime verilmemesi için, çeşitli bölgelerde Müdafaa-i Hukuk cemiyetleri kurulmuştu178. Bu Cemiyetlerin istatistikî bilgiler toplamak, yabancı dilde yayın yapmak, barışın koşullarını etkilemeye çalışmak gibi amaçları vardı. Bu gibi açık amaçların yanında, merkezi hükümet dışında bir siyasal örgütlenme oluşturarak, haklarına sahip çıkabileceklerini tüm dünyaya ilan etmek şeklinde gizli amaçları da vardı. Bu örgütlerin kurulduğu yerlerde özellikle Rum

176 İlbeyli Özer, “İzmir’in İşgali Sonrası İşgal Güçlerinin Müdahaleleri”, Belgelerle Türk Tarihi Dergisi,

C.23, S.41, Haziran 2000, s.42.

177 Bayraktar, “Milli Mücadelede…”, s.140.

178 Tarık Zafer Tunaya, Türkiyede Siyasi Partiler (1959-1952), İstanbul 1952, s.492, Polat, a.g.e., s.16

ve Ermenilerin işgal tehlikesi somutlaştıkça, örgütlerde nitelik değiştirmeye başladı. Cemiyetlerin amaçları, başlangıçtaki sınırlı propaganda örgütlerinden, silahlı direniş örgütlerine dönüştü.

Bu cemiyetlerin öncülüğünü aydınlar, din adamları ve esnaf gibi bölgedeki ileri gelenler yapıyorlardı. Çoğunun İttihatçılıkla yakın ilişkisi olmasına karşı, İttihatçılık suçlamasından kurtulabilmek için, programlarında siyasetle ilgileri olmadığını açıklamaya özen gösterdiler179.

Mütarekenin imzalanmasının ardından, 6 Kasım 1918’de Binbaşı Allan Dickson Komutasında 29 numaralı İngiliz monitörü, İzmir’de “Sperting Klüp” açıklarında demirlendi180. İzmir’de istasyon olarak kalacak olan Monitörün Komutanı Dickson, İtilaf Devletleri ile resmi münasebeti sağlamakla, yani mütarekenin uygulanmasını temin etmekle görevliydi181. Komutan Dickson, Ortodoks Papazlar tarafından bir tepside ekmek ve tuz sunularak karşılandı. Dr. Stefanopulos’un önderliğindeki bir grup Metropolitin oturduğu “Aya Fotini Kilisesine” giderek, Yunan bayrağı çekmiş ve kanlarının son damlasına kadar Türklerle mücadele edeceklerine ant içmişlerdi. Kordonda İngiliz gemisini sevinç gösterileri ile karşılayan Rumların, bundan sonra şımarıklığı daha da arttı182. Mevcut karışıklık karşısında Vali Vekili Nurettin Paşa bir bildiri yayınlayarak183 “usulsüz bayrak asanların kanuni muameleye tabi tutulacağını” bildirmişti184. Binbaşı Dickson’da 7 Kasım’da yaptığı basın toplantısında özellikle gazetelere seslenerek, bu tür taşkınlıkların çirkin olduğunun halka anlatılmasını istedi. Açıktan bu şekilde hareket edilmesi Yunan menfaatlerine zarar verdiğinden Adalar Valisi Zafiropulos İzmir’e gönderilerek, İzmirli Rumlara gereksiz gösteri ve taşkınlıklardan kaçınmalarını telkin etti. Valinin gelişinden sonra, yerli Rumlar arasında

179 Tekeli, İlkin, a.g.e., s.57, Kabasakal makalesinde, Mustafa Kemal Paşa’nın Müdafaa-i Hukuk

örgütlenmesi hakkında şu açıklamasına yer verir: “Asıl Milli birliği oluşturan ve İstanbul’un içinde bulunduğu şartlara rağmen, bu birliği içeride ve dışarıda göstermeye yönelik bir amaç için yapılan örgütlenme ise, yalnız Kuva-yı Milliye fertlerinden oluşan silahlı kişilerden ibaret değildi. Aksine bütün memleketin en ücra köşelerinde bile doğmuş, doğrudan doğruya kanuni ve çağdaş bir örgütlenme vardı ki, ona “Müdafaa-i Hukuk” örgütü diyoruz…” Bkz. Ata Kabasakal, “1920 Yılında “Kuva-yı Milliye” Örgütleri, Eylemleri ve Gelişmeler”, BTTD, C.29, S.60, Ocak 2002, s.23.

180 Taçalan, a.g.e., s.144. 181 Bayar, a.g.e., C.5, s.1601.

182 Bilge Umar, İzmir’de Yunanlıların Son Günleri, Ankara 1974, s.42, Bayar, a.g.e., C.5, ss.1600-

1601.

183 Bildiri İçin Bakınız, Türkmen Parlak, Yunan Egeye Nasıl Geldi Nasıl Gitti, İzmir Sosyal Hizmetler

Vakfı Kültür Yay., İzmir 1982, s.259.

bir silahlanma yarışı başlamış, ilerde ortalığı kana bulayacak milis güçler bu günlerde oluşturulmuştu185.

6 Kasım’da gelen İngiliz savaş gemisini, Fransız ve İtalyan savaş gemileri takip ettiler. Yunan temsilcileri ise Amiral Calthorpe’u ziyaret ederek, İzmir’e bir savaş gemisi de kendilerinin göndermelerini istediler. Bu talebin kabul edilmesi üzerine Mavridis, Atina’dan gelen Milletvekili Zamanos’u da alarak, “Küçük Leon” adlı savaş gemisi ile 24 Aralık’ta İzmir’e girdi. 27 Aralık’ta İzmir’de Mavridis’in Başkanlığında “Yunan Temsilciliği” oluşturuldu. Bunu takiben limanda gemisi bulunan İtilaf Devletleri de, İzmir’de siyasi temsilcilikler oluşturdular186.

Mavridis’in ardından gelen subaylar vasıtasıyla, Rumlar artık yer altı teşkilatına inerek, daha örgütlü şekilde çalışmaya başladılar187. Yerli Rum ve Yunanlı militanlar Ortodoks Papazların kontrolünden çok İzmir’e gönderilen sivil giyinmiş Yunan subaylarının emrinde hareket edeceklerdir188.

6 Kasım 1919 günü 29 nolu İngiliz monitörünün İzmir limanına girmesiyle, Rumların yaptıkları taşkınlıklar hayli artmıştır. 8 Kasım 1918 tarihli Anadolu Gazetesi’nde, ellerinde Yunan bayrakları olan Rumların taşkın hareketlerde bulunarak İngiliz monitörünü karşılamak üzere Pasaporta gittiklerine yer verilmiştir189.

Kordondaki Sporting kulübünün balkonundan durumu izleyen Türk tüccarlarından Moralızade Halit ve Nail Beyler ile Maliye Müfettişi Menemenlizade Muvakkak Bey, Emekli Binbaşı Hüseyin Lütfi Bey, İtibarı Milli Bankası ikinci Müdürü Abdurrahman Sami Bey durumun ciddiyetini görerek, İzmir’i Yunanlılara karşı savunmak için bir Cemiyet kurma kararı aldılar. Cemiyetin adı için Halit Bey’in önerisi olan “İzmir Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti” kabul olmuşsa da190, İstanbul hükümetinin

185 Parlak, a.g.e., s.262. 186 Bayar, a.g.e., C.5, s.1605.

187 İzmir’de üç dispanser açmışlardır. Bu dispanserler Yunan yer altı çalışmalarının görünen uçarlıdır. Bu

kuruluşlara ilaç gönderme bahanesiyle silah ve cephaneler kente sokuldu. Bunların saklanmasında okullardan, kiliselerden büyük ölçüde faydalanıldı. Bkz. Umar, a.g.e., s.48.

188Parlak, a.g.e., s.256.

189 Muzaffer Tepekaya, “İzmir’in İşgaline İlk Tepkiler İzmir Müdafaa-i Hukuk-u Osmaniye Cemiyeti ve

İlhakı Red Heyet-i Milliyesi”, PAÜ.Eğitim Fak.Derg., S.1, 1996, s.34.

190Taçalan, a.g.e., s.145, Çapa, Müdafaa-i Hukuk-u Osmaniye Cemiyeti kurucularının sanat ve mahall-i

ikametlerini şu şekilde belirtir. 1- Hacı Hasanzade Edhem Bey (Doktor, Karantina), 2- Hüseyin Lütfi Bey (Mütekait Binbaşı-Uzunyol), 3- Moralızade Halit Bey (Tüccardan-Karşıyaka), 4- Tokadızade Şekip Bey (Tüccardan, Mebus-ı esbak-Karşıyaka), 5- Selahattin Bey (Tüccardan, Erkan-ı Harbiye Miralaylığından Mütekait-İkinci Salhane Mahallesi), 6- Arif Bey (Tüccardan), 7- Abdurrahman Sami Bey (Erkan-ı Harbiye Başkanlığından Mütekait-Karşıyaka), 8- Sahlepçizade Hacı Mithat Bey (Tüccardan- Karantina), 9- Moralızade Nail Bey (Tüccardan- Karşıyaka) Bkz. Mesut Çapa, “İzmir Müdafaa-i Hukuk-u Osmaniye Cemiyeti”, AAMD, C.VII, S.21, Temmuz 1991, s.555.

yanlış yorumlarına yol açabileceği düşünülerek, Cemiyetin adı, “İzmir Müdafaa-i

Hukuk-u Osmaniye” şeklinde değiştirildi191. İzmir Müdafaa-i Hukuk-u Osmaniye Cemiyetinin maksadı;

“Aksam-ı vatanın madden ve manen terakki ve tealisi esbabını temine

çalışmak, efkar ve hissiyat-ı memleketi, alemi medeniyete iblağ ve isal eylemek, bu maksadın husulüne mani olacak her türlü teşebbüsata karşı Müdafaa-i Meşrua ve ilmiyede bulunmak ve bu memlekette ekseriyeti teşkil eden anasırın hukukunu edille-ilmiye ve mukniası ile enzar-ı medeniyete karşı ispat etmekten ibarettir” şeklinde açıklandı192.

Cemiyet vatanın ilerlemesi için çalışmayı, memleketin genel hissiyatını ve Türklerin çoğunluğu teşkil ettiğini delilleriyle dünyaya ispat etmeyi hedef olarak belirlemiş ve bu çerçevede çalışmalara başlamıştı.

Cemiyet Paris Barış Konferansını etkilemek amacıyla, kurucularından Nail Bey’i İstanbul’a gönderdi. Nail Bey Barış Konferansına Türklerin haklarının tanınması yönünde muhtıralar vermişti. İtalyan Olağanüstü Komiseri Kont Sforza ile ilişki kuran Nail Bey, Batı Anadolu’yu temsil edecek bir heyetin Barış Konferansına gönderilmesi için de çalıştı193.

İzmir Müdafaa-i Hukuk-u Osmaniye Cemiyeti, Nurettin Paşa’nın Vali Vekilliği zamanında, Hürriyet ve İtilaf taraftarlarının menfi tutumuna karşı faydalı faaliyetler yürüttüler194. Cemiyet 8 Kasım’da, Nurettin Paşanın yerini alan Tahsin (Uzer) Bey zamanında resmen kuruldu195. Hürriyet ve İtilaf Fırkalı Ethem Bey’in Valiliği zamanında ise, cemiyette tekrar bir duraklama görüldü. “İttihatçılık ve Bolşeviklikle”

191 Müslüman tüccarlardan Moralızadelerin evinde çalışan Pavlidis adlı Rum, 6 Kasım gecesi İngiliz

gemisini karşılamaya gitmiştir. Sırtında acayip bir frak başında silindir şapka ve hafif içkili olarak Moralızade ve arkadaşlarına alaycı şekilde “günaydın beyler” diyerek içeri girmiştir. Durumun ciddiyetinin farkında olan Moralızade Halit Bey, “işte gördüğünüz gibi, bizim desteğimizle yaşayan bir Rum böyle yaparsa geri kalanların nankörlük ve küstahlıklarını siz hesap edin artık!... Bu günden tezi yok bir cemiyet kurup İzmir’i Yunanlılara karşı müdafaa için elimizden gelen gayreti gösterelim” demiştir. Bu teklif orada bulunanlar tarafından derhal kabul edilmiş ve gayrı resmi olarak cemiyet kurulmuştur. Bkz. Taçalan, a.g.e., ss.144-148, Cemiyetin kurulmasında amaç kayıtsız şartsız vatan müdafaasını temin etmek olduğu halde, toplantıya katılan 2 kişinin şiddetli ısrarı sonucu Wilson Prensipleri dahilin de ve ilmi mahiyette çalışmak üzere cemiyetin ismi “İzmir Müdafaa-i Hukuk-u Osmaniye Cemiyeti ” şeklinde değiştirilir. Bkz. Bayar, a.g.e., C.5, s.1619.

192 Tunaya, a.g.e., s.481.

193 Nail Moralı, Mütarekede İzmir Olayları, T.T.K. Yay., Ankara 1973. s.7. 194 Tansel, a.g.e., s.169.

195 Elde kesin kurulduğu tarihi bildiren belgeler olmamakla beraber, tüzük ve dilekçenin 1 Aralık 1918’de

vilayete verilmiş olmasının kuvvetle muhtemel olduğunu belirtir. Bkz. Ali Galip Alçıtepe, Batı Anadolu

suçlanarak sindirilen cemiyet, tekrar aktif faaliyetine Nurettin Paşa’nın ikinci kez valiliği zamanında başladı. İzmir’deki partiler, cemiyetler, tüccar kulübü gibi muhtelif kurulların delegelerinden bir istişare heyeti meydana getirildi. Heyetin cemiyete ait işleri görüştüğü sırada Celal (Bayar) Bey’in, “davacılarını dinleyen insafsız hâkimler

karşısında bulunuyoruz, kurtuluş ümidini ancak silaha sarılmakta görüyorum” demesi,

Moralızade Halit ve Muvaffak Bey gibi birkaç zat dışındakilerin müzakerelerden ayrılmasına neden olmuştu196. Celal Bey’in silahlı direniş zorunluluğunu ifade eden konuşması üzerine cemiyetten birçok kişinin ayrılması, henüz durumun ciddiyetinin tam olarak farkında olunmadığını göstermektedir. Ayrıca işgal vahşetinin yaşanması üzerine silahlı direniş zorunluluğunun kendiliğinden ortaya çıkması, Celal Bey’in yaklaşan tehlikeyi ne derece iyi tahlil ettiğini bize göstermektedir.

Mart ayına gelindiğinde İzmir Müdafaa-i Hukuk-u Osmaniye Cemiyeti tüm Ege bölgesini temsil edecek, içte ve dışta davayı duyuracak bir büyük kongre düzenleme kararı aldı197. Karar Nurettin Paşa’ya bildirilerek onunda desteği alındı198. Aydın vilayetinin tüm sancak ve kazalarına telgraf çekilmiş, her sancak ve kazanın belediye reisleri, müftüleri ile bir sancaktan dört, her kazadan iki temsilcinin, İzmir’de toplanacak kongreye katılmaları istenmişti199. Kongre hareketleri devam ederken, 12 Mart 1919’da heyetin İtilaf Devletleri temsilcilerine, Aydın iliyle Menteşe ve Karesi Sancakları Temsil Heyeti adına muhtıra gönderildi. Muhtırada, ülkenin bulunduğu kötü durumdan faydalanmaya çalışan küçük milletlerin, milyonlardan kurulu bu ırka hükmetme sevdasına kapıldıkları belirtilerek yapılacak ıslahatlarla azınlık haklarının gözetileceği bildirilmiştir200

17 Mart 1919 günü İzmir Müdafaa-i Hukuk-u Osmaniye Cemiyetinin büyük Kongresi, Milli Kütüphane sinemasında toplandı. Kongreye 37 belediye reisi, 37 müftü olmak üzere 165 delege katıldı201. Kongre Umumi Kâtipliğe Cami Bey’i, Reisliğe İzmir Belediye Reisi Hacı Hasan Paşa’yı, Başvekilliklerine ise Balıkesir Belediye Reisi Hafız Mehmet Emin, Manisa Belediye Reisi Bahri, Aydın Belediye Reisi Emin, Denizli Belediye Reisi Hacı Tevfik ve Muğla Belediye Reisi Ragıp Bey’leri seçmişti. Cemiyetin Umumi Heyette okunan raporunu incelemek üzere, ayrıca encümenler

196 Bayar, a.g.e., C.5, s.1619. 197 Taçalan, a.g.e., ss.186-187. 198 Tansel, a.g.e., C.1, s.177.

199 Kamil Erdeha, Milli Mücadelede Vilayetler ve Valiler, İstanbul 1975, s.380. 200 Taçalan, a.g.e., ss.188-189.

seçildi. Cemiyetin toplanışında yalnız milli menfaatleri koruma duygusu hâkim olmasına rağmen, Hürriyet ve İtilaf Partisi ve gazeteleri bu çeşit faaliyetler İttihatçı sistemdir, yıkılması gerekir şeklinde gösterdiler202.

Seçilen yeni yönetim kuruluna, İttihatçıların dışındakilerin de katılmasına ayrıca özen gösterildi203. Kongre üyelerinin sosyo-ekonomik durumları bakımından din adamlarının ağırlıkta olduğu görülmekteydi204. Kongre 20 Mart 1919’da, İstanbul’da ki İtilaf Devletleri temsilcilerine bir muhtıra gönderdi205. Kongre Türk ulusunun bir bütün olarak kalmasını, Batı Anadolu’da gerek emlak ve arazi, gerekse nüfus yönünden Türklerin etkin olduğunu, Batı Anadolu adına tüm dünyaya duyurdu. Ayrıca bu bölgede yapılacak mülki değişikliğin, ulusal bünyeyi bozacağını, Türk halkının vakarını korumasına karşın, gerektiğinde hakkını korumaktan da geri durmayacağını bildirdi.

Gelişmelerden endişelenen İtilaf Devletlerinin baskısıyla, Nurettin Paşa İzmir Valiliğinden alınarak, yerine İzmirli vatanseverlere zor günler yaşatacak olan Kambur İzzet 24 Mart’ta İzmir Valiliğine atandı206. Halit ve Nail Moralı kardeşlerin, Nurettin Paşa’ya yazdığı mektuba göre Vali İzzet Bey kongre için; “siz taklib-i hükümet için

çalışır bir müessesiniz. Memleket hukukunu Müdafaa-i elinizde bir kalkandır. İttihatçılık ve Bolşeviklikle müntehimsiniz207” demekte idi. İzmir Müdafaa-i Hukuk-u Osmaniye Cemiyetinde başlayan çözülme sonucu, Mart 1919 başlarında Moralızade Halit ve Nail Bey’lerle, Süvari Kolordusu Levazım Reisi Yarbay Faik, Cami Bey, eski İzmir Mevki Komutanı Mehmet Arif, Dersim Askerlik Dairesi Başkanı Binbaşı Zekai ve Karahisar Mebusu Hulusi Beyler tarafından Müdafaa-i Vatan Komitesi kuruldu208. Vali İzzet Bey’in, “Sulh takarrür edip ahval tamamen tavazzuh etmedikçe, esaslı hiçbir

şey yapılmayacaktır. Mesaimizin hedefi, anasır-ı muhtelife arasında, her türlü su-i tefehhümleri kaldırmak…” şeklindeki konuşması209, cemiyette başlayan çözülmenin

202 Bayar, a.g.e., C.5, s.1631.

203 Yeni yönetim kurulu şöyledir: İzmir Belediye Reisi Hacı Hasan Paşa, Dahiliye Nezareti Eski

Müsteşarı Cami Bey, Tokadizade Şekip, Hacı Ali Paşazade Refik, Eski Mektupçulardan Ahmet Şükrü, Mevlevi Şeyhi Nurettin Efendi, Salepçizade Hacı Mithat, Müsavat Gazetesi Baş Yazarı İbn Hazım Ferit, Hacı Hasanzade Doktor Ethem, İzmir Eşrafından Kapanizade Tahir, Abdurrahman Sami, Tüccardan Moralızade Halit, Ahenk Gazetesi sahibi Ali Nazmi, Osmanzade Rüştü ve Moralızade Nail’dir. Bkz. Tekeli, İlkin, a.g.e., s.66.

204 Lütfi Müftüler, Milli Mücadelede Aydın Cephesinin Kurucusu Denizli Heyet-i Milliyesi, Balıkesir

1947, s.4. 205 Taçalan, a.g.e., ss.196-198. 206 Kaygusuz, a.g.e., s.172. 207 Moralı, a.g.e., s.14. 208 Moralı, a.g.e., s.25. 209 Tansel, a.g.e., s.183.

sebeplerini ve mücadele taraftarlarının hangi zor şartlar altında faaliyetlerini sürdürmeye çalıştıklarını göstermektedir.

İzmir’in işgal edileceği haberi 13 Mayıs öğleden sonra Ayafotini Kilisesinde Mavridis’in, Venizelos’un mektubunu okumasıyla Rum cemaatine iletildi210. İzmirli vatanseverler ise haberi İzmir Müdafaa-i Hukuk-u Osmanlı Cemiyeti kurucularından, Menemenlizade Muvaffak Bey’in İtalyan Konsolosluğundaki dostları vasıtasıyla öğrenmişti211. İtilaf Devletleri Paris görüşmelerinde de incelendiği gibi, son ana kadar işgal hakkında İstanbul’a bilgi vermemişti. Vali İzzet Bey durumdan endişelenerek Calthorpe’u ziyaret etmiştir. Valinin İzmir’in işgalinin halka çok kötü tesir edeceğinden bahsetmesi üzerine Calthorpe müttefikler her neye karar verirse versin kendisinin halkı teskin için elinden geleni yapması gerektiğini Valiye söylemiştir212.

14 Mayıs’ta Ali Nadir Paşa Harbiye Nezaretine gönderdiği telgrafta, üç farklı şayianın dolaşmakta olduğunu bildirdi. Bunlardan birincisi, İtalyanların yapacakları ihraç, ikincisi Yunanlıların yapacağı ihraç, üçüncüsü ise Yunan Kızıl Haçının el altından silahlandırdığı yerli Rumlar tarafından yapılacak işgal olduğundan bahsetti. Ayrıca İzmir’e son günlerde bir İtalyan, bir Amerikan, bir İngiliz Diretnotu, iki büyük Yunan zırhlısı ile Amerikalı Amiral Bristol ve İngiliz Generalinin gelmesinin ne anlama geldiğini sordu. Telgrafın sonunda ise yukarıdaki üç şıktan biri vuku bulursa, nasıl hareket edilmesi gerektiğinin acilen bildirilmesini istedi213.

İzmirli vatanseverler kulaktan kulağa yayılan söylentilerin ciddiyetini öğrenmek üzere, İzmir Sultaniyesinde bir toplantı düzenlediler214. Toplantıda Mustafa Necati Bey’in direnme örgütü kurulması yönündeki konuşması sonrasında, Müdafaa-i Vatan Komitesinin adı “İlhakı Red Heyet-i Milliyesi” şeklinde değiştirilerek Başkanlığa Halit Bey, Sekreterliğe ise Ragıp Bey getirildi. “İlhakı Red Heyet-i Milliyesi” bilgi almak için valiliğe bir heyet gönderdi. Vali İzzet Bey endişe edecek bir durum olmadığını, hükümetin her türlü tedbiri alacağını söylemişti215. Heyecanlı topluluğu teskin etmeyen bu cevap üzerine, Vali İzzet Bey’e ikinci bir heyet gönderildi. Vali Bey heyeti çok soğuk karşılayarak, “Her şeyi Damat Ferit Paşa’ya yazdım, cevap bekliyorum”

210 Taçalan, a.g.e., s.216. 211 Taçalan, a.g.e., s.223. 212 Jaeschke, a.g.e., s.76. 213HTVD, S.37, Y.10, B.No:894. 214 Umar, a.g.e., s.100. 215 Umar, a.g.e., s.101.

demekle yetinmişti216. Valinin her türlü hareketten kaçınılarak sükûnetin korunması yönündeki telkinlerine karşı İzmirli vatanseverler, Hacı Hasan Hanındaki Türk Ocağında bir toplantı yaptılar. Yapılan toplantıda işgalin protesto edilerek Maşatlıkta bir miting yapılması, işgalin Yunan kuvvetleri dışındaki birliklerle yapılması için İtilaf Devletlerine bir heyet gönderilmesi, eli silah tutanların Anadolu’ya giderek silahlı direnişi başlatması ve depolardan mahkûmlara silah dağıtılması kararı alınmıştır217.

Tehlikenin artık çok yakın olduğunun farkında olan İzmirli vatanseverler, uzun yıllar Türk hâkimiyetinde yaşamış Yunanlıların, vatanlarını işgal etmesinin kabul edilemez olduğunu açıkça ilan etmişlerdir. Ayrıca eli silah tutanların bir an evvel Anadolu’ya gitmelerinin istenmesi ve hapishanedeki mahkûmların dahi bırakılarak tüm halka silah dağıtılması kararının alınması, İzmir’in işgaline kayıtsız kalınmayacağını göstermektedir.

Bu toplantıda bir gurup, Yunan işgalinin protesto edilmesini ve şehrin İtilaf Devletleri tarafından işgal olunmasının talep edilmesini teklif ettiler. Gençler ise, “Efendiler, silahtan başka müdafaa edecek vasıta yoktur” diyerek bu teklife karşı çıktılar. Gençlerin bu teklifine Hürriyet ve İtilaf Partililer, “Memleketi yangına mı

vereceksiniz?” diyerek şiddetle karşı çıktılar. Böylece toplantı sonuçsuz kaldı. Bu arada

bazı ihtiyat subayları Kolordu Komutanı Nadir Paşa’ya giderek, Yunan’a karşı silah istemişlerse de Nadir Paşa’nın, “Silahlı göreceğimiz her kimseyi, Divanı Harbe

yollayacağım” cevabıyla karşılaşmışlardır.

Durumdan endişelenen Müdafaa-i Hukuk-u Osmaniye Cemiyeti kurucuları toparlanarak, büyük bir miting tertiplenmesi kararını aldılar. Bir bildiri hazırlanarak, İzmir halkı Maşatlık mitingine çağrıldı. Anadolu matbaasında basılarak, Türk mahallelerinde davullar çalınmak suretiyle dağıtılan beyannamede şunlar yazılıdır:

“ Ey bedbaht Türk !

Wilson Prensipleri unvan-ı insaniyetkaranesi altında senin hakkında gasp ve namusun hetk ediliyor. Buralarda Rum’un çok olduğu ve Türklerin Yunan’a ilhakını memnuniyetle kabul edeceği söylendi ve bunun neticesi olarak güzel memleket Yunan’a verildi.

216İHG, Der. Ömer Sami COŞAR, 15 Mayıs 1919, No:1. 217 Taçalan, a.g.e., ss.229-230.

Şimdi sana soruyoruz: Rum senden daha mı çoktur? Yunan hâkimiyetini kabule taraftar mısın? Artık kendini göster. Tekmil kardeşlerin Maşatlık’tadır. Oraya yüz binlerle toplan ve kahir ekseriyetini orada bütün dünyaya göster. İlan ve ispat et… Burada zengin, fakir, âlim, cahil yok. Fakat Yunan hâkimiyetini istemeyen bir kirle-i kahire vardır.

Bu, sana düşen en büyük vazifedir. Geri kalma! Hüsran ve nekbet fayda vermez. Binlerle yüzbinlerle Maşatlık’a koş ve Heyet-i Milliyenin emrine itaat et.

Reddi İlhak Heyet-i Milliyesi218

Bildiride şimdiye kadar Wilson Prensiplerine ve Avrupa’ya boşu boşuna güvenildiği vurgulanarak, bu devletlerin İzmir’i Yunan’a verdikleri ifade edildi. Sorulan sorularla işgalin kabul edilmesinin mümkün olmadığı halka hatırlatıldı. Maşatlıkta yapılacak mitinge İzmirli tüm vatanseverler çağrılarak, bu haksız işgalin durdurulması için birlik halinde tüm dünyaya haykırılması istendi. Tam bu zamanda gösterilecek kararsızlığın telafisi imkânsız sonuçlar doğuracağı ilan edildi.

Geç vakit binlerce İzmirli kadını, erkeği, ihtiyarı, çocuğu ile Musevi Mezarlığına toplandılar. İtilaf Donanmasına kalabalık olduğu izlenimini verebilmek için, Milli Kütüphane inşaatındaki tahtalarla büyük ateşler yakıldı. Yüksekçe bir yere çıkabilen bir kaç yüz kişiyi etrafına alarak heyecanlı konuşmalar yaptı. Konuşanlar arasında Müftü Rahmetullah Efendi, Ahenk Gazetesi yazarlarından Şevki Bey, Hasan Tahsin Recep, Hacı Hasan Paşa, Vasıf (Çınar), Mustafa Necati Beyler gibi önemli kişiler vardı. Anadolu Gazetesi sahibi Haydar Rüştü ile Hukuku Beşer Gazetesi Baş Yazarı Tahsin Recep’te mücadele fikrini şiddetle müdafaa ettiler219 .

Miting sonucunda alınan kararlardan, İtilaf Devletleri nezdinde siyasi teşebbüslerin yapılmasının ve başlatılacak direnişe tüm Anadolu’nun katılmasının gerekli görülmesi olumlu gelişmeler olmakla beraber; işgalin mutlak surette yapılması gerekiyorsa, bunun İtilaf Devletleri tarafından yapılmasının istenmesi, yapılacak işgalden çok, işgalin Yunanlılar tarafından yapılmasına karşı büyük bir hınç duyulduğunu ortaya koymaktadır.

Mitingin devam ettiği süre zarfında, limandaki İtilaf Devletleri harp gemilerinin kuvvetli projektörleri, Musevi Mezarlığını aydınlattı. Topluluk dağılırken İlhakı Red

218İHG, Der. Ömer Sami COŞAR, 15 Mayıs 1919, No:1.