• Sonuç bulunamadı

RUM AZINLIKLARIN FAALİYETLERİ

Rumlardan özellikle İzmir kıyılarında oturanlardan bir kısmı yaklaşık iki bin sene evvel göç ederek Anadolu’ya yerleşmişti. Diğer kısmı ise Yunan şehirleriyle adalardan göç ederek, Anadolu’da demiryolları boyunca istasyon merkezlerine, büyük kasaba ve şehirlere, denize yakın köylere yerleşmişlerdi120. Batı Anadolu’da gayrimüslim nüfusun artışı XVII. yüzyıldan itibaren başlamıştır121. Rum nüfus özellikle kıyı bölgelerinde yoğun olarak yaşamakta olup, Ege’de Rumların en yoğun olarak yaşadığı yerlerin başında ise İzmir gelmekteydi122.

Yunanistan başlangıçtan itibaren işgal ettiği arazide nüfus üstünlüğü sağlamayı amaçladı123. Özellikle Batı Anadolu kıyı şeridinde yaşayan Türkleri kaçırıp, buralara Rum göçmenleri yerleştirmek suretiyle124, planlı bir iskân politikası uygulamaya koyuldu125. Yunanistan’ın göç politikasının uygulanmasında, İngilizlerin ciddi destekleri olmuştur126. Polisiye önlemler nedeniyle Batı Anadolu’ya geçişleri oldukça sınırlı olan Rumlar, İzmir Yunan Komiserliğinin İngilizlerle işbirliği yapması sonucu Anadolu’ya kolayca giriş yapmaya başlamışlardı127. I. Dünya Savaşı sırasında Vali Rahmi Bey tarafından İzmir ve Batı Anadolu sahillerindeki Rumlar, bir tedbir olarak iç kesimlere sevk edilmişti128. Mondros Mütarekesinin imzalanmasıyla birlikte Rum

119 Yuluğ Tekin Kurat, Osmanlı İmparatorluğunun Paylaşılması, Turan Kitapevi, Ankara 1986, s.61-

62.

120Aker, a.g.e., s.5.

121 Georgios Nakracas, Anadolu ve Rum Göçmenlerin Kökeni, Çev.: İbrahim Onsunoğlu, İstanbul

2005, s.58.

122 1919 yılı itibarıyla, İzmir’de Rum, Ermeni, Musevileri Yunan uyruklular, Levantenler, toplam olarak

Türklerden daha fazla nüfusa sahiptir. Bkz. Nurdoğan Taçalan, Ege’de Kurtuluş Savaşı Başlarken, İstanbul 1970, s.48.

123 Cemil Şenalp, Ulusal Kurtuluş Savaşında Yunan İşgal Bölgelerinde Sivil Asker Hükümet Faaliyetleri, Harp Akademileri Basımevi, İstanbul Aralık 2000, s.88, Cum. Arş., F: 272.0.0.11, Y: 13.45.5.

124 Taçalan, a.g.e., s.181, Cum. Arş. F: 272.0.0.11, Y: 15.56.9.

125 Doğu Ergil, Milli Mücadele Sosyal Tarihi, Türkan Kitapevi, Ankara 1981, ss.64-65.

126 M.Tayyip Gökbilgin, Milli Mücadele Başlarken, C.1, Ankara 1959, s.61, Ekim 1919’da, önce 1.200

sonra 1.950 silahlı İngiliz askeri trenle Haydar Paşa’dan Anadolu’ya sevk edilmiştir. Bunlar arasında 600 kadar Rum bulunduğu, Harbiye Nazırı tarafından 29 Ekim 1919 tarihinde 12. ve 20. Kolordu Kumandanlıklarına bildirmiştir. Bkz. Mustafa Turan, Yunan Mezalimi, AAM yay., Ankara, 2006, s.34

127 Şenalp, a.g.e., s.88.

göçmenler akın akın kıyı şeridine göçmeye başladılar129. Bölgede İzmir’in işgalinden önceki günlerde yerli Rumların ve adalardan gelen çetelerin yarattığı yaygın bir huzursuzluk vardır. Sürülen ve kaçan Rumlar, Ocak 1919’dan itibaren Midilli, Sakız ve Sisam adalarından özellikle sahil kesime gelmeye başlamışlardı. Bundan sonra İngiliz ve Yunan elbisesi giyerek, kayıklarla köylerine dönen Rumlar130, kanlı öç alma olaylarına girişeceklerdi131.

Mübadele esasına tabi ve dönmeleri yasak olmasına karşı İzmir’e dönen Rumlar, İslam Muhacirlerinin ellerinde bulunan malları almak için tazyik ve tecavüzlerde bulunarak, İslam ahaliyi yerlerinden kaçırmaya çalıştılar. Örneğin Çeşme’de bulunan İslam Muhacirin İdaresi, Yunanlılar tarafından sebepsiz yere kaza haricine çıkarıldı. Yunan İstikam Komisyonu Reisi tarafından kiliseye toplanan İslam ahaliye; hane, dükkân, mağaza ve arazileri on beş gün zarfında terk etmeleri ihtar edilmişti. Ayrıca “Türklük aleyhinde ve hesabat-ı diniye ve milliyeyi rencide edecek esna-yı hakarette

bulunmaktan” da geri durulmamıştı132. İslam ahalinin yerlerinden göç etmeleri için, Çeşme kazasına tabi Karaköy Rum Çetesi tarafından yapılan baskınlarda pek çok kişi öldürülmüş, kadınlara taarruzda bulunulmuş ve paraları gasp edilmişti. Civar köylerde oturan ve bu facialardan korkan İslam ahali ise İzmir’e göçe başlamıştır133.

Osmanlı Hükümeti mütarekenin akdinden beri hiçbir kayda tabi olmaksızın Anadolu’ya göç eden Rumların mühim bir sayıya ulaştığını ve bu konuda acilen bir karara varılmasını gerekli gördü134. Ayrıca 21 Mayıs 1919’da Yunan tahriklerine yol açan yabancı şahısların, ülkeye şartlı girebileceğini bildiren bir genelge yayınladı135. 17.

129 Turan, a.g.e., s.45, Cum. Arş., F: 272.0.0.11, Y: 15.56.5, ATASE Arş., K: 461, G: 122, B: 122-1. 130 Turan, a.g.e., s.46, Cum. Arş., F: 272.0.0.11, Y: 15.56.9.

131 Avcıoğlu, a.g.e., s.1163.

132Cum. Arş., F:272.0.0.11, Y:15.56.5, EK-17. 133Cum. Arş., F:272.0.0.11, Y:15.56.9.

134 Sofuoğlu konuyla alakalı olarak 2 Nisan 1919’da, Dahiliye Nezaretinden Sadarete gönderilen şu

teskereye yer verir: “Akd-i Mütarekeden beri hiçbir kayda tabi olmaksızın suret-i tedriciye ve daima da memalik-i Osmaniye’ye dahil olmakta bulunan firari Rumların miktarı elyevm mühim bir yeküne bali olmuştur ve bunların bu vecihle vürutları siyasi ve idari bir çok müşkülat ve muhacir tevlidine mahsus olması kaviyyen muhtemel olmakla salifülarz tezkerede münderiç mütalaat ve esasat nazarı dikkate alınarak bu mesele hakkında Meclisi Hass-ı Vükalaca acilen bir karar ittihaz ve tebliği” Adnan Sofuoğlu, “Anadolu Üzerindeki Yunan Hareketleri ve Mütareke Dönemi Fener Rum Patrikhanesi Faaliyetleri”,

AAMD, C:X, S:28’den ayrı basım, TTK Bas., Mart 1994, s.195.

135 Tamim Şöyledir: “1- Her türlü esliha, cephane ve üniformanın, eşhas ve heyetler tarafından Osmanlı

Memaliğine ithali men edilmiştir. 2- Osmanlı tebaasından olmayan sivil şahısların, Osmanlı memaliğine seyahate gelirse, çıktıkları iskele ve istasyonun polis memuruna hüviyetleri ile sebeb-i vürüd ve mahalli müddet ikametlerini kayıt ve tahrir ettirmekte mecbur tutulacaklardır. 3- Balkan muharebesinden sonra Yunanistan ve Bulgaristan hükümetleriyle münakid muahede ahkâmına tabi olarak mübadele edilmiş, asker ahalisinin memalik-i Osmaniye’ye avdetlerinin men olduğu, 4- Yunanistan ve Bulgaristan ahalisinden, müddet-i muvakkat ikamet suretiyle dahi olsa bir Osmanlı vilayeti dâhilinde bir ay zarfında

Kolordu ise 1 Mart 1919 tarihli şifre ile göçmenlerin yurda girmelerine izin verilmemesini, girmiş olanlarında geri gönderilmeleri hakkında talimat vermişti. Emir doğrultusunda alınan sıkı tedbirler ve takipler sonucu Rum firarilerden 79 kişi sağ, 2 kişi ölü ele geçirilerek resmi makamlara teslim edildi136. Hükümet göçün durdurulması yönünde bir takım tedbirler almaya devam ederken, mevcut göçmenler içinde çeşitli kolaylıklar sağlamaktan geri durmadı137.

Yunan hükümetinin çeşitli vaatleriyle Anadolu’ya gelen Rum göçmenlerden umduklarını bulamayanlar, geri dönmeyi düşünür olmuşlardı. Bu durumdan endişelenen Sterghiades hiçbir suretle küçük Asyalıların, Yunanistan’a geri dönmesine izin verilmemesini emretti. Sterghiades İzmir Metropolitinden göçmenlere her bakımdan yardım için, toplumun tümünü kapsayacak bir bağış kampanyası başlatmasını istedi. Hükümetten ise göçmenler için yeterli miktarda un, zahire ve gerekli ihtiyaçların gönderilmesini talep etti138. Rum göçmenlerin durumunu iyileştirmek için, Yunan Yüksek Komiserliği de Milli Yunan Bankasının, Kasım 1919’da İzmir’de açılan şubesi sayesinde, 80.000 Rum göçmenine toplam 15 milyon drahmi kredi dağıtmıştı. 1920 yılı Ağustos ayına gelindiğinde, çiftçilere dağıtılan kredi miktarı 16 milyon 500 bin drahmiyi buldu139. Yüksek Komiserlik, Rum göçmenlerin mekân ve çevrelerinin imarı için, özel bir gayret sarf etmekte idi. Göçmenler arasından seçilen 800 kadar yapı ustası ve teknisyeni 30 guruba ayrılarak ev, kilise, okul, yol yapımında kullanıldı. Göçmenlerin ihtiyaçlarının karşılanması için Sterghiades, hükümete baskıya devam etti140.

Anadolu’ya göç eden Rumların yanında yerli Rumlar da, İslam ahali üzerindeki faaliyetlerine hız verdiler. İzmir’in işgalinden sonra bölge Rumları, dört gözle Yunan askerlerini beklemekteydiler. Her tarafa Yunan bayrakları asılmış, terziler ise Yunan

50’den fazla seyyah kabul olunmayacak, vürüd edenlerin seyahatleri büsbütün men edilecek, bu gibiler memleket haricine ihraç edilecektir.” Bkz. Turan, a.g.e., s.47.

136 Aker, a.g.e., s.11.

137 Osmanlı Hükümeti, Rum göçü daha sistemli başlamadan önce aldığı bir kararla, Türk halkının geri

dönen Rum’ların arazide yaptığı zirai çalışmalar sonucu elde edilen ürünün (tohumluk hariç), taraflar arasında uygun şekilde bölüştürülmesini bildirmiştir. Osmanlı hükümeti Yunan gemilerinin İzmir’e getirdiği iaşe erzaklarından da gümrük vergisi almama kararı almıştır. Bkz. Engin Berber, Sayılı Yıllar

İzmir (1918-1922), Ankara 1997, s.325.

138 Berber, a.g.e., ss.323-324, Cum. Arş., F: 272.0.0.11, Y: 15.55.12.

139 Batı Anadolu’da İskan Edilen Göçmenlere Tahsis Edilen Krediler: Bergama: 2.899.350 Drahmi 1491

kişiye, İzmir-Urla: 813.265 Drahmi 99 kişiye, Çeşme: 3.889.650 Drahmi 4.957 kişiye, Menemen: 798.950 Drahmi 660 kişiye, Karaburun: 2.899.350 Drahmi 2.886 kişiye, Foça: 1.687.350 Drahmi 1.838 kişiye, Ayvalık: 3.323.150 Drahmi 2.248 kişiye, Akhisar: 1.192.700 Drahmi 1.063 kişiye, Toplam: 17.503.765 Drahmi=2.200.000 TL. Bkz. Berber, a.g.e., s.326.

bayrakları yetiştirmede oldukça zorlanmışlardı141. Yerli Rumlar Aydın’a gelen iki İngiliz subayının gelişini dahi büyük sevinçle karşıladılar. Kadınlar bayramlık elbiselerini giymiş ve subayların kapılarına çiçekler bırakmışlardı142.

İnsani değerlerden uzak kadın, çocuk, yaşlı ayırmadan İslam halka her türlü tecavüzü meşru gören Rum çeteleri adalarda eğitilerek geri gönderilmişlerdir. 17. Kolordu Komutan Vekili Süleyman Fethi Bey’in, 5 Mart 1919’da Harbiye Nezaretine gönderdiği raporda, Söke kazasının yerli Rumlarından 791 kişinin adalarda silahlı eğitim gördükten sonra geri döndükleri ve bunların büyük kısmının Ahiköy ve Yoran’da toplandıkları bildirilmiştir143. İngiliz ve Yunan askeri elbiseleriyle köylerine dönen yerli Rumlar isyan çıkarmışlardır. Çeteci Rumlar Yoran’da bulunan 56. Tümene ait bir miktar cephane ve bombayı yağmalayarak, birkaç jandarma erini de şehit etmişlerdir144. Akhisar’a bağlı Marmara Nahiyesi Müdürü de Albay Bekir Sami Bey’e nahiyede ki Rum çetelerinden yakınarak, çetelerin İslam ahaliye baskınlar düzenlendiğini, Osmanlı’nın artık burada işi yok diyerek müdürlük binasına Yunan bayrağı çekildiğini haber vermişti145. İslam ahalinin Rum çeteleri tarafından sürekli taarruza uğradığı yerlerden olan Söke’de de146, nüfusun yarısı Rumlardan oluşmaktaydı. Söke’ye çok yakın olan Sisam Adası Rumları, İslam ahaliye çok zarar vermişlerdi147.

57. Fırka Komutanı Albay M. Şefik, 27 Mayıs 1919 tarihinde Harbiye Nezaretine gönderdiği telgrafta, Milas-Bodrum havalisinde Yunan çetelerinin faaliyette bulunduklarını, bunlara karşı müdafaa için halktan kuvvet teşkil edileceğini ve bunlara silah, cephane verileceğini bildirdi. Albay M. Şefik 2 Haziran 1919 tarihli raporunda da, Milas’ta Rum çeteleriyle müsademe olduğunu haber verdi. 12 Haziran 1919 tarihli şifrede, Bergama’yı işgale gelen Yunan kuvvetinin, daha ziyade yerli Rumlardan oluştuğu ifade edildi. Aydın Mevki Komutanlığından 57. Fırka Komutanlığına çekilen 18 Haziran 1919 tarihli telgrafnamede ise, Rum kadınlarının gündüzleri sepetlerle Topyatağı’ndan Rum mahallelerine cephane taşıdıklarını ve yerli Rumlardan teşkilat yapılmakta olduğunun haber alındığı bildirildi148.

141 Ünal, a.g.e., s.24. 142 Aker, a.g.e., s.9. 143 Turan, a.g.e., s.33.

144HTVD, Belge no:1025, s.43. 145 Ünal, a.g.e., s.46.

146 “Söke’de 74 mevcutlu 135. Alay olup, Milli Kuvvetlerle 150 olmuş, birlik yerli Rum çeteleriyle

çarpışmaktadır.” Bkz. ATASE Arş., K: 434 G: 123 B: 123-1.

147 Aker, a.g.e., s.11. 148 Turan, a.g.e., ss.36-37.

Kuşadası’nda da durum farklı değildi. Kuşadası sahilinde 300 kişilik bir Rum çetesiyle, aynı kuvvette diğer bir çetesinin Urla’ya çıkacağı, ayrıca Urla’da Manul ismindeki bir Rum’un başkanlığında 500 kişilik bir çetenin kurulmakta olduğu Türk makamlarınca haber alınmıştı149. Kuşadası’ndaki Çirkince adlı Rum köyünden çıkan Rum çeteleri, köyde bulunan Jandarma erlerini tehdit ederek firara zorladılar. Hat Muhafız Bölüğü erlerinin ise silahlarını alarak, Belevi köyünden Müslümanlara ait pek çok sığırı gasp ettiler150. Batı Anadolu’da pek çok yeri dolaşan Albay Bekir Sami Bey, İslam ahalinin Rum eşkıyasının taşkınlıkları nedeniyle hayvanlarını otlatamadıklarını, pazara gidemediklerini, resmi dairelerde işlemlerini yaptıramadıklarını belirtti151. İşgal Kuvvetleri Komutanı Zafiriou ise 26 Mayıs’ta yayınladığı beyannamede, Rum azınlığın İslam ahaliyi sürekli taciz ettiğini itiraf etmişti152.

Rum azınlıklar, Yunan çıkarlarına hizmet amacıyla kurdukları çeteler vasıtasıyla, kimi beldelerde İslam memurlarını kovarak “Yunan hükümeti namına

mestur idare ve teşkilatı mahsusa ihdasına” dahi çalıştılar. Bölge halkını göç ve imhaya

yönelen silahlı Rum çeteleri İslam ahalinden gasp ettikleri hayvanları, Sisam ve çevre adalara da sevk ediyorlardı. Ayrıca bu çeteler halktan topladıkları büyük meblağları Yunanlılar lehine Avrupa gazetelerinde neşriyatta bulunması için İzmir’e Venizelos namına göndermekteydi153. Rum azınlık, Türk halkıyla yaşadıkları uzun birlikteliğe karşı, Yunan kuvvetlerinin bölgedeki işgali kolaylaştırmak ve bölge halkının göç etmesini sağlamak için faaliyetlerini artırarak devam ettirdiler.

D-PARİŞ BARIŞ KONFERANSI VE İZMİR’İN YUNANLILARA