• Sonuç bulunamadı

Yerel Hizmet Sunumunda Yerel Yönetim STK PaydaĢlığı

Klasik liberal devlet anlayıĢında devlet; güvenlik, adalet, eğitim gibi klasik görevleri dıĢında hiçbir kamu hizmeti vermeyip, bunların dıĢındaki hizmetlerin özel giriĢimler tarafından yapılması gerektiği yer almaktadır. Bu devlet anlayıĢı 1929 Büyük Buhranı’na kadar kabul görmüĢ olup, buhranla beraber baĢlayan ekonomik sorunlarla sorgulanmaya baĢlanmıĢtır. Özellikle liberallerin savunduğu piyasaya müdahale etmeyen devlet olgusu sorgulanmıĢtır. Buhranla beraber, devletin piyasaya müdahale etmesi gerektiğini savunan J. M. Keynes’in politikaları ön plana çıkmıĢtır. Bu politikalarla beraber piyasada kamu sektörünün payı giderek artmaya, özel sektörün payı ise azalmaya baĢlamıĢtır. 1970’lerde yaĢanan petrol krizi ile Keynesyen politikaların eleĢtirildiği ve neoliberal politikalar olarak adlandırılan kamu sektörünün piyasadaki artan payının azaltılması ile özel sektörün piyasaya daha fazla girmesi gerektiğini savunan politikalar ön plana çıkmıĢtır. Aslında neoliberal politikalar ile birlikte devletin piyasadan çekilmesiyle oluĢan boĢluklarda STK’ların ön planda olması gerekliliği vurgulanmıĢtır.

Sanayi devrimi öncesi hizmet ve yardımlar, daha çok vicdani ya da dini duygular ile ĢekillenmiĢtir. Yani bireysel ya da toplumsal olarak sunulan hizmet veya yardımlar yönetsel anlamda kural ve sistemler dahilinde yapılmamaktaydı. Gönüllülük kavramı da bu noktadan hareketle 18. ve 19. yüzyılda devletin sosyal ve ekonomik uygulamalarına karĢı bir reaksiyon olarak geliĢmiĢtir. Liberal ekonomide “bırakınız yapsınlar, bırakınız geçsinler” yaklaĢımının ortaya çıkardığı kamusal sorunların önlenmesine yönelik kar amacı gütmeyen kuruluĢlar sistematik bir yaklaĢım olarak kendini göstermeye baĢlamıĢtır. 18. ve 19. yüzyılda STK’lara karĢı kendini göstermeye baĢlayan sistematik yaklaĢım, 20. yüzyılda batılı toplumlarda STK’ların kural ve sistemler dahilinde kurumsallaĢmasına öncülük etmiĢtir (Artan, 2012: 76-77). 20. yüzyılda YKĠ’nin ortaya çıkmasını sağlayan yeni sağ akımını oluĢturan iki görüĢ bulunmaktadır. Birincisi, neoliberaller olarak adlandırılan ve yeni sağ akımın ekonomik yönünü oluĢturan görüĢ, piyasada kamunun payının azaltılarak özel giriĢimlerin önünün açılması gerektiğini savunmaktadır. Ayrıca merkezi yönetimden halka daha yakın olan yerel yönetimlere daha fazla önem verilmesi gerektiğini vurgulamaktadır. Kısacası neoliberaller, minimal devlet anlayıĢını

94

benimseyerek yerelleĢmenin önünü açmaktadırlar. Yeni sağ akımının oluĢmasına neden olan ikinci görüĢ ise neomuhafazakarlardır. Neomuhafazakarlar, neoliberaller ile minimal devlet kavramında ters düĢmektedirler. Neomuhafazakarların savunduğu görüĢ, güçlü devlet anlayıĢıdır. Bu görüĢe göre devletin ekonomik alanda boĢalttığı yeri sosyal alana kaydırması gerektiğini savunmaktadır. Yani neomuhafazakarlar için aile, din, millet gibi sosyal değerleri oluĢturan olgular toplum için vazgeçilmezdir. Bu bakımdan devletin ekonomik anlamda piyasadaki payını azaltması ve sosyal değerlere önem veren güçlü devlet anlayıĢını benimsemesi gerektiğini vurgulamıĢlardır (Çolak, 2016: 352-356). Bu iki görüĢ, piyasanın sorunsuz iĢlemesi, sosyal adaletin sağlanması, geleneksel değerlerin korunması açısından STK’ların faaliyetleri temelinde kesiĢmektedirler (Arslan, 2010: 24). Yeni sağ akımının getirdiği yenilikler kamu hizmet sunumunda yerel yönetimler ile STK’ların paydaĢlığını ön plana çıkarmaktadır.

YerelleĢme, yerel demokrasinin geliĢmesi açısından önem taĢımaktadır. YerelleĢmeye yerel özerklik açısından bakıldığında, yerel yönetimlerin üzerlerindeki merkezi yönetim etkisinden kurtulmaları gerekmektedir. Merkezi yönetiminin etkisinden kurtulmak olumlu sonuçlar verebileceği gibi, olumsuz sonuçlara da yol açabilir. Örneğin, yerelleĢme halkın yerel yönetime katılımını artırarak demokrasiye katılımı güçlendirirken, yerel despotizmin ortaya çıkmasına yol açabilir. Yerel despotizm, merkezi yönetimin yetkilerini neredeyse tamamını yerel yönetimlere bıraktığında yerel yönetimlerin kendisini merkezi yönetim olarak görüp yöre halkı ile arasına hiyerarĢi konumu getirmesidir. Yerel despotizmin oluĢmaması için STK’lara büyük görevler düĢmektedir. Kamuoyunun aydınlatmak, bilinçlendirmek ve yerel yönetimlerce verilen kamu hizmetlerinin aksaması durumunda yerel yönetimlerle iĢbirliği içinde olmak bu görevlerden bazılarıdır (GüneĢ, 2019: 16; Aktan, 1998: 4). Yerel yönetimlerin STK’larla paydaĢ konumda yerel hizmet verebilmesinde demokrasi kavramı da önemli bir rol oynar. Böyle bir paydaĢlığın olabilmesi için yerel halkın sadece siyasi oy veren bireyler olarak algılanmayıp, yönetime katılımlarının sağlanarak yerel demokrasinin oluĢturulması gerekmektedir. Bu açıdan yerel yönetimler, STK’lar ile iliĢkilerini geliĢtirmeye özen göstermelidir. Bir baĢka ifadeyle yerel yönetimler halka açık, Ģeffaf bir yönetimi tercih etmek durumundadır.

95

PaydaĢlık doğrultusunda tercih edilen Ģeffaflık, halkın olumlu ya da olumsuz tepkilerine önem veren yerel yönetimlerin baĢarısı ile birlikte yerel hizmetin demokratikliğini ve etkinliğini de artıracaktır. KuĢkusuz yerel yönetimlerin organlarının salt seçimle oluĢacağının öngörülmesi bu kurumlara demokratik nitelik kazandırmaya yetmez. Günümüzde hemen hemen tüm ülkelerde yerel yönetimlerin demokratik niteliğini kazanmasının nedeni de yerel halkın kendi kendini yönetmesine olanak vermesinden kaynaklanmaktadır. Burada yerel halkın temsilci örgütü olarak STK’lar, katılım araçlarının en baĢında yer almaktadır (GüneĢ, 2019: 17-18).

Yerel yönetimlerin ve sivil toplumun yeni bir toplumsal iĢbölümü çerçevesinde güçlendirilmesi gündeminin ana parametreleri ile yerel yönetiĢim kavramının temel özellikleri arasında benzerlikler vardır. Nitekim, demokrasi tanımlarında devlet-birey iliĢkileri, çevre kuramı, özel alan-kamusal alan konularına eğilen düĢünürler sivil toplumun desteklenip güçlendirilmesi ve yeni bir toplumsal iĢbölümüne gidilmesi gerekliliğini vurgulamıĢlar ve yerel yönetiĢim kavramına bu çerçevede yaklaĢmıĢlardır. Yerel yönetiĢim kavramının içerdiği yeni toplumsal iĢbölümü ile yerel hizmet sunumunda yeni aktörler ve araçlar ortaya çıkmıĢtır. Ayrıca bu iĢbölümü yerel hizmet sunumunda alternatif yolların oluĢumunda çok etkili olmuĢtur. Bu çerçevede yerel hizmet sunumu, yerel yönetimlerin hizmetleri tamamen kendisinin üstlenmesini değil, toplumdaki diğer aktörleri bir paydaĢlık çatısı altında birleĢtirmeyi amaçlamaktadır (Göymen, 2010: 89-92). Ayrıca kamu hizmeti sunumunda yaĢanan sorunlar sonucunda yerelleĢmeye ve yerel yönetiĢime paralel olarak katılımcı demokratik anlayıĢın geliĢmesi, yerel hizmetlerin meĢruiyet temellerini değiĢtirmiĢtir. Bununla birlikte yerel yönetimler, yerel toplumun paydaĢlarının karĢılıklı etkileĢimine olanak veren platformlar geliĢtirme yoluna gitmek zorunda kalmıĢtır. MeĢruiyet alanının geliĢmesiyle beraber yöneten yönetilen ayrımı giderek ortadan kalkmıĢ olup, bu ayrımın yerine yerel hizmet sunumunda yerel yönetimler ile STK paydaĢlığı ortaya çıkmıĢtır. Yöneten yönetilen iliĢkisinin yerini iĢbirliği anlayıĢının almasıyla beraber yerel yönetimler siyasal toplumdan uzaklaĢarak sivil topluma yaklaĢmıĢlardır. Bu açıdan sivil toplumun sözcüsü konumunda olan STK’lara büyük rol düĢmektedir. Yerel yönetim ve STK

96

paydaĢlığının sadece sivil toplumun yerel yönetimleri etkilemesi olarak düĢünmemek gerekir. Temsili demokrasiler, değiĢim ve geliĢimlere olanak tanıdığından yerel yönetiĢim ile birlikte yerel yönetimlerin hizmet sunumundaki politikalarında esneklik sağlamaktadır. Esnekliğin sürdürülebilirliği açısından STK’ların ve üyelerinin kapasitelerini geliĢtirip, sosyal sorumluluklarının bilinciyle hareket etmeleri istenmektedir. Yani paydaĢlıktaki amaç sürdürülebilir bir yerel hizmet döngüsü oluĢturmaktır (Tekeli, 2012: 199-201).

Yerel hizmetlerin vatandaĢlara ulaĢtırılmasında yerel yönetim STK paydaĢlığının sağlanmasının önemi, STK’ların özellikle sosyal politika uygulamalarında kendini kanıtlamıĢ olmasından kaynaklanmaktadır. Üstelik STK’ların aktör olarak ele alınmasıyla birlikte yerel hizmetlerin gerçek ihtiyaç sahiplerine ulaĢtırılması ihtimali de artmaktadır. Halka en yakın yerel yönetim birimi olması belediyelerin yerel yönetimler içinde yerel hizmet açısından rolünü artırmaktadır. Özellikle belediyelerin STK’lar ile birlikte paydaĢlık içinde projeler üretmesinin belediyelerin sosyal yönünü güçlendireceği düĢünülmektedir. PaydaĢlık çerçevesinde STK’larla yapılan projeler kapsamında yerel yönetimler bir yandan kaynak ve personel israfının önüne geçmesi sağlanırken; diğer yandan da baĢka yerel hizmet alanlarına yoğunlaĢmasını mümkün kılmaktadır (Bingöl ve Köse, 2017: 20- 21).

Mal, hizmet, sermaye ve insan kaynaklarının dünya çapında serbest dolaĢımı ve etkileĢimi ile gündeme gelen küreselleĢme, STK’lara hem varlıklarını duyurma hem de mesajlarını iç ve dıĢ kamuoyuna iletme konusunda daha hızlı ve etkin bir biçimde ulaĢabilme imkanı tanımıĢtır. YoksullaĢma, eĢitsizlik, çevre zararı, çocuk hakları gibi çeĢitli amaçlarla bir araya gelen yerel STK’lar BĠT araçlarından da faydalanarak aynı amaçlar doğrultusunda faaliyet gösteren uluslararası STK’lar ile iletiĢim halinde olabilmektedir. Uluslararası STK’ların bir kulağı daima yerel STK’lar ve yerel yönetimlerde olmaktadır. Çünkü uluslararası STK’ların ana faaliyetleri yerel STK’ları ve yerel kurumların projelerini sosyal, ekonomik ve kültürel yönden desteklemektir (Erdoğan Tosun, 2014: 242-244; Akatay ve Harman, 2017: 98-99).

97

Devlet anlayıĢının değiĢimiyle birlikte kamu hizmeti algısı dönüĢüme uğramıĢtır. Buna bağlı olarak Türkiye’de kamu yönetimi alanında kapsamlı bir değiĢim yaĢanmıĢtır. Bu değiĢim devletin tek elinde bulunan kamu hizmet sunumunu baĢka aktörlerle paylaĢması gerekliliğini oluĢturmuĢtur. Yani devlet kamu hizmeti sunumunda belediyeler ve STK’lar gibi toplumun diğer aktörlerine kanun maddeleri ile görevler yüklemiĢtir (EĢki, 2009: 306).

Katılımcı, saydam, hesap verebilir, insan hak ve özgürlüklerini esas alan bir kamu yönetiminin oluĢturulması; kamu hizmetlerinin adil, süratli, kaliteli, etkili ve verimli bir Ģekilde yerine getirilmesi için merkezi idare ile mahalli idarelerin görev, yetki ve sorumluluklarının çağdaĢ kamu yönetimi ilke ve uygulamaları çerçevesinde belirlenmesi; merkezi idare teĢkilatının yeniden yapılandırılması ve kamu hizmetlerine iliĢkin temel ilke ve esasları düzenlemek amacıyla hazırlanan 2004 tarihli ve 5227 sayılı Kamu Yönetiminin Temel Ġlkeleri ve Yeniden Yapılandırılması Hakkında Kanun Tasarısı’nın çeĢitli maddelerinde STK’lar ile ilgili ifadelere yer verilmiĢtir. Bu maddeler (Kamu Yönetiminin Temel Ġlkeleri ve Yeniden Yapılandırılması Hakkında Kanun Tasarısı, 2004);

 Madde 5/f: “ Kamu hizmetlerine ilişkin kararların alınmasında, ilgili kamu

kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları ve sivil toplum örgütlerinin görüş ve önerilerinden yararlanılır. ”

 Madde 6/d: “Kamu kurum ve kuruluşları ile özel sektör, kamu kurumu

niteliğindeki meslek kuruluşları ve sivil toplum örgütleri arasında iletişim ve işbirliğini sağlayıcı mekanizmalar oluşturmak, hizmet ve işlev kapasitelerini geliştirmek” merkezi idarenin kamu hizmetleri ile ilgili yetki ve

sorumlulukları arasında yer almaktadır.

 Madde 11: “Kamu hizmetlerinin daha etkili ve verimli olarak yerine

getirilebilmesi amacıyla, merkezi idare ile mahalli idareler, kendilerine ait hizmetlerden kanunlarda öngörülenleri, ilgileri itibariyle üniversitelere, kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarına, hizmet birliklerine, özel sektöre ve alanında uzmanlaşmış sivil toplum örgütlerine gördürebilir. Bu durumda idarenin sorumluluğuna ilişkin hükümler saklıdır.”

98

 Madde 27: “Bakanlıklarda, bakanlık stratejilerinin, amaç ve politikalarının

belirlenmesine, bakanlık hizmet ve teşkilâtının geliştirilmesine, bakanlık faaliyetlerinin performans sonuçlarının değerlendirilmesine yardımcı olmak üzere Strateji Geliştirme Kurulu oluşturulur. Kurul, bakanlık müsteşarının başkanlığında, bakanlıkların kuruluş kanunlarında belirtilen birim amirlerinden oluşur ve konu ile ilgili kişiler, kamu veya özel kuruluş ve sivil toplum örgütü temsilcileri çağrılabilir. Kurulun sekretarya hizmetleri Strateji Geliştirme Başkanlığınca yürütülür.”

Söz konusu kanun tasarısının ilgili maddelerinden anlaĢılacağı gibi, değiĢen devlet anlayıĢının, devletin kamu hizmet sunumunda toplumda yer alan diğer aktörlere de yer verdiğini göstermektedir. Aktörler arasında iletiĢim ve koordinasyon ağını sağlaması merkezi yönetimin yetki ve sorumlulukları arasında yer olmakta olup, kamu hizmet sunumunda STK’ların fikirlerine baĢvurması ya da doğrudan kamu hizmetinin STK’lara gördürülebileceği kanun tasarısında yer almaktadır. Madde 11’de ayrıca merkezi yönetimin dıĢında mahalli (yerel) yönetimlerin de kamu hizmet sunumunda STK’lara görev verebileceği yer almaktadır.

2005 tarihli ve 5393 sayılı Belediye Kanunu’nda STK’lar ile ilgili maddelere yer verilmiĢtir. Bu maddeler (Belediye Kanunu, 2005);

 Madde 13: “… Belediye, hemşehriler arasında sosyal ve kültürel ilişkilerin geliştirilmesi ve kültürel değerlerin korunması konusunda gerekli çalışmaları yapar. Bu çalışmalarda üniversitelerin, kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarının, sendikaların, sivil toplum kuruluşları ve uzman kişilerin katılımını sağlayacak önlemler alınır…”

 Madde 24: “… Mahalle muhtarları ve ildeki kamu kuruluşlarının amirleri

ile ildeki kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları, üniversiteler, sendikalar ve gündemdeki konularla ilgili sivil toplum örgütlerinin temsilcileri, oy hakkı olmaksızın kendi görev ve faaliyet alanlarına giren konuların görüşüldüğü ihtisas komisyonu toplantılarına katılabilir ve görüş bildirebilir…”

99

 Madde 41: “… Stratejik plân, varsa üniversiteler ve meslek odaları ile

konuyla ilgili sivil toplum örgütlerinin görüşleri alınarak hazırlanır ve belediye meclisi tarafından kabul edildikten sonra yürürlüğe girer…”

 Madde 60/m: “Yurt içi ve yurt dışı kamu ve özel kesim ile sivil toplum

örgütleriyle birlikte yapılan ortak hizmetler ve proje giderleri” belediyenin

giderleri arasında yer almaktadır.

 Madde 75/c: “Belediye, belediye meclisinin kararı üzerine yapacağı

anlaşmaya uygun olarak görev ve sorumluluk alanlarına giren konularda; Kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları, kamu yararına çalışan dernekler, Cumhurbaşkanınca vergi muafiyeti tanınmış vakıflar ve 7/6/2005 tarihli ve 5362 sayılı Esnaf ve Sanatkârlar Meslek Kuruluşları Kanunu kapsamına giren meslek odaları ile ortak hizmet projeleri gerçekleştirebilir. Diğer dernek ve vakıflar ile gerçekleştirilecek ortak hizmet projeleri için mahallin en büyük mülki idare amirinin izninin alınması gerekir.”

 Madde 76: “… Belediyeler kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarının,

sendikaların, noterlerin, varsa üniversitelerin, ilgili sivil toplum örgütlerinin, siyasi partilerin, kamu kurum ve kuruluşlarının ve mahalle muhtarlarının temsilcileri ile diğer ilgililerin katılımıyla oluşan kent konseyinin faaliyetlerinin etkili ve verimli yürütülmesi konusunda yardım ve destek sağlar…”

Söz konusu kanunun ilgili maddelerinde belediyelerin sosyal ve kültürel faaliyetlerde, kent konseylerinde ve stratejik plan hazırlanırken STK’lara yer verilmesi gerektiği görülmektedir. Ayrıca Madde 60/m’de belediyenin yurt içi veya yurt dıĢında STK’lar ile birlikte yürüttükleri ortak hizmet ve projeler belediyenin gider kalemleri içerisinde yer almaktadır. Mutlu (2006: 6-7), Madde 75/c’nin, Madde 60/m’de yer alan ortak proje yapımını desteklendiğini vurgulamıĢtır. Ayrıca Madde 24’de yer alan “oy hakkı olmaksızın” ve “kendi görev ve faaliyet alanlarına giren konular” ifadelerini eleĢtirmiĢtir. Ġhtisas komisyonunda STK’ların oy hakkı olmaması, görüĢlerinin dikkate alınmamasına neden olabileceği gibi, kendi görev ve faaliyet alanlarına giren konular kavramının göreceli olduğunu ifade etmiĢtir. Yani ihtisas komisyonunda görüĢülecek konunun kendi alanına girdiğini düĢünen STK’lar,

100

ihtisas komisyonu tarafından toplantıya alınmak konusunda olumsuzluklar yaĢayabilir.

2004 tarihli ve 5216 sayılı BüyükĢehir Belediyesi Kanunu’nda STK’lar ile ilgili maddelere yer verilmiĢtir. Bu maddeler (BüyükĢehir Belediyesi Kanunu, 2004);  Madde 7/v: “Sağlık merkezleri, hastaneler, gezici sağlık üniteleri ile

yetişkinler, yaşlılar, engelliler, kadınlar, gençler ve çocuklara yönelik her türlü sosyal ve kültürel hizmetleri yürütmek, geliştirmek ve bu amaçla sosyal tesisler kurmak, meslek ve beceri kazandırma kursları açmak, işletmek veya işlettirmek, bu hizmetleri yürütürken üniversiteler, yüksek okullar, meslek liseleri, kamu kuruluşları ve sivil toplum örgütleri ile işbirliği yapmak”

büyükĢehir belediyesinin görev, yetki ve sorumlulukları arasında yer almaktadır.

 Madde 15: “…Komisyon çalışmalarında uzman kişilerden yararlanılabilir.

Gündemdeki konularla ilgili olmak üzere; kurum temsilcileri, kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları, üniversitelerin ilgili bölümlerinin, sendikalar (oda üst kuruluşu bulunan yerlerde üst kuruluşun, sendika konfederasyonunun bulunduğu yerde konfederasyonun) ve uzmanlaşmış sivil toplum örgütlerinin temsilcileri ile davet edilen uzman kişiler, oy hakkı olmaksızın ihtisas komisyonu toplantılarına katılabilir ve görüş bildirebilir…”

 Madde 24/n: “ Bu Kanunda büyükşehir belediyesine verilen görevlerle sınırlı

olarak, yurt içi ve yurt dışı kamu ve özel kuruluşlar ve sivil toplum örgütleriyle birlikte yapılan ortak hizmetler ve diğer proje giderleri”

büyükĢehir belediyesinin giderleri arasında yer almaktadır.

2004 tarihli ve 5216 sayılı BüyükĢehir Belediyesi Kanunu’nun söz konusu maddelerinde yer aldığı gibi çeĢitli alanlarda büyükĢehir belediyeleri STK’lar ile birlikte faaliyet yürütebilmektedir. Ayrıca birlikte yürüttükleri faaliyetlerin giderleri Madde 24/n’de büyükĢehir belediyesinin giderleri arasında yer almaktadır.

2005 tarihli ve 5302 sayılı Ġl Özel Ġdaresi Kanunu’nda STK’lar ile ilgili maddelere yer verilmiĢtir. Bu maddeler (Ġl Özel Ġdaresi Kanunu, 2005);

101

 Madde 16: “…Kaymakamlar ve ildeki kamu kuruluşlarının amirleri ve ildeki

kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları, üniversite ve sendikalar ile gündemdeki konularla ilgili köy ve mahalle muhtarları ile sivil toplum örgütlerinin temsilcileri, oy hakkı olmaksızın kendi görev ve faaliyet alanlarına giren konuların görüşüldüğü ihtisas komisyonu toplantılarına katılabilir ve görüş bildirebilir…”

 Madde 31: “…Stratejik plan, varsa üniversiteler ve meslek odaları ile

konuyla ilgili sivil toplum örgütlerinin görüşleri alınarak hazırlanır ve il genel meclisinde kabul edildikten sonra yürürlüğe girer…”

 Madde 43/l: “Yurt içi ve yurt dışı kamu ve özel kesim ile sivil toplum

örgütleriyle birlikte yapılan ortak hizmetler ve diğer proje giderler” il özel

idaresinin giderleri arasında yer almaktadır.

 Madde 64/c: “ İl özel idaresi, il genel meclisinin kararı üzerine yapacağı

anlaşmaya uygun olarak görev ve sorumluluk alanlarına giren konularda; Kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları, dernekler, vakıflar ve 507 sayılı Esnaf ve Küçük Sanatkarlar Kanunu kapsamına giren meslek odaları ile ortak hizmet projeleri gerçekleştirebilir.”

2005 tarihli ve 5302 sayılı Ġl Özel Ġdaresi Kanuna göre, ĠÖĠ’nin STK’lar ile çeĢitli projeler ve ortak hizmetlerde yer almasında hiçbir sorun gözükmemektedir. Çünkü söz konusu kanunun Madde 43/l’de ortak proje ve hizmetlerin giderleri ĠÖĠ’nin giderleri arasında yer almaktadır.

Belediye Kanunu, BüyükĢehir Belediyesi Kanunu ve Ġl Özel Ġdaresi Kanunu’nda STK’larla ortak projelerin yürütülmesi masrafları izin verilen giderler arasında gösterilmesine rağmen, bu giderlerin nasıl tahakkuk edeceğine, fonların STK’lara nasıl yönlendirileceğine dair ek bilgi bulunmamaktadır. Bu da yerel yönetimler ile STK’lar arasındaki iĢbirliğini zorlaĢtırmaktadır. Bu iĢbirliği için mali boyutta yasal çerçevenin net bir Ģekilde ortaya konulması gerekmektedir. Ayrıca her üç kanunda STK’ların uzman kurullarına katılımları öngörülmektedir. Fakat yerel yönetimlerin STK’ları uzman kurullarına davet etme gibi bir zorunluluğu yasalarda bulunmamaktadır. Ancak, bu katılımlar içinde yasalarda çeĢitli sınırlamalar bulunmakta olup, “sadece gündemdeki konuyla ilgili olan STK’lar katılabilir” veya

102

“bunlar kendi meselelerinin tartıĢıldığı komisyona katılabilir” ifadeleri bu sınırlamalara örnek verilebilir. Bunun yanında yerel yönetimlerin bu kurullara davet edeceği STK’ların nasıl belirleyeceği konusunda herhangi bir ibare bulunmamaktadır (Bullain, 2006: 22-25).

Kalkınma planları ve programlarında yer alan politika ve hedefler doğrultusunda kamu kaynaklarının etkili, ekonomik ve verimli bir Ģekilde elde edilmesi ve kullanılmasını, hesap verebilirliği ve mali saydamlığı sağlamak üzere, kamu mali yönetiminin yapısını ve iĢleyiĢini, kamu bütçelerinin hazırlanmasını, uygulanmasını, tüm mali iĢlemlerin muhasebeleĢtirilmesini, raporlanmasını ve mali kontrolü düzenlemek amacıyla hazırlanan 2003 tarihli ve 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu’nda STK’lara yardım edilebileceği ve yardım edilen STK’ların denetlenmesi konusunda maddeler yer almaktadır. Bu maddeler (Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu, 2003);

 Madde 29: “ Gerçek veya tüzel kişilere kanunda veya Cumhurbaşkanlığı

kararnamesinde dayanağı olmadan kamu kaynağı kullandırılamaz, yardımda bulunulamaz veya menfaat sağlanamaz. Ancak, genel yönetim kapsamındaki kamu idarelerinin bütçelerinde öngörülmüş olmak kaydıyla; kamu yararı gözetilerek dernek, vakıf, birlik, kurum, kuruluş, sandık ve benzeri teşekküllere yardım yapılabilir…”

 Madde 30: “ …Genel yönetimin tüm gelir ve giderleri ile borç ve mali

imkanlarının tespitinin ve takibinin yapılabilmesi amacıyla, genel yönetim kapsamındaki kamu idareleri ve merkezi yönetim bütçesinden yardım alan kurum, kuruluş, vakıf ve dernekler ile benzeri teşekküller; gelir ve gider tahminlerini, mali tablolarını, birbirleriyle olan borç ve alacak durumlarını, personel giderlerine ilişkin her türlü bilgi ve belgeleri, istenilmesi halinde