• Sonuç bulunamadı

1.5. YAZARLARIN TANITIMI, ROMANLARIN TANITIMI, ROMANLARA

1.5.2. Yeşil Gece

1.5.2.1. Romanın Tanıtımı

Yeşil Gece; Reşat Nuri Güntekin’in 1928 yılında İstanbul Suhûlet Kütüphanesi tarafından yayımlanan, Cumhuriyet’in ilk yıllarındaki eğitim sisteminin yanlışlarını, dönemin sosyal ve siyasal yapısını anlatan önemli bir eserdir. Roman bir yandan Anadolu’daki halkın din adamlarına, mollalara, tekke ve zaviyelere bakış açılarını, din

olgusuna yaklaşımı eleştirel bir biçimde ele alırken diğer yandan yeni eğitim sistemini ve Cumhuriyet fikrini önceleyen bir yapıttır.

Yeşil Gece romanının merkezi kahramanı Ali Şahin adında yeni nesil bir öğretmendir.9 Başkahraman Ali Şahin Bey’e eşlik eden ve onun çevresini oluşturan diğer kişiler şunlardır: Maarif Tedrisatı Birinci Müdürü Basri Bey, Karadenizli – koyu mutaassıp – Zeynel Hoca, Medrese Muallimlerinden Hacı Fettah, şeriat mahkemelerinde yalancı şahitliklerin kişisi Nedim Hoca, yanık sesli Hafız Remzi, Somuncuoğlu Medresesinin çekindiği Mecit Molla, Boyabatlı Halil Hoca, Sarıova’nın zengini Hacı Selim Paşa, Müderris Zühtü Efendi, Cabir Bey, Rasim Efendi, Hafız Eyüp, Şeyh Naki Efendi, Belediye Reisi Salim Paşa, Mühendis Necip, Örfî Dede, Mutasarrıf Müfit Bey, Jandarma Kumandanı Ubeyt Bey, Doğan Bey, Komiser Kazım Efendi, Müderris Zühtü Efendi, Üsküplü Muallim, Bedri, Hacı Emin Efendi, Dolmacı Hoca, Belediye Doktoru Kani Bey, Sabri Bey, Buzcuoğlu Abdurrahman Bey, Resai Molla, Afif Efendi, Muallim Mehmet Nihat Efendi, Müstantik Aziz Bey, Türbedarzade, Rüsuhi Bey, Şekip Bey, Avukat İhsan, Antikacı Alber Efendi, Zabit Efendi, İstirati Efendi.

Ali Şahin, cehalet ve sefalet içinde yaşamlarını sürdüren kasabalıların din duygularını sömüren softalarla savaşmayı kendine ilke edinmiş bir neferdir. Yeşil Gece romanındaki başkahraman Şahin Öğretmen, Anadolu’da görev yapmayı gönülden dileyen, öğretmen okulunu yeni bitirmiş biridir. İlk görev yeri olan İstanbul’u kabul etmemiş ve Anadolu’ya gidebilmek için çeşitli yollara başvurmuştur:

“Kuralar çekildikten hemen sonra bir arkadaşıyla becayiş için gittiği Milli Eğitim Bakanlığında başvuru sebebi yanlış anlaşılmış, Şahin Öğretmen’in İstanbul’u istediği sanılmıştır. Hatta bu yüzden şube müdürlerinden biri tarafından rencide edilir” (Uğurlu-Demir, 2013: 369). Ancak ısrarın İstanbul için değil de Anadolu’da görev yapmak için olduğu görülünce Şahin Öğretmen’in düşüncesi yadırganır” (Güntekin, Tarihsiz: 11– 12).10

9 Başkahraman Ali Şahin’i yazar, şu şekilde resmetmektedir:

“Şahin Efendi, memleketinde açık güneş altında toprakla, çamurla oynayarak büyümeye başlamış bir köylü çocuğuydu. Sağlam bir vücudu, sağlam bir kafası vardı. Kendi haline bırakılsaydı, hayatından memnun bir çiftçi veya çoban; büyük vakalar ve meseleler karşısında ilim ve idare adamlarından bir tanesi olabilirdi” (Güntekin, Tarihsiz 19).

Eserin ilerleyen bölümlerinde daha net anlaşılacağı üzere Şahin Öğretmen’in dünya görüşünün yazarın dünya görüşüyle paralel olduğu görülür, adeta Güntekin kendi düşüncelerini Şahin Efendi’ye söyletmektedir:

“Cumhuriyet’in ilanından öncesinde her ne varsa onun karşısında duran Şahin Öğretmen, Cumhuriyet’in ilanından sonra toplum yaşamına giren inkılaplara ve yeni yaşam tarzına kayıtsız teslim olmakta ve inanmaktadır. Babasının isteğine uygun bir biçimde yetiştirilmek istense de o din görevlilerinin gerçek yüzünü görünce şaşkınlığa gark olmuştur” (Uğurlu-Demir, 2013: 369).

1.5.2.2. Romana ve Yazara Yönelik Eleştiriler, Romanın Yankıları

Yeşil Gece medrese – mektep çatışmasını, dinî yozlaşmaları, yanlış dinî inançları, türbe, tekke ve zaviyeleri sert bir dille eleştiren bir çizgidedir. Yazarın bu anlayışı birçok yazar tarafından benimsenmiş ve övgülere mazhar olmuştur. İnci Erginün, gerçek dindarlarla, dini şahsi menfaatleri için kullanan sahte dindarlar arasındaki farkı gözler önünde seren bir eser olduğu düşüncesindedir:

“Eğer ki herhangi bir dinî anlayışın, bazı geri düşüncelilerin tekelinde, onların kişisel tanımlamalarından oluştuğu varsayılırsa, muhakkak ki, Güntekin’in Yeşil Gece’si de, ondan daha önce yazılmış ve aynı suçlamaları yöneltmiş olan Halide Edip Adıvar’ın Vurun Kahpeye’si de dinin karşısında duran yapıtlardır. Bu eserleri İslâm’a değil, İslâm’ı kişisel çıkarları doğrultusunda kullananlara karşı buluyorum, bu tarz eserlere çok gereksinim bulunduğunu da tasavvur etmekten geri duramıyorum” (Erginün, 2007: 274). İnci Erginün, bu sözleriyle Yeşil Gece gibi eserlerin elzem olduğunu vurgulamaktadır.

Yazarın Yeşil Gece’sine olumlu yaklaşan bir başka isim de Ahmet Hamdi Tanpınar’dır. Tanpınar, Yeşil Gece’yi: “Son yirmi yılın en iyi romanı (Şeker: 2006: 245) olarak değerlendirir. Aynı şekilde Orhan Hançerlioğlu’nun: “ Türk edebiyatında Zola’nın Hakikat’ine denk bir kitapla karşılaşmak beni heyecanlandırmıştır” (Yalçın, 1998: 142). sözleri Yeşil Gece’nin modern anlayış ve teknikle yazılan bir roman olduğunu destekler niteliktedir.

Birçok övgüye rağmen Yeşil Gece, bir ideolojinin ve belli bir görüşün savunucusu olduğu ileri sürülerek eleştirilmiştir:

“Daha doğrudan ve nerdeyse “güdümlü bir edebiyat olarak ise Reşat Nuri’nin, bir köylü çocuğu olan Şahin’in “milletine sadık Cumhuriyetperver Türkler yetiştirmek emeliyle” Sarıova’daki Emir Dede Okulu’nun Başöğretmenliğine geçerek kasabadaki gerici din adamları, softalarla mücadelesini anlatan Yeşil Gece’si (1928) akla geliyor.. Bu ikinci yapıtın önemli bir başka yanı da hükümet politikasının tekke ve zaviyeleri kapattığı günlerdeki ortamın etkisi altında bir tür “güdümlü edebiyat” olarak ve söylentiye göre – Mustafa Kemal Atatürk’ün isteğiyle – yazılmış olmasıdır” (Çankaya, 2012: 29).

Ancak Reşat Nuri Güntekin, toplumsal ve geçerli sebeplerle böyle bir yolu tercih ettiğini ifade etmiştir. Güntekin’in romanını ve tercihini tenkit etmek toplumsal ve tarihi gerçekleri inkâr etmekle eşdeğerdir, çünkü bir edebi eser içinden çıktığı sosyal, iktisadi ve tarihi gerçeklikle harmanlanır.

Yeşil Gece ile ilgili birçok eleştiri yapılmıştır ama bunlardan en önemlisi Yeşil Gece’nin Emile Zola’nın Gerçek romanından etkilenerek yazıldığı iddialarıdır:

“İki romanda da, işledikleri konu bakımından birbirleriyle benzeşmiyor gibi görünmesine rağmen gerek olayların gerekse olaylarda yer alan roman kişilerinin özellikleri göz önüne alındığında ilk bakışta görünmeyen bu benzerlikleri saptamak mümkündür” (Şeker: 2006: 248). Öyle ki, iki

romanda da ana konu dinî öğretim kurumlarıyla laik öğretim kurumları arasındaki amansız çatışmadır:

“Zola’nın Gerçek romanındaki tarafları ile Güntekin’in Yeşil Gece romanının tarafları neredeyse birbirleriyle tıpatıp örtüşür. Bunun içindir ki baş karakterlerin savaşmak zorunda olduğu, tarikatlar, kiliseler, medreseler, manastırlar ve türbeler gibi dinî kimliği bulunan yerlerin hakiki simaları SacreCoeur ve Kelâmi baba vasıtasıyla gözler önüne serilmektedir” (Şeker: 2006: 249).

Zola’nın Gerçek adlı romanında olaylar Belediye Okulu çevresinde geçer. Fransız Okulu’ndaki Yahudi asıllı öğretmeninin yeğenine papaz tecavüz eder ama suç Simon’un üzerine yıkılır. Yeşil Gece’de de benzer olay Kelâmi Baba Türbesi’nin türbedarın oğlu tarafından yakılıp kül edilmesi suçu Nihat Bey’in üzerine atılır. Görüleceği üzere olaylar ile anlayışlar birbirine son derece benzemektedir.