• Sonuç bulunamadı

2.4. YEŞİL GECE, NUR BABA VE KADINLAR TEKKESİ ROMANLARINDA

2.4.74. Tekbir Almak

Yeşil Gece’de karşılaştığımız tekbir almak deyimi, Müslümanlıkta Tanrı'nın büyüklüğünü, yüceliğini anmak için söylenen ve Allahûekber”sözü ile başlayan duayı ifade etmek için kullanılır (Güntekin, Tarihsiz: 80).

2.4.75. Tespih Çekmek

Belirli dinî sözleri tekrar etmek, Allah’ın adını zikretmek ve dua etmek için kullanılan, türlü maddelerden boncuk biçiminde yapılmış otuz üç ya da doksan dokuz taneden oluşan dizi anlamına gelen tespih sözcüğü Kadınlar Tekkesi romanında Allah yolunda zikir çeken inanmışları ifade etmek için kullanılır (Karay, 2009: 80). Yazarımız, tespih çekmek dinî unsurunu doğrudan kullanmamış, “tespih çekenlerin çıkardığı yarı içten sesle” ifadesiyle Baki’nin dünyevî hazla kendinden geçmişliğini göstermek gayesini gütmektedir.

2.4.76. Tövbe İstiğfar

İşlenen günahlardan dolayı üzüntü duyma ve tekrar yapmamak için Tanrı’ya söz vermeyi kasteden tövbe istiğfar, Yeşil Gece ve Kadınlar Tekkesi romanlarında görülür (Güntekin, Tarihsiz: 9-85; Karay, 2009: 75). Ayrıca Yeşil Gece romanında “tövbe tövbe” ikilemesiyle yapılanların yanlış olduğu, insanı günah ve küfre götüreceği ifade edilir (Güntekin, Tarihsiz: 9). Özellikle Yeşil Gece’de yazar, türbelerden ve şeylerden medet umduğu için onlara gönülden bağlanan kesmin, kendi günahları için değil de türbenin yıkımına engel olmak için tövbe istiğfar çekmelerini ironik bir biçimde aksettirir.

2.4.77. Uluhiyet

Tanrılık sıfatı, Allahlık vasfı anlamındaki söz, Kadınlar Tekkesi romanında kendini, varlığını ve yaratanını unutup böbürlenen insanları ifade etmek için kullanılan dinî terimdir (Karay, 2009: 95). Yazarımız, tekkelerde her türlü isteklerine kavuşan sahte şeyhlerin, tekkede bulunan kadın ve kızlara sahiplenmesi ve kendini onların

yaratıcısı gibi göstermesini eleştirmek maksadıyla uluhiyet dinî sembolünü kullandığı görülür.

2.4.78. Üç Aylar

Ay takvimine göre recep, şaban, ramazan aylarına verilen toplu isimdir. Üç aylar, İslâm dininin şartları ve farzlarından olan oruç ibadetinin yapılacağı ramazan âyinın yaklaştığını haber veren, oruca hazırlık yapma ve oruç tutma dönemini ifade eden bir dinî unsur olarak Yeşil Gece’de kullanılır (Güntekin, Tarihsiz: 12). Yazarımız Sarıova gibi tutucu yerlerde cer hocalarının “üç ayları” fırsat kollayıp para, erzak toplamalarını Ali Şahin’in gözünden eleştirir.

2.4.79. Vaiz

İbadet yerlerinde öğüt niteliğinde dinî konuşmalar yapan kimseler olarak Yeşil Gece ve Kadınlar Tekkesi’nde görülen dinî unsurdur (Güntekin, Tarihsiz: 12-33; Karay, 2009: 104). Cami, mescit vb. yerlerde Kur’an’dan, hadis kitaplarından örneklerle dinî öğütler veren vaizler, eskiyi tatbik etmenin fayda ve sevaplarını her ortamda dile getirirler. Reşat Nuri Güntekin Yeşil Gece’de; mollalar, softalar, cer hocaları gibi vaizlerin de yeninin karşısında durduğunu vurgular.

2.4.80. Yarabbi

Duaları başlatan, Allah’a yalvarış, yakarış anlamlarındaki dinî unsur Yeşil Gece ve Kadınlar Tekkesi’nde karşılaşılan dinî motiftir (Güntekin, Tarihsiz: 9-89; Karay, 2009: 75-80). Yazar, pir aracılığıyla Allah’a yardakçılık edenlerin, işlerin ters gitmesi durumunda hem birbirlerini hem de pirlerini boğazlayabileceklerini Deli Necip’in, çıkarcıları alaya alan ve Yarabbi diye başlayan sözleriyle tenkit eder.

SONUÇ

Nur Baba; Yakup Kadri Karaosmanoğlu’nun 1922 yılında yayımladığı ve yozlaşan Bektaşî tekkelerini anlattığı eleştirel nitelikteki romanıdır. Yeşil Gece; Reşat Nuri Güntekin’in 1928 yılında İstanbul Suhûlet Kütüphanesi tarafından yayımlanan, Cumhuriyet’in ilk yıllarındaki eğitim sisteminin yanlışlarını, dönemin sosyal ve siyasal yapısını anlatan önemli bir yapıtıdır. Kadınlar Tekkesi; Refik Halit Karay’ın 1956 iki cilt olarak yayımladığı ve bir gazetecinin röportajından yararlanarak yazdığı ve dönemin tekkelerini gerçeklere bağlı kalarak anlattığı yapıtıdır.

İncelenen romanların aynı paydada buluştukları temel özellik; tenkit ve eleştiriyi esas almalarıdır. Üç romanda da din kavramının yanlış kullanılması, çıkarlara alet edilmesi, dinî kurumların asıl kimliklerinden uzaklaşmaları ve yozlaşmaları eleştirel biçimde dile getirilir.

Sosyal hayat içinde din, yabana atılamayacak bir olgudur ve bu olgular doğrudan ya da dolaylı bir biçimde edebiyata akseder. 1923’ten sonra görülen inanç ve din olgusunu, bununla ilişkili olarak da tarikat ve dergâhların vaziyetini kavramak amacıyla dönemin romanlarını çeşitli yönlerden incelemek hayati önem taşır.

Cumhuriyet Dönemi Türk romanının sayılı yazarlarından olan Reşat Nuri Güntekin, Yakup Kadri Karaosmanoğlu ve Refik Halit Karay gibi ustaların, incelediğimiz romanlarında tekke ve dergâhlar eleştirel bakış açısıyla sunulur. Özellikle, yozlaşan Bektaşî tekkelerinin içler acısı durumu hem Yakup Kadri’nin Nur Baba romanında hem de Refik Halit’in Kadınlar Tekkesi romanında hassasiyetle ele alınmıştır.31

Nur Baba ve Kadınlar Tekkesi, Alevî – Bektaşî terimlerinin bulunduğu ve Bektaşî tekkelerindeki yozlaşmaları konu alan romanlardır. Özellikle Nur Baba, yayımlandığı tarihten itibaren birçok eleştiriye maruz kalmıştır. Bu eleştiriler, çoğunlukla “Bektaşi sırrı”nın ifşa edilmesi ve Bektaşiliğe hakaret edildiği yönünde olmuştur. Nur Baba’nın kitap olarak Yayınlanmasından sonra Bektaşî tarikatı

31 Bunun dışında Hüseyin Rahmi Gürpınar’ın Toraman; Kemal Tahir’in Yedi Çınar Yaylası, Rahmet Yolları Kesti, Bozkırdaki Çekirdek; Reşat Nuri Güntekin’in Gizli El; Refi’ Cevad Ulunay’ın Mermer Köşkün Sahibi adlı romanları, Alevî – Bektaşilik ile ilgili yazılmış en önemli romanlardır.

mensupları tarafından sert eleştirilere maruz kalan yazar, Bektaşi sırrı ile ilgili kendisine ve eserine yönelik tenkitlere cevap verme ihtiyacı hisseder.

İncelediğimiz romanlardan Nur Baba ve Kadınlar Tekkesi, Alevî – Bektaşî tekkelerinin yozlaşmalarını, amaçlarından sapmalarını okurlara göstermeyi hedeflerken; Yeşil Gece, yenilik karşıtı molla ve softaların; kendi çıkarları doğrultusunda tekke ve tarikatları, türbeleri, camileri, medreseleri – kısacası bütün dinî unsurları – yeni eğitim sistemine karşı nasıl kullandıklarını göstermesi açısından oldukça önemli bir romandır.

Cumhuriyet döneminde kaleme alınan bazı romanlarda, Bektaşîlikle ilgili bazı unsurların olumsuz bir biçimde ifade edildiği görülür.32 Bu romanlar içinde Nur Baba’ya ayrı bir yer açmak gerekir. Ülkemizde hem Nur Baba romanı hem de Yakup Kadri’yi bu romanı yazmaya sevk eden sebepler çokça tartışılmıştır. 1921 yılında Akşam gazetesinde tefrikasına başlanan Nur Baba romanına Bektaşi çevresinden büyük tepkiler gelmesi üzerine tefrikası yarıda bırakılarak bir yıl sonra 1922 yılında kitap olarak yayımlanır. Yüzyıllardır süregelen “Bektaşi sırrı”nı açığa çıkarması bu tepki ve tartışmaların başlıca sebeplerindendir:

“Bir yandan kendi tanık olduklarım, öbür yandan inceleme ve araştırmalar bana gösterdi ki: “Bektaşi gizemi, yalnız halk arasında bulunan ve zihinleri meşgul eden konulardan sadece biridir. Bu dergâhın diğer dergâhlardan pek bir farkı yoktur, ayrıca hiçbir gizli ve kapalı yanı yoktur. Üstelik geleneğin ve izlenen yolun gizlenmesi gerektiğine dair açık bir belirti mevcut değildir” (Karaosmanoğlu, 2008: 11-12).

Alevî-Bektaşi dergâhları, âyinleri, dedeleri, babaları, meclisleri, dervişleri Nur Baba’da olumsuz bir biçimde ele alınmıştır.

Alevî – Bektaşi tarikatlarının amaçlarından sapmasını, dünyevî zevklerin merkezi olmasını ve Bektaşi şeyhlerinin sapkınlıklarını ele alan önemli romanlardan biri de Kadınlar Tekkesi’dir. Kadınlar Tekkesi (1956), yazarın bir gazetecinin röportajından yola çıkarak yazdığı bir romandır. Yazar bunun gerçek bir hikâye olduğunu: “İşte okuyacağınız bu uzun hikâyenin esası bu gerçek vakaya dayanmaktadır”(Karay, 2009: 12) sözleriyle ifade eder.

32 Nur Baba (Yakup Kadri Karaosmanoğlu), Kadınlar Tekkesi (Refik Halit Karay), Rahmet Yolları Kesti, Yediçınar Yaylası ve Bozkırdaki Çekirdek (Kemal Tahir), Toraman (Hüseyin Rahmi Gürpınar), Gizli El (Reşat Nuri Güntekin) bunlardan bazılarıdır.

Kadınlar Tekkesi romanında tasvir edilen tarikatlar dikkatle incelendiğinde tekkelerin dinî tarafının neredeyse tükendiği gözlenir. Öyle ki o dönemde tekkelerde resmen âyinler yapılması, kadın ve erkek dairelerinin dolması, tevhid ve tehlil seslerinin akşamdan başlayıp gecenin ortasına kadar kasabayı inletmesi, tekkeye erkeklerden çok kadınların gelmesiyle tekkenin dinî değil, cinsel özelliğini vurgulanmıştır.

Kadınlar Tekkesi, aynı Nur Baba gibi eleştirilmiştir. İbrahim Bahadır’ın Alevi- Bektaşi İnancına Göre Kadın adlı makalesinde33 Refik Halit Karay’ın iftiralarla dolu, düşmanca bir kitap yazdığını söyler. Yazarın: “…gerçek vakaya dayanmaktadır” (Karay, 2009: 12) sözüne gönderme yapan Bahadır, kahramanlarının bile belli olmadığı bir eserin gerçeği yansıtmadığı görüşündedir. Yine Karay’ın Başlangıç Bölümü’nde “Zevkinize nasıl gelirse öyle okuyun” (Karay, 2009: 12) demesinden romanın tamamen uydurma olduğunu ve insanların mukaddes kabul ettiği değerlerin yazar tarafından çok ucuza satıldığı dile getirilir.

Bektaşîlik üzerine mesnetsiz iddiaların yoğunlaştığı çalışmalardan biri de Kadınlar Tekkesi romanıdır (Bahadır, 2004: 32). İbrahim Bahadır, bu sözleriyle, romanın gerçekle uzaktan yakından ilgisi olmadığını iddia eder. Bununla yetinmeyen Bahadır: “Kadınlar Tekkesi birçok yönüyle Nur Baba’ya benzer. Aynı Nur Baba’daki gibi sahneler görülür. Cinsellik içeren bol betimlemelerin yanında yabancı kelimelerin yanında Avrupaî bir roman stili ile roman başladığı gibi devam eder. Aynı Nur Baba’daki gibi Bektaşî tekkelerindeki yaşayış, Antik Yunan’dakine benzer şekilde ifade edilir” (Bahadır, 2004: 32). Dolayısıyla romanın hem Batı özentisinden ibaret olduğunu hem de baştan sona Nur Baba’ya benzediğini söyler.

Kadınlar Tekkesi romanında da Nur Baba romanına benzer şekilde; Alevi – Bektaşi tekkelerinin insanlar için çekici olması, din dışı sebeplere bağlanır. Kadın ve genç kızlarla rahat münasebetler kurmak, mey ile kendinden geçmek, çıkar sağlamak ve sosyal statü kazanmak gibi tekke sırlarını deşifre etmek yazarımız tarafından bir görev olarak görülmüştür.

Kadınlar Tekkesi’nde vurgulanan başka bir konu da tekkelerin hem maddi hem de manevî çıkarlar doğrultusunda kullanılmasıdır. Yazarın: “Bu kadınlar için bir tarikat,

33 İbrahim Bahadır, (2004), Alevi-Bektaşi Geleneğine Göre Kadın, Hacı Bektaş Veli Araştırma Dergisi, Ankara, s. 12 – 32

kadınlar için tekkeydi” (Karay, 2009: 24) cümlesine ek olarak Süha Kalenderli’nin tespitleri de oldukça dikkat çekicidir: “Kadınlar kendilerinden geçmişler. Kederden, sıkıntıdan uzaklar. Eğlencenin her çeşidini test etmişler, usanmışlar. Tekkeden alacakları zevkin heyecanıyla bu adamı ihya ediyorlar. Kocalarının bilgisi dahilinde tekke gönüllerince raks ediyorlar” (Karay, 2009: 267). Bu ifadelerden tekkenin dinîlikle uzaktan yakından ilgisinin bulunmadığı yargısı çıkarılabilir. Bununla birlikte, Kadınlar Tekkesi’nde Bektaşi şeyhlerinin kendilerinden yaşça çok küçük kızlara ve kadınlara bakması, taze kadın ve kızları kendi aralarında mertebelere koyarak odalarına almaları gibi cinsel sapkınlıklar da vurgulanmaktadır.

Kadınlar Tekkesi romanında Alevi – Bektaşi tekkelerinin maddi açıdan müritlerini sömürmesine de dikkat çekilmektedir. Öyle ki memurluktan beş kuruşsuz çekilen şeyhin; tıngır mıngır, perdesiz, kupkuru tahtadan zeminli konağı, bir yıla varmadan son derece lüks bir yer haline getirmesi, bununla birlikte halı, kilim, örtü gibi yaygıları müdavimlerinin yardımlarıyla döşenen tekkenin kazanç yeriymiş gibi yansıtılması, Bektaşi tekkelerindeki maddi çıkarları da gözler önüne sermektedir.

Yakup Kadri’nin eleştirdiği ve tasvip etmediği birçok konuyu Refik Halit Karay da Kadınlar Tekkesi’nde eleştirir:

1.Tekke ve dergâhlar ibadet yeri olmaktan çok cinsî arzuların giderildiği mekânlardır.

2.Şeyh Baki adındaki kahramanın kadınlara düşkün olması ve onları elde etmek için aşk oyunlarına başvurur.

3.Tekke ve dergâhların içki ve âyin merkezleri gibidir.

4.Bektaşi dervişlerinin amaçlarından uzaklaşarak halkı maddi ve manevi yönden sömürür.

Bütün bu verilere dayanarak Kadınlar Tekkesi’nin gerek işlediği ve eleştirdiği konu bakımından gerekse anlatım tekniği bakımından Nur Baba’ya çok benzediği söylenebilir.

Nur Baba ile Kadınlar Tekkesi, Bektaşî çevrelerinde sert eleştirilere maruz kalır. Konuyla ilgili incelenen roman, araştırma, makale, bildiri ve tenkitlerden elde edilen bu eleştiriler on (10) maddede toplanabilir:

1. Sözde bir “Bektaşi sırrı”nı ifşa eden ifadelere yer verilir. 2. Bektaşî dergâhları ve şeyhleri çarpıtılarak sunulur.

3. Dergâhlar, tasavvuf ilkelerinin uygulandığı dinî mekânlar olarak değil de bir işret meclisi gibi gösterilir.

4. Bektaşî tekkeleri, cinsel hazların giderildiği mekânlar olarak yansıtılır. 5. Nuri ve Şeyh Baki, eğlence ve kadın peşinde koşan kişiler olarak sunulur. 6. Tekke şeyhleri, kadınlara düşkün ve onları elde etmek için aşk oyunlarına

başvuran kişiler olarak gösterilir.

7. Tekke ve dergâhlar, içki ve âyin merkezi gibi tasvir edilir.

8. Bektaşi dervişlerinin halkı maddi ve manevi yönden sömürdüğü iddialarına yer verilir.

9. Bektaşilik’in ilkel ve yüzeysel bir anlayış olarak, Bektaşî dervişleri de başına buyruk edepsizler olarak sunulur.

10. Bektaşî dervişleri, gerçek anlamda Müslüman değilmiş gibi gösterilir. Yeşil Gece romanında Alevi – Bektaşi tekke ve tarikatlarıyla ilgili olumlu ya da olumsuz eleştiri söz konusu değildir. Ancak mollaların, şeyhlerin dini istismar etmeleri, dinî kurumların bozulmaları, din adamı sıfatıyla kamusal kişilikleri olanların – başta türbe, tekke ve evliyâlar olmak üzere – halkın kutsal değerlerini ve inançlarını sömürmeleri, medreselerin yeni eğitim kurumları olan mekteplere karşı durmaları, din istismarcılarının çıkarları uğruna propaganda yapmaları, halkın batıl inançların içinde boğulması eleştirilir.

Reşat Nuri Güntekin’in romanda eleştirdiği belli başlı konuları şu şekilde özetlenebilir:

1. Yazar, gerçekten dindar olanların karşısında dini kendilerine bir menfaat kaynağı olarak kabul edenleri eleştirir. Bunu İnci Enginün, Cumhuriyet Dönemi Türk Edebiyatı adlı eserinde şöyle ifade eder:

“Hem Halide Edip Adıvar hem de Reşat Nuri Güntekin’in eserleri aslında dine değil, din istismarcılarına karşı yazılmışlardır” (Enginün, 2007: 274).

2. Mektep – Medrese çatışmasında medreselerin durumları ve tutumları eleştirilir. Medreselerin cahil, softa yetiştirerek mekteplerin karşısında durması romanda eleştirilen bir başka konudur: “Romanın medrese anlayışıyla yetişen başkahramanı

Şahin Hoca’nın molla anlayışıyla savaşı pek çok etkileyici yönüyle dile getirilmiştir. Bu romanı yalnızca İslam düşmanı kabul ederek onu okumayanlar, din ile dini kendi yararları doğrultusunda kullanmak isteyenleri birbirinden ayıramayanlardır (Enginün, 2007: 277-278). Ayrıca Reşat Nuri Güntekin, “Dinî eğitim veren medreselerin bilgi ve irfan diye adlandırdıkları; kir, pas ve sis içinde kalmış kandil gibidir” (Güntekin, Tarihsiz: 69-70). Sözleriyle medreselerin çok eski ve çağ dışı olduğunun altını özellikle çizer.

3. Reşat Nuri Güntekin, halkın batıl inançlar içinde boğulmasını ve türbelerin hak ettiği değerin üzerinde bir kurum olarak görülmesini nükteli bir biçimde eleştirir:

“Hükümetüstü bir kudrete sahip olan Kelâmi Baba Türbesi, Sarıova’yı depremden, selden, yangından, düşmandan muhafaza ederdi. Sonra dermansız marazlardan, koca arayan genç kızlardan tutun da kiracı arayan evlere, müşteri bekleyen esnafa kadar her sorunu hallederdi” (Güntekin, Tarihsiz: 159).

4. Yazarımızın eleştirdiği konulardan biri de din hocalarının cinsel ve nefsanî serüven arayışına girmeleri, halkı manevi yönden olduğu kadar maddi yönden de sömürmeleridir. Bu, Hafız Remzi’nin tanıtıldığı aşağıdaki paragrafta açık bir şekilde görülmektedir:

“Alçakgönüllülükten nasibini almayan Hafız Remzi, yaşlı dulları genç kızlardan üstün tutardı. Çeşitli nedenlerle birçok konağa kolaylıkla misafir olabilirdi. Yatak odasına gelip giden kadınların haddi hesabının olmadığı söylenirdi. Sonunda oldukça yaşlı ancak bir o kadar da varlıklı bir paşa zevcesiyle nikahlanmıştı (Güntekin, Tarihsiz: 25).

Alıntıdan yola çıkılarak din görevlisi olarak bilinen kişilerin asıl amaçlarından uzaklaşarak dünyalık iş ve zevklerle uğraştıkları söylenebilir.

Dinî semboller ve kullanılış biçimleri çalışmanın temelini oluşturmaktadır. Ele alınan romanlarda kimi dinî sembol ve unsurları üç romancı da ele alırken kimi sembol ve motifleri iki romancı kimi motifleri de sadece bir romancı kullanmıştır. Çalışmanın son bölümünde gösterilen dinî sembol ve unsurlardan bazıları yazarlar tarafından olumsuz bazıları ise olumlu anlamlara gelecek biçimde kullanmışlardır. Hatta aynı dinî motifi bir yazar pozitif anlamda kullanırken diğer yazar negatif anlamda kullanmıştır.

Aşağıda yazarların dinî unsurları kullanımıyla ilgili verilen tabloyla yazarların sembollere yüklediği anlamlar ve bakış açıları gösterilmeye çalışılmıştır.34

Tablo 2.1: Anlamlarına Göre Dinî Sembollerin Kullanımı

POZİTİF ANLAMDA KULLANILAN SEMBOLLER NEGATİF ANLAMDA KULLANILAN SEMBOLLER

Abdest(*) Adak Allah Âyin ve Cem(*) Cami Cenâb-ı Allah Cenâb-ı Hakk Dua Ezan Hadis-i Şerif Hakk’el Yakin Haktaala Hazret(*) Helallik Dilemek Hidayet(*) Hilkat Hurafe İbadet İman İnşallah İzzet-i Nefis Kısasü’l Enbiyâ Kur’an-ı Kerim Mağrifet(*) Melek Mescit Mevlâ Mûtekifi Müslim Müslüman Nefis Nefs-i Emmare Oruç Peygamber Rabbâni Ramazan-ı Şerif Rızk Rızk-ı Maksumu Ruh Ruhâni Sabır Sarık (*) Siyer-i Nebevî Sünnî Şehadet Şeriat Takdir-i İlahi Takva Tekbir Almak Tesbih Çekmek Abdest(*) Ahiret Allah’ın Cemali Âyin ve Cem(*) Bektaşi Şeyhleri Cennet Cehennem Dergâh Eren Ermiş Evliyâ Günah Günahkâr Halife Halife-i Resulullah Hazret(*) Hidayet(*) Hilkat Garibesi Himmet Huri Hüdâ İmam İmana Erememek İrşat Kıble Kıblegâh Kul Küfür Mağrifet(*) Mahrem Mahremiyet Masiva Miraç Molla Mülhid Münacaat Mürşit Nazar Nefes Nur Peygamber postu Put Putperest Reşadet Riyâ

Ruhü’l Kudüs (Kutsal Ruh) Rükû

Sarık(*) Sarıklı

Tablo 2.1: (devam) Anlamlarına Göre Dinî Sembollerin Kullanımı

POZİTİF ANLAMDA KULLANILAN SEMBOLLER NEGATİF ANLAMDA KULLANILAN SEMBOLLER

Seccade Secde Etmek Softa Şefaat Şeyh Şeyhlik Taabbüt Tarikat Tarikat Ehli Tekke Uluhiyet Üç Aylar Vaiz Veliyullah Yarabbi

Tabloda Gösterdiğimiz Dinî Unsurların Söz Konusu Romanlarda Pozitif veya Negatif Olarak Nasıl Kullanıldığı:

Abdest: Abdest dinî unsuru hem negatif hem de pozitif bir biçimde kullanılmıştır. Yeşil Gece’de namaz temizlenmek biçiminde olumlu; Nur Baba’da Nur Baba’nın karşısına çıkmak ve odasına girmek için hazırlanmak biçiminde olumsuz kullanılmıştır.

Adak: Adak dinî motifi, Nur Baba romanında, şeyhin Allah’la kul arasında köprü vazifesi görmesi ve düşkün insanların temiz duygularını kullanması olarak olumsuz biçimde kullanılmıştır.

Ahiret: Kıyamet’in kopması ve Mahşer Günü’nde herkesin dirilmesiyle başlayan yeni dünya yaşamı anlamındaki Ahiret dinî unsuru Yeşil Gece romanında körü körüne inanılan ikinci yaşam anlamında negatif bir biçimde kullanılmıştır.

Allah: Üç romanda da olumlu anlamda kullanılmıştır.

Allah’ın Cemali: Kadınlar Tekkesi’nde Şeyh Baki, hoşuna giden güzellerde Allah’ın cemalini gördüğünü dile getirmesi, kendinden geçmiş tavırlarla Allah’ın cemalinden söz etmesi şeklinde negatif anlamda kullanılmıştır.

Âyin ve Cem: Nur Baba romanında âyin ve cem motifleri, şeyh tarafından şahsi çıkarları doğrultusunda kullanması açısından negatif anlamda; Yeşil Gece romanında İslam’ın dışında farklı dinlerden olan insanların inançları gereği yaptıkları dinî tören anlamında pozitif biçimde kullanılmıştır.

Bektaşi Şeyhleri: Nur Baba romanında din ve inanç kavramlarını kendi cismanî çıkarları için kullanan ve bunun için türlü oyunlar oynayan kişiler olarak negatif anlamda kullanılmıştır.

Cami: Yeşil Gece ve Kadınlar Tekkesi romanlarında ibadet edilen yer, ibadetgâh anlamlarında olumlu biçimde kullanılmıştır.

Cennet: Allah’a inanan, Allah’ın emir ve yasaklarını yerine getirenlerin ödüllendirileceği cenneti kavramı, Yeşil Gece’de dinî anlamının dışında zevk, sefa ve eğlence mekânı olarak negatif anlamda kullanılmıştır.

Cenâb-ı Allah: Üç romanda da olumlu anlamda kullanılmıştır.

Cenâb-ı Hakk: Üç romanda da olumlu anlamda kullanılmıştır.

Cehennem: Yeşil Gece’de, Müslüman olmayanların ateşle cezalandırılacağı korkutucu yer, azap yeri; Nur Baba’da ise kaybolup gitmek, yok olmak biçiminde negatif biçimde kullanılmıştır.

Dergâh: Dergâhların yozlaşmaları, bozulmaları, ilim yuvası olmaktan uzaklaşmaları, Nur Baba ve Kadınlar Tekkesi romanlarında negatif anlamda kullanılmıştır.

Dua: İncelediğimiz üç romanda da dua ve duayla ilgili terimler; Allah’tan dileme, isteme, yardım bekleme anlamlarında pozitif biçimde kullanılmıştır.

Eren/Ermiş/ Veliyullah: Eren, ermiş dinî unsurları; üç romanda da halkın saf ve temiz duygularının, dinî kimlik ve din elbisesi altında nasıl sömürüldüğünü ve insanların nasıl kullanıldığını gözler önüne sermek maksadıyla negatif