• Sonuç bulunamadı

Birey ve toplum yaşamını birinci dereceden etkileyen din ve inanç sistemlerinin birbirinden farklı ve oldukça fazla sembolleri ya da göstergeleri bulunur. Din, bir semboller sistemi olarak insanlara, çevrelerindeki dünyayı hususi pencerelerden izleyebilmelerine imkân verecek şartları sağlar (Mardin, 1986: 49-50).

Çalışmanın bu kısmında yaşam, kültür, sanat ve sosyal faaliyetler üzerindeki örnekler ile sosyologların görüşlerinden faydalanılanarak dinin sembollerinin veya göstergelerinin neler olduğu belirlenmeye çalışılacaktır. Dinin sembollerine geçilmeden önce genel anlamda “sembol”ün ne olduğu hakkında temel bilgileri ve verileri aktarmak daha yararlı olacaktır.

Sembol: Fransızca bir kelimedir. Duyularla ifade edilemeyen bir şeyi belirten somut nesne veya işaret, remiz, rumuz, timsal ve simge anlamına gelmektedir (Türkçe Sözlük: 1998). Belli bir insan topluluğunun uzlaşara kendisine bir anlam yüklediği somut nesne ya da im, işaret (Püsküllüoğlu, 2004: 1187). Bir düşünceyi, soyut bir kavramı belirten somut nesne ya da im, işaret (Püsküllüoğlu, 2004: 1187). Rıza Kardaş sembolü: “Duyu organlarıyla anlaşılması imkânsız herhangi bir şeyi (doğal bir ilişki yoluyla) hatırlatan veya belirten her türlü somut şey yahut işarettir” (Koca, 2010: 88) Biçiminde tanımı yapılabilen sembol teriminin dini anlamı ise “teistik bir ifadenin nesnel karşılığının gerçek dünyada olduğunu kabul eden dilin kuramsal, sanatsal ve değerle ilgili unsurlarını birleştiren tarz” (Koç, 1995: 91) olarak adlandırıldı görülür.

Semboller, soyut duyguları somutlaştırma aracıdır. Sembol, bireyin zihninde tasavvur edilemeyenleri, onunla olan münasebeti oranında görülebilir bir biçimde resmeder (www.dergipark.ulakbim.gov.tr, 2017).

Bir nesneyi simgesi vasıtasıyla ifade etmeye veya bir duygu ya da eyleme simgesel görev yüklenmesine sembolleştirme denir. Örneğin: vatanın sembolü bayrak, adaletin sembolü terazi, barışın sembolü beyaz güvercindir. Başka bir ifadeyle, aynı kültürde belli bir fiil, his veya davranışı ifade eden bir öge, bir düzen, bir eşya, bir ifade ya da kişidir. Sembol ile onun ifade ettiği kavram arasında doğal olmayan ve benzetme temeline dayanan bir düşünceyi mecburî kılar. Herhangi bir nesneye veya ruhî unsura eklenen hissedilir bir tasavvurdur (Kardaş, 1980: 417).

Aşkın olan bir varlığa karşı insanda saygı ve sevgi uyandıran itaati hatırlatan herhangi bir şey dinî sembol olarak kabul edilir (Atasağun, 2002: 393). Sembollerin din alanındaki görünümleri ve onların anlaşılmasına yaptığı katkılara ilişkin “Dinin Nesnelleşmesi” kitabının yazarı Şerif Mardin’in görüşü şöyledir:

“Elle tutulur kutsal şeyleri anlamanın yolu elle tutulamayan, görünmez, doğaüstü düzenin elle tutulur, gözle görülür sembolleri olduklarını bilmektir. Kutsal şeylere dokunabilmek, doğaüstü düzenin daha canlı olarak tahayyül edilmesine yol açar. Tanrı ve azizler uzakta görünmez ve anlatılamaz oldukları halde insan, bir ikonu görebilir, ona mum dikebilir. Sembollerin biçimi, sembolize edilen şeyin biçimiyle ilişkilidir. Böylece domuz, bir verimlilik âyininde kullanılmak için uygun bir semboldür. Yılan toprak altında yaşar ve ölülerin ruhları gibi çok defa tehlikelidir” (Mardin, 1986:

50). Şerif Mardin’in de belirttiği gibi semboller duruma ve mekâna göre şekillenmektedir. Bu şekillenmenin temelinde özellikle din ve kültürün yattığını dinin ve sembolün birbirini tamamlayıcı nitelikte olduğunu söylemek yanlış olmaz.

“Semboller evrenselleşmiş sessiz bir dildir” (Çağlar, 2012: 28). Dinler de bahsedilen bu sessiz dille, başka bir deyişle sembollerle daha anlaşılır bir kimlik kazanmaktadır. Dinî semboller, çok daha kompleks gerçekleri, dolaylı yollardan anlatarak kesin olarak tanımlanmasına rehberlik eder. Yine dinî semboller, bizim bazı olayları bir kalıp içerisine sokmamız ve onu gördüğümüzde o olayları hatırlamamızı sağlar (Atasağun, 2000: 183). Aşkın olan bir varlığa karşı insanda saygı ve sevgi uyandıran itaati hatırlatan herhangi bir şey dinî sembol olarak kabul edilir ve dini sembolların tarihin her döneminde kullandığı görülmektedir. (Atasağun, 2002: 393). Yeryüzünde milyonlarca taraftar bulmuş Şamanizm, Yahudilik, Hristiyanlık, İslamiyet, Budizm, Hinduizm gibi belli başlı din ve inanç sistemlerinin sembolleri veya göstergeleri bulunmaktadır.

Şamanizm’in Sembolleri: Türkler Tanrı’nın gökte olduğuna inanmışlar ve gökyüzüyle ilgili semboller türetmişlerdir.

Türkler gökyüzünün bir bütün olarak simgeleştirmiş ve Gök Tanrı inancını oluşturmuşlardır (Gömeç, 1998: 49). Şaman Türkleri yaşamlarının gökler tarafından kontrol edildiğine inanarak özellikle gökle ilgili doğa hareketlerini Kök Tengri’nin işareti kabul ederlerdi.

Şamanizm’i benimseyen Türklerin, şimşek ve yıldırım üzerine de değişik fikirleri bulunur. Şamanist Türkler, Ülgen’in yıldırım ve şimşeği kontrol ettiğine inanırdı. Bir eve kötü ruhların girmemesi için gökten gelen yıldırım düşen bir ağaçtan bir parça alınarak o eve getirilmesi gerektiğine inanırlardı. Tuva Türkleri de yıldırım ve şimşeğe ayrı bir değer verirdi. Özellikle Uygurlar, yıldırımdan pek zevk alırlardı. Göğün gürlemesiyle onlar da bağırıp dans etmeye, gökyüzüne ok fırlatmaya başlar. Yıldırım düşerse bir sene sonra yıldırımın düştüğü o yere ya bir keçi ya da bir koyun kurban ederlerdi (İnan, 1972: 74). Bunun nedeniyse gökyüzündeki her şeyi bir çeşit din ve ruh sembolü olarak nitelendirmeleridir.

En eski Türk inançları izlerini devam ettiren Doğu Sibir deki Yakut/Sahalar ile Altaylılar’ ın, Kam (Şaman) dinine göre: Güneş, Ay ve bütün Gökyüzü’nün yaratıcısı olan iyilik ilâhı Ülgen’ in yedi oğlundan beşincisi, gökyüzünde yaşayan” kartal”dır. Kırgızların Er-Töküş Destanı’nda ise, Alp-Karakuş (Kartal), Dünyanın Ortasındaki Kaf Dağı’nda (Kafkasların 5633 m.lik en yükseği, daimî-buzlu “Mengü-Tav”/Alburuz’ da) bulunan ve

başı Göklere ulaşan Uluçınar’ın tepesindeki Yuvası’nda, yaşamaktadır. Başkır/Başkurtlar’ın inancında, (İran edebiyatında, “Simurg” diye bilinen ve Zümrüd-i “Ankaa” da denen) “Semrük” adlı çiftbaşlı kuşun, bir başı kişi (insan) gibi olup, kişi, dilince konuşur. Semrük, “mengü-suyu” (Âb-ı Hayât) içtiğinden, (hiç) ölmez; Kafdağı’nın tepesinde yaşar, Göller’de bulunan, (insanlara zarar veren) ejderhaları kaparak getirip, Kaf dağına atar (İnan, 1987: 412).

Şamanların simge ve ritüelleri sadece gökyüzüyle sınırlı değildir ve bölgelere göre değişiklik gösterir. Altaylıların şamanı, ritüel olarak, gövdesine belli sayıda basamaklar oyulmuş bir kâyin ağacına tırmanır; kâyin, “Evren Ağacı”nı simgeler, basamaklar da şamanın göğe yolculuğunda geçmek zorunda olduğu çeşitli Gök katmanlarını temsil eder.

Şamancıl mitoloji ve ritlerde atın tuttuğu yer ise çok başkadır. Tam ve tipik anlamıyla bir "ölüm hayvanı" ve ruh göçürücü ol an at, şaman tarafından çeşitli bağlamlarda esrimeye, yani mistik yolculuğu mümkün kılan "kendinden-çıkışa", ulaşmak için kullanılır. ... "at" şamanın havada uçmasını, Göğe çıkmasını da sağlar. ... At öleni öbür dünyaya taşır; "düzey atlamayı", yani bu dünyadan başka dünyalara geçişi gerçekleştirir ve bu yüzden, aynı zamanda erkekliğe giriş anlamı taşıyan bazı katılma/sırra-erme törenlerinde de birinci planda rol oynar (Eliade, 1999: 1-12). Buna göre eski Türk dini Şamanizm’in simgelerinin gökyüzü ve gökyüzündeki doğa olaylarıyla; hız, çeviklik, hakimiyet ve güç sahibi hayvanlardan oluştuğunu söyleyebiliriz.

Yahudilik’in Sembolleri: Semavî dinlerin ilki olan Yahudilik’te birçok sembol ve gösterge bulunmaktadır. Bunlardan bazıları şöyledir:

1-Ahit:

Ahit kelimesi söz, söz verme, sözleşme, anlaşma itimat veren söz gibi anlamlara gelir.

Yemin, söz vermenin ya da ant içmenin dinî, mukaddes ve ahlaki taraflarını oluşturur. Tanrı ile Musevilerin arasında yapılan sözleşmenin kurallarını içerdiğinden dolayı Tevrat, Ahd-i Atik olarak da bilinir (Küçük, 1988: 532-533).

2-Sünnet:

Erkeklik uzvunun derisinin alınması daha ilkel toplumlardan başlayan ve oldukça yaygın bir gelenektir. İlkel toplumlarda erkeklik uzvunun mukaddes olarak

kabul edilmesinin temelinde verimlilik tanrısına bir kurban ve sadakat göstergesi olarak kabul edilir (www.dergipark.ulakbim.gov.tr, 2017).

3-Ahit Sandığı:

İsrailoğulları, Tanrı’nın daima hazır olduğunu Ahit Sandığı ile sembolize eder. Sözleşme Sandığı’nın herhangi bir sebeple başka bir yere taşınması sırasında gökyüzünde bir bulutla Tanrı onları izlerdi. Bu sandığı savaş esnasında taşımak büyük bir onurdu ve gücü ve liderliği temsil ederdi. Bunların yanı sıra tanrısal iletişimi sağlayan kutsal bir hazine sayılırdı (Tanyu, 1980: 54). Ahit Sandığı Tanrı'nın tahtı olarak kabul edilmiştir (www.dergipark.ulakbim.gov.tr, 2017).

4-Menorah-Yedi Kollu Şamdan:

Yedi kollu şamdanın ışığı Tanrı’nın varlığını simgeler (www.dergipark.ulakbim.gov.tr, 2017). Şamdanın ışığı asla söndürülemez. Bütün Sinagog’larda tam yedi kollu olmak üzere en az bir en çok iki tane Menorah kesinlikle bulundurulmak zorundadır (www.dergipark.ulakbim.gov.tr, 2017). Yahudiler, evrenin yedi günde yaratıldığına inandıkları için Menorahlar yedi koldan ibaret olduğunu düşünür. Menorah’ın tam ortasındaki ışık cumartesiyi simgeler. Dolayısıyla yedi kıta, yedi gezegen, yedi gün ve yedi kat gökyüzünü Menorah simgeler (www.dergipark.ulakbim.gov.tr, 2017). Bütün bunlara bağlı olarak Yedi Kollu Şamdan, Yahudiliğin aydınlık ve bastırılamayan ruhunu ifade eder (www.dergipark.ulakbim.gov.tr, 2017).

5-Davud Yıldızı- Davud Mührü:

Yahudi Devleti’ni Filistin topraklarında kurma ve büyütme girişimlerini temsil eden Davud Mührü’dür. Hitler, denetimi altındaki topraklarda yaşayan Yahudilere, üzerinde Davud Mührü bulunan, kendilerince rezillik sembolü sayılan sarı bir elbiseyi zorla giydirmişlerdi. Bu uygulamadan sonra yiğitlik, şehitlik gibi anlamlar kazandırılan altı köşeli Davud Yıldızı Yahudilik’le özdeşleşti (Gutmann, t.y. : 79).

Şekil 1.1: Davud Yıldızının Bir Örneği

6-Ağlama Duvarı:

Beytü'l-Makdis ya da Behit h Miktaş denilen mabetten bu güne ulaşan kutsal duvardır. “Süleyman Peygamber’den kalan Ağlama duvarı yedi buçuk yılda inşa edilmiştir. İsrailliler, Hristiyanlar tarafından dünyanın değişik yerlerine sürgün edilmelerini hatırlamak, anılarını canlandırmak, Yahudi egemenliğini yeniden inşa etmek, Süleyman Mabedi’ne kavuşmak ümidiyle bu duvar önünde ağlayarak dua ederler. Ayrıca Ağlama Duvarı, asırlardır Yahudiler’in Hac ibadetini ifa ettikleri mekândır” (Tanyu, 1988: 474). Dolayısıyla Batı Duvarı olarak da bilinen Ağlama Duvarı Yahudilerin haccını sembolize eder.

Yahudiliğin bunlardan başka On Emir, Mezuzah-Mezuza, Shofar-Şofar, Tallith-Tallit, Kipa, Tefillin, Otağ-Çadır-Toplanma Çadırı, Kudüs Mabedi-Süleyman Mabedi, Sinagog (Toplanma Yeri), Roş Ha Şanah –Yılbaşı, Yom Kippur- Kefaret Günü, Sukkoth - Haymeler veya Çadır Ayramı, Pesah-Fısıh veya Passover Bayramı, Shauot-Pentecost veya Haftalar Bayramı, Hanukkah-Eğitim Bayramı, Purim-Ester Bayramı, Shabbath-Sebt veya Cumartesi Günü Yahudilere özel anlamları bulunan toplanma günleri ve sembolleri bulunmaktadır.

Hristiyanlık’ın Sembolleri: Hristiyanlık’ta da birçok dinî sembol bulunmakta ve bu sembollerin temelinde Hz. İsa ve haç yer almaktadır.

Hristiyanlık’ın önemli ve yaygın sembolleri şunlardır:

1. Haç (Çarmıh): Haç yalnızca Hristiyan dininde değil, aynı zamanda birçok İlk Çağ dininde görülen bir semboldür. Hristiyanlar onu evlerinde, kiliselerinde, iş yerlerinde, boyunlarında, elbiselerinde kullanmaktadır. Birbirini dikey ve yatay olarak kesen haçın bölgelere ve ülkelere göre değişen 14 farklı şekli bulunmaktadır (Albayrak, 2004: 126-127). Adı geçen 14 farklı Haç isimleri şunlardır: Latin Haçı,

Bizans Haçı, Slav Haçı, Yunan Haçı, Kudüs Haçı, Malta Haçı, Vaftiz Haçı, Calvari Haçı, İncil Haçı, Aziz Adnrew Haçı, Kelt Haçı, Papalık Haçı, Lorainne Haçı.

2. Deccal: İblis’ten gelmiş, gücünü ve egemenliğini İblis’ten almıştır. Deccâl, kendisine tapınan ve inanların da olduğu bir canavardır. Aslında Deccâl Hristiyan olmayanlar ve Hrisitiyanlığa karşı çıkanlardır (KM, 11/7; 13/1-14;17/3-18; 19/19-21 ) şeklinde sembolize edilir.

3. Şarap ve Üzüm: “Hristiyanlıktaki dinî merasimlerde içilen ve Hz. İsa’yı temsil eden şarap ve onun hammaddesi üzüm oldukça mukaddestir. Çünkü üzümden yapılan şarap Hz. İsa’nın kanından yapıldığını sembolize eder. Aynı şekilde şarap – ekmek ritüelinde de şarap İsa Peygamber’in kanını ekmek ise etini ifade eder” (Delikgöz – Alıç, 2010: 57). Nitekim, üzümün Hz. İsa’yı gösteren bir sembol olduğu söylenebilir.

4. Meşale - Mum ve Işık: İsa Peygamber Hristiyanlara göre dünyanın ışık kaynağıdır. Bunun içindir ki dünyada ışık saçan bütün her şey İsa Aleyhisselam’ın simgesi sayılır. Özellikle mum ışık saçan nesnelerin en başında gelir. Dinî merasim yapılan taş masalarda bulunan iki mum, İsevilik’in haç işaretinde temsil ettiği ikili anlayışını, yani insan ve Tanrı’yı ifade eder (Baldock, 1995: 88).

5. Çoban: İsa Peygamber çevresinde binbir çeşit hayvanın olduğu bir çoban gibi sembolize edilir. Umumiyetle kucağında ve çevresindeki kuzularla, başının üzerindeki çeşitli kuşlarla resmedilir (www.gizliilimler.tr, 2016). Bu da İsa’nın bereket ve şefkat sembolü olduğunu gösterir.

6. Göz: Tanrı’nın her şeyi bilip görmesini temsil eder (www.gizliilimler.tr , 2016).

7. Güvercin: Güvercin Mesih’e hulul eden kutsal ruhun sembolüdür (www.gizliilimler.tr, 2016).

8. Alev: Kutsal ruhu gösterir (www.gizliilimler.tr, 2016).

9. Aslan: Mesih hükümdarlığınını sembolüdür (www.gizliilimler.tr, 2016). 10. Kaya: Bazen İsa bazen kiliseyi semboller (www.gizliilimler.tr, 2016). 11. Çan: Bağlılık ve ihtimamın göstergesidir (www.gizliilimler.tr, 2016).

12. Buhur: İsa’nın fazilet ve marifeti, azizlerin dualarının göstergesidir (www.gizliilimler.tr, 2016).

13. Zeytinyağı: Merhamet ve bağışlamayı gösteren önemli bir Hristiyanlık sembolüdür (www.gnoxis.com, 2015).

14. Alfa ve Omega: Alfa Yunan ABC’sinin ilk harfidir, Omega ise son harfidir. Dolayısıyla İsa Peygamber de "İlk ve Son" (Matta: 16: 19) olarak sembolize edilir.

15. Şarap – Ekmek ve Kutsal Balık: İsa Peygamber’in son akşam yemeğini sembolize eder (www.astroset.com, 2015).

Bunlardan başka; kuzu, tavuskuşu, pelikan, gemi, anahtarlar, X ve P harfleri, Alfa ve Omega harfleri, IHS (IHESUS), T harfi Hristiyan dinindeki diğer sembol ve göstergelerdendir.

İslamiyet’in Sembolleri: Semavî dinlerin sonuncusu olan İslâm’ın başta hilâl olmak üzere, cami, yıldız, minare, tespih, seccade, nar ve üzüm, külliye, kümbet gibi birçok sembolü bulunmaktadır. Bütün bu sembollerin temelindeyse Tevhid inancı ve hilâl yer almaktadır.

İslam’ın önemli ve yaygın sembollerinden bazıları şunlardır: 1. Hilal:

İslam dinindeki sembollerin en önemlisi hilâldir. Camilerde kubbe veya minarelerin âlemlerine dikilen hilâl, “İslâm diyarı” olduğu anlaşılsın!” diye dikilmiş bir mühür olduğunu söylemek yanlış olmaz. “İslam’da Hristiyan dünyasının Teslis inancını temsil eden “Salib-i Ahmer - Kızılhaç” yerine Tevhid’i simgeleyen “Hilâl-i Ahmer-Kızılay unvanının kullanılması tercih edilmiştir” "Allah" kelimesi Arapça'da bir Elif, iki Lam ve bir He ile yazılmaktadır. Söz konusu bu harflerin ecbed hesabındaki değeri 66’dır. İslamiyet’in sembolü olarak kabul edilen hilalin Arapçası da hilaldir. Hilal ise Arapçada bir HE bir ELİF ve iki tane LAM ile yazılır. Allah yazarken kullanılan harflerin aynısıyla fakat farklı yerlerde... Doğal olarak Hilal kelimesinin de ecbed hesabındaki değeri 66'dır. Kısacası bu harfler, bu rakam ve bu kelime Allah (cc)’yi işaret ederler. İşte hilal bu yüzden İslamiyet’in sembolu olmuştur” (www.mumsema.org, 2015).

Şekil 1.2: Hilal ve Yıldız

Kaynak: google.com./görseller, 2017.

Şekilde görüldüğü gibi yıldız ile hilâl anne ile kucağındaki yavrusu biçiminde sembolize edilebilir. .

2. A–M–B:

Tevhid inancında Allah’ın meleklerine, nebilerine, meleklerine inanç temeldir. "Kur'an'da olağanüstü bir hâfise olan vahiy, üç şahıs-münasebetli bir kavramdır. Bu durum, Kur'ân vahyini insan konuşmasından ayırdığı gibi kaynağı cin olan bütün ilhamlardan da ayırır. Hz.Muhammed'e peygamberlik hitabı geldiği sıralarda daima Allah ile kendisi arasında, Allah'ın sözlerini onun kalbine getiren eserarengiz bir şahıs vardır. Kur'ân vahyinin temel yapısı A–M–B şeklinde gösterilebilir. A Allah, M melek, B Hz. Muhammed'dir” (Izutsu, 1975: 8)

3. Camiler:

Kâbe gibi Allah’ın evi sayılan camiler İslâm dininin işaretleri arasında önemli bir yere sahiptir. Camiler ve minareler oranın Müslüman diyârı olduğunu temsil eder. Allah’ın evi adı verilen camilerin bölümleri şunlardır: Mihrap, minare, kürsü, minare, mahya, âlem, şerefedir.

4. Rub el Hizb: İslami bir semboldür. İki karenin takışmasını göstermektedir. Bu şekilde çok çeşit arma ve bayrak bulunmaktadır. Rub el Hizb, Sekiz Cennet’e atıfta bulunur. Dini kaynaklarda İslamiyet’in 8 esasa dayalı olduğu, bunlara “sekiz cennet kapısı” dendiği, sekiz köşeli yıldızın da sekiz cenneti simgelediği anlatılır.

Şekil 1.3: Rub el Hizb

Sekiz ilke “Merhamet ve şefkat, sabretmek, doğruluk, sır tutmak, sadakat, fakirliğini ve acizliğini bilmek, cömertlik, Rabbine şükretmek” olarak sıralanırken “sekiz cennet” de şöyle isimlendirilir:

1. Dâri-celal 2. Dâri-karar 3. Dâri-selam 4. Cennetül huld 5. Cennetül mevâ 6. Cennetül adn 7. Cennetül firdevs 8. Cennetü naim.

Bu anlamlarından başka “Rub el Hizb”in 62 farklı anlamının bulunduğu iddia edilir.

5. Siyah (Kara):

Renkler; İslam’ın kabulü sonrasında dini motifler olarak da göze çarpmaktadırlar (Toker, 2009: 97). Türk tarihi içerisinde önemli bir yer tutan İslam’ın ifadesinde, siyah renkle ilgili durumlara çok sık rastlanmaktadır. “İslam‟ın en büyük sembollerinden biri olan Kâbe‟nin örtüsü siyahtır. Peygamber‟in siyah bir sarık kullandığından, siyah renkte sancakla ilgili tasarruflarından söz edilmektedir. Kuran’da siyah zeytin‟e yemin edilmektedir. İslam‟ın siyasî temsilcisi olarak görülen Abbasîler siyah renkli bayrak kullanmışlardır” (Şahinler, 1999: 111).

6. Yeşil: Yeşil renk de İslam’ı temsil eden önemli sembollerdendir. “İslâm dininde çok önem verilen renklerden olan yeşil, inanç ve sonsuzluğun sembolüdür. İslamiyet’le birlikte yeşil rengin, Hz. Muhammed’in üç sancağından birinin rengi olarak ayrıca manevi bir anlam kazandığı ve Müslüman Türklerin hayatında ayrı bir yer işgal ettiği bilinmektedir. Yeşil renk İslamiyet’te kutsal alan ve mekânların vazgeçilmez rengidir. Başta cennet yemyeşil bir ortam olarak hayal edilmiştir. Ayrıca Osmanlılarda da yeşil renkli sancağın eskiden beri kullanıldığı ve İstanbul’un kuşatılmasında Fatih’in gemisinde yeşil sancak olduğu da bilinmektedir.

Yeşil, mavi ve sarının birleşiminden oluşur ve her iki rengin özelliklerinin uyumlu bir birlikteliğini bünyesinde barındırır. Mavide olduğu gibi huzur verici ve dinlendirici bir etkiye sahip iken, sarının da canlılığını taşımaktadır. Doğanın en yaygın rengi olarak tazelik ve sükûnetin simgesidir. Aynı zamanda verimliliği ve doğurganlığı simgeler. Orta Çağda gelinlerin yeşil giysi giydikleri söylenir. Gözü dinlendirir, ümit ve sükûnet verir” (Halse, 1978: 27-34)

İslâmiyet’te hilâl, sancak, âlem, bayrak, yeşil, siyah zeytin, cami, minare, şerefe, türban, fes, tespih, lale, sedef vb. birçok sembol olduğu kabul edilebilir. Ancak İslam’da sembolü hurafe kabul edenlerin ve doğadaki her şeyin Allah’ın bir tecellisi olarak gören ve sembolleri kabul etmeyenlerin de bulunduğu göz ardı edilmemelidir.

Dünyadaki bazı dinlerin sembolleri ve anlamları şunlardır:

Hinduizmin sembolü ve AUM mantranın karşılığı. Hindulardaki element bilimi (Tatva yoga ) Bu sembolün her bölümü beş elementten birine tekabül eder (www.definecilerkulubu.com, 2016).

Taoizmin klasik sembolü Yin ve Yang bulunduğu Ta Ki’dir. Dişi (yın) ve Erkek ( yang ) güçlerini simgeler. Doğada da bütün tezatlı güçleri ve onların ahenkli birleşimi simgeler. Bu tabi özellikle ateş ve su, toprak ve hava için geçerlidir (gizliilimlerbilgisi.com).

Budizmin sembolü Dharma tekerleği. Budha hava elementin hâkim olduğu orta yolunun takip edilmesini önermiştir (www.gizliilimlerbilgisi.com).

Dünya Üzerindeki Belli Başlı Dinler ve Sembolleri Tablosu: Tablo 1.1: Büyük Ölçekli Dinler

Sembolü Din Adı

Hristiyanlık İslam Budizm Hinduizm Şinto Sihizm Yahudilik

Tablo 1.2: Orta Ölçekli Dinler

Sembolü Din Adı

Üniteryen Üniversalizm Zerdüştlük

Raëlizm

Druidizm

Görüldüğü gibi insanlar; sembollerle dinî duygularını çeşitli şekillerle ifade etmişler ve sessiz bir dil oluşturmuşlardır. Sembollerini oluşturmalarında kimi zaman bir vahiy, kimi zaman da bir doğa olayı vesile olmuştur. Hangi sebeple olursa olsun dinleri sembollerden ayrı düşünmek imkânsızdır. Belli bir grubu simgeleyen renkler ve amblemlerin varlığı düşünülürse milyonları, hatta milyarları etkileyen din ve inanç sistemlerinin soyut duygularını somutlama istekleri son derece doğaldır. Sözü edilen dinî semboller şiir, hikâye, roman, anı, gezi yazısı ve tiyatro gibi edebî ürünlerde de kendini gösterir.

Türk edebiyatı Tanzimat’la birlikte Batı’ya yöneldiği için Batılı edebiyat türleriyle tanışmıştır. Tanzimat’la edebiyatımıza giren ve günümüzde de varlığını sürdüren roman, öykü, makale, deneme, tiyatro, deneme, gazete, eleştiri gibi nesir türünde oluşturulan edebi yapıtlarda bahsedilen dinî semboller ve din ile ilgili unsurlar çeşitli biçimlerde ele alınmıştır.