• Sonuç bulunamadı

Yazarın Ben’i ve Değerler Dünyası: İdeal Kahramanlar

1.4. Bir Eğitmen Olarak Yazarın Görüntüleri

1.4.1. Romanlardaki Görüntüsü

1.4.1.3. Yazarın Ben’i ve Değerler Dünyası: İdeal Kahramanlar

Yazarın romanda vermek istediği mesaja uygun davranışlar sergileyen ve kurgu içerisinde her yönüyle idealize edilen kahramanlar bulunur. Bu kahramanlar romanın izleğine ve olayların ilerleyişine göre diğer kahramanlar arasından öne çıkar. Olayların seyrinde etkili olan ve yazarın mesajını taşıyan bu ideal kahramanlar eğitim, kültür, ahlak, terbiye yönünden de örnek teşkil ederler. “Yenileşme sürecine girdiğimiz Tanzimat döneminde insan anlayışında değişim olması kaçınılmazdır. Bu gidişte en önemli rolü aydınlar oynamıştır. Batı karşısında geri kalan toplumumuzu ileri götürecek ideal insan tipini oluşturmak ve bu tipin özelliklerini belirlemek ise devrin edebiyatçılarının görevi olmuştur.” (Kanter, 2007:190) Bu görev bilinciyle “kendilerini toplumsal değişimin hem motoru hem de denetleyicisi olarak gören Tanzimat yazarları, romanlarında özdeştikleri ideal tipler yarattılar ve toplum öncülüğü misyonunu bu karakterlere yüklediler.” (Parla, 2003:224) Tanzimat yazarları bu ideal kahramanları işlerken çatışma yaratacak başka bir kahraman daha kurgulayarak okura iyi, doğru olanı daha net gösterme çabasına girerler. Bu kahramanlar ideal özelliklere sahip kahramanların tezat görüntüleridir. Özellikle Tanzimat romanlarında yanlış batılılaşmış, yabancılaşmış, yozlaşmış tipler fazlaca belirirken bunlar cahil, kültürsüz ve ahlaki yönden de düşük kahramanlardır. Abartılı özelliklere sahip olan bu kahramanlar yazar tarafından okura yanlışı örneklendirmesi bakımından anlatılır.

Namık Kemal Cezmi ile vatanına ve milletine iyi bir asker olarak yetiştirilen örnek bir kahramanı anlatırken İntibah’ta birey oluşunun farkındalığına ulaşamamış Ali

Bey’in hayatın akışındaki savrulmasını işler. Cezmi’de örnekleriyle, İntibah’ta yaptığı hatalarla ders alınması gereken kahramanlar okurun dikkatine sunulur.

Ahmet Mithat Efendi’nin romanlarında da ideali temsil eden ve bunun tam karşısında yer alan kahramanlar vardır. İdeal kahramanlar roman içerisinde özellikle eğitimli oluşlarıyla ön plana çıkarılırken bu kahramanlar ahlaklı, milletine bağlı, medeniyet yolunda çalışmaktan yılmayan kişilerdir. Bu kişiler aslında Ahmet Mithat’ın muhatabı olan okurdan olmalarını beklediği insan tipidir. Bunların karşısında yanlış batılılaşmış, ahlaki yönden çökmüş, yozlaşmış, cahil kişiler yer alır. Râkım Efendi, Mustafa Kemalettin, Nasuh, Şefik, Cuzella, Ceylan gibi yazarın idealize ettiği kahramanlar en az bir özellikleriyle de olsa okura örnek olacak kahramanlardır. Buna karşılık Felatun Bey, Behçet, Melek, Arife gibi kahramanlar da okura bir ders verirken aynı zamanda diğer kahramanların roman içerisindeki fonksiyonunu netleştirir.

Ahmet Mithat Efendi romanlarındaki ideal kahramanlarını kurgularken cinsiyet ayırımında bulunmadan her iki cinse ait iyi ve kötü örnekleri işler. Kadınların eğitimine destek veren ve kadınların toplum içerisinde daha iyi bir konumda olmaları için her yönden eğitilmeleri gerektiğine inanan yazar romanlarında iyi eğitim görmüş, başarılı kadınların hikâyelerini anlatır. Bunun yanında ahlaki açıdan bozuk, cahil, duygusal, düşmüş kadınlar da kötü sonlarıyla okura ibret olması için romanlarda yer alır. Erkek kahramanlardan ahlaklı, çalışkan, kültürlü, dürüst, Türk-İslâm geleneğini bilen bilinçli kahramanlar tüm olumlu özellikleriyle idealize edilirken bunun tezat özelliklere sahip olanlarının da acı sonu ele alınır. Böylece yazar, kahramanların konumları ve karşılaştıkları sonla okurun zihninde bir çıkarım yapmasını sağlayarak onları pek çok noktadan eğitmeye çalışır. Yani örnek olan ve olumsuz özelliklere sahip kahramanların kıyaslamasıyla okura ders verir. Eğitimli, kültürlü, geleneklerine bağlı fakat makul ölçülerde yeniliğe açık olan kahramanlar Ahmet Mithat Efendi’nin ideal tipleridir. Hatta bazı romanlarında bu kahramanlarla kendini özdeşleştirir. Bunların karşısında eğitimsiz, yanlış Batılılaşan, ahlaki değerlerini yitirmiş kahramanları bekleyen hazin sonlar da anlatılarak okura her iki durum yansıtılır.

Şemsettin Sami’nin romanda vermek istediği mesaja uygun bir şekilde kurguladığı kahramanlar bütün yönleriyle idealize edilmiş tipler değildir. Recaizade Ekrem ise romanındaki Bihruz Bey ile düzgün bir şekilde eğitim görmemiş, okulunu

yarım bırakmış bir gencin Batı özentisi sonucu düştüğü zor durumları anlatarak okuruna ibretlik bir örnek sunar. Yanlış Batılılaşmanın timsali olan genç adam arzularının peşinden giderek alafranga züppelerden olur. Cahilliği, alafranga tutkusu, Fransızca özentisi gibi bütün olumsuz özellikleriyle öne çıkan Bihruz eğitimsiz bir gencin gülünç budalaya dönüşmesinin kaçınılmaz sonucudur. Bu son, yazar tarafından okuruna en baştan itibaren bir ders niteliğinde Bihruz üzerinden bütün ayrıntılarıyla anlatılır.

Samipaşazade Sezai Sergüzeşt’le dönemin trajik durumunu yansıtmak ister. Esarete mahkum olan Dilber’in zengin bir konakta karşılaştığı kötü muamele o dönemde baskı altında yaşayan insanların temsilidir. Yazar okurlarına Dilber gibi güzel bir kızın namusu için verdiği mücadeleyle onurlu bir insanın özelliklerini göstermek ister. Eğitimsiz bir cariyenin namusundan ve dürüstlüğünden taviz vermeyişi bireyin aklını kullanarak doğru yolu bulacağını ispatlar.

Mizancı Mehmed Murad’ın Turfanda Mı Yoksa Turfa Mı? romanındaki “turfanda” kahramanları gibi eğitimsizlikten kaynaklanan çöküntünün yine eğitimle düzeltileceğine inancı tamdır. Mizancı Murad romanın önsözünde yeni ve eski fikirleri temsil eden kahramanlar olduğunu ve okurun bunların ayrımını doğru yaptığı zaman romanın asıl amacına ulaştığını belirtir. Mansur, Zehra, Fatma, Mehmet, Ahmet Şunudî gibi kahramanlar yazarın, geleceği çalışkanlığı ve inancıyla kuracak “yeni insan”larıdır. Bu turfanda kişilerin idealleri uğruna her şeyin üstesinden gelecek güçleri vardır. Bunlar vatanlarını uygarlık seviyesine çıkaracak “istikbal adamları”dır. Yazar kurguladığı bu ideal kahramanların ortak özelliklerini verirken onların eğitim bağlamı içerisindeki yerini de ortaya çıkarır. Eğitimli, kültürlü, çalışkan ideal kahramanlar ülkülerinin gerçekleşmesindeki ilk aşamanın eğitim olduğunu bilirler. Sosyal ve siyasal ilerlemenin ilk şartlarından biri olan eğitimin önemini savunan Mizancı Murad böylece roman kahramanlarına yüklediği özelliklerle okuruna yeni insan örneklerini gösterir.

Kadın gözüyle kadınları işleyen Fatma Aliye romanın ahlakçı ve faydacı yönüne tutanarak kahramanlarını bu çizgi dahilinde ilerletir. Modern bir toplumda kadının eğitim ve bilgisiyle yükselişi, bir eş olarak konumu, aile hayatındaki davranışları aktarılırken örnek kadın kahramanlar hep yer alır. Musiki eğitimi sayesinde ders vererek namuslu bir şekilde geçimini sağlayan Bedia, birey oluşunu etrafına hissettiren Sabahat, öğretmen olma hayalini gerçekleştiren Refet gibi güçlü kadınlar Fatma Aliye’nin

satırlarında gerçekçi bir sunumla idealize edilir. Okuru kadın uyanışı noktasında harekete geçirmesi ve kadın farkındalığını gündeme çıkarması açısından Fatma Aliye’nin kadın kahramanları kadınların eğitiminde rol model olacak şekilde kurgulanır.