• Sonuç bulunamadı

1.3. Tanzimat Dönemi Romancılarının Eğitime Ait Düşünceleri

1.3.3. Şemsettin Sami

Edebiyatı toplum yararına kullanmayı amaç edinmiş sanatçılardan birisi olan Şemsettin Sami kaleme aldığı roman ve tiyatro eserleriyle yeni edebiyatın gelişmesine katkı sağlarken Tanzimat aydını çizgisine uygun bir şekilde halkı bilgilendiren bilimsel çalışmaları ve yazılarını da yayımlar. Yeniliği destekleyen Şemsettin Sami edebiyat ve dil konularındaki yazılarının yanında sözlük çalışmaları, gramer kitapları, ansiklopedi çalışmalarıyla halkını dil ve edebiyat konusunda eğitmek için yoğun faaliyet gösterir.

1.3.3.1. Çocuk Eğitimi, Aile Terbiyesi ve Anne-Baba Sorumluluğu

Toplumun modernleşmesinde kadınların hakları ve toplumsal statülerini iyileştirerek eğitimlerine erkekler kadar önem verilmesi gerektiğini söyleyen Şemsettin Sami’ye göre kadınlar, çocukları yetiştirdikleri ve böylece insanlığın terbiyesini sağladıkları için cemiyet hayatında çok mühim bir role sahiptir.

Şemsettin Sami insanlığın huzurunu sadece kadınların eğitimine bağlarken annelik sorumluluğundan dolayı annelerin, kadınların eğitimlerinin önemini bir kez daha ortaya çıkarır. Çünkü evlatlarının geleceği için annenin eğitimi çok önemlidir. Anne olmayı büyük bir nimet ve şeref olarak nitelendiren Şemsettin Sami “çocuklar, annenin bedeninin birer uzvu gibi” (Şemsettin Sami, 1996:20) olduğundan anne ile

çocuk arasındaki bu bağın eğitimle faydalı bir hâle dönüşeceğini bildirir. “Kadınların eğitimi evlatlarına geçeceğinden, kadınların eğitilmesiyle, gelecek için bütün insan türünün eğitilmiş olacağı” (Şemsettin Sami, 1996:26) fikri anne olarak kadının eğitimindeki önemini ve aile içerisindeki birleştirici gücünü belirginleştirir.

1.3.3.2. Anne/Kadın Eğitimi

Şemsettin Sami “insan türünün yarısı” dediği kadınlara ait düşüncelerini 1879 yılında yazdığı Kadınlar adlı eserinde özellikle de Müslüman kadınların durumu hakkındaki görüşleriyle ele alır. Otuz üç bölümden oluşan kitapta yazar, devletin çağdaşlaşmasında kadınların önemsenmesi gerektiğini söyler. Osmanlı Devleti’nin ve İslam milletlerinin ilerlemesinin kaynağının Müslüman kadınların eğitilmesi olduğunu belirtir. Kadınların eğitimlerinin bir millet için neden önemli olduğu Kadınlar’da şöyle açıklanır: “Bir millet kadınları eğitmedikçe ilerleyemez ve kadınların güzel ahlakına dikkat etmedikçe, milletleri harabedeb sefahat ve kötü ahlaktan kurtulamayıp, beka bulamaz. Bundan dolayı ilerleme ve uygarlıkla durumlarını ıslah etmek isteyen milletler en önce kadınların eğitiminden başlamalı, kadınların haklarını onaylamalı ve görevlerini belirlemelidirler. Hakları gasbolunan kadın mağdur bir esir halinde olup, görevlerini de yerine getiremez; görevlerini yerine getiremeyen kadın ise mensup bulunduğu cemiyete büyük bir hiyanet etmiş, mahvolmasına ve harabolmasına çalışmış olur.” (Şemsettin Sami, 1996:82) Şemsettin Sami’ye göre yaratılış itibarıyla kadın ve erkek doğası farklıdır. Kadınların zekası erkeklerden daha keskin ve hızlı olduğu için hak ve ödevler bakımından onların erkeklerden ayrı tutulmaması gerekir.

Şemsettin Sami “kadın insan topluluğunun esası, genel ahlakın temel direği, - aile denilen ve insanı canavarlıktan çıkarıp uygar bir duruma sokan- kutsal bağın düğümü, insanlığın bir bahçesidir.” (Şemsettin Sami, 1996:13) diyerek kadının sosyal yaşamdaki değerini öne çıkarır. Yani kadın her şeyden önce bireye insanî özelliklerini hatırlatan, onu sosyalleştirerek toplumsal bilincin oluşmasını sağlayan ve bu nedenle kutsiyeti olan bir varlıktır. Şemsettin Sami eğitimin kadın-erkek her ikisinde de cehaleti gidereceğini vurgularken kadınların eğitilmesini yanlış gören zihniyetin eleştirisini de yapar. Kabahatlerin, kötülüklerin temelinde eğitim eksikliği bulunduğu için kadınlarda görülen yanlışlıkların altında eğitimlerindeki noksanlığın unutulmaması fikrini savunur. Bu nedendenle kadınları başka açılardan suçlamamak gerekir. Şemsettin Sami’nin

vurguladığı en önemli noktalardan birisi de eğitimin kadınlardaki huyları dizginlediğidir. (Şemsettin Sami, 1996:17) Kadın eğitimini bu noktayı vurgulayarak da gerekli gören Şemsettin Sami kadınların yapısındaki duygusallığın durumuna göre davranış sergiledikleri için eğitimli ve eğitimsiz olanların toplumsal refahı etkileyeceğini ima eder. Eğitim görerek bilinçlenmiş kadınların toplumu düzeltebileceği gibi eğitimsiz ve ahlaken düşük olanların da toplumu bozacağı bu görüşe dayandırılarak hatırlatılır.

Şemsettin Sami’ye göre kadınlar, annelik ve eş olma görevlerinin haricinde düşünceleriyle insanlığa hizmet etmelidir. Yani kadın toplumun kendisinden beklediği geleneksel rollerin dışında birey olarak varlığıyla yaşadığı çevreye katkı sağlamalıdır. Bunun için kadınların okuma yazma, aritmetik, ekonomi, tıp, kimya, fizik, edebiyat, coğrafya, tarih gibi bilimlerden haberdar olmaları gerekir. Şemsettin Sami bu bilgilerle donatılan kadınların insanlığa hizmeti rahatlıkla başarabileceğini söyler. Bu konudaki bilgiler kadınların hem milletlerine hizmet edebilecek seviyeye gelmelerine yardımcı olurken hem de kocasına karşı bilgi ve kültür konusunda eksik kalmamasını sağlar. Böylece eğitim gören kadınlar toplumsal hayatta aktif rol alabilecekleri gibi pek çok mesleği yapabilme şansına da erişirler. Ayrıca Şemsettin Sami’nin meslek becerisi kazanan kadınların değişik dallar içerisinde öğretmenlik mesleğini başarıyla yapabileceğini hatırlatması Tanzimat döneminde kadınların öğretmenlik mesleğiyle özdeşleştirilmesi fikrinin yaygın olduğunu göstermiş olur.

1.3.3.3. Okuma/ Yazma/ Dil Eğitimi

Şemsettin Sami bir toplumu ayakta tutan başat değerler içerisinde dilin önemini savunarak bunu her fırsatta dile getirmeye çalışmış bir sanatçıdır. Dilin bireyler arasındaki birliği sağlayan gücüne inandığı için halkını dil ve edebiyat konusunda aydınlatacak bilimsel çalışmalarını, kitaplarını ve makalelerini yayımlar. 1901 yılında ilk Türkçe sözlük olan Kâmus-ı Türkî’yi kısa bir sürede yayımlayarak Türkçeden Arapça ve Farsça sözcükleri çıkarır. Halkı eğitmek için çabalayan Şemsettin Sami ansiklopedik bilgiler içeren eserler de sunar. Özellikle gramer konusunda yazdığı kitapların sayıca fazlalığı yazarın dil konusundaki hassasiyetini ve halkı bilgilendirme isteğini gösterir. Okuma yazma oranının düşük olması nedeniyle insanların daha kısa sürede okumayı kolay bir şekilde öğrenmeleri için çok çeşitli gramer kitapları yayımlar.

Kavaid-i Farisiyye Bir Tarz-ı Nevin (1873), Tasrîfât-ı Arabiyye (1897), Usûl-i Cedîd-i Kavâid-i Arabiyye (1901), Tatbikât-ı Arabiyye (1901) Arapça, Farsça öğrenmek için dil meselelerini ele aldığı kitaplardandır. Küçük Elifbâ (1883), Yeni Usûl Elifbâ (1891), Nev-Usûl Sarf-ı Türkî (1891) ise çocukların Türkçeyi daha kolay öğrenebilmeleri için yazdığı gramer kitaplarındandır. Şemsettin Sami’nin okuma, yazma ve dil öğrenme konusundaki bu çalışmaları onun yazarlık haricinde eğitimci bir rol üstlenerek halkın bilinçlenmesi için çaba sarfeden Tanzimat sanatçılarından olduğunu gösterir.

1.3.4. Recaizade Mahmut Ekrem