• Sonuç bulunamadı

C. ĠRADENĠN OLUġUMUNDAKĠ BĠR ETKENDEN KAYNAKLANAN

1. Yanılma

Yanılma; beyanının istenmeyerek arzuya uygun olmaması (açıklamada yanılma) veya iradenin oluĢmasına etken olan bir hususta, düĢüncenin gerçek duruma uygun olmaması (saikte yanılma) Ģeklinde meydana gelir523

. Açıklamada veya saikte yanılgıya düĢen kefil, sözleĢmeyi iptal etme hakkını 1 yıllık hak düĢürücü süre içerisinde kullanabilecektir. Ancak kefilin sözleĢme yaparken düĢtüğü bu yanılgının esaslı olması gereklidir (TBK. m. 30). Söz konusu yanılgının esaslı olup olmadığı hâkim tarafından takdir edilecektir.

Bir tarafın gerçek iradesine uygun olmayan beyanını, güven teorisi çerçevesinde yapılan beyana göre anlamakta karĢı taraf haklı ise, sözleĢmeyi bu beyana göre kurabilir ve bu takdirde beyanı iradesine uymayan taraf, yanılma hükümlerine dayanarak sözleĢmeden kurtulabilir524

.

520 Özen, Kefalet, s. 202.

521

Özen, Kefalet, s. 202.

522 Tandoğan, C.II, s. 735; Elçin Grassinger, Kefilin Hakları, s. 84, Özen, Kefalet, s. 202 vd. 523 Oğuzman/Öz, C. I, s. 92; ġeker, Ġnternet Ürün Satımı, s. 73.

524

122

a) Esaslı Yanılma Niteliğini Taşıyan Beyanda Yanılma

Ġrade ile beyan arasındaki uygunsuzluk olarak tanımlanan beyanda yanılma hali iki Ģekilde ortaya çıkmaktadır. Bunlardan ilki, beyanda bulunan kiĢinin esasen o yönde bir beyanda bulunma isteğinin mevcut olmaması halidir525

. Örneğin m2 fiyatı 100.000 dolar olan 10 dönüm zeytin bahçesine iliĢkin satıĢ teklifinde, yanlıĢlıkla para cinsini TL cinsinden belirtilmesi üzerine kurulan satım sözleĢmesinde, esaslı bir beyan hatasının varlığı söz konusudur. Beyanda yanılmanın ikinci görünümü ise beyanda bulunanın, kullandığı terim ve deyimleri kullanmayı istemiĢ olmakla birlikte kullandığı terim yahut deyimin anlamını iyi bilmediği için farklı bir anlam vererek kullanması halidir526.

Esaslı beyanda yanılma hallerinin neler olduğu TBK. m. 31/I‟de, “Özellikle

aşağıda sayılan yanılma hâlleri esaslıdır”, denilmek ve beĢ bent halinde sınırlayıcı

olmayan hükümle düzenlenmiĢtir. Buna göre, i. sözleşmenin niteliğinde yanılma, ii.

sözleşmenin konusunda (şeyde) yanılma, iii. sözleşmenin tarafında yanılma, iv. sözleşme yapılırken bu sözleşmenin konusunu ilgilendiren kişide yanılma, v. miktarda yanılma,

esaslı beyan yanılması niteliğindedir527

.

aa) SözleĢmenin Niteliğinde Yanılma

Yanıldığını iddia eden tarafın, bir sözleĢme hakkındaki iradesini beyan ederken kefalet sözleĢmesi dıĢında bir sözleĢme kastetmiĢ olması halinde, sözleĢmenin niteliğinde yanılgıya düĢtüğü kabul edilir (TBK. m. 31/I, b. I). Bu tür bir yanılma, esaslı sayılacağından, yanılan sözleĢmenin iptal hakkını kullanabilecektir. Adi kefalet altına girmek isterken yanılgıya düĢerek müteselsil kefalet sözleĢmesi yapılması ya da taĢınır bir malı üzerinde rehin hakkı kurmak isterken kefil olan kiĢinin durumu, sözleĢmenin niteliğinde yanılmaya örnek sayılabilecektir528

.

525 ġeker, Ġnternet Ürün Satımı, s. 73; Seyman, a.g.e., s. 43. 526 Özen, Kefalet, s. 205; Reisoğlu, Kefalet Hukuku, s. 65. 527

Nevzat Koç, Türk Borçlar Kanunu Tasarısında Genel Hükümlere ĠliĢkin Olarak Yapılması Öngörülen Yenilik ve DeğiĢiklikler, ĠTCU SBD, Yıl:6/Sayı:12, Güz 2007/2, Sayfa 71-147.

528 Tandoğan, C.II, s. 735; Özen, Kefalet, s. 205; ġeker, Ġnternet Ürün Satımı, s. 73.; Yarg.1. HD E. 2013/1676 K. 2013/2179 T. 18.2.2013 (Çevrimiçi) http://www.kazanci.com (EriĢim Tarihi:21.01.2019).

123

bb) SözleĢmenin Konusunda (ġeyde) Yanılma

Kefalet ile güvence altına alınmak istenen asıl borçtan baĢka bir Ģeyi kastederek beyanda bulunmuĢ ise esaslı bir açıklama yanılması söz konusu olur (TBK. m. 31/I, b. II)529. Ancak kefilin gerçek iradesi alacaklı tarafından güven ilkesi uyarınca anlaĢılıyor veya anlaĢılması gerekiyorsa, bu takdirde kefalet sözleĢmesinin kefilin kastettiği borca yönelik olarak kurulduğu kabul edilecektir530. Örneğin eser

sözleĢmesinden doğan ücret ödeme borcunu güvence (teminat) altına alındığını sanmasına rağmen aslında ödünç sözleĢmesinden doğan borcun varlığında ya da ödünç sözleĢmesini garanti ettiğini sanmasına rağmen adi Ģirket ortaklığından doğan borcun teminatında, sözleĢmenin konusunda esaslı yanılmanın varlığı sebebiyle sözleĢme iptal edilebilecektir531. Aynı Ģekilde, 818 sayılı Kanun döneminde, yalnız doğacak borçlar için kefalet altına girdiğini yanılgısına düĢen kefilin mevcut borçlardan da sorumlu olduğu ileri sürülmesi hali de bu kapsamda yanılma olarak kabul görmekteydi. Ancak 6098 sayılı Kanun TBK. m. 589/III ile ĠBK. m. 499/son hükmüne uyumlu olarak, kefilin asıl borçlunun kefalet sözleĢmesinin kurulmasından sonra doğacak borçları için kefil olduğu karinesi kabul edilmekle bu yanılgı durumu ortadan kaldırılmıĢtır.

cc) SözleĢmenin Tarafında Yanılma

SözleĢme yapma iradesinin gerçekte sözleĢme yapmak istediği kiĢiden baĢkasına açıklanması da esaslı yanılma hallerinden biri olarak sayılmıĢtır (TBK. m. 31/I, b. III). Ancak hâkim görüĢ, kefilin alacaklının kiĢiliğinde yanılmasının esaslı yanılma teĢkil etmeyeceği yönündedir532. Esasen kefilin alacaklıya karĢı bir talep hakkı

olmadığı gibi alacağın temliki yoluyla yeni bir alacaklının oraya çıkmasına da bir itiraz imkanı mevcut değildir533

. Bununla birlikte alacaklının mukabil edimi karĢılığında

529SözleĢmenin konusu olan Ģeyin niteliğinde yanılma, beyan yanılması kapsamına girmez. ġartları varsa temel hatası (TBK. m. 32) kapsamına girebilir. Detaylı bilgi için bkz. Oğuzman/Öz, C. I, s. 95.

530 Beck, Art. 492, N. 60; Reisoğlu, Kefalet Hukuku, s. 35; Özen, Kefalet, s. 206. 531

Elçin Grassinger, Kefilin Hakları, s. 84.

532 Beck. Art. 492, N. 59; Tandoğan, C. II, s. 205; Reisoğlu, Kefalet, s. 34-35; Özen, Kefalet, s. 205. Aksi yönde bkz. Giovanoli, Art. 492, N. 63.

533

124

kefalet altına girildiği hallerde, alacaklının Ģahsında yanılma esaslı yanılmanın varlığı kabul edilecektir534.

dd) SözleĢme Yapılırken Bu SözleĢmenin

Konusunu Ġlgilendiren KiĢide Yanılma

SözleĢme yapılırken kimliği göz önüne alınan kiĢide yanılması bir diğer esaslı yanılma halidir (TBK. m. 31/I, b. IV). Buna göre, kefil açısından asıl borçlunun Ģahsı büyük önem taĢıdığından, asıl borçlunun kiĢiliğindeki yanılma535, esaslı yanılma

sayılarak sözleĢmenin iptaline sebep olabilecektir536

.

ee) Miktarda Yanılma

Yanıldığını iddia eden tarafın yüklendiği edimin, kastettiği edimden önemli ölçüde çok veya karĢı edimin önemli ölçüde az olması halinde de esaslı yanılma söz konusu olur (TBK. m. 31/I, b. V). Kefilin kefalet ile teminat altına almıĢ olduğu asıl borcun kapsamında yanılması, miktarda yanılma sebebi olabilecektir.

818 sayılı Kanun döneminde özellikle cari hesap ya da kredi sözleĢmelerinden doğan borçlara kefalette, kefalet belgesinde kullanılmıĢ ibarelerden, kefaletin mevcut borç için mi yoksa müstakbel borç için mi olduğunun anlaĢılamadığı durumlarda, miktarda yanılma ayrı bir önem kazanmaktaydı. Zira bu durumda kefilin sorumluluğunun, asıl borçlunun mevcut borcu için mi, yoksa müstakbel borcu için mi olacağına iliĢkin bir hüküm yer almamaktaydı. Bu durum karĢısında öğretide çoğunluğu temsil eden yazarlar, ĠBK. m. 499/son hükmüne uyumlu olarak, kefilin asıl borçlunun mevcut borcu için mi, yoksa müstakbel borcu için mi kefalet altına girdiği hususunda tereddüt edilirse, onun prensip olarak borçlunun kefalet sözleĢmesinin kurulmasından sonra doğacak borçları için kefil olduğu görüĢünü savunmaktaydı537. Zira bu tür kredi

iliĢkilerinde kefil, teminat sağlayarak, alacaklının asıl borçluya kredi sağlamasını amaçlamaktadır. Nihayet bu boĢluk, TBK. m. 589/III ile çoğunluk görüĢü benimseyen

534 Reisoğlu, Kefalet Hukuku, s. 35; Elçin Grassinger, Kefilin Hakları, s. 84; Tandoğan, C.II, s. 735. 535 Sungurbey, Ġsviçre Borçlar Kanunu ġerhi, s.83 vd; Develioğlu, Kefalet SözleĢmesini Düzenleyen

Hükümler IĢığında Bağımsız Garanti SözleĢmeleri, s.199.

536 Tandoğan, C.II, s. 735; Özen, Kefalet, s. 205.

537 Beck, Art. 494, N. 1; Reisoğlu, Kefalet Hukuku, s. 14; Tandoğan, C. II, s. 720; Elçin Grassinger,

125

bir düzenleme ile doldurulmuĢtur. Buna göre kefil, açıkça kararlaĢtırılmamıĢsa, borçlunun kefalet sözleĢmesinin kurulmasından sonraki borçlarından sorumlu olacaktır.

Diğer taraftan, kefil ne sözleĢmenin kuruluĢ aĢamasındaki görüĢmelerden ne de kefalet belgesindeki ibarelerden asıl borçlunun alacaklıya karĢı daha önceden de mevcut borcu olduğunu ve bu borcunu da garanti ettiğini bilmiyorsa, TBK. m. 31/I, b. V uyarınca esaslı yanılma hükümlerine dayanılabilir538. Buna karĢılık; kefalet belgesinde

veya baĢka suretle (sözlü veya yazılı olarak) kefilin o anda doğmuĢ olan ya da “açılmıĢ ve açılacak krediler için” kefalet altına girmiĢ olduğu açıkça belirtiliyorsa, alacaklı, sadece doğacak borçları garanti ettiği yolunda hatalı bir kanaatin kefilde uyanmasına sebep olmamıĢ ise kefilin hem mevcut hem de müstakbel bütün borçlar için kefalet altına girdiği kabul edilecektir539

. Dolayısıyla belirtilen bu halde kefil, asıl borçlunun alacaklıya karĢı daha önceden borçlu olduğunu bilmediğini, sadece müstakbel borçları garanti ettiğini iddia ederek sözleĢmenin iptalini talep edemeyecektir540

.

b) Esaslı Sayılan Saik Yanılması

Bir kimse belirli Ģartlarla sözleĢmeye taraf olmak isterken çeĢitli hususları dikkate alır. ġayet kararına etki yapan bu hususlardan birinde veya birkaçında yanılmıĢsa541, iradenin oluĢmasında, saik yanılması söz konusu olur542

.

Asıl borçlunun; borcunu ifa edebilme imkânının olduğunu543, krediye layık biri

olduğunu, asıl borç için kefaletten baĢka teminatların varlığını, bu teminatların asıl borcu karĢılayacak değerde olduğunu, kefilin kendisi ile birlikte diğer kefillerin de bulunduğunu düĢünmesi ile rücua kefil olunacağı saikiyle ya da asıl borçlunun taahhüdüne güvenerek kefalet altına girmesi gibi hallerde kefilin bu tasavvurlarının gerçekleĢmemesi, uygulamada karĢılaĢılan baĢlıca saik yanılgı halleridir544

. Örnek olarak; birlikte kefalet bakımından, TBK. m. 587/III‟ü gösterebiliriz. Bu hükümde;

538

Elçin Grassinger, Kefilin Hakları, s. 84-85.

539 Beck, Art. 494, N. 1; Giovanoli, Art. 499, N. 22; Pestalozzi, Art. 499, N. 21; Oser-Schönenberger, Art. 499, N. 43; Reisoğlu, Kefalet Hukuku, s. 41.

540 Elçin Grassinger, Kefilin Hakları, s. 85. 541

Antalya, Borçlar Genel C. I, s.313 vd.

542 Oğuzman/Öz, C. I, s. 99. Eren, Borçlar Genel, s. 403 vd.

543 BGE 56 II 96; Detaylı bilgi için bkz, Reisoğlu, Kefalet Hukuku, s. 67, dpn.179. 544

126

“Alacaklı, kefilin aynı alacak için başka kişilerin de kefil olduğunu veya olacağını varsayarak kefalet ettiğini biliyor veya bilmesi gerekiyorsa, bu varsayımın sonradan gerçekleşmemesi veya kefillerden birinin alacaklı tarafından kefalet borcundan kurtarılması ya da kefaletinin hükümsüz olduğuna karar verilmesi durumunda kefil, kefalet borcundan kurtulur.” denilmiĢtir.

Türk Borçlar Kanunu‟na göre, saikte yanılgıya düĢülmesi kural olarak sözleĢmesinin geçerliliğini etkilemeyecektir (TBK. m. 32/I, c. I). Ancak saikte yanılgının esaslı olması halinde sözleĢmenin iptaline imkan verecektir. Bunun için

saikin sözleşme yapma iradesi açısından vazgeçilmez bir unsura (condictio sine qua non) ilişkin olması ile karşı tarafça bilinebilir olma ve ayrıca iş hayatındaki dürüstlük kuralları, yanılmanın sözleşmenin geçerliliğini etkilemesini haklı göstermesi gereklidir

(TBK. m. 32/I, c. 2) 545.

6098 sayılı Kanun (m. 599/I), Ġsviçre Borçlar Kanunu‟nda (m. 510/I) olduğu gibi, ileride doğması beklenen borçlar için yapılan kefalet sözleĢmelerinde, asıl borçlunun ekonomik durumunun belirsizliği riskine karĢı, kefile sözleĢmeden dönme hakkını tanımıĢtır.

Kefilin kefalet sözleĢmesini kurmasına etki eden düĢüncesi, kimi zaman onun saiki olmayıp, sözleĢmenin koĢulu olarak ortaya çıkmaktadır546. Örneğin; asıl borç için

kefaletten ayrı teminat verilmesi, rücua kefaletin tesis edilmesi kaydıyla kefalet altına girilmesi halinde, koĢula bağlı kefaletin varlığı söz konusudur. SözleĢmede kararlaĢtırılan koĢul; geciktirici koĢul ise koĢulun gerçekleĢmesi ile kefalet hükümlerini doğuracak (TBK. m. 170/II), bozucu koĢul ise koĢulun gerçekleĢmesi ile sözleĢme ortadan kalkacaktır (TBK. m. 173/II).

Kefilin kefaleti kurmasına esas saikin mi yoksa Ģarta bağlı kefaletin mi söz konusu olduğunun sözleĢmeden anlaĢılamadığı durumlarda, tarafların iradelerinin yorumlanmasına baĢvurulacaktır.

545 Yanılma konusu husus, yanılan açısından sözleĢmeyi yapması için vazgeçilmez bir unsur (condictio sine qua non) olmalıdır. Diğer bir anlatımla, yanılan bu hususta yanıldığını bilmesi halinde sözleĢmeyi hiç veya mevcut Ģartlarla yapmayacağı kabul edilebiliyorsa, esaslı bir saik yanılmasının varlığı söz konusu olacaktır. Ayrıntılı bilgi için bkz. Oğuzman/Öz, C. I, s. 100 vd.

546

127

c) İletmede Yanılma

TBK. m. 33‟e göre, sözleĢmenin kurulmasına yönelik iradenin haberci veya çevirmen gibi bir aracı ya da bir araç tarafından yanlıĢ iletilmiĢ olması hâlinde547

, açıklamada esaslı yanılmaya iliĢkin hükümler uygulanır. Habercinin haberi yanlıĢ nakletmesi, çevirmenin kelimeleri yanlıĢ çevirmesi, telgraf çekilirken metnin değiĢmesi halleri iletmede yanılmaya örnek teĢkil etmektedir. Bu tür yanılma hallerinde yanılan iptal hakkına sahip olacaktır548

.