• Sonuç bulunamadı

2.2. Türkçe Telaffuz Öğretiminde ―Görsel-ĠĢitsel ÖzdeĢliğe Dayalı ÇağrıĢım Tekniği‖

2.3.5. Yabancı Dil Öğretimi Yöntemleri ve YaklaĢımları

Bazı yabancı dil öğretimi yöntemleri ve yaklaĢımları da deneysel çalıĢmada kullanılan tekniğin bilimsel dayanaklarındandır.

2.3.5.1. Fonem Kuramı ve Ses Bilimi Yöntemi (The Fonetic Method)26

Dilin temelinin aykırılıklar olduğu anlayıĢından yola çıkılarak oluĢturulan bu kurama göre, anlam ayrımı yaratan sesler (fonem) aslında dilin bütün katmanlarının temelini oluĢturmaktadır.

―Dilin her bir katmanına dil bilimsel seviye (linguistic level) olarak bakılarak bu seviyeler basitçe Ģu bölümlere ayrılmıĢtır: Ses bilimsel seviye > Biçim bilimsel seviye > Söz dizimsel seviye > Anlam bilimsel seviye. Ses bilimsel seviye yapısal olarak iĢin

26

86

temelini oluĢturur. Bu seviyenin temelini de fonem adı verilen yapılar oluĢturmaktadır. Fonemin analizi, dilin analizinin ilk adımını teĢkil eder.‖ (Demirci, 2011: 360).

―Fonem terimi ilk olarak 1875 yılında insan konuĢmasının temel birimi olarak tanıtıldı. Terimin ilk defa 1873‘te Fransız dil bilimci Dufriche-Desgenettes tarafından kullanıldığı söylense de esas olarak [Kırım-Rusya] Kazan Üniversitesinde 1875-1895 yılları arasında Jan Baudouin de Courtenay ve Mikolaj Kruszewsky‟nin ses ile ilgili yaptıkları geniĢ çalıĢmalar fonem teorisini kurmuĢtur. Kazan [dil bilimi] Okulu, fonemlerin ‗insan konuĢmasının psikolojik karĢılığı‘ olduğu fikri üzerine yoğunlaĢmıĢtır. Baudouin‘e göre fonem, esasen konuĢurun zihninde oluĢur. Ses, zihinsel imaj veya psikolojik izlenimin temsilcisidir. KonuĢma sürecinde kiĢinin çıkardığı ses onun zihnindeki imajı veya psikolojik izlenimi dıĢa vurma isteği olarak algılanabilir fakat telaffuz daima fonetik bağlam tarafından Ģekillendirilir.‖ (Strazny, 2005: 829-830 Aktaran: Demirci, 2011: 360).

―KonuĢmanın bütün süreçleri ve boyutları birbiriyle iliĢkili olup, biri diğerinden bağımsız olarak düĢünülemez. KonuĢmanın fizyolojik ve fiziksel yönü konuĢmanın seslendirilmesi ile ilgili hususlardır. Telaffuzdan vurguya, tonlamadan beden diline kadar konuĢmanın bütün bu hususları konuĢmanın zihinsel süreçlerinden bağımsız olarak düĢünülemez.‖ (Çerçi, 2013: 18).

Fonem kuramından yola çıkılarak oluĢturulan ―Ses Bilimi Yöntemi (The Fonetic Method)‖ de adından da anlaĢılabileceği üzere dil öğretiminde sesleri önceleyen bir yöntemdir. Ses temelinde dil öğretimi yaklaĢımına dayanan yöntemde telaffuz da doğal olarak çok önemli bir yer tutar. Öncelikle kulak eğitimi ile baĢlanılan yöntemde, hedef dildeki seslerin düzgün çıkarılması çalıĢmalarında telaffuz, sesten heceye, heceden kelimeye ve kelimeden cümleye biçiminde ele alınır.

―Tümevarım tekniğinin kullanıldığı sözlü yaklaĢım ağırlıklı bir yöntemdir. Öncelikle kulak eğitimiyle baĢlanan öğretimde seslerin çıkarılması, kelimelerin, kelime gruplarının ve cümlenin seslendirilmesi sırası takip edilir. Sonra karĢılıklı konuĢma

metinlerine geçilir. Yazma becerisi, dinlenen ve okunanın yazılması yoluyla geliĢtirilir.‖ (Sülükçü, 2011: 73).

AraĢtırmanın deneysel kısmında uygulanan tekniğin kuramsal dayanaklarından birini de Fonem kuramı ve Ses Bilimi Yöntemi teĢkil etmektedir. ―1.5.12. Ses Bilimi Yöntemi (The Fonetic Method) ve Telaffuz‖ bölümünde yöntem, ayrıntılı olarak ele alınmıĢtır.

2.3.5.2. Telkin Yöntemi (Suggestopedia Method)27

―Görsel-ĠĢitsel ÖzdeĢliğe Dayalı ÇağrıĢım Tekniği‖nin bilimsel temellerinden birisi de ―1.5.13 Telkin Yöntemi (Suggestopedia Method) ve Telaffuz‖ bölümünde incelenen dil öğretimi yöntemidir. Her ne kadar bazı akademik çevrelerce bilimsel olmamakla itham edilse de yöntem ĠĢcan‘a göre UNESCO tarafından tavsiye edilen yöntemler arasındadır (2011: 1320).

Yöntemde ―Stresin ve kaygının en aza indirgenmesi esastır. Öğrencilerin kendini özgür hissetmesi çok önemlidir. Bu sayede hata yapma korkusundan kurtulan öğrencinin farkında bile olmadığı öğrenme potansiyelini keĢfetmesi ve verilen bilgiyi uzun süreyle hatırlaması sağlanır. Suggestopedia, dil öğretimi dıĢında müzik, çocuk geliĢimi, psikoloji, biliĢsel bilimler, tıp ve sinir bilimi gibi pek çok alanda yaygın olarak kullanılmaktadır.‖ (ĠĢcan, 2011: 1320).

Telkin yönteminde ―Dramatizasyon ve hayal kurma, öğrenmeye karĢı oluĢturulan engelleri azaltmaya yardımcı olur. Müzik, resim ve drama bilinçaltına ulaĢmada etkili vasıtalardır. Bu sebeple öğretimde bu sanat dallarının öğretilerinden mümkün olduğunca yararlanılmalıdır.‖ (ĠĢcan, 2011: 1318).

Yöntem, öğrenmenin önündeki fiziksel ve psikolojik engelleri kaldırarak öğrencinin rahatlaması ile öz güvenini ve güdülenmesini yükseltme üzerine kuruludur. Bunu yaparken baĢta müzik ve dramatizasyon olmak üzere bilinçaltına ulaĢacak çok

27

88

çeĢitli unsurlar kullanılır. Bu yönleriyle yöntem, ―Görsel-ĠĢitsel ÖzdeĢliğe Dayalı ÇağrıĢım Tekniği‖nin bilimsel temellerinden birini oluĢturmaktadır.

―Suggestopedia gibi dil öğretimindeki baĢarısı birçok araĢtırmayla kanıtlanmıĢ çağdaĢ yöntemlerin yabancı dil olarak Türkçe derslerinde denenmesi ve uygulanması yabancılara Türkçenin öğretimi alanında olumlu katkılar sağlayacaktır.‖ (ĠĢcan, 2011: 1321).

2.3.5.3. BiliĢsel Öğrenme YaklaĢımı (Cognitive-Code Approach)

―Chomsky‘nin 1957‘de yayımladığı Syntactic Structures adlı eserinden yola çıkılarak geliĢtirilen Üretici Dil Bilgisi‘nden faydalanılarak ortaya konulmuĢ‖ (Sülükçü, 2011: 82) bu öğrenme yaklaĢımı, aynı zamanda yabancı dil öğretiminde de kullanılmaktadır. Bu yaklaĢım, çalıĢmanın ―1.5.4 BiliĢsel Öğrenme YaklaĢımı (Cognitive-Code Approach) ve Telaffuz‖ baĢlıklı bölümünde de incelenmiĢtir.

Özet olarak dilin alıĢkanlıklar zinciri ya da ezberlenen kalıplar olmadığını, üretimsel bir süreç olduğunu savunan yaklaĢım, dil öğreniminde dıĢsal unsurlardan çok öğrencinin düĢünsel faaliyetlerinin etkili olduğunu iddia etmektedir. YaklaĢıma göre bir dildeki bütün kalıpların tek tek öğretilmesi mümkün olmadığı için dilin kendi iç dinamikleri öğretilmelidir. Sınırlı sayıda kalıbın ezberletilmesindense -ki bu kalıplar her zaman ve her yerde iĢe yaramaz- dilin iĢleyiĢ mantığı öğretilerek her durumda ve her Ģartta kullanılabilecek sonsuz bir üretim sağlanmalıdır.

AraĢtırmanın deney grubuna uygulanan ―Görsel-ĠĢitsel ÖzdeĢliğe Dayalı ÇağrıĢım Tekniği‖nin bilimsel temellerinden birisi de bu yaklaĢımdır. Zira dildeki bütün kelimelerin telaffuzunun tek tek üzerinde durulması yerine, kelimeleri teĢkil eden seslerin telaffuzunun öğretilmesi çok daha kolay ve yerinde bir çaba olacaktır.