• Sonuç bulunamadı

1.7. Yabancılara Türkçe Öğretiminde Telaffuzla Ġlgili AraĢtırmalar

1.7.2. Yüksek Lisans ÇalıĢmaları

Yabancı dil olarak Türkçe öğretimi alanında doğrudan telaffuz becerisi üzerine yapılmıĢ yüksek lisans tezi çok az olduğu için ana dili olarak Türkçe öğretiminde telaffuz üzerine çalıĢılmıĢ yüksek lisans tezleri de dikkate alınmıĢtır.

Akçay, Ġsmail (1994), Arapça ve Türkçe Seslerin Telaffuzu ve Aralarındaki ĠliĢkiler (YayımlanmamıĢ Yüksek Lisans Tezi), Erzurum: Atatürk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü.

―Arapça ve Türkçe Seslerin Telaffuzu ve Aralarındaki ĠliĢkiler‖ baĢlıklı yüksek lisans tezi, dil bilimi alanında karĢılaĢtırmalı ses bilgisi çerçevesinde çalıĢılmıĢtır.

Türkçe ve Arapçanın sesleri ve hece yapıları incelendikten sonra her iki dilde vurgu ve tonlamanın nasıl olduğu ele alınmıĢtır. Son olarak Arapçadan Türkçeye değiĢikliğe uğrayarak geçen kimi kelimelerin incelenmesiyle çalıĢma bitirilmiĢtir.

Kaçmaz, Burcu (2007), Türkiye Türkçesinin YazılıĢı ve OkunuĢu (YayımlanmamıĢ Yüksek Lisans Tezi), Ġzmir: Ege Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Türk Dili ve Edebiyatı Ana Bilim Dalı Yeni Türk Dili Bilim Dalı.

―Türkiye Türkçesinin YazılıĢı ve OkunuĢu‖ adlı çalıĢmada, ses ve yazı bağıntısının açıklanmasının ardından yabancı dillerden seçilen kimi kelimelerin yazılıĢ ve okunuĢ farkları örneklendirilmiĢtir. Türkçenin tarih boyunca yazılıĢından ve okunuĢundan bahsedildikten sonra diksiyon eğitimi ve diksiyon kitapları ele alınmıĢtır. Türkiye‘de diksiyon derslerini ilk verenlerin ana dilinin Türkçe olmadığı ve diksiyon diye öğretilegelen yanlıĢ söyleyiĢlerin bir kısmının bu sebepten kaynaklandığı da belirtilmiĢtir. Bu araĢtırma sonucunda, hemen hiçbiri akademik düzeyde Türkçe dil bilgisi eğitimi almamıĢ, asıl mesleği tiyatro veya spikerlik olan kiĢiler tarafından yazılan kitaplarda veya verilen kurslarda, diksiyon eğitimi adı altında aktarılan söyleyiĢ tercihlerinin dil bilgisi gerçeklerinden uzak, Türkçenin ses yapısının ve tarihî gerçeklerinin yok sayıldığı, standart Türkçeden sapan keyfî yaklaĢımlar olduğu tespitine ulaĢılmıĢtır. AraĢtırmacıya göre bu kiĢisel söyleyiĢ tercihlerinin genele yansıtılarak sanki genel bir kuralmıĢ gibi öğretilmesi, Türkçenin yazılıĢı ile telaffuzu arasında bir kopukluk olduğunu göstermez. Yazı devrimiyle, Türkçenin yazıldığı gibi okunan sesçil bir alfabeye sahip olma özelliğine kavuĢtuğunu, ayrıca süreç içerisinde okuryazar oranının artmasıyla konuĢma dili ile yazı dili arasındaki farkların gittikçe azaldığını ve yazım kılavuzunun oluĢturulmasıyla da bu konudaki belirsizliklerin sona erdiğini vurgulayan araĢtırmacı, Türkçenin büyük bir ekseriyetle yazıldığı gibi okunan bir dil olduğunu Türkçenin dil bilgisi kuralları çerçevesinde bilimsel olarak açıklamıĢ, Türkçenin yazılıĢı ve okunuĢu ile ilgili tartıĢmalara son noktayı koymuĢtur.

42

AraĢtırmamızın yabancılara Türkçe telaffuz öğretiminde genel yaklaĢımı da yukarıdaki esaslara dayanmaktadır. Türkçe yazıldığı gibi telaffuz edilen sesçil bir alfabeye sahiptir ve bu özellik yabancı dil olarak Türkçe öğretimi için büyük bir üstünlüktür. Avrupa ülkeleri, kendi dillerindeki okunuĢ ve telaffuz karmaĢalarını bitirmek maksadıyla UFA‘yı (IPA) esas alırken zaten sesçil olan Türk alfabesini, bilimsel dayanağı olmayan gereksiz bir karmaĢaya sürüklemenin Türkçeye ve Türkçenin öğretimine bir faydası olmadığı gibi zararı da vardır.

Yenen, Emine (2012), Meslek Liseleri ile Genel liselerin Dokuzuncu Sınıf Dil ve Anlatım Dersi Ses Bilgisi ve Telaffuz Ünitesi Hedeflerine UlaĢma Düzeylerinin KarĢılaĢtırılması (YayımlanmamıĢ Yüksek Lisans Tezi), Ankara: Gazi Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü Ortaöğretim Sosyal Alanlar Eğitimi Ana Bilim Dalı.

Ana dili Türkçe olan öğrencilerle yapılmıĢ ―Meslek Liseleri ile Genel Liselerin Dokuzuncu Sınıf Dil ve Anlatım Dersi Ses Bilgisi ve Telaffuz Ünitesi Hedeflerine UlaĢma Düzeylerinin KarĢılaĢtırılması‖ adlı bu yüksek lisans çalıĢmasıyla ilgili, araĢtırmacı Ģu açıklamalarda bulunmuĢtur: ―ÇalıĢmanın amacı meslek liseleri ve genel liselerin dokuzuncu sınıf dil ve anlatım dersi içerisinde ‗Ses Bilgisi ve Telaffuz‘ ünitesi hedeflerine ulaĢmada farklılık olup olmadığını belirlemektir. AraĢtırmada tarama modeli kullanılmıĢtır. AraĢtırmanın çalıĢma evreni, Karaman il merkezindeki meslek liseleri ile genel liselerdir. ÇalıĢma grubu ise 2011-2012 eğitim- öğretim yılında farklı sosyokültürel çevreden ve tesadüfi yöntemle seçilmiĢ meslek liseleri ile genel liselerdeki 240 dokuzuncu sınıf öğrencisidir. AraĢtırma sonucunda ilgili hedeflerden ‗Türkçedeki seslerin özelliklerini açıklar, ses olaylarının oluĢumunu açıklar, yazı ile telaffuz iliĢkisini gösterir‘ davranıĢlarına ulaĢma bakımından genel liselerin, meslek liselerinden daha baĢarılı olduğu tespit edilmiĢtir.‖ (Yenen, 2012: v).

Arslan, Gülten (2015), Ġlkokul Öğrencilerinin Ünlü-Ünsüz Uyumuyla Ġlgili Sözcükleri Telaffuz Etme Durumları Üzerine Bir Ġnceleme (YayımlanmamıĢ Yüksek

Lisans Tezi), Antalya: Akdeniz Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü Ġlköğretim Ana Bilim Dalı.

Ana dili Türkçe olan ve Antalya‘da eğitim gören ilkokul 2, 3 ve 4. sınıf öğrencileri ile yapılan ―Ġlkokul Öğrencilerinin Ünlü-Ünsüz Uyumuyla Ġlgili Sözcükleri Telaffuz Etme Durumları Üzerine Bir Ġnceleme‖ baĢlıklı bu çalıĢma, ünlü-ünsüz uyumu ile ilgili sözcüklerin telaffuz edilme durumlarının düzeyini belirleme amacıyla yapılmıĢtır. Tarama modeli kullanılan araĢtırma ―ikinci, üçüncü ve dördüncü sınıf öğrencilerinin ünlü-ünsüz uyumuyla ilgili sözcüklerde telaffuz hata oranlarının yüksek olduğunu ortaya çıkarmıĢtır. Telaffuz hatalarının yaĢanılan yere, sınıf düzeyine, anne- baba eğitim seviyesine göre anlamlı bir Ģekilde farklılaĢtığı belirlenmiĢtir.‖ (Arslan, 2015: ix).

Ġlgün, KürĢat (2015), Yabancı Dil Olarak Türkçenin Öğretiminde Telaffuz Becerisini GeliĢtirmeye Yönelik Tekerleme ve Ninnilerin Kullanımı (YayımlanmamıĢ Yüksek Lisans Tezi), Ankara: Gazi Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü Türkçe Eğitimi Ana Bilim Dalı Yabancı Dil Olarak Türkçe Öğretimi Bilim Dalı.

―Yabancı Dil Olarak Türkçenin Öğretiminde Telaffuz Becerisini GeliĢtirmeye Yönelik Tekerleme ve Ninnilerin Kullanımı‖ adlı bu tez, yabancılara Türkçe öğretimi alanında telaffuzla doğrudan iliĢkili tek yüksek lisans çalıĢmasıdır. ―Bu araĢtırmada yabancı dil olarak Türkçe öğrenen öğrencilerin telaffuz ve dolayısıyla konuĢma becerilerinin geliĢtirilmesi konu edinilmiĢtir. AraĢtırmanın temel amacı, Türkçeyi yabancı dil olarak öğrenen öğrencilerin ninni ve tekerlemeler yardımıyla telaffuz eğitimlerini en iyi Ģekilde almalarını sağlamak, konuĢma becerilerini Avrupa Dilleri Öğretimi Ortak Çerçeve Metninin belirlemiĢ olduğu ilkeler bağlamında ilerletmektir. ÇalıĢma esnasında Avrupa Dil Öğretimi Ortak Çerçeve Metnince belirlenmiĢ olan dil basamakları gözetilmiĢ ve çalıĢma baĢlangıç seviyesi olan A1-A2 ile sınırlanmıĢtır. AraĢtırma sonucunda halk edebiyatının ürünleri olan ninni ve tekerlemeler ile yabancı

44

dil öğretiminin ana unsurlarından olan konuĢma ve telaffuz becerisi arasında çok yakın bir iliĢki belirlenmiĢtir.‖ (Ġlgün, 2015: v).

Özkan, NeĢe (2015), Yabancı Dil Olarak Türkçenin Öğretiminde Ara Düzeyde (B1-B2) Diksiyon Eğitiminin Sesli Okuma Üzerindeki Etkisi (YayımlanmamıĢ Yüksek Lisans Tezi), Ankara: Gazi Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü Türkçe Eğitimi Ana Bilim Dalı.

―Bu araĢtırmada, yabancı dil olarak Türkçenin öğretiminde ara düzeyde diksiyon eğitiminin sesli okuma üzerindeki etkisinin incelenmesi amaçlanmıĢtır. Aynı zamanda yabancıların Türkçe öğrenirken sergiledikleri sesli okuma hataları belirlenmeye çalıĢılmıĢtır. AraĢtırmada nitel ve nicel araĢtırma yöntemlerinin bir arada kullanıldığı karma desen kullanılmıĢtır. AraĢtırmanın çalıĢma evrenini Aksaray Üniversitesinde 2013-2014 öğretim yılında öğrenim gören yabancı uyruklu öğrenciler oluĢturmaktadır. ÇalıĢma grubu ise Aksaray Üniversitesinde Türkçe yeterlilik sınavını geçemeyen ve Türkçe destek dersleri alan yirmi iki öğrenciden oluĢmaktadır. ÇalıĢmada on bir kiĢiden oluĢan deney ve on bir kiĢiden oluĢan kontrol grubu bulunmaktadır. Deney grubunda beĢ Türkmen, altı Arap; kontrol grubunda ise dört Türkmen; yedi Arap denek bulunmaktadır. Yapılan analizler sonucunda diksiyon eğitimi alan deney grubunun sesli okuma becerisinde, bu eğitimi almayan kontrol grubuna göre daha çok artıĢ gözlenmiĢtir.‖ (Özkan, 2015: v-vi).

Sever, Ahmet (2017), Ortaokul Öğrencilerinin Telaffuz Hataları Üzerine Bir Ġnceleme (YayımlanmamıĢ Yüksek Lisans Tezi), Kütahya: Dumlupınar Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü Türkçe ve Sosyal Bilimler Eğitimi Ana Bilim Dalı Türkçe Eğitimi Bilim Dalı.

―Bu çalıĢmada ortaokul öğrencilerinin hazırlıksız konuĢma esnasında yaptıkları telaffuz hataları incelenmiĢtir. Kütahya ilinin Domaniç ilçesindeki bir devlet ortaokulunda öğrenim gören 7. sınıf öğrencilerinden rastgele yöntemle seçilen 25 öğrencinin konuĢmaları incelenmiĢ ve sonuçlar; telaffuz hatalarının oranı, türleri,

hazırlıksız konuĢma süreleri ve bunların cinsiyete göre oranı gibi değiĢkenler açısından incelenmiĢtir. AraĢtırma, tarama modelinde desenlenmiĢtir. AraĢtırma sonucunda öğrencilerde telaffuz hataları tespit edilmiĢtir. KonuĢma süresi bakımından erkekler kızlardan 8 saniye daha uzun konuĢmuĢ, telaffuz hatası yönünden de kızlar %5 daha baĢarılı çıkmıĢtır.‖ (Sever, 2017: v).

Gülen, Gizem (2018), Yabancı Dil Olarak Türkçe Öğretiminde Diksiyon (YayımlanmamıĢ Yüksek Lisans Tezi), Ġstanbul: Ġstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Yabancı Dil Olarak Türkçe Öğretimi Bilim Dalı.

Seslendirme sanatçılığı ve radyo spikerliği yapan Gülen, ―Yabancı Dil Olarak Türkçe Öğretiminde Diksiyon‖ baĢlıklı bu yüksek lisans tezinde, Türkçenin yazıldığı gibi telaffuz edilmediği varsayımı üzerinden hareket etmektedir. Türkçe fonetik ile ilgili kuramsal bilgilerin ve kurallarının sıralandığı çalıĢmada, Türkçedeki sesler üzerinde ayrıntılı bir biçimde durulmuĢtur. BaĢka dillerden benzer ses örnekleri verilerek Türkçe seslerin telaffuzları gösterilmeye çalıĢılmıĢtır. AraĢtırmacının kendi deyiĢiyle çalıĢmada ―Türkçede istisna sayılabilecek söyleyiĢ/okuyuĢ/sesletim özellikleri maddeleĢtirilmiĢ, son olarak uygulama yapılabilmesi için özgün alıĢtırma örnekleri üretilmiĢtir. AlıĢtırmalar, birer örnek niteliğinde olup geliĢtirilmeye açıktır. Bahsi geçen alıĢtırmaların birey üzerinde uygulaması yapılarak iĢe yarayıp yaramadığının gözlemlenmesi de bir baĢka tez çalıĢması için referans niteliğindedir.‖ (Gülen, 2018: v).

AraĢtırmacı tarafından önerilen alıĢtırmaların yabancı dil olarak Türkçe öğretiminde telaffuz becerisine katkısının olup olmayacağının uygulamayla denenmediği bu teorik çalıĢmada, mevcut Türkçe öğretim setlerindeki telaffuza yönelik etkinliklerin yeterli olmadığı tespiti de yapılmıĢtır. Ayrıca tezde, Türkçe öğretim setlerinin yanlıĢ bakıĢ açısıyla oluĢturulduğu iddia edilerek ―Türk dilinin öğretiminde yapılan en büyük yanlıĢ, Türkçenin yazıldığı gibi okunan bir dil olduğu yanılgısıdır. Oysa Türkçenin sesletiminde (telaffuzunda), belli kurallar vardır.‖ (Gülen, 2018: 9) denilmektedir.

46

Yazarın kural olduğunu iddia ettiği bu yaklaĢıma göre ―eğitim‖ yazılan kelime ―eyitim‖, ―eğlence‖ yazılan kelime ―eylence‖ Ģeklinde telaffuz edilmeli ama ―çiğ‖ ve ―çiy‖ örneğinde olduğu gibi anlam farkı oluĢacaksa önceki örnekler gibi telaffuz edilmemelidir (Gülen, 2018: 93-94). O hâlde ―çiğ‖ kelimesi bu bakıĢ açısının kuralına göre ―çiy‖ olarak telaffuz edilmeyecekse nasıl telaffuz edilmelidir, bunu belirten bir ibare çalıĢmada yoktur. Çünkü normal olarak, yani yazıldığı gibi telaffuz edilmelidir. Madem ―çiğ, eğer, öğle‖ gibi kelimeler yazıldığı gibi telaffuz edilebilmektedir, neden diğer örnekler yazılmadığı gibi telaffuz edilsin istenmektedir?

Daha önce de belirtildiği üzere yayımlanmamıĢ yüksek lisans tezinde Kaçmaz, Gülen gibi düĢünen diksiyon eğitmenlerinin bakıĢ açısının yanlıĢlığını, bilimsel yaklaĢımı esas alarak ortaya koyduğu araĢtırması ile göstermiĢ ve Türkçenin genel anlamda yazıldığı gibi okunan bir dil olduğunu ispatlamıĢtır.11

Kaçmaz‘ın bilimsel çalıĢmasında değindiği gibi, Türkçenin yazıldığı gibi okunmadığını iddia etmek yanılgıdan öte çok büyük yanlıĢtır.

Türkçe telaffuzun diğer dillerin telaffuzlarına nazaran daha belirli kuralları vardır ve bu kuralların en baĢında -genel anlamda- Türkçenin yazıldığı gibi telaffuz edilmesi, yani sesçil bir alfabeye sahip olması gelmektedir. Türkçenin yabancılara öğretimi açısından da büyük üstünlük olan sesçil alfabe özelliği muhafaza edilmelidir. Bilimsel hiçbir dayanağı olmadığı hâlde ―Böyle yazılıyor ama böyle telaffuz edilmiyor, Ģöyle telaffuz ediliyor.‖ demek kime ne fayda sağlayacaktır? Öğretimi, diğer dillere göre daha net kurallara bağlı olduğu için çok daha kolay olan Türkçe telaffuz, gereksiz yere zorlaĢtırılmıĢ olmayacak mıdır? Zira yazarın da tespit ettiği gibi ―Türkçeyi yabancı dil olarak öğrenen birey zaten sözcükleri yazıldığı gibi okuma eğilimindedir.‖(Gülen, 2018: 199)

ÇalıĢmada liste hâlinde verilen (Gülen, 2018: 178-180) ince ve kalın Ģekilleri olduğu iddia edilen ünsüz örneklerinde de yanlıĢ bakıĢ açısı göze çarpmaktadır. Listede

11

verilen kelimelerin hemen hepsi, aslında ince ve kalın ünlü sebebiyle farklılaĢan ünsüz örneklerini içermektedir. Kelime içindeki ince ve kalın ünlüler sebebiyle doğal olarak kelime içindeki ünsüzün telaffuzu da hecesine göre bir önceki veya bir sonraki ünlünün sesletim yerine yaklaĢmakta, böylece ince veya kalın olmakta; ilgili ünsüz ince veya kalın olsun diye ayrıca bir çaba harcanmamaktadır. ―Örneğin Türkçe /v/ sesi düz ünlüler komĢuluğunda diĢ-dudak ünsüzü iĢlevindeyken, yuvarlak ünlüler komĢuluğunda çift dudak ünsüzü veya yarı ünlü olarak görev yapmaktadır.‖ (Eker, 2010: 312).

Sadece bu çalıĢmada değil, genel olarak diksiyon eğitmenlerinin bakıĢ açısındaki baĢka bir tezat da iç tutarsızlıktır. Diksiyonun konuĢma dilini esas aldığı temeli üzerine görüĢler bina edilirken, aĢağıdaki örnekte olduğu gibi bazı durumlarda konuĢma dilindeki kullanımların tercih edilmediği de söylenmektedir:

―KonuĢma dilinde ‗r‘ sesinde çoğu zaman görülen düĢme eğilimi nedeniyle ‗- yor‘ Ģimdiki zaman ekinin sesletiminde böyle bir kullanım görülebilir ancak burada unutulmaması gereken bu durumun Ġstanbul Türkçesi ve diksiyon kuralları bakımından doğru kabul edilmediğidir. Spiker, sunucu ya da tiyatro sanatçıları gibi meslek grupları bu sesi düĢürmeden seslendirmeye özen gösterir. Günlük konuĢma dilinde görülen ‗-yo‘ Ģeklindeki sesletim ise hiçbir zaman yazı diline yansıtılmaz.‖ (Gülen, 2018: 197).

Diksiyon adı altında anlatılanların hemen hiçbiri zaten yazı diline yansıtılmaz, zira diksiyon eğitiminde kelimelerin yazılmadıkları gibi telaffuz edilmesi istenmektedir.