• Sonuç bulunamadı

3. ESERLERİ

1.2. Çok Zincirli Olay Örgüsü

2.1.4. Yaşlarına Göre Kadınlar

Tahsin Yücel’in öykülerinde kız çocukları oldukça azdır. . Yazar kız çocuklarını genellikle ailenin iç dekorunu oluşturmak için kullanır. Kızların kişilikleri üzerinde derin bir bilgi vermek yerine onları fon karakter olarak kullanır. Yalnız kız çocuklarının fon karakter kullanılmadığı iki öyküsü vardır. Bunlar “Ötegeçe Çocukları” ve “Bebekler” adlı öykülerdir. “Bebekler” adlı öyküde küçük Meryem olayların merkezinde yer alan bir kişilikle karşımıza çıkar.

Küçük Meryem, beş yaşında olmasına rağmen hiç konuşmayan ve ailedeki diğer bireylerin sevgisinden yoksun olarak büyüyen küçük bir kızdır. Yazar, küçük Meryem’le öyküde o kadar çok ilgilenir ki küçük Meryem ikinci dereceden bir kahraman olarak karşımıza çıkar. Yazar torun Meryem’in öyküsünü anlatırken kız çocuklarının kırsal kesimlerde neden hiçbir önemi olmadığını dile getirir. Öykü sosyal içerik taşıması açısından oldukça önemlidir. Günümüzde özellikle kırsal kesimlerde kız çocuğuna bakış, olumsuz bir yargının penceresinden izlense de bunun yavaş yavaş değiştiğini hissetmekteyiz. Kız çocuklarının toplumca aşağılanması toplumun yanlış değer yargılarından kaynaklanmaktadır. Bu yüzden Küçük Meryem dünyaya geldiğinde istenmez. Onun ikizi Mükerrem aile tarafından çok sevilir bundan dolayı küçük kız tamamen bir yokluğun içine düşer. Zeynep Bacı’nın geç gelen bu çocuğa karşı hiç de içten davranmaması kız çocuklarının aile içinde oturduğu yeri gösterir.

“Sonra zorlu sancılar ardından, bir oğlan doğurmuş, onun ardından da Meryem gelmişti. Mükerrem istenmiyordu ya hiç değilse bekleniyordu, üstelik erkekti: herkesçe sevildi. Meryem’e gelince doğumundan yarım saat önceye değin beklenmeyen,

varlığından kuşkulanılmayandı, istenmeyen bir çocuk bile sayılmazdı, fazladan, gereksiz bir nesneydi.” (Bebekler: 213).

Meryem’in fazladan bir nesneye dönüşmesi ve anlatıcının Meryem’in üzerine bakışlarını çevirmesi, fazladan bir nesne olan kız çocuğunu öykünün merkezine taşımıştır. Aile sakinlerinin Meryem’e bakışı çok trajiktir. İnsan hangi cinsten olursa olsun yaşamayı sonuna kadar hak eden bir varlıktır. Onun bu haktan mahrum bırakılması veya bir nesne gibi algılanması bütün kız çocuklarının başına gelebilecek bir durumdur. Yazar, bu yüzden istenmeyen bir canlıyı öykünün tematik gücü olarak kullanmıştır.

Meryem karakter olarak, içe kapanık bir kız çocuğudur. Yazar, Meryem’in içe kapanıklığından yararlanarak öyküdeki genel dokuyu oldukça zengin tutmuştur. Meryem, kendi bireyselliğini kazanma yolunda attığı her adımda yazar tarafından takip edilmiştir. Bu takip sırasında küçük Meryem’in farkına varılabilmiştir. Böylece “figüratif bir kişi olmakla birlikte kendi dünyalarını yalnızca bedensel nitelikleriyle donattıkları “Özne”likleriyle inşa ederler ve tutumlarıyla kendi(ler)ine ait bir dünya ile birlikte yürüyen” (Orhanoğlu, 2000: 51) bir kişilik özelliği kazanır.

Meryem’in ailedeki insanlar tarafından tam olarak tanınmaması ile içindeki yabancılaşmayı da gözler önüne serer.

“Komşular” adlı öyküdeki Oya bir fon karakterdir. Tatil köyündeki yazlıklarının balkonunda oturduğu masa Oya’nın bir dekor olarak kullandığı bir yerdir. Oya anne ve babasının kavgalarını sadece izler ve hiçbir girişimde bulunmaz ve “olayları yorumlayan bir kara görevi” (Stevick, 2004: 173) üstlenir.

Oya ailenin en küçük çocuğudur. Annesini sever ve babasından korkar. Masanın etrafını süsleyen ve olayların gerçekçi görünmesini sağlayan bir kız çocuğudur.

“Küçük kız ayağa kalktı birden, kararlı adımlarla balkon kapısına yöneldi, ama hem annesi hem de babası, neredeyse aynı anda “sen otur yerine!” diye bağırdılar. Annesi kolundan tutup geriye doğru çekti, yerine oturup saçlarını okşadı. (Komşular: 26).

Olayların etrafında büyüyen Oya yukarıdaki alıntıda da anlatıldığı üzere hiçbir olayın içine derin bir şekilde dâhil olmaz.

Tahsin Yücel kız çocuklarını olayları yönlendirilen bir unsur olarak öykülerinin içine yerleştirir. Kız çocukları genellikle yalınkat bir kişiliğe sahiptirler. Psikolojik bir derinlik kazanan öykülerde sade torun Meryem önemli bir konuma sahiptir.

2.1.4.2 Genç Kızlar

Genç Kızlar, öykülerde kendilerini göstermeye çalışan bilgisiz tipler olarak karşımıza çıkar. Bu tipte olan kızlar daha çok wamp yani karşıt gücü sembolize eder ya da norm bir karakter özelliği gösterir. Norm karakter konumundaki genç kızlar, eserde başkahraman yardımcı olan kişilerdir. Her zaman kahraman yakın dururlar ve kahramanı desteklerler.

Yücel’in öykülerindeki genç kızlar, bu yönüyle hep uç noktada bulunurlar. Kendi varlıklarını ortaya koymak için çabaları öykülerde genç kızlara kısmi bir derinlik kazandırır. Ancak bu derinlik genç kızların sadece birey olma yolunda giriştiği çabadan ibarettir.

“Bit İlacı” Kevser, “Şampanya”, Nazmiye “İktidar” Sumru Hanım “Ağalar ve Beyler” Aybike, “Önü” Hacer, “İkilem” Şerife, “Denge” Cemile gibi kişiler, öykülerde genç kız tipolojisine uyan karakterlerdir. Bu öykülerdeki genç kızlar varlıklarını etrafındaki erkeklere bağlı olarak sürdürürler.

2.1.4.3. Orta Yaşlı Kadınlar

Tahsin Yücel’in öykülerinde orta yaşlı kadınlar, genelde öykülerde başkahramana yardımcı konumdaki kadınlardır. Orta yaşlı kadınlar, yeri geldiğinde olaylara müdahale edebilen ve başkahramanları şekillendiren yardımcı fonksiyon özelliği üstlenen kadınlardır. Bu tip özelliğe sahip olan kadınlar, kendilerini ailesi için feda eden kadın tipidir. Yoksullukla savaşan, kocasına aile işlerinde yardımcı olan kadınlardır. Tahsin Yücel orta yaşlı kadın kahramanları genellikle kasaba ve köylerden seçerek öykünün aksiyonerliğine sürükleyici bir güç kazandırmıştır.

Orta yaşlı kadınlar aşağıdaki öykülerin genişlemelerine ve doyuma ulaşmasını sağlamışlardır. Bu öyküler:

“Fonguraf” Zübeyde, “Şampanya” Saime, “Besleme” Huriye, “Pazarlık Ahuzar Bacı, “Resim ile Elişi” Şazine, “Üşümek” Kadın Kahraman, “Eski Öykü” yaşlı kadın, “Kelepçe” Hanife, “Leblebi” Kumru, “Ayna” Fikriye Hanım, “Komşular” Ayten “Aramak” Gülbeyaz, Gülbahar, “Dizge” Altındiş, “İkilem” Seyyar Bacı, ve “Denge” Zeynep Bacı, kişiler orta yaş gurubuna girer. Yazar, orta yaşta kadın kahraman yaratmakta oldukça başarılıdır. Öykülerin çoğunda orta yaşlı kadınları görebiliriz.

“Aramak” adlı öyküdeki Gülbeyaz ve Gülbahar Postacı Münür’ün karılarıdır. Orta yaşta olan Gülbeyaz kocasının ikinci defa evlenmesinde hiçbir sakınca görmez hatta köy köy dolaşarak kocasına ikinci eş arar. Bu yönüyle Gülbahar tam bir norm karakterdir. Postacı Münür’ün ikinci defa evlenerek kendini doyurma arzusuna hiçbir tepki vermediği gibi ona yardımcı olması ve kocasına ikinci eşini kendi beğenmesi, Gülbahar gibi orta yaşlı kadınların içinde bulunduğu durumu yansıtması açısından oldukça önemlidir.

Tahsin Yücel öykülerinde orta yaşlı kadınları yaratırken “İkilem” adlı öyküde olduğu gibi acımasız kadınları da öykülerine yerleştirmiştir. Kocası Beşira’nın evden kopmasını, ailenin içinden dışlanmasını sağlayan kadın tipini ortaya koyabilmiştir. Yazar, karakter yaratmada özellikle orta yaştaki kadınları yaratmada oldukça başarılıdır.

2.1.4.4. Yaşlı Kadınlar

Yücel’in öykülerinin çoğunda yaşlı kadınları rahatlıkla görebiliriz. Yaşlı kadınlar, öykülerde hem anlatıcı açısından hem de yaşadıkları uzun hayat maceraları açısından önemlidir.

Tahsin Yücel’in öykülerindeki yaşlı kadınlar, başkarakter, norm karakter, karşıt karakter, fon karakter olarak karşımıza çıkar. Öykülerdeki yaşlı kadınlar varlıkları ile öyküye zenginlik katar. Bu kadınlar hem acınacak halleriyle hem de hırslı kişilikleriyle öykülerde yer alırlar.

Öykülerindeki yaşlı kadınlar ailenin içinde genellikle fon bir karakter görevini üstlenirler. Fon karakter, olayların akışında dekor vazifesi gören kişilerdir. Öyküde hiçbir zaman olayın merkezinde değildirler. Olayların gerçek bir sosyal kurguya ulaşmasında sadece ara bir renktirler. Fakat bazı öykülerde başkahraman olarak da görülürler.

Başkahraman göreviyle öyküde yer alan yaşlı kadın kahramanlar, genellikle güçlü bir yapıya sahiptirler. Öyküdeki diğer kişileri yönlendiren güç konumundadırlar. Öykünün entrik kurgusu bu yaşlı kadınların davranış ve düşüncelerine göre gelişir.

“Oğul” adlı öyküdeki Emnebe, öykünün önemli kahramanlarından biridir. Yaşlı bir kadındır. Evladını seven, ona canı gönülden bağlı olan bir kadındır. Oğlunun, onu yalnız bırakarak küçük yaşta Ötegeçe’den ayrılması Emnebe’yi derinden etkilemiştir. Bundan dolayı ana hem özlem duymakta hem de kendi benliğinden onu soyutlamaktadır. Onun benliğinden evladını soyutlaması, oğlu Arifa’nın yitik bir varlığa

dönüşmesini sağlamıştır. Öyküde, evladın varlığında onu yokmuş gibi algılayan bir kadının çıkmazları vardır. Oğluna mektuplar yazdıran ve durmadan para isteyen Emnebe, oğlunun gönderdiği paraları kasabaya dağıtan yardımsever bir kadındır. Ölümü üzerine oğlu Arifa kasabaya gelerek annesinin mezarını ziyaret eder.

Emnebe’nin psikolojisi tam bir çatışmalar girdabıdır. Oğlunu özleyen ve oğlunun yanına geldiği vakit ondan uzakta duran bir kadının, kendi içinde yaşadığı gelgitleri yaşaması, Emnebe’nin psikolojik bir derinliği olduğunu gösterir. Onun gelgitleri yaşlılığın vermiş olduğu yalnızlık korkusundan kaynaklanır. İster genç, ister yaşlı olsun, yalnızlık insanın içini kemiren en büyük hastalıktır. Emnebe bu hastalığın pençesinden kurtuluşu Arifa’da bulur.

“Emnebe’nin bedeninin yorganın altında güçlükle belli olan yükseltilerine, çizgileri daha bir sıklaşıp daha bir derinleşmiş, zayıf yüzüne baktıkça, saatlerdir yaşadıklarının bir kuruntu olmadığını görüyordu. Korkunç ve çelişkin yolculuğun açık izlerini taşıyordu Emnebe, bütün gece üzerine yağan topraklar onu gözle görünür bir biçimde örtüp eritmiş, yüzünü ellerini, bedenini gözle görülür biçimde küçültmüş gibiydi.” (Oğul: 230).

Anlatıcı yaşlı kadının ölüm anından kesitler sunarken tek başına kalan Emnebe’nin içine düştüğü durumu trajik bir halde sunar.

“Yeni Gelin” adlı öykünün kahramanı yine yaşlı bir kadındır. Olaylar bu yaşlı kadının içine düştüğü aciz durumu ortaya koymak için derinlemesine incelenmiştir.

“Leblebi” adlı öyküdeki “Şifa Bacı” öykünün başkahramanıdır. Anlatıcı Şifa Bacı’nın üzerine yoğunlaşarak içine düştüğü trajikomik olayı bir düzen halinde işler. Şifa Bacı, yemek yemesini çok seven ve durmadan yemek yiyen bir yaşlı kadındır. Bir Temmuz ishal hastalığına tutulur. Bunun herkesten saklar. Fakat kasabadaki ahali bunu öğrenir. Öykü hastalığından dolayı güçsüz duruma düşen Şifa Bacı’nın hastalığının üzerine temellendirilir. Ancak öyküdeki önemli bir husus yaşlı kadının hastalığını gizlemesidir. Hastalığını iyileştirmesi için durmadan leblebi tozu yemesi kadının kendine göre hastalığını gizleme sebeplerini açıklaması bakımından önemlidir. Öyküdeki yaşlı kadın Şifa Bacı, içine kapanıklığı ve utangaçlığı ile bu tip yaşlı kadınların bir sözcüsü konumundadır.

“Haney Yaşamalı” adlı öyküdeki Başkahraman Haney yine yaşlı bir kadındır. Etrafındaki insanlara yardım etmek için kendi bedenini satan yaşlı bir kadın olarak

karşımıza çıkar. Onun yardımseverliği ve insanlara özellikle gençlere karşı gösterdiği iyi niyet bu yaşlı kadının öldükten sonra dahi unutulmamasını sağlamıştır.

Tahsin Yücel başkahramanı olarak yaşlı kadınlardan oluşan diğer öyküleri; “Babuşka” Madam, “Cuma” Lemde Bacı, “Yürümek” Zühre Bacı, “Giz” Dudu Bacı, ”Ötesi” Döndü Bacı gibi kahramanlar birinci dereceden yaşlı kadın kahramanlardır.

Norm karakterli yaşlı kadınlar. “Ağalar ve Beyler” Müşfika Sadberk Konur-Alp, “Denge” Iraz Bacı, “Bebekler” Büyük Meryem gibi öykülerdeki kahramanlar olayın başkahramanına yardımcı olan ve olayın derinlik kazanmasını sağlayan kahramanlardır. Yukarıda norm karakter olarak belirttiğimiz yaşlı kadınlar varlıklarını öykünün içinde hissettiren ve olaylara kısmi olarak yön veren yaşlı kadınlardır.

Kart karakterli yaşlı kadınlar: “Ötesi” adlı öyküdeki, Nevruz Bacı yaşlı bir kart karakterdir. Döndü Bacı’yla aralarında çıkan kavgadan sonra insanî yönlerini yitiren ve eski dostuna amansızca saldıran bir kadındır. Tahsin Yücel’in öykülerindeki yaşlı kadınlar olumu tipler olduğu için kart karakter özelliği göstermezler. Ancak Nevruz Bacı bir istisnadır.

Fon karakterli yaşlı kadınlara öykülerde oldukça fazla rastlanır. Tahsin Yücel’in kasaba çevresinde geçen bütün öykülerinde fon karakterli yaşlı kadınları rahatlıkla görebiliriz. Bu öyküler şunlardır: “İnce Sanat” Kel Hüsne, “Dokuz Ay On Gün” Mukadder, “Giz” Emiş Bacı, “Oğuzlama” Meryem Bacı, Fadik Bacı, Nazmiye Bacı, Urup Fadime, Münevver Bacı gibi öyküdeki yaşlı kadınlar fon karakterlidir. Bu yaşlı kadınlar olayların gerçekçi bir yapıya oturması için fon görevinde kullanılmışlardır. Öyküye bir derinlik kazandırmazlar.

2.2. Erkek Kahramanlar