• Sonuç bulunamadı

3. ESERLERİ

2.2. Erkek Kahramanlar

2.2.2. Tiplerine Göre Erkek Kahramanlar

2.2.2.3. İdealist Tipler

İdealist tipler, varlıklarını bütün yönleriyle kabul etmiş olan tiplerdir. Bireyselleşme sürecini iyi bir şekilde tamamlamış, iç derinliği olan, olaylara ve hayata geniş bir perspektiften bakan insanlardır. İdealist tipler, hayatın durmadan değişen ve gelişen paradokslarını sancılı da olsa atlatabilen bir kimliğe sahiptirler. Zengin bir çevreye sahip oldukları gibi kendi ideallerinin peşinden amansızca koşmaları neticesinde kimsesiz tek başına yaşayan bir durumda da karşımıza çıkabilirler. Fakat bu tiplerin asıl bir amacı vardır. Bu amaç, genellikle toplumun aksayan yönlerini tedavi etmek, toplumun düzenini korumak ve insanlara bir disiplin kazandırmadan ibarettir. Kendilerini bu ideallere adayarak durmadan bunlar uğrunda savaş verirler. Tahsin Yücel’in öykülerinde bu tip kahramanları rahatlıkla görebiliriz. Özellikle anlatıcı- kahraman konumunda kahraman bu tiplere uyan kimselerdir. Örneğin “Ben ve Öteki” adlı eserdeki Memedali idealist bir tiptir. Eserin neredeyse bütün öykülerinde Memedali bu kimliği ile karşımıza çıkar. Onun yaşantısı Ötegeçe’nin yazgısı haline gelmiştir. Memedali ise Ötegeçe’nin yazgısını düzeltmek ve Ötegeçe’yi daha iyiye götürmek için bütün öykülerde bir savaş içerisindedir. Kasaba’nın yaşantısını bir kamera düzeneği gibi okuyucusuna sunan Memedali aynı zamanda öykülerin olay örgüsüne dâhil olarak diğer kahramanları değiştirip dönüştürebilen bir kahramana dönüşür. Tahsin Yücel Memedali sayesinde “Ben ve Öteki” adlı eserinde olayları idealist bir noktaya çeker. Memedali öykülerde iyi ile kötüyü ayırt eden kendini tamamlamış bir karakterdir. Küçük yaşta olmasına rağmen olaylara kısa zamanda vakıf olan ve olayları çözebilen bir kişiliğe sahiptir.

“Neden? Bilinmez. Belki artık tüm Memedali’lerin öldüğünü düşünüyordu, belki de yeryüzünün tek Memedali’si kendisi olmaktan sonra, kendisine “Memedali” diye seslenenlere yanıt vermenin gereksiz olduğunu. Söylemek bile fazla, daha ötesini düşünemezdim o sırada: Her şeye, herkese birden yönelmiş bir açılımın, dönüşsüz bir atılımın eşiğinde bulunduğunu bundan böyle “herkes” olacağını nereden bilecektim?”

(Önü: 14) diyen anlatıcı, Memedali’nin herkese dönüşmesi ile çok boyutlu bir kişiliğe dönüştüğünü bize kesinler.

Tahsin Yücel, “Ben ve Öteki” adlı kitabındaki öykülerinde ortak karakter yaratmıştır. Bu kişiler, bütün öykülerde idealleri peşinden koşan kişiler olarak, karşımıza çıkmıştır. “Yaşadıktan Sonra”, “Dönüşüm”, “Benlem”, “İkilem”, “Öteyaşama” ve “Oğul” gibi öykülerde Memedali’nin idealist kimliği net bir şekilde görülür. Okuyucu Memedali’yi tanıdığı için, onun ismi öyküde geçer geçmez kurtarıcı bir kahraman varlığı ile kendilerine gelirler. Karadede’nin, Yarpızlı’nın, Beşira’nın, Hamida’nın, İdiris’in, Dudu Bacı’nın; içinde bulundukları durumdan varlıklarını bütünleyerek çıkmaları, Memedali’nin onlarla olan ilişkisinden ortaya çıkar. Bu yönüyle “Ben ve Öteki” Tahsin Yücel’in kurmaca anlatılarının odağındadır.” (Andaç, 1999: 2) diyen Andaç, yerinde bir tespit yapmıştır. Tabiî ki kişilerin dönüşüm, değişim ve arayışları “ben” ve “öteki” arasındaki çatışmaları bunda çok etkili olmuştur. Kişilerin yaşadıkları bu durumlar Memedali’nin varlığı ile ortaya çıkmıştır. “Öte yandan, bunca bölünmüşlüğün, parçalanmışlığın ve dağılmışlığın içinde Memedali, uslamlarıyla öykülenen her anlatıda, her zaman bütünlüğe ulaşmayı başaracaktır.” (Durak, 2000: 102) diyen Mehmet Özdoğan, Memedali’nin idealist tipler, insanların eksik yönlerini bütünleyen bu uğurda hiçbir fedakârlıktan çekinmeyen insan tipi olduğunu belirtir.

“Yaşadıktan Sonra” adlı öyküdeki Karadede, yaşadığı dönüşüm ve değişimlerden sonrasında idealist bir tipe dönüşür. Bütün kasaba ona ulaşmak, onunla birlikte olmak için çabalar. Hacca gittikten sonra ideal bir tip olarak ortaya çıkan Karadede evinin altındaki Şeyhdireği’nde varlığını iyice derinleştirir. Ruhu olgunluğa ulaşan Karadede, hem bireysel açıdan hem de toplumsal açıdan kendini tamamen bütünlemiş bir kişi olarak öykü içerisinde yer alır.

“Karadede”, “Bedir’in bir aslanı” gibi öne fırlayarak “Arkamdan gelin, sinemaya gidiyoruz!” diye bağırınca sinemayı görmeye mi, yoksa yıkmaya mı gittiğini düşünmeden, başta imam olmak üzere, tüm cemaat ardına düşmüştü hemen” (Yaşadıktan Sonra: 59).

Yukarıdaki alıntı metninden de anlaşılacağı üzere Karadede, kasabalıları etkileyen bir kişiliğe sahiptir. Kasabalılar için arkasından sorgusuz sualsiz gidilecek bir karaktere sahiptir. Onun bu özelliği, kendisini toplumun içerisinde saygın bir şekilde kabul ettirmesinden kaynaklanır.

“Bir Küçük Resim” adlı öyküdeki Zekeriya Bey gerek yaşantısı gerekse davranışlarıyla kendini tamamlamış bir karaktere sahiptir. İnsanları doğru yola sevk etmek için çalışan Zekeriya Bey çalıştığı okulda herkes tarafından saygı duyulan bir kişidir.

“Hayristan’ın Altın Çağı” adlı öyküdeki Zübeyri çok idealist bir tiptir. Zübeyri bir ressamdır. Hayristan da alınan karar sonucunda resim çizmek yasaklanır. Buna rağmen Zübeyri, kendi ideallerinin peşinde koşarak, bütün sanatçıların bir sözcüsü konumuna gelir. Bir derneğin başına geçen Zübeyri sanatçıların hepsine çağrıda bulunur. Ancak Sanatçı Arkadaşları Hayristan’da meydana gelen baskılar sonucunda ona yardım etmek yerine kendi içlerine çekilirler. Zübeyri insanların içinde bulunduğu bu duruma hem üzülür hem de kızar. Bunun üzerine resim yapmak yasak olmasına rağmen her gün resim çizer. Kendi düşüncelerini resimlerine işler. Fakat bir gün devletin görevlileri tarafından yakalanır ve hapishaneye gönderilir. Yaptığı resimlerden ve cesaretinden dolayı öykünün sonunda idealist bir karakter olarak karşımıza çıkar. “Arkadaşlar, sanatımızı halka ulaştırmak istiyorsak, sokaklardaki karaborsacıları örnek almak zorundayız”, dedi. “Karaborsacılar ne yaparlar? Yasak malları çantalarına ya da ceplerine koyup sokak köşelerinde insanlara gösteriyorlar. Biz de böyle yapalım.

Ressamlar gene alaya aldılar ama Zübeyri kararından döndüremediler yumruğunu masaya vurdu.” (Hayristan’ın Altın Çağı: 56).

Zübeyri, kendi düşünceleri doğrultusunda savaşabilecek bir karaktere sahiptir. Kendi varlığını ve insanları doğruya götürmek ancak idealler uğruna savaş açıldıkça gerçekleşebilir. Zübeyri de öyküde yanlış işleyen düzene savaş açarak düzenin işleyişini değiştirmeye çalışır.

Tahsin Yücel’in “Öteyaşama”, Ebe, “Ağalar ve Beyler”, Hasan ağanın torunu, “Komşular” Albay Atmaca, “Oğuzlama” Kurbana gibi tipler idealist tiplerdir.