• Sonuç bulunamadı

2.2. YaĢam Temelli Öğrenme

2.2.4. YaĢam Temelli Öğrenme Modelinin Özellikleri

YaĢam temelli öğrenme ilk olarak kimya dersinde sorunları çözmek amacıyla ortaya çıkmıĢ bir öğrenme modelidir. Kimya eğitiminde karĢılaĢılan zorluklar toplumdan topluma ve onların yaĢadıkları yerlere göre değiĢir (Ġlhan, 2010). Ancak Gilbert (2006), genel olarak kimya eğitiminde bulunan zorlukları beĢ temel baĢlık altında incelemiĢtir.

1) AĢırı Yükleme: GeliĢen teknoloji bilimin etkisiyle birlikte son yıllarda bilimsel

bilgiler hızla birikmektedir. Bu birikimle birlikte öğretim programları aĢırı yüklü hale gelmiĢlerdir. Ġçeriği çok fazla olan öğretim programları genellikle bilimsel kaynaklardan uzak gerçeklerin bir araya gelmesinden oluĢmaktadır.

2) Ġzole EdilmiĢ (YalıtılmıĢ) Gerçekler: Eğitim –öğretim programlarındaki amaç,

bilimsel kavram ve konuların öğrencilere öğretilmesidir. Ancak bu sırada öğrencilerin konular arasında nasıl bağlantı kurmaları gerektiğine çok fazla dikkat edilmemektedir. Sadece izole olguların kazanımı öğrencilerde zihinsel Ģemanın oluĢumunu sağlamamaktadır. Bu Ģekilde yapılan bir eğitimde öğrenciler, öğrendiklerini nasıl anlamlandıracaklarını bilemezler.

3) Transfer Eksikliği: Öğrenciler öğrendikleri bilgileri, öğrendiklerine çok benzeyen

durumlar haricinde herhangi baĢka bir problem ile karĢılaĢtığında kullanamamaktadırlar. Bu durum öğrencilerin kimya öğreniminde edindiği bilgileri, günlük yaĢamdaki olaylar için kullanamadığını yani bilgileri transfer edemediğini göstermektedir.

30

4) Ġlgi Eksikliği: Kimya dersinde öğrenciler genellikle öğrendikleri bilgilerin neden

öğrenilmesi gerektiğini bilmemektedirler. Bundan dolayı da bu bilgileri anlamlandıramamaktadırlar. Bu durum onların kimya dersine karĢı ilgisiz olmalarına ve kimya dersini çalıĢılması gereken bir dalı olarak değil, bir araç olarak görmektedirler.

5) Yetersiz Vurgulama: Öğrencilerin kimya eğitimine devam etmemesinin bir nedeni

olarak geleneksel kimya eğitim programlarında bulunan vurgulardır. Bu vurgular, “sağlam bir temel”, “doğru açıklama”, “bilimsel bilginin geliĢimi” olarak ifade edilmektedir. Bu vurgular öğrencilerin kimya eğitiminde kendilerini geliĢtirme istekleri için yeterli görülmemektedir (Gilbert, 2006).

Schwartz (2006), yaptığı araĢtırmada yaĢam temelli öğretim ile geleneksel öğretim arasındaki iliĢkiyi açıklamıĢtır. ÇalıĢmasında, yaĢam temelli öğrenme modelindeki ders kitaplarının geleneksel kimya ders kitaplarından içerik olarak farklı olduğundan bahsetmiĢtir. Geleneksel çerçeveye göre bilimsel kavramlar, belirli bir birikim ile mantıki bir sıraya göre birbiri üzerine dayandırılmaktadır. Geleneksel kavramlar düzenine uygun bir merdiven basamağı aĢağıdaki Ģekil 2.3‟ de gösterilmiĢtir.

Pilot ve Bulte (2006), çalıĢmalarında programların aĢırı yüklenmesiyle birlikte, bilgilerin birbiriyle iliĢkilendirilemediği bir zihinsel harita oluĢturulmamasına rağmen, öğrencilerin bu merdiveni tırmanmak zorunda kaldıklarını belirtmiĢlerdir. Bu süreçte öğrenciler birbirini takip eden basamaklar arasındaki iliĢkiyi görememektedirler. Nereye ya da niçin tırmandıklarını anlamlandıramayan öğrenciler, baĢarısız olmakta ve Ģekil 2.4.‟ de gösterildiği gibi merdivenden düĢmektedirler.

31

ġekil 2. 3. Kimya öğreniminin merdiven basamağı ile gösterimi (Schwartz, 2006)

ġekil 2. 4. Merdiven basamağı benzetmesinin zorluğunun temsili gösterimi (Pilot ve Bulte, 2006)

32

Pilot ve Bulte (2006)‟ a göre basamaklar arasındaki iliĢkiyi göremeyen ve merdivene tırmanmakta baĢarısız olan öğrenciler için bu durum kolaylaĢtırılmalıdır. Öğrencilerin merdiven basamakları (konular) arasındaki iliĢkiyi ve önemi görebilmeleri aynı zamanda onların fen dersine karĢı olan ilgilerinin artması sağlanmalıdır.

ġekil 2. 5. BaĢarı adımlarındaki basamakları kolaylaĢtırmanın temsili gösterimi (Pilot ve Bulte, 2006)

Çekiç Toroslu (2011), çalıĢmalarında yaĢam temelli öğrenme modelinde öğretmen ve öğrenci rollerini belirtmiĢlerdir. Buna göre;

 Öğretmenler derslerde öğrencilere yardımcı ve rehber rolü üstlenirler.

 Öğretmenlerin öğrencilerin daha kolay öğrenmelerini sağlarlar.

 Öğrenciler grup ya da takım oluĢturarak birbirlerinden bilgiyi edinirler.

33

 Öğrenciler öğrenme süreçlerini kendileri kontrol eder ve yönetir.

 Öğrenciler derslere aktif olarak atkılım gösterirler.

 Öğrenciler kendi öğrenmelerini denetler, değerlendirir ve değerlendirme sonuçlarına göre geliĢtirirler.

Sözbilir ve diğerleri, (2007)‟ e göre yaĢam-temelli öğrenme yaklaĢımının amacı, öğrencilerin fen bilimleri dersinde öğrendikleri kavramlar ile günlük hayatta meydana gelen olaylar arasında iliĢki kurmalarını sağlamaktır. Öğrendikleri kavramları günlük yaĢamdaki olaylarla iliĢkilendirebilen ve uygulayabilen öğrencilerin öğrenmeye karĢı istekleri ve motivasyonları artmaktadır. Bu durum onların ders baĢarılarına da olumlu olarak katkı sağlamaktadır. Geleneksel öğretim programının aksine yaĢam temelli öğrenme modelinde öğretilecek kavram, günlük yaĢamdan bir olayın içinde yer almaktadır ve derse bu olay ile baĢlanılmaktadır. Böylece öğrencilerin ilgisi konu üzerine çekilerek kalıcı öğrenmenin yapılması sağlanmaktadır.

Schwartz (2006), ise yaĢam temelli öğrenmenin amaçlarını aĢağıdaki gibi sıralamaktadır.

 Öğrencilere fen dersiyle ilgili temel kavramları öğretmek ve fen dersinin toplumsal önemini anlamalarını sağlama

 Deney yapma yoluyla fen ile ilgili olayları destekleme

 Öğrencilere bilgiye ulaĢma, bilgiyi yorumlama, analiz etme, karar verme gibi bilimsel süreç becerileri kazandırma

 Öğrencilere fen dersinin teoriksel ve pratiksel öneminin farkına varmalarını sağlamak

Ġlhan (2010)‟ a göre öğrencilerde konuyu öğrenme isteğinin oluĢturulması çok önemlidir. Bundan dolayı öğrencilerde öğrenme isteği oluĢturmak için, derste seçilen etkinlikler ve günlük yaĢam ile bilimsel kavramlar arasında kurulan bağlamların doğru seçilmesi büyük bir etkendir.

Çam ve Özay Köse (2008)‟ de çalıĢmalarında belirtmiĢlerdir ki; kavramlar ile olaylar arasında bağ kurmanın temel amacı; öğrencilerin öğrenmeye ve fen bilimlerine karĢı ilgilerini artırarak, bilimsel süreç becerilerinin geliĢmesini sağlamaktır.

Gilbert (2006), kimya eğitimi üzerinde yaptığı araĢtırmada baĢarılı bir kimya öğretimi için üç unsurun olması gerektiğinden bahsetmiĢtir.

34

1) Bu unsurlardan ilki öğrencilerin sosyo-kültürel çevreleriyle iliĢkilendirebilecekleri bir duruma karar verilerek ortam hazırlanmasıdır.

2) Seçilen durumların öğrencilerin ihtiyaçları dâhilinde değiĢtirilebilir ve kullanılabilir olmasıdır. Bu durum göz önünde bulundurularak öğrenme çerçevesi oluĢturulmalıdır.

3) Seçilen bağlamlarla öğrencilerin günlük yaĢamlarındaki olayların iliĢkilendirildiği hikâyeler seçilmesidir.

GüneĢ Koç (2013), çalıĢmasında bağlam temelli öğretim uygulamalarında olması gereken temel ilkeleri maddeler halinde sıralamıĢtır. Buna göre;

 Dersler gerçek yaĢamdan verilen örneklerle baĢlanmalıdır ve öğrencilerin, derste öğrendikleri konu ve kavramlara ihtiyacı olduğunu hissetmesi sağlanmalıdır.

 Gerçek yaĢamdaki olaylar ile kavramlar iliĢkilendirilmelidir.

 Etkinlikler, öğrencilerin günlük yaĢamda karĢılaĢabilecekleri olaylara çözüm getirebileceği ve yorum yapabileceği özellikte olmalıdır.

 Öğrencilerin bilim ve teknoloji arasındaki iliĢkiyi ve bilimin toplum için ne kadar önemli olduğunu bilmeleri sağlanmalıdır.

 Konuların iliĢkilendirildiği bağlamlar seçilirken dikkat edilmeli; derslerde öğrencilerin ilgisini çekecek, motivasyonlarını artıracak ve yaĢadıkları çevreye uygun olacak bağlamlar yer almalıdır.

YaĢam Temelli Öğrenmede kullanılan bağlamların dört çıkıĢ noktası bulunmaktadır.

1) KiĢisel Alan: Bu alanda konular ile günlük yaĢamdaki olaylar arasında kurulan

iliĢki, öğrencilerin kiĢisel geliĢimlerine katkıda bulunmaktadır.

2) Sosyal ve Toplumsal Alan: Bu alandaki bağlamlar sayesinde konuların toplumsal

açıdan rolü açıklanır. Böylece öğrencilerin topluma karĢı sorumlu birer vatandaĢ olarak yetiĢmesi sağlanır.

3) Mesleki Uygulama Alanı: Bu alandaki bağlamlar sayesinde öğrencilerin herhangi

bir alanda uzmanlaĢması sağlanır

4) Bilimsel ve Teknoloji Alan: Bu alandaki bağlamlar sayesinde öğrencilerin bilimsel

35

YTÖ‟ yü kullanabilmek için en önemli Ģartlardan biri kavram ile günlük yaĢamdaki olaylar arasındaki bağın dikkatli seçilmesidir.

De Jong (2008) seçilmesi gereken bağlamların özelliklerini Ģöyle özetlenmiĢtir:

 Bağlamlar öğrenciler için anlaĢılabilir nitelikte olmalıdır.

 Bağlamlar öğrencilerin yaĢ seviyesine uygun olmalıdır.

 Bağlamlar öğrenciler tarafından bilinen durumlardan seçilmelidir.

 Bağlamlar ilgi çekici olmalıdır ancak öğrencilerin ilgisini konudan uzaklaĢtıracak nitelikte

olmamalıdır (Kutu, 2011).

Ekinci (2010)‟ a göre öğrencilerin kavramlar ve bağlamları iliĢkilendirmelerinde bazı özel zorluklar dikkate alınmalıdır. Örneğin bazı içerikler erkek öğrenciler için anlamlı olurken, kız öğrenciler için anlamlı olmayabilir. Ya da kız öğrenciler için anlamlı içerikler erkek öğrencilerin ilgisini çekmeyebilir. Bundan dolayı kavramlar ve olaylar iliĢkilendirilirken mutlaka öğrencilerin fiziki özellikleri dikkate alınmalıdır. YaĢam Temelli Öğrenme modeline göre kavramlar ile konular arasında kurulan bağlamlar, konuların öğrenciler için soyut olmaktan çıkmasına yardımcı olmalı, kurulan bağlamlar ile konunun farklı yönlerini görebilmeli ve günlük hayattaki olaylar ile iliĢkilendirebilmelidirler. Bunların yanı sıra bağlamlar kurulurken konu ile ilgili temel kavramlar, ilkeler ve genellemelerin de sınırının iyi çizilmesi gerekmektedir (Yaman, 2009, s. 224).

De Jong (2006), bağlamların kullanıldığı öğrenme ve öğretme yaklaĢımlarında, bağlamların; geleneksel, daha modern ve yeni öğretim yaklaĢımları olmak üzere üç bölüme ayrıldığını belirtmiĢtir.

Geleneksel bağlam temelli yaklaĢımlarda, bağlamlar kavramlardan sonra sunulmaktadır. Bunun sebebi bağlamların kavramlara örnek olması ve öğrencilerin kavram bilgilerini uygulayabilmeleridir.

Daha modern bağlam temelli yaklaĢımlarda bağlamlar kavramlar öğrenilmeden önce sunulmaktadır. Böylece bağlamlar kavramları öğretmede mantıklı bir gerekçe oluĢtururlar. Çok daha güncel olan bağlam temelli yaklaĢımlarda ise bağlamlar kavramlardan önce gelmektedir ve diğer kavramlar onları izlemektedir. Yani bağlamlar sadece kavramlardan önce gelmez aynı zamanda bu kavramlar baĢka bağlamlardan önce gelebilir.

De Jong (2006), bu durumu aĢağıdaki tablo ile özetlemiĢtir.

36

Öğretim YaklaĢımı Sunum Sırası Bağlamın Fonksiyonu

Geleneksel Bağlamlar Kavramlardan Sonra Örnek Verme, Uygulama Daha Modern Bağlamalar Kavramlardan Önce Yönlendirme, Motivasyon Son zamanlarda Bağlamlar kavramlardan önce tanıtılır Yukarıda bahsedilen tüm kabul gören diğer kavramlar onu izler fonksiyonlar

YaĢam temelli öğrenme yaklaĢımı ile yapılan bir öğretimin temel amacı; bilimsel kavramların öğrencilere günlük yaĢamdan seçilerek bir bağlam ile birlikte sunulması ve öğrencilerin öğrenmeye ve fen bilimlerine karĢı olan ilgilerinin artırılmasını sağlamaktır. Buna bağlı olarak gerçek yaĢamdan seçilen konular öğrencilerin bilimsel süreç becerilerini geliĢtirir (Çam ve Özay Köse, 2008).

Schwartz, (2006)‟ ya göre yasam temelli öğrenme modelinde derslerin her bölümü okuyucunun ilgisini çekecek Ģekilde hazırlanmalıdır. Derslerde hazırlanan içerikler gerçek sorunlar ile ilgili olmalıdır ve bu olaylar; gazete baĢlıkları ve yazıları, videolar ya da medyadan yazılarıyla desteklenmelidir.

Gilbert (2006, s. 968), yasam temelli materyallerin sahip olması gereken niteliklerini aĢağıdaki gibi belirtmiĢtir:

 Konu içerikleri, öğrencilerin günlük hayatlarındaki olaylardan ve sosyal konulardan seçilmelidir.

 Öğrenciler bilim dilini kullanabilmelidir.

 Öğrenciler bilgileri ile olaylar arasında çok yönlü iliĢki kurabilmelidir.

 Konu içerikleri teknolojik geliĢmeleri içine almalıdır.

 Konu içerikleri önemli kavramları içeren problemlerden oluĢmalıdır.

YTÖ‟ de öğrenciler için temel olayları içeren durumların oluĢturulması gerekmektedir. Bu durumlar öğrencilerin sosyo-kültürel çevresine uygun olmalıdır. Tekbıyık ve Akdeniz (2010, s. 132), yaptığı çalıĢmada fizik dersi için seçilen bağlamların özelliklerini aĢağıdaki gibi belirtmiĢlerdir.

37

 Her problem için öğrencilerin içinde yer alacağı senaryo, olay ya da hikâye seçilmelidir.

 Öğrenciler kendi becerilerini kullanabilecekleri sorunlarla karĢı karĢıya bırakılmalıdır.

 Problemler öğrenciler için uygun olmalı ve gerçek yaĢamda karĢılaĢabilecekleri türden olmalıdır.

 Problemler fizik kurallarının doğrudan gerçek hayatla ilgili olduğunu göstermelidir.