OSMANLI DEVLETĠ’NDE ENGELLĠLĠK VE ENGELLĠ KAVRAM
1.1. Osmanlı Devleti ve Engelliler
1.1.1. Engelliler Ġçin Kullanılan Sıfatlar, Tabirler, Lakaplar
1.1.1.4. Yürüme Engeli Olanlar Ġçin Kullanılan Tabirler
Osmanlı toplumunda yürüme engeli olanlar anlatılırken yaygın bir Ģekilde kullanılan tabir topal kelimesidir. ArĢiv belgelerinde bu tabirin sıklıkla kullanıldığını
görmekteyiz188
. Topal kelimesinin yanı sıra bir kiĢinin yürüme engelini ifade etmek için çok çeĢitli kullanım Ģekillerinin olduğunu görmekteyiz. Özellikle arĢiv belgelerinde bu çeĢitlilik açıktır.
Ayaklarından engeli bulunan devlet adamlarını tanımlamak için sıklıkla topal kelimesi kullanılmıĢtır. Topal Hüseyin PaĢa, baĢbakı kulu olup daha sonra Türkmen voyvodası ve tahsilât memuru olmuĢtur. 1688’de vezirlikle MaraĢ valisi ve Anadolu müfettiĢi ardından Bosna, TemeĢvar ve Silistre valiliklerinde bulunmuĢtur. 1696/97
yılında yaĢamını yitirmiĢtir189
. Topal Izari Çelebi kadı ve Ģair, Topal Mahmud Ağa ise Sultan III. Selim’in saltanatının sonlarında HaydarpaĢa’da bir kasır ve altına bir çeĢme
183 BOA, A. MKT. NZD. 196/88; BEO. 399/29883; 728/54592; DH. MKT. 1580/47; Ġ. DH. 440/29070. 184 ġemseddin Sami, a.g.e., s. 330; Devellioğlu, a.g.e., s. 112; Parlatır, a.g.e.,s. 206.
185 Devellioğlu, a.g.e., s. 541; Parlatır, a.g.e.,s. 958.
186 Lisanında rekâketi olan, dürüst söyleyemeyen, kekeme, pepeme, tutuk, kusurlu, dili tutuk olan, pepe.
Bkz. ġemseddin Sami, a.g.e., s. 670; Devellioğlu, a.g.e., s. 885; Parlatır, a.g.e.,s. 1400.
187 BOA, MF. MKT. 550/41.
188 BOA, BEO. 42/3111; 547/40998; DH. MKT. 1480/28; 1544/15; 1656/69; ġD. 374/33; ZB. 355/32;
363/64; 419/24; 446/129.
189
inĢa etmiĢtir190
. Topal Mehmed PaĢa ise Konya’da beylerbeyi olarak görev yaptıktan sonra Sivas, Ahıska, Çıldır ve vezirlikle TemeĢvar ile Bosna valiliği yapmıĢtır. 1656 yılında kaptan-ı derya ve 1068’de Sakız muhafızı olmuĢtur. 1658/59 yılında Köprülü Mehmed PaĢa tarafından Bozcaada’ya çağırılmıĢ, kötü idaresi ve halka zulüm ettiği
gerekçesiyle cezalandırılmıĢtır191
. Topal lakabı takılan bir diğer devlet adamı Yusuf PaĢa’dır. Enderun’dan yetiĢerek Hasoda’dan çakırcıbaĢı, sonra Anadolu müfettiĢi olup 1696/97 tarihinde Rakka’ya mutasarrıf olarak atanmıĢtır. Öldüğü yıl olan 1716 yılına kadar Diyarbakır, Musul, Bağdat, Erzurum, ikinci defa Rakka, Halep ve ġam’a valilik
yapmasının yanında Hac emini olarak görevde bulunmuĢtur192
.
Sözlükte topal, aksak, topallık, aksaklık gibi anlamlara gelen arec193
kelimesi, yürüme engeli olanları tarif etmek için kullanılan bir diğer sözcüktür. Bazı devlet adamlarına onların engel durumunu çağrıĢtıracak olan arec lakabı takılmıĢtır. Müderris olan Arec Abdullah Efendi, 20 Nisan 1715’te vefat etmiĢtir. Müderris olan bir diğer yürüme engelli ise Arec Ali Efendi’dir. Erzincanlı olan Ali Efendi, 1688’de Ġstanbul kadısı, 1690’da Anadolu kazaskeri, bir yıl sonra Rumeli kazaskeri olmasına rağmen azledilerek memleketine gönderilmiĢtir. 1694 yılında affedilerek ikinci ve üçüncü kez Rumeli kazaskerliği görevine layık görülmüĢtür. 9 Aralık 1700 tarihinde divana
giderken hayatını kaybetmiĢtir194
. Kendisi gibi kardeĢi de topal olan Arec Mustafa Efendi ise Karyağdı Ali Baba Tekkesi Ģeyhidir. 1769 tarihinde ordu Ģeyhi yapılmıĢtır. Ayaklarından engelli olmasına rağmen Rusya ile yapılan savaĢa iĢtirak etmiĢtir. SavaĢ
neticesinde parmakları kopmuĢtur195. Böylece Arec Mustafa Efendi, ellerinden de
engelli olmuĢtur.
Yelpaze sapı üretme konusunda oldukça maharetli olan KasımpaĢalı Arec Ömer Usta’nın som ve fildiĢinden iĢlediği eserler saray halkı ve dönemin varlıklı insanları
tarafından çok yüksek fiyatlarla satın alınmıĢtır196
.
190 Mehmed Süreyya, a.g.e., c. 3, s. 733, 908. 191 Mehmed Süreyya, a.g.e., c. 4, s. 1075. 192 Mehmed Süreyya, a.g.e., c. 5, s. 1700. 193
Devellioğlu, a.g.e., s. 37.
194 Mehmed Süreyya, a.g.e., c. 1, s. 65, 256, 257; Arec Mustafa Efendi de müderris olup Bursalıdır. 13
Mart 1653’te vefat etmiĢ ve çok sayıda talebe yetiĢtirmiĢtir. Bkz. Mehmed Süreyya, a.g.e., c. 4, s. 1159.
195 Mehmed Süreyya, a.g.e., c. 4, s. 1159. 196
Aksak ġeyhi Efendi de müderris olup 1563/64’te vefat etmiĢtir. YazmıĢ olduğu kitabı mevcuttur. Kendisine takılan aksak lakabı, Osmanlı Devleti’nde yürüme engeli
olan devlet adamları için kullanılan bir diğer kelime olarak dikkat çekmektedir197
. Tarihte aksak lakabı verilen önemli bir Ģahsiyet de Timur’dur. TürkleĢmiĢ bir Moğol hükümdarı olan Aksak Timur, tahtta bulunduğu 1370-1404 yılları arasında ordusunun baĢında büyük seferlere çıkmıĢtır. Ayaklarından birisi kısa olduğu için aksak, leng (lenk) gibi lakaplar takılmıĢtır. Topal olmasının yanında elinden ve
kolundan da sakat olan bu önemli Ģahsiyet hakkında çok sayıda araĢtırma yapılmıĢtır198
. KiĢinin ayaklarından engeli olması durumu arĢiv belgelerinde değiĢik Ģekillerde anlatılmıĢtır. Bazı durumlarda kiĢinin her iki ayağının engelli olduğu bazı durumlarda tek ayağının sakatlandığı anlatılmıĢtır. Bununla birlikte olayın ne Ģekilde meydana
geldiği de ifade edilmiĢtir. Meşy199
ve harekete gayr-i muktedir bulunan, Şark demiryollarında bekçilik ile istihdâm olunmakta iken îfâ-yi vazîfe esnasında el ve ayakları sakatlanarak ma’lûl olan, Sinop havâlîsinde eşkıyâ derdesti esnasında vuku bulan müsâdemede aldığı cerîhadan meşy ve harekete ve te’mîn-i maîşete muktedir olamayacak derece ma’lûl kalan, cerîhadâr olarak iki ayağı sakat kalmış olan, ayaklarımızdan sakat olduğumuz, iki değnekle güç bir hal ile gezmekte bulunduğum cihetle200 Ģeklindeki örneklerde engellinin her iki ayağının sakat kaldığı anlaĢılmaktadır. Örneklerden hareketle engel durumunun nerede, nasıl ve kimler tarafından meydana getirildiği gibi bilgilere de ulaĢmak mümkündür.
Tek bir ayağını kaybedenlerin durumu da belgelerde anlatılmıĢtır. Bu durum, bir ayağı sakat olmuş, ayağı kat olunmasıyla sakat kalmış, esnâ-yi ta’lîmde sağ ayağının sakatlanmasından dolayı kısm-ı süflâsı kat edildiğinden, mekteb-i tıbbiyye-i şâhânece icrâ kılınan ameliyyât neticesinde ayağı kat edilmesiyle ma’lûl kalmış, işe yaramayacak derecede mecrûh olarak ayağı kat olunan, sol ayağına bir cesîm şekil düşerek ma’lûl, urbân ile müsâdemede ayağından vurularak bir işe güce yaramaz derecede sakat kaldığından, vuku bulan müsâdemede mecrûh olarak ayağı sakatlanan201
gibi
197
Mehmed Süreyya, a.g.e., c. 5, s. 1597.
198 Timur hakkında yapılan araĢtırmaların birkaçı için bkz. Jean Paul Roux, Aksak Timur İslamın Kutsal
Savaşçısı, Çev. Ali Rıza Yalt, Ġstanbul 1994; Hasan Günaydın, Aksak Timur Timurlenk’in Liderlik Sırları,
Ġstanbul 2016; Ali Rıza Yağlı, Timur Tüzükatı Bozkırın Töresi, Ġstanbul 2016.
199 Arapça kökenli bir kelime olan meĢy, yürüme, adımlama, yürüyüĢ gibi anlamlara gelmektedir. Bkz.
Devellioğlu, a.g.e., s. 632; Parlatır, a.g.e.,s. 1076.
200 BOA, BEO. 1496/112142; 1518/113777; 2919/218885; DH. MKT. 2581/14; 2474/71; TFR. I. ġKT.
73/7220; 112/11130.
201 BOA, BEO. 216/16130; 1016/76144; 1029/77159; 1150/86233; 1216/91197; 2839/212883;
örneklerle açıklanmıĢtır. Eğitim esnasında, çatıĢmada ya da görülen lüzum üzerine ameliyatla ayağı kesilmesi gibi sonradan baĢına gelen bir olay neticesinde engelli kalma durumları ifade edilmiĢtir.