• Sonuç bulunamadı

DÜNYADA VE OSMANLI DEVLETĠ’NDE ENGELLĠLERĠN EĞĠTĠMĠ Bu bölümde öncelikle Avrupa’da engelli eğitimde meydana gelen geliĢmeler

3.1. Dünyada Engelli Eğitimi 1 Fransa

Fransız din adamı Abbé de Charles Michel de L’Epée (1712-1789), 1760 yılında Dünya’nın ilk Dilsiz Mektebi’ni açmıĢtır. L’Epée, bir dostunun ölümü üzerine açıkta kalan iki dilsiz kızının eğitim ve terbiyeleriyle bizzat ilgilenmeye karar vermiĢtir. El ve

731 Okuturlar, a.g.e., s. 105. 732 Balcı, a.g.e., s. 19. 733

parmak iĢaretlerinden oluĢan bir alfabe düzenlemiĢtir. Ġki dilsiz kızın gösterdiği geliĢme karĢısında Paris’in her tarafından gelen yoksul aileler, sağır ve dilsiz çocuklarını eğitmesi için rahibe baĢvuruda bulunmuĢlardır. Giderlerini kendi cebinden karĢıladığı özel bir dilsiz okulu tesis ederek müracaat eden çocukları kabul etmeye baĢlamıĢtır. Evinin yakınında bulunan hanelere çocukları yerleĢtirmiĢtir. Haftada 2 gün ders verdiği bu çocukların sayısı 1781’de 30, 1784’de 60, bir yıl sonra ise 72’yi bulmuĢtur. Lepee, gökyüzünü ilk önce gösterir daha sonra ise bunu parmaklarıyla talebelerine gösterirdi. Ardından bunu yazıya geçirmelerini isterdi. Uyguladığı yöntemle 3 günde 82 kelime öğretirdi734

. L’Epée’nin ölümü üzerine okul, 1791’de Fransa Hükümeti tarafından

resmen tanınmıĢ ve devlet uhdesine alınmıĢtır735

. L’Epée’nin kurduğu müessese kendisinden sonra kurulacak olan okullara yol gösterici olması açısından son derece önemlidir. Bir müessesenin temeli atılınca geliĢiminin sağlanması daha kolaydır. Rahip L’Epée sayesinde her geçen gün engelli eğitimiyle ilgili açılan eğitim kurumu sayısı artmıĢtır736

.

ġekil 3.2 Abbé de L’Epée 1712-1789 (www.acm5.com)

734

“Dilsizleri Söyleten Hayırkâr Bir Adam”, Servet-i Fünûn, No: 1099,14 Haziran 1328/27 Haziran 1912, s. 155.

735 Ali Haydar, a.g.m., s. 1241-1242.

736 HekimbaĢızâde Doktor Muhyiddin, “Sağır, Dilsiz, Âmâ Çocukların Terbiye ve Talimi”, Mektebli, No:

L’Epée’nin ölümü üzerine okul müdürlüğüne baĢka bir rahip Roch-Ambrois Cucurron Sicard (1742-1822) getirilmiĢtir. 1791’de XVI. Louis Devri’nde, okul Fransız

hükümetince tanınarak Saltin Manastırı’na nakledilmiĢtir737

.

Görme engellilere yönelik ilk eğitim kurumu da yine Paris’te kurulmuĢtur738

. 18. yüzyıla kadar sokaklarda dilencilik yaparak ve sadakalarla geçimlerini temin etmeye çalıĢan görme engellilerle ilgilenen ve onların kaderlerini değiĢtiren kiĢi Valentin Haüy (1745-1822)’dür. Paris’te bir sokak gösterisinde komik elbiseler içindeki körleri görüp acıyan ve onlar için bir Ģeyler yapmaya karar vermiĢ olan Valentin Haüy, ilk önce görme engelli olan bir dilenci çocuğu yanına alarak eğitmeye baĢlamıĢtır. Körlerin daha rahat okumalarını sağlamak amacıyla kabartma harfler imal etmiĢtir. Bunlar vasıtasıyla görme engellilere okuma-yazma öğretmeyi baĢarmıĢtır. 1785 yılında Paris’te Kör Çocuklar Ulusal Enstitüsü’nü kurmuĢtur. Burası daha sonra devlet desteğinde bir körler okuluna dönüĢmüĢtür. Kısa süre içinde yayılan ünü ile Rusya ve Prusya gibi devletlerden davet almıĢtır. Bu davet üzerine, Berlin ve Marburg’da birer kör okulu açmıĢtır. Daha sonra memleketine dönerek hayatının geri kalan kısmını engellilerin eğitimi üzerine kurduğu okulun geliĢimi ve bu konuda eserler kaleme almakla geçirmiĢtir. 1786’da yazmıĢ olduğu kitabı (Essai sur l’Education des Aveugles), görme

engellilerin eğitiminde kullanılan metotların kaynağı olmuĢtur739

.

Ölümünden sonra da onun ortaya koyduğu çalıĢmalar hızlı bir Ģekilde yayılmaya devam etmiĢtir. Valentin Haüy’ün, görme engellilerin yazı yazmalarını sağlayacak bir alfabe oluĢturamaması nedeniyle Fransa, Ġngiltere, Almanya, Belçika ve Avusturya gibi pek çok ülkede bu alanda çalıĢmalar yapılmıĢtır. Görme engellilerin, görenler kadar hızlı ve yanlıĢsız okuma-yazmalarını sağlayacak derecede baĢarılı olan çalıĢma, bu okulda eğitim görüp daha sonraları yine aynı okulda öğretmenlik yapmıĢ olan Louis

Braille tarafından bulunmuĢtur740.

737 Ali Haydar, a.g.m., s. 1242. 738 Okuturlar, a.g.e., s. 186.

739 Yıldırım, “Ġstanbul’da Sağır-Dilsiz ve Âmâların Eğitimi”, s. 310. 740

ġekil 3.3 Valentin Haüy 1745-1822 (www.es.wikipedia.org)

Henüz üç yaĢında iken gözlerini kaybeden ve bugün de adı ile anılan ve kullanılan alfabeye sahip olan Louis Braille (1809-1852), 1819’da Haüy’ün Paris’teki okuluna kayıt olmuĢtur. Öğrenciyken Fransız subay Charles Barbier’nin savaĢta gece haberleĢmek için hazırlamıĢ olduğu yazı sistemini öğrendi. Gece yazısı adı verilen bu sistem, parmak uçlarıyla dokunarak okunabilen 12 kabartma noktadan oluĢmaktaydı. Braille, 15 yaĢında bu sistemi geliĢtirmiĢtir. Nokta sayısını yarıya indirerek 63 harf meydana getirmiĢtir. GeliĢtirdiği bu yazı sisteminin yerleĢmesi biraz zaman almıĢtır. Ġlk Ģeklini 1829’da daha geliĢmiĢ halini ise 1837 yılında yayınlamıĢtır. Paris’teki okul, Braille’in arkadaĢları tarafından hemen benimsenip kullanılan bu yazıyı ölümünden sonra ancak 1852 yılında kullanmaya baĢlamıĢtır. Braille alfabesi müziğe de uyarlanarak görme engellilerin bu alana yönelmesinde büyük bir etkiye sahip olmuĢtur. Daha önceleri notaları yazamadıkları için müzik bilgileri hafızalarının gücü ve kulakları ile sınırlı olmuĢken, daha sonraları bu alanda önemli bir geliĢme kaydetmiĢlerdir. Illinois Körler Okulu yöneticisi Frank H. Hall, 1892’de 6 tuĢlu özel bir yazı makinesi

geliĢtirdi. 1932 ve 1957 yılında uzmanların yaptığı katkılarla Braille alfabesi bugünkü

Ģeklini almıĢ ve dünyadaki bütün dillere uygunlanmıĢtır741

.

ġekil 3.4 Louis Braille 1809-1852 (http://www.kimdirhayatibiyografisi.com) Paris’te bulunan Sağır, Dilsiz ve Körler Mektebi’ni gezen HekimbaĢızâde Doktor Muhyiddin, gördüğü manzara karĢısındaki memnuniyetini dile getirmiĢtir. Bir mektep için gerekli olan her Ģey burada mükemmel surette mevcuttur. Dershaneler, teneffüshaneler, yatakhaneler, banyo ve jimnastik yerleri bulunmaktadır. Engelli çocukların talim ve terbiyeleri için en son uygulanan usule uygun olarak her türlü alet yer almaktadır. Çocukların el becerilerini güçlendirecek kunduracılık, terzilik, matbaacılık ve bunun gibi zanaata uygun tezgâhlar yer almaktadır. Doktor Muhyiddin, kulak, burun ve boğaz hastalıklarını muayene edecek yeterli sayıda ekipmanın da

olduğunu vurgulamıĢtır742

.

3.1.2. Almanya

Almanya’da sağır ve dilsizlerin eğitimi konusunda karĢımıza Samuel Heinicke (1720-1790) çıkmaktadır. Heinicke, 1755 senesinden itibaren engelli çocukların talim

741 Yıldırım, “Ġstanbul’da Sağır-Dilsiz ve Âmâların Eğitimi”, s. 311. 742

ve terbiyeleri hakkında araĢtırmalar yapmıĢtır. Leipzig’te 1778’de bir okul açmıĢtır. Kurduğu okulda doğrudan doğruya dilsizleri konuĢturma usulünü takip etmiĢtir.

Fransız Abbe de Lepee ile Samuel Heinicke’nin öğretim yöntemleri birbirine tamamen zıt bir istikamettedir. Lepee, sabit iĢaretlerle yani el ve parmak hareketleriyle yapılan iĢaretler icat etmiĢtir. Bu yönteme Parmak Usulü (Dactylologie) denir. Alfabeyi öğrenen çocuklar iĢaret dili ile birbiriyle iletiĢim kurmuĢlardır. Heinicke ise, doğrudan doğruya sağır ve dilsizleri konuĢturmaya çalıĢmıĢtır. Buna da Telaffuz Usulü (Methode Orale) denir. Aslında Heinicke bu metodu yeni keĢfetmemiĢtir. Ondan önce Amman da engelli eğitiminin bu Ģekilde yapılması gerektiğini tavsiye etmiĢtir. Heinicke’den sonra Almanya’da sağır ve dilsiz okullarının sayısı artıĢ göstermiĢtir. 1815’de okul sayısı 11’e

yükselmiĢtir743

. Daha sonraları Almanya’daki sağır ve dilsizlerin fazlalığı göz önüne alınarak bunların eğitimlerine ağırlık verilmiĢtir.

ġekil 3.5 Samuel Heinicke 1720-1790 (www.de.wikisource.org)

19. yüzyılda Fransızların savunduğu daktiloji yöntemi ile Almanların savunduğu konuĢma metodu arasında büyük rekabet yaĢanmıĢtır. 1880’de Milano’da yapılan Uluslararası Sağır ve Dilsiz Eğitimi Kongresi’nde, Almanların savunduğu yöntem tüm

Dünya’da kabul görmüĢtür744

. Bu tarihten itibaren Fransa’da eğitim veren engelli

743 Ali Haydar, a.g.m., s. 1243-1244. 744

okullarının pek çoğu da konuĢma usulünü kabul ederek müfredatlarını bu Ģekilde

düzenlemiĢlerdir745

. Lepee’nin savunduğu iĢaret dili, dilsizlerin kendi arasında konuĢmalarına yardımcı olacak bir yöntemdir. Heinicke ise, sağır ve dilsizleri konuĢturmayı kendisine amaç edinmiĢtir. Dolayısıyla bunların konuĢmalarını ve yazı yazmalarını sağlayarak hemen herkesle iletiĢim kurabilmeleri sağlanmaya çalıĢılmıĢtır.

Almanya sadece sağır ve dilsiz eğitiminde değil, doğuĢtan ya da sonradan bazı uzuvlarını yitirerek engelli kalanlar için de önemli bir merkez olmuĢtur. 19. yüzyılın sonunda Almanya’da 70.000 engelli bulunmaktadır. 1832’de Münih’te hayırsever biri tarafından Dârülmalûlîn açılmıĢtır. Okul, fiziksel engellilerin eğitimini sağlayarak kendilerine bir geçim sağlayacak gelir elde edebilecekleri bir mesleği kazandırmayı amaçlamıĢtır. Bavyera Hükümeti, 1844 yılında okulu bünyesine almıĢtır. 1876’da kız çocukları da okula alınmaya baĢlanmıĢtır. 1906’da yatak kapasitesi 100’e çıkarılmıĢtır. Okuldan mezun olan 932 çocuktan 867’si kimseye muhtaç olmadan geçimlerini sağlamayı baĢarmıĢlardır. Münih’in yanı sıra Almanya’nın değiĢik bölgelerinde de

bunun gibi okullar hayırseverler tarafından kurulmuĢtur746

.

Almanlar bu müesseseyi kurmadan önce Fransa, Rusya ve Ġsviçre’de buna benzer engelli okulları mevcuttur. Ancak bu okullar içinde en mükemmelleri Ġsveç, Norveç ve Danimarka’da kurulmuĢtur. Kopenhag’da bir rahip tarafından kurulan Dârülmalûlîn ise hepsinden üstündür. 1872’de koltuk değnekleriyle zor bir Ģekilde yürümeye çalıĢan küçük engelli bir kızı gören rahip, bu çocuklar için bir Ģeyler yapmaya karar vermiĢtir. Ġlk önceleri topladığı yardımlarla açtığı muayenesinde alil çocukları tedavi ederek yaĢamlarını kolaylaĢtıracak bazı aletler üreterek kendilerine ücretsiz olarak vermiĢtir. Böyle okullara alınacak engelli çocuklar ilk önce hastaneye konulmuĢtur. Okul kısmına geçmeden evvel çocuklar, bir müddet müessesenin hastanesinde tedavi edilmeye mecburdurlar.

Kopenhag’daki 150 yatağa sahip olan okul, küçük ve büyük çocuklar için iki Ģubeye ayrılmıĢtır. Dersler dıĢında çocukların el becerilerini geliĢtirmeye yardımcı eğitim de sağlanmaktadır. Derslerini bitiren çocuklar ilgi ve alakalarına göre bir sanat öğrenmek amacıyla imalathaneye geçmiĢlerdir. Burada doğramacılık, kunduracılık,

745 Besim Ömer, “Dilsizlerin Söylettirilmesi”, Nevsal-i Âfiyet, c. 3, Ġstanbul 1320/1904, s. 354. 746

oymacılık, sepet ve sandalye örmek, çilingirlik gibi meslekler öğretilmiĢtir. Kız çocukları için de çamaĢır, elbise, nakıĢ gibi ev iĢlerine yardımcı bilgiler verilmiĢtir.

Ġmalathanedeki engelliler, vücutlarını ustaca kullanmayı öğrenmiĢlerdir. Ayakları olmadan doğan çocuklar için suni bacaklar üretilmiĢtir. Bu yapay organlar ihtiyaç sahiplerine takılarak yürüyebilmeleri sağlanmıĢtır. Bu çocukların yaptığı eĢyalar

sergilerde satılmıĢ ve gelirleri yine imalathanenin masrafları için kullanılmıĢtır747.

3.1.3. Ġngiltere

Ġngiltere’de engelli eğitimini, konuĢma metodunu kullanan Braidwood

üstlenmiĢtir. Henry Baker gibi Braidwood da yöntemini gizlemeyi tercih etmiĢtir748

. ĠĢaret dilini kullanarak engelli çocuklara bazı dualar ve dini bilgiler öğretilmiĢtir. Hatta Londra’daki bir kilisede rahibin duaları iĢaret dilini bilen bir kiĢiye anlattığını, onun da

bu bilgileri engellilere aktararak ibadet etmelerini sağladıklarını görmekteyiz749.

18. yüzyılın sonlarında Ġngiltere Londra’da, Society for Prevention of Blindness

(Âmâlıktan Esirgeme Cemiyeti) adıyla bir dernek kurulmuĢtur750

. Uzun yıllar boyunca faaliyet gösteren cemiyet, çeĢitli tarihlerde kongreler düzenlemiĢtir. Kongrelerin dördüncüsü 1884 yılında Cenevre’de toplanmıĢtır. A’malığın Sebepleri, A’malıktan Korunma Tedbirleri konusu üzerine bir eser meydana getirmek gayesiyle açılan müsabakayı Viyana Tıp Fakültesi Göz Hastalıkları Profesörü E. Fuchs kazanmıĢtır. Fuchs’un eseri, körlüğün sebepleri ve ondan korunma çareleri hakkında çok önemli

bilgiler içermektedir751

.

1845-1847 yıllarında William Moon, Latin harflerinden oluĢan kabartma harfler geliĢtirmiĢtir. Genellikle Ġngilizce konuĢulan ülkelerde kullanılan bu sistemi ileri yaĢlarda kör olanlar bile kolaylıkla öğrenmiĢlerdir. Moon’un karakterleriyle yazılmıĢ

olan kitaplar hala Ġngiltere’de sınırlı da olsa kullanılmaktadır752

.

747 “Dârülmalûlîn”, Servet-i Fünûn, No: 786, 4 Mayıs 1322/17 Mayıs 1906, s. 84-87. 748 Okuturlar, a.g.e., s. 106.

749

Cerîde-i Havâdis, No: 87, 10 Rebiyülahir 1258/21 Mayıs 1842, s. 4.

750 Yıldırım, “Ġstanbul’da Sağır-Dilsiz ve Âmâların Eğitimi”, s. 310.

751 Abdullah Cevdet, A’malığın Sebepleri ve A’malıkdan Korunma Çareleri”, İctihad, No: 276/1,

Temmuz 1928, s. 5194-5195.

752

3.1.4. Amerika

Avrupa’da engelli eğitimine yönelik yapılan çabalar ve okullaĢma oranının artıĢı Amerika’ya da sirayet etmiĢtir. Sağır ve dilsiz eğitimi, Thomas Gallaudet vasıtasıyla Avrupa’dan Amerika’ya taĢınmıĢtır. Braidwood’un okuluna gidip konuĢma yöntemini öğrenmek isteyen Gallaudet, talebinin reddedilmesi üzerine Londra’dan Paris’e gitmiĢtir. Lepee’nin okulunda gerekli bilgileri 1 yıl gibi kısa bir sürede tamamladıktan sonra Amerika’ya dönmüĢ ve 1817’de ilk sağırlar okulunu açmıĢtır. Boston’daki bu okulda Fransız etkisiyle iĢaret metodu kullanılmıĢtır. Sonraları Clark

Sağırlar Okulu açılmıĢ ve orada da konuĢma usulü hızla yayılmıĢtır753

.

Amerika’da ve Dünya’da iĢitme engellilerin eğitiminde büyük rol oynayan Alexander Graham Bell, yaptığı çalıĢmalar ile de bu alanda ilerlemeler sağlanmasında aktif olarak yer almıĢtır. Aslında Bell, duyma sorunu olanların bu problemini ortadan

kaldırmaya çalıĢmıĢtır754

. Az iĢitenlerin sesleri daha rahat duymalarına yardımcı olacak bir cihaz arayıĢı, O’nu telefonu icat etmesine götürmüĢtür. Ġcadını bir sergide açıklayan

Bell, buradan kazandığı 50.000 doları da yine engellilerin eğitimine bağıĢlamıĢtır755

.

ġekil 3.6 Alexander Graham Bell (http://www.gelisenbeyin.net)

753 Okuturlar, a.g.e., s. 106.

754 Fatma Bentli, “Dünyanın Sağırlığını Gideren Adam”, Elektrik Mühendisliği Dergisi, S. 431, Ağustos

2007, s. 126.

755