• Sonuç bulunamadı

XIII Yüzyıl Sanat Merkezleri ve Üslupları

7. XIII YÜZYIL

7.3. XIII Yüzyıl Sanat Merkezleri ve Üslupları

XIII. yüzyılda Moğol baskısı altında kalan Türk devletleri ortak tehlikeye karşı zaman zaman birlik olmuş, diğer taraftan güç ve istikrarlarını ispatlamak adına kendi aralarında da mücadele etmişlerdir. Bu güç ve denge savaşının siyasi ve içtimai sonuçları kültür ve sanatlarına da yansımıştır. Moğol zulmünden kaçıp Anadolu coğrafyasına sığınan birçok âlim ve sanatkâr kendilerine sunulan imkanlar sayesinde ilim ve sanatta önemli eserler vermiştir. Şüphesiz bunda ilme ve kültüre önem veren hükümdarların payı da büyüktür. Anadolu Selçuklu hükümdarlarından Alâaddin Keykubad (1220-1237) mimarlıkta, kuyucumlukta, bıçak yapmada, bakırcılıkta, ressamlıkta büyük beceriye sahipti. Kendi adına Konya’da yaptırdığı sarayda tasavvuf ehli ilim erbabını ve âlimleri yanında toplamıştır.103 I. Keykubad’ın oğlu II. Gıyaseddin Keyhüsrev’in (1237-1246) de eğlence

meclislerinde daima sanatkârları bulundurduğu bilinmektedir.

Anadolu Selçuklu Devleti’nin dağılmasından sonra âlim ve sanatkârların hamilik görevini Türkmen beyleri üstlenmiştir. Beylerin adına telif edilen eserlerin sayısının çokluğu bunun ispatıdır.104 Verilen eserlerin çoğu toplumun duygu ve düşünce ortamına göre şekillenmiş

neticede tasavvuf ağırlıklı eserler ortaya çıkmıştır. XIII. yüzyıl tasavvufun, Anadolu’da geliştiği dönemdir.

R. 57: Mesnevi (KMM. n. 51), Anadolu Selçuklu Dönemi, XIII. yy

103 Faruk Sümer, “Keykubad I”, s. 358-359, c. 25, DİA, TDV, Ankara, 2002 104 İbrahim Hakkı Uzunçarşılı, Anadolu Beylikleri, s. 210-223, TTK, Ankara, 2011

75

“XIII. yüzyıl, Türklerin Anadolu’da siyasi güç oluşturduğu ve Konya merkez olmak üzere kitap sanatlarına olan ilginin arttığı bir dönemdir. Konya’da cami, medrese ve Mevlâna’nın türbesine vakfedilen kitaplardan ve vakfiye kayıtlarından anlaşıldığı üzere buralarda kütüphanelerin varlığından söz etmek mümkündür.”105

X. ve XIV. yüzyıllar arasında dönemin sanat koruyucusu yöneticilerinin hizmetinde çalışan müzehhipler özellikle Selçuklu, Moğol (İlhanlı) ve Memlüklü dönemlerinde son derece abidevi ölçüleriyle ihtişamlı eserler vernişlerdir. Bu eserler, türbe, cami, medrese gibi benzeri yapılarda bulundurulmak kaydıyla vakfedilmiştir. Bu eserlerden biri dönemin tezyinat anlayışını yansıtması bakımından önemlidir. Anadolu Selçuklu dönemi tezhip sanatının önde gelen örneklerini, Mevlâna Celâleddin Rumî’nin Mesnevi’sinin temize çekilmiş ilk nüshasında görmek mümkündür. Müzehhip Muhlis b. Abdullah el-Hindî tarafından 1278’de tezhiplenen eser, dönemin sanat hamilerinin etkinliklerini ve kitap sanatlarını anlamak adına önemlidir. Eser

üslubuyla XIV. yüzyılda

tezhiplenecek eserlere ön ayak olmuştur. Müzehhip Muhlis, Kur’an tezhiplerinde gelenek olan levha tezhibini ilk defa bir edebi eserde kullanmıştır. Her bölümün ilk üç sayfası için farklı levha ve çerçeve tezhibi tasarlamıştır. Daireler, ovaller, sarmal rûmîler

tasarımların önde gelen

bezemeleridir. Renkledirmede bol bol altın kullanıldığı gibi kırmızı, mavi lacivert ve beyaz renklere de yer verilmiştir. Müzehhip, özgün tasarımlarıyla çağdaşlarına örnek olmuştur. (bkz. R.57, 58)106

R. 58: Mesnevi (KMM. n. 51), Anadolu Selçuklu Dönemi, XIII. yy

105 Zeren Tanındı, “Türk Tezhip (Kitap Süsleme) Sanatı”, s. 397-406, Başlangıcından Bugüne Türk Sanatı,

Türkiye İş Bankası Yayınları, Ankara, 1993,

106 Zeren Tanındı, “Anadolu Selçuklu Sanatında Tezhip: Müzehhip Muhlis B. Abdullah El-Hindî ve Halefleri”,

s. 141-238, Arkeoloji ve Sanat Tarihi Araştırmaları Yıldız Demiriz’e Armağan, Simurg Yayınları, İstanbul, 2001; “1278 Tarihli En Eski Mesnevi’nin Tezhipleri” s. 17-22, S.8, Kültür ve Sanat, Türkiye İş Bankası Yayınları, Aralık 1990

76

Anadolu Selçuklularında bir kitabın cilt hususiyetleri, yazıları, çeşitleri ve bize mahsus esaslı kaidelere dayanan iç ve dış süsleri itibariyle en çok sayıda eserle başta gelen kaynakların başında yazma Kur’an-ı Kerimler vardır. Bu kadar yazma Kur’an-ı Kerimler, İslâm âleminin Suriye, Mısır, Irak ve Orta şark gibi Anadolu’nun uzakça köşelerinde yazılmamıştır. Bu eserlerin yazıldığı yerler umumi olmaktan ziyade hususi atölyelerde meydana gelmiştir. Bu dönemdeki ekolleri oluşturan bölgelerin çoğu Anaolu’daki; Konya, Karaman, Harput ve Musul merkezleridir.107

R. 59: Enîsü’l Külûb, (SK. Ayasofya n. 2984) Selçuklu Dönemi, XIII. yy

Selçuklu devrinde yazılan ve istinsah edilen Kur’an-ı Kerimlerin de edebi eserler kadar kitap sanatlarında önemli bir yere sahip olduğu görülmektedir. Selçuklu Kur’anlarının baş ve sondaki süslü sayfalarını diğer sayfalarında görmek mümkün değildir. Bu sayfalar ya altınla ve tahrirlerle cetvel çekilerek ya da tek ve kuzulu denen çifte kırmızı boyalı cetveller ile tamamlanmıştır. Bu sayfalarda çok defa ya birbirinin aynı veya değişik noktalar süs unsuru olarak yer alır. Sure başlarının şekli ve edabı aynı iken tezhipleri birbirine benzer değildir. Sure başlarına tezhip yapmak bu dönemde önem kazanmıştır.

107 Süheyl Ünver, “Anadolu Selçukluları Kitap Süsleri ve Resimleri”, s. 75-89, Atatürk Konferansları V (1971-

77 R. 60: Zübbetü’t Tevarih (SK. Damat İbrahim Paşa n. 919) Anadolu

Selçuklu Dönemi, XIII. yy

Sayfa kenarlarında bulunan hizip gülleri Selçuk tezyinatının ana kaynaklarını oluşturmaktadır. Desenler ve motifleri belli aralıklarla değişmekle birlikte renkler de farklıdır. Bu hizip güllerinin ortaları genellikle boştır.108 Altının yanında en çok kullanılan

renk laciverttir. Toprak rengi, kiremit kırmızısı, kahverengi, yeşil bu dönemin tezhiplerinin orijinal renkleri olarak çiçek motiflerinde sıkça kullanılmıştır. Bu dönem için iki teknikten bahsetmek mümkündür. Yüzeye yapıştırıcı sürüp varak altının yapıştırılması ile “yapıştırma altın” tekniği ve incelik isteyen işler için ezilmiş olan altının fırça ile sürülmesiyle oluşan “sürme altın” tekniği tercih edilmiştir. Selçuklu motiflerinin ana unsuru rûmî ve münhanilerdir. Selçuklu dönemi tezhibi birbirine geçme geometrik şekillerden oluşur ve bu şekillerin içi kıvrık dal, rûmî

ve yaprak motifleriyle

doldurulmuş olup, etrafına çok karmaşık geometrik geçme motifli bordürler dolanır. XIII. yüzyıl yazmalarında ise işçilik kaba olmakla birlikte başlıklar altınla ve iri olarak yazılıp, tahrirlenip çerçeve içine alınmıştır.

Bu bölümlerdeki süslemelerde lacivert, beyaz, kahverengiye çalan bir kırmızı en çok kullanılan renkler olup, rûmî, palmet ve geometrik motiflerden oluşan basit bir süsleme, yazının zeminini doldurmaktadır. Anadolu’daki tezhip sanatı sayfa düzeni, motif ve kompozisyon özellikleri göz önüne alındığında öncülerini, İran’da yapılmış olan Büyük Selçuklu yazmalarında ve erken tarihli Bağdat’ta üretilmiş olan yazamalarda bulmak mümkündür. XIII. ve XIV. yüzyılda bütün İslâm dünyası yazmalarını geometrik bir anlayışla bezemiştir. Konya’da üretilen yazmalar da bu görüşün etkisiyle tezhiplenmiştir. Motif ve kompozisyonlar da hemen hemen bütün İslâm ülkelerinde ortaktır.

108 Süheyl Ünver, “Selçuklu Kelâm-i Kadimlerinde Süsleme Kaynakları”, s. 125-137, Atatürk Konferansları VIII

78

Ancak bütün bu ortak anlayışa rağmen Anadolu’daki Türk sanatçılar kendilerine has, diğer İslâm ekollerinden ayrılan bir üslup oluşturmuşlardır (bkz. R. 59, 60)109

“Anadolu Beylikler devri tezhip kompozisyonlarında genelde geometrik desen hâkimdir. Ayrıca satırlar arası bezemesiyle zencerek kenar sularının sıkça kullanılması, genelde rûmî ve münhani motiflerinin tercih edilmesi Beylikler devri tezhibinin öne çıkan özelliklerindendir. Bu dönemde Konya merkezli tezhip edilen eserler büyük boyutlu ve altın, siyah, lacivert ve beyaz renklerin tercih edilerek hazırlandığı eserlerdir. Bu eserlerde ince işçilik olmadığı gibi Osmanlı tezhip ekollerine hazırlık safhasını teşkil etmektedirler. (bkz. R. 61, 62)”110

R. 61: Dua-yı Yevmü’l-Ehad, H.682 (SK. Ayasofya n. 2765)

Anadolu Selçuklu devrinde ve Beylikler devrinde mimari eserler üzerinde yapılmış olan çinilerle o döneme ait halılarda görülen süsler ile kitaplardaki aynı ince zevkin benzerlik gösterdiği görülmüştür. Bir Selçuklu sarayı olan Kubâdâbâd Sarayı’nın kalıntılarından çıkan parçalar üzerindeki motifler ile İran Selçuklularının vazo ve tabak süslemelerinde benzerlikler bulunmaktadır. Farklı coğrafyalarda bulunsalar da aynı motif ve renk benzerliklerini görmek mümkündür.111

XIII. yüzyılın ikinci yarısında Memlüklerin iki yöneticisi Sultan I. Baybars (1260-1277) ile Sultan Kalavun (1279-1290) Şam’da ve Kahire’de Memlük mimarisinin ilk anıtsal eserlerinin banisi olmuşlardır. Sultan Baybars, Moğolların Anadolu’da ilerlemesini

109 Şeyda Algaç, Anadolu Selçukluları ve Beylikleri Dönemi Tezhip Sanatı (XIII.-XV. Yüzyıllar), İstanbul, 2000 110 Çiçek Derman, “Tezhip: Tezhip Sanatında Üslûplar ve Sanatkârları” s. 65-68, c. 41, DİA, TDV, Ankara, 2012 111 Ayla Ersoy, Türk Tezhip Sanatı, s. 42-44, Hilat Matbaacılık, İstanbul, 1988

79

durdurarak halifeliğin de Memlüklere geçmesini sağlamıştır. Anadolu halkı Moğol baskısı içindeyken Anadolu beylerinin daveti üzerine Kayseri’ye kadar gelmiştir. Kitap sanatına ait nadide örnekler bu yüzyılda görülmemesine rağmen Şam ve Kahire’de hazırlanan ve çoğu bilimsel konulu eserler olan kitapların deri ciltlerinin geometrik biçimlerle ustalıkla bezendikleri görülmektedir. Memlük ülkesinin kitap sanatçılarını ve görkemli eserleri XIV. yüzyılda görmek mümkündür.112 Memlüklerin yanında Anadolu Beyliklerinden Karamanlı

Beyliği’nin de XIV. yüzyıla ait kitabi eserlerini görmek mümkündür.

R. 62: Zahîre-i Hârizmşâhî, H. 689, (SK. Ayasofya n. 03617), XIII. yy

80