• Sonuç bulunamadı

XI Yüzyıl Sanat Merkezleri ve Üslupları

5. XI YÜZYIL

5.5. XI Yüzyıl Sanat Merkezleri ve Üslupları

Türklerin XI. yüzyılın sonlarına doğru Maveraünnehir bölgesinin siyasi hâkimiyetini tamamen ele geçirmeleri ile Türklere, İran ve yakındoğu coğrafyasının kapılarını açan önemli hadiseler olmuştur. Selçuklular Maveraünnehir ve Harezm’deki uzun mücadelelerin ardından Horasan’a girerek Sultan Mesud’u 1040 yılında Dandanakan’da mağlup ettiler. Gaznelilere karşı hoşgörüsü azalmış olan Horasan şehirleri; başta Nişabur, Merv ve Herat olmak üzere çok direnmeden birbiri ardına Selçuklu hâkimiyetine girdi. Selçuklu hâkimiyetinin siyasi merkezi Nişabur, Rey, İsfahan ve Merv gibi eski İran şehirleri idi. Selçuklular İran coğrafyasında kendi dini-siyasi telakkileriyle çelişmeyen mahalli hanedanların hâkimiyetlerine dokunmadılar. Hatta bu coğrafyaya gelen Türkmen kabilelerini yaylak-kışlak havasına sahip Azerbaycan coğrafyasında toplamaya çalıştılar. Selçukluların göçebe soydaşlarına karşı İran şehir kültürünü koruyan bu tutumu önemlidir. İran kültürünün Anadolu’ya taşınmasında büyük gayretler gösteren Anadolu Selçuklu sultanlarının sarayı ise Şahname’nin bilinen en eski tasvirleriyle süslenmiştir. Daha Selçuklular zamanında başlayan İran kültürünün Anadolu’ya taşınması hadisesi Moğol istilasından sonra oldukça hızlanmıştır. Memleketlerinin Moğollar tarafından yakılıp yıkıldığını gören edip, şair ve bilim adamlarının da bulunduğu pek çok İranlı Anadolu’ya sığınarak Selçuklu Devleti’nin hizmetine girmiştir. Bu kimseler daha Selçuklular zamanında başlayan İran kültür ve edebiyatının Anadolu’da yeniden canlanmasında önemli rol oynadılar. 67

R. 34: Kur’an-ı Kerim, XI. yy, Irak (BM.)

52 R. 35: Ku’an-ı Kerim, Nebe Suresi, Büyük Selçuklu Dönemi, XI. yy

Dandanakan Savaşı’ndan sonra Nişabur, Rey, Kazvin ve Zencan gibi İran’ın önemli merkezlerini kısa süre içerisinde ele geçiren Tuğrul Bey güneye yönelerek 1045-46 yılında İsfahan’ı kuşattı. Bu kuşatmayı çağdaş Fahru’d-din Gurgânî şöyle ifade etmektedir: “Ey İsfahan! Şâhlar Şâhı’nın payitahtı oldun, bundan daha iyi ne isteyebilirsin ki? Allahın sana bahşettiği şey kendisinde olmadığı için Bağdat şehri seni kıskanmaktadır.” Yine aynı eserinde Gurgâni Tuğrul Bey’in sayesinde şehri terk eden kimselerin tekrar şehre yerleştiğini kaydetmektedir. 1052 tarihinde şehre gelen ve burada 20 gün kalan meşhur edip ve seyyah Nâsir-i Husrev şehrin büyüklüğünden ve imarından bahsetmektedir. 68

R. 36: Kur’an’ı Kerim, Enfal Suresi, XI. yy

53 R. 37: Ku’an-ı Kerim sayfası, XI. yüzyıl, (TSMK. E.H. n. 12)

Karahanlılar ile başlayan İslâmlaşma, Türklerin bütün unsurlarıyla birlikte İslâm medeniyetini benimsemeleri sayesinde olmuştur. Özellikle Karahanlılar döneminde devlet adamlarının medreseler inşa edip âlim ve sanatkârları himaye etmeleri, İslâm kültür ve medeniyetinin yayılmasını sağlamıştır. Bu dönemde Semerkant’ta yazılmış olan en önemli edebi eser Kutadgu Bilig’dir. Yusuf Has Hacip tarafından yazılan eser, Karahanlı hükümdarı Buğra Han’a sunulmuştur. Müellif eserini, insanın dünya ve ahirette saadete erebilmesi için takip edilecek yolu göstermek amacıyla yazmıştır. Bugüne ulaşmış üç nüshası olan eserin en eskisi Fergana nüshasıdır. Arap harfleriyle ve süslü yazılmış olup istinsah tarihi bilinmemektedir. Eserde herhangi bir tezyinat örneği yoktur.69 Karahanlıların XI. yüzyılda yazılan bir diğer önemli eseri Divan-ı Lügati’t-Türk (1072-1077) adlı, bilinen ilk Türkçe sözlük olan eserdir. Türk dilinin Arapça’dan geri kalmadığını göstermek amacıyla Kaşgarlı Mahmud tarafından yazılmıştır. Bilinen tek yazma nüshası Millet Kütüphanesi’ndedir70. Eserde tezyinata rastlanmamıştır. XI. yüzyıl Türk devletleri İslâmiyet ile birlikte tezyinatta figür tasvirinden uzaklaşmıştır. Bu boşluğun yerini geometrik kompozisyonlar ve bitkisel tasvirler almıştır. Bu yüzyılda kitap sanatlarında daha az rastlanan tezyinat mimari yapılarda daha belirgindir. Ancak XI. yüzyılda yazılmış olan Kur’an-ı Kerimlerdeki tezyinata baktığımızda aynı mimaride olduğu gibi yoğun bir geometrik kompozisyonla karşılaşmak mümkündür. XI. yüzyılda tarihlenen Kur’an-ı Kerimlerin zahriye sayfalarında mavi ve altın renkleri tercih edilirken, geometrik kompozisyon ile sayfa bezenmiştir. Kur’an yazmacılığının XI. yüzyılda Büyük Selçukluların hâkimiyetindeki Irak ve İran topraklarında yeni bir çehreye kavuşmuştur. Bu değişim ve dönüşüm öncelikle kâğıt üzerinden yaşanmıştır. Parşömenin yanında kâğıt da kullanılmaya başlanmış, kufi yazı tamamen yok olmamışsa da nesih yazı yaygınlaşmıştır. VIII. ve IX. yüzyıllardan beri varolan yatay formlu Kur’an-ı Kerimlerin yerine daha uzun dörtgen biçimli Kur’an-ı Kerimler hazırlanmaya başlanmıştır. Kur’an bölümlerinin tezhipli işaretlerle gösterilmesi yaygınlaşmıştır.

69 “Kutadgu Bilig”, c. 26, s. 487-480, DİA, TDV, Ankara, 2002

54 R. 38: Tefsirü’l-Kebir (SK. Fatih n. 315) R. 39: Selçuklu Dönemi, XI. yy, Zahriye Tezhibi

Ramazan 601/1205 Selçuklu üslubunda tezhip (TSMK. H.S. n. 89)

Ayetler genellikle rozetlerle belirtilmiştir. Her surenin adı, içeriği ayet sayısı ve nerede nazil olduğu da genellikle tezhipli dörtgen kartuşlar içerisine alınmıştır. Bu kartuşlara çoğunlukla sayfa kenarında yer alan dekoratif bir madolyan eşlik etmiştir. Önceleri sure başlarında yer alan tezhipler, metni kuşatan çerçevelere dönüşmüştür.

Tasarımlardaki egemen renk altın ve tonları olmuş, içleri bitkisel motiflerle dolgulu, geometrik geçmelerden ve çokgen yıldızların birbirleriyle kesişmelerinden oluşan sonsuzluk anlayışında tezhip kompozisyonları oluşturulmuştur (bkz. R. 34, 35, 36). 71 Orta Asya Türk Sanatı ortamına Karahanlı ve Gazneli geleneğinden sonra Selçukluların da dahil olduğu görülmektedir (bkz. R. 37, 38, 39).

55

6. XII. YÜZYIL