• Sonuç bulunamadı

8. XIV YÜZYIL

8.3. Timurlu Devleti

“Timur’un doğduğu tarihlerde (1336) Çağatay Hanlığı sarsıntı geçirmekteydi. Hâkimiyet Cengiz Han soyundan gelen hanlardan çok kabile reislerinin elinde bulunuyordu. Timur 1370’te Mâverâünnehir’e hâkim olarak Semerkant’ta tahta oturdu. 1380’de Ceyhun’u (Amuderya) geçip Horasan’a yaptığı “üç yıllık sefer” diye anılan (1386-1388) askerî harekâtı sonucu Azerbaycan’ı ele geçirdi ve Irak’a kadar topraklarını genişletti. Daha sonra Altın Orda Hanlığı’nı parçalayarak bu kesime, oradan Anadolu ve Suriye’ye yönelip Bağdat’a kadar ilerledi, böylece çok geniş bir alanda hâkimiyet kurdu. Timur, 1399-1400 döneminde Memlükleri ve ardından Osmanlıları yendi. Bölgedeki eski beylikleri tekrar canlandırıp onlara egemenliğini kabul ettirdi (bkz. Harita 7).”125

Timur seferlerden vakit buldukça imar faaliyetlerinde bulunmuştur. Çok erkenden şehirlerin ve şehirleşmenin önemini kavrayan Timur, geleceğe çok güzel eserler bırakma arzusu ve tutkusuyla şehir planları hazırlatmış ve bu şehirler bir ay gibi kısa sürede inşa edilmiştir. Bilhassa Semerkant’ın imarına oldukça fazla önem vermiş, ele geçirdiği ülkelerden getirdiği usta ve sanatkârlara Semerkant civarında Dımaşk, Mısır, Şiraz, Sultaniye ve Bağdat adlarını verdiği köyler kurdurtmuştur. Şehrin dışında bazıları hanımlar için olmak üzere Dilguşâ, Şimal, Nakş-i Cihan, Çınar ve Taht-ı Karaca adlarını taşıyan bahçeler yaptırmıştır. Ticareti önemseyen Timur, Fransa kralına yazdığı kısa mektubunda iki ülke arasında tüccarların gelip gitmesini ve karşılıklı olarak tüccarlara kolaylık gösterilmesini istemiştir. Diğer bütün hükümdarlar gibi, kendi ülkesini mamur hale getirmekten geri durmamış, onun 1360’larda başladığı devlet kurma serüveni ölümüne kadar devam etmiştir (1405).

R. 69: Ahmet Yesevi Türbesi ahşap kapısı, Timurlu Dönemi, XIV. yy

89 R. 70: Bibi Hanım Camii minaresi çinilerinden, Timurlu Dönemi, XIV. yy

Timurlu mimarisi kendine has özellikleri hemen teşhis edilebilen bir yapıya sahiptir. Orta Asya ve İran’da daha önceki devirlerde hüküm süren devletlerin sanatlarından etkilenen Timurlu mimarisi bilhassa geniş külliyeler oluşturan eserleriyle tanınmaktadır. Anadolu’da seferdeyken Yezd’de kervensaray inşasını başlatmıştır. Semerkant’ta kale ve hisar inşa ettirerek şehri güzelleştirmiştir (1370). Belh şehrini ele geçirince Belh suyu üzerinde köprü kurdurmuştur.126.

Timurlu Devleti’nin günümüze ulaşabilen mimari örneklerine bakıldığında, örneğin Türkistan’daki Hoca Ahmed Yesevi Külliyesi (1394-1399) ile Semerkant’daki Bibi Hanım Camii (1398-1405) gösterilebilir.127 Ahmed Yesevi Türbesi, Timur’un emriyle külliye olarak yeniden inşa edilmiştir (bkz. R. 69). Timur’un Hindistan seferlerinin zaferi anısına Semerkant’ta yaptırdığı Bibi Hanım Camii, zamanla depremler ile harabe halini almıştır. Taç kapısı, minaresi ve tezyinatı ile Timurlu mimarisinin genel özelliklerini kapsamaktadır. Binanın bütününde hâkim olan tuğla süslemelerle çini mozaikler binanın ihtişamını arttırmaktadır (bkz. R. 70).

XIV. yüzyılda Timur devri mimarisinin önemli eserlerinden biri Şah-ı Zinde Külliyesi’dir. Türbelerden meydana gelen bu külliye Semerkant’ta bulunur. Hz. Peygamberin amcasının oğlu Kusem B. Abbas bu bölgeye İslâm’ı yaymak amacıyla gelmiş ardından şehit edilerek buraya defnedilmiştir. Kusem b. Abbas için yapılan kabir zamanla önemli bir ziyaretgâh olmuş, mezarlık ve türbeler başta olmak üzere etrafında birçok yapı inşa edilmiştir. Mescidler ve medreselerden oluşan bu külliye 1371-1436 yılları arasında sürekli devam eden mimari faaliyetlere sahne olmuştur. Zengin mozaik ve sırlı çiniler, aynı zamanda

126 Hayrunnisa A. Akbıyık, “Timurluların Bilim ve Sanata Yaklaşımları ve Bazı Son Dönem Sanatkârları”, s.

151-171, S. 30, Bilig: Türk Dünyası Sosyal Bilimler Dergisi, 2004

127 Gönül Cantay, “Emir Timur Devleti’nde Mimarî”, s. 233-250, Ölümünün 600. Yılında Emir Timur ve Mirası

90

yaygın biçimde kullanılan sırlı tuğla tezyinatıyla göz alan yüksek kasnaklı türbeleriyle meşhurdur. Timurlu mimarisinin büyük ehemmiyet verdiği taç kapıların en güzel örnekleri Şah-ı Zinde Külliyesi’nde bulunmaktadır.

“Bu devrin mimarisinde, sırlı tuğla süslemenin oynadığı büyük rol, Maveraünnehir’de taş ocaklarının bulunmayışından dolayıdır. Bu teknik zorunluluğun yanı başında, zevk unsurunu da dikkate almak gerekir. Süsleme daha önce görmüş olduğumuz yazı, geometri ve bitki unsurlarından oluşmaktadır. Geometrik unsurlar İslâm dünyasının Anadolu, Mısır ve Mağrip gibi bölgelerinde oynadıkları önemli rolü burada oynamazlar. En çok görülen tema Selçuklularında kullandığı sekiz uçlu yıldız motifidir. Yazı daha geniş bir yer tutar. Tuğla ya da çini ile ifade olunan kufi yazı çoğu zaman kalın çizgileriyle duvarları, minareleri, kubbe kasnaklarının veya türbelerinin içbükey yüzlerini örter (bkz. R. 71). Alçı üzerine işlenmiş ya da çini kesilmiş olan çok zarif harfler, bitki kıvrım dallarıyla zenginleşen zemin üzerinde belirir. Stilize bitki motiflerinin çeşitliliği Çin tunç işlerinin ya da kumaşlarının süslerini hatırlatmakta ve Uzak Doğu’dan gelmiş olduğu izlemini uyandırmaktadır.”128 Timur’un kırk beş yıl boyunca düzenlediği seferler sonucunda,

Timurlu Rönesansı doğmuştur. Mimari, musiki, kitap sanatları gibi alanlarda ün kazanan kimseler ile Timur ve sonrası devirlerde Asya’da Rönesansın gerçekleşmesini sağlamışlardır. Dolayısıyla bu devir Türk kültürüne, insanlığa ve dünya medeniyetine önemli bir katkı olarak kabul edilmelidir.129

R. 71: Şah-ı Zinde-Emirzade Türbesi taç kapı çini pano, Timurlu Dönemi, XIV. yy

128 Suut Kemal Yetkin, İslam Ülkelerinde Sanat, s. 164-168, Cem Yayınevi, İstanbul, 1984

91 Harita 7: XIV. yüzyıl Türk Devletleri ve Sanat Merkezleri

92 R. 72: Kur’an-ı Kerim (TSMK. EH. n. 245) Moğol (İlhanlı) Dönemi, XIV. yy