• Sonuç bulunamadı

Vergi Politikası Uygulamalarında KarĢılaĢılan Problemler

BÖLÜM 1: VERGĠ POLĠTĠKALARI, EKONOMĠK BÜYÜME ve GELĠR DAĞILIMI KURAMSAL AÇIKLAMALARI GELĠR DAĞILIMI KURAMSAL AÇIKLAMALARI

1.1. Vergi Politikasına ĠliĢkin Açıklamalar

1.1.4. Vergi Politikası Uygulamalarında KarĢılaĢılan Problemler

Maliye politikası, iktisat politikalarının önemli bir parçasıdır. Hükümetlerin gelir, harcama ve borçlanma gibi enstrümanları kullanmak suretiyle uygulamaya koyduğu maliye politikaları, fiyat istikrarını sağlamak, ekonomik büyümeyi sağlamak ve istihdam alanları oluşturmak gibi hedefler için tasarlanırlar (Özyılmaz, 2016: 28). Maliye politikası uygulamaları içerisinde etkin bir role sahip olan vergi politikaları uygulamalarının devlet ve mükellef olmak üzere iki tarafı vardır. Devlet, hukuki zorunluluk gücüne dayanarak, karşısında bulunan mükellefinden parasal değer olan vergiyi tahsil eder. Ülkelerin uygulamaya koyduğu vergiye yönelik politikaların, demokratik düzenin inşası açısından da çok büyük önemi vardır. Tarihsel süreç, vergi uygulamalarının demokrasi tarihinde kırılma dönemlerine neden olduğu örnekleri ile doludur. İngiltere‟de, demokrasi kökenlerinin dayandığı 1215 tarihli “Magna Carta

Libertatum (Büyük Hürriyet Fermanı)” bildirgesinin yayınlanmasında ise İngiliz

Kralı‟nın keyfi vergi uygulamalarına duyulan tepkiler belirleyici olmuştur. Benzer şekilde, 1789 Fransız İhtilali‟ni hazırlayan faktörlerden biri de ruhbanların ve asillerin vergilerden muaf tutulmasına duyulan tepkilerdir (Şahin, 2011: 2). Günümüz dünyasında da vergi politikası uygulamaları birçok ülkede çeşitli protesto gösterilerine neden olmakta ve toplumsal düzenin bozulmasına ortam hazırlayabilmektedir. Vergi mükelleflerinin ortaya koyduğu tepkiler, politika uygulamaları için en büyük zorluk oluşturan engellerdendir. Vergi politikalarının toplumsal düzen açısından bu denli önemli olması, uygulama ve politikaların tüm faktörlerin göz önünde bulundurularak derinlemesine incelenmesini gerekli kılmaktadır.

Vergi politikası uygulamalarında karşılaşılan bir diğer problemde amaç çatışmalarının yaşanmasıdır. Belirli bir amaca yönelik uygulamaya koyulan bir politika, diğer amacın gerçekleşmesini engelleyebilir ya da geciktirebilir. Örneğin, vergi politikalarının ekstra fiskal hedefleri arasında, ekonomik büyüme ve gelir dağılımında adaletin sağlanması

27

vardır. Ekonomik büyüme olgusu, özellikle az gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde büyük ölçüde kamu kaynaklarına bağımlıdır. Tasarrufların yetersiz olması ve özel sektörün desteklenmesi gerekliliği, kamunun üzerindeki yükü arttıran unsurlardır. Kamu kaynakları kullanılarak üretime yönelik alt yapı yatırımlarının tamamlanmasıyla, özel sektöre yatırım kanallarının açılması ayrıca vergi teşvikleri ile de özel sektörün cesaretlendirilmesi gerekmektedir. Bu durumda en önemli kamu gelir kaynağı olan vergi gelirlerine büyük görev düşmektedir. Devlet açısından, vergi gelirlerini arttırıcı politikalar uygulama zorunluluğu doğar. Bu noktada artan oranlı tarifeler kullanılabilir. Ancak bu uygulama farklı sorunları ortaya çıkaracaktır.

Artan oranlı tarife yapısı, vergi politikası araçlarının en etkilisi ve en çok tepki çekenidir. Devlet ekonomik büyüme hedefi için fazla kazanan üreticiden artan oran uygulaması ile fazla vergi tahsil ettiğinde üreticilerin üretimden vazgeçme olasılığı doğar. Üreticiye yönelik vergi teşvikleri de vergi gelirlerinden vazgeçmesi demektir. Bu durumda vergi gelirlerini arttırmaya yönelik, harcama vergileri üzerinden bir politika yürütür. Harcama vergileri düşük gelir grupları üzerinde ağır bir yük oluşturur. Bunun sebebi, düşük gelir gruplarının, gelirlerinin büyük bir bölümünü ya da tamamını tüketime ayırmalarıdır. Tüketimin ağır bir şekilde vergilendirilmesi, buna karşılık çok kazananın vergi dışı bırakılması gelir dağılımında ki dengesizlik ve adaletsizliği arttırır. Oysaki adil bir gelir dağılımının sağlanabilmesi için devletin ödeme gücü yüksek olanlardan vergi alıp ödeme gücü olmayanlara aktarması gerekir (Pehlivan, 2011: 285). Devletin ekonomik büyüme ve adil gelir dağılımı hedefleri arasında meydana gelen bu açmazlar sürekli karşılaşılan bir durumdur. Çözümü pek mümkün olmamakla birlikte, evrensel vergileme ilkeleri çerçevesinde, amaçlara yönelik butik uygulamalar ile diğer bir ifade ile spesifik vergilemeler ile bu çatışmaların bir nebze olsun engellenmesi mümkün olacaktır.

1.2. Ekonomik Büyümeye ĠliĢkin Açıklamalar

Çalışmanın bu kısmında ekonomik büyüme kavramı, kaynakları ve vergi politikaları ile olan ilişkileri üzerinden teorik tanımlamalar ve ilişkiler üzerinde durulacaktır.

28 1.2.1. Ekonomik Büyüme

Ekonomik büyüme, ekonomi bilimi içerisinde araştırmacıların geçmişten günümüze yoğun çalışmalar yürüttüğü bir alandır. Araştırmacıların bu alana yönelmesine sebep olan kaynak ise, bu disiplinin odaklandığı sorulardan kaynaklanmaktadır. Ekonomi biliminin babası olarak bilinen A. Smith, modern ekonomi biliminin temellerini attığında dünyanın en zengin ve en fakir ülkeleri arasında günümüzdeki kadar bir fark bulunmamaktaydı. İşte günümüzdeki bu farklılıkların temelinde yatan faktör, ekonomik büyümede gösterilen farklı performanslardır. 19. ve 20. Yüzyılın başında birçok ülke hızlı bir büyüme performansı sergilerken birçok ülke ise durgunluk dönemine girmiştir. Bu farklı büyüme performansları, günümüze kadar devam eden kişi başına gelir ve yaşam standartları farkını ortaya çıkarmıştır. Ancak bu farklılıkların kapatılabileceğine ilişkin güncel örnekler bulunmaktadır. Güney Kore, Japonya, Singapur ve son zamanlarda Çin geçmişten gelen dezavantajlardan sıyrılarak Avrupa ülkelerinin gösterdikleri büyüme performanslarının yakalanabileceğinin en güzel örnekleridir. Dolayısıyla, bir ulusun büyüme oranındaki küçük değişmelerin sonuçları, vatandaşlarının refahı ve yaşam standartları için büyük sonuçlar doğurabilir (Acemoğlu, 2012:545).

Ekonomik büyüme kavramsal olarak, bir ekonomide mal ve hizmet üretme kapasitesinin artışını ifade eden bir kavramdır. Ekonomik sistem içerisindeki aktörlerin mal ve hizmet üretimi sonucu elde ettikleri gelirlerin tamamı olarak tanımlanabilir. Ölçülmesinde en sık kullanılan gösterge gayri safi yurtiçi hâsıladır (Güler, 2017: 3). Geleneksel ve modern büyüme teorilerinde, ekonomik büyümeye ilişkin tartışmalar yapılmıştır. Özelliklede ekonomik büyümenin belirleyicileri noktasında tartışmalar yoğunluk kazanmıştır. Ancak günümüz dünyasında yaşanan gelişmeler ekonomik büyüme teorilerinin söylemlerini geçersiz kılabilmektedir. Ülkelerin ekonomik büyümeye odaklanırken ihmal etmemeleri gereken unsurlar bulunmaktadır. Büyüme sürecinde demografik, sosyal ve politik unsurların göz önünde bulundurulması ekonomik büyüme performansına olumlu yansıyacaktır. Politik unsurlar içerisinde önem arz eden alanlardan bir tanesi vergi politikalarıdır. Vergi politikaları ülkelerin ekonomik büyüme performansları üzerinde etki gücü yüksek bir araçtır. Bu politikalara ilişkin araçlar, ekonominin tüm süreçlerinde kullanılabildiğinden, ekonomik büyümeyi

29

etkileyebilmektedir. Doğru kullanıldığında ekonomik büyüme olumlu katkılar sağladığı gerek teorik gerekse ampirik pek çok çalışma ile ortaya koyulmuştur. Çalışmanın ilgili bölümlerinde bu konuda ayrıntılı bilgiler sunulacaktır.