• Sonuç bulunamadı

BÖLÜM 1: VERGĠ POLĠTĠKALARI, EKONOMĠK BÜYÜME ve GELĠR DAĞILIMI KURAMSAL AÇIKLAMALARI GELĠR DAĞILIMI KURAMSAL AÇIKLAMALARI

1.3. Gelir Dağılımına ĠliĢkin Açıklamalar

1.3.5. Gelir Dağılımını Belirleyici Unsurlar

Gelir dağılımının nasıl olması gerektiği tartışmaları, geçmişten günümüze süregelen bir konudur. Gelir dağılımı ekonomik, sosyal ve siyasal birçok faktörü etkileyen ve aynı zamanda bu faktörlerden etkilenen bir olgudur (Aydın, 2012: 148). Gelir dağılımı, incelenen toplumun diğer özellikleri ile birlikte o toplumun işleyişini tanımlayan tüm ilgili değişkenlerin etkileşiminin sonucu olarak ortaya çıkar (Tinbergen, 1977: 207).

45

Klasik iktisatçılar, dağılım teorisinde fiyatların piyasa mekanizmasınca otomatik olarak oluştuğunu ve gelir dağılımının da emek ve servet dağılımı ve faktör fiyatları tarafından belirlendiğini ifade etmişlerdir (Aksu,1993:71). Modern dönemin araştırmacıları ise gelir dağılımına ilişkin çalışmalarında makroekonomik değişkenlerin etkisi üzerinde yoğunlaşmışladır. Ekonomik büyüme, işsizlik, enflasyon, küreselleşme, suç, kayıt dışı ekonomive teknolojik faktörler gelir dağılımında etkisi olan unsurlardır (Dişbudak ve Süslü, 2007; Aktepe, 2019; Doğan, 2019; Keysan, 2019; Akın, 2019).

1.3.5.1.Emek Dağılımı

Gelirin bireyler arasındaki farklı şekilde dağılmasındaki etkenlerden bir tanesi, emek kalitelerinin farklı düzeylerde olmasıdır. Emeğin kalitesini (vasfını) belirleyen etken ise aldığı eğitimdir. Piyasada kaliteli emek ücretleri, işçinin kaliteyi kazanma anlamında sarf ettiği fedakârlığı karşılayacak düzeyde oluşur. Kaliteli emeğin aldığı ücret, diğer işçilerden otomatikman bir farklılık meydana getirecektir. Eğitim imkânlarının insanlar arasında eşitsiz dağılımı, emeğin vasıf farklılıklarını ortaya çıkarırken, iktisadi yapı da vasıf bakımından ücret farklılıklarına ve dolayısıyla gelir farklılıklarına neden olur (Ünal, 1992: 71; Bosnalı, 1997: 20).

1.3.5.2.Ticaretin SerbestleĢtirilmesi

Ekonomi politikalarında yapılan her değişiklik aynı zamanda gelirin yeniden dağıtıldığı bir süreci de beraberinde getirir. Bu dağılımdan toplumun farklı kesimleri farklı düzeylerde etkilenecektir. Özellikle ticaretin serbestleştirilmesi politikaları, faktör fiyatları üzerinden gelir dağılımında önemli etkiler meydana getirmektedir. Bu noktada bir önceki başlıkta da ifade edildiği gibi emek faktörü önem arz etmektedir. Ticaretin serbestleşmesiyle birlikte gelişmiş ülkeler, gelişmekte olan ekonomilerin vasıfsız-emek yoğun ve nispi fiyat avantajına sahip ürünleriyle rekabet edememektedir. Bu durumda gelişmiş ekonomilerde, vasıfsız işçilerin ücretleri ve istihdamları azaltılmaktadır. Sonuç olarak vasıflı ve vasıfsız emek ücretleri arasında gelir farklılıkları artmaktadır (Gökalp vd., 2011: 88).

46 1.3.5.3.Ekonomik Büyüme

Ekonomi literatüründe, eşitsizliklerin artmasının ekonomik büyümenin kaynaklarını arttıracağının yanı sıra ekonomik büyümenin de eşitsizlikleri arttıracağına ilişkin geri bildirim hipotezini destekleten kanıtlar söz konusudur (Arslan, 2013:46). Gelir eşitsizliğinin giderilmesinde ekonomik büyümenin çözüm olarak görülme nedeni, büyümenin faydalarının düşük gelirli kesimlere ulaşacağı beklentisidir. Bu beklentiyi oluşturan faktör, dışa açılma ve serbestleşme sürecinin kısa vade eşitsizlikleri güçlendireceği fakat uzun vadede hızlı ekonomik büyümenin toplumun tüm kesimlerine olumlu katkıları ile eşitsizliklerin azalacağına dair kabul gören neoliberal söylemlerdir (Ak ve Altıntaş, 2016:94). Bu söylemleri destekleyen görüşler, 1950‟li dönemin iktisatçılarında da görülmektedir. Kaldor, Lewis ve Kuznets gibi ekonomistler, gelir eşitsizliği ile ekonomik büyümenin birbirinin nedeni olabileceğini ortaya koymuşlardır. Bu görüşler, yapılan ampirik çalışmalara dayandırılmaktadır. Özellikle Kuznets (1955) ekonomik büyüme ile gelir eşitsizliği arasında ters U ilişkisi olduğunu belirtmiştir. 1.3.5.4.KüreselleĢme

Küreselleşme esas itibariyle, ticaretin ve sermayenin önündeki engellerin kaldırılma girişimleridir. Tüm dünyayı kapsayan bir süreç haline gelmesinde, bilgi işlem teknolojilerinin ve iletişim teknolojilerinin gelişmesinin büyük payı vardır. Azalan işlem maliyetleri ile de süreç daha da hızlanmıştır. Süreci hızlandıran diğer bir faktör ise Sosyalist bloğun dağılması ve serbest piyasa ekonomisinin üretim ve bölüşümde hâkim sistem haline gelmesidir. Bu süreçte ülkelerin birçoğu uyguladıkları politikalarında değişime giderek, ekonomilerini küresel piyasalara açık hale getirmişlerdir. Bu yeni süreçte hedeflenen olgu, kaynak bölüşümünde etkinlik, uluslararası rekabet yoluyla verimlilik artışı ve bunların sonucunda refah seviyesinde artış yaşanmasıdır. Kurallarına uygun olarak gerçekleşmesi halinde küreselleşmenin, ülkelerin gelirlerini birbirine yakınlaştıracağı ifade edilmiştir. Bu sürecin şartları neoliberal iktisat anlayışının zirve yaptığı Washington Uzlaşması‟nda belirlenmiştir. Uzlaşmanın temel vaatleri, zenginleşme, demokrasi ve gelişmekte olan ülkelere kalkınması yönündeydi (Danışoğlu, 2004:218-219). Ancak günümüzde, küreselleşmenin gelir dağılımı adaletsizliklerini arttırdığı, yoksullaşmayı hızlandırdığı ve çevresel bozulmalara sebebiyet verdiği daha fazla insan tarafından düşünülmektedir.

47 1.3.5.5.Kurumsal Kalite

Gelir dağılımı, daha öncede ifade ettiğimiz gibi çeşitli yönlerden ele alınması gereken bir kavramdır. Gelirin eşit dağılmaması, her toplum için değişik koşullar taşıyor olmasından kaynaklanmaktadır. En gelişmiş toplumlarda dahi gelirin adil dağılmadığı bilinmektedir. Gelir eşitsizliği, bireylerin doğuştan elde ettiği şans, yetenek, risk alma vb. özelliklerinin yanı sıra kurumsal faktörlerden de kaynaklanmaktadır. Özellikle son yıllarda ekonomik büyüme üzerinde kurumların etkili olduğu ifade edilmektedir. Kurumlar, bir toplumun en önemli kararlarının alınmasında etkili olan faktörlerdir. Kurumlar toplumun tarihsel sürecinde ortaya çıkmış, norm haline gelen ve ekonomik veya farklı kararların alınmasında etkili olmaktadırlar. Kurumlar iki farklı şekilde karşımıza çıkmaktadırlar. Formel kurumlarda, hukuk kuralları ve anayasa geçerli iken enformel kurumlarda ise gelenek, görenek ve davranış kalıpları yer almaktadır (Avcı ve Avcı, 2017: 76-77).

Kurumların ekonomik büyüme üzerinde olduğu gibi gelir dağılımı üzerinde de etkili olduğu gerçeği yadsınamaz bir durumdur. Kuznets‟in ekonomik büyüme ile gelir dağılımı arasındaki ters U ilişkisini ortaya koyması ile birlikte, kurumların gelir eşitsizliği üzerinde etkili bir unsur olduğu görülmektedir (Uğur, 2011: 36). Her ne kadar büyüme üzerinden dolaylı bir etkiye sahip olduğu anlaşılsa bile kurumların gelir dağılımında etkisi bulunmaktadır. Pikety ve Saez (2014) çalışmalarında, kurumların ve kuralların gelir eşitsizliğinin gidişatını belirleyen güçlü unsurlar olduğunu ve ülkelerin kurumlarının özelliklerine göre gelir eşitsizliklerinin boyutunun belirleneceğini belirtmişlerdir. Dolayısıyla kurumsal kalitenin arttığı ülkelerde gelir eşitsizlikleri azalacaktır. Kurumsal kaliteyi düşüren etkenler ile eşitsizlik arasında pozitif ilişki olduğu açıktır (Chong ve Calderon, 2000: 761). Kuramsal kalitenin en önemli göstergelerinden biri yolsuzluktur. Yolsuzluğun düşük olması kurumsal kalitenin yüksekliğini gösterir (Avcı ve Avcı, 2017:78). Yolsuzluğun gelir dağılımına etkisi vergiler üzerinden gerçekleşir. Kamu gelirlerinin azalmasına neden olan yolsuzluk, vergi idaresinin etkinliğini azaltmanın yanı sıra gelir dağılımı açısından önemli olan artan oranlılığı da olumsuz etkiler. Bu durum vergilerin gelir dağılımını iyileştirici fonksiyonun işlevsiz hale gelmesine neden olur (Dökmen, 2012: 44). Dolayısıyla devletin yeniden dağıtıcı özelliği de sekteye uğramış olmaktadır.

48 1.3.5.6.Kayıt DıĢı Ekonomi

Kayıt dışı ekonomi ile gelir dağılımı adaletsizliği arasında karşılıklı nedensellik ilişkisi olduğuna ilişkin literatürde çok sayıda çalışma mevcuttur. Kayıt dışı ekonomi, milli gelirin bölüşümünün adil olmamasının nedenlerindendir. Gelir bölüşümünde adaletsizliğe neden olmasının farklı nedenleri söz konusudur. Öncelikle düşük gelir grubundaki insanların, gelirlerini arttırmak amacıyla kayıt dışı istihdamda arz edici konumda olmaları, kayıt dışılığın önünü açmakta ve gelir dağılımını olumsuz etkilemektedir (Coşar, 2008: 65). Öte yandan kayıt dışı ekonomi bütçe açıklarının artmasında pay sahibidir. Bütçe açıklarının finanse edilebilmesi amacıyla vergi oranlarında artış ya da ek vergilerin getirilmesi gerekmektedir. Yapılan vergi politikalarında ki bu değişikliklerden kayıtlı çalışan kısmın yükünü ağırlaştırarak, alım güçlerinin azalmasına ve refah seviyelerinin düşmesini tetikler. Bu durumda kayıtlı çalışan kesim, kayıt dışı çalışmaya teşvik edilmiş olacaktır. Ağırlaşan vergi yükü ve vergi adaletsizliği gelir dağılımını bozacağı gibi, kayıt dışılığa da teşvik ederek gelir dağılımının daha fazla bozulmasına neden olacaktır (Us, 2004: 13).

Kayıt dışı ekonominin gelir dağılımında adaletsizliği arttırdığına ilişkin Savaşan (2004) çalışmasında şu ifadelere yer vermiştir. Düşük gelir grubundaki vergi mükelleflerinin kayıt dışılığına yönelerek vergiden kaçmaları ile elde ettikleri gelir, yüksek gelir grubundakilere göre daha düşük olacaktır. Yüksek gelir grubunda yer alan mükelleflerin ödedikleri vergi miktarları daha fazladır. Her iki kesiminde kayıt dışılığa yönelmesi ile elde edecekleri gelir farklı düzeylerde olacak ve gelir dağılımı adaletsizliği daha da artmış olacaktır.