• Sonuç bulunamadı

1.3. Cezai Yaptırımların Sınıflandırılması

1.3.3. Adli Vergi Cezaları

1.3.3.2. Vergi Mahremiyetinin İhlali

Beyan esasına dayalı vergi sistemleri, idarenin yetkilerini kullanırken mükellefin gerek özel hayatına gerekse meslek ve sanatına veya ticaret muamelelerine ait gizli kalması gereken sırları öğrenmesine neden olur85. Mahremiyet kavramı günümüze kadar etkileşimini sürdürmesine rağmen sınırları netleştirilememiştir. Ancak yasal olarak bu sınırlar çizilmek istenmiş ve yasalarla açıklığa kavuşturulmaya çalışılmıştır. Kamu hukuku içinde yer alan vergi hukuku da, mahremiyet konusuna yer vermiştir. Devlet mükelleflerden bir takım iktisadi

değerlerini isterken elde ettiği bilgileri bireyin özel hali sayarak bu durumun gizli kalmasına yönelik hukuki dayanak oluşturmuştur86.

Her meslek veya iş dalında işi yapmanın mesleği icra etmenin yanı sıra bu işlerden en yüksek katma değeri elde etmek uzun zamana, tecrübeye ve önemli maliyetlere bağlıdır. Örneğin bir kolalı içecek formülünün gizli olması ona uzun zamandan beri ticari avantaj sağlamakta ve dünya çapında bir marka olarak yüksek rekabet gücü sağlamaktadır. Pazarlama firmasının en ucuz malı temin ederek en pahalı pazarda satabilmesinin arkasında bu işi yapabilme sırrı yatmaktadır. Ticari sır kavramı daha önce açıkça ifade edilmese de yeni Türk Ceza Kanunu’nun 239’uncu maddesinde kavram olarak kullanılmıştır. Türk Ticaret Kanununda açıkça bir tanımlama olmamakla birlikte, Ticarî Sır, Banka Sırrı ve Müşteri Sırrı Hakkında Kanun Tasarısı’nın87 2’nci maddesi gereğince :

Ticari sır, bir ticarî işletme veya şirketin faaliyet alanı ile ilgili yalnızca belirli sayıdaki mensupları ve diğer görevlileri tarafından bilinen, elde edilebilen, özellikle rakipleri tarafından öğrenilmesi halinde zarar görme ihtimali bulunan ve üçüncü kişilere ve kamuya açıklanmaması gereken, işletme ve şirketin ekonomik hayattaki başarı ve verimliliği için büyük önemi bulunan; iç kuruluş yapısı ve organizasyonu, malî, iktisadî, kredi ve nakit durumu, araştırma ve geliştirme çalışmaları, faaliyet stratejisi, hammadde kaynakları, imalatının teknik özellikleri, fiyatlandırma politikaları, pazarlama taktikleri ve masrafları, pazar payları, toptancı ve perakendeci müşteri potansiyeli ve ağları, izne tâbi veya tâbi olmayan sözleşme bağlantılarına ilişkin veya bu gibi bilgi ve belgeleri ifade etmektedir.

Ticari sır kavramı açıkça belli edilmese de 6762 sayılı Ticaret Kanunu’nun 358’inci maddesinde denetçilerin, görevlerini yaptıkları sırada öğrendikleri hususları münferit pay sahiplerine ve üçüncü şahıslara ifşa etmekten memnu olduğu, 363’üncü maddede şirket ortaklarının bile şirket sırlarını öğrenmeye hakkı bulunmadığı, herhangi bir şekilde öğrendiğinde ortaklık sıfatının sona ermesi halinde bile gizli tutmak zorunda olduğu açıkça hüküm altına alınmıştır.

86 Şafak Erhan ÇOMAKLI, “Mahremiyet Kavramı ve Türk Vergi Hukukunda Vergi Mahremiyeti” Vergi

Dünyası, Sayı 312, Ağustos 2007, s.136.

87 Ticarî Sır, Banka Sırrı ve Müşteri Sırrı Hakkında Kanun Tasarısı, 23 .dönem 2. Yasama yılının 1/517

esas numaralı kanun tasarısı Meclis Başkanlığına 01.02.2008 tarihi itibariyle ulaşmış ve 13.02.2008 tarihleri itibariyle de Adalet Komisyonu ve Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonuna havale edilmiştir, http://www2.tbmm.gov.tr/d23/1/1-0517.pdf, Erişim 01.04.2008.

Mükelleflerin vergisel ödevlerini yerine getirirken veya incelenirken mükelleflere ait her türlü bilgi vergi uygulamasında görev alanlar tarafından öğrenilmektedir. Bu nedenle vergi mahremiyeti ile mükelleflerin ticari sırlarının korunması amaçlanmıştır. VUK’un 5’inci maddesinde vergi mahremiyeti düzenlenmiştir. Bu çerçevede görevleri dolayısıyla, mükellefin ve mükellefle ilgili kimselerin şahıslarına, muamele ve hesap durumlarına, işlerine işletmelerine, servetlerine veya mesleklerine müteallik olmak üzere öğrendikleri sırları veya gizli kalması lazım gelen diğer hususları ilgili kişiler ifşa edemeyecekler ve kendilerinin veya üçüncü şahısların yararına kullanamayacaklardır.

Bu yasak, aşağıda belirtilen kimseler, bu görevlerinden ayrılsalar dahi devam edecektir.

1. Vergi muameleleri ve incelemeleri ile uğraşan memurlar,

2. Vergi mahkemeleri, bölge idare mahkemeleri ve Danıştay'da görevli olanlar,

3. Vergi kanunlarına göre kurulan komisyonlara iştirak edenler, 4. Vergi işlerinde kullanılan bilirkişiler.

Vergi mahremiyeti 5’inci maddede düzenlenirken bu maddenin ihlali 362’inci maddede suç olarak belirlenmiştir. Maddenin 5728 sayılı Kanun ile değişmeden önceki hali ile VUK’da yazılı vergi mahremiyetine uymağa mecbur olan kimselerden bu mahremiyeti ihlal edenlere Türk Ceza Kanunu’nun 198’inci maddesinde yazılı cezanın iki katı hükmolunacağı ve bu cezanın iki aydan az olamayacağı belirtilirken bu suçları tekerrür edenlerin bir daha Devlet hizmetinde kullanılamayacağı hüküm altına alınmıştır. Maddenin atıf yaptığı 765 sayılı Türk Ceza Kanunu 01.06.2005 tarihinde yürürlükten kalkmıştır.

5252 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun’un 3’üncü maddesinde mevzuatta, yürürlükten kaldırılan Türk Ceza Kanunu’na yapılan yollamaların, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nda bu hükümlerin karşılığını oluşturan maddelere, yürürlükten kaldırılmış Türk Ceza Kanunu’nun kitap, bab ve fasıllarına yapılmış olan yollamalar, o kitap, bab ve fasıl içinde yer almış hükümlerin karşılığını oluşturan 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun maddelerine yapılmış sayılacağı hüküm altına alınmıştır. Bu durumda 01.06.2005 tarihinden itibaren vergi mahremiyetinin ihlali halinde esas alınacak ceza yeni Ceza

Kanunu’nun 239’uncu maddesi olacaktır. 08.02.2008 tarihinde madde metni değiştirilmiş ve 5728 sayılı Kanun ile madde metni yeni Ceza Kanunu ile uyumlu hale getirilmiştir.

Maddenin son hali VUK’da yazılı vergi mahremiyetine uymaya mecbur olan kimselerden bu mahremiyeti ihlal edenlerin Türk Ceza Kanunu’nun 239’uncu maddesi hükümlerine göre cezalandırılacağı yönündedir. Maddenin bu hali ile cezanın iki kat uygulanması ve suçun tekerrüründe kamu hizmetinden memnuniyet cezaları da ortadan kaldırılmıştır. En son hali sanık lehine olduğu için 01.06.2005 tarihinden sonraki fiiller için bu ceza uygulanacaktır.

Yeni Türk Ceza Kanunu’nun 239’uncu maddesinde yazılı suç da eski düzenleme gibi şikayete bağlı tutulmuştur. Dolayısı ile suçtan zarar görenin vergi mahremiyetini ihlal eden kişiden şikayetçi olması gerekecektir. Bu ise gerek suçtan zarar görenin bunu öğrenmesi ve suçun işlendiğini ispat zorluğu ve kamu görevlilerinin yetkilerinden çekineceklerinden bu suçun fiili olarak cezasız kalması muhtemel olacaktır. Suç için öngörülen ceza bir yıldan üç yıla kadar hapis ve beş bin güne kadar adli para cezası ile cezalandırılır.

Devletin, mükellefin vergi ile ilgili hesapları üzerinde sahip olduğu bu yetkiye karşılık, mükellefe bazı güvenceleri sağlaması gerekir ve vergi mahremiyetine uyma görevi de bu güvencelerden birisidir88.