• Sonuç bulunamadı

I. TÜRK DEVLETLERİNDE YÖNETİM ŞEKLİ

I.III. Osmanlı Devletinde Devlet İdare Şekli

I.III.II. Ι.ve II Meşrutiyet Döneminde Devlet Yönetim Şekli

2.3. Teşkilat-ı Esasiye Kanunu ve Saltanat

2.3.9. Vahdettin Hazretleri’nin Hilafetten ve Padişahlıktan Ayrılmak

Türkiye Büyük Millet Meclisi askerlerinin Eylül ayında büyük bir sürat ile İzmir’e doğru ilerlediği sırada Vahdeddin de nihayet artık hiçbir yetkisi kalmadığının bilincine varmıştır. Diğer taraftan TBMM, 1 Kasım 1922 tarihinde saltanat ile hilafeti

396 Vakit Gazetesi, 21 Kasım, 1338-1341. 397 Şarika Gedikli Berber; a.g.e, s. 453

ayırmış ve 16 Mart 1920 tarihinden itibaren geçerli olması üzerine Saltanat makamını kaldırmıştır.398

TBMM saltanatı lağvetmiş ve hilafet kurumunu da yeni kurallara tabii tutmuş ancak, hala devlet sultanın vaziyeti hakkında herhangi bir açıklamada bulunmamıştır. Öte yandan daha önce Halifenin sahip olduğu birtakım haklar da henüz kaldırılmamıştır. Ayrıca, TBMM verilmiş olan takrirleri onaylayarak sultanın hüküm giymesi kararını vermiş, ancak nasıl yargılanacağı konusu belirlenmemiştir. Diğer taraftan sultanın vatanına ihanet ettiği konusuna gazetelerde yer verilmeye başlanmış ve sokaklarda da sultan lanetlenirken, makamını terk ettiği ve üstelik kaçtığına dair söylentiler çıkmaya başlamıştır.399

Dün saraya gönderdiğimiz bir muhabirimiz, saraydaki son vaziyetin ne suretle ilerlediği ve halife hazretlerinin feragati hakkındaki haberlerin doğru olup olmadığı hakkında bilgi almak için baş mabeynci Ömer Yaver Paşa ile görüşmüştür. Ömer Yaver Paşa da halifenin feragati hakkında hiçbir karar olmadığını, konunun düşünülmediğini hatta Vahdettin’in ne saltanattan ne de hilafetten katiyen feragat etmemeye karar verdiğini söyleyerek, çıkan haberlerin asıl ve esas olduğunu belirtmiştir.400 İlerleyen süreçte İngiliz Generali, Türkiye’deki durumun günden güne kötüye gittiğini bu nedenle Sultan Vahdeddin isterse şahsını Malta’ya götürebilecekleri”401 şeklinde bir öneri de bulunduğunu daha önce de belirtmiştik.

Ancak Vahdettin bu önerinin ardından, İngiltere’nin göstermiş olduğu misafirperverlikten dolayı teşekkür etmekle beraber halifelikten de padişahlıktan da katiyen feragat etmediğini İngiltere kralına bildirmesini Handerson’dan rica etmiştir. 402

Bu gelişmelerin yaşandığı esnada İstanbul’da bulunan ve Milli mücadele karşıtı bir gazeteci olan Ali Kemal buradan alınmış ve yargılanmak amacıyla Ankara'ya götürülerek İzmit şehrinde linç ettirilmiş ve bu haber İstanbul'da şok etkisi yaratmıştır. Bunun üzerine işgalci kuvvetlere ve İstanbul hükümetine karşı başlatılan harekâta düşmanca tavır sergileyip sarayın yanında olmayı tercih eden kişiler kayda değer bir paniğe kapılmışlardır. Ülke dışına çıkma talepleri kabul edilenler kaçmış, kabul edilemeyenler de İngiltere hükümetine sığınmışlardır. Tüm bu gelişmelerden sıkılan

398 Şaduman Halıcı; a.g.e, s. 271-273

399 Cevdet Küçük, Mehmed VI Son Osmanlı Padişahı (1918-1922), İslam Ansiklopedisi,

http://www.islamansiklopedisi.info/dia/pdf/c28/c280233.pdf, [Erişim Tarihi: 19 Aralık 2017] s. 427

400 Tevhid-i Efkar Gazetesi, 6 Kasım, 1338-1341. 401 Şaduman Halıcı; a.g.e, s. 276

padişah ise hareminden çıkmamıştır. Ayrıca saltanatın kaldırılmasının akabinde Sultan ilk kez cuma selamlığına çıkmış ancak hutbede ismi zikredilmemiştir. Bütün yaşanan bu gelişmeler VI. Mehmet’in artık yaşamının tehlike altında olduğunu kabul etmesine ve onun, ülkesinden uzaklaşmaya karar vermesine neden olmuştur. Doğrusu İngiliz hükümeti de yapılması gerekli olan düzenlemeleri yapmış403 ve Padişah VI. Mehmet (Vahdettin) İngilizlere sığınarak 17 Kasım 1922 tarihinde Malta’ya götürülmüştür.404

Milletine ve dinine ihanet eden Vahdettin, Malta’ya gitmiş olup, burada mezkur ada valisi Mareşal Bloomer’e misafir olmuştur.405 Diğer taraftan İngiliz Generali Dı- şişleri Bakanlığı'na bir rapor göndermiş ve bu raporda, padişahın saltanattan feragat etmediğini ve böyle bir düşünceye de kati surette sahip olmadığını, İngiltere’nin koruması altına girmek istemesinin nedeninin İngilizlerin çeşitli İslam kesimine hükmetmesinden kaynaklandığını yazmıştır.406 Ayrıca İngiltere sefarethanesi de, Vahdettin’in güya bütün hareketlerinde tamamen serbest olacağını beyan etmiştir. İlaveten hilafetin, Müslümanlara ait dini bir mesele olduğu ve vaziyetin İslam aleminin emellerine ve Türkiye’deki fikirlere göre ilerleyeceği, aynı zamanda Vahdettin’in İngilizlerin yanında olmasının İngilizlerin misafirperverliğinden başka bir şey olmadığını ve bundan sonra verilecek kararların Londra’ya ait olduğu İngiliz sefarethanesince beyan edilmiştir.407

VI. Mehmet ise kaleme aldığı anılarında, firar etmediğini göç ettiğini ifade edecektir. Aynı zamanda saltanatı olmayan bir hilafet makamını bırakmak ya da bırakmamak sorularını cevaplamaya mecbur edildiğini, bu duruma karşı koyma gücünün olmadığını, çevresindeki sadık olmayan kişilerden sıkıldığını, ortalığın sakinleşmesine ve vaziyetin herkes tarafından anlaşılmasına kadar kalıcı olmayacak şekilde ülkesinden başka bir yere gitmeye karar verdiğini, bu amaçla Malta’yı seçtiğini, son olarak da saltanat ve hilafet makamını hiçbir suretle bırakmayacağını belirtecektir.408

Bu husus Tevhid-i Efkar da aşağıdaki şekilde verilmektedir;

"Büyük Millet Meclisi 1-2 Kasım da verdiği kararla saltanattan düşürülmüş olan Vahdettin ihaneti ile kendi kendini hukuk-ı hilafetten de mahrum etmiş ve makam-ı

403 Cevdet Küçük, Mehmed VI Son Osmanlı Padişahı (1918-1922), İslam Ansiklopedisi, s. 427 404 Mahmut Akkor; a.g.e, s. 20

405 Tevhid-i Efkar Gazetesi, 20 Kasım, 1338-1341.

406 Cevdet Küçük, Mehmed VI Son Osmanlı Padişahı (1918-1922), İslam Ansiklopedisi, s. 427 407 Tevhid-i Efkar Gazetesi, 20 Kasım, 1338-1341.

hilafete katiyen layık olmadığını son bir defa daha ispat etmiştir. Abdülmecit hazretlerinin makam-ı hilafete erişmiş olduklarından üç seneden beri ihanetleriyle sadece Türklerin değil bütün alem-i İslam’ın iyi bakmadığı Vahdettin’inin, feragat edip etmemesinin artık hiçbir önemi yoktur. Feragat, firarından ve yeni halifenin seçilmesinden önce mevzu bahis olabilirdi. Ancak hilafetten kaçmak suretiyle bunun hukukundan bilfiil feragat etmiş ve yerine de yeni bir halife seçilmiştir. Öyle ki Vahdettin artık bir halife değil, hatta hürriyetinden de mahrum bir esirdir. Ki böyle olduğunu yakında kendisi de anlayacaktır. Vahdettin’in etrafında olan kişilerin sözlerine kapılıp da hilafetten ve saltanattan feragat etmemek suretiyle bir şeyler beklediği ve alem-i İslam’ın hilafet meselesi hakkında ne düşündüğü ise kısmı mahsusamızda mevcuttur. Kısacası, hilafet ve saltanattan feragat etmeme konusundaki inat ve ısrarının zerre kadar önemi yoktur. Son nefesine kadar inat ve ısrarında devam edebilir.409"