• Sonuç bulunamadı

ARTTIRMAK

İşsizlik son yıllarda tüm gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerin başlıca ekonomik ve sosyal sorunlarından biri haline gelmiştir. Bir yıl ve daha uzun süredir işsiz kalanlar olarak tanımlanan uzun süreli işsizlerin durumları, ülkemizde işsizliğin yapısını ortaya koyan en temel bileşendir. İşsizlik süresinin uzaması halinde kişiler, ümitsizliğe kapılmakta ve toplumsal hayattan soyutlanmaktadır. Bunun sonucunda da kendilerine olan güvenlerini yitirmekte ve var olan niteliklerinden de günbegün uzaklaşmaktadır. Bunun yanında, işverenlerin de uzun süredir işsiz olan bireyleri istihdam etme istekleri azalmaktadır. Uzun süreli işsizlik oranlarının toplam işsizlik oranının içerisindeki payı da bir hayli yüksektir. Sonuç olarak işsizlik yapısallaşmakta ve işsizlik oranlarını düşürmek güçleşmektedir.

Uzun süreli işsizliğin nedenlerinin en başında yine eğitim eksikliği gelmektedir. Eğitim süresi kısaldıkça işsizlik süresi uzamaktadır. Eğitim seviyesi yükseldikçe işsizlik süresi nispeten kısalmaktadır. Eğitim sisteminin düzenli olması işgücü piyasalarındaki dışlanma sorununun temelindeki probleme büyük ölçüde çözüm olacaktır. Sürekli eğitim ve yenilenme önemlidir.

Uzun dönemli işsizliği etkileyen en önemli faktörlerden birisi de teknolojik gelişmelerdir. Sürekli gelişen ve değişen teknoloji, kişilerin var olan vasıflarını eksiltmektedir. Bu gelişime ayak uyduramayan kişiler de piyasalarda tutunamamaktadır.

İşverenlerin uzun dönemli işsizlere ön yargıları bulunmakta olup bu kişileri işe almakta çekinceleri bulunmaktadır. Bunun yanında işverenler uzun süreli işsizlerin bu dezavantajını avantaja çevirip bu kişileri vasıfsız işlerde ve düşük maaşlarla çalıştırmaktadırlar.

177

Uzun süreli işsizlerin işgücüne katılımlarının arttırmak amacıyla dünyada birçok politika ve program uygulanmaktadır. Bu politikalar üretilirken işveren faktörü ilk olarak göz önüne alınmaktadır. Bu kapsamda, işverenlere yönelik teşvik sistemi uygulamalarıyla, uzun süreli işsizleri istihdam etmeleri teşvik edilmektedir. Ülkemizde torba yasa ile getirilen teşvikler maalesef çok da yeterli olmamaktadır. Dolayısıyla işverenler, devlet tarafından özendirme önlemleri ile desteklenmelidir.

Ülkemizde yürütülen aktif istihdam politikalarında yine bir politika aracı olarak uzun dönemli işsizlere öncelik tanınmalıdır. Uzun süreli işsizliği önlemek adına, aktif işgücü piyasası programlarından olan ve geçici işsizliğe çözüm olarak uygulanan toplum yararına programlara yönlendirme yapılarak kişilerin uzun süre işgücü piyasalarından uzaklaşması engellenebilir. Yine bu kapsamda, iş ve meslek danışmanlığı hizmetlerinin etkinliği arttırılmalı çalışabilecek durumda olan kişilere uzun zaman geçmeden iş arama kanallarını kullanması zorunlu tutulmalıdır. Yine girişimcilik programlarıyla kişilere kendi işlerini kurmaları yönünde teşvik destekleri sağlanmalıdır.

Tüm bu nedenler göz önünde bulundurularak, uzun dönemli işsizlerin işgücüne katılımlarını arttırmak amacıyla İŞKUR tarafınca uygulanabilecek bir model kurgulanacaktır.

4.4.1 Vaka Yönetim Planı

Varsayımlar:

 İŞKUR bünyesinde yürütülmekte olan iş ve meslek danışmanlığı hizmetinin iş arayan gruplaması yapılmaksızın sürdürülmesi.

 Hedef kitleye göre hizmetin ayrıştırılmasının hizmetin etkinliğini arttırması. Hedef: Uzun süreli işsizliğe çare olarak İŞKUR’un iş ve meslek danışmanlığı hizmetlerinin etkinleştirilmesi ve daha çok kitleye ulaştırılması anlamında birçok AB ülkesinde uygulamada olan vaka yönetimi anlayışı çerçevesinde, İŞKUR için iş arayanların dezavantajlılık durumuna göre profil oluşturma modeli geliştirmek.

Profilleme sürecine başlarken yapılması gereken öncelikli iş, şu anda ülkemizde ASPB tarafından verilen sosyal yardımların, bir pasif işgücü politikası olarak ve

178

hizmetin bütünlüğü anlamında birçok ülkede kamu istihdam kurumları tarafından verildiği de göz önünde bulundurularak İŞKUR tarafından verilmesi sağlanmalıdır. Bu kapsamda ASPB ve İŞKUR entegrasyonuyla gerekli mevzuat çalışmalarının yapılması şarttır. Böylelikle özel ilgi gerektiren risk grupları işgücü piyasasına yakınlaştırılacak, yardım ihtiyaçları azaltılacak ve bu yardımdan yararlanan kişilerin işgücü piyasalarına entegrasyonları sağlanacaktır. Bir sonraki adımda, ASPB tarafından kullanılan SOYBİS sisteminde yer alan çalışabilecek durumdaki kişilerin dezavantajlılık durumuna göre genel hatlarıyla sosyal sorunları irdelenerek gruplara ayrıştırılacaktır. Böylelikle, öncesinde sadece yardım alarak kendilerini işgücü piyasasından dışlayan gruplar, artık AİPP hizmetlerine tabi tutulacaklardır. Sonuç olarak, uzun süreli işsizliği azaltabilmek ve iş arayanlar için destek ve izleme sağlamak amacıyla vaka yönetimi yaklaşımına dayalı olan bir plan hayata geçirilecektir.

Vaka yönetim planının ilk bölümü olan iş arayanlara destek kapsamında, her iş arayana şahsi iletişim kişisi olarak atanan iş ve meslek danışmanları bir tür vaka yöneticileri olarak görev alacaklardır. İş ve meslek danışmanları zorlu vakalarda İŞKUR psikologlarına başvurarak psikolojik danışmanlık desteği alabilecek ya da İŞKUR tarafından bu kişilere ilgili kurum/kuruluşlarla işbirliği çerçevesinde medikal destek sağlanacaktır. Bunun için de halihazırda İŞKUR genel merkezi ve taşrada görev yapmakta olan sekiz kişilik psikolog kadrosunun, gerekli yasal düzenlemeler yapılarak arttırılması hedeflenmektedir. Buna ek olarak, sadece merkezde bulunan toplamda 1 doktor ve 2 hemşireden oluşan 3 kişilik medikal destek hizmetinin tüm Türkiye çapına yaygınlaştırılarak arttırılması gerekmektedir.

İŞKUR iş arayan profili ve sosyal yardım yararlanıcılarının profillerinin de katkılarıyla dört iş arayan grubu oluşturulur. İlk grup, altı ay içerisinde iş bulma şansına sahip olan, ikinci grup iş arayanlar bir yıl içerisinde iş bulma şansı olan, üçüncü grup bir yıldan sonra iş bulma şansında sahip olan kişilerden oluşturulur. Dördüncü aşamada yer alan danışanlar ise, ciddi engeller nedeniyle, iş bulma ihtimali düşük olan kişilerdir.

Destek sürecinin devamını teşkil eden iş ve meslek danışmanlığı hizmetinin etkinliğinin arttırılması anlamında profil oluşturma sürecine başlarsak, ilk olarak iş arayanlara yönelik vaka yöneticileri tarafından ayrıntılı bir profil derlenir. Bu profil kapsamında iş arayanların eylem ihtiyaçları tanımlanır. Sonrasında, danışan ile birlikte işgücü piyasası hedefleri tanımlanır. Bu kapsamda hedeflere ulaşabilmek adına

179

danışman ile birlikte bir eylem planı hazırlanır. Son olarak da danışan ile danışman arasında bağlayıcı bir sözleşmeye dayalı toplumsal içerilme anlaşması imzalanır. Sosyal yardım yararlanıcıları, işsizlik sigortasından faydalanan kişiler ya da işsizlik yardımı almakta olan çalışabilir durumda olan kişilere, Almanya’da iş arayanlar için temel güvence uygulaması (SGB II) gibi iş arama süreci boyunca “vatandaşlık geliri” ya da “asgari gelir güvencesi” adı altında pasif politika önerisi olarak, işsizlik yardımı verilmelidir.

Vaka Yönetim Planı’nın ikinci bölümü izlemedir. Bu kapsamda da iş arama faaliyetleri düzenli olarak danışman tarafından izlenmekte ve bunun için danışanla düzenli olarak bireysel görüşmeler yapılmaktadır. İş arama çabalarının yetersiz olması durumunda iş arayanlara yardımın kesilmesi gibi bazı yaptırımlar uygulanabilecektir.

Tüm bunların tamamı, “Vaka Yönetim Planı” olarak adlandırılmaktadır. Böylelikle İŞKUR tarafından verilen iş ve meslek danışmanlığı hizmetleri profesyonelleşecek ve daha etkili bir şekilde sunulacaktır. Bunun sonucunda da işsizlik süresi kısalacak ve işsizler en kısa sürede işgücü piyasalarına dâhil olabileceklerdir.