• Sonuç bulunamadı

3.8 SOSYAL YARDIMLAR

3.8.4 Sosyal Yardım İstihdam Bağlantısı İşbirliği Protokolü

Bu bölümde kısaca Türkiye İş Kurumu tarafından sosyal yardım istihdam bağlantısının etkinleştirilmesi adına çeşitli Kurum/Kuruluşlarla yapılan işbirliği protokollerinden bahsedilecektir.

1 Nisan 2010 tarihinde Ekonomi Koordinasyon Kurulu toplantısında kabul edilen "Sosyal Yardım Sisteminin İstihdam ile Bağlantısının Kurulması ve Etkinleştirilmesi Eylem Planı" doğrultusunda Nisan ayı içerisinde, İŞKUR ile SYGM arasında sosyal yardım başvurusunda bulunan ya da sosyal yardım almakta olan hanelerdeki çalışabilecek durumdaki kişilerin, SOYBiS üzerinden iki kurum arasında geliştirilecek web servisler aracılığı ile İŞKUR'a kayıtlarının yapılmasını ve diğer hizmetlerden yararlanılabilmesini sağlanmak amacıyla bir protokol imzalanmıştır. Bu konuda, 2010 yılında SGK, SHÇEK ve VGM ile İŞKUR arasında ayrı ayrı protokoller imzalanmıştır.

İmzalanan protokollerin işlerliğini devam ettirmek ve sosyal yardım-istihdam bağlantısının etkinleştirilmesini sağlamak amacıyla Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ile Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı arasında 17.02.2012 tarihinde geniş

357 Taşçı, a.g.e., s.93-94.

160

kapsamlı yeni bir işbirliği protokolü daha imzalanmıştır. Protokol madde 2’de belirtildiği üzere “Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı ile Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı arasında; aile ve sosyal destek danışmanları ile iş ve meslek danışmanları arasında koordinasyonun sağlanması, sosyal yardımlar ile istihdam arasındaki bağlantının etkinleştirilmesi, kadınların sosyo ekonomik konumlarının güçlendirilmesi ve istihdamının artırılması, özürlülerin sosyo ekonomik konumlarının güçlendirilmesi ve istihdamının arttırılması, çocuk işçiliğinin önlenmesi” konularında işbirliğinin sağlanması amaçlanmaktadır.

İŞKUR’da görev yapmakta olan yaklaşık 4000 İş ve Meslek Danışmanı her hafta Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı (ASPB) tarafından yönlendirilen en az on (10) çalışabilir durumda olan sosyal yardım yararlanıcısı ile iletişime geçerek, kendileriyle bireysel görüşmeler yapmaktadır. Görüşmeler sonucunda her bir vatandaş için oluşturulan bireysel eylem planları ile kişilerin işgücü piyasasına kazandırılması amaçlanmaktadır. Özellikle dezavantajlı kişilerden kadınlar ve engellilere yönelik olarak da protokol kapsamında taraflar üzerlerine düşen görevleri yerine getirmeye çalışmaktadır. Yapılan çalışmalar sonucunda Ekim 2013 itibariyle İŞKUR’a yönlendirilen kişilerden 156 bin 156’sı işe, 91 bin 850 vatandaşımız da mesleki eğitim kurslarına yönlendirilmiştir.

Sosyal yardım alan kişilerin kendilerini toplumdan soyutlamamaları ve dışlamamaları adına onların mümkün olduğunca kısa sürede işgücü piyasalarına katılımlarının sağlanması gerekmektedir. Yapılan tüm faaliyetlerin bu bağlamda etkinliğinin de arttırılması şarttır.

161

DÖRDÜNCÜ BÖLÜM

SOSYAL DIŞLANMA İLE MÜCADELEDE TÜRKİYE’YE UYGULANABİLİR İSTİHDAM POLİTİKALARI VE İŞKUR İÇİN BİR MODEL

4.1 KADINLARIN İŞGÜCÜNE KATILIMINI VE İSTİHDAMINI

ARTTIRMAYA YÖNELİK POLİTİKALAR

Kadınların, işgücü piyasalarına katılım oranlarının düşük olmasının başlıca nedenleri toplumsal önyargılar ve tabular, işveren tercihleri, düşük eğitim seviyesi ve ev içi sorumluluklardır. Daha önceki bölümde vurgulandığı üzere kadınların işgücüne katılımı U biçimli bir davranış sergilemektedir ve ne yazık ki Türkiye, U Eğrisinin azalan tarafındadır.

2000’li yıllardan itibaren, Türkiye’de kadınların işgücüne katılım oranı artış göstermiştir. Bunu da eğitim seviyesinin artması ve doğurganlık oranının azalmasına bağlayabiliriz. Çünkü biliyoruz ki eğitim düzeyi arttıkça istihdam oranları yükselmektedir.

Eğitim kadınların işgücüne katılımında önemli bir faktör olmakla birlikte tek belirleyici değildir. Dünya Bankası ve Kalkınma Bakanlığı tarafından yapılan bir araştırmaya göre, Türkiye’deki tüm kentli kadınların tamamının üniversite eğitimi aldığı varsayımı altında bile kadınların işgücüne katılım oranı %47 gibi bir oranda kalmıştır.359

Kadınların toplumsal hayata ve işgücü piyasalarına katılımlarındaki engellerden bir tanesi eğitim olmakla birlikte, burada kültürel ve toplumsal değerlerin de ön planda olduğu görülmektedir. Maalesef toplumsal önyargıları kırmak süreç içerisinde gelişebilecek bir olgu olup, zaman gerektirmektedir.

Kadınların işgücü piyasalarına katılım oranlarının düşüklüğünün arkasında yatan temel nedenin eğitim eksikliği olduğu vurgulanmıştı. Bu anlamda yapılacak ilk şey okul öncesi eğitimde okullaşma oranlarını yükseltmek olacaktır. Bu noktada Milli Eğitim

162

Bakanlığı’na ciddi görevler düşmektedir. Çünkü okul öncesi eğitimin yaygınlaşması, kadınların toplumsal entegrasyonlarını arttıracak önemli bir etmen olup, yükseköğretime katılımı da ciddi oranlarda yükseltebilecektir. Eğitim sonucunda işgücü piyasalarına katılımın nasıl sağlanacağı konusu da doğrudan İŞKUR’u ilgilendiren bir husustur.

Mevzuatsal düzenlemelerin yanı sıra, İŞKUR tarafından yürütülen aktif işgücü programlarından bir tanesi olan iş ve meslek danışmanlığı hizmetlerinin yaygınlaştırılması sağlanmalıdır. Bu bağlamda İŞKUR’un tüm Türkiye’de hizmet merkezleri bulunmakta olup, bu merkezlerde iş ve meslek danışmanları aktif olarak görev almaktadır. Danışmanlar okullarda bulunan rehber öğretmenlerle işbirliği içerisinde MEB’e bağlı tüm okullara ulaşarak oradaki öğrencilere, bilinç arttırıcı ve işgücü piyasalarına hazırlayıcı sunumlar yapmaktadır. Buna ek olarak, üniversite öğrencilerine yönelik tanıtım faaliyetleri gerçekleştirilmekte ve üniversitelerde İŞKUR irtibat noktaları faaliyet göstermektedir. Ancak, yeterli sayıda personelin bulunmaması ve iş yükünün fazla olması nedeniyle, bu bilgi alışverişi kısa süreli ve aralıklarla gerçekleştirilebilmektedir. Hizmetin sürekliliğini ve kalıcı olmasını sağlayabilmek adına personel sayısında artışa gidilmelidir. Bu faaliyetlerin etkin ve verimli bir şekilde gerçekleştirilebilmesi adına İŞKUR ve MEB arasında işbirliği protokolü imzalanmalı, rehberlik alanında var olan protokoller yenilenmelidir. Böylelikle erken okuldan ayrılmaların önüne geçilebilecek ve öğrenciler yükseköğretime geçişte daha bilinçli kararlar alabilecektir. Bunun yanında yine İŞKUR ve Yükseköğretim Kurulu Başkanlığı (YÖK) arasında bir işbirliği protokolüne gidilmeli ve var olan protokoller revize edilmelidir. Bu protokollerde tarafların sorumlulukları ortaya konulacak olup, herkes üzerine düşen görevi yerine getirebilecektir.

Süreci kısaca değerlendirmek gerekirse, okul öncesi eğitim oranlarında artışa gidildi ve akabinde eğitim hayatında -ilköğretimden üniversiteye- öğrenci, İŞKUR iş ve meslek danışmanları desteğiyle işgücü piyasalarına hazır hale getirilecek. İşgücü piyasalarına hazır hale gelen kadınlar, halen işgücü piyasalarına girişte ciddi sıkıntılar yaşamaktadır. Bunun en büyük nedeni, işgücü piyasalarında işlerin kadın işi ve erkek işi olarak ayrışması ve işveren tercihlerinin de bu yönde gerçekleşmesinden kaynaklıdır. Ancak bunun önüne geçilebilmesi için uzun vadede birçok kurum/kuruluş

163

sorumluluğunda, toplumsal bilinç arttırıcı faaliyetlerle, eğitim ve seminerlerle mümkündür.

Tüm bunların gerçekleştiği varsayımı altında, kadınlara yönelik olarak bakımevleri ve kreşlerin sayısının arttırılması ve devlet desteği ile bakım hizmetlerinin ekonomik açıdan erişilebilir olması sağlanmalıdır. Bu noktada da bakım hizmetlerinin (çocuk, engelli, yaşlı) kurumsallaştırılması önemlidir. Buna ek olarak evde bakım hizmetlerinde de genellikle kadınlar istihdam edildiğinden, kadın istihdamı bir kat daha artış gösterecektir.