• Sonuç bulunamadı

Uzayda Konuşlu Erken İhbar Sistemler

UZAY HUKUKU

5.13. Uzayda Konuşlu Erken İhbar Sistemler

Söz konusu ülkelerin yoğun uzay faaliyetleri sonucunda uzay ve uzay teknolojileri kullanılarak elde edilen/edilmesi planlanan hedef tespit, teşhis, tanıma sistemleri, bilgi sistemleri ile uzun menzilli (hassas doğrulukta atış yapabilen) ve üstün performanslı silah sistemleri, tehdidi bölgesel olmaktan çıkararak, global tehdit konusunu gündeme getirmektedir. Bugün Türkiye bulunduğu coğrafya nedeniyle, global tehdidin yanında, kısa, orta ve uzun menzilli füze tehdidinin ortasında kalmaktadır. Gerek atmosfer içinden, gerekse atmosfer dışından gelebilecek balistik füze tehdidi, çok kısa bir

reaksiyon süresi gerektirmesi nedeniyle, söz konusu tehdidin yeteri kadar önceden tespit edilmesi ihtiyacını ön plana çıkarmaktadır342.

Bu nedenle, ihbar-ikaz uyduları, balistik füze ikazını fırlatılış anından itibaren elde etmek amacıyla kullanılmaktadır. Mutlak sıfırın (-2730C) üzerinde sıcaklığa sahip her türlü nesne bir IR radyasyon kaynağı olarak ele alınabilir. Bu prensibe dayanarak geliştirilen ihbar-ikaz uydularının balistik füzelere karşı erken ikaz sistemi olarak kullanımı, bugün itibarıyla en etkin olarak ABD ve Rusya tarafından gerçekleştirilmektedir.

1970’li yıllardan beri ABD’nin kullanmakta olduğu Savunma Destek Programı (DSP) sistemi, kızılötesi (Infrared-IR) infrared dedektörler ile cisimlerden yayılan IR enerjisini tespit ederek, balistik füze tehdidine ait ikaz bilgilerini gerçek zamanlı olarak ABD Uzay Komutanlığına göndermektedir. Global bir kaplama sağlayan DSP uyduları, füzelerin oldukça yüksek sıcaklıklardaki egzoz gazının neden olduğu ışınımı, taşıdıkları IR detektörler vasıtasıyla algılamaktadırlar. Uydulardan alınan füze ikaz bilgileri haberleşme linkleriyle (MILSTAR uydularıyla343) ilgili birimlere aktarılmaktadır.

DSP sistemi, yer-uyumlu yörüngeye (geo-synchronous 36-40 bin km) yerleştirilmiş 5 adet uydudan oluşmakta olup, 3’ü aktif halde çalıştırılmakta, diğer ikisi ise ana uyduları yedeklemek amacıyla kullanılmaktadır. Uyduların aktif ömürlerinin bitmesine yakın yeni uydular gönderilerek en eski olanlar sistem dışı bırakılmaktadır. DSP uyduları, ABD, Almanya ve Güney Avustralya’daki yer istasyonları ile kontrol edilmekte olup, dünyadaki fırlatma faaliyetlerine ait ikazlar anında alınıp, değerlendirilmektedir.

1990’lı yıllarda DSP’nin, ABD’nin aktif savunma görevlerini destekleyecek taktik parametreleri yeterli doğrulukta ve tam vaktinde sağlayamaması nedeniyle eski sistemlerden farklı ve onların tüm kabiliyetlerinin yerini alabilecek Uzayda Konuşlu Kızılötesi Sistemi-SBIRS planlanmıştır344. SBIRS sistemi, füzeleri, fırlatılış anından itibaren tespit ederek uçuşları boyunca takip edecek şekilde tasarlanmıştır. Program SBIRS-High ve SBIRS-Low olmak üzere iki aşamada hayata geçirilecektir.

342

“Uzayda Konuşlu Erken İhbar Sistemleri”,Hava Kuvvetleri komutanlığı, Hava Uzay Şube Müdürlüğü,Türk Silahlı Kuvvetleri İntranet Sistemi

343

Bkz. Detaylı bilgi için “Milstar”,http://msl.jpl.nasa.gov(11.03.2006) 344

SBIRS-High, yer-uyumlu (36-40 bin km) yörüngeye yerleştirilecek uyduları kapsamaktadır. Bu uydular DSP'nin mevcut kabiliyetlerine, daha da geliştirilmiş olarak sahip olacaktır. SBIRS-Low programı ise, 2006 yılı sonrası hayata geçirilecek ve füzelerin uçuşu süresince takibini (özellikle mid-course tracking) yapabilmek amacıyla, alçak yörüngeye yerleştirilecek 24 uyduyu kapsayacaktır. Şu anda yörüngede 4 uydusu bulunan sistemin, toplam 30 uydudan oluşması planlanmıştır.

1976 yılında Rusya’nın kullanmaya başladığı Füze Saldırı İkaz Sistemi (SPRN) ise 1980 yılında 9 uyduya tamamlanarak tam kapasite ile faaliyete geçirilmiştir. 1993- 1994 yıllarında 9 uydunun 4’ü değiştirilmiştir. Bu sistem, füzelerin fırlatılışlarını 20 saniye içinde tespit etme kabiliyetine sahiptir.

Böyle bir sistem ile, atmosfer içerisinde faaliyet gösteren her türlü insanlı/insansız hava aracının tespiti ve takibi ise, mevcut teknoloji itibarıyla, bugün için mümkün olmayan bir kabiliyet olarak karşımıza çıkmaktadır. Ancak, dünyada bu konuda yürütülen önemli çalışmalar mevcuttur. Bu kapsamda yürütülen çalışmalarda, uçakların iki farklı rejimi (non-A/B ve A/B) göz önünde bulundurulmaktadır. A/B rejiminde egzoz gazının ulaşacağı sıcaklık, uydular vasıtasıyla algılanabilecek seviyeye ulaşmaktadır. Ayrıca, özellikle Mach 2 ve daha yüksek süratlerde, aerodinamik sürtünme nedeniyle oluşan sıcaklıkta önemli bir yayınım kaynağı olarak görülmektedir.

Füzelerin tespitine yönelik geliştirilebilecek ihbar ikaz uydu sisteminin; ilgi alanın tam olarak kapsanabilmesi bakımından, 15E, 70E geo-stationary (GEO) yörüngeye345 (36.750–36.800 km.) konuşlandırılması ve; Kuzey 550, Kuzey 200, Doğu 700, Doğu 150 bölgesini (Hazar Denizi, Kuzey Afrika, Orta Doğu, Balkanlar ve Orta Avrupa) kapsaması uygun bir mimari olarak görülmektedir. Sistemi oluşturacak uydu sayısı;

 Geometrik koşullar ve belirlenen kapsama alanına göre taktik balistik füze (TBM) tespitinin 2 uydu ile daha güvenilir olması,

 Fırlatma noktasını belirlemek için TBM’in uçuş yolunun üç boyutlu olarak tespitinin gerekmesi,

 GEO uydularda elektro-optik sensörler olması sebebiyle, üç boyutlu bilgi edinmek için aynı noktanın 2 ayrı açıdan izlenmesine ihtiyaç duyulması,

345

 Bindirmeli görüntüler kullanılarak stereo çift yardımıyla yörüngenin 3 boyutlu olarak belirlenebilmesi hususları göz önüne alındığında iki olarak elde edilmektedir.

Alçak yörünge, belirlenen kapsama alanı ve tespit hassasiyeti göz önüne alındığında, yaklaşık 40 uyduluk bir mimari gerektirdiğinden uygun bir çözüm olarak görülmemektedir. Prensipte tüm yörünge çeşidine sahip uyduların TBM fırlatma anı gözleminde kullanılabileceği düşünülse bile, GEO yörüngeli uyduların fiyat/performans oranı açısından en uygun olan çözüm olduğu görülmektedir.

Balistik füze tespitinde kullanılacak sensörlerin elektromanyetik spektrumda algılama yapabileceği bandlar değerlendirildiğinde, füze eksoz gazlarının sıcaklığı göz önüne alınarak termal IR bandların kullanılması gerektiği sonucuna varılmaktadır. UV ışınımının da algılanabileceği hususu bir araştırma konusu olarak WEAG Panelleri346 kapsamında değerlendirilmiş ancak, mevcut teknoloji ile, balistik füzenin fırlatılması esnasında ortaya çıkan UV ışınımının, GEO yörüngede konuşlu bir sensör ile algılanabilecek düzeyde olmadığı tespit edilmiştir.

Kullanılacak band sayısı kapsamında; TBM tipi belirlenmesinde birden fazla band kullanılması hassasiyeti artırmakla birlikte, optik sistemin soğutma gereksinimini artırmakta bu da sistemin güç bütçesini ve dolayısıyla, ağırlığını etkilemektedir. Ayrıca, teknolojik olarak optik teleskop 3’den fazla paralel IR bandın kullanımına imkan tanımamaktadır. Ancak, TBF'nin yükseliş sonu periyodu ve yükseliş sonu zamanının hassas biçimde belirlenmesinde tek bandın kullanılması da yeterli görülmemektedir. Bu sebeplerle gerçekçi bir sistemin, 2 bandlı optik tasarımdan oluşması gerekmektedir.

Bu bilgiler ışığında, uzayda konuşlu ihbar-ikaz sisteminin IR sensörler taşıması, IR sensörlerin elektromanyetik spektrumda Medium Wave IR (MWIR) ve Short Wave IR (SWIR) dalga boylarında algılama yapması gerektiği görülmektedir. SWIR Band’ın kullanılması; sadece pasif soğutma sisteminin yeterli ve optik sistem tasarımının daha küçük olması sebepleriyle avantaj sağlamaktadır.

Sistemin çalışma modları kapsama alanı ve tespit doğruluğu açısından değerlendirildiğinde; uydulardan birinin yüksek doğruluklu tespit ve takip kabiliyetine sahip olması bakımından, sabit bakış (staring) modunda, diğerinin ise, sık periyotlarla geniş bölge kapsaması sağlaması bakımından, tarama (scanning) modunda çalışması

346

gerektiği sonucuna ulaşılmaktadır. Tarama modunda çalışacak uydu üzerinde bulunacak teleskopun, dünyaya dik eksen (nadir)'den belirlenecek oranda farklı (off the nadir) bir açıda konuşlandırılması, daha geniş bir bölge taraması gerçekleştirmesi imkanı sağlayacaktır.

Özellikle balistik füzelerin tespit ve takibi bakımından önemli bir yetenek olarak görülen ihbar-ikaz uydu sistemi, gerek sistemin içerdiği yüksek teknoloji ve yaratacağı maliyetler, gerekse de bu sistemden alınacak ikaz bilgileri doğrultusunda kullanılabilecek silah sistemlerine sahip olunması hususları çerçevesinde ele alındığında, uzun vadeli bir hedef olarak görülmektedir.