• Sonuç bulunamadı

Uygulama Alanı Bakımından

Belgede Belirsiz alacak davası (sayfa 102-105)

Kısmi davanın uygulama alanı, belirsiz alacak davasının uygulama alanından daha geniştir. Çünkü belirsiz alacak davası sadece, davacının, dava açtığı anda alacağının miktarının veya değerinin tam ve kesin olarak belirli olmadığı durumlarda açılabilir. Yani, miktar veya değer bakımından belirsiz bir alacağın varlığı halinde, alacaklı belirsiz alacak davası açabilecektir. Eğer alacak miktarı belirli ise veya belirli olmamakla beraber bunun belirlenmesi alacaklı tarafından davanın açıldığı sırada mümkün ise, alacaklı belirsiz alacak davası açamayacaktır. Bu durumda alacaklı, Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 105. maddesinde düzenlenen normal eda davası açabilecektir.

Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 109. maddesinin ikinci fıkrasında, hangi durumlarda kısmi davanın açılamayacağı düzenlenmiştir. Bu fıkraya göre, talep konusunun miktarı, taraflar arasında tartışmasız veya açıkça belirli ise kısmi dava açılamaz. Buna göre, ancak iki durumda kısmi dava açılabilir. Birincisi, talep

konusunun miktarı taraflar arasında tartışmalı; ikincisi talep konusunun miktarı belirsiz ise kısmi dava açılabilir. Belirlenebilen veya tartışmasız alacaklar için kısmi dava açıldığında, hukuki yarar nedeniyle usulden reddedilir343.

Öyleyse denilebilir ki, davacı, belirsiz alacak davasının açılabildiği her durumda dilerse kısmi dava açabilir. Buna bir engel görülmemektedir. Çünkü alacak miktarı belirsiz ise davacının her iki davadan birini açmakta seçim hakkı vardır. Buna karşılık kısmi davanın açılabildiği her durumda belirsiz alacak davası açılamaz. Alacak miktarı davacı tarafından davanın açıldığı anda belirli olmasına rağmen tartışmalı ise, davacı belirsiz alacak davası açamamakla beraber kısmi dava açabilecektir. Bu nedenle talep konusunun miktarının tartışmalı olması ile belirsiz olmasını aynı kavram gibi değerlendirmek son derece hatalı olacaktır. Buna rağmen Yargıtay, alacak miktarının tartışmalı olması ile belirsiz olması kavramları arasındaki farkı pek gözetmemektedir. Örneğin Yargıtay'ın 27.02.2012 tarihli kararında344''...

Tazminat ve alacaklara hak kazanma ve hesap yönlerinden hizmet süresi pek çok etkenlere bağlı olarak değişkenlik göstermektedir. En başta işçinin işe giriş ve fesih tarihlerinin taraflar arasında uyuşmazlık konusu olması halinde tazminata ve alacağa esas süre daima tartışmalıdır. Bu durumdaki belirsizlik, yargılama ile giderilir.'' ifadelerine yer verilmiştir. Kanaatimizce, burada belirsizlikten değil de alacağın miktarında bir tartışmanın varlığından söz edilmesi ve Yargıtay kararlarında yer alan belirsizliğin de tartışmalı olma şeklinde anlaşılması gerekmektedir. Buna karşılık doktrinde ÇİL/KAR, açıkça alacağın miktar veya değerinin taraflar arasında tartışmalı olduğu durumlarda da belirsiz alacak davasının açılabileceğini ifade etmektedirler345. Bize göre, bu görüşe katılmak mümkün değildir. Çünkü alacağın

miktarı veya değeri belirli olmakla beraber, alacağın kendisi tartışmalı olabilir. Örneğin, sözleşmeden doğan bir alacak, belirli bir alacaktır. Bu nedenle kural olarak belirsiz alacak davasının konusunu teşkil etmez. Ancak bu sözleşmeden doğan belirli alacak, taraflar arasında tartışmalı olabilir. Örneğin, borçlunun borcu ödediği ya da irade bozukluğu nedeniyle sözleşmenin geçersiz olması ve borcun doğmadığı yönündeki itirazları belirli olan alacağı tartışmalı hale getirir. Bu nedenle, alacağın

343 ÖZEKES, Muhammet, Hukuk Muhakemeleri Kanunu Ne Getiriyor ?, Esas (Aylık Hukuk Dergisi),

S. 1, Ekim 2011, s. 8.

344

9. HD, 27.2.2012, E. 2012/1757, K. 2012/5742 (ÇİL/KAR, s. 192-197). Aynı şekilde: 9. HD, 27.2.2012, E. 2012/1756, K. 2012/5741 (ÇİL/KAR, s. 198-202).

tartışmalı olduğu her durumda alacaklı belirsiz alacak davası açamaz; ancak kısmi dava açabilir. Alacak hem tartışmalı hem de belirsiz ise, alacaklı bu durumda belirsiz alacak davası ile kısmi davan birini tercih etmek hakkına sahiptir.

Talep konusunun miktarının tartışmalı olup olmadığının tespiti ise her zaman kolay değildir. Bazı durumlarda, talep konusunun miktarının tartışmalı olup olmadığı, dava açmadan önce belirli hale gelebilir. Örneğin, borcun ödenmesine ilişkin çekilen ihtara karşı borçlunun cevabı veya alacaklının sözlü talebine karşı borçlunun cevabı talep konusunun miktarının tartışmalı olup olmadığını ortaya koyabilir. Bu durumlarda alacaklı, dava açmadan önce kısmi dava açabilip açamayacağını bilecek durumda olduğu için, buna uygun dava açmalıdır. Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 109. maddesiyle sırf yargılama giderlerine mahkûm olmamak için kısmi dava açmanın mümkün olmadığı açıkça belirtilmiştir.

Doktrinde talep konusunun miktarının tartışmalı olup olmadığının davalının dava ilekçesine vereceği cevap dilekçesiyle ortaya çıkacağı ifade edilmektedir346.

Kanaatimizce burada da belirsiz alacak davasında olduğu gibi, durumu sadece davacı açısından değerlendirmek gerekmektedir. Davacı, alacağın miktarının tartışmalı olduğunu iddia etmiş ve bunu ortaya koymuşsa kısmi dava açmakta hukuki yararının varlığı kabul edilmelidir. Borçlu, alacaklının gerek ihtar çekmesi gerekse sözlü talebi sonucunda borcunu inkâr etmişse, davacının artık kısmi dava açmakta hukuki yararı vardır. Kısmi dava özellikle iş hukuku alanında uygulama alanı bulacaktır. Örneğin işçinin gerçek ücreti ile kayıt altına alınan ücretin miktarı farklı olduğunda davacı, kayıt altına alınan ücretin miktarı kadar kısmi dava açabilecektir. Buna karşılık alacaklı, gerçekte ne kadar ücret aldığını bildiği için, yani ücret alacağı belirli olduğu için belirsiz alacak davası açamaz. Aynı durum işverence tutulan kayıtlarla gerçek durum arasında farklılık bulunan haller için de geçerlidir. İşçi, 3 yıldır çalıştığını iddia etmekle beraber, sadece bir yıl kayıt altında çalışmışsa artık burada çalışma süresi bakımından tartışma olduğunu kabul edip kısmi dava açabilmesine imkân

346 KARSLI, s. 207. UMAR, talep konusunun miktarının dava açıldıktan sonra davalının miktar

yönünde ikrarı ile tartışmasız olacağını ifade etmektedir (UMAR, Bilge, Yeni HMK Düzenlemesinin Kısmi Davâ Konusunda Getirdiği Kural, Prof. Dr. Erdal Adal’a Armağan, YTÜHFD, C. 8, S. 2-C. 9, S. 1, 2011-2012, s. 31). Aynı şekilde: PEKCANITEZ/ATALAY/ÖZEKES, s. 409. Bununla beraber yazarlar, dava açılmadan önceki dönemde davalı, o davanın talep konusunun miktarı bakımından bir uyuşmazlık çıkarmış ve bu konuyu tartışmalı hale getirmiş idi ise, davacının kısmî dava açmakta hukuki yararının varlığının kabulü gerektiğini ifade etmektedirler (s. 409-410).

tanımak gerekir. Ancak bu durum da işçi talep edeceği miktarı belirleyebileceği için belirsiz alacak davası kural olarak açılamaz.

Sonuç olarak, belirli alacaklar bakımından belirsiz alacak davası açılamazken, belirli veya belirlenebilen bir alacak tartışmalı ise, alacaklı tam bir eda davası yerine kısmi dava açabilecektir. Belirsiz alacak davasının açılabildiği her durumda, alacaklı kısmi dava açabilirken, kısmi davanın açılabildiği her durumda alacaklı, belirsiz alacak davası açamayacaktır.

Belgede Belirsiz alacak davası (sayfa 102-105)