• Sonuç bulunamadı

Belirsiz Alacak Davasının Kapsamı

Belgede Belirsiz alacak davası (sayfa 34-38)

Hukuk Muhakemeleri Kanunu dava türleri bakımından para alacakları ile diğer malvarlığı haklarına ilişkin alacak türleri arasında bir ayrım yapmamıştır. Bu, belirsiz alacak davası bakımından da söz konusudur. Bir diğer deyişle, kanun koyucu belirsiz alacak davasının kapsamı bakımından bir sınırlama yapmamıştır. Para alacakları bakımından belirsiz alacak davasının açılmasında herhangi bir tereddüt bulunmamaktadır. Ancak para alacağı dışındaki taleplerin belirsiz alacak davasının konusu teşkil edip etmeyeceği tereddüt oluşturmaktadır.

İsviçre Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nda eda davası dışındaki dava türleri bakımından, para alacağı ile diğer alacak türlerinin düzenlenişi bakımından bir ayrım yapılmamıştır87. Bir üst başlıkta da ifade edildiği üzere, İsviçre Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 84. maddesinin birinci fıkrasına göre, eda davasıyla davacının davalının

84

Bknz: § 3, A, II.

85

Bknz: § 2, B.

86 Maddenin kenar başlığı bu şekilde düzenlenmiş olsaydı, kanun yapma tekniği bakımından uzun

olduğu ileri sürülebilirdi. Ancak kanun koyucu, gerekli olduğu durumlarda, bazı maddelerde uzun kenar başlıklarını kabul etmekte sakınca görmemiştir. Örneğin, 78. maddenin kenar başlığı, “Vekilin

veya vekalet verenin duruşmada uygun olmayan tutum ve davranışı”; 214. maddenin kenar başlığı,

“Sahtelik hakkında hukuk ve ceza mahkemesi kararlarının etkisi”; 263. maddenin kenar başlığı

“Yalan yere veya menfaat temin ederek tanıklık edilmesi ve sonuçları” gibi. Ayrıca bknz.: m. 223; m. 326, m. 386; m. 395.

87

Söz konusu ayrımın, diğer dava türleri bakımından da gerekli olduğu görüşü için bknz.: COURVOISIER, Matthias, in: Baker&McKenzie (Hrsg), Schweizerische Zivilprozessordnung, Bern 2010, Art. 84, Rn. 3, s. 365.

belirli bir şeyi yapmaya, yapmamaya veya bir şeye katlanmaya mahkûm edilmesini talep edebileceği düzenlenmiş; ikinci fıkrasında ise para alacakları için ayrı bir düzenleme yapılmıştır. Söz konusu maddenin ikinci fıkrasınagöre ise, paranın ödenmesine ilişkin bir eda davası açıldığında, davacının talep edilen paranın miktarını rakam olarak belirlemesi (beziffern) gerektiği vurgulanmıştır. İsviçre Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 84. maddesinin ikinci fıkrasında kullanıldığı gibi “beziffern” kavramı genellikle para alacaklarının belirlenmesi için kullanılmaktadır. “Ziffer”, rakam88; “in Ziffern”, rakamla89; “beziffern” ise rakam koymak, numaralamak, rakamlarla işaret etmek anlamındadır90. Para alacakları dışındaki alacaklar bakımından ise, aynı maddenin birinci fıkrasında kullanıldığı üzere “bestimmen” yani bir durumu kesin ve açık bir biçimde belirtmek; tanımlamak kelimesi kullanılmaktadır91. Alman hukukunda da Türk hukukunda olduğu gibi, dava türleri bakımından, para alacakları ile diğer malvarlığı haklarına ilişkin alacaklar bir ayrıma tabi değillerdir. Her ne kadar Alman hukukunda belirsiz alacak davası açıkça düzenlenmemişse de bu dava türü hep para alacakları bakımından düşünülmüştür. Alman hukukunda da belirsiz alacak davası için para alacaklarıyla birlikte kullanılan “beziffern” kelimesi kullanılmıştır.Gerek Alman92 gerekse İsviçre93doktrininde, belirsiz alacak davasının genellikle para alacakları için açılabileceği düşünülmüştür.

İsviçre Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 85. maddesinde düzenlenen belirsiz alacak davasına ilişkin maddenin, kenar başlığında ve madde metninde söz konusu Kanun’un 84. maddesindeki gibi para alacağı ile diğer alacaklar bakımından bir

88

KIYGI, Osman Nazım, Wörterbuch der Rechts- und Wirtschaftssprache, Teil II, München 1999, s. 957; ÖNEN, Yaşar/ŞANBEY, Cemil Ziya, Almanca-Türkçe Sözlük, C. 2, Ankara 1993, s. 1346.

89 KIYGI, Teil II, s. 957. 90

ÖNEN, Yaşar/ŞANBEY, Cemil Ziya, Almanca-Türkçe Sözlük, C. 1, Ankara 1993, s. 153.

91

ÖNEN/ŞANBEY, C. 1, s. 144; KIYGI, Teil II, s. 144.

92

MERTINS, Wolfgang, Der unbezifferte Klageantrag - und kein Ende ?, Versicherungsrecht 2006, Heft 1, s. 47; WURM, s. 66; BERNHARDT, Wolfgang, Der unbezifferte Klageantrag, Juristische Rundschau 1968, s. 213; FÖRSCHLER/STEINLE, Rn. 349, s. 99; ADOLPHSEN, Rn. 13, s. 99; POHLMANN, Rn. 27, s. 58; SCHÖNKE/KUCHINKE, § 41 II, s. 193; JAUERNIG/HESS, § 39, Rn. 5, s. 163; FETT, s. 9.

93 LOOSLI, s. 10, 11; COURVOISIER, in: Baker&McKenzie (Hrsg), Art. 85, Rn. 1, s. 367; HURNI,

Christoph, Gedanken zur künftigen Anwendung der neuen Schweizerischen ZPO durch das Bundesgericht, recht 2010, s. 88; SENEL, Toylan, Das handelsgerichtliche Verfahren nach der neuen Schweizerischen Zivilprozessordnung, Basler Studien zur Rechtwissenschaft 2011, Rn. 272, s. 100, 101; VOGEL, s. 59; MOHS, para alacağına ilişkin taleplerin belirli olması zorunluluğunun istisnası olarak belirsiz alacak davasını görmektedir (MOHS, in: Gehri/Kramer (Hrsg), Art. 84, Rn. 2, 195). Aynı yönde: FÜLLEMANN, in: Brunner/Gasser/Schwander (Hrsg), Art. 84, Rn. 1, s. 524; BOPP/BESSENICH, in: Sutter-Somm/Hasenböhler/Leuenberger (Hrsg), Kommentar zur Schweizerischen Zivilprozessordnung (ZPO), Zürich/Basel/Genf 2010Art. 84,Rn. 3, s. 634.

ayrım yapılmaksızın sadece “Forderungsklage”, yani alacak davası94 denilmiştir95. İsviçre hukukunda, uygulama ve kanunun metninden belirsiz alacak davasının, asıl olarak para alacaklarına ilişkin talepler bakımından değerlendirildiğini; ancak para alacakları dışındaki talepler bakımından da şartların varlığı halinde belirsiz alacak davasının açılmasında herhangi bir engelin bulunmadığını ifade edilmektedir96. Özellikle, bir malın iadesine ilişkin taleplerin, şartların varlığı halinde belirsiz alacak davasına konu olabileceğini ifade etmektedir97. Alman hukukunda da özellikle misli eşyalara ilişkin talepler bakımından belirsiz alacak davasının açılabileceği ifade edilmiştir98.Ayrıca Alman hukukunda, basamaklı davanın, para alacakları dışındaki talepler bakımından da açılabileceği kabul edilmektedir99.

Türk hukukunda ise, belirsiz alacak davasının sadece para alacaklarına ilişkin olduğu ileri sürülmektedir100. Belirsiz alacak davasının genellikle para alacaklarına ilişkin davalarda uygulama olanağı bulunacağı muhakkaktır. Bununla birlikte kanaatimizce para alacakları dışındaki alacak talepleri bakımından da uygun düştüğü oranda belirsiz alacak davasının açılmasına imkân tanınmalıdır. Kaldı ki, Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 107. maddesi de buna imkân tanımaktadır. Öncelikle söz konusu maddede genel bir ifade kullanılmış olup, belirsiz alacak davasının para alacakları dışında diğer talepler bakımından açılamayacağı yönünde bir sınırlama getirilmemiştir. Kanun koyucu maddeyi düzenlerken “alacağın miktarının yahut

94

KIYGI, Teil II, s. 287.

95İsviçre Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun yürülüğe girmesinden önce, bazı kanton usûl

kanunlarında yer alan belirsiz alacak davasına ilişkin düzenlemelerden de, bu davanın para alacağına ilişkin talepler için söz konusu olduğu, kanunun lafzından anlaşılmaktadır. Örneğin, Solothurn HMK, m. 130; Obwalden HMK, m. 120; Glaurus HMK, m. 74.

96 OBERHAMMER, Paul, in: Oberhammer (Hrsg), Schweizerische Zivilprozessordnung,

Kurzkommentar, Basel 2010, Art. 85, Rn. 11, s. 377.

97

OBERHAMMER, in: Oberhammer (Hrsg), Art. 85, Rn. 11, s. 377.

98

MELISSINOS, Gerassimos, Die Bindung des Gerichts an die Parteianträge nach § 308 I ZPO, Berlin 1982, s. 147 vd..

99SCHILKEN, Rn. 211, s. 104; CRAUSHAAR, § 12, Rn. 54; ASSMANN, in Wieczorek/Schütze, §

253, Rn. 98, s. 104-105; LÜKE, Rn. 142, s. 137; MUSIELAK, Rn. 66, s. 40; ASSMANN, s. 45. Aynı şekilde Avusturya hukuku için bknz.: RECHBERGER/SIMOTTA, Rn. 531, s. 296.

100 KİRAZ, Taylan Özgür, Belirsiz Alacak Davası, Çatı, Y. 7, S. 30, Nisan-Mayıs-Haziran 2012, s. 16;

BÖRÜ, s. 211; SÜZEK, s. 109; ÇİL, Şahin/KAR, Bektaş, 6100 sayılı HMK'ye göre İş Yargılamasında Belirsiz Alacak Davası ve Kısmi Dava, 2. Baskı, Ankara 2012, s. 26; YILMAZ, Zekeria, Açıklamalı-İçtihatlı 6100 sayılı HMK (Hukuk Muhakemeleri Kanunu) ve Getirdiği Yeni Hükümler, Ankara 2012, s. 305. Buna karşılık KARSLI da, belirsiz alacak davasının konusunun para alacakları olacağını; ancak para alacakları dışındaki alacakarın HMK'nın 107. maddesi dava edilmesinin kabul edilip edilmeyeceğini tartışma konusu olabileceğini ifade etmektedir (s. 345). PEKCANITEZ ise, konusu para olmayan eda talepleri için belirsiz alacak davasının açılamayacağını; ancak çok istisnai olarak bir şeyin yapılması veya yapılmamasının da belirsiz alacak davasına konu olabileceğini ifade etmektedir (s. 81).

değerinin” demek suretiyle, bu davanın sadece para alacakları bakımından düşünülmediğini ortaya koymaktadır. Çünkü davacı, para alacağı söz konusu olduğu takdirde bunun miktarını; para alacağı dışında bir talebi olduğu takdirde ise bunun değerini ve ayrıca gerektiğinde miktarını da göstermek zorundadır. Söz konusu maddede bu ifade, alacaklının göstereceği asgari değer veya miktar bakımından da kullanılmıştır. Böylelikle alacaklı, davanın açıldığı anda para alacağını miktar olarak tam ve kesin belirleyemediği durumda belirsiz alacak davası açabilecektir. Para alacağı dışındaki bir alacağın, davanın açıldığı anda miktarının veya değerinin belirlenememesi durumunda ise, alacaklı yine tespit ettiği değeri asgari değer olarak göstererek belirsiz alacak davası açabilecektir. Para alacakları dışındaki alacaklar da miktar olarak talep edilebilir. Örneğin, elde edilen ürünün yarısının verilmesi gibi. Ancak, alacaklı her halükarda özellikle peşin harcın belirlenebilmesi için alacağın değerini de dava dilekçesinde göstermek zorundadır (m. 119/1, b. d; HarçK, m. 16/III). Bu nedenlerle, kanaatimizce, Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun da belirsiz alacak davasının uygulama alanına ilişkin öngörülmeyen bir sınırlamanın yorum yoluyla çıkarılması uygun değildir.

Daha önce de ifade edildiği gibi, belirsiz alacak davasının en sık uygulama alanı tazminat talepleri bakımından karşımıza çıkmaktadır101. Para alacağı dışında bir alacak talebi için belirsiz alacak davasına şu örnekler verilebilir: Bir (A) ve (B) inşaat şirketleri tarafından hafriyat dökülmüş olsun. Arsa sahibi, (A) şirketine karşı, şirketin döktüğü hafriyatın kaldırılması talebi ile dava açmak istemektedir. Ancak arsa sahibi, (A) şirketinin ne kadar hafriyat döktüğünü tam olarak belirleyememektedir. İşte bu durumda, arsa sahibinin (A) şirketi tarafından dökülen hafriyatın kaldırılması için belirsiz alacak davası açabilmelidir. Arsa sahibi, (A) şirketinin davanın açıldığı ana kadar döktüğünü tespit edebildiği hafriyat miktarını asgari değer olarak göstererek belirsiz alacak davası açabilecektir. Burada arsa sahibinin talebi (A) şirketi tarafından dökülen hafriyatın kaldırılmasıdır; yoksa arsa sahibi tarafından hafriyatın kaldırılması için yapılacak masrafların talebi değildir. Yargılama sırasında arsa sahibi, hafriyatı döken şirketin tuttuğu kayıtlardan, elindeki bilgi ve belgelerden yararlanarak, söz konusu şirketin ne kadar hafriyat döktüğünü tam olarak belirleyebilir. Böylelikle (A) şirketinin döktüğü hafriyat miktarı tam

101

RGZ 10, s. 356; SPÜHLER/DOLGE/GEHRI, Rn. 3, s. 109; GREGER, in Zöller, § 253, Rn. 14a, s. 838.

olarak belirleyebilen arsa sahibi talep sonucunu kesin olarak belirleyerek, (A) şirketi tarafından dökülen tüm hafriyatın kaldırılmasını sağlayabilir. Bir diğer örnek olarak ise, yarıcılık sözleşmesi verilebilir. Tarlasını yarıcılık sözleşmesiyle kiraya veren, elde edilen ekinlerin yarısının kendisine verilmesi hususunda kiracı ile anlaşır ve fakat kiracı borcunu ifa etmezse, kiraya veren davanın açıldığı anda kiracının ne kadar ekin elde ettiğini bilecek durumda değildir. Bu durumda kiraya veren, belirleyebildiği asgari değeri göstererek belirsiz alacak davası açabilmelidir. Kiraya veren, tahkikat aşamasında talebinin geri kalanını belirleyerek, talebini buna uygun olarak artırabilmelidir. Böylelikle davacı, elde edilen ürünlerin değerini değil, doğrudan ürünün verilmesi için belirsiz alacak davası açabilmelidir. Biz çalışmamızda, belirsiz alacak davasını genel olarak para alacakları bakımından değerlendirmekle birlikte farklılık gösteren durumlarda diğer alacak türleri bakımından da değerlendirmeye çalışacağız.

Belgede Belirsiz alacak davası (sayfa 34-38)