• Sonuç bulunamadı

Terim Sorunu

Belgede Belirsiz alacak davası (sayfa 31-34)

Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 107. maddesi, “Belirsiz alacak ve tespit davası” kenar başlığı ile iki yeni dava türünü düzenlemektedir. Kanun koyucu ilk iki fıkrada belirsiz alacak davasına ilişkin düzenleme getirmişken, üçüncü fıkrada belirsiz alacaklara ilişkin özel bir tespit davasını düzenlemiştir. Öncelikle belirtmek gerekir ki, her iki davanın aynı maddede düzenlenmesi kanaatimizce yerinde olmamıştır. Çünkü aynı maddede, talep edilen hukuki korumaya göre birbirinden farklı iki dava türü düzenlenmiştir. Belirsiz alacak davası, hukuki niteliği bakımından kural olarak eda davası iken, belirsiz alacaklar için öngörülen tespit davası68 ise adından da

anlaşılacağı üzere bir tespit davasıdır. Nasıl ki Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 105. maddesindede eda davası; yine aynı kanunun 109. maddesinde de tespit davası düzenlenmişse, belirsiz alacaklar için kabul edilen eda ve tespit davalarının da ayrı ayrı düzenlenmesi kanunun sistematiği açısından daha isabetli olurdu69.

Belirsiz alacak davası, davanın açıldığı anda davacının talebini dayandırdığı tüm vakıalardan, talebinin miktarını rakamsal olarak belirleyememesi durumunda söz konusu olmaktadır70. Kanun koyucu, belirsiz alacak davasını düzenlediği maddede

gerekli özeni göstermemiştir. Bu durum kendisini öncelikle maddenin kenar başlığında göstermektir. “Belirli” kelimesi sözlük anlamı olarak, başka bir şeyle karıştırılmasına imkân kalmayacak surette ve kesin olarak sınırlanmış veya kararlaştırılmış olan, belgili, muayyen olarak tanımlanmıştır71. “Belirsiz” ise, belirli

olmayan, belgisiz, gayri muayyen; niteliği hakkında aydın bir fikir edinilemeyen, müphem; bilinmeyen, meçhul olarak tanımlanmıştır72. Belirsiz alacak davası

denildiğinde, belirsiz sıfatı alacağı nitelemektedir. Bu ifade biçiminden, belirsiz alacak davası, sanki alacağın varlığı belirsiz, meçhul olduğu durumlarda açılabilecek

68 Bundan sonra, belirsiz tespit davası olarak ifade edilecektir.

69 Çalışmamızın konusu belirsiz alacak davası ile sınırlı olduğu için, bundan sonraki açıklamalarımız

ayrık tutulmadıkça, belirsiz alacak davasına ilişkindir.

70

UBERT, s. 2.

71

AĞAKAY, Mehmet Ali, Türkçe Sözlük, Üçüncü Bası, Ankara 1959, s. 101.

bir dava gibi anlaşılmaktadır. Hâlbuki maddenin birinci fıkrasının birinci cümlesinde de belirtildiği üzere, belirsiz olan “alacağın miktarı veya değeri” dir. Alacağın varlığı ise belirsiz değildir. Çünkü belirsiz alacak davası açan davacı, hukuki ilişkiyi belirtmek zorundadır (m. 107/2). Yani alacaklı, borçlu ile arasındaki hukuki ilişkiyi ve bu hukuki ilişkinin dayanağı olan vakıaları ve de bu vakıaların dayanağı olan delilleri somutlaştırma yükü çerçevesinde mutlaka dava dilekçesinde belirtmelidir (m. 107/2; m. 119/1, b. e, f; m. 194).

İsviçre Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 85. maddesinde de benzer bir düzenleme bulunmaktadır. Söz konusu maddenin kenar başlığı “unbezifferte Forderungsklage” yani rakam olarak belirlenmemiş alacak davasıdır (İHMK, m. 85). Bununla beraber, İsviçre hukukunda kanunda yer almamasına rağmen, uygulamada ve doktrinde “kademeli/basamaklı dava73 (Stufenklage)” belirsiz alacak davasının bir türü olarak

kabul edilmektedir. Basamaklı dava, objektif dava birleşmesi olarak görülmektedir74.

Alman hukukunda ise, kanunda belirsiz alacak davası açıkça düzenlenmemiştir. Bununla beraber İmparatorluk Mahkemesi kararlarından bu yana, belirsiz alacak davasının açılabileceği kabul edilmektedir75. Alman hukukunda uygulamada ve doktrinde, belirsiz alacak davası için “rakam olarak belirlenmemiş dava dilekçesi” (unbezifferter Klageantrag)76, “rakam olarak belirlenmemiş talep” (unbezifferter

73 Doktrinde, kademeli dava terimi, terditli dava için de kullanılmaktadır (MUŞUL, Terditli Dava, s.

29; KURU, Usûl, C. 2, s. 1484; PEKCANITEZ/ATALAY/ÖZEKES, s. 399; BERKİN, s. 388; BERKİN, Usûl, s. 95; KİRAZ, Taylan Özgür, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu İle Getirilen Yenilikler, 2. Baskı, Ankara 2012, s. 29). Yargıtay da yeni tarihli bir kararında, terditli dava için kademeli dava terimini kullanmıştır. Söz konusu kararda, “ ... Diğer bir anlatımla,

HMK'nın 111. maddesinde davacının aynı davalıya karşı birden fazla talebini, aralarında aslilik ve fer'ilik ilişkisi kurmak suretiyle aynı dava dilekçesinde ileri sürmesi olarak tanımlanan HMK'nun yürürlüğe girmesinden önce de uygulamada kabul edildiği şekilde kademeli olarak dava açılmıştır. Kademeli davalarda talepler arasında hukuki ve ekonomik bir bağlantının bulunması, asıl talebin reddedilmesi halinde fer'i talebin incelenmesi gerekir. ...” ifade edilmiştir 14. HD, 27.10.2011, E. 2011/12069, K. 2011/12841 (yayımlanmamıştır). YILMAZ, terditli dava için hem kademeli dava hem de basamaklı dava terimini kullanmıştır (Şerh, s. 753). Kademeli dava terimi, terditli dava için daha yaygın kullanıldığından, Stufenklage'ye ilişkin açıklamalarda, terditli dava ile karıştırılmasına mahal vermemek için, basamaklı dava terimini kullanmayı uygun gördük. Karş.: PEKCANITEZ, s. 23.

74 Basamaklı davada davacı iki talebini objektif dava birleşmesi olarak aynı davada ileri sürmektedir.

Davacının yardımcı talebinin konusu, alacağın miktarını belirleyen bilgi ve belgelere ilişkin; asıl talebinin konusu ise, henüz miktarını belirleyemediği alacağının hüküm altına alınmasıdır. Davacı, yardımcı talep hakkında karar verildikten sonra asıl talebinin miktarını belirlemekte ve mahkeme de asıl talep hakkında karar vermektedir. Ayrıntılı bilgi için bknz.: § 9, C, I, 1.

75Bknz.: § 3, B. 76

SCHÖNKE/KUCHINKE, § 41 II, s. 193; LÜKE, Rn. 142, s. 138; FÖRSCHLER/STEINLE, Rn. 349, s. 99; POHLMANN, Rn. 27, s. 58; PAULUS, Rn. 190, s. 67; PRECHTEL, Günter/OBERHEIM, Rainer, Erfolgreiche Taktik im Zivilprozess, 4. Aufl., Köln 2009, Rn. 478, s. 150; BECKER-EBERHARD, in MünchKommZPO, § 253, Rn. 117, s. 1371.

Antrag)77, “rakam olarak belirlenmemiş ödeme talebi” (unbezifferter

Zahlungsantrag)78,“belirsiz dava dilekçesi” (unbestimmter Klageantrag)79, “rakam

olarak belirlenmemiş eda talepleri” (unbezifferter Leistungsantrag)80ifadesi

kullanılmaktadır. Bununla beraber Alman Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nda basamaklı dava açıkça düzenlenmiştir (AHMK m. 254). Alman hukukunda basamaklı dava, İsviçre hukukunda kabul edilen basamaklı dava ile paralel düzenlenmesine rağmen, belirsiz alacak davasının bir türü olarak görülmemektedir81.

Gerek basamaklı dava gerekse belirsiz alacak davası, talep sonucunun rakamsal olarak belirli olması zorunluluğunun istisnası olarak kabul edilmektedir82. Türk

hukukunda basamaklı davaya benzer bir düzenleme bulunmamaktadır.

Türk hukukunda bir görüş, gerek İsviçre gerekse Alman hukukundaki kullanıma uygun olarak, belirsiz alacak davası yerine Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nda “rakamlandırılmamış alacak davası” ibaresinin kullanılmasının daha isabetli olacağını ifade etmektedir83. İsviçre hukukunda, rakam olarak belirlenmemiş alacak

davası veya rakamlandırılmamış alacak davasının kullanımı yerindedir. Çünkü İsviçre Hukuk Muhakemeleri Kanunu‘nun 84. maddesinin ikinci fıkrasında özel bir düzenleme vardır. Söz konusu maddenin birinci fıkrasında, eda davasıyla belirli bir şeyin yapılması, yapılmaması veya bir şeye katlanmaya mahkum edilmesi düzenlendikten sonra, ikinci fıkrasında paranın ödenmesine ilişkin taleplerin mutlaka rakamsal olarak belirlenmesi gerektiği düzenlenmiştir. Bu maddeden sonradüzenlenen rakamsal olarak belirlenmemiş alacak davası veya

77

POHLMANN, Rn. 27, s. 58; ROSENBERG/SCHWAB/GOTTWALD, § 95, Rn. 38, s. 523.

78 REICHOLD, in Thomas/Putzo, § 253, Rn. 12, s. 429; PANTLE, Norbert, Die Praxis des

Zivilprozess, Stuttgart 1992, Rn. 169, s. 88; ADOLPHSEN, Rn. 13, s. 99; MUSIELAK, Rn. 67, s. 41; FOERSTE, in Musielak Komm ZPO, § 253, Rn. 30, s. 849;SAENGER, § 253, Rn. 16, s. 607.

79

SCHILKEN, Rn. 213, s. 105.

80

BGH, NJW 2006, s. 517; SIEGEL, Julian, Die Kostenfrage der Stufenklage, Berlin 2009, s. 42 vd.; DUNZ, Walter, Der unbezifferte Leistungsantrag nach der heutigen Rechtsprechung des Bundesgerichtshofs, Neue Juristische Wochenschrift 1984, s. 1734.

81

PANTLE, Rn. 169, s. 88; CRAUSHAAR, § 12, Rn. 55; KERN, Basamaklı davaya ilişkin AHMK m. 254’ten, genel olarak belirsiz alacak davasının dinlenebilirliğine ilişkin bir sonucun çıkarılamayacağını ifade etmektedir, s. 100. Aynı şekilde: FRECH, s. 62.

82 FETT, Klaus, Die Stufenklage, Kirn 1978, s. 9; ROSENBERG/SCHWAB/GOTTWALD, § 95, Rn.

29, 38, s. 522, 523; PAULUS, Rn. 189-190, s. 66-67; SCHILKEN, Rn. 211, s. 104; ZEISS/SCHREIBER, Rn. 332-333, s. 132; BRUNS, Rudolf, Zivilprozessrecht, Hannover 1949, s. 76; BLOMEYER, § 43 II, s. 252; ADOLPHSEN, Rn. 13-14, s. 99; SCHELLHAMMER, Rn. 57-58, s. 37; ASSMANN, in Wieczorek/Schütze, § 253, Rn. 91, s. 101. MENGES ise paraya ilişkin taleplerin mutlaka rakamsal olarak belirli olması gerektiğini; bunun bir istisnası olarak da basamaklı davanın (Stufenklage) düzenlendiğini ifade etmektedir (s. 27).

rakamlandırılmamış alacak davasının da buna paralel olarak, para alacaklarına ilişkin düzenlendiği kabul edildiği için, maddenin kenar başlığından ne anlaşılması gerektiği hususunda tereddüt yaşanmamaktadır84. Bu nedenle, kanaatimizce, belirsiz alacak

davası yerine, rakamlandırılmamış alacak davası ibaresi de Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 107. maddesinde düzenlenen belirsiz alacak davasını açıklamaya yeterli değildir. Çünkü söz konusu maddede düzenlenen belirsiz alacak davasının, sadece para alacaklarına ilişkin düzenlenme getirmediğini kabul etmek gerekir. Para alacakları dışındaki talepler de belirsiz alacak davasının konusunu teşkil edebilir85.

Bu nedenle maddenin kenar başlığı, para alacakları ve diğer alacakları da kapsar şekilde “talep sonucu rakamsal olarak belirlenemeyen taleplere ilişkin dava”olarak kabul edilseydi daha isabetli olurdu86.

Belgede Belirsiz alacak davası (sayfa 31-34)