• Sonuç bulunamadı

I. BÖLÜM

3.4. Dünya Konjonktürünün ve Dış Kaynakların Türkiye’nin

3.4.2. Küresel Likidite Bolluğunun Büyümeye Katkısı

3.4.2.3 Uluslararası Doğrudan Yatırımlar ve Büyüme

Sermaye hareketleri içinde ulusal ekonomi için kalıcı olumlu etkiler yaratan en önemli kalem doğrudan yabancı yatımlardır. Doğrudan yabancı yatırımlar için başlıca gereklilikler; düşük enflasyon, ar-ge desteği, iletişim ve ulaşım altyapısının güçlendirilmesi, özelleştirme, yatırım teşvikleri, çevre ülkelerle güçlü bağların varlığı

ve yabancı sermayenin önündeki kurumsal ve politik engellerin kaldırılmasıdır442. Yabancı sermayeyi anavatanından çıkaran başlıca faktörler ise bölgesel ticaret anlaşmaları, gelişmiş ekonomilerde karlılığın azalması ve düşük faiz oranları iken;

yabancı sermayeyi bir ekonomiye çeken faktörler finansal liberalizasyon, ulaşım/iletişim gelişmeleri, vergi oranları, (GOÜ’ler için) keşfedilmemiş pazar, hammadde ve düşük işgücü maliyetinin varlığı, döviz kuru politikaları, mali teşvikler, makro istikrar, özelleştirme, bürokraside kalite ve politik istikrardır443. Yurtiçi yatırımlarla birbirinin tamamlayıcısı oldukları düşünülen doğrudan yabancı yatırımlar, ekonomiye dahil olduğunda verimsiz yerli firmaları dışlayıp rekabet artırıcı etkide bulunurken, ekonominin gelişmemiş sektörlerinde de yatırımı teşvik edebilmekte ve sermayenin derinleşmesine sebep olabilmektedir444.

Türkiye ekonomisinde son dönem büyümesinde doğrudan yabancı yatırımlar da rol oynamış, fakat istihdam, teknoloji girişi ve üretimde katma değer artışında beklenen düzeyde olumlu etkiler ortaya çıkaramamıştır445. Ekonominin küresel koşullar altında elde ettiği doğrudan yabancı yatırımlar aşağıda derlenen tabloda belirtilmiştir.

Tablo 3.4.2.3.1. Dünyada Doğrudan Yabancı Sermaye Yatırımları

2002 2003 2004 2005 2006 2007 AB-15 284.063 240.577 174.153 449.652 498.212 739.495 ABD 74.501 53.141 135.850 104.809 236.719 232.865

JAPONYA 9.239 6.324 7.816 2.775 -6.506 22.549

TÜRKİYE 1.082 1.702 2.785 10.031 20.185 22.047 DÜNYA 625.167 561.056 717.696 958.697 1.111.018 1.833.324 Kaynak: www.dpt.gov.tr

Değerler milyon $ olarak alınmıştır.

442 Onur, Sara, “Finansal Liberalizasyon ve GSMH Büyümesi, Arasındaki İlişki”, Zonguldak Karaelmas Üniversitesi SBE Dergisi, c.1, sy. 1, 2005, ss. 127-152, s. 123.

443 Kar, Muhsin – Tatlısöz, Fatma, “Türkiye’de Doğrudan Yabancı Sermaye Hareketlerini Belirleyen Faktörlerin Ekonometrik Analizi”, Kahramanmaraş Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi, c. 10, sy. 14, 2008, ss. 436-458, ss. 444-448.

444 Bilgili - Düzgün – Uğurlu, a.g.e., s. 130.

445 Oktayer – Susam, a.g.e., s. 50.

Dünya ekonomisinde 2000 yılında 1.4 trilyon dolara yaklaşan doğrudan yabancı yatırımlar, 2002 yılında 600 milyar dolar seviyesine düşmüştür. Bu yatırımlardan en fazla payı 2000-2007 yılı verileri baz alındığında AB-15 ülkeleri almaktadır. Bunu ABD takip etmekte, Türkiye’nin payı ise oldukça küçük kalmaktadır. 6 yılda yaklaşık 5,8 trilyon dolarlık doğrudan yabancı yatırımların ancak 58 milyar dolarını çekebilmiştir. Dünya ekonomileri içinde GSYİH büyüklüğünde ilk 25 içerisinde bulunmasına rağmen bu denli düşük düzeyde yatırım çekebilmesi, ekonominin yatırım ve istihdam sorununa etki etmektedir. Büyüme döneminin son üç yılında yüksek oranda doğrudan yabancı yatırım gerçekleşmiş, bu alanda rekor kırılmıştır. Fakat, büyüme oranının düştüğü bu dönemde görülen yüksek artışta, mali sektöre yapılan yabancı sermaye yatırımları rol oynamaktadır. Aşağıdaki tablo en fazla uluslar arası yatırım çeken 3 sektörün dönem içindeki değerlerini göstermektedir.

Tablo 3.4.2.3.2. En Fazla Doğrudan Yabancı Sermaye Yatırımları Çeken 3 Sektör (Milyon $)

2002 2003 2004 2005 2006 2007 2008 2009

İmalat Sanayi 110 448 190 785 1.866 4.211 3.931 1.637

Ulaştırma, Haberleşme ve

Depolama Hizmetleri 1 2 639 3.285 6.696 1.117 170 350

Mali Aracı Kuruluşların

Faaliyetleri 260 51 69 4.018 6.957 11.662 6.069 433

Kaynak: www.hazine.gov.tr

Yukarıdaki tabloya göre büyüme döneminde en fazla doğrudan yabancı sermaye yatırımını mali sektör çekmiştir. 2002-2007 döneminde toplam 23 milyar $ seviyesine ulaşan bu kalemdeki yatırımlar çoğunlukla birleşme veya satın alma yoluyla gerçekleşerek istihdam yaratma konusunda olumlu etkide bulunamamıştır. Mali sektörü takip eden ulaştırma, haberleşme ve depolama hizmetleri grubundaki yatırımlar ise 12 milyar $ düzeyine yaklaşmıştır. İmalat sanayisine yapılan yatırımların toplam içindeki payının 7 milyar $ seviyesiyle düşük kalması, yatırımların istihdam artışına olumlu etkisini sınırlamaktadır.

Diğer taraftan, yabancı sermayenin büyüme hızının düşmesiyle beraber reel ücretler ve gelir dağılımındaki olumsuz gelişmelerle ve bankacılık sektöründeki karlılık

yoluyla da, ulusal gelir aleyhine pay almaları söz konusudur. Reel ekonomi yerine finansal ekonomide, ekonominin genelinde istihdam artışına ve katma değer artışına görünür katkı sağlamayan bu tür yatırımlar, ekonomiyi küresel ekonomiye entegre ederken finansal risklerle beraber gelir dağılımında da olumsuzluğa sebep olmaktadır.

Bu durumda, doğrudan yatırımların 20 milyar doları aşması olumlu bir gelişme iken, bu yatırımların yeni varlık yaratma mı yoksa varlıkların el değiştirmesiyle mi gerçekleştiği önemlidir. Aşağıdaki tabloda birleşme ve satın alma yoluyla ekonomiye dahil olan yabancı yatırımların değerleri yer almaktadır.

Tablo 3.4.2.3.3. Yabancı Kaynaklı Birleşme ve Satın Almalar (milyar $)

2002 2003 2004 2005 2006 2007 2008 2009

GSYİH % 6,2 5,3 9,4 8,4 6,9 4,7 0,7 -4,7

Yabancı Yatırımcı 0,2 0,5 0,3 17,2 16,6 16,9 12 1,5

Kaynak: Ernst & Young, “Birleşme ve Satın Alma İşlemleri 2009 Raporu”, 2010, İstanbul, www.ey.com.tr, s. 8.

Büyüme dönemi boyunca desteği süren dış kaynak girişi, dönemin son üç yılında en yüksek düzeylerine çıkarken, birleşme veya satın alma yoluyla ekonomiye giren yabancı yatırımların miktarı dikkat çekicidir. 50 milyar $ seviyesine ulaşan birleşme veya satın almalar446 sabit sermaye stokunda genişlemeye görünür katkı yapmamaktadır. Bu rakamla birlikte, büyüme döneminde dorudan yabancı yatırımların düzeyi, mali sektöre yapılan yatımlar, ekonominin kullandığı dış kaynak ve dışarıya net kaynak aktarımı dikkate alındığında Türkiye ekonomisinin küresel ekonomiye entegrasyonunun niteliği belirmektedir. Finansal sektörler ağırlıklı gerçekleşen yabancı yatırımları çeken ve finansal arbitraj oranı üzerinden kar olanakları sunan bir ekonomi görünümü vardır. Sonuç olarak doğrudan yabancı yatırımların önemli bir bölümünün sabit sermaye stokunun genişlemesi anlamında yatırım olmadığı; edinimler ve birleşmeler kalemi altında mülkiyeti yabancılara aktarılan varlıkların el değiştirmesi yönünde olduğu verilerden çıkarılmaktadır447. Ayrıca 2004 sonrasında hızlanan yabancı

446 Ernst & Young, a.g.e., s. 28. (Yıl içerisinde görüşmeleri veya ihaleleri tamamlanmış ve açıklamış işlemleri kapsamaktadır. Yasal süreci devam eden, ihalesi tamamlanmış özelleştirmeler dahil edilmiş, İMKB’den hisse edinimleri hariç tutulmuştur.)

447 Yeldan, Erinç, “Kapitalizmin Yeniden Finansallaşması ve 2007-2008 Krizi, Türkiye Krizin Neresinde?”, Çalışma ve Toplum Dergisi, www.bilkent.edu.tr, sy. 1, 2009, ss. 11-28, s. 20.

yatırım girişine rağmen büyüme hızının da düşme eğilimi göstermesi sürdürülebilir büyümenin bu tür sermaye girişleriyle desteklenemediğini açıklamaktadır.