• Sonuç bulunamadı

İktisadi Büyümenin Ölçülmesi ve Milli Gelir Tahmin Yöntemleri …

I. BÖLÜM

1.2. İktisadi Büyümenin Ölçülmesi ve Milli Gelir Tahmin Yöntemleri …

Kişi başına reel gelir artışının bir ifadesi olan iktisadi büyüme, ölçülebilir bir olgudur. Milli gelir, bir yılda üretilen mal ve hizmetlerin nihai değerinin toplamı olarak tanımlanır ki, bir mal veya hizmetin nihai vasfını alması, tekrar satılmamasına bağlıdır13. Gayri safi milli hasıla (GSMH) ise, bu toplam içerisindeki aşınma ve yıpranmaların dikkate alınmamış hali olan ve iktisadi faaliyetlerin sonucunu dile getiren kavramdır ve belli bir dönemde cari piyasa fiyatları üzerinden hesaplanır14. Cari yıl için elde edilen milli gelir rakamı nominal bir değerdir. Nominal değerler cari yıl fiyatlarıyla hesaplandığından dolayı, reel üretim artışı ve reel milli gelir rakamları bir baz yılı alınarak yapılan enflasyondan arındırma işleminden sonra elde edilir.

GSMH içerisinde, ülkenin yerleşiklerinin belirli bir yıl içinde kazandıkları tüm gelirleri gösteren dış alem net faktör gelirleri de bulunmaktadır. Dış alem net faktör gelirleri kalemi; yurt içinde yabancıların ürettikleri toplam değerle, Türkiye’de yerleşik

11 Fischer, Stanley, “The Role of Macroeconomic Factors in Growth”, Journal of Monetary Economics, vol. 32, no. 3, 1993, pp. 485-511, p. 487.

12 Dülgeroğlu, a.g.e., s. 13.

13 Peterson, a.g.e., s. 57.

14 Acar, a.g.e., s. 12.

olanların yurtdışında yaptıkları üretim değeri arasındaki farktır15. Gayri safi yurtiçi hasıla (GSYİH) ise bir ülke sınırları içerisinde kazanılan gelirleri (ya da yapılan harcamaları veya o sınırlar içerisinde üretilen mal ve hizmetlerin toplan değerini) içerir.

GSYİH hesaplanmasında ülke sınırları içerisindeki faaliyetler baz alınırken, GSMH hesaplanmasında, aidiyetler (yabancılar ya da yerleşikler) esas alınmaktadır.

Bir ekonomide önceki yıllardan devir alınan sermaye stokunun aşınmaya tabi olmasından dolayı, üretilen tüm mal ve hizmetlerin tamamı toplumun iktisadi varlığına yapılmış net bir ilave olarak değerlendirilemez16. Bu sebeple net ilaveyi görebilmek için amortismanlar GSMH değerinden çıkarılırken, elde edilen değer safi milli gelirdir. Safi milli hasıladan dolaylı vergilerin düşülmesiyle de milli gelir olarak tanımlanan değere ulaşılır.

Kişi başına gelir ise, ekonomideki hane halkı tarafından harcanmaya ve tasarruf edilmeye hazır gelir düzeyidir17 ve hesaplanan milli gelir değerinin ülke nüfusuna bölünmesiyle elde edilir. Bu şekilde ulaşılan değer ülkeler arası kıyasta ya da söz konusu ülkenin farklı dönemlerinin mukayesesinde kişi başına gelirin ne seviyede olduğunu milli gelir rakamından daha iyi şekilde gösterir. Buna rağmen, kişi başına gelirin gösterdiği rakam bir ortalama değer olduğu için gelir dağılımı ile birlikte okunması gerekmektedir ve ayrıca ülkeler arası mukayesede milli gelir hesaplarına giren veya girmeyen mal ve hizmetler de farklıdır18. Bu durum refah seviyesinin mukayesesini de zorlaştırmaktadır. Uluslararası mukayeselerde bulunmak için, yaygın olarak kullanılan bir yöntem de satın alma gücü paritesidir. Kişi başına düşen $ cinsinden GSMH’nın, iç piyasadaki satın alma gücünü dikkate alarak hesaplanan kişi başına düşen GSMH değerine, satın alma gücü paritesine göre kişi başına düşen GSMH denir19.

Milli gelirden, dağıtılmamış firma karları, sosyal sigorta prim ödemeleri ve gelir vergileri (doğrudan vergiler) çıkarılıp, transfer harcamaları eklendiğinde ise

15 Çepni, Elif, Ekonomik Göstergeler ve İstatistikler Rehberi, Seçkin Yayınları, Ankara, 2007, s. 47.

16 Acar, a.g.e., s. 13.

17 Parasız, İlker, Makroekonomi: Teori ve Politika, Ezgi Kitabevi, Bursa, 1991, s. 21.

18 Acar, a.g.e., ss. 16-17.

19 Bocutoğlu, Ersan - Berber, Metin - Çelik, Kenan, Makro İktisada Giriş, Derya Kitabevi Yayınları, Trabzon, 2006, s. 28.

kullanılabilir gelire ulaşılır20. Bu değer milli gelir rakamlarının arasında harcanabilir kişisel geliri göstermesi bakımından ayrı bir öneme sahiptir. İktisadi büyümenin ölçülmesi hakkında buraya kadar yapılan açıklamalara göre; GSMH ve GSYİH ekonominin üretim gücünü, safi milli hasıla ekonominin iktisadi başarısını, milli gelir de fertlerin gelir düzeylerini ifade etmektedir21. Buna ek olarak satın alma gücü paritesine göre milli gelirin ülkeler arasında kıyaslanması ise daha açıklayıcı olabilmektedir.

GSMH, yalnızca belirli bir dönemde üretilen mal ve hizmetlerin toplam değerini değil, ekonomideki aktörlerin elde ettikleri gelir ve yaptıkları harcamaları da göstermektedir. İktisadi büyümenin ölçülmesi esnasında kullanılan yöntemler de milli gelirin ekonomik birimlerce nasıl paylaşıldığı, birimlerin ve sektörlerin ne oranda büyümeye katkıda bulunduğunu açıklamada yardımcı olmaktadır. Milli gelirin tahmininde kullanılan yöntemlerden başlıcaları; üretim, gelir ve harcama yöntemleridir.

Bu yöntemler teoride birbirlerinin sağlaması niteliğindedir ve her bir yöntem ekonominin bir diğer cepheden görünümünü sağlar.

Milli gelir üretim yöntemiyle hesaplanırken bir üretim işleminde nihai malın değeri aynı zamanda o üretim işleminde yaratılan katma değerin toplamına eşit olduğu için, üretim yöntemi sadece nihai mal değerlerini yani katma değerler toplamını dikkate almakta, ara mal değerlerini hesaplama dışında tutmaktadır22. Bu yönteme göre, çeşitli faaliyet kollarında üretilen mal ve hizmetlerin piyasa fiyatlarıyla değerlendirilmesiyle, her faaliyet kolunun gayri safi üretim değeri bulunmakta, sonrasında ise faaliyet kollarının genel toplamı alınmaktadır23. Fakat burada ara mallarını dahil etmek çift saymaya yol açacağından dolayı, yalnızca nihai mal ve hizmetler hesaba dahil edilir.

Ekonomi ana faaliyet kollarına göre tarım, sanayi ve hizmetler olarak ayrılır. Her üç sektörün de ülkenin durumuna bağlı olarak GSMH içindeki, iktisadi büyümedeki, dış ticaretteki payları ve yarattıkları katma değer ve istihdam hacmi değişmektedir. Ana faaliyet kolları olan tarım, sanayi ve hizmetler sektörü alt sektörlere de ayrılmaktadır.

20 Çepni, a.g.e., s. 49.

21 Acar, a.g.e., s. 15.

22 Bocutoğlu - Berber - Çelik, a.g.e., s. 19.

23 Acar, a.g.e., s. 28.

Madencilik, imalat sanayi, ulaştırma, haberleşme, hükümet kuruluşları, ormancılık, inşaat, eğitim, sağlık veya enerji gibi bir çok alt sektörlere ayrılarak, söz konusu iktisadi gelişmenin daha detaylı bir analizine imkan tanımaktadır.

Üretilen her mal ve hizmet karşılığında üretim faktörleri bir gelir ederler24. Faktör ödemelerinin faktör piyasasında faktör arz edenlerce gelire dönüşmesi sonucu milli gelirdeki gelişmeler ekonominin gelirler cephesinden de izlenebilmektedir. Gelir yönteminde, bir ekonomide bir yıllık bir dönemde üretime katılan üretim faktörlerinin prodüktif hizmetler karşılığı elde ettikleri gelirler dikkate alınmaktadır ve üretim faktörlerinin üretime katılmaları karşılığında elde ettikleri ücret, faiz, rant ve kar gibi gelirler, üretim faktörlerinin ürettikleri nihai mal değerine, yani katma değere eşit olmaktadır25. Gelir yöntemine göre ön plana çıkan bir unsur işgücü ödemeleridir.

Öncelikle GSYİH içindeki payı belirtilmek suretiyle bu değer, tarım, sanayi ve hizmetler olarak ayrılırken aynı zamanda devletin de ekonominin (muhtemelen en büyük) aktörü olmasından dolayı devletçe yapılan işgücü ödemeleri de analizde görülebilmektedir. Ayrıca emekli aylıkları, işsizlik sigortası ödemeleri, kar payı ve faiz gibi transfer harcamaları, bir mal ve hizmet üretimi için ödenmediğinden bu yöntemde yer almazlar26.

Harcamalar yönteminde ekonomi harcamalar cephesinden izlenmeye çalışılır.

Bu yöntemde aşağıdaki temel milli gelir denkleminden yararlanılmaktadır.

Y = C + G + I + (X – M)

Bu denklemden hareketle harcamalar yönteminde özel nihai tüketim (yeni seri de yerleşik hane halkları tüketimi olarak sınıflanmakta), devletin nihai tüketimi, stok değişmeleri, ihracat ve ithalat değerleri ile gayri safi sabit sermaye oluşumu (sabit sermaye yatırımları) oranı izlenebilmektedir. Bu değerlerin bir önceki yıla göre değişimi, milli gelirdeki yüzdelik payı ve nihayet iktisadi büyümeye olan katkısı ayrıca görülebilmekte ve böylece ekonomi harcamalar cephesinden detaylı olarak değerlendirilme imkanına kavuşmaktadır.

24 Çepni, a.g.e., s. 51.

25 Bocutoğlu - Berber - Çelik, a.g.e., s. 19.

26 Çepni, a.g.e., s. 51.

Türkiye ekonomisinde ise milli gelir hesaplamasında, uluslararası karşılaştırılabilirliğin sağlanması için ve AB’ye uyum amacıyla 1998 bazlı dönemlik seriyle birlikte SNA-68’den (Birleşmiş Milletler tarafından tanımlanan Ulusal Hesaplar Sistemi) Avrupa Birliği Ulusal Hesap Sistemi ESA-95’e geçilmiştir27. Avrupa Ulusal ve Bölgesel Hesaplar Sistemi (ESA-95), belirlenmiş bir ölçekteki toplam ekonominin ortaya konulmuş bazda bileşenlerinin ve belirlenen çerçeve dışındaki ekonomilerle olan ilişkilerinin sistematize edilmiş bir yaklaşımla, detaylı bir şekilde ortaya konduğu genel kabul görmüş bir hesaplama çerçevesidir28.

Milli gelirin teorideki 3 ayrı hesaplama yöntemine rağmen, teoride olduğu gibi gerçekte hiç bir ülke kendi milli gelirini bunu gerçekleştirecek veri kaynağı olmamasından dolayı 3 ayrı şekilde hesap edememektedir29. Hesaplama, sektörlerin özelliklerine göre üretim, gelir veya harcama yöntemleriyle yapılmaktadır30. Türkiye ekonomisinde de TÜİK, üretim yöntemi kullanılarak hesaplanan GSYİH'yı ana gösterge olarak kullanmakta, hesaplama üretim yöntemiyle yapılıp daha sonra rakamlar başka veriler ile birleştirilerek, harcama kısmının alt kalemleri tahmin edilmektedir ve buna göre milli gelirin dörtte üçünü oluşturan özel tüketim ve özel yatırım, üretim yöntemi ile hesaplanan sektörel üretim rakamlarından türetilmektedir31.

Bu hesaplamalara karşın fiyat değişmeleri, nüfus boyutu, çift hesaplamalar, sadece kaynak kullanımıyla ilgi işlemler, kalite değişmeleri ve kayıt dışılığın varlığı makroekonomik ölçümlerde sorunlar yaratmaktadır32. GSMH hesaplanmasında karşılaşılan başlıca zorluklar ise33; devletin ürettiği mal ve hizmetlerin piyasa fiyatları yerine maliyetleriyle değerlendirilmesi, devlette çalışan kesimin verimliliği ve yarattığı katma değerle değil yalnızca maaşları ile değerlendirilmesi, hava kirliliği gibi dışsallıkların milli gelirden düşülmemesi, piyasa-dışı faaliyetlerin milli gelir hesaplarında görülmemesi ve nitelik değişmelerinin örneğin bir malın üretimindeki

27 TÜİK, “Ulusal Hesaplar Güncelleme Çalışması”, www.tuik.gov.tr, ts., s. 3-5.

28 Kulaksız, Haydar, “Avrupa Hesap Sistemi (ESA 95) ve Ülkemiz Açısından Uygulanması”, www.muhasebat.gov.tr, ts., s.2.

29 Gürgür, Tuğrul, “Milli Gelir İstatistikleri Üzerine-4”, http://iktisatyazilari.blogspot.com, 08 Eylül, 2006

30 Hazine Müsteşarlığı, “Reel Ekonomi”, www.treasury.gov.tr/irj/go/km/docs/documents, ts. s.23.

31 Gürgür, a.g.e., s. 1.

32 Parasız, a.g.e., s. 19.

33 Hazine Müsteşarlığı, a.g.e., s. 27.

teknolojik gelişmelerin göz önüne alınmamasıdır. Bu kısıtlar altında gerçekleştirilen milli gelir hesaplamalarıyla elde edilen değerler bilimsel ilerleme, gelişen teknoloji ve tekniklerin de yardımıyla zaman içerisinde daha açıklayıcı olma özelliği taşımaktadır.