• Sonuç bulunamadı

Tutumluluk, Cömertlik, Kanaatkârlık Değeri

4.1. Ahlakî Değerler

4.1.10. Tutumluluk, Cömertlik, Kanaatkârlık Değeri

Günümüz Türkçesiyle Evliyâ Çelebi Seyahatnâmesi 6. Kitap’ında (Kahraman, 2010) bu değer şu şekilde verilmiştir:

“Hemen o gün bütün ganimet ve malları ve esirlerimizi meydana çıkarıp satılıp asla akçe etmeyip bir guruşa on yaşında güneş parçası oğlanlar alınıp satılıp bir kadının iki elinde iki evladıyla bir buçuk guruşa satıldığı sicilde yazıldı.

Sözün özü, adam başına ikişer guruş hisse değip, gaza malıdır Hak bereket versin, dedik.” (s. 41)

“ ‘Habbe kalmadı. Bari Seykel seferine gidelim, görelim felek ne gösterir’ diye herkes hazır oldular. Ve doğu tarafına, sol tarafa sapıp Seykel vilâyeti üzerine Allah’a tevekkül deyip gidildi.” (s. 58)

“Bu mahalde Erdel kralı tüm Osmanoğlu askerine büyük ziyafet vermiştir ki ne bir Cem haşmetli padişah etmiştir ve ne bir kral bu büyük ziyafeti görmüştür.” (s. 64)

“Ertesi gün kral karısı Serdar Ali Paşa’yı, 7 veziri, 22 adet beylerbeyi ve 70 adet sancakbeylerini bir İrem bağı gibi bir Rıdvan cenneti benzeri gülistan bağı içinde bir ziyafet etmiştir ki bu da melikelere mahsus bir şahane ziyafet olmuştur ki diller ile anlatılır değil idi ve bu yeryüzünde böyle bir ikramlı ziyafet görülmemiştir.Zira bu ziyafet avrat ziyafeti olduğundan bu şehirde ve başka yakın ve uzak kalelerde ne kadar güneş parçası açılmamış gonca, işlenmemiş inci, ay parçası ve nazenin kızlar var ise hepsi şib, zerbaf ve çarkaf ile altın işlenmiş fistanları, yaldızlı ve mücevher (19b) her biri birer hizmete memur olup nice yüz adedi vezirlerin huzurunda altınlı kaseler içinde çeşit çeşit miskli şerbetleri susamışlara sunarken her biri birer çeşit naz, eda, işve ve hareket ile adab üzere hizmet ederlerdi ki her birinde olan türlü türlü giysiler bir kızda yok idi.Ve her birinde olan ham amber, zebad, kalle-misk, Arab miski ve Hint sümbülü kokuları insanın dimağını kokulandırırdı.” (s. 68-69)

“Hemen serdarımız Melek Ahmed Paşa kethüdası:

‘Bre gaziler atlarda bir istekli hayr alamet var. Şu kâfire bir kere dokunalım, ya taht ola ya baht’ deyince (20b) tüm Melekli gazilerimiz ‘‘N’ola Bismillah’’ deyip hepimiz bir uğurdan ok yaydan çıkar gibi çıkıp kâfirler üzerine at saldık.” (s. 72)

“‘eğer yeniçeriler müdahale etmeseler 10.000 esir dahi olurdu’ diye Tatarlar bağırıp çağırdılar. Diğer ganimet mallarından başka eşsiz metalar ve binlerce binek hayvanı alındı ki haddi sayısı yoktu.” (s. 88)

“Allah’a hamd olsun bu mahalde Evliyâ fakir eline bu gaza malından 2 esirim, 8 atım ve 1.700 guruş ganimet malım var idi. Diğer çete ve potura malları başka idi, Allah’a şükürler olsun. Nice bin adam ganimet malı alayım derken kendi zincire bağlı esir olup başıyla ganimet oldu.” (s. 96-97)

‘‘‘İlahi sen bilirsin, bu hakirin ‘İstanbul’a giderim’ diye sevindim. Sen bana hangi diyara gitmeyi nasip ettin, kuvvet, kudret ve taktir senindir’ deyip gönlümü Allah’a yöneltip Melek Ahmed Paşa’nın elini öpüp,

‘N’ola sultanım gidelim’ deyip tüm hazırlıklarımızı gördük.” (s. 117)

“Bey ayrıca hakire 300 Venedik altını, Bihzad adında bir İspanya kölesi, bir at ve bir kılıç verip tüm tabi ve kölelerime onar altın, birer çuka ve kumaşlar verip yoldaşlar koştu.” (s. 132)

“Ve ben zalim değilim ki musarrıf olduğum mansıplarda zulm edip mal alıp seni bu israf masraf üzere besleyem.Ben bu kadar masrafı çekmeye kadir değilim.Benim de bu kadar tabi ve hizmetçilerim var.Ben sefer ehliyim, bu masraf çoktur.” (s. 162)

“Oradan Paşa yine sarayına gelip hazinesinden tüm ağalara nice yüz adet kıymetli eşyalar verip sabahleyin yine padişah divanına gitti” (s. 165)

“O an 105 adet köleyi malından azat edip tüm atları ve silahlarını kendilerine yüzer adet altın ile bağışladı.” (s. 166)

“Suyu ve havası gayet hoş olduğundan Sirem mahbub ve mahbubesi, havası gibi İrem bağı bir yerdir ki tüm halkı dembe-dem içip eğlenmeye düşkün bir alay serhat gazileri garip dostu, sofraları meydanda, nimetleri bol bir alay huyu güzel, gönlü aydınlık adamlardır.” (s. 223)

“Sonra tüm vezirlere, vekillere, ileri gelenlere ve tüm Divan erbabına Budin’in iç kalede olan Kızılelma Saray’ında Süleyman Han bir Halilü’r ziyafeti eder ki hala dillere destandır.” (s. 279-280)

“Fukaraları gazilerden fakirlik parası ile geçinip ‘Fakirlik benim iftiharımdır’ hadisiyle yaşar bir alay ehl-i sünnet ve’l-cemaat pak Kalenderi taifesidir.” (s. 326)

“Müfred:

Ne denlü cehd edersen bir murada Nasib olmaz mukadderden ziyade

Deyip kendi kendime teselli verdim.” (s. 483-484)

“Halkı gayet halim, selim, oğuz, garip dostu ve sofra sahibi adamlardır.” (s. 523)

“Gerçekte bir tabiat sahibi, velinimet, kerem sahibi, Hatem-i Tay ve Cafer-i Bermeki gibi bir güzel huy sahibi cömert kimse imiş. Hatta mal esirgememek ile yapıcısı olan Mimar Ramazan, yaptığı 21 adet camilerin her birinden birer çeşit sanat alıp bu camide icra ederek ve tüm gücünü ve ustalığını sarf ederek bir ibadethane etmiştir ki Rumeli diyarında benzeri yoktur.” (s. 559)

“Ricaları kabul olup o Hatem-i Tay kerem sahibi, himmet ehli 10 kese de Kanije’nin kadınlarına ihsan etti.” (s. 682)

Günümüz Türkçesiyle Evliyâ Çelebi Seyahatnâmesi 7. Kitap’ında (Kahraman, 2011) bu değer şu şekilde verilmiştir:

“Zira Kanije balıkları eğir kökü yiyip eti misk ve ham amber gibi koku verip lezzetli ve güçlendiricidir, ama bunun balığı kötü kokuludur. Ancak reaya ve fakirler ‘Balığı başıyla birlikte yedim’ sözü üzere başını ve kılçığını bile yerler.” (s. 51)

“Ve serhadli askerimizden fark olunmaz, öyle esvap giyip küheylan at binerler, pak gezerler, pak yerler, konuklarına gayet saygı gösterip ikram ederler ve esirlerine Nemse gibi işkence etmezler.” (s. 192)

“Sözün özü, elçi paşalara her şeyden gerekli ve öncelikli olan bu diyarda cömert, eli açık, yumuşak huylu ve anlayışlı olup padişah namusunu ve din gayretini gözetir adam gerektir.” (s. 266)

“Ve gayet bolluk vilâyettir. Bütün halkı kış geceleri birbirlerine büyük ziyafet çekerler. Hepsi gaziler, tüccarlar ve hacılardır. Bunlarda Boşnakça konuşup serhadli esvapları giyip erkek ve kadınları edeplice gezerler.” (s. 322)

“Elinde olan ganimet malından bir şey koymayıp hepsini etrafındaki adamlarına,fakirlere ve miskinlere dağıtır.” (s. 527)

“miskin ve yoksullara çok sevgi gösterip, ‘sadakalar Allah’tan bir farz olarak fakirlere, düşkünlere’ [Kur’ân,Tevbe,60] ayetini okuyup bu kesin emirle hareket eder, elbette bir bahane ile bir yeşil yaprak getirenlere veya bir kızı gül getirenlere en azından 100 adet Kırım sikkesi onluk ihsan edip eli boş göndermez.” (s. 529)

“Ben Kumuk şahına gidip başımı hırkaya çekip şimden gerü bu yaşımda bana ne taç, ne raht, baht ve taht lazım değildir’ deyip hazinesini açtı.” (s. 592)

“ ‘Ben onlara da mal ve kızlar veririm’ deyince onlar da,

‘Hayır padişahım,biz derviş garibiz.Dünya hevesi kaydında değiliz’ ” (s. 681)

“Elçi bana ‘Cömert elinde olanı verendir’ deyip 10 bin koyun ve 5 bin sığır verdi.Zira onlarda akçe pul ve başka mal asla yoktur.” (s. 741)