• Sonuç bulunamadı

Tedavi: Genellikle kendini sınırlayan bir hastalıktır ve özel bir tedavi olmaksızın düzelir. Ancak sıvı ve

elektrolit kaybını yerine koymak için oral rehidratasyon faydalıdır. Yetişkinlere rutin olarak temiz sıvı

tüketmeleri tavsiye edilir. 8 saat içinde 3 veya daha fazla dışkılayan ve özellikle bulantı, kusma, abdominal

kramplar, ateş veya dışkıda kan semptomları da bulunan hastalar antimikrobiyal tedaviden yarar görebilirler. Antibiyotikler genellikle 3-5 gün süreyle kullanılır. Tedaviye rağmen ishal düzelmiyorsa hasta doktor tarafından tekrar değerlendirilir ve parazit

enfeksiyonu ihtimaline yönelik tedavi başlanır. Hastalar mutlaka bol sıvı almalıdır. Sıvı alımı özellikle kronik hastalığı olanlarda, yaşlılarda ve küçük çocuklarda çok önemlidir. İshal başlar başlamaz sıvı tüketimi

arttırılmalıdır. Eğer ishal birkaç günden fazla sürerse, oral rehidratasyon sıvısı (ORS) alınmalı ve normal gıda tüketimine devam edilmelidir.

Kontrollü çalışmalar antibiyotik kullanımı ile diyare

ataklarının anlamlı ölçüde azaltılabildiğini göstermiştir. Son yıllarda profilaktik antibiyotik seçimi, etkenlerin direnç

paternlerindeki değişime paralel olarak değişmiştir. Profilaksi ve tedavide ilk seçenek Florokinolonlardır. Azitromisin

alternatif olarak kullanılabilir.

Antimikrobiyal dışı profilakside Bizmut bileşikleri ve antimotilite ajanları, semptomatik rahatlama sağlaması ve antibiyotik tedavisi ile birlikte kullanım rahatlığı nedeniyle önerilirler.

Etken: %80 bakteriyel (ETEC, C. jejuni, Shigella spp. ve Salmonella spp., Enter oadherent ve diğer E. coliler , Aeromonas spp., Plesiomonas spp.), %10 paraziter (Giardia, E.histolyica, Cryptosporidium, Cyclospora) ve viral (Norovirus, rotavirus ve astrovirus) kaynaklıdır.

Hastalığın Özellikleri: Gelişmiş ülkelerden gelişmekte olan ülkelere yapılan seyahatlerde en sık karşılaşılan seyahat ilişkili enfeksiyondur. Prevalansı %30‐70’dir.

Bulaşma Yolu: Enfeksiyonun birincil nedeni insan veya hayvan dışkısıyla kirlenmiş yiyecek veya suyu ağız yoluyla almaktır. Çiğ yenen veya iyi pişmemiş gıdalar, açıkta satılan yiyecekler, yeterince klorlanmamış içme suları ana

kaynaklardır. Sağlıksız yüzme havuzları, göl, nehir ve denizlerde yüzmekle de enfeksiyon ortaya çıkabilir.

Hastalığın Seyri: Çoğunlukla ani başlangıçlıdır. Hastalık genellikle dışkı miktarında ve sıklığında artışla ortaya çıkar. Dışkı kıvamındaki değişiklik sık görülür. Tipik olarak her gün 4-5 kez dışkılama söz konusudur. Diğer

semptomlar bulantı, kusma, ishal, abdominal kramplar, şişkinlik, ateş, huzursuzluk ve keyifsizliktir. Vakaların çoğu iyi huyludur ve 1-2 gün içinde tedavisiz düzelir. Yolcu

ishalinde hayati tehlike nadirdir. Doğal süreçte %90 vaka 1 hafta içinde ve %98 vaka 1 ay içinde düzelir.

Tanı: Genellikle doktor hastanın öyküsü ve semptomlarıyla teşhis koyabilir. Dışkı örneğinin laboratuvar tetkikleriyle tanı kesinleştirilir ve etken patojen tespit edilebilir.

Coğrafi Dağılım: Düşük riskli ülkeler: ABD, Kanada, Avustralya, Yeni Zelanda,Kuzey ve Batı Avrupa ülkeleri. Orta riskli ülkeler: Doğu Avrupa, Güney Afrika, Karayipler. Yüksek riskli ülkeler:

Asya, Orta Doğu, Afrika, Güney ve Orta Amerika ülkeleridir.

Yolcular İçin Risk: Dünyanın her yerinde görülür, ancak Latin Amerika, Afrika, Orta Doğu ve Asya’nın gelişmekte olan ülkeleri en riskli yerlerdir. Kişisel özellikler hastalık riskini etkiler. Genç erişkinler, bağışıklık sistemi baskılanmış hastalar,

inflamatuvar barsak hastalığı olanlar, diyabet hastaları, H2 reseptör blokörü veya antiasit kullananlar yolcu ishaline yakalanma riski en

yüksek olan kişilerdir. Yakalanma oranları kadın ve erkek için aynıdır.

Koruma-Önlem: İyi pişirilmiş sıcak yiyecekler yenmeli, tuvalet sonrası ve yemek öncesi mutlaka eller yıkanmalı, sokak satıcılarından üzeri açık, sineklerle teması olan yiyeceklerden kaçınılmalı, pastörize edilmemiş süt ürünleri, mayonez, salça, sos, çiğ ve az pişmiş yiyecekler yenmemeli, çeşme suyundan su içilmemeli, yine çeşme suyundan temin edilmiş buzlar kullanılmamalı, kabuklu deniz ürünleri yenmemeli, temiz koşullarda hazırlanmama ihtimali olan salata ve meyveleri yememelidir.

TURİST DİYARESİ

TÜBERKÜLOZ

Balgamda kan görülebilir. Akciğer dışı organ

tutulumları da söz konusudur (kemikler, böbrekler, idrar kesesi, üreme organları, beyin zarı, cilt ve lenf bezleri gibi) ve tutulan organlarla ilişkili şikayetler görülür. Uygun şekilde tedavi edilen vakalarda iyileşme %100’e yakındır. Ancak bir çok hasta yeterli ve etkin tedavi olmamakta ve bu nedenle enfeksiyon kronik hale gelmekte ve kullanılan ilaçlara direnç gelişmektedir. Dirençli türler

tarafından oluşturulan enfeksiyonun tedavisi daha zor olur ve ölüm riski daha yüksektir.

Tanı: Hastanın şikayetleri tüberkülozu

düşündürebilir. Değerlendirmede kapsamlı bir tıbbi yaklaşım gerekir. Hastanın öyküsü, fizik muayene bulguları, radyografi ve uygun testlerle tanıya gidilir. Vücuttaki bakteriyi saptamak için 2 çeşit test vardır: Tüberküloz deri testi ve

Tüberküloz kan testi. Testlerden herhangi biri pozitif çıkarsa enfeksiyonun hangi tip olduğunu (Tüberküloz hastalığı veya Latent Tüberküloz enfeksiyonu) saptamak için diğer testler yapılır.

Kesin tanı balgamda tüberküloz basillerinin gösterilmesi ile konur.

Etken: Mycobacterium tuberculosis basilidir.

Hastalığın Özellikleri:

Bulaşma Yolu: Enfeksiyon esas olarak aktif akciğer veya larinks tüberkülozlu hastalardan aerosol şeklinde yayılan, havada asılı damlacıkların solunum yolundan alınması ile bulaşır. Çok nadiren hasta sığırların süt ve süt ürünlerinden de bulaş bildirilmiştir.

Hastalığın Seyri: Kuluçka süresi çok farklıdır. Bazen 1-2 ay, bazen birkaç yıl, bazen de onlarca yıl sonra

hastalık gelişebilir. Balgam ile saçılan mikrobun

bulaşıcılığı, etkili tedavi başladıktan sonra bile, birkaç hafta gibi oldukça uzun bir süre devam eder. Basilin alınması her zaman hastalığa yol açmaz. Enfeksiyonu kaptıktan sonra hastalığın yaşam boyu gelişmesi ihtimali % 5-10’dur. Bu oran bağışıklık sistemi

baskılanması gibi çeşitli faktörler ile artabilir. Hastalık ani olarak ortaya çıkmaz. Sinsi ve yavaş ilerler. Hastalar genellikle aylardır devam edegelen halsizlik, iştahsızlık, kilo kaybı, hafif ateş, geceleri terleme gibi yakınmalarla hekime başvururlar. Zamanla öksürük ve balgam

çıkarma da şikayetlere eklenir.

Tedavi: Tüberküloz ilaç tedavisi ile iyileşebilen bir hastalıktır. Tedavide birden fazla ilacın düzenli ve yeterli süre kullanılması gerekir. Tedaviyi

tamamlamak ve ilaçları reçeteye uygun kullanmak çok önemlidir. Tedavi erken sonlandırılırsa kişi tekrar hastalanabilir. İlaçlar uygun kullanılmazsa hala canlı olan bakteriler bu ilaçlara dirençli hale gelebilir. İlaçlara dirençli Tüberkülozu tedavi etmek daha zor ve daha pahalıdır. Tüberküloz hastası ile temas eden kişiler muayene edilerek gerek

görülürse koruyucu ilaç tedavisi verilir. İzoniazid, Rifampisin, Pirazinamid, Morfozinamid, Etambutol ve Streptomisin kıullanılır.

Coğrafi Dağılım: Dünyanın her yerinde görülür ve tüm dünyada önemli bir sağlık sorunudur. Ülkeler arası enfeksiyon riski farklılık gösterir.

Yolcular İçin Risk: Çoğu yolcu için düşüktür. Üç aydan uzun süre için yurtdışına giden kişiler, gittikleri ülkedeki verem yaygınlığı kendi ülkelerindekinden fazlaysa, o ülkenin

vatandaşlarına göre daha riskli bir konumda

olabilirler. Ziyaretin süresi kadar yaşam koşulları da enfeksiyon riskini saptamada önemlidir. Tıbbi

tesisler, evsizler için sığınma evleri ve cezaevleri yüksek riske sahip mekanlardır.

Aşı: Mevcuttur. Doğumu takiben ikinci ay

sonunda her çocuğa aşı mutlaka yapılmalıdır. Aşı hastalığı %100 önlemese de sıklığını azaltır ve ağır türlerin ortaya çıkmasını önler. Verem aşısının (BCG) yolcular için kullanımı sınırlıdır ancak bazı durumlarda bebekler ve küçük çocuklar için tek doz olarak önerilebilir. Aşı yolculuktan 4 hafta önce yapılmalıdır.

Koruma-Önlem: Yolcular bildikleri verem hastalarıyla yakın temasta bulunmaktan

kesinlikle kaçınmalıdır. Veremin yaygın olmadığı ülkelerde yaşayan kişilerin, verem yaygınlığının yüksek olduğu yerlerde enfeksiyona maruz kalmaları ihtimali durumunda, bu kişilere önceden tüberkülin cilt testi yapılmalı ve

ülkelerine döndükten sonra da tekrar test yapılıp bu testler karşılaştırılmalıdır. Eğer, tüberkülinin ciltte yaptığı reaksiyon geçmişteki bir

enfeksiyonu ortaya koyuyorsa, bu kişiye gizli enfeksiyon için tedavi uygulanmalıdır. Verem tedavisi gören bir hastanın bulaşıcı olmadığı ve diğer kişiler için risk oluşturmadığı, bir doktor tarafından belgelenmedikçe (muayene ve tükürüğünün laboratuar analizi sonucu ile)

kesinlikle bir yere seyahat etmesi tavsiye edilme-mektedir. Hazırlanan tedavi sürecinin

tamamlanmasının önemi vurgulanmalıdır.

TÜBERKÜLOZ