• Sonuç bulunamadı

Bir haberin doğru bilgilerle donatılarak hedef kitlesine ulaştırılmasında muhabir gibi özveriyle çalışan birçok kişinin emeği bulunmaktadır. Haberin içeriğinin yanı sıra halka ulaştırılması sürecinde yapılan çalışmalar da büyük önem arz etmektedir. Haberin kalitesini yayınlandığı televizyon, haber müdürleri, haber editörleri, kameramanlar, seslendirmeler ve teknolojik imkanlar gibi birçok etmenler dolaylı ya da doğrudan etkilemektedir.

“Tam donanımlı bir haber merkezi genel olarak yurt haberleri servisi, dış haberler servisi, ekonomi haberleri servisi, istihbarat ve editör masası gibi birimlerden oluşmaktadır. Kanalın yayın politikasına göre spor masası, magazin servisi gibi birimler de ayrı bir birim olarak örgütsel yapı içinde yer alabilmektedir. Yurt haberleri servisi, abone olunan haber ajansları ile yurt genelindeki muhabirlerden alınan haberleri yayına hazırlamakla yükümlüdür. İstihbarat servisinin görevi ise gün içindeki sıcak gelişmeleri takip etmek ve gerekli noktalara muhabirler göndererek haber oluşturmaktır. Dış haberler servisi ise ajanslar ve yabancı medya aracılığıyla yurt dışındaki önemli gelişmeleri olayları haberleştirerek seyircilere aktarmaktadır. Ekonomi servisi de gün içinde gerçekleşen tüm borsa, finans, bankacılık, ticaret vb haberleri hazırlamaktadır. Ayrıca haberlerin sunulduğu haber stüdyosu da diğer stüdyolardan ayrı olarak haber merkezinin denetiminde konumlandırılmıştır” (Atik, 2006: 68).

Kameraman, bir televizyon haberinde şüphesiz en etkin rol oynayan kişilerden biridir. Televizyon kameranı TV akışının ön çizgisinde yer alır. Kameraman görsel iletişim ortamında en önemli noktanın hangisi olduğuna ve gösterilmesine karar verir (Kafalı, 2000: 27). İnsanlar kameramanın çektiği görüntüler dahilinde olayları görebilmektedir. Kameraman olay yerinde tüm gelişmeleri takip ederek bu çerçevede kamerasını kullanmalıdır.

Kameraman ve muhabir birbirini tamamlayan iki unsur olduğundan koordineli bir şekilde çalışmalıdır. Muhabir haberi kamu yararı için oluşturacağını aklından çıkarmayarak sıcak haberlerde soğukkanlılığını korumalıdır. Muhabir habere çıkarken her türlü olayla ya da manzarayla karşılaşacağının bilincinde olmalıdır. Muhabir olaylara karşı sevinç, üzüntü, acı, nefret ve kin gibi duygular beslememelidir. Muhabir olay yerindeki diğer meslektaşlarıyla da fikir alışverişinde bulunulmalıdır (Uğurlu ve Öztürk, 2006: 52). Muhabir elde ettiği bilgileri olduğu gibi kabul etmemelidir. Bilgilerin doğruluğunu sorgulamalıdır. Muhabir gerçekliğin ne olduğunu çeşitli kaynaklara soru yönelterek öğrenir ve öğrenmeye çalışır. Bunun için kendisine aktarılanla yetinmeyip, anlatılanların arka planında ne olduğunu, bunların neden şimdi denildiğini, “ne oldu da, ne oldu” sorularının yanıtlarını bularak öğrenmeye çalışır. Bunu da tek haber kaynağına bağlı kalmadan, farklı kaynaklarla görüşerek yapar. Aktarılanlarla ilgili “ya tersi doğruysa” diye düşünmeden edemez. Edindiği bilgilerin doğruluğunu araştırırken bu konuda farklı bir görüş olabilir mi diye sormadan edemez. Farklı bir görüşün de var olabileceğini göz ardı edemez (Aslan, 2005:13).

Haber kurgusunun ardından rejiye gönderilmektedir. Haber merkezinin en önemli birimlerinden biri reji veya kontrol odasıdır. Rejide yönetmen, setteki kameralara bağlı olan monitörlerden görüntüleri seyrederek hangilerinin seçileceğine karar vermektedir. VTR operatörü ise önceden hazırlanan bantların sırası geldiğinde cihaza yerleştirerek yayına girmesini sağlar. Resim seçici ise setteki bir kameradan diğerine geçiş ve seçilen kameralardan alınan görüntülerin linke gönderilmesi işiyle görevlidir (Kelsey,1995: 14). Yukarıda ayrıntılı olarak anlatılan süreçlerden geçen haberler halkın güvenini kazanmış, ‘anchorman’ adı verilen tanıdık kişilikler tarafından seyircilere ulaştırılmaktadır.

İKİNCİ BÖLÜM

2. YEREL MEDYA VE YEREL TELEVİZYON HABERCİLİĞİ

Medya Latincede ortam, araç anlamına gelen medium kelimesinin çoğulundan gelmektedir. Türk Dil Kurumu sözlüğüne göre medya iletişim ortamı, iletişim araçları anlamına gelmektedir. Yaygın kullanımıyla medyayı kitle iletişim araçları (gazete, dergi, radyo, televizyon ve internet) olarak tanımlamak mümkündür. 20. yüzyılı pek çok sosyal bilimci iletişim çağı olarak adlandırmaktadır. Bunda kitle iletişim araçlarının pek çoğunun bu yüzyılda dogması ve olağanüstü yaygınlık kazanması önemli bir etkendir (Yaylacı, 1997: 44). Medya; telefon, ses kaseti ve CD, teyp ve müzik seti, fotoğraf makineleri, pikap ve plak, VCD ve DVD’yi de içeren, bunun dışında işitsel bir araç olan radyoyu, görsel-işitsel bir araç olan televizyonu, video, film ve müzik endüstrisini ve interaktif ortam interneti kapsayan geniş bir kavram olarak karşımıza çıkmaktadır (Hoskins vd., 2004: 1).

Medya dünyada yaşanan olaylara doğrudan ya da dolaylı olarak tanıklık edip elde ettiği bilgi ve görüntüleri hedef kitlesine ulaştırmaktadır. Medya objektif bir yaklaşımla enformasyonu iletme işlevini yerine getirmelidir. Bu anlamda Molotch ve Lester medyanın gerçek dünyaya ilişkin olayları nesnel bir yansıtıcısı olduğu kabulünü incelemişlerdir (Molotch ve Lester, 1981: 118). Medya, insanların bilme ihtiyacını objektif bir yaklaşımla ilettiği bilgilerle karşılamalıdır.

Medyanın hayatımıza girmesiyle birlikte bireyler toplumsal yaşamı bu araçlar aracılığı ile algılamaya başlamışlar ve doğal olarak bu “aracıların” gerçekliğine bağımlı hale gelmişlerdir. Teknolojinin gelişmesiyle birlikte hayatımızdaki her alanında olduğu gibi medyada da yıllar içerisinde önemli değişiklikler yaşanmıştır. Teknolojide yaşanan değişikliklerin yerel ve bölgesel medya üzerinde bir dizi etkileri oldu (Franklin ve Murphy, 1998: 2). Dördüncü kuvvet olarak adlandırılan medyanın insanların yaşamları üzerindeki etkisi oldukça büyüktür. Bu da, toplumun medyaya olan ihtiyacının artması ve onları hayatının merkezine alması sonucunu beraberinde getirmiştir. İnsanlar medyalar aracılığı ile sosyalleşmekte, haberdar olmakta, eğitilmekte ve eğlenmektedir. Neredeyse yaşamı medyalar aracılığı ile yaşamak gibi bir kaçınılmazla karşı karşıyadır. Özellikle televizyon seyretmek dünyanın pek çok yerinde en yaygın serbest zaman etkinliğidir. Günde en azından 3-4 saatini ekran karsısında geçirmeyen insan sayısı çok

azdır, bu konuda yapılmış araştırmalar özellikle Türkiye’nin bu konuda dünyada başı çektiğini göstermektedir (Bostancı, 2007: 25). Medya insan hayatı üzerindeki bu denli etkiliğiyle aslında büyük bir sorumluluğu üstlenmiş bulunmaktadır. Medya insanlara ulaştırdığı her türlü bilginin doğruluğundan emin olmak zorundadır. Medya yapacağı yayınlarını toplum üzerindeki olumlu ya da olumsuz etkilerini düşünerek yapmalıdır.

Medyayı farklı açıdan değerlendiren Chomsky, büyük medyaların ayrıcalıklı izleyicilerini diğer işyerlerine ‘satan’ kuruluşlardan oluştuğunu belirtmektedir (2012: 12).

Medyanın birtakım sorumlulukları bulunmaktadır. Medya adil ve abartısız olmalı, insanların bir şeye ulaşmak için araç olarak değil amaç olarak görmeli, haberin sonuçlarını dikkate almalı, bildirileni sunmalı ve yerinde ayrımlar yapmaktan çekinmemelidir (Almagor, 2002: 101).

Yerel kamuoyuna yönelik hareket alanı içindeki kitlenin iletişim araçları, bir bütün içinde Yerel Basın olarak nitelendirilmektedir. En az ulusal basındaki kadar önemli işlevlerle yüklü yerel basın araçlarının en büyük özellikleri, hedef kitleleri olan yöre insanları ile daha yakın bir iletişim ve yüz yüze bir etkileşim içinde olmalarıdır (Vural, 1997: 57). Yerel medya ile yaygın medya arasında hedef kitlenin genişliği, haber kaynakları ve içerikler açısından önemli farklar bulunmaktadır. Yerel medya bir bölgeye hitap ederek o bölgenin yaşadığı problemlerin gündeme getirilmesini sağlamaktadır. Yerel medya yaptığı yayınlarla bölge halkının sesi olmaktadır. Ulusal medya ise daha geniş bir kitleye yayın yaptığından ele aldığı konuları da bu çerçeve de belirlemektedir.

Yerel basın her zaman halkın sesi ve gücü olma yolunda çaba göstermiştir. Bu Osmanlı İmparatorluğunun son dönemlerinde ve Kurtuluş Savaşı yıllarında olduğu gibi günümüzde de devam etmektedir.Yerel halk için önemi gittikçe artan yerel basın, toplumsal gelişmenin ivmesidir (Kalkanlı, 2004: 3). Pavlik, genel basının yereldeki okuyucuya ulaşamadığını belirtmektedir. Pavlik, yerel televizyonların ve yerel gazetelerin o bölgeyi ilgilendiren haberleri, hem yereldeki okuyucusuna ulaştırıp hem de ulusal ve uluslar arası toplumlarla yerel arasındaki bağlantıyı kurması gerektiğini ifade etmektedir (Pavlik, 1994). Yaygın medyanın karşısında durabilecek, alternatif oluşturabilecek yapı söyle tarif edilebilir; ticari olmayan, hükümet tarafından desteklenmeyen ve büyük holdingler içinde olmayan yayın kuruluşları. Herman bu grupta örnek olarak yerel gazeteleri, bağımsız filmleri ve televizyon programlarını

saymaktadır (Edward, 1999: 299-300). Ulusal medyanın tek boyutlu ve aynı tezgahtan çıkmış gündemine karşı yerel medya ve özellikle yerel televizyonlar halkın gerçek gündemini ekranlara taşımaktadır (Yılmaz, 2005: 109).

“Elektronik basında haberler, ister kısa haberler, ister haber bültenleri, ister haber programları içinde verilsin, konuşma havasında sunulması en temel özelliğidir. Bu bakımdan, pek çok Batı ülkesinde ve ABD’de haberlerin konuşma içinde, fiil zamanı olarak şimdiki zaman kullanılarak verilmesi çok yaygın bir uygulamadır. Türkiye’de elektronik basında, son yıllarda özel radyo ve televizyonlar kurulsa bile, radyo ve televizyonun haber yapısını birbirinden ayırmak güçtür. Haberler genelde her iki kitle iletişim aracı için hazırlanmakta, araçların yapısal özelliklerine göre antene çıkarılmaktadır” (Tokgöz, 2013: 441).

Televizyon çağındaki yeni teknolojiler, yerel televizyonlara rekabet edeceği yeni televizyon kanalları kazandırmıştır. Kablolu yayınların ve daha sonra da uydu teknolojilerinin gelişimiyle hem yeni ulusal kanallara hem de yeni uydudan yayın yapacak kanallara imkân sağlanmıştır (Fitzoy, 2004: 1378). Yerel radyolar yaptıkları yayınlarda tamamen kendi bölgelerine ait programlar üretebilmişken, yerel televizyonlar ise dış alımlara daha çok fazla bağımlı kalmışlardır (Karol, 2002: 209- 210).

Bölge halkı yöresine ilişkin gelişmeleri ve olayları yerel radyo, televizyon ve gazete aracılığıyla takip etme imkanına sahiptir. Tıpkı ulusal medyada olduğu gibi yerel medyada da en güçlü kitle iletişim aracı televizyondur. Televizyon görüntü ve ses özelliğiyle insanlar üzerindeki etkisini yerel yayınlarla da sürdürmektedir. Yerel televizyonlar bölgeye ait sıkıntıları ve gelişmeleri haber programları ve ana haber bültenleriyle iletmektedir. Bu nedenle şehirlerde yayın yapan yerel televizyonlar için haberle ilgili her türlü yayın oldukça önemlidir.

Yerel televizyonlar yayınlarını hitap ettikleri kesimin istek ve beklentilerini göz önünde bulundurarak yapmalıdır. Alav, 2001 yılında Isparta halkının yerel televizyonlardan beklentilerinin ne olduğuna yönelik bir araştırma yapmıştır. Alav’ın çalışması sonucunda halkın kent merkezindeki yerel televizyonlardan özellikle kentin sorunlarına yönelik programları yayınlamalarını ve kentle ilgili haber programları yapmalarını bekledikleri sonucuna ulaşılmıştır. Bu çalışma ışığında yerel televizyonlar için en önemli yayının haber olduğu anlaşılmaktadır (174: 2001). İnsanların özelikle

yakın çevrelerinde yaşanan gelişmeleri öğrenme isteklerinden dolayı yerel televizyonlarda yayınlanan haberler oldukça önemlidir.

Yerel televizyon habercisi tarafsız bir haber yapmak zorundadır. Habercinin tek taraflı dinleyerek oluşturduğu ve yanlış bilgilerle donattığı haberler güvenirliği zedeleyerek inandırıcılığı yok etmektedir.