• Sonuç bulunamadı

Her toplumda ve her çağda görülen yabancılaşma etkisi, özellikle sanayi devrimi ile birlikte toplumun yapısında meydana gelen, köklü sosyal ve kültürel değişmelere bağlı olarak, yoğun bir şekilde yaşanmaya başlanmıştır. Bu değişimlere ilk aşamada insanların uyum sağlaması güç olsa da uzun süre içinde geliştirdikleri ve alıştıkları hayat tarzı ile yeni oluşan hayat tarzı arasındaki bocalama yabancılaşmaya neden olmuştur (MEB,2011: 13-14).

Özellikle 20. Yüzyılın son dönemlerinde bilim ve teknoloji alanındaki gelişmeler çağdaş insanın vaktinin çoğunu bilgisayar ya da televizyon ekranı karşısında geçirmesine neden olmuştur. Uzaklaşmayı ifade eden yabancılaşma kelimesinin kökenine baktığımızda ‘yabancı’ kelimesinin toplum içinde diğerleri ile bağlantısı olmayan, sağlıklı ilişki kuramayan, topluma herhangi bir uzantısı olmayan, kendini toplumdan dışlamış bireyi tanımlamaktadır (Adıgüzel, 2001: 54-55).

Kapitalist ekonomik sistemi kitle toplumu ve kitle kültürünün tüketim boyutunda anlam kazanmasına neden olmaktadır. Üretimin sürekliliğini sağlamak için

kitle psikolojisi bağlamında, reklam ve moda endüstrileriyle tüketim teşvik edilmektedir. Kültür ürünlerinin de standartlaştırılarak tüketimi özendirilmesi ile birlikte Adorno’nun da söylemiyle “kültür endüstrisi” hayat alanlarımızı kuşatmaya başlamıştır (MEB,2011: 13-14). Yalnızlık, yabancılaşma ve sosyal manada kaybolma hisleri sosyal ideal ve amaçlarda duygusal çöküşlere zemin hazırlamaktadır (Adıgüzel,2001: 63).

İnsan davranışlarının, tutum ve düşüncelerinin eylemlerinin standart hâle gelmesi ile birlikte tek boyutlu insan ve tek boyutlu toplum olgusu meydana gelmiştir. Teknolojik gelişmelerle dünyanın küresel bir köye dönüşmesi, sınırları ortadan kaldırmış olsa da milli kültür kodları ile yabancı kültür kodlarının çatışması ve uyumsuzluğu, sosyo-kültürel hayatta ikilemlere ve bunalımlara neden olmaktadır. Bu bağlamda toplumda yabancılaşma olgusu filizlenmeye başlamaktadır. Modern toplumda birey giderek yalnızlaşmakta kendine ve çevresine karşı yabancılaşmaktadır (MEB,2011: 14-16).

1. Dijital Tanışma ve Sanal Kavramsallaştırma

İnternet, bir taraftan kullanıcıları belirli bir kimliğe ve kültüre davet ederken bir taraftan kişilerin karşılıklı etkileşimine olanak tanımaktadır. Katılımcıların kendilerini yeniden tanımladıkları ve sosyal ilişkilere katıldıkları kimlikleri ile karşımıza çıktıkları görülmektedir. Özellikle arkadaş sitelerindeki sohbet odalarında kullanıcılar kendilerine yeni kimlikler oluşturarak sanal mekâna dâhil olmaktadırlar (Güzel,2006: 13).

İlişkinin başlaması ve sürdürülmesi, hem coğrafi konum bakımından hem de, iki kişinin arasında oluşan ilişki mesafesi bakımından yakınlık, sevgi anlayışı ve duygusal özellikler, çiftleri ve ilişkiyi etkilemekte önemli bir faktör olarak değerlendirilmektedir. Sanal ortamdaysa insanlar birbirine çok uzak mekânlarda oldukları düşüncesine kapılmaktadırlar. Ancak sanalda olsa aynı ortamı paylaştıklarının ve ortak sanal ağın birer parçası olduklarının farkına varılamamaktadır. Oysa sanal olarak aynı sokak, mahalle ve köy içinde yakın mekânları paylaşmaktadırlar (Yılmazçoban, 2010: 183).

2. Online Bir İlişkiye Etki Eden Faktörler

İngiltere'de yapılan bir araştırmaya göre araştırmada online flörtün mutlu bir evlilikle sonuçlanma olasılığının geleneksel yöntemlerle tanışmaktan daha fazla olduğu saptanmıştır. Sanal alem ve geleneksel yolların ilişkiler üzerindeki etkisini inceleyen uzmanlar inceleme sonucunda online ilişkilerin geleneksel ilişkilere göre mutlu bir evliliğe gitme olasılığının daha yüksek olduğunu tespit etmişlerdir. Araştırmada bu evliliklerin daha uzun sürdüğünü yönünde bir sonuca da varılmıştır (http://www.gazeteport.com.tr).

Araştırmada, sanal âlemde başlayan ilişkinin boşanma ile sonuçlanma olasılığının bir arkadaş ya da tesadüfler sonucu başlayan ilişkilere göre yüzde 25 daha az olduğu yönünde de bir açıklama yer almaktadır. Uzmanlara göre sanal alemdeki bu başarının ardında yüksek düzeydeki motivasyon yatmaktadır. Çünkü tarafların birbirlerine daha fazla odaklandığı tespit edilmiştir (http://www.gazeteport.com.tr).

a. Motivasyon

Motivasyon bir ihtiyacı gidermek için gerekli davranışları başlatan kuvvet olarak değerlendirilmektedir. İnsanların belirli bir hedefe ulaşmak ya da belirli bir durumu gerçekleştirmek için harekete geçmesi olarak tanımlanan motivasyon; teşvik etmek, etki altına almak, harekete geçirmek gibi anlamlar da taşımaktadır (Yıldırım, 2007: 3-4).

İnsan psiko-sosyal bir canlı olarak çeşitli ihtiyaçlara sahiptir. Bu ihtiyaçların bir kısmı fizyolojik ve somut olabileceği gibi, gözle görülemeyen ama son derece önem taşıyan soyut ihtiyaçlar da olabilmektedir. Birey bu ihtiyaç ve arzularını tatmin etmediği zaman bir iç dengesizlik durumu ortaya çıkmaktadır. Bu ihtiyaçlar, sosyal çevre ve kültürün etkisiyle zaman içinde yön değiştirebildiği gibi, gücünü kaybedebilir veya artırabilir. Dolayısıyla, kişinin içinde bulunduğu sosyal çevresiyle çelişmeyen arzu ve isteklerinin mutlaka karşılanması gerekmektedir (Bilegt, 2012: 29).

Motive edilmiş bir davranış amaca yönelik davranıştır ve hareketler diğerlerine nazaran daha organize edilmiş, daha yönlendirilmiş bir şekilde oluşmaktadır. Bu tür davranışların yapılışındaki canlılık, sarf edilen enerji, değişim ve dağılmaya karşı

dirençleri devam süreleri bu davranışların motive edilmiş olduklarını göstermektedir. Bu nedenle motivasyon, genellikle hedefe yönelik bir davranışlar dizisini başlatan, yönlendiren, devamını sağlayan ve neticede durduran bir süreç zinciri olarak da anlaşılmalıdır (Kaplan, 2007: 3).

İnsanların iletişim kurmada yaşadığı kaygı ve utangaçlık bireyi olumsuz etkileyen güdülerdir. Yeni iletişim teknolojilerini kullanma konusunda bireylerin geliştirdikleri isteklilik, tatmin, memnuniyet ve bu teknolojiye karşı takınılan tutum bireylerin bilgisayar ortamındaki iletişim süreçlerini olumlu güdülediklerini ortaya çıkartmıştır. İletişim sonucunda bireysel bir kazanç elde edileceği düşüncesi, bilgisayara dayalı iletişim ortamlarının kullanım sıklığının ve ortama ilişkin tatmin duygusunun olumlu bir etmen olduğu belirlenmiştir. Ayrıca bu ortamda paylaştıklarına verdiği değer ortamın ne sıklıkla kullanılacağını belirlediği gibi kişinin motivasyonunu da olumlu yönde etkileyen bir etmendir (Aydın, 2010: 39-40).

b. Doğal Ortam ve Sanal Ortam Arasındaki Farkların Ortadan Kalkması

Araştırmaya göre, çevrimiçi topluluklara üye olan İnternet kullanıcılarının %43’ü sanal topluluklarda yaptıkları edimleri gerçek topluluklarda yapıyormuş gibi güçlü bir duygu hissettiklerini belirtmişlerdir. Bu kişiler sanal dünyaların gerçeğiyle yarışmaya hazır unsurlar sunduğunu iddia etmektedirler. Bilgisayar aracılı iletişim teknolojilerinin geldiği son aşamalar olarak kullanıcılarına sunduğu alternatiflerle gerçek yaşamdaki gibi etkileşime girebilmelerine, sunulan gelişmiş görseller içinde gerçek dünyaya benzer tutum ve davranışlarını sürdürmelerine imkân tanımaktadır (Uzun, Aydın, 2012: 264,265).

Yaşamımızın büyük bir bölümünde aktif olan sanal kavramı sunduğu pek çok şey ile gerçek olduğuna inanılan ya da inandırılan bir yapı haline gelmiştir. Sanal ortamlarda oyunlar oynanmakta, sohbet odalarında muhabbetler edilmekte ve sosyal erişim sitelerinde haberler, ürünler, hizmetler, fikirler ve kültürel değerler tartışılmaktadır. Bilgisayar üzerinden erişilen sanal ortamlarda gün geçtikçe daha fazla vakit harcamaya başlayan insanlar, gerçek yaşam ihtiyaçlarını da buradan karşılamaya başlamışlardır. Kendilerine ait yeni sanal bir dünya kurarak yaşayan insanların

davranışları da değişim göstermeye başlamıştır. Hatta sanal dünya ile gerçek dünya arasındaki sınırın yok olmaya başladığı da iddia edilmektedir (Karakuş, 2012).

İnternette online flört, sanal ortam ile gerçek hayattaki sınırların giderek ortadan kalkması ve çeşitli nedenlerle sanal iletişimin tercih edilme nedenlerine değinilmiştir. Üçüncü bölümde evlilik sitelerinin konuyu nasıl değerlendirdiği ve hangi durumları göz önüne alarak ilişkile yön verdiği konusu anlatılmıştır.

III. İNTERNETTE EVLİLİĞİN SUNUMU ve KULLANICI MOTİVASYONLARI

A. İnternet Aracılı İletişimde Duyguların Yansıması

İnternet çağımızın en önemli teknolojisi durumunda olup dünya genelinde yer alan milyonlarca bilgisayarın bir arada bağlantılı bir şekilde bulunduğu geniş bir ağdır. Her yaştan her kullanıcı internet teknolojisine yoğun bir şekilde ilgi göstermektedir. Toplum ve teknoloji birbiriyle sürekli etkileşim halindedir (Kırık, 2014: 337). İnternet sosyalleşme biçimlerini, iletişim şekillerini değiştirir sanal eylemler yoluyla sosyal hareketlere ivme kazandırmaktadır. İnternet sahip olduğu ortamındaki etkileşim bir sosyal anlam taşır ve sonuç itibarı ile bir sosyal durum oluşturur (Derdiyok, 2014). Yapılan araştırmalar internet aracılığıyla tanışan insanların büyük çoğunluğunun ortak zevkleri doğrultusunda arkadaşlıklar edindiği belirlenmiştir. Bu arkadaşlıkların zamanla evliliklere dönüştüğü, sosyal mecra sayesinde tanışan insanlar arasında evlilik oranlarının da artığı saptanmıştır (http://www.ruhikizi.com/).

Chicago Üniversitesi tarafından yapılan bir araştırma, internet yoluyla tanışan çiftlerin yaptıkları evliliklerde daha mutlu olduklarını göstermiştir. Araştırma 2005 ve 2012 yılları arasında evlenen 19 binin üzerinde çifti kapsamaktadır. Araştırma sonucunda internet aracılığıyla tanışan çiftler arasında boşanma oranı yüzde 6 oranında belirlenirken, bu oran diğer çiftlerde yüzde 7,6'ya kadar yükseldiği tespit edilmiştir. Çiftlerin ne kadar mutlu olduğu ve ilgi bulduğuna dair yapılan anketlerde ise ‘online’ olarak kurulan evliliklerde tatmin puanı 5,64 olarak belirlenmiş; ancak bu oranın diğer çiftlerde 5,48'e kadar düştüğü görülmüştür (http://www.hurriyet.com.tr).

Online platformlarda tanışan çiftlerin yüzde 45'lik kısmının birbirlerini çöpçatanlık sitesinde bulduğu ve büyük bir bölümünün yaş kategorisinin 30-39 aralığından oluştuğu belirlenmiştir. Çoğunluğu çalışan ve yüksek gelir grubundan olan bu çiftlerin, etnik anlamda da çeşitlilikler gösterdiği görülmüştür. Chicago Üniversite'sinin yaptığı bu araştırmada, araştırmacıların yaptıkları gözlemlerde yüksek motivasyon ve birçok seçenek arasından karar verme gibi olanakların yer almasının bu çiftlerin birlikteliklerine daha fazla katkı sağladığını ortaya koymuştur. Daha fazla aday sayısıyla karşılaşma imkânını sunuyor olması ile eşlerini belirleme şansına sahip olan çiftlerin, doğru eşleşmeyi yakaladıkları zaman daha mutlu olduğu görülmüştür (http://www.indeksiletisim.com/).