• Sonuç bulunamadı

B. İNTERNET İLETİŞİMİ VE SANAL SOSYALLEŞME

4. Sanal İletişim ve Online Toplumun Doğuşu

21. yy.da artık internetin de gelişimiyle ortaya çıkan ve görülmeyen, hissedilmeyen, bir araya sadece net ortamında gelinebilen sanal cemaatler; kişisel ilişkiler ağının yaratılması için yeterli sayıda insanın bir araya gelmesi ile oluşan sosyal birlikteliklerdir. Yazılı kültürün gelişimiyle bu sosyal birliktelikler, insanları kendi sınırları içerisine çekerek sadece kendi hayali cemaatlerini üretmekle sınırlı kalmayıp, kültürel belleğini de yeniden düzenleyerek, yeni bir gücü temsil etmeye başlamıştır (Tozal, 2013: 3).

İnternet yeni zamanların en etkili iletişim aracıdır. Bu bağlamda ortaya çıkan sorunların toplumsal süreçlerden bağımsız olarak işlediğini düşünmek imkânsızdır. Mevcut insan sayısı kadar fikrin, aracısız bir şekilde yer aldığı bir alan haline geldiği internet ortamında toplumsal talep, denge ve gerginlikleri de içinde barındırmaktadır. Ayrıca internetin yarattığı dönüşümlerden biri de, hayatın sadece maddi yapılarını değil, daha temelde yaşantının bizzat kendisini de değiştirmiş olmasıdır (Subaşı, 2001).

İnternet ile ortaya çıkan etkileşimli iletişim süreci sayısal ortamda gerçekleştirilmekte ve sanal iletişim olarak tanımlanmaktadır. Sanal iletişim çerçevesinde bireyler ve toplumlar arasında yakınlaşma ve ortak bilgiler oluşturma ile de aynı zamanda sanal bir kültür yaratılmaktadır. Yani internet kullanıcıları, farklı yaşam koşullarında zaman ve mekândan bağımsız olarak farklı kültürde yaşayan bireylerle yakınlaşmakta ve bu süreçte de bir nevi kültürel değişim de meydana getirilmektedir (Çakır ve Topçu, 2005: 76).

Kişileri sadece bir arada tutmakla kalmayan online toplum ve topluluklar, kişilerin kendi görüş-alışverişleri sonucu oluşturdukları kararları gerçek hayatta

uygulamalarını sağlayacak bir ortam da yaratmaktadır. Kişilerarası bir birliktelik, bütünlük oluşturarak kurulan gruplara katılma olanağı sunmaktadır. Sosyal açıdan toplumda ön plana çıkamayan, çekinen biri, online toplumda bu yönünü göstermeksizin aktif olarak görüntü ve çerçevesi çizebilir, grupları yönetebilir, asosyalliğini belirtmeksizin farklı alanlarda farklı konumlarda bulunabilir (Tozal,2013: 3-4).

Kullanıcının yeni bir kimlik oluşturarak gerçek benliğinden kurtulması ve yeni bir kimlik yaratması ile yapay bir alan içinde faaliyet göstermektedir. Bu yüzden sanal ortamlar soyut varlıklar olarak tanımlanmaktadır. Sanal ortamlarda yaratılan sanal gerçeklik ile temelde insanlara kendilerini asla bulunmadıkları bir ortamda bulunmuş hissi yaratılır. Yapay gerçeklikte kullanıcıların duyuları bilgisayar modellerinden kaynaklanan yüksek çözünürlüklü görüntü ve ya seslerle uyarılmaktadır. Yani hareketli görüntü ve sesin etkisi ile görüş alanının kullanıcı ile birlikte hareket ettiği izlenimini verilmektedir (Baştan, 2009: 52-53).

Bilgisayar toplumlarında yaratılan sanal kimlikler ile kullanıcıların cinsiyetleri, görünüşleri, cinsel kimlikleri ile ilgili özellikleri nasıl değiştirdikleri, dönüştürdükleri, aynı zamanda niye birçok kimlik yarattıklarına yönelik birçok araştırma yapılmıştır. Sanal iletişim ile insanlar takma adlar kullanarak gerçek kimliklerinden kaçabilirler. İnternet teknolojisinin açtığı sanal dünya, fiziksel dünyanın bedensel, mekânsal ve zamansal sınırlarından bağımsız bir alan kurgusu üzerine inşa etme olanağını yakalayan kişilerin özgürlük adı altında başka kimliklere büründüğü bilinmektedir (Denizci, 2008: 28-30).

Sanal iletişim her geçen gün hayatımızda daha fazla yer kaplarken, insanların büyük bir çoğunluğunun aynı evin içinde bile cep telefonu ya da bilgisayarlar aracılığı ile iletişim kurdukları dikkati çekmektedir (Doğan, 2013: 3). Bu şekilde sanal ortamlarda yapılan iletişim türlerinin bireyleri yüz yüze iletişim olanağından yoksun bıraktığı ve özellikle çekingen bireyler için cezbedici olan sanal sohbet alanlarının kendi çevrelerinde arkadaşlık girişiminde bulunmalarını engellediği sosyal kavramının anlamını yitirmeye başladığı düşünülmektedir (Özer, 2011: 52-53).

a. Sanal Ortamlarda Kişilerarası İletişim

Kişilerarası iletişimin gelişimine baktığımızda sırasıyla telgraf, telefon, radyo ve televizyondan sonra en gelişmiş teknolojik alet olarak karşımıza internet çıkmaktadır. Dünya üzerinde bir milyardan fazla kullanıcısı olduğu tahmin edilen internetin, kullanıcılar arasında etkileşime olanak tanıması, katılımcıların kendilerini yeniden tanımlayabilmeleri ve sosyal ilişkide bulabilmeleri gibi özelliklere sahip olması ile kullanıcılar tarafından toplumsal bir mekân olarak görülmektedir (Güçdemir, 2010: 44- 47).

90’lı yılların başında internetin evlerde kullanılmaya başlanması ile kişiler arası iletişim yeni bir boyut kazanarak sayısal alana taşınmaya başlamıştır. Resmi ve geleneksel iletişim teknolojilerinden ayrılan özelliği ile interneti evlerinde kullanmaya başlayan bireyler, birbirleriyle iletişim kurmak için yeni bir araçtan yararlanmaya başlamışlardır. İnternetin evlerde kullanılmaya başlanmasının en önemli nedeni, iletişim için tercih edilmiş olmasıdır (İğrek, 2009: 47).

İnternetin insan psikolojisi ve sosyal hayata etkileri konusunda yapılan pek çok araştırmaya göre internet iletişiminin yüz yüze iletişime oranla sosyal etkileşimi olumsuz yönde etkileyerek zayıflattığı tespit edilmiştir. İnternet sayesinde oluşturulan sanal iletişim çerçevesinde bireyler ve toplumlar arasındaki etkileşim ile yeni iletişim sembolleri, kullanım kalıpları ve kodları ile iletişim yapısı ve işleyişinde önemli değişiklikler meydana gelmiştir (Güçdemir, 2010: 45-46).

b. Sanal Cemaatler

Sanal cemaatler, sosyal hayat ile yeni iletişim teknolojilerinin buluşmasının doğal bir sonucu olarak bilgisayar ağları üzerinde ortaya çıkmıştır. İnternetin hayatımıza girmesi ile birlikte bireyler günün büyük bir bölümünü bu kitle iletişim aracına ayırır konumuna gelmiştir. İnternet kullanıcılarının birbirleriyle bu ağlar aracılığıyla iletişime geçmesi sonucu; daha önce farklı bilgisayarları birbirine bağlayan ağlar, böylece aynı düşünce ve inanca sahip insanları bu sanal alanlarda bir araya getirmeye başlamıştır (Haberli, 2012: 122-125). Her yaştan, her kesimden, her ülkeden farklı niteliklere sahip katılımcılar oluşan bu sanal cemaatin bir üyesi

olabilmektedir. İnternet aracılığıyla yeni elektronik ortamlar yaratan sanal cemaatler bilgisayar teknolojilerinin bir aynası olarak gündeme gelmektedirler (Kırık, 2014: 340).

Sanal cemaatlerin mekânı siberuzay olarak tabir edilmektedir. Sanal cemaatlerle insanlar espri, bilimsel tartışma, ticaret ve plan yapar; beyin fırtınası yaratır, duygusal ilişkileri paylaşır, aşık olur, arkadaş bulur yada bunları kaybeder; ancak her şey onun belli bir doyuma ulaşması içindir. Taraftarları olduğu kadar aynı zamanda eleştirilen sanal cemaatler için, yabancılaşmayı arttırdığı, toplumsal ilişkileri zayıflattığı ve insanın son derece değerli olan zamanını çaldığı düşüncesi de yaygındır (Bozkurt, 2003: 7-8).

c. Toplumsal Paylaşım Ağlarında Kişilerarası İletişim

İnternet kullanıcılarının ortak bir ilgi veya ilişki içerisinde gruplanmasını sağlayan toplumsal paylaşım ağlarıdır. Farklı ilgi, amaç ve istekler doğrultusunda bir araya gelen gruplar genel olarak arkadaşlık, eğlence, magazin ve gündem konusunda fikir paylaşımı ya da alışveriş yapmak için üye olmaktadırlar (Güçdemir, 2010: 52-53). Sanal ya da online topluluklarda ortak bir ilgiyle bağlı, internet teknolojilerini kullanarak iletişim sağlayan, coğrafi olarak ayrı bireylerin beraberliği ifade edilmektedir. Sanal topluluklarda insanlar diğer insanlarla bağlantı kurdukları bir bağlılık ortamı sağlarlar. Burada önemli olan bireylerin ne paylaştıklarından öte sanal bir ortamda bir araya gelmeleridir (Akar,2010: 109).

Sosyal paylaşım ağları, kişilerin internet üzerinden iletişimlerini geliştirdikleri ve yaygın olarak kullanmaya başladıkları internet siteleridir. Kişiler, kendilerine yeni bir profil yaratarak kişisel bilgilerini sanal ortamda sosyal ağlar aracılığı ile sunarlar. Pek çok amaçla kullanılan bu ağlar, gündelik hayatında iletişim sorunu yaşayan ve yalnızlık çeken kişileri sosyal paylaşım ağlarında bir araya getirerek yeni arkadaşlar edinmesini amaçlarken, çoğu kullanıcı ise daha önceden tanıdığı arkadaşları ile sanal ortamda iletişime geçerek paylaşımlarda bulunmaktadır (Kaya,2011: 62-64).

Sosyal paylaşım ağları, bireyin oluşturduğu profil ile kişinin ününü ve statüsünü arttırma aracı olduğu gibi, bu ağların diğerlerinin bağlantılarını gözlemleyebilme ve birbirine mesaj bırakabilme özellikleri ile de ilişkilerinin durumunu da gösteren bir araçtır. Bazı siteler, farklı kitlelere hitap ederken, bazıları da ortak bir dile dayalı veya ırksal, cinsel, dinsel ya da milliyet temelli kimlikleri paylaşan bireyleri çekmektedir. Çoklu paylaşıma imkân vermesi bu sitelerin en önemli özelliklerinden birisidir (Okur, 2012: 89-91).