• Sonuç bulunamadı

TEK Toplantılarında Batı Trakya Türk Azınlığına Bakış

BATI TRAKYA TÜRKLERİNİN SOSYO-KÜLTÜREL HAYATI

B. YUNAN HÜKÜMETLERİNİN AYRIŞTIRMA POLİTİKALARI

1. Trakya Eşgüdüm Komitesi

1.1. TEK Toplantılarında Batı Trakya Türk Azınlığına Bakış

TEK 26.05.1962 tarihli 23. toplantısında komitenin daimi üyeleri H.

Koukouridis, Genel Müfettiş, Başkan, K. Stergiopoulos, Rodop Valisi, G. Metaksakis, Rodop Valiliği, Müdür, Iatridis, Evros Valiliği Müd, K. Sotirakos, Dışişleri Bakanlığı Trakya Siyasi İşler Müdürü, G. Feloukas, Albay, XI. Tümen Kurmay Başkanı, G.

Brousalis, Trakya Jandarma Komutan Vekili, D. Zoumboulaki, Yüzbaşı, Yunan İstihbarat Teşkilatı temsilcisi yanı sıra Azınlık Okulları müfettişleri Minas Minaidis ve Dimitrios Dimitriadis de bulunmuşlardır. Toplantıda bazı bütçe konuları ele alınmış ve bütçede “Pomak” öğrencilere burs verilmesi öngörülmüştür. Yunanca bilmeyen öğrencilerin bir üst sınıfa geçirilmemesi, azınlık öğretmenlerinin Yunanca bilme zorunluluğu, bazı azınlık mensubu öğretmenlerde yasak kitaplar bulunması ve bir Türk

245 Raporun baş sayfası için Bkz. Ek 25.

uyruklu öğretmenin yasak kitaplar ve Türklük propagandasından dolayı uzaklaştırılması ele alınmıştır.246

TEK 11.06.1962 tarihli 24. toplantısına her zaman katılan kişilerin dışında dönemin Yunanistan İstanbul Başkonsolosu da katılmış ve azınlıklarla ilgili konular hakkında fikir beyanında bulunulmuştur. Başkonsolos, Türkiye’nin Batı politikasından dolayı Yunanistan’la dostluğu arzuladığını belirtmiştir. Türkiye ile ilişkilerin doğal olarak Rum azınlığı da etkilediğini, İstanbul Valisinin son günlerde iyi niyet jestlerinde bulunduğunu, Türkiye’nin yakında Ortak Pazar’a üye olacağını, zira Batı’nın askeri bakımdan bunu arzuladığını belirtmiştir. Başkonsolos Türkiye’nin Ortak Pazar’a girmesi durumunda Rum azınlığın en az 20 – 30 yıl İstanbul’da tutularak yabancı yatırımların manipüle edilmesinin önemli olduğunu sözlerine eklemiştir. Başkonsolos maalesef Rumların göç “mikrobundan muzdarip” olduğunu belirterek, bunun engellenmesi gerektiğini belirtmiştir. Bunun için de en iyi yöntemin Batı Trakya’da liberal bir politika uygulanması olduğunu, Batı Trakya’da sorun olmadıkça kendilerinin daha çok şey isteme hakkına sahip olacaklarını da vurgulamış ve Türkiye ile Yunanistan arasında bir yakınlaşma olduğunu, Türkiye’nin Batı Trakya üzerinde toprak talepleri olduğunu da sanmadığını belirtmiştir. Başkonsolosun düşüncelerini belirtmesinden sonra söz alan Başkan, bazı tespitlerine katılmadığını belirtmiştir. Rumların göçünün “göç mikrobundan” değil, Türk hükümetlerinin “şeytani” baskılarından kaynaklandığını, oysa Batı Trakya’daki azınlığın devlet tarafından özellikle eğitimde yardım gördüğünü ve en verimli toprakların azınlığa ait olduğunu belirtmiştir. Ayrıca, Türk tarafının Batı Trakya’nın toprak bütünlüğüne göz diktiğini, zira Türkiye’ye göç eden azınlık mensuplarına kolaylık sağladığı ve Türkiye’nin bütçesinde Batı Trakya için özel bir bölüm olduğunu vurgulamıştır.

TEK 07.07.1962 tarihli 25. toplantısında azınlık basını ve “Pomak” köylerinde görev yapan “Pomak” öğretmenlere yapılacak yardım ele alınmıştır. Azınlık basınının tahrik edici yazılar yazmakta olduğu belirtilmiş ve konuyla ilgili olarak Türk

246 TEK (Dışişleri Bakanlığının 1940 – 16/16-5-1962 sayılı kararı) 26.05.1962 tarihli 23. Toplantı.

Dışişlerinin, Gümülcine Başkonsolosluğu’na Trakya gazetesinden Nuri Fettahoğlu, Akın gazetesinden de Hasan Hatipoğlu’nu uyarması gerektiğini bildirmesinin gerekliliği not edilmiştir. Bunun yanı sıra Türkiye’nin kontenjan öğretmenlerine azınlık çocuklarını Yunan düşmanlığıyla zehirlememeleri talimatı vermesi gerektiği belirtilmiştir. Başkan, İskeçe savcısına Trakya gazetesinin tercümelerini göndererek Nuri Fettahoğlu hakkında dava açması gerektiğini belirttiğini, ancak savcının aleyhte şahit bulamayacağını söyleyerek dava açmakta gönülsüz davrandığını ifade etmiştir. Başkan, savcıya şahitleri kendilerinin bulacağını söylediklerini belirtmiş, eski davalarda da şahitler olmasına rağmen savcının beraat istediğini, dolayısıyla anılan savcının yerinin değiştirilmesi gerektiğinin altını çizmiştir. Azınlık gazetelerine karşı, Foni Tis Rodopis gazetesinin kullanılması, bu bağlamda bu gazeteye para yardımı yapılması konusu da görüşülmüştür. Ayrıca, Azınlık mensubu bazı öğretmenlere verilecek cezalar da görüşülmüş, ancak “Türk yanlısı” suçlamanın, dayanaksız bir suçlama olacağı, zira Türkiye’nin bu öğretmenlerin işten çıkarılmaları sonucu göndereceği bir notaya bu iddiayla cevap verilemeyeceği belirtilmiştir. Ayrıca, işlerine son verilen Türk öğretmenlere, Türkiye’nin işlerine son verdiği Rum öğretmenleri yeniden göreve başlattığı takdirde, işlerine yeniden başlayabilecekleri cevabının verilmesini kararlaştırılmıştır. Bazı “Pomak” öğretmenlere 500’er drahmi para yardımı yapılması kararlaştırılmıştır.

TEK 17.08.1962 tarihli 26. toplantısı çok önemlidir. Bu toplantıda, mütekabiliyet esasına uygun olarak Batı Trakya Türk azınlığıyla ilgili politikada değişikliğe gidilmesi ve bazı önlemlerin alınması görüşülmüştür. Toplantıda Batı Trakya Türk Azınlığına uygulanan liberal politikanın İstanbul Rumlarına yarardan çok zarar getirdiği, hatta Yunanistan’ın bu politikasının bir zayıflık olarak algılandığı ve bölgenin idaresinin Atina’da değil, Ankara’da olduğu algısı uyandığı belirtilmiştir. Bu nedenlerden dolayı idari – hukuki olarak iki bölüme ayrılan önlemlerin alınmasının gerekli olduğu not edilmiştir.

Alınacak İdari Önlemler:

1. Mevcut yasaların uygulanması.

2. Vakıf İdare Heyetleri.

a. Vakıf İdare Heyetlerine yapılması kararlaştırılan idari ve işletme konularındaki denetimler yapılmalıdır. Bu denetimlerde en azından anılan heyetlerin Başkonsoloslukla olan ilişkileri ortaya çıkacaktır. Ayrıca aksi yöndeki kesin talimata rağmen, anılan heyetlerin dış yazışmaları da ele geçirilebilir. Bu durumda valilere gerekli talimatlar verilerek Vakıf İdare Heyeti Başkanı ve bir veya iki üyeyi görevden alması gerçekleştirilebilir.

b. Vakıf İdare Heyetlerinin taşınmaz mallarının mülkiyetlerinin denetim altına alınması. Taşınmazları vakıfların ellerinden almak gerekmez, sadece meselenin mali açıdan biraz hareketlendirilmesi.

3. Kaçak olarak Türkiye’ye göçenlerin Yunan vatandaşlığından ıskat edilmeleri.

4. “Müslüman” öğretmenlerin Yunanca bilmeleri zorunluluğuyla ilgili yasanın uygulanması.

5. Vakıf İdare Heyetleri tüzel kişilikler olup defterlerini Yunanca tutmakla mükelleftirler. Esasen Yunan idaresi Türkçe tutulan defterleri denetleyemez. Ayrıca defterler Yunanca tutulurken, içeride ve dış cephelerde Türkçe yazılı levhalar olması da komik kaçmaktadır. Bu nedenden dolayı sökülmeleri gerekir.

6. Derneklerdeki Türkçe yazılı levhaların değiştirilmeleri gerekir. Ayrıca anılan derneklerin Yunan Krallarının fotoğraflarını da asmaları gerekir, zira Türkiye’deki Yunan dernekleri ve okullarında Atatürk’ün birçok fotoğrafı bulunmaktadır.

7. Okulların Levhaları. İstanbul’da Yunanca yazılı levha bulunmamasına rağmen, ülkemizdeki “Müslüman” okullarında çok sayıda Türkçe levha bulunmaktadır.

Bunların Yunanca levhalarla değiştirilmeleri, eğer bu mümkün değilse, Türkçe yazıların, Yunanca yazıların 1/3’ü büyüklüğünde olmaları gerekir.

8. Sınır bölgeleriyle ilgili 2598/55 sayılı yasanın hükümlerinin derhal uygulanması.

9. “Pomak” okulları dışındaki azınlık okullarına yapılan yardımların azaltılması. Artık okulları da bizim yapmamız gerektiğini sanmaya başladılar. Bu arada Türkiye’nin bu okullara açık bir şeklide yardım etmesinden kesinlikle kaçınılmalıdır.

Bu önlemlerin bir anda değil, peyderpey alınacağını belirtilmektedir.

Hukuki Önlemler

1. 2345/20 sayılı yasanın aşağıdaki konularla ilgili olarak değiştirilmesi.

a. Vakıf İdare Heyetlerinin yeniden düzenlenerek, heyetlerde Vakıf mülklerinin alınması ve heyetlerin sadece idare ve işletmeyle sınırlandırılması. Okul idarelerinin de encümenlere nakli. Bu arada Dedeağaç Müftülüğü feshedildiğinden dolayı orada bir Vakıf İdare Heyetine gerek yoktur.

b. Şehir dışındaki vakıf mallarının idaresinin düzenlenmesi. Konuyla ilgili bir Kral İradesi mevcuttur.

c. Türklerin yaptığı gibi Vakıf mallarının Hazine Arazileri idaresi altına sokulması.

d. Müftünün kadılık hakkının elinden alınması ve “Müslümanların” kişisel ve ailevi meselelerini Yunan Mahkemeleri önünde halletmeleri.

e. Bir “Pomak” Müftülüğünün kurulması.

f. Müftülerin doğrudan seçilmelerinin kaldırılması. Bu durum şu anda bizim aleyhimizedir.

g. Zaten uygulanmayan Başmüftü ile ilgili hükümlerin iptali.

2. 3065/54 sayılı yasanın aşağıdaki gibi değiştirilmesi

a. Türk okulları yerine “Müslüman” okulları ibaresinin getirilmesi.

b. Encümenlerle ilgili bazı konuların düzenlenmesi.

c. Öğretmenlerin tayini ve özellikleri konusunda değişiklik.

Komite bu önlemlerin alınması yönünde oybirliğiyle karar almıştır. Bu arada

“Pomak” öğrencilere verilen yardımın devam edeceği de belirtilmektedir. Ayrıca tirajları düşük olan “SEBAT” ve “MİLLİYET” gazetelerine parasal yardım yapılması konusu da yer almaktadır.

TEK 15 Ekim 1962 tarihli 27. toplantısında Başkan Koukouridis yaptığı konuşmada, Batı Trakya Türk Öğretmenler Birliği’nin Türk Hükümetinden aldığı talimatları gerçekleştirmek için faaliyete geçtiğini ve derneğin başkanı Enver Kavaklı ve başkan yardımcısı Mustafa Mustafaoğlu’nun talimat almak için Türkiye’ye gittiklerini belirtmektedir. Ayrıca kendisinin valilikten ayrılmasının azınlık ileri gelenlerini sevindirdiğini, ancak alınan önlemlerin gevşemek şöyle dursun, daha da sertleştiklerini gördüklerinde hayal kırıklığına uğradıklarını belirtmiş ve yasalara uyulmasının devamının iyi olacağını, Türkiye’nin İstanbul Rumlarına yapacağı her hareketin, Batı Trakya’daki azınlığı etkileyeceğini anlaması gerektiğini sözlerine eklemiştir.

Gümülcine “Müslüman” Merkez Okuluna kayıtlarını yaptıran öğrenci sayısının azaldığı, bir önceki yıl kayıtlarını yaptıran 350 öğrenciye oranla, kayıt yaptıranların sayısının 200 olduğu kaydedilmektedir. Bu arada Vakıf İdare Heyeti Başkanı talimatıyla, okul harçlarını ödeyemedikleri bahanesiyle 75 kadar “Çingene” çocuğunun okula kabul edilmediği de belirtilmektedir. Başkan bu nedenden dolayı Vakıf İdare Heyeti’ne para yardımı yapılmasının, bu vesileyle “Çingene” toplumunun ileri gelenlerinin etkileneceğini belirtmektedir. Komite bu teklifi kabul etmiştir.

“Eski Müslüman”247 okullarından mezun olan 4 öğrencinin Gümülcine Erkek Lisesi’nin sınavlarını kazanarak okula girmeye hak kazandıkları, zira tutucu ebeveynlerinin yenilikçilerin etkisinde olan Liseye248 gitmelerini istemedikleri belirtilmektedir. Bu öğrencilerin kep giymekten muaf tutulmalarının tutucuların

247 “Eski Müslüman” terimiyle muhafazakarlar kastedilmektedir. Fakat TEK tutanakları boyunca kullanılan “Eski Müslüman” terimi muhafazakarlıktan çok öte bir anlam içermektedir. Daha çok “gerici”

bir zihniyeti ifade etmek için kullanılmaktadır. Bu nedenle metinde muhafazakar terimi yerine “eski Müslüman” terimi kullanılmıştır.

248 Celal Bayar Lisesi

arasında, özellikle de İNTİBAH isimli derneklerinde fevkalade izlenim yarattığı da belirtilmektedir. Azınlık Okulları Müfettişi Minaidis, “Pomak” okullarına asgari 1.000 Yunanca alfabe kitabının gönderilmesi gerektiğini, 2 yıl önce dağıtılanların kullanılmayacak durumda olduğunu belirtmektedir. Minaidis ayrıca “eski Müslüman”

okullarındaki 3 öğretmenin Yunan Devletinden emekliliklerini istediklerini, zira anılan kişilerin belirttiklerine göre, Kemalist görüşleri kabul etmediklerinden dolayı Türk Başkonsolosluğu tarafından azarlandıklarını ve Türk Hükümeti tarafından emekliliklerinin imkânsız olduğunu söylediklerini anlatmıştır.

Minaidis, kendi saflarındaki öğretmenlerin sayılarının azaldığını, bunun da çıkarlarına ters düştüğünü söyleyerek, anılan öğretmenlere aylık 300’er Drahmi para yardımı yapılması gerektiğini, zira ayrılan her öğretmenin yerini yenilikçilerin alacağını söylemiştir. Ayrıca Müfettiş Minaidis, Başkonsolosluğun hazırlattığı 33 soruluk bir anketin mevcut olduğunu, Başkonsolosluğun bu anketle bilgi toplamaya niyetlendiğini, anketin kendilerine Kozlukebir 2. İlkokulu “eski Müslüman” öğretmeni tarafından teslim edildiğini söylemiştir.

Toplantıda değinilen bazı hususlar:

1. Tüm “Müslüman” okullarının dış tabelaları Yunanca olacaktır. Bina içlerinde Türkçe yazılar korunabilir, ancak bunların üzerinde üç kat büyüklüğünde Yunanca yazılar olmalıdır.

2. Tüm “Müslüman” okullarındaki Yunan bayrak gönderlerinin üzerinde haç bulunması mecburidir, zira burada haç dini bir simge değil, Yunan Devletinin simgesidir.

3. Tüm öğrenim belgeleri Yunanca tanzim edileceklerdir.

Ayrıca okul kütüphanelerinde yer alan Türkçe ansiklopedi meselesinin önemli olduğu, dolayısıyla yeniden inceleneceği, “Müslüman” öğretmenlerin de, daha önce alınan kararlar uyarınca Yunanca bilgileri konusunda sınavdan geçirilecekleri ifade edilmiştir.

Karagözlü öğretmeninin Bükreş radyosuyla bir yazışma yaptığından dolayı tehlikeli bir komünist olup olmadığının incelenmesi yapılmış, sonuçta öğretmenin naif bir biçimde bu yazışmayı yaptığı, görevine son verilmesinin gerekmediği, ancak takibe alınacağı belirtilmiştir.

Vakıf İdare Heyetine de yazışmaları Yunanca yapıp yapmadığı ve Başkonsolosluğun anket formunu bulundurup bulundurmadığının anlaşılması için ani teftiş yapılması kararı alınmıştır. Muzaffer Salihoğlu ile ilgili bazı konular da ele alınmış, Komitenin kararı Muzaffer Beyin üzerine gidilmemesi, zira bir kahraman yaratılma tehlikesinin olduğu yönünde olmuştur.

Toplantıda görüşülen başka bir konu da bazı öğretmenlere ve kişilere ödenecek olan paralardır. Ayrıca, Atina’da öğrenim gören bir öğrencinin 500 Drahmi olan bursunun 700 Drahmiye yükseltilmesi kararına varılmıştır. Başkan, burs alan “Pomak”

çocuklarının sayılarının artırılması gerektiğini belirtmiştir.

TEK 14 Kasım 1962 tarihli 28. toplantısında ilk olarak daha güçlü bir istihbarat ağının kurulması, zira mevcut olanın istenileni karşılayamadığı ifade edilmiştir. Bunun yanı sıra Başkonsolosluğun güvendiği, Anadolu Ajansı temsilcisine Başkonsolosluktan haber sızdırılması için, uygun bir şekilde 50.000 Drahmi teklif edilmesi kararlaştırılmaktadır.

Raporda “Müslüman” öğretmenlerin emekliliği de ele alınmakta olup, bunun teknik bakımdan zor olduğu belirtilmektedir. Azınlık Okulları Müfettişi Minaidis, bu öğretmenlerin Başkonsolosluğa kaymalarını önlemek için kendilerine aylık bir yardımda bulunulmasını, bu vesileyle başkalarını da yanlarına çekebileceklerini ifade etmiştir.

Komite emeklilik için kendilerine başvuran tüm “Müslüman” öğretmenlere aylık 300’er Drahmi yardım yapılmasını karara bağlamıştır. Bunun yanı sıra sadece “Pomak”

öğretmenlere de 500’er Drahmi ek yardım yapılması kararlaştırılmaktadır. Başkan azınlık basınında Vakıf İdare Heyetine devlet tarafından para yardımı yapılmadığı yönündeki yakınmalara da değinmekte ve bu bağlamda İskeçe ve Gümülcine Vakıf İdare

Heyetlerine 50.000’er Drahmi yardım yapılmasını teklif etmektedir. Başkan, heyetlerin bu yardımı kabul etmekte isteksiz olacaklarını, ancak bu şekilde ellerini kollarını bağlayacaklarını da ifade etmiştir. Komite teklifi kabul eder. Toplantı sırasında ders kitapları da ele alınmıştır. Türkiye’den gelen kitaplarda aşırı milliyetçi unsurlar olduğu belirtilmiş ve bu unsurları içeren sayfaların çıkarıldığı bildirilmiştir. Bu nedenle Türk ve Yunan komisyonlarının bu olayı ele almaları gerektiği, Türkiye’nin bunu reddettiği takdirde de bahse konu kitapların Yunanistan tarafından basılması teklif edilmiştir.

Komite Minaidis’in bu konudaki tekliflerini kabul etmiştir. Toplantı sırasında yine azınlık okullarındaki Türkçe yazılı levhalar ele alınarak bu levhaların kaldırılmaması, ancak üzerlerinde üç katı büyüklüğünde Yunanca yazıların yer alması kararı verilmiştir.

İskeçe’de yayınlanan “MİLLİYET” gazetesi sahibine yardım için 65.000 Drahmilik krediyle ilgili dolaylı destek verilecektir.

TEK 13 Şubat 1963 tarihli 30. toplantısında “Müslüman” öğretmenlerin eğitimi için 220.000 Drahmi tahsis edildiği belirtilmektedir. Başkan bu eğitim programına yasalara saygılı ailelerin çocuklarının tercih edilmeleri yönünde görüş bildirmiştir.

“Pomak” öğretmenlere yardım ve Yunan devletine emeklilik dilekçeleri sunanlar için 770.000 Drahmilik ödenek ayrılmıştır. Gümülcine Valisi bölgesinde yardım için 88 kişinin başvurduğunu belirtirken, İskeçe Valisi bu sayının kendi bölgesinde 74 olduğunu ve bu sayının artmasını beklediklerini belirtmiştir. Toplantı sırasında Jandarma Komutanı, Ankara’nın azınlık öğretmenlerinin yapılan yardımları kabul etmemeleri yönündeki talimatlarını komiteye okumuştur. Azınlık Okulları Genel Müfettişi öğretmenlerin Yunan devletine bağımlı kılınmaları için bir fizibilite araştırması yapılmasını istemiştir. Başkan, “Pomak” camilerinin %100 oranında destekleneceğini, diğer camilerin ise vatandaşlar tarafından destekleneceğini bildirmiştir. Ayrıca “Pomak”

sağlık ocakları için de 60.000 Drahmi ödenek tahsis edilmektedir.

Toplantı sırasında ele alınan önemli konulardan biri de yasak bölgeyle ilgilidir.

Türk Başkonsolosluğunun dağlık bölgedeki propaganda çalışmalarını engellemek için yasak bölgenin genişletilmesi konusu ele alınmıştır. Yasak bölgede yaşayan kişilerin

özel kimlikleri olacak, yabancı uyruklular bölgeye giremeyecek, Yunan vatandaşlarından ise güven telkin etmeyenler yasak bölgeye giremeyeceklerdir. Yasak bölge “sessiz” bir şekilde genişletilecek ve Rodop dağlarının eteklerinden itibaren geçerli olacaktır. Toplantıda Rodop – Evros Türk Öğretmenler Birliğinin amaçlarından saptığı bu nedenle ikinci bir “Müslüman” öğretmenler birliğinin kurdurulması249 yönünde karar alınmıştır.

TEK 4 Temmuz 1963 tarihli 31. toplantısında İstanbul’daki azınlık okullarına Türk müdür yardımcılarının atanması konusu ele alınmıştır. Başkan Batı Trakya’daki azınlık okullarına atanan T.C. vatandaşı öğretmenleri bir tehlike olarak görmediğini, aksine asıl tehlikenin formasyonlu “Müslüman” öğretmenler olduğunu, dolayısıyla İstanbul’daki ihtiyaçlar da göz önüne alınarak T.C. vatandaşı öğretmenlerin sayılarının artırılmasında bir sakınca olmadığını belirtmektedir. Ele alınan bir diğer konu da, İstanbul’daki denetimlere misilleme olarak Vakıf İdare Heyetlerine ani denetlemelere gidilmesidir. Bu konuda farklı fikirler öne sürülmektedir. İskeçe Valisi denetimlerden bir şey çıkmayacağını, aksine bu denetimlerin İstanbul’daki azınlığa zararı dokunacağını öne sürerek denetimlerin yapılmaması teklifinde bulunmuştur. Başkan ise denetimlerin yapılmasından yana tavır koymuştur. Burada amacın her şeyden önce heyetlerin Başkonsoloslukla ilişkilerinin ortaya çıkarılması olduğudur. Komite, denetimin yapılması yönünde karar almıştır.

31. toplantıda ele alınan en önemli konu ise İskeçe’de bir Türk ortaokulu kurulmasıdır. Başkan böyle bir talebi reddetmek gibi bir hakları olmadığını ifade ettikten sonra, azınlığın okulun kuruluşuyla ilgili parayı bulmasının zor olacağını, ancak Türkiye’nin nasıl olsa bu parayı kendilerine sağlayacağını vurgulamaktadır.

Azınlık Okulları Genel Müfettişi ise İskeçe’deki azınlık öğrencilerinin sayılarının sadece 36 olduğunu, kız öğrencinin ise bulunmadığını, dolayısıyla eğitim açısından İskeçe’de bir Türk ortaokulunun açılmasının imkânsız olduğunu vurgulamıştır.

Başkanın cevabı ise bu talebi reddedemeyecekleri yönündedir. İstanbul’daki 4 ortaokula

249 Bu ikinci Birlik Medrese Mezunu Müslüman Muallimler Cemiyeti’dir.

karşılık, azınlığın Batı Trakya’da sadece 1 tane ortaokulu olduğunu belirtir. Başkan mevut yasalardan dolayı ortaokul açılması talebini geri çeviremeyeceklerini yineleyerek, Vakıf İdare Heyetinin bunun dışında tutulmasının ve idarenin encümenlere verilmesinin daha doğru olacağını vurgular ve aynı hataya düşerek mali konuların Türkiye’ye devredilmemesi gerektiğinin altını çizer. Genel Müfettiş ortaokulun bir kişi tarafından devralınmasını ve Özel Okul olarak 2545 sayılı yasaya dâhil edilmesinin doğru olacağını belirtir. Sonuçta komite bir Türk ortaokuluna karşı olmadığını, ancak bunun Vakıf İdare Heyetine değil de, özel bir şahsa ait olması gerektiği kararına varır. Türk Öğretmenler Birliğinin kapatılması için bir yol bulunmalıdır. Dimetoka Müftüsü konusu görüşülmüştür. Başkan bu konudaki taktiklerinin bu Müftülüğün ilgası olduğunu belirtir.

Önemli başka bir konu da azınlık politikasıdır. Bu politikanın iki amacı vardır.

Bunlardan biri, azınlığın uygun görülen gelişme ve eğitim seviyesi çerçevesinde tutulmasıdır. Diğeri de bölgedeki Yunan unsurunun desteklenmesi ve artırılmasıdır.

Türk propagandasının başarıları: Bunlardan ilki “Müslüman” ibaresinin “Türk”

ibaresiyle değiştirilmesi olmuştur. Türk Dernekleri, Türk okulları gibi. Ayrıca azınlık Türkçeyi kullanmaktadır. Yunan tarafınca gösterilen iyi niyetle bir verim alınamadığı gibi, bu iyi niyet zararlı olmuş ve azınlığın baskı altında olduğu yönündeki çığlıkları, İstanbul’daki soydaşlarına baskıların artmasına sebebiyet vermiştir. Mesele bir “azınlık meselesi” değil, “Millidir”. Önlem olarak karşı propaganda gerekir.

Milli Eğitim Bakanlığının alabileceği önlemler:

Azınlık okullarına yerleştirilecek Yunanlı öğretmenlerin dikkatlice seçilerek gerektiği şekilde bilgilendirilmeleri ve kendilerine rahat yaşam şartları sağlanması.

Yunanlı öğrencilere önem verilerek, kendilerini özellikle beden eğitimi dersleri nedeniyle Türklerden aşağı hissetmemelerinin sağlanması.

Diğer bakanlıkların alabileceği önlemler:

Batı Trakya’ya yerleşmeyi Yunanlılar için çekici hale getirmek. Azınlık için Türk tanımlamasının kullanılması hata olmuştur, zira azınlık, % 62 oranında Türklerden,

%27 oranında “Pomaklardan” ve %11 oranında “Çingenelerden” oluşmaktadır. Eski isim geri getirilebilir, ancak bu sadece yasayla gerçekleşebilir ve şu an güçlü olan Ankara’nın tepkisini çekmek gibi bir tehlike mevcuttur. Eğer Türkler İstanbul’daki azınlığın tanımını “Rum”dan “Ortodoks”a çevirirlerse, o zaman “Müslüman” tanımı kendiliğinden gelecektir. Başkan Batı Trakya’dan göçün yasaklanması yönünde

%27 oranında “Pomaklardan” ve %11 oranında “Çingenelerden” oluşmaktadır. Eski isim geri getirilebilir, ancak bu sadece yasayla gerçekleşebilir ve şu an güçlü olan Ankara’nın tepkisini çekmek gibi bir tehlike mevcuttur. Eğer Türkler İstanbul’daki azınlığın tanımını “Rum”dan “Ortodoks”a çevirirlerse, o zaman “Müslüman” tanımı kendiliğinden gelecektir. Başkan Batı Trakya’dan göçün yasaklanması yönünde