• Sonuç bulunamadı

Tefsir Rivayetlerleri

B) ez-Zemahşerî’nin İlmi Kişiliği

I. BÖLÜM

1.2. ZEMAHŞERÎ TEFSİRİ’NİN RİVAYETLERİNİN KAYNAKLARI VE

1.2.2. el-Keşşâf‘ın Rivayet Türleri

1.2.2.2. Tefsir Rivayetlerleri

96

.خزربلاٌوهو”366 Burada açıkça tabiin isimleri görülmektedir. Diğer taraftan bakıldığında bazı ifadeler hiçbir işaret olmadan veya isim belirtilmeden kullanılmaktadır. “ٌ َكُبِجْعُيٌ ْنَمٌِساَّنلاٌ َنِمَو

ٌِماصِخْلاٌُّدَلَأٌ َوُهَوٌِهِبْلَقٌيِفٌامٌىلَعٌَ َّاللٌَُّدِهْشُيَوٌايْنُّدلاٌِةايَحْلاٌيِفٌُهُلْوَق” “İnsanlardan öylesi de vardır ki, dünya hayatına ilişkin sözleri senin hoşuna gider. Bir de kalbindekine (Sözünün özüne uyduğuna) Allah’ı şahit tutar. Hâlbuki o, düşmanlıkta en amansız olandır.”367 Bu ayette geçen “ٌ ْنَم

ٌُهُل ْوَقٌ َكُبِجْعُي/ Sözleri senin hoşuna gider” bölümünde şöyle bir ifade kullanır: “ٌنبٌسنخلْاٌوهو

ٌملسوٌهيلعٌ َّاللٌَّىلصٌ َّاللٌَّلوسرٌىقلٌاذإٌ،قطنملاٌولحٌلاجرٌناكٌقيرش

ٌ:لاقوٌملسمٌهنأوٌهبحيٌهنأٌىعداوٌلوقلاٌهلٌنلاأ

.قداصٌ ىنأٌ َّاللٌَّ ملعي” “O Ahnes b. Şerik, tatlı sözlü bir adamdı. Allah Resulü (sav), ile karşılaştığında onunla yumuşak konuşur, onu sevdiğini iddia eder ve Allah biliyor ki ben doğru söylüyorum diyerek İslam’a girdiğini ifade ederdi.”368 ifadeye bakılınca bu ifade herhangi bir rivayet gibi görülmemektedir. Ancak araştırıldığında bu sözün ٌنموٌ":يدسلاٌنع

ٌنبٌسنخلْاٌيفٌتلزنٌ:لاقٌ،"ماصخلاٌُّدلأٌوهوٌهبلقٌيفٌامٌىلعٌاللٌَّدهشُيوٌايندلاٌةايحلاٌيفٌهُلوقٌكبجعُيٌنمٌسانلا

ٌقيرش

يفقثلا”369 şeklinde Süddi’den alınan bir maktu‘ rivayet olduğu anlaşılmaktadır. “

97

arasındadır. Kaynak kitap, tefsir olunca bu sistem çerçevesinde atıflar çeşitlilik arz etmektedir. Hadis, tefsir, tarih, dil gibi kaynak çeşitliliği arasında kullanım şekli, miktarı, niteliği ve niceliği farklıdır. Bu çeşitlilik arasında tefsir rivayetlerinin ve kaynaklarının ortaya çıkarılması çalışmanın gerekliliğidir.

ez-Zemahşerî’nin yararlandığı hadis kaynakları daha önce gösterilmeye çalışılmıştı.

Şimdi ise tefsir kaynaklarından bahsetmeye çalışılacaktır. ez-Zemahşerî’nin bu kaynaklardan yararlanmasının iki şekilde olduğu görülmektedir.

1. İsim belirtilmek suretiyle atıfta bulunma 2. İsim belirtilmeksizin yararlanma

1.2.2.2.1. İsim Belirtilerek Atıfta Bulunma

Müfessirin kullandığı iki çeşit rivayet vardır. Bunlardan birincisi hadis rivayeti dediğimiz peygamber, sahabe ve tabiin rivayetleridir ki bunlar hangi amaçla söylenirse söylensin; yani ister sebebi nüzul, ister bir ayeti tefsir, isterse bir konuya açıklık getiren istişhad için olsun bunların hepsine hadis rivayeti denilmektedir. Tefsir rivayetinden maksadın ise tefsirle ilgili hadis rivayetleri değil, bunların dışında ez-Zemahşerî’den önce yaşamış müfessirlerin ve tebe-i tabiinin görüşleridir. Tefsir rivayeti denilince çalışmanın içerisinde bu tanım kastedilmekte ve ez-Zemahşerî’nin kendisinden önceki görüşlerden iki şekilde yaralandığı belirtilmektedir.

ez-Zemahşerî, tefsir yaparken rivayetleri bazen müfessirlerin görüşlerine katılmak için istişhad olarak, bazen de eleştirmek, (doğru bir düşünce ve iyi bir tefsir olmadığını belirtmek) için kullanmıştır. Bu kaynakları Mukātil (ö. 150/767), el-Ferrâ (ö. 207/822),

ez-98

Zeccâc (ö. 311/923) ve et-Tahâvî (ö. 321/933) gibi müfessirlerin adından söz ederek belirttiği gibi, bazen de bu kaynaklarda bulunan el-Fudayl b. İyâz(ö. 187/803), İbn Uyeyne (ö. 198/814), el-Kelbî el-Kûfî (ö. 146/763), İbnü’l-Mukaffa‘(ö. 142/759), es-Sevrî el-Kûfî (ö. 161/778), Vehb b. Münebbih(ö. 114/732) ve Saîd b. Müseyyeb(ö. 94/713) gibi tebe-i tabiin isim ve görüşlerinden söz ederek rivayetlerde bulunmuştur.

ez-Zemahşerî bu görüşleri zeminine göre kullanmaya çalışmaktadır. “ٌَفِّفَخُيٌ ْنَأٌُ َّاللٌَُّديِرُي

ٌ افيِعَضٌ ُناسْنِ ْلإاٌَقِلُخَوٌْمُكْنَع” “Allah, sizden (yükümlülükleri) hafifletmek istiyor. Çünkü insan zayıf yaratılmıştır.”370 ayetinde geçmekte olan “ٌ افيِعَضٌ ُناسْنِ ْلإاٌَقِلُخَو/Çünkü insan zayıf yaratılmıştır”

ifadesini .تاعاطلاٌ قاشمٌ ىلعوٌ تاوهشلاٌ نعٌ ربصيٌ لا “Şehevi arzulara karşı direnemeyen, itaatin zorluklarına karşı da sabredemeyen” şeklinde tefsir etmektedir. Bu tefsirini desteklemek için şöyle bir rivayette bulunmaktadır. “ٌمهاتأٌلاإٌطقٌمدآٌىنبٌنمٌناطيشلاٌسيأٌامٌ:بيسملاٌنبٌديعسٌنعو

إٌ تبهذوٌ ةنسٌ نونامثٌ ىلعٌ ىتأٌ دقفٌ ،ءاسنلاٌ لبقٌ نم

.ىرخلْابٌ وشعأٌ انأوٌ ىنيعٌ ىدح ” “Said b. Müseyyeb:

“Şeytanın insana karşı asla ümidi kırılmaz! Özellikle onlara kadınlar tarafından yaklaşır.

Bana seksen yıldır gelmektedir. Öyle ki, gözlerimden biri kör olurken diğeri de bulanık görmektedir.” dedi.”371

Yine ez-Zemahşerî, “ٌا بُنُجٌ َلاَوٌ َنوُلوُقَتٌاَمٌاوُمَلْعَتٌىَّتَحٌىَراَكُسٌ ْمُتْنَأَوٌَة َلاَّصلاٌاوُبَرْقَتٌ َلاٌاوُنَمآٌ َنيِذَّلاٌاَهُّيَأاَي

ٌ َنِمٌْمُكْنِمٌ دَحَأٌَءاَجٌْوَأٌٍرَفَسٌىَلَعٌْوَأٌىَضْرَمٌْمُتْنُكٌ ْنِإَوٌاوُلِسَتْغَتٌىَّتَحٌٍليِبَسٌيِرِباَعٌ َّلاِإ

ٌ ءاَمٌاوُدِجَتٌْمَلَفٌَءاَسِّنلاٌُمُتْسَم َلاٌ ْوَأٌِطِئاَغْلا

ا روُفَغٌا وُفَعٌ َناَكٌَ َّاللٌَّ َّنِإٌ ْمُكيِدْيَأَوٌ ْمُكِهوُجُوِبٌاوُحَسْماَفٌا بِّيَطٌا ديِعَصٌاوُمَّمَيَتَف” “Ey iman edenler! Sarhoş iken ne söylediğinizi bilinceye kadar, bir de -yolcu olmanız durumu müstesna- cünüp iken yıkanıncaya kadar namaza yaklaşmayın. Eğer hasta olur veya yolculukta bulunursanız veyahut biriniz abdest bozmaktan gelince ya da eşlerinizle cinsel ilişkide bulunup, su da bulamazsanız o zaman temiz bir toprağa yönelip, (niyet ederek onunla) yüzlerinizi ve

370 en-Nisa 4/28.

371 es-Sa’lebî, el-Keşf ve’l-Beyân, 3/291; ez-Zemahşerî, el-Keşşâf, 1/491.

99

ellerinizi meshedin. Şüphesiz Allah, çok affedicidir, çok bağışlayıcıdır.”372 ayetinde geçen

“اًبِّيَط اًديِعَص” kavramını “".هريغٌوأٌناكٌابارتٌ،ضرلْاٌهجوٌديعصلاٌ:جاجزلاٌلاقو” “ez-Zeccâc dedi ki;

“Sa‘îd, toprak olsun veya olmasın yeryüzüdür.”373 şeklinde Zeccâc’ın adını vererek açıklamaktadır.374

1.2.2.2.2. İsim Belirtilmeksizin Yararlanma

Tefsir rivayetlerinin bir kısmı, hadis rivayetlerinde olduğu gibi “denildi ki” kalıbı kullanılarak verilmekte, bir kısmı da hiçbir şey belirtilmeksizin, bir rivayet olduğu anlaşılmaksızın, sanki kendi görüşüymüş gibi ifade edilmektedir. Bunlar araştırıldığında bazıları tefsir rivayetleri olarak karşımıza çıkmaktadır.

ez-Zemahşerî Bakara Sûresi’ndeki; “ٌ َنوُكَيَوٌِساَّنلاٌىَلَعٌ َءاَدَهُشٌاوُنوُكَتِلٌا طَسَوٌ ةَّمُأٌ ْمُكاَنْلَعَجٌ َكِلَذَكَو وُسَّرلاٌُعِبَّتَيٌ ْنَمٌَمَلْعَنِلٌ َّلاِإٌاَهْيَلَعٌ َتْنُكٌيِتَّلاٌَةَلْبِقْلاٌاَنْلَعَجٌاَمَوٌا ديِهَشٌْمُكْيَلَعٌُلوُسَّرلا

ٌ ةَريِبَكَلٌ ْتَناَكٌ ْنِإَوٌِهْيَبِقَعٌىَلَعٌ ُبِلَقْنَيٌ ْنَّمِمٌَل

ٌِذَّلاٌىَلَعٌ َّلاِإ

ٌ ميِحَرٌ فوُءَرَلٌ ِساَّنلاِبٌَ َّاللٌَّ َّنِإٌ ْمُكَناَميِإٌ َعيِضُيِلٌُ َّاللٌَّ َناَكٌاَمَوٌُ َّاللٌَّىَدَهٌ َني ” “Böylece, sizler insanlara birer şahit (ve örnek) olasınız ve Peygamber de size bir şahit (ve örnek) olsun diye sizi orta bir ümmet yaptık. Her ne kadar Allah’ın doğru yolu gösterdiği kimselerden başkasına ağır gelse de biz, yönelmekte olduğun ciheti ancak; Resul’e tabi olanlarla, gerisingeriye dönecekleri ayırt edelim diye kıble yaptık. Allah, imanınızı boşa çıkaracak değildir.

Şüphesiz Allah, insanlara çok şefkatli ve çok merhametlidir.”375 ayetinin tefsirinde geçmekte olan “ٌْمُكَناَميِإٌ َعيِضُيِلٌُ َّاللٌَّ َناَكٌاَمَو/Allah, imanınızı boşa çıkaracak değildir” ifadesi şu

372 en-Nisa 4/43.

373 ez-Zemahşerî, el-Keşşâf, 1/504; ez-Zeccâc, Meʿâni’l-Ḳurʾân, 2/56.

374 ez-Zemahşerî, yaklaşık olarak bu tür 320 rivayetten yararlanmaktadır.

375 el-Bakara 2/143.

100

şekilde açıklanmaktadır: ةعئاضٌريغٌهتلاصفٌليوحتلاٌلبقٌسدقملاٌتيبٌىلإٌىلصٌناكٌنمٌ:ليقو “Denildi ki,

“her kim kıble değişimi olmadan önce Kudüs’e doğru namaz kılmışsa onun namazı zayi değildir.”376 Bu ifade bir tefsir rivayeti olarak ez-Zeccâc’da377 yer almaktadır.378

1.2.2.2.3. Rivayetin Karıştırılması

ez-Zemahşerî, klasik yöntem çerçevesinde tefsirinde dil, şiir, deyim ve rivayetler gibi çeşitli malzemelerden yararlanmış, kullandığı bazı rivayetlerin bir kısmı kaynaklarla lafız olarak tamamen örtüşürken, bir kısmı da yakın anlamlı olduğu görülmüştür. Ancak az da olsa bazen rivayetlerde karıştırılma da sözkonusudur.

ez-Zemahşerî Bakara Süresi’nde geçen; “ٌاَهَق ْوَفٌاَمَفٌ ةَضوُعَبٌاَمٌ لاَثَمٌ َبِرْضَيٌ ْنَاٌىيْحَتْسَيٌ َلاٌٌَٰ اللٌَّ َّنِا

ٌاَذاَمٌ َنوُلوُقَيَفٌاوُرَفَكٌ َنيذَّلاٌاَّمَاَوٌ ْمِهِّبَرٌ ْنِمٌ ُّقَحْلاٌُهَّنَاٌ َنوُمَلْعَيَفٌاوُنَمٰاٌ َنيذَّلاٌاَّمَاَف

ٌهِبٌىدْهَيَوٌا ريثَكٌهِبٌ ُّلِضُيٌ لاَثَمٌاَذـٰهِبٌُ ٰ اللٌََّداَرَا

ٌَنيقِساَفْلاٌ َّلاِاٌ هِبٌ ُّلِضُيٌ اَمَوٌ ا ريثَك” “Allah, bir sivrisineği, ondan daha da ötesi bir varlığı örnek olarak vermekten çekinmez. İman edenler onun, Rablerinden (gelen) bir gerçek olduğunu bilirler. Küfre saplananlar ise, Allah, örnek olarak bununla neyi kastetmiştir? derler.

(Allah) onunla birçoklarını saptırır, birçoklarını da doğru yola iletir. Onunla ancak fasıkları saptırır.”379 ayetin tefsirini yaparken orada geçen «اهقوفٌ امف» (onun ötesinde) sözcüğünü açıklamaya çalışır. Bu açıklama esnasında bazı rivayetlerden yararlanır. O rivayetlerden birisi şöyledir; “ ٌٌ:ملاسلاوٌةلاصلاٌهيلعٌهلوقٌيفٌةلمنلاٌةبخنٌوحنٌيهوٌةلقلاٌيفٌاهزواجتوٌام

376 ez-Zemahşerî, el-Keşşâf, 1/199.

377 Zeccâc’daki rivayet şöyledir: “ٌمارحلاٌتيبلاٌىلِإٌةلبقلاٌل وحُتٌنأٌلبقٌسدقملاٌِتْيبٌىَلإٌىَّلَصٌناكٌنمٌيأ مئاقٌهباوثوٌةعئاضٌريغٌهُتلاصفٌةكمب” ez-Zeccâc, Meʿâni’l-Ḳurʾân, 1/221.

378 Bu tür rivayetler yaklaşık olarak 330 civarlarındadır.

379 el-Bakara 2/26.

101 هاياطخلٌةرافكٌوهفٌهوركمٌنمٌنمؤملاٌباصأ

ٌ

ةلمنلاٌةبخنٌىتح ”380 “Mü’mine isabet eden hoşlanmadığı her

şey hatalarına kefarettir. Bir karınca ısırığı olsa bile...” burada “onun ötesinde”

kelimesinin azlık ifade ettiğini “karınca ısırığıyla” açıklamaya çalışmaktadır. Sanki “ ِةَبْكهنلا”

kelimesiyle “ةبخنلا” kelimesi karıştırılmış ve diğer kelimelerde yaklaşık anlamlarla ifade edilmiş gibidir. Zira burada “peygamberin sözü” dediği kısım bu ifadenin bir hadis rivayeti olduğunu göstermektedir. Fakat bu rivayet, hiçbir hadis ve tefsir kitabında bu şekliyle mevcut değildir. Bir önceki hadis kaynaklarında kitap ismi olarak sadece Sahih-i Müslim’den bahsetmişti, şimdi bu rivayetin Müslim’deki karşılığını rivayet olarak görelim.

Gerek bu hadis, gerekse benzer hadisler şu şekildedir: «،اَهُبَكْنُيٌِةَبْكَّنلاٌىَّتَحٌ، ةَراَّفَكٌُمِلْسُمْلاٌِهِبٌ ُباَصُيٌاَم

»381 böylece hadis metninin karıştırılmış olduğu görülmektedir. Zira ez-Zeylaî çok garip bir hadis olduğunu, İbni Hacer bütün araştırmalarına rağmen göremediğini,382 el-Askalanî de

“ةبخنلا” ifadesiyle bulamadığını ifade etmektedir.383 Böylece bu hadisin karıştırıldığı tahmin edilmektedir. Bir ihtimal olarak ta ez-Zemahşerî’nin bizlerin ulaşamadığı veya elde edemediği bir hadis kaynağından aldığı düşünülebilir, fakat “ةبخنلا” kelimesinin anlamı da bu ihtimale müsaade etmemektedir. Zira “ةبخنلا” seçilmiş elit anlamını içermektedir.

İşin garip yönü ise şudur; bu hadisi ez-Zemahşerî’den olduğu gibi alıp kanıt gösteren müfessirler ve muhaddisler de aynı hatayı sürdürmüşlerdir. Bunlar arasında Ebûssuûd (ö. 982/1574),384 Beydavî, (ö. 685/1286)385 İbni Aşur,(ö. 1879/1973)386 Ali

380 ez-Zemahşerî, el-Keşşâf, 1/120.

381 “Müslümanın karşılaştığı her müsibet ona kefarettir, hatta sıkıntılardan küçük bir felakete dûçar olması da dahil…” Müslim, “el-Birr ve’s-Sıla ve’l-Edeb”, 2574 (4/1993).

382 ez-Zeylaî, Tehricu Ehadisi’l- Keşşâf, 1/58

383 Ebu’l-Hasen Nurettin Ali b. Sultan Mehmed el-Here6/ Mirkatü’l-Mefatih Şerhü Mişkatü’l-Mesabih, (Beyrut: Dâru ’l-Fikr, 2002), 3/1139.

384 Ebüssuûd Efendi, İrşâdü’l-Akli’s-Selîm, 1/73.

102

Kārî (ö. 1014/1605),387 İbnü’l-Esîr (ö. 606/1210),388 el-Fettenî (ö. 986/1578)389 gibi isimleri görebiliriz.

Karıştırılan başka bir rivayet örneği de şöyledir. Önce ez-Zemahşerî’nin rivayetini sunalım: “ٌتتأفٌ.اهبحيٌوهوٌهضغبتٌتناكوٌسامشٌنبٌسيقٌنبٌتباثٌتحتٌتناكٌىبأٌنبٌاللٌَّدبعٌتنبٌةليمجٌنأٌىور

ٌهيلعٌبيعأٌامٌاللَّوٌ،ءيشٌهسأروٌىسأرٌعمجيٌلاٌ،تباثٌلاوٌانأٌلاٌ،اللٌَّلوسرٌايٌ:تلاقفٌملسوٌهيلعٌاللٌَّىلصٌاللٌَّلوسر فٌرفكلاٌهركأٌىنكلوٌ،قلخٌلاوٌنيدٌيف

ٌوهٌاذإفٌةدعٌيفٌلبقأٌهتيأرفٌءابخلاٌبناجٌتعفرٌىنإٌ،اضغبٌهقيطأٌامٌ،ملاسلإاٌي

ٌيفٌناكٌعلخٌلوأٌوهوٌاهبٌهنمٌتعلتخافٌةقيدحٌاهقدصأٌدقٌناكوٌ،تلزنفٌ.اهجوٌمهحبقأوٌةماقٌمهرصقأوٌاداوسٌمهدشأ ملاسلإا” “Rivayet edilmiştir ki, Abdullah İbni Übey’in kızı Cemile ki Sabit b. Kays eş-Şammaz’ın karısıdır, Eşi onu sevdiği halde o kocasından nefret ederdi. Peygambere (sav) gelerek “ya Rasülallah, ne benim ne de Sabitin başı bir şey (yastık üzerinde) birleşmez.

Ben onu dini ve ahlakıyla ayıplayamam. Fakat ben İslam’a girdikten sonra küfürden hoşlanmam. Ona nefretten dolayı tahammül edemiyorum. Ben çadır tarafına çıktığımda onu birkaç kez karşı karşıya gelerek gördüm. Baktım ki insanların en siyahı, boyu en kısa olanı, yüzü en çirkin olanıdır.” diyerek boşanmak istediğini ifade etti. Böylece ayet inmiş

385 Nasuriddin Ebu Said Abdullah b. Ömer b. Muhammed eş-Şirazi el-Beyda6/ Enrau’t-Tenzil ve Esraru’t-Te’vil, (Beyrut: Dâru İhyai’t-Turasi’l-Arabî, 1413/1993), 1/63.

386 İbn Aşur, 1/362

387 Ali el-Kārî Mirkātü’l-Mefâtîh, 3/1139.

388 Ebü’s-Seâdât Mecdüddîn el-Mübârek b. Esîrüddîn Muhammed b. Muhammed eş-Şeybânî el-Cezerî, en-Nihâye fi Ğaribi’l-Hadis ve’l-Eser, (Beyrut: Mektebetü’l-İlmiyye, 1979), 5/30.

389 Cemaluddin Muhammed Tahir b. Alî el-Fettenî es-Sıddıkî el-Kucuratî, Mecmaʿu Biḥâri’l-Envâr Fî Ġarâʾibi’t-Tenzîl Ve Leṭâʾifi’l-Aḫbâr, (b.y. Meclisi Daireti’l-Mearifi’l-Osmaniye, 1387/1967), 4/673.

103

oldu. Kocası ona mihir olarak bir bahçe vermişti. O bahçeyi hulu (boşanmasına karşılık) olarak verip boşanması İslam’da ilk hulu boşama hadisesi olarak kayıtlara geçti.” ”390

Bu rivayeti birde et-Taberî Tefsirî’nden nakledelim: “ٌناكٌلهٌ،ةمركعٌلأسٌهنأٌزيرحٌيبأٌنع

ٌاللٌَّىلصٌاللٌَّلوسرٌتتأٌاهنأٌ،يبأٌنبٌاللٌَّدبعٌتخأٌ،ملاسلإاٌيفٌناكٌعلخٌلوأٌنإٌ:لوقيٌسابعٌنباٌناكٌ:لاقٌ؟لصأٌعلخلل

ٌوهٌاذإفٌ،ةدعٌيفٌلبقأٌهتيأرفٌ،ءابخلاٌبناجٌتعفرٌينإٌ!ادبأٌءيشٌهسأروٌيسأرٌعمجيٌلاٌاللٌَّلوسرٌايٌ:تلاقفٌملسوٌهيلع

ٌتدرٌنإفٌ،ةقيدحٌ!يلامٌلضفأٌاهتيطعأٌينإٌ،اللٌَّلوسرٌايٌ:اهجوزٌلاقٌ!اهجوٌمهحبقأوٌ،ةماقٌمهرصقأوٌ،اداوسٌمهدشأ امهنيبٌ قرففٌ :لاقٌ !هتدزٌ ءاشٌ نإوٌ ،معنٌ :تلاقٌ "ٌ ؟نيلوقتٌ ام":لاقٌ !يتقيدحٌ ىلع"391 Bu iki rivayette bazı farklılıklar göze çarpmaktadır. Bunların bir kısmı musanniften bir kısmı da rivayetten kaynaklanan farklılıklar/karışıklıklardır.

Rivayetlerde “.اهبحيٌ وهوٌ هضغبتٌ تناكو” “Eşi onu sevdiği halde o kocasından nefret ederdi” kısmı yokken ez-Zemahşerî rivayetinde bu cümleye yer verilmiştir. Öyle anlaşılıyor ki müfessir ya hanım efendinin “insanların en kısası, en çirkini ve en siyahı...”

gibi sözlerinden dolayı bu fazlalığı bir yorum olarak belirtmiştir veya başka kaynaktan392 bu ifade konusunda yararlanmıştır.

Rivayetlerdeki karışıklığa gelince; bu hadis “Kays’ın oğlu Sabit’in eşinden”

bahsetmektedir. Ancak bu kadının adı “bazen cemile, “ةليمج” bazen de “لهس تنب ةَبيِبَح” “Sehl kızı Habibe” olarak rivayet edilmekle kalmamış, Cemile, Abdullah b. Ubey b. Selül’ün kızı mı, “تنب” yoksa kız kardeşi mi? “تخأ” olduğu konusunda da bir karmaşaya neden olmuştur.

390 ez-Zemahşerî, el-Keşşâf, 1/270.

391 et-Taberî, Câmiʿu’l-Beyân, 4/552.

392 Bu rivayetin farklı bir varyantı Begavî tefsirinde şu şekilde bulunmaktadır: “ٌَةَليِمَجٌيِفٌ ْتَلَزَن

ٌُضَغْبَتٌ ْتَناَكَوٌ،ٍساَّمَشٌ ِنْبٌِسْيَقٌنبٌتباثٌ َتْحَتٌ ْتَناَكٌ،ٍلْهَسٌِتْنِبٌَةَبيِبَحٌيفٌ:لاقيوٌ،يبأٌنبٌاللٌَِّدْبَعٌِتْنِب

ٌاَهُّبِحُيٌ َوُهَوٌُه

ٌ َناَكَف

اَهَج ْوَزٌِهْيَلِإٌ ْتَكَشَفٌاَهاَبَأٌ ْتَتَأَفٌ م َلاَكٌاَمُهَنْيَب …” ; el-Beğavî, Maâ’limü’t-Tenzil, 1/305. bu rivayet ez-Zemahşerî rivayetine benzememektedir.

104

Bazı rivayetlerde ise isim verilmeksizin “...ِتَتَأٌٍسْيَقٌِنْبٌِتِباَثٌَةَأَرْماٌ َّنَأ” “Sabit b. Kays’ın eşi...”393 şeklinde ifade edilmek suretiyle karışıklıktan uzak durulmaktadır. Bu konu müdakkiklerin de dikkatini çekmiş ve işin içinden çıkamayınca “Habibe’yle Cemile, ikisi birlikte Kays oğlu Sabit’in nikâhındaydılar ve birlikte bu olay yaşandığından rivayetler bu sebeple farklılık göstermiştir”394 diyerek durumu kurtarmaya çalışmışlardır.395

Bir diğer rivayet ise; “ا ريِدَقٌ َكِلَذٌ ىَلَعٌ ُ َّاللٌَّ َناَكَوٌ َنيِرَخآِبٌ ِتْأَيَوٌ ُساَّنلاٌ اَهُّيَأٌ ْمُكْبِهْذُيٌ ْأَشَيٌ ْنِإ” “Ey insanlar! Allah dilerse sizi yok eder ve başkalarını getirir. Allah, buna hakkıyla gücü yetendir.”396 ayetinin akabinde söylenen rivayettir. Zira bu ayetin “ َنيِر َخآِب ِتْأَيَو/Başkalarını getirir” kısmında yapılan tefsir çerçevesinde dikkat çeken; “ٌ َّاللٌَّلوسرٌبرضٌتلزنٌاملٌاهنأٌىوريو

اذهٌموقٌمهنإٌ:لاقوٌناملسٌرهظٌىلعٌهديبٌملسوٌهيلعٌ َّاللٌَّىلص

،

ٌٌ

.سرافٌءانبأٌديري ” “Rivayet edildi ki: “Bu ayet

393 Ebû Abdillâh Muhammed b. İsmâîl b. İbrâhîm el-Cu‘fî el-Buhârî, el-Câmiʿu’ṣ-ṣaḥîḥ, nşr. Muhammed Züheyr b. Nasr (b.y.: Dâru Tavki’n-Necât, 1422/2001), “Kiâtbu’t-Talâk” (No. 5273); en-Nesâî, es-Sünenü’l-Kübrâ, ““Kiâtbu’t-Talâk”, 35 (No. 5627); et-Taberanî, Mucemü’l-Kübra, 11/347; Ebü’l-Hasen Alî b. Ömer b. Ahmed ed-Dârekutnî, es-Sünen, thk. Şuayb el-Arnavûd, (Beyrut: Müessesetü’r-Risale, 1424/2004), 4/376; el-Beyhakî, Sünen-i Kübra, 7/511; el-Beğavî, Şerü’s-Sünne, 9/194.

394 Bu ifadelerin kaynağı ve ibaresini de belirtmekte yarar vardır. “ٌ ثيداحلْاٌ هذهٌ نمٌ نيبتٌ دقو

ٌةحيحصلاٌتاياورلاٌنمٌاهريغٌنموٌ:ةعبرلْا

-ٌتنبٌةليمجٌيهأٌ:سامشٌنبٌسيقٌنبٌتباثٌنمٌتعلتخاٌنميفٌفلاتخلاا

ٌحتفلاٌيفٌظفاحلاٌهحجرٌيذلاٌوهوٌ.هنمٌاتعلتخاٌامهاتلكٌامهنأٌحجارلافٌ؟لهسٌتنبٌةبيبحٌمأٌلولسٌيبأٌنبٌاللٌَّدبع 9

ٌ:

350ٌ فلاتخاوٌ نيقيرطلاٌ ةحصوٌ نيربخلاٌ ةرهشلٌ .نيتأرملاٌ اتعقوٌ ناتصقٌ امهنأٌ رهظيٌ يذلاو"ٌ :لاقٌ .هاضتراوٌ

،ةباصلإاٌ رظناوٌ ."نيقايسلا” (dip not), et-Taberî, Câmiʿu’l-Beyân, 4/506: İbn Hacer el-Askalânî, Ebü’l-Fazl Şihâbüddîn Ahmed b. Alî b. Muhammed el-Askalânî. Fetḥu’l-Bârî bi-Şerḥi Ṣaḥîḥi’l-Buḫârî, thk. Muhammed Fuâd b. Abdilbâkī, (Beyrut: Daru’l-Ma‘rife, 1379/1960), 9/399.

395 et-Taberî, Câmiʿu’l-Beyân, 4/555.

396 en-Nisâ 4/133.

105

indiği zaman Rasûlullah Selman’ın sırtına vurarak “onlar bunun milletidir” buyurdu.”397 Bu rivayetteki »اذه موق مهنإ« “Onlar bunun milletidir” ifadesidir. et-Taberî ve el-Maverdî’ye göre zayıf rivayette olsa da bu cümleden maksat Selman ve kavmine (Farslara) denilmiş bir ifadedir.398 Ancak Maide Sûresi’ndeki Ayetin izahında söylenen rivayette başka ifade kullanılmıştır. “ٌٍةَّلِذَاٌٌُهَنوُّبِحُيَوٌْمُهُّبِحُيٌ ٍمْوَقِبٌُ ٰ اللٌَّىِتْاَيٌ َفْوَسَفٌهِنيدٌ ْنَعٌْمُكْنِمٌَّدَتْرَيٌ ْنَمٌاوُنَمٰاٌ َنيذَّلاٌاَهُّيَاٌاَي

ٌْضَفٌ َكِل ٰذٌ ٍمِئ َلاٌَةَمْوَلٌ َنوُفاَخَيٌ َلاَوٌِ ٰ اللٌَّ ِليبَسٌىفٌ َنوُدِهاَجُيٌ َنيرِفاَكْلاٌىَلَعٌٍةَّزِعَاٌ َنينِمْؤُمْلاٌىَلَع

ٌ عِساَوٌُ ٰ اللََّوٌُءاَشَيٌ ْنَمٌِهيتْؤُيٌِ ٰ اللٌَُّل

ٌ ميلَع” “Ey iman edenler! Sizden kim dininden dönerse, (bilin ki) Allah onların yerine öyle bir topluluk getirir ki, Allah onları sever, onlar da Allah’ı severler. Onlar Mü’minlere karşı alçak gönüllü, kâfirlere karşı güçlü ve onurludurlar. Allah yolunda cihad ederler. (Bu yolda) hiçbir kınayıcının kınamasından da korkmazlar. İşte bu, Allah’ın bir lütfudur. Onu dilediğine verir. Allah, lütfu geniş olandır, hakkıyla bilendir.”399 Bu ayette “yerinize getirilen kavim” ifadesinin kim olduğu hususunda şöyle bir rivayet aktarılır: “ٌتلزنٌاملٌليقو

ٌ ملسوٌ هيلعٌ َّاللٌَّ ىلصٌ َّاللٌَّ لوسرٌ راشأ

اذهٌ موقٌ :لاقفٌ ىرعشلْاٌ ىسومٌ ىبأٌ ىلإ ” “Denildi ki, bu ayet inince Rasûlullah Ebû Musa el-Eşarî’yi işaret ederek “bunun kavmidir” 400 diye buyurdu.”401 Bu sahih rivayete dayanarak yine et-Taberî (ö. 310/923), İbn Ebî Hâtim (ö. 327/938), es-Sa‘lebî (ö. 427/1035), Beğavî (ö. 516/1122), İbn Ebî Şeybe (ö. 235/849) ve et-Taberânî (ö.

360/971) ise bu ifadeden maksadın yemen halkı ve Ebû Musa’al-Eşari olduğunu söylemişlerdir. ez-Zemahşerî de bu iki rivayeti tefsirinde aynen kullanmıştır.

397 ez-Zemahşerî, el-Keşşâf, 1/562.

398 et-Taberî, Câmiʿu’l-Beyân, 4/299; el-Mâverdî, en-Nüket ve’l-ʿUyûn, 1/534.

399 el-Mâide 5/54.

400 İbn Ebî Şeybe, Muṣannef, 2/179; et-Taberî, Câmiʿu’l-Beyân, 10/1160; es-Sa’lebî, el-Keşf ve’l-Beyân, 4/78; el-Beğavî, Maâ’limü’t-Tenzil, 2/62.

401 ez-Zemahşerî, el-Keşşâf, 1/633.

106

Bu karışıklık bazen ravide de olmaktadır. Misal olarak ehli Kitap cariyeleri ve kadınlarıyla evlilik konusundaki rivayeti verebiliriz. “ٌ َباَتِكْلاٌاوُتوُأٌ َنيِذَّلاٌُماَعَطَوٌ ُتاَبِّيَّطلاٌُمُكَلٌَّلِحُأٌَمْوَيْلا

ٌَوٌْمُهَلٌٌّلِحٌْمُكُماَعَطَوٌْمُكَلٌٌّلِح

ٌُأٌ َّنُهوُمُتْيَتآٌاَذِإٌْمُكِلْبَقٌ ْنِمٌ َباَتِكْلاٌاوُتوُأٌ َنيِذَّلاٌ َنِمٌ ُتاَنَصْحُمْلاَوٌِتاَنِمْؤُمْلاٌ َنِمٌ ُتاَنَص ْحُمْلا

ٌ َّنُهَروُج

ٌ َوُهَوٌُهُلَمَعٌَطِبَحٌ ْدَقَفٌ ِناَميِ ْلإاِبٌ ْرُفْكَيٌ ْنَمَوٌ ٍناَدْخَأٌيِذِخَّتُمٌ َلاَوٌ َنيِحِفاَسُمٌ َرْيَغٌ َنيِنِصْحُم

. َنيِرِساَخْلاٌ َنِمٌِةَرِخ ْلآاٌيِف ” “Bu

gün size temiz ve hoş şeyler helâl kılındı. Kendilerine kitap verilenlerin yiyecekleri size helâl, sizin yiyecekleriniz de onlara helâldir. Mü’min kadınlardan iffetli olanlarla, daha önce kendilerine kitap verilenlerden olan iffetli kadınlar da, mehirlerini vermeniz kaydıyla;

evlenmek, zina etmemek ve gizli dost tutmamak üzere size helâldir. Her kim de inanılması gerekenleri inkâr ederse, bütün işlediği boşa gider. Ahirette de o, ziyana uğrayanlardandır.”402 ez-Zemahşerî, Ehli Kitap kadınlarıyla evliliği tartıştıktan sonra meseleyi cariyelere getirir. “تايباتكلاٌ ءاملإاٌ امأو” “Kitabi cariyelere gelince...” diyerek söze başlayan ez-Zemahşerî, önce bu konuda İmam Azam’ın görüşünü belirtir.ٌنهٌ:ةفينحٌىبأٌدنعفٌ

،تاملسملاك “Ebu Hanife’ye göre Müslüman kadınlar gibidir.” Daha sonra İmam Şafiî’nin

“،يعفاشلاٌ هفلاخو” sözüyle Şafiî’nin muhalefetini ifade eder, bu görüşü destekleyecek bir de rivayet aktarır. “ٌلاٌ:لوقيوٌ،ٌ نمؤيٌىتحٌتاكرشملاٌاوحكنتٌلاوٌ،هلوقبٌجتحيوٌ،تايباتكلاٌحاكنٌىريٌلاٌرمعٌنباٌناكو

ىسيعٌ اهبرٌ نإٌ :اهلوقٌ نمٌ مظعأٌ اكرشٌ ملعأ

. ” “İbni Ömer, “Ehli Kitap kadınlarıyla evliliği caiz

görmez”, “iman edinceye kadar müşrik kadınlarla nikâhlanmayın” ayetini delil getirerek şöyle derdi: İsa benim rabbimdir” diyen kadının sözünden daha büyük bir şirk bilmiyorum”

bu mevkûf rivayetten sonra bir de maktu‘ rivayetle istişhad eder. “ٌ َّاللٌَّ رثكأٌ دقٌ :ءاطعٌ نعو تاملسملا” “Atâ’dan: Allah Müslüman kadınları çoğaltmıştır. (diğer kadınlara ihtiyaç

402 el-Mâide 5/5.

107

yoktur.)”403 Bu cümleyi ez-Zemahşerî’ye göre Atâ, et-Taberî ve es-Sa‘lebî ’ye göre ise Hasan Basri ifade etmektedir.404

Bazen de karışıklık rivayetin kendisinde olmaktadır. Mesela: “ٌطبهأٌاملٌ:ينانبلاٌتباثٌنعو

ٌ ىلخٌ :اهلٌ لاقفٌ ،مهلوحٌ رودتٌ ءاوحٌ تلعجفٌ ،ةكئلاملاٌهبٌ تطاحأٌ ةافولاٌ هترضحوٌ مدآ

ٌيذلاٌ ىنباصأٌ امنإفٌ ىبرٌ ةكئلام

ٌ،اودحلوٌ هلٌ اورفحوٌ ،بايثلاٌ نمٌ رتوٌ يفٌ هتنفكوٌ هتطنحوٌ ،ارتوٌ ردسوٌ ءامبٌ ةكئلاملاٌ هتلسغٌ ىفوتٌ املفٌ ،كيفٌ ىنباصأ .هدعبٌ مكتنسٌ هذهٌ :هينبلٌ اولاقوٌ ،دنهلاٌ ضرأبٌ بيدنرسبٌ هونفدو” “Sabit el-Bunanî’den: “Âdem yeryüzüne indikten sonra vefat anı geldiğinde melekler etrafını sarar. Havva da onların etrafında dolaşır. Âdem Havva'ya “Rabbimin meleklerini yalnız bırak, zaten ne geldiyse başıma senin yüzünden geldi!”der.405 Âdem vefat edince tek olmak üzere su ve sedirle Âdem’i melekler yıkarlar. (Güzel kokuyla) Tütsüleyip elbiselerden tek olmak üzere kefenlerler.

Onun için lahit kazarlar, Hindistan’da ki Serendib’e defnederler. Çocuklarına dönerek

“İşte bundan sonra bu sizin ölüm âdetiniz/yolunuzdur.” derler”406 Diğer kaynaklara göre bu rivayeti, farklılıklar olsa da Ubey b. Ka’b rivayet etmiş olmaktadır.407 Sabit b.

403 ez-Zemahşerî, el-Keşşâf, 1/596.

404 et-Taberî ve es-Sa‘lebî ’nin rivayetleri şöyledir: “ٌةأرملاٌلجرلاٌج وزتيأٌ:لجرٌهلأسٌ:لاقٌنسحلاٌنع

!تاملسملاٌاللٌَّرثكأٌدقوٌ،باتكلاٌلهلْوٌهلٌامٌ:لاقٌ؟باتكلاٌلهأٌنم” “Hasan’dan: “adamın biri “kişinin ehli kitap kadınlarıyla evliliği sorduğunda” hasan: “ona ne oluyorki Ehli Kitap kadınları için (çırpınıyor), Allah Müslüman kadınları çoğaltmışken (onlar neyine yetmiyor).” et-Taberî, Câmiʿu’l-Beyân, 9/591; es-Sa’lebî, el-Keşf ve’l-Beyân, 9/23.

405 el-Hâkim’in Müstedrek’inde bu hadisin sıhhatı için “ٌُهاَجِّرَخُيٌ ْمَلَوٌ ،ِداَنْسِ ْلإاٌ ُحيِحَصٌ ثيِدَحٌاَذَه ” « ifadesi kullanılmaktadır. Ancak hadiste ehli kitap inançları yer almaktadır. Havva annemizin suçlanması ve ölünün mumyalanması gibi ifadeler bunlardandır. Hâkim en-Nîsâbûrî, el-Müstedrek,1/495 (No. 1275).

406 ez-Zemahşerî, el-Keşşâf, 2/93.

407 Diğer kaynaklarda bu rivayet; “ٌِهْيَلَعٌُمَدآٌ َرِضُحٌاَّمَلٌ:َلاَقٌَمَّلَسَوٌِهْيَلَعٌُاللٌَّىَّلَصٌ ِّيِبَّنلاٌِنَعٌ،ٍبْعَكٌِنْبٌِّيَبُأٌ ْنَع

ٌَقٌ ُم َلاَّسلا

ٌُةَكِئ َلاَمْلاٌ ُمُهْتَلَبْقَتْساَفٌُهْوَنَبٌ َجَرَخَفٌ:َلاَقٌ،ِةَّنَجْلاٌِراَمِثٌ ْنِمٌيِلٌاوُنْجاَفٌاوُقِلَطْناٌ:ِهيِنَبِلٌ َلا

ٌيِنَبٌاَيٌ َنوُديِرُتٌ َنْيَأٌ:اوُلاَقَفٌ

108

Bunanî’nin rivayet ettiği ise şudur: “ٌ،ُةاَفَوْلاٌَمَدآٌَرَضَحٌ َنيِحٌُةَكِئ َلاَمْلاٌِتَلَزَن«ٌ:َلاَقٌِّيِناَنُبْلاٌٍتِباَثٌ ْنَعٌ،ٍرَمْعَمٌ ْنَع

ٌُهوُضَبَقَفٌ ،ْمُهَفَرَعٌ ْمُهآَرٌ اَّمَلَف

ٌَنوُرُظْنَيٌ ُهوُنَبَوٌ ُهوُنَفَدَوٌ ِهْيَلَعٌ اْوَّلَصَوٌ ُهوُنَّفَكَوٌ ُهوُلَّسَغَوٌ

» /Âdem’in vefatının zamanı

geldiğinde melekler indi. Onları gördüğünde tanıdı. Onlar onun ruhunu aldılar, yıkadılar, kefenleyip üzerine dua ettiler ve defnettiler. Çocukları da onları izliyorlardı.”408 Ehli Kitap izleri taşımayan bu rivayet el-Bunanî’nin rivayetidir. Diğer rivayette İsrailiyyât izleri

“Âdem Havva’ya “rabbimin meleklerini yalnız bırak, zaten ne geldiyse başıma senin yüzünden geldi!” şeklinde görülmektedir.

ٌُعِجْراٌ:َلاَقٌ،ِةَّنَجْلاٌِراَمِثٌ ْنِمٌُهَلٌَيِنْجَنِلٌاَنوُبَأٌاَنَثْعَبٌ:اوُلاَقٌ؟َمَدآ

ٌاَّمَلَفٌ،َمَدآٌىَلَعٌاوُلَخَدٌىَّتَحٌْمُهَعَمٌاوُعَجَرَفٌ:َلاَقٌ.ْمُتيِفُكٌْدَقَفٌاو

ٌيِّنَعٌ ِكْيَلِإٌ:ُمَدآٌاَهَلٌ َلاَقَفٌ،ِهِبٌُقِصَتْلَتَوٌَمَدآٌىَلِإٌوُنْدَتٌ ْتَلَعَجَوٌ ْمُهْنِمٌ ْتَرِعُذٌُءاَّوَحٌ ْمُهْتَأَر

ٌِّلَخٌ ُتيِتُأٌ ِكِلَبِقٌ ْنِمَفٌ،يِّنَعٌ ِكْيَلِإ

ٌ

ٌَلَعٌا ْوَّلَصٌ َّمُثٌ،ُهوُنَّفَكَوٌُهوُطَّنَحَوٌُهوُلَّسَغٌ َّمُثٌ،ُهَحوُرٌاوُضَبَقَفٌ:َلاَقٌيِّبَرٌِةَكِئ َلاَمٌ َنْيَبَوٌيِنْيَب

ٌَّمُثٌ،ُهوُنَفَدٌ َّمُثٌُهَلٌاوُرَفَحٌ َّمُثٌ،ِهْي

ٌَعْفاَفٌ ْمُكاَذَكَفٌ ،ْمُكاَتْوَمٌ يِفٌ ْمُكُتَّنُسٌ ِهِذَهٌ َمَدآٌ يِنَبٌ اَيٌ :اوُلاَق اوُل

،

ٌُهاَجِّرَخُيٌ ْمَلَوٌ ،ِداَنْسِ ْلإاٌ ُحيِحَصٌ ثيِدَحٌ اَذَهٌ

، ” şeklinde

bulunmaktadır. et-Tayâlisî, el-Müsned, 1/143; Ahmed b. Hanbel, el-Müsned, 35/163;

Hâkim en-Nîsâbûrî, el-Müstedrek, 1/495; el-Beyhakî, Sünenü’l-Kübra, 3/567.

408 Abdürrezzâk es-San‘ânî, el-Muṣannef fi’l-ḥadîs̱ , 3/400.

II. BÖLÜM

ZEMAHŞERÎ’NİN RİVAYETLERİ NAKLETME BİÇİMİ VE RİVAYETLERİN DEĞERİ