• Sonuç bulunamadı

Harflerle Rivayet Kalıpları

B) ez-Zemahşerî’nin İlmi Kişiliği

I. BÖLÜM

2. RİVAYETLERİN NAKİL BİÇİMİ VE DEĞERİ

2.1. ZEMAHŞERÎ’NİN RİVAYETLERİ NAKLETME BİÇİMİ

2.1.1. Zemahşerî Tefsirinde Rivayet Kalıpları

2.1.1.1. Harflerle Rivayet Kalıpları

Bu harfler edat harfleri olan cer harfleri ve atıf harfleri gibi harflerden oluşmaktadır.

Bu edatlar bir şekilde değil, farklı şekillerde kullanılmıştır.

2.1.1.1.1. Harfi Cer Kullanarak Rivayetleri Verme

Keşşaf Tefsiri’nde rivayetler genelde “نع” harfi cer ile kullanılırlar. Bunun yanı sıra diğer tefsirlerde olduğu gibi az sayılamayacak kadarda olsa “يف” ile kullanıldıkları da görülmektedir. Bunların dışında “نم” ve az da olsa “ك”, “ل” gibi harfi cerlerde kullanılmıştır.

2.1.1.1.1.1. نع Harfi Cer Kalıbıyla Rivayetler

ez-Zemahşerî Merfu‘, mevkûf, maktu‘ ve tefsir rivayetleri gibi rivayetlerin her türlerinden her biri için bu kalıbı kullandığı görülmektedir.

Merfu‘ rivayet olarak “ملسوٌ هيلعٌ َّاللٌَّ ىلصٌ َّاللٌَّ لوسرٌ نع”, “ملسوٌ هيلعٌ َّاللٌَّ ىلصٌ يبنلاٌ نع”

şeklinde iki kalıp türü kullanıldığı görülmektedir. ez-Zemahşerî, “ٌِضْرَ ْلْاَوٌِتاَواَمَّسلاٌِقْلَخٌيِفٌ َّنِإ

ٌُ َّاللٌََّلَزْنَأٌاَمَوٌ َساَّنلاٌُعَفْنَيٌاَمِبٌِرْحَبْلاٌيِفٌيِرْجَتٌيِتَّلاٌِكْلُفْلاَوٌِراَهَّنلاَوٌِلْيَّللاٌِف َلاِتْخاَو

ٌْنِمٌِءاَمَّسلاٌ َنِم

ٌَدْعَبٌ َض ْرَ ْلْاٌِهِبٌاَيْحَأَفٌٍءاَمٌ

ٌَلآٌ ِضْرَ ْلْاَوٌ ِءاَمَّسلاٌ َنْيَبٌ ِرَّخَسُمْلاٌ ِباَحَّسلاَوٌ ِحاَيِّرلاٌ ِفيِرْصَتَوٌ ٍةَّباَدٌ ِّلُكٌ ْنِمٌ اَهيِفٌ َّثَبَوٌ اَهِتْوَم

ٌَنوُلِقْعَيٌ ٍمْوَقِلٌ ٍتاَي ”

“Şüphesiz, göklerin ve yerin yaratılışında, gece ile gündüzün birbiri ardınca gelişinde, insanlara yarar sağlayacak şeylerle denizde seyreden gemilerde, Allah’ın gökyüzünden indirip kendisiyle ölmüş toprağı dirilttiği yağmurda, yeryüzünde her çeşit canlıyı yaymasında, rüzgârları ve gökle yer arasındaki emre amade bulutları evirip çevirmesinde

111

elbette düşünen bir topluluk için deliller vardır.”409 ayetinin tefsirini yaptıktan sonra bu ayetin nasıl anlaşılması gerektiği konusunda aktardığı rivayet bu kalıptandır. “ٌىلصٌ ىبنلاٌنعو

ملسوٌهلآٌىلعوٌهيلعٌ َّاللَّ

اهبٌ جمفٌةيلآاٌهذهٌأرقٌنملٌليو ” “Hz. Peygamber (sav) buyurdu ki; “Bu ayetleri okuyup yararlanmayıp atana yazıklar olsun.” Bu rivayette geçen “ ّجم” kelimesi yararsız diye atmak, faydasız görmek anlamında olsa da ez-Zemahşerî ayrıca bu rivayeti de şöyle tefsir etmiştir. .اهبٌ ربتعيٌ ملوٌ اهيفٌ ركفتيٌ ملٌ ىأ “Yani bu ayetler hakkında düşünmeyip ibret almazlar.”410

Mevkûf rivayet olarak “سابعٌ نباٌ نع” kalıbının 290 kez411 Keşşaf Tefsiri’nde kullanıldığını görmekteyiz. Örneğin Bakara Sûresi’ndeki; “ٌْمُهْنِمٌٍضْعَبٌىلَعٌْمُهَضْعَبٌانْلَّضَفٌُلُسُّرلاٌَكْلِت

ٌِسُدُقْلاٌِحوُرِبٌُهانْدَّيَأَوٌِتانِّيَبْلاٌ َمَيْرَمٌ َنْباٌىَسيِعٌانْيَتآَوٌٍتاجَرَدٌ ْمُهَضْعَبٌ َعَفَرَوٌُ َّاللٌَّ َمَّلَكٌ ْنَم

ٌ ْنِمٌ َنيِذَّلاٌ َلَتَتْقاٌاَمٌُ َّاللٌَّ َءاشٌ ْوَلَوٌ

ٌِدْعَب

ٌَُّاللٌَّ َءاشٌ ْوَلَوٌ َرَفَكٌ ْنَمٌ ْمُهْنِمَوٌ َنَمآٌ ْنَمٌ ْمُهْنِمَفٌاوُفَلَتْخاٌ ِنِكلَوٌ ُتانِّيَبْلاٌ ُمُهْتَءاجٌامٌِدْعَبٌ ْنِمٌ ْمِه

ٌامٌ ُلَعْفَيٌَ َّاللٌَّ َّنِكلَوٌاوُلَتَتْقاٌاَمٌ

ٌُديِرُي” “İşte peygamberler! Biz, onların bir kısmını bir kısmına üstün kıldık. İçlerinden, Allah’ın konuştukları vardır. Bir kısmının da derecelerini yükseltmiştir. Meryem oğlu İsa’ya ise açık deliller verdik ve onu Ruhul-Kudüs (Cebrail) ile destekledik. Eğer Allah dileseydi, bunların arkasından gelen (millet)ler, kendilerine apaçık deliller geldikten sonra, birbirlerini öldürmezlerdi. Fakat ayrılığa düştüler. Onlardan inananlar da vardı, inkâr edenler de. Yine Allah dileseydi, birbirlerini öldürmezlerdi. Lâkin Allah dilediğini

409 el-Bakara 2/164.

410 ez-Zemahşerî, el-Keşşâf, 1/209. “يبنلاٌنع” kalıbında 154, diğerinde ise 135 Civarında bir rivayet mevcuttur. (birkaç tanesi için bk. ez-Zemahşerî, el-Keşşâf, 1/152, 167, 184;

2/ 43, 106, 161; 3/46, 110.)

411 Bu sayıyı bulmak için eş-Şamile’den سابعٌنبا diye aratıldığında 644 sonuçla karşılaşılır.

Fakat bu dipnotlar dâhil her ismi geçtikçe bulunan sonuçtur. Bu arama, tekrarları da ayrıca ayırt edememektedir. Biz yukardaki sayıyı el-Keşşaf’taki rivayetleri tekrarlar hariç teker teker bulup tespit ettikten sonra excel ortamında hesaplayarak bulmuş olduk.

112

yapar.”412 ayetin yorumu çerçevesinde bu kalıpta nakledilen rivayetlerden biri şöyledir:

“ٌ،هتلخبٌميهاربإوٌ،هتدابعٌلوطبٌاحونٌانركذفٌ،ءايبنلْاٌلضفٌركاذتنٌدجسملاٌيفٌانكٌ:هنعٌ َّاللٌَّىضرٌسابعٌنباٌنعو

ٌم دقتٌامٌهلٌرفغوٌةفاكٌسانلاٌىلإٌثعبٌ،مهنمٌلضفأٌ َّاللٌَّلوسرٌ:انلقوٌ،ءامسلاٌىلإٌهعفربٌىسيعوٌ،هايإٌ َّاللٌَّميلكتبٌىسومو

ٌنم

ٌنمٌ اريخٌنوكيٌنأٌدحلٌْيغبنيٌلاٌ:لاقفٌ.هلٌانركذفٌ؟متنأٌميفٌ:لاقفٌملاسلاٌهيلعٌلخدفٌ.ءايبنلْاٌمتاخٌوهوٌرخأتٌاموٌهبنذ اهبٌ َّمهيٌ ملوٌ طقٌ ةئيسٌ لمعيٌ ملٌ هنأٌ ركذفٌ ،ايركزٌ نبٌ ىيحي” “İbni Abbas’tan; “Mescitte oturmuş peygamberlerin (sav) faziletleri hakkında müzakere ediyorduk. Nûh’un (as) uzun ömür ibadet ettiğini, İbrahim’in (as) Yüce Allah’ın dostu olmasını, Musa’nın (as) Yüce Allah’ın onunla direkt konuşmasını, İsa’nın (as) göğe yükseltilmesini, üstünlük sebebi olarak söylüyorduk. Rasûlullah’ın (sav) onların tamamından daha üstün olduğunu, çünkü o tüm insanlara gönderildi, geçmiş ve gelecek günahları bağışlandı ve o, tüm peygamberlerin sonuncusudur, diyorduk ki, peygamber sözümüzün üstüne geldi. “kimin için konuşuyorsunuz?” dedi. Bizde meseleyi ona anlattık. Buyurdu ki, “Zekeriyya (as) oğlu Yahya’ (as)’dan daha hayırlısı yoktur. Çünkü o, hiç günah işlemedi ve ona tevessül bile etmedi.” dedi.”413

Mevkûf rivayet olarak “رمع نع” rivayet kalıbı ise 50 civarındadır. “ٌ َّاللٌَّىضرٌرمعٌنعو

ٌنعٌملاسٌنبٌ َّاللٌَّدبعٌلأسٌهنأٌهنع

ٌتسلٌىنلٌْ:لاقٌ؟ملو:لاق.ينبابٌىنمٌهبٌملعأٌانأٌ:لاقفٌملسوٌهيلعٌ َّاللٌَّىلصٌ َّاللٌَّلوسر

هسأرٌ رمعٌلبقفٌ ،تناخٌهتدلاوٌلعلفٌ،ىدلوٌامأفٌ .ىبنٌهنأٌدمحمٌيفٌكشأ” “Ömer (ra)’den; O, Abdullah b.

Selam’a Rasûlullah hakkında sordu. O da “ben onu oğlumdan daha iyi tanır-bilirim” dedi.

Ömer, “Niçin?” dedi. Abdullah, “Çünkü ben Muhammed’in peygamber olduğundan şüphe

412 el-Bakara 2/253.

413 İbn Ebî Hâtim, Tefsîrü’l-Ḳurʾâni’l-ʿAẓîm, 7/2401; et-Taberanî, Mucemü’l-Kübra, 12/218; ez-Zemahşerî, el-Keşşâf, 1/293.

113

etmem. Fakat çocuğumun benim olduğundan emin değilim. Belki annesi bana ihanet etmiş olabilir” dedi. “Bunun üzerine Ömer, Abdullah’ın başını öptü.”414

Bunların dışında “ىلعٌ نع”, “ركبٌ يبأٌ نع”, “رمعٌ نباٌ نع”, “بعكٌ نبٌ ىبأٌ نع”, “ٌ ىبأٌ نع ءادردلا”, “رذٌ ىبأٌ نع”, “ديعسٌ ىبأٌ نع”, “ةحلطٌ ىبأٌ نعو”, “ةريرهٌ ىبأٌ نع”, “ةشئاعٌ نع” gibi ashabı kiram rivayetleri415 de bu şekilde görülmektedir.

Maktu‘ Rivayetler için de aynı kalıbın birçok rivayette kullanıldığı görülmektedir.

“يعخنلاٌميهاربإٌنعو”, “سنأٌنبٌعيبرلاٌنعو”, “ةداتقٌنع”, “ءاطعٌنع”, “يرصبلاٌنسحلاٌنعو”, “ٌنبٌديعسٌنع ريبج”, “بيسملاٌنبٌديعسٌنع”, “كاحضلاٌنع”, “ىدسلاٌنع”, “سواطٌنع”, “يظرقلاٌبعكٌنبٌدمحمٌنع” gibi şeklindeki kalıplar meşhur tabiinin önde gelen müfessirlerinden yapılan rivayet kalıplarıdır.416

ez-Zemahşerî, Bakara Sûresi’ndeki; “ٌ ْنِمٌيِرْجَتٌٍبانْعَأَوٌ ٍليِخَنٌ ْنِمٌ ةَّنَجٌُهَلٌ َنوُكَتٌ ْنَأٌ ْمُكُدَحَأٌ ُّدَوَيَأ

ٌُهَلٌ ُراهْنَ ْلْاٌاَهِتْحَت ذَكٌ ْتَقَرَتْحاَفٌ رانٌِهيِفٌ راصْعِإٌاهَباصَأَفٌُءافَعُضٌ ةَّيِّرُذٌُهَلَوٌ ُرَبِكْلاٌُهَباصَأَوٌِتارَمَّثلاٌ ِّلُكٌ ْنِمٌاهيِف

ٌُ َّاللٌَّ ُنِّيَبُيٌ َكِل

ٌَنوُرَّكَفَتَتٌ ْمُكَّلَعَلٌ ِتاي ْلآاٌ ُمُكَل” “Herhangi biriniz ister mi ki, içerisinde her türlü meyveye sahip

414 es-Semerkandî, Bahrû’l-Ulûm, 1/102; es-Sa‘lebî, el-Keşf ve’l-Beyân, 4/40; ez-Zemahşerî, el-Keşşâf, 1/203.

415 Hz. Ali’nin yaklaşık 57, (bir kısmı için bkz: ez-Zemahşerî, el-Keşşâf, 1/25, 152, 505;

2/237, 259, 304; 3/179, 186, 371; 4/712, 717, 727.), İbn Ömer’in 20, (ez-Zemahşerî, el-Keşşâf, 1/242, 258, 284; 2/532, 633; 3/122, 137, 313; 4/320, 338, 457), İbn Mesud’un 32, (ez-Zemahşerî, el-Keşşâf, 1/132, 317, 381; 2/77, 100, 298; 3/28, 33, 42; 4/118, 152, 265.) rivayeti görünmektedir. Diğer ravileri ek çizelgede tüm olarak verilmiştir.

416 Bu kalıptan maktu rivayet olarak en çok rivayet edilenler şunlardır: Katâde (yaklaşık olarak 81, bazıları için bk. ez-Zemahşerî, el-Keşşâf, 1/244, 256, 379), A’tâ, 24. (ez-Zemahşerî, el-Keşşâf, 1/256, 391, 405), Mücahit, 52. (ez-(ez-Zemahşerî, el-Keşşâf, 1/284, 403) Hasan Basr1/146. (ez-Zemahşerî, el-Keşşâf, 1/ 309, 390, 408.), Said b. Cübeyr, 26.

(ez-Zemahşerî, el-Keşşâf, 1/312, 332, 435), Dahhâk 20. (ez-Zemahşerî, el-Keşşâf, 1/

403), Suddî (21) ve İkrime (14) gibi otoriterlerdir.

114

bulunduğu, içinden ırmaklar akan, hurma ve üzüm ağaçlarından oluşan bir bahçesi olsun;

himayeye muhtaç çocukları var iken ihtiyarlık gelip kendisine çatsın; derken bağı ateşli (yıldırımlı) bir kasırga vursun da orası yanıversin? Allah, düşünesiniz diye size ayetlerini böyle açıklıyor.”417 ayeti çerçevesinde Hasan Basri’den şöyle bir rivayet aktarmaktadır:

“ٌناكٌامٌرقفأٌهنايبصٌرثكوٌهمسجٌفعضٌريبكٌخيشٌ:سانلاٌنمٌهلقعيٌنمٌ َّاللَّوٌ لقٌ لثمٌاذهٌ:هنعٌ َّاللٌَّىضرٌنسحلاٌنعو ىلإٌ نوكيٌ امٌ رقفأٌ َّاللَّوٌ مكدحأٌ نإوٌ ،هتنجٌ ىلإ

ٌ

.ايندلاٌ هنعٌ تعطقناٌ اذإٌ هلمع ” “Bu ayet bir kıtlık ve yokluk örneğidir:“Bahçesine çok muhtaç birçok küçük çocukları olan bedeni güçsüz, ihtiyar ve yaşlı bir adamı Allah’a yemin olsun ki insanlardan kim bunu düşünebilir/düşününüz!

Allah’a andolsun ki, dünya sizden koptuğunda/ölüm gelip size çattığında sizin (salih) amele bundan daha fazla ihtiyacınız vardır!”418

Tebe-i tabiin ve tefsir rivayetleri için de bu kalıbın kullanıldığını söyleyebiliriz. Bu kalıpta “ةنييعٌنباٌنع”, “لتاقمٌنع”, “يبلكلاٌنع”, “ضايعٌنبٌليضفلاٌنع”, “ءارفلاٌنع”, “جاجزلاٌنع”,

“عفقملاٌنباٌنع” gibi örnekler görülmektedir. “ٌُهَّنِإَوٌ َنامْيَلُسٌ ْنِمٌُهَّنِإٌٌ ميِرَكٌ باتِكٌَّيَلِإٌَيِقْلُأٌيِّنِإٌُ َلََمْلاٌاَهُّيَأٌايٌ ْتَلاق

ٌِميِحَّرلاٌ ِنمْحَّرلاٌِ َّاللٌَّ ِمْسِب” “Sebe kraliçesi Belkıs dedi ki: “Ey ileri gelenler! Bana çok önemli bir mektup atıldı.” «Mektup Süleymân'dandır, rahmân ve rahîm olan Allah'ın adıyla (başlamakta)dır.”419 Bu ayet çerçevesinde ez-Zemahşerî bir çıkarımda bulunan bir rivayet

417 el-Bakara 2/266.

418 ez-Zemahşerî, el-Keşşâf, 1/ 309.

419 en-Neml 27/29-30.

115

aktarmaktadır: هبٌفختساٌدقفٌهمتخيٌملوٌاباتكٌهيخأٌىلإٌبتكٌنمٌ:عفقملاٌنباٌنع “İbni Mukaffa’,420 “Kim kardeşine mühürsüz bir mektup gönderirse onu hafife almış olur.” demiştir.”421

2.1.1.1.1.2. يف Harfi Cer Kalıbıyla Rivayet

ez-Zemahşerî’nin merfu‘ rivayet olarak “ملاسلاوٌ ةلاصلاٌ هيلعٌ هلوقٌ يف”, “ثيدحلاٌ يفف”,

ملسوٌ هيلعٌ اللٌَّ ىلصٌ اللٌَّ لوسرٌ ثيدحٌ يفو”, “ملسوٌ هيلعٌ اللٌَّ ىلصٌ يبنلاٌ ثيدحٌ يفو”, “عوفرمٌ ثيدحٌ يفو”,

“ثيدحلاٌيف” şeklinde kalıplar kullandığı tespit edilmiştir. “ٌ َض ْرَ ْلْاٌُريِثُتٌ لوُلَذٌ َلاٌ ةَرَقَبٌاَهَّنِإٌُلوُقَيٌُهَّنِإٌَلاَق

ٌ ةَمَّلَسُمٌ َثْرَحْلاٌيِقْسَتٌ َلاَو

ٌَنوُلَعْفَيٌاوُداَكٌاَمَوٌاَهوُحَبَذَفٌِّقَحْلاِبٌ َتْئِجٌ َن ْلآاٌاوُلاَقٌاَهيِفٌَةَيِشٌ َلا ” “Mûsâ dedi ki: “Rabbim diyor ki; o, çift sürmek, ekin sulamak için boyunduruğa vurulmamış, kusursuz, hiç alacası olmayan bir sığırdır.” Onlar, “İşte, şimdi tam doğrusunu bildirdin” dediler. Nihayet o sığırı kestiler. Neredeyse bunu yapmayacaklardı.”422 Bu ayet çerçevesinde ez-Zemahşerî “ٌ يف ثيدحلا” kalıbını ayetin akışına uygun düşmekte olan şöyle bir rivayet kullanmaktadır: ٌيفو

ٌثيدحلا

« يٌملٌءيشٌنعٌلأسٌنمٌامرجٌسانلاٌمظعأ هتلأسمٌلجلٌْمرحفٌمرح

» “hadiste “İnsanların en büyük

suçlusu haram olmayan bir şeyi sorup isteyip bundan dolayı o şeyin haram olmasına sebep olandır!” 423 Bu rivayet buna bir örnek olarak verilebilir.

420 “Ebû Muhammed (Ebû Amr) Abdullah (Rûzbih/el-Mübârek) b. el-Mukaffa‘

(Dâdeveyh) (ö. 142/759) İran asıllı mütercim, edip ve kâtip.” İsmail Durmuş, “İbnü’l-Mukaffa‘”,Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi (İstanbul: TDV Yayınları, 2000), 21/130-134.

421 es-Sa’lebî, el-Keşf ve’l-Beyân, 7/206; ez-Zemahşerî, el-Keşşâf, 3/352.

422 el-Bakara 2/71.

423 ez-Zemahşerî, el-Keşşâf, 1/153. (ayrıca bk. ez-Zemahşerî, el-Keşşâf, 1/153, 561; 2/79, 219, 246; 3/ 33, 147, 471.)

116

ez-Zemahşerî’nin mevkûf Rivayet olarak ta “ركبٌىبأٌثيدحٌيف”, “قيدصلاركبٌىبأٌلوقٌيف”,

“رمعٌثيدحٌيف”ve “سابعٌنباٌ ريسفتٌيف” gibi kalıpları görülmektedir. Hac Menâsiki konusunu işleyen ez-Zemahşerî, “ٌ َدْنِعٌٌَ ٰ اللٌَّاوُرُكْذاَفٌ ٍتاَفَرَعٌ ْنِمٌ ْمُتْضَفَاٌاَذِاَفٌ ْمُكِّبَرٌ ْنِمٌ لاْضَفٌاوُغَتْبَتٌ ْنَاٌ حاَنُجٌ ْمُكْيَلَعٌ َسْيٌَل

ٌَني لاَّضلاٌ َنِمَلٌ هِلْبَقٌ ْنِمٌ ْمُتْنُكٌ ْنِاَوٌ ْمُكي ٰدَهٌ اَمَكٌُهوُرُكْذاَوٌ ِماَرَحْلاٌ ِرَعْشَمْلا” “(Hac mevsiminde ticaret yaparak) Rabbinizin lütuf ve keremini istemekte size bir günah yoktur. Arafat’tan ayrılıp (sel gibi Müzdelife’ye) akın ettiğinizde, Meş’ar-i Haram’da Allah’ı zikredin. Onu, size gösterdiği gibi zikredin. Doğrusu siz onun yol göstermesinden önce yolunu şaşırmışlardan idiniz.”424 bu ayeti kerime’de geçen “ ْمُت ْضَفَا اَذِاَف/akın ettiğinizde” kelimesini şu şekilde tefsir etmektedir:

“.اوبصوٌ اذكٌ عضومٌ نمٌ اوعفدٌ يفٌ كرتٌ امكٌ لوعفملاٌ ركذٌ كرتفٌ ،مكسفنأٌ متضفأٌ هلصأو” “Bunun ( ْمُتْضَفَا) aslı (مكسفنأ متضفأ) şeklindedir. Meful olan (مكسفنأ) terk edilmiştir. “Bir yerden sürüldüğünüzde, aktığınızda” cümlesinde mefulün terk edildiği gibidir.” ifadesini kullandıktan sonra bahsi geçen kalıp kullanılarak şöyle bir rivayet aktarılmaktadır: “ٌ:ٌٌهنعٌ َّاللٌَّىضرٌركبٌىبأٌثيدحٌيفو

هنجحمبٌ هريعبٌ ٌ شرخيٌ وهوٌ ،نارقدٌ يفٌ بص

» “Hz. Ebubekir’in (ra) hadisinde de “O, devesini

elindeki bastonuyla modüleyerek Dakran’dan geçti.”425

ez-Zemahşerî’nin maktu‘ “حيرشٌ ثيدحٌ يفو”, “ةمركعٌ ثيدحٌ يفو” gibi rivayetlerin dışında bir rivayete ve tefsir rivayetlerine de rastlanılmamıştır. “ٌ ْمُكَلٌ ءاَمٌ ِءاَمَّسلاٌ َنِمٌ َلَزْنَأٌيِذَّلاٌ َوُه

ٌَنوُميِسُتٌ ِهيِفٌ رَجَشٌ ُهْنِمَوٌ باَرَشٌ ُهْنِم” “O, gökten sizin için su indirendir. İçilecek su ondandır.

Hayvanlarınızı otlattığınız bitkiler de onunla meydana gelir.”426 Bu ayette geçen “ رَجَش”

kelimesi “.يشاوملاٌ هاعرتٌ يذلاٌ رجشلاٌ ىنعي/Yani hayvanların otlayacağı bitki” şeklinde tefsir

424 el-Bakara 2/198.

425 ez-Zemahşerî, el-Keşşâf, 1/243. (benzer rivayetler için bk. ez-Zemahşerî, el-Keşşâf, 3/

73, 196; 4/41-541.)

426 en-Nahl 16/10.

117

edilir ve buna İkrime’nin rivayeti istişhad olarak gösterilir: “ٌرجشلاٌنمثٌاولكأتٌلاٌ:ةمركعٌثيدحٌيفو تحسٌهنإف/otun parasını yemeyiniz çünkü o yasaktır/haramdır.”427

Tebe-i tabiin tefsir rivayeti ise “ةياور يفو” şeklindeki bir kalıptan ibarettir. ٌ َنوُثِرَيٌَنيِذَّلا

ٌَنوُدِلاَخٌ اَهيِفٌ ْمُهٌ َسْوَد ْرِفْلا “Onlar Firdevs cennetlerine varis olurlar. Onlar orada ebedî kalacaklardır.”428 bu ayetin tefsiri yapılırken firdevs cennetin yapı taşlarıyla ilgili bir rivayet aktarılmakta ve tasvir edilmektedir. “ٌ ديجٌ نمٌ اهيفٌ سرغوٌ ى رذمٌ كسمٌ نمٌ ةنبلوٌ :ةياورٌ يفو .ناحيرلاٌديجوٌةهكافلا” “Bir rivayete göre: kokusu etrafa saçılan miskten yapı taşıyla yapılmış, içerisinde en iyi meyveler ve en güzel reyhan ekilmiştir.”429

2.1.1.1.1.3. “امك” Harfi Cer Kalıbıyla Rivayet

ez-Zemahşerî’nin merfu‘ rivayetler’inde “ك” harfi cer ile çeşitli kalıplar görülmektedir. “ملسوٌهيلعٌ َّاللٌَّىلصٌ َّاللٌَّلوسرٌلوقك”, “يبنلاٌلاقٌامك”, “ثيدحلاٌيفٌءاجٌامك”, “ٌىلصٌهلوقك ملسوٌهيلعٌاللَّ”, “هلوقك”, “ملاسلاٌهيلعٌهلوقك”, “ملسوٌهيلعٌ َّاللٌَّىلصٌ َّاللٌَّلوسرٌلاقٌامك”, “ٌهيلعٌ َّاللٌَّىلصٌلاقٌامك ملسو”, “ملاسلاوٌةلاصلاٌهيلعٌهلوقك”, “ىوريٌامك”, “ىورٌامك” Bu belirtilen şekillerdeki gibi rivayet kalıpları ez-Zemahşerî’nin eserinde yer almaktadır.

Bu minvalde; “ٌ اميِلَعٌٍءْيَشٌ ِّلُكِبٌُ َّاللٌَّ َناكَوٌ َنيِّيِبَّنلاٌَمَتاخَوٌٌَِّاللٌََّلوُسَرٌ ْنِكلَوٌْمُكِلاجِرٌ ْنِمٌٍدَحَأٌابَأٌ دَّمَحُمٌ َناكٌام”

“Muhammed, sizin erkeklerinizden hiçbirinin babası değildir. Fakat o, Allah’ın Resûlü ve nebîlerin sonuncusudur. Allah, her şeyi hakkıyla bilendir.”430 ayeti kerime’nin “ٌَنيِّيِبَّنلاٌَمَتاخَو”

kelimesinin tefsirinde “ءايبنلْاٌ متاخٌوهٌنكيٌملوٌايبنٌناكلٌ لاجرلاٌ ُلبمٌُلابٌدلوٌهلٌ ناكٌولٌ هنأٌ ىنعي” “Yani

427 Abdürrezzâk es-San‘ânî, el-Muṣannef fi’l-ḥadîs̱ , 8/107; ez-Zemahşerî, el-Keşşâf, 2/573.

428 el-Mü'minûn 23/11.

429 ez-Zeccâc, Meʿâni’l-Ḳurʾân, 4/8; ez-Zemahşerî, el-Keşşâf, 3/173.

430 el-Ahzâb 33/40.

118

büyük adam olabilecek seviyeye gelebilecek bir çocuğu olsaydı o çocuk peygamber olurdu.

(Ama olmadı, olsaydı) o, peygamberlerin sonuncusu olmazdı.” ifadesini kullandıktan sonra bu kalıpta şöyle bir rivayet aktarır: “ايبنٌناكلٌشاعٌولٌ.ىفوتٌنيحٌميهاربإٌيفٌلاقٌهنأٌىوريٌامك” “Rivayet olunduğu gibi ki oğlu İbrahim öldüğünde O (sav), şöyle buyurdu: “Eğer yaşasaydı peygamber olurdu.”431

ez-Zemahşerî’nin mevkûf rivayet kalıbı ise “هنعٌاللٌَّىضرٌركبٌىبأٌلوقك”, “ٌةشئاعٌتلاقٌامك اهنعٌاللٌَّىضر”, “ىورٌامك”, “ىوريٌامك” şeklinde olduğu görülmektedir. “ٌ غ ْزَنٌِناطْيَّشلاٌَنِمٌَكَّنَغَزْنَيٌاَّمِإَو

ٌ ميِلَعٌ عيِمَسٌُهَّنِإٌِ َّللهاِبٌْذِعَتْساَف” “Eğer sana şeytandan yana bir kışkırtma (vesvese veya iğva) gelirse, hemen Allah'a sığın. Çünkü O, işitendir, bilendir.”432 ayetinin “ غ ْزَن ِناطْيهشلا َنِم/ şeytandan yana bir kışkırtma/bir dürtü” kısmı ez-Zemahşerî tarafından şöyle tefsir edilmektedir: ٌزوجيو

ٌناطيشلاٌغزنبٌداريٌنأ

بضغلاٌءارتعا “Şeytanın dürtüsünden öfke musallatı kastedilmesi caizdir.”

Bu tefsirine Hz. Ebubekir (ra)’in bir sözünü istişhad olarak getirmektedir. ٌىضرٌركبٌىبأٌلوقك ينيرتعيٌ اناطيشٌ يلٌ نإٌ :هنعٌ اللَّ “Hz. Ebubekir’in “bana musallat olan bir şeytanım var” sözü gibidir.”433

Bunların dışında ez-Zemahşerî’nin diğer rivayetlerden bu kalıpta kullanmadığı görülmektedir.

431 Ahmed b. Hanbel, Müsned, 19/359 (No12358); ez-Zemahşerî, el-Keşşâf, 3/528.

432 el-A’râf 7/200.

433 İbn Ebi Amr er-Raşid Ezdî Ma’mer, Camiü Ma’mer/Cami’, (Pakistan: el-Meclisü’l-Alemî, 1403), 11/336; ez-Zemahşerî, el-Keşşâf, 2/184.

119

2.1.1.1.1.4. “نم” Harfi Cer Kalıbıyla Rivayet

ez-Zemahşerî’nin eserinde merfu‘ rivayet olarak “نم” harfi cer ile çeşitli kalıplar görülmektedir. “ثيدحلاٌهنم”, “ملسوٌهيلعٌاللٌَّىلصٌهلوقٌهنم”, “ملاسلاٌهيلعٌهلوقٌهنم”, “ءاجٌامٌهنمو”, “ٌهنمو ملاسلاوٌ ةلاصلاٌ هيلعٌ هلوق”, “ملا سلاٌ هيلعٌ هلٌ لوقٌ نم”, “ملاسلاٌ هيلعٌ هلوقٌ نم” Bu gibi kalıplar bu türdendirler. Örneğin ez-Zemahşerî Tahrîm Sûresi’ndeki “ٌ ْمُكيٰل ْوَمٌُ ٰ اللََّوٌ ْمُكِناَمْيَاٌَةَّلِحٌَتٌ ْمُكَلٌُ ٰ اللٌَّ َضَرَفٌ ْدَق

ٌُميكَحْلاٌُميلَعْلاٌ َوُهَو” “Allah (gerektiğinde) yeminlerinizi bozmayı (ve kefaret ödemeyi) size meşru kılmıştır. Allah, sizin yardımcınızdır. O, hakkıyla bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir.”434 bu ayetin “ ْمُكِناَمْيَا َةهلِحَت/yeminlerinizi bozmayı” kısmını şöyle tefsir etmektedir. ٌمكلٌاللٌَّعرشٌدق .ةرافكلابٌ اهتلحت “Yüce Allah, yeminlerinizi kefaretle bozmayı size yasa yaptı/kanun eyledi.”

Bunu şu rivayetle desteklemektedir. ٌلاإٌرانلاٌهسمتفٌدلاوأٌةثلاثٌلجرلٌتوميٌلا«ٌ:ملاسلاٌهيلعٌهلوقٌهنمو مسقلاٌةلحت

» “Peygamber Aleyhi’s-Selam’ın sözü de bu yöndedir: “üç evladı ölen adama ateş dokunmaz ancak yeminini bozması müstesna!”435

ez-Zemahşerî’nin mevkûf Rivayetinin şekilleri “رمعٌ لوقٌ هنمو”, “ركبٌ ىبأٌ ثيدحٌ هنمو”,

“هنعٌ اللٌَّ ىضرٌ ىلعٌ لوقٌ هنمو:”, “نايفسٌ ىبلٌْ ناوفصٌ لوقٌ هنمو” bu kalıplardan oluştuğu görülmektedir. ez-Zemahşerî’nin “Rabb” kelimesini açıklarken istişhad olarak gösterdiği rivayette olduğu gibi. “ٌنأٌنمٌ ىلإٌبحأٌشيرقٌنمٌلجرٌينبريٌنلٌْ:نايفسٌىبلٌْناوفصٌلوقٌهنموٌ.كلاملاٌ:برلا .نزاوهٌنمٌلجرٌينبري” “Rab, Malik demektir. Safvan’ın Ebi Süfyan'a söylediği şu sözü de bu kabildendir: “Kureyşli birinin benim sahibim olması, Havâzinli birinin sahip olmasından daha yeğdir.”436

434 et-Tahrîm 66/2.

435 ez-Zemahşerî, el-Keşşâf, 4/551.

436 Ahmed b. Hanbel, el-Müsned, 24/8; Ebû Ya‘lâ el-Mevsılî, el-Müsned, 3/388; et-Tahavî, Müşkili’l-Asâr, 6/412; es-Sa’lebî, el-Keşf ve’l-Beyân, 1/109; ez-Zemahşerî, el-Keşşâf, 1/20.

120

ez-Zemahşerî’nin maktu‘ rivayet olarak “نسحلاٌلوقٌهنمو”, “زتعملاٌنبٌاللٌَّدبعٌعيقوتٌهنمو”,

“جاجحلاٌلوقٌهنمو” gibi kalıplar kullandığı görülmektedir. “ٌا مْوَقٌ ْمُتْنُكٌ ْنَأٌا حْفَصٌ َرْكِّذلاٌ ُمُكْنَعٌ ُبِرْضَنَفَأ

ٌَنيِفِرْسُم” “Siz azgınlık eden bir toplumsunuz diye sizi Kur’an ile uyarmaktan vaz mı geçelim?”437 ez-Zemahşerî, bu ayetle ilgili açıklamaya bu kalıptan bir rivayeti istişhad olarak göstermektedir. “ لبلإاٌ بئارغٌ برضٌ مكنبرضلْوٌ :جاجحلاٌ لوقٌ هنمو. ” “Haccâc’ın “develerin tuhaf vurmalarıyla sizi vuracağım” ifadesi de bu yöndedir.”438 Diğer rivayet türlerinden ise bu kalıptan geldiği görülmemiştir.

2.1.1.1.2. Diğer Harf ve Zarflarla Rivayet kalıpları

Bazı merfu‘ rivayetler ise “اللٌَّ لوسرٌ نلْو”, “يبنلاٌ نأ”, “اللٌَّ لوسرٌ نأ”, “يبنلاٌ نلْ”

kalıplarıyla ifade edilmiştir. Mesela ez-Zemahşerî Hac Sûresi’ndeki; “ٌ ْنِمٌ ْمُكَلٌ اهانْلَعَجٌ َنْدُبْلاَو

ٌَأَوٌاهْنِمٌ اوُلُكَفٌاهُبوُنُجٌ ْتَبَجَوٌاذِإَفٌ َّفاوَصٌاهْيَلَعٌِ َّاللٌَّ َمْساٌاوُرُكْذاَفٌ رْيَخٌاهيِفٌ ْمُكَلٌِ َّاللٌَّ ِرِئاعَش

ٌَكِلذَكٌ َّرَتْعُمْلاَوٌ َعِناقْلاٌاوُمِعْط

ٌَتٌ ْمُكَّلَعَلٌ ْمُكَلٌ اهانْرَّخَس

ٌَنوُرُكْش ” “Kurbanlık büyük baş hayvanları da sizin için Allah’ın dininin nişanelerinden kıldık. Sizin için onlarda hayır vardır. Onlar saf saf sıralanmış dururken (kurban edeceğinizde) üzerlerine Allah’ın adını anın. Yanları üzerlerine düşüp canları çıkınca onlardan siz de yiyin, istemeyen fakire de istemek zorunda kalan fakire de yedirin.

Şükredesiniz diye onları böylece sizin hizmetinize verdik.”439 ayetinin “ َنْدُبْلاَو/büyük baş hayvan” kelimesini şöyle tefsir etmektedir: “ةصاخٌلبلإاٌيهوٌاهندبٌمظعلٌتيمسٌ،ةندبٌعمجٌ َنْدُبْلا:ٌَنْدُبْلا"

kelimesi ةندب kelimesinin çoğuludur. Bedene denilmesi bedeninin büyük olmasındandır. Bu da özellikle devedir.” Büyük baş hayvan anlamını nasıl kazandığını ise şöyle ifade eder:

ٌ رقبلاٌ قحلأٌ ملسوٌ هيلعٌ اللٌَّ ىلصٌ اللٌَّ لوسرٌ نلْو

ٌ :لاقٌ نيحٌ لبلإاب

« ةعبسٌ نعٌ ةرقبلاوٌ ،ةعبسٌ نعٌ ةندبلا

» “Çünkü

437 ez-Zuhruf 43/5.

438 ez-Zemahşerî, el-Keşşâf, 4/230.

439 el-Hac 22/36.

121

Rasûlullah (sav) sığır grubunu da deve grubuna şöyle diyerek katmıştır: “deve de 7 kişiliktir, sığırda…”440

Mevkûf rivayetler ise “ىبنلاٌ نإ”, “نإٌ مث” gibi kalıplardan oluşmaktadır. “ٌِنَعٌ َكَنوُلَئْسَي

ٌَكَنوُلَئْسَيَوٌامِهِعْفَنٌ ْنِمٌ ُرَبْكَأٌامُهُمْثِإَوٌِساَّنلِلٌُعِفانَمَوٌ ريِبَكٌ مْثِإٌامِهيِفٌ ْلُقٌِرِسْيَمْلاَوٌِرْمَخْلا

ٌُ َّاللٌَّ ُنِّيَبُيٌ َكِلذَكٌ َوْفَعْلاٌ ِلُقٌ َنوُقِفْنُيٌاذامٌ

ٌَنوُرَّكَفَتَتٌ ْمُكَّلَعَلٌِتاي ْلآاٌُمُكَل” “Sana içkiyi ve kumarı sorarlar.” De ki: “Onlarda hem büyük günah, hem de insanlar için (bazı zahirî) yararlar vardır. Ama günahları yararlarından büyüktür.”

“Yine sana Allah yolunda ne harcayacaklarını soruyorlar.” De ki: “İhtiyaçtan arta kalanı.” Allah, “size âyetleri böyle açıklıyor ki düşünesiniz.” ayetin sebeb-i nüzulündeki rivayette olduğu gibi: “ٌلقعللٌةبهذمٌاهنإفٌرمخلاٌيفٌانتفأٌ، َّاللٌَّلوسرٌايٌاولاقٌةباحصلاٌنمٌ ارفنوٌ اذاعموٌرمعٌنإٌمث .نورخآٌ اهكرتوٌ موقٌ اهبرشفٌ )ِساَّنلِلٌ ُعِفانَمَوٌ ريِبَكٌ مْثِإٌ امِهيِف(ٌ :تلزنفٌ ،لامللٌ ةبلسم” “Ömer, Muaz (ra) ve sahabeden bir grup: “Ya Rasûlallah! Malımızı ziyan eden, aklı da gideren bu içki hakkında bize fetva ver.” dediler. Bunun üzerine )ِساَّنلِلٌُعِفانَمَوٌ ريِبَكٌ مْثِإٌامِهيِف( “İkisinde hem büyük günah, hem de insanlar için (bazı zahirî) yararlar vardır” ayeti nazil oldu. Daha sonra bir kısmı içmeye devam etti, bir kısmı da bıraktı.”441

Maktu‘ rivayet kalıpları ise “اللٌَّلوسرٌانيب” gibidir. “ٌ ُبَعْلَنَوٌ ُضوُخَنٌاَّنُكٌامَّنِإٌ َّنُلوُقَيَلٌ ْمُهَتْلَأَسٌ ْنِئَلَو

ٌِهِتايآَوٌِ َّللهاِبَأٌ ْلُق

ٌَنُؤِزْهَتْسَتٌ ْمُتْنُكٌِهِلوُسَرَو ” “Şayet kendilerine (niçin alay ettiklerini) sorsan, Biz sadece lâfa dalmıştık ve aramızda eğleniyorduk”, derler. De ki: “Allah’la, O’nun ayetleriyle ve peygamberiyle mi eğleniyordunuz?”442 Bu ayetin nüzulüne sebep olan olay et-Taberî ve es-Sa‘lebî ’den anladığımız kadarıyla Katede’den bir rivayetle443 şöyle anlatılır: “ ىلص للها لوسر انيب تتفي نأ ديري لجرلا اذه لَإ اورظنا :اولاقف هيدي يب نويرسي يقفانلما نم بكرو كوبت ةوزغ في يرسي ملسو هيلع للها تاهيه ،هنوصحو مأشلا روصق ح

م للهاو لّ للها بىن اي:اولاقف ،اذكو اذك متلق :لاقف مهاتأف ،بكرلا ّىلع اوسبحا :لاقف كلذ ىلع ملاسلا هيلع هيبن للها علطأف ،تاهيه ءيش في انك ا

رفسلا ضعب ىلع انضعب رصقيل بكرلا هيف ضويخ امم ءيش في انك نكلو ،كباحصأ رمأ نم لّو كرمأ نم” “Tebûk seferine

440 ez-Zemahşerî, el-Keşşâf, 3/157.

441 ez-Zemahşerî, el-Keşşâf, 1/257. (Diğeri için bk. ez-Zemahşerî, el-Keşşâf, 1/238.

442 et-Tevbe 9/65.

443 et-Taberî, Câmiʿu’l-Beyân, 14/334; es-Sa’lebî, el-Keşf ve’l-Beyân, 5/65.

122

peygamberle birlikte yürüyoruz, bir kısım münafık ta Rasûlullah’ın önünde yürüyerek şöyle diyorlardı: “şu adama bakın! Olmayacak hayaller peşinde, Şam ve Kalelerini fethetmek istiyor. Bu durumu yüce Allah peygamberine bildirdi ve peygamber “kervanı durdurun”

dedi. Peygamberin etrafında toplanınca peygamber onlara “sizler, şöyle şöyle diyorsunuz”

dedi. Onlarda “ey Allah’ın peygamberi Allah’a ant olsun ki, biz senin ve ashabın işleri hakkında bir şey demedik. Fakat yolumuzun çabuk bitmesi için kendi kendimize lakırdı ediyorduk” dediler.”444

Bu kalıpların dışında diğer rivayet türlerine rastlanılmamıştır.