• Sonuç bulunamadı

B) ez-Zemahşerî’nin İlmi Kişiliği

I. BÖLÜM

1.2. ZEMAHŞERÎ TEFSİRİ’NİN RİVAYETLERİNİN KAYNAKLARI VE

1.2.2. el-Keşşâf‘ın Rivayet Türleri

1.2.2.1. Hadis Rivayetleri

Hadis kelimesinin terim anlamı genelde “Peygamberin sözleri, fiilleri ve takrirleri, ahlaki yaratılış sıfatları”339 diye tanımlanır. Ancak bu hadis tanımı merfu‘ hadis tanımına ait bir tanımdır.340 Zira bazı âlimler, hadis kelimesini daha kapsamlı düşünerek sadece peygamberin sözleriyle sınırlandırmamış, buna sahabe ve tabiinin sözlerini de katarak genel

339Muhammed Accac b. Muhammed Temîm b. Salih el-Hatıb, es-Sünnetu Kable`t-Tedvin (Beyrut: Daru’l-Fikr, 1400/1980), 1/22

340 “ةفصٌ وأٌ ،ريرقتٌ وأٌ ،لعفٌ وأٌ ،لوقٌ نمٌ ملسوٌ هيلعٌ اللٌَّ ىلصٌ يبنلاٌ ىلإٌ فيضأٌ امٌ :وهٌ ،عوفرملاٌ ثيدحلاو”

Siracuddin Ömer b. Ali b. Ömer el-Kazvinî, Meşihatü’l-Kazvinî, thk. Amir Hasan Sabrî (Kahire: Darul Beşairil İslamiyye, 1426/2005), 1/99.

88

bir tanım yapmış olduklarından burada bu tanım dikkate alınmıştır.341 Böylece hadis kelimesinin alt başlığı altında Peygamber hadislerine “merfu‘ ”, sahabe rivayetlerine

“mevkûf” ve tabiin rivayetlerine ise “maktu‘ hadis” diyerek genel anlayış çerçevesinde sınıflandırmışlardır.342 Bizde bu sınıflandırmayı tercih ederek peygamber, sahabe ve tabiin rivayetlerini alt başlık olmak üzere 3 kısma ayırdık. Bunun dışındakilerini ise tefsir rivayetleri kısmında değerlendirdik. Rivayet denince bir rivayetin iki kısmı akla gelmektedir. Birincisi Senet, ikincisi ise Metin’dir. Rivayetleri önce senetli ve senetsiz olmak üzere üst başlık olarak incelemek metotsal olarak daha düzenli olacaktır.

1.2.2.1.1. Senetli Rivayetler

Yapılan araştırmalar sonucu görülmektedir ki ez-Zemahşerî, tefsirinde birçok rivayete yer vermektedir. ez-Zemahşerî’nin amacı tefsir yapmak ve ayetlerin anlaşılması için gereken malzemeleri kullanmaktır. Bu rivayetler hangi türden olursa olsun ez-Zemahşerî, bu rivayetlerde ( ةداتق نع, ملسو هيلع هاللَّ ىلص هاللَّ لوسر ّنأ ىور, : اللَّ ىضر سابع نبا نعو امهنع gibi kısa senetleri saymazsak) okuyucunun dikkati bozulmasın diye senetlere yer verme ihtiyacı görmemiştir. Bu sebeple hiçbir senetli rivayet bulmak mümkün değildir.

341 “ٌىَلَعَوٌِعوُفْرَمْلاٌىَلَعٌ ِناَقَلْطُيَفٌ،ِثيِدَحْلِلٌ فِداَرُمٌ ِّنَفْلاٌ ِءاَمَلُعٌَدْنِعٌ ُرَبَخلا«ٌ:"ٌركفلاٌةبخنٌحرشٌ"ٌيفٌرجحٌنباٌلاقو

ٌِعوُطْقَمْلاَوٌ ِفوُقْوَمْلا

» لوسرلاٌنعٌءاجٌامٌلمشيفٌ،

-ٌَمَّلَسَوٌِهْيَلَعٌُاللٌَّىَّلَصٌ

-،نيعباتلاوٌةباحصلاٌنَعوٌ ” el-Hatıb,

es-Sünnetu Kable`t-Tedvin, 1/21.

342 Ahmed b. Ali b Hacer el-Askalanî, Tehzibu’t-Tehzib, Matbatü’d-Dairetü’l-Mearif, Hindistan, 1326, 7/33; M. Yaşar Kandemir, “el-Hadis, Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi (Ankara: TDV. Yay, 2002), 15/28.

89 1.2.2.1.2. Senetsiz Rivayetler

ez-Zemahşerî, tefsirinde hep senetsiz rivayetler kullanmıştır. Bu tür rivayetler, ister Merfu‘ rivayet olsun, isterse diğer rivayet türlerinden hangisi olursa olsun bazılarının rivayet oldukları belirtilirken birçoğu da belirtilmeksizin tefsirde yerini almıştır.

1.2.2.1.2.1. Merfu‘ Tefsir Rivayetleri

Peygamberin (sav) tüm sözlerini fiillerini merfu‘ rivayet olarak tanımladık. el-Keşşâf’da yer alan merfu‘ rivayetlerin bir kısmı rivayet olarak belirtilirken bir kısmı da rivayet olarak belirtilmemiştir. Bu kısımda, “belirtilen merfu‘ rivayetler” ile “belirtilmeyen merfu‘ rivayetler”e değinilecektir.

1.2.2.1.2.1.1. Merfu‘ Rivayet Olduğu Belirtilenler

Tefsir-i Keşşaf’ta çeşitli şekillerde peygamberden gelen rivayetler bir hayli yer almaktadır. Bunlar tefsir, sebebi nüzul ve sûre faziletleri türünden rivayetlerdir. Tekrarlar hariç bu tür rivayetlerin sayısı 700 civarındadır.

Bu rivayetler bazen: “يبنلاٌنع”,343 “ملاسلاٌهيلعٌهلوق”,344 “ملاسلاوٌةلاصلاٌهيلعٌلاقف”345, “ٌهلوق

ٌهيلعٌاللٌَّىلص و

ملس ”,346 “ملاسلاٌهيلعٌهنعو”, “ملسوٌهيلعٌاللٌَّىلصٌاللٌَّلوسرٌلاقو”,347 “اللٌَّلوسرٌنع”, “ اذكه

343 ez-Zemahşerî, el-Keşşâf, 1/28.

344 ez-Zemahşerî, el-Keşşâf, 1/197.

345 ez-Zemahşerî, el-Keşşâf, 1/262.

346 ez-Zemahşerî, el-Keşşâf, 1/298.

90

يبنلاٌ لاق”,348 “يبنلاٌ لاقو” “عوفرمٌ ثيدحٌ يفو” şekillerinde merfu‘ rivayet olduğu belirtilirken bazen de: “ىور”, “ثيدحلاٌ يفو”,349 “هلوقك”, şekillerinde peygamberden bir rivayet olduğu belirtilmemiş olarak görülmektedir. Bu rivayetlerin merfu‘rivayetlerden olduğu yapılan araştırma sonucu ortaya çıkmıştır.

ملسو هيلع للها ىلص بينلا ثيدح فيو ّننهاثمأ لّو ّنهيف ةراجتلا لّو نهؤارش لّو تاينغلما عيب ليح لّ«

» “Şarkıcı(kadın)ların

satışı, alışı, ticaret metaı olarak kullanılması ve paraları helal değildir”350 örneğinde olduğu gibi rivayet olduğu belirtilmektedir.

1.2.2.1.2.1.2. Merfu‘ Rivayet Olduğu Belirtilmeyenler

ez-Zemahşerî bazen bir izah ve bir tefsir yaptığı sırada konuya uygun düşen bir ibare kullanmaktadır. Bu ibarenin bir rivayet olduğu belirtilmeden aktarıldığından dikkatle bakılsa bile rivayet olduğunun anlaşılması mümkün olmamaktadır. Bu tür ibareler, ya

“ليق/denildi ki” ifadesiyle belirtilmekte ve ya bu ifade de belirtilmeksizin tefsirde yerini almaktadır. Öyle ki, bu ibare araştırıldığında ya hadis rivayeti ve ya tefsir rivayeti olarak karşımıza çıkmaktadır. Bunlar içerisinden 40’ın üzerinde olan merfu‘ rivayet, el-Keşşâf içerisinde görülmektedir.

ez-Zemahşerî, “ٌ ِنيٌِّدلاٌ يِفٌاوُهَّقَفَتَيِلٌ ةَفِئاطٌ ْمُهْنِمٌ ٍةَق ْرِفٌ ِّلُكٌ ْنِمٌ َرَفَنٌ لاْوَلَفٌ ةَّفاَكٌاوُرِفْنَيِلٌ َنوُنِمْؤُمْلاٌ َناكٌامَو

ٌَنوُرَذ ْحَيٌ ْمُهَّلَعَلٌ ْمِهْيَلِإٌاوُعَجَرٌاذِإٌ ْمُهَمْوَقٌاوُرِذْنُيِلَو” “Mü’minlerin hepsinin toptan sefere çıkmaları doğru değildir. Onların her kesiminde bir gurup dinde (dinî ilimlerde) geniş bilgi elde etmek ve

347 ez-Zemahşerî, el-Keşşâf, 1/468.

348 ez-Zemahşerî, el-Keşşâf, 2/376.

349 ez-Zemahşerî, el-Keşşâf, 2/221.

350 ez-Zemahşerî, el-Keşşâf, 3/475.

91

kavimleri (savaştan) döndüklerinde onları ikaz etmek için geride kalmalıdır. Umulur ki sakınırlar.”351 ayetini izah ederken “ةفاكلاٌىلعٌهقفتلاٌبوجول/topluma karşı ilimde derinleşmek vaciptir/gereklidir” yargısına varır. Bunu şu ifade ile destekler. “ٌلكٌىلعٌةضيرفٌملعلاٌبلطٌ نلْو ةملسموٌملسم” “Çünkü ilim talep etmek her kadın ve erkek Müslümana farzdır.”352 Ancak bu ifadenin bir Merfu‘ rivayet olduğunu belirtmez. Bu kalıbın aynısı el-Begavî’de şöyle yer alır. .ٌ»ةملسموٌملسمٌ ِّلُكٌىَلَعٌ ةَضيِرَفٌ ِمْلِعْلاٌ ُبَلَط«ٌ:َمَّلَسَوٌِهْيَلَعٌُ َّاللٌَّىَّلَصٌ ُّيِبَّنلاٌ َلاَق”353 Böylece bu rivayetin merfu‘ bir rivayet olduğu ortaya çıkmış olur.

1.2.2.1.2.2. Mevkûf Tefsir Rivayetleri

Sahabe sözleri ve rivayetlerinde, başka bir ifadeyle mevkûf rivayetlerde354 de belirtilen rivayetler olduğu gibi belirtilmeyen rivayetler de vardır. Bazı rivayetlerin bir takım ifadelerle belirtilmiş oldoğu görülmektedir.

1.2.2.1.2.2.1. Mevkûf Rivayet Olduğu Belirtilenler

Mevkûf rivayetlerin büyük çoğunluğu belirtilerek rivayet olarak kullanılmaktadır.

Bu rivayetlerin genelde “ىور”, “...نع”, “ثيدحٌ يف”, ve “لاق”355 şeklinde mevkûf rivayet olarak gelir. el-Keşşâf’da bu rivayetler bir hayli çoktur. Mevcut rivayetler arasında ortalama

351 et-Tevbe 9/122.

352 ez-Zemahşerî, el-Keşşâf, 2/312.

353 el-Beğavî, Maâ’limü’t-Tenzil, 2/405.

354اهونحو ملِاعفأو ملِاوقأ نم ةباحصلا نع ىوري ام :فوقولما ثيدلحاوel-Hatıb, es-Sünnetu Kable`t-Tedvin, 1/21;

el-Kazvinî, Meşihatü’l-Kazvinî, 1/100.

355 ez-Zemahşerî, el-Keşşâf, 2/541.

92

1090 rivayetin bunlardan olduğu görülmektedir. Bunlar ise rivayetlerin yaklaşık olarak

%30’unu oluşturmaktadır. Bu sayı bir dirayet tefsiri için azımsanamayacak kadar çoktur..

Bu rivayet türünde en çok doğal olarak İbn Abbas yer almakla birlikte birçok sahabeden nakiller yapıldığı da görülmektedir. Bir mevkûf rivayet olarak isimler belirtilmiştir: اوريغيٌ نأٌ لبقٌ ىسومٌ باحصأٌ مهٌ :ٌ سابعٌ نباٌ نعو “İbn Abbas’tan: Onlar, Musa’nın (kitaplarını tahrif etmeden), değiştirmeden önce ki ümmetidir.”356 ٌ اللٌَّ ىضرٌ ىبأوٌ ىلعٌ نعو

،انتبثٌ اندهاٌ :امهنع “Hz. Ali ve Übey’den: bizi ulaştır, bizi (doğru yol üzerinde) sabit tut demektir.”357 “ٌ:ةئيطخلاٌفرتقاٌنيحٌمدآٌانوبأٌهلاقٌامٌ َّاللٌَّىلإٌملاكلاٌبحأٌنإٌ:هنعٌ َّاللٌَّىضرٌدوعسمٌنباٌنعو تنأٌلاإٌبونذلاٌرفغيٌلاٌهنإٌيلٌرفغافٌيسفنٌتملظٌتنأٌلاإٌهلإٌلاٌ،ك دجٌىلاعتوٌكمساٌكرابتوٌكدمحبوٌمهللاٌكناحبس”

“İbn Mesud’dan: Allah ’katında en sevimli söz atamız Adem’in günahını itiraf ettiği zaman söylediği şu sözdür: “Allah’ım sen her türlü noksanlıktan uzaksın, seni överim, senin ismin mübarektir, senin şanın yücedir, senden başka ilah yoktur. Ben kendime zulmettim. Beni bağışla, şöyle bir gerçek var ki, senden başka günahları bağışlayacak yoktur.”358 örneklerinde olduğu gibi; bazen de rivayet olduğu belirtilir, ancak isim verilmeksizin ifade edilir.

1.2.2.1.2.2.2. Mevkûf Rivayet Olduğu Belirtilmeyenler

Daha öncede ifade edildiği gibi ez-Zemahşerî’nin rivayetlerden bahsederken bazen

“ليق/denildi ki,” kalıbıyla, bazen de bu kalıbı dahi kullanmadan rivayetler aktardığı

356 es-Sa’lebî, el-Keşf ve’l-Beyân, 1/122; ez-Zemahşerî, el-Keşşâf, 1/25.

357 es-Sa’lebî, el-Keşf ve’l-Beyân, 1/119; ez-Zemahşerî, el-Keşşâf, 1/25.

358 İbn Ebî Şeybe, el-Muṣannef, 1/210; en-Nesâî, es-Sünenü’l-Kübrâ, “ ‘Amelü’l-Yevm ve’l-Leyle”, 290 (No. 10619); Beyhakî, Şuabu’l-İmân, 9/359; ez-Zemahşerî, el-Keşşâf, 1/132.

93

görülmektedir. Bu gibi rivayetler çok sık yer almaktadır.359 Konuyla ilgili bazı örnekleri şu şekilde sunulabilir.

ez-Zemahşerî, Bakara Sûresi’ndeki; “ٌَةَمْكِحْلاَوٌَكْلُمْلاٌُ َّاللٌَُّهاتآَوٌ َتوُلاجٌُدُوادٌَلَتَقَوٌِ َّاللٌَِّنْذِإِبٌْمُهوُمَزَهَف

ٌْضَفٌوُذٌَ َّاللٌَّ َّنِكلَوٌ ُضْرَ ْلْاٌ ِتَدَسَفَلٌ ٍضْعَبِبٌ ْمُهَضْعَبٌ َساَّنلاٌِ َّاللٌَّ ُعْفَدٌلاْوَلَوٌ ُءاشَيٌاَّمِمٌُهَمَّلَعَو

ٌَنيِمَلاعْلاٌىَلَعٌ ٍل ” “Derken,

Allah’ın izniyle onları bozguna uğrattılar. Dâvûd, Câlût’u öldürdü. Allah, ona (Dâvûd’a) hükümdarlık ve hikmet verdi ve ona dilediğini öğretti. Eğer Allah’ın; insanların bir kısmıyla diğerlerini savması olmasaydı, yeryüzü bozulurdu. Ancak Allah, bütün âlemlere karşı lütuf sahibidir.”360 Bu ayette bulunan “ٌَساَّنلاٌ ِ َّاللٌَّ ُعْفَدٌ لاْوَل ” bölümünü şöyle tefsir ٌَو etmektedir: “ٌ تلطبوٌضرلْاٌ تدسفوٌ نودسفملاٌ بلغلٌ ،مهداسفٌ مهبٌ فكيوٌ ضعببٌ سانلاٌ ضعبٌ عفديٌ َّاللٌَّ نأٌ لاولو .ضرلْاٌ رمعيٌ امٌ رئاسوٌ لسنلاوٌ ثرحلاٌ نمٌ اهحلاصمٌ تلطعتوٌ اهعفانم” “Şayet yüce Allah insanların bazılarını bazılarıyla savmamış olsaydı, onların bozgunculuklarını engellememiş olsaydı, bozguncular galip gelir ve yeryüzünün dengesi bozulur, menfaati boşa çıkar, kültür, nesil ve yeryüzünü diğer imar edenlerin yararları atıl kalır, boşa giderdi.”361 Bu güzel tefsirinin bir benzerini de şöyle ifade eder: “ضرلْاٌلهأٌلصؤتسافٌةطخسلاٌتلزنوٌرفكلاٌ معلٌمهبٌمهعفديٌملٌولٌ:ليقو”

“Denildi ki, “Eğer Yüce Allah Onların (Müslümanların) eliyle kâfirleri savıp gidermeseydi, küfür dünyayı kaplar, dolayısıyla yeryüzü halkının kökünü kurutan bir gazap inerdi.”362 Bu ibarenin, İbn Abbas tarafından söylenen bir mevkûf rivayetin yakın anlamlısı olduğu Sem’ânî ’den anlaşılmaktadır. “ٌ،رْفكْلاٌرثكلٌ َنيِنِمْؤُمْلاِبٌراَّفكْلاٌاللٌَّعفدٌ َلا ْوَلٌ:ُهاَنْعَمٌ:دهاجُمَوٌساَّبَعٌنْباٌ َلاَق .ض ْرَلْاٌتلصؤتساوٌ،ةطخسلاٌتلزنَو” “İbn Abbas ve Mücahit dedi ki, bunun anlamı şudur: “Eğer

359 Bu gibi rivayetlerin 170 civarında olduğu görülmektedir.

360 el-Bakara 2/251.

361 ez-Zemahşerî, el-Keşşâf, 1/292.

362 ez-Zemahşerî, el-Keşşâf, 1/292.

94

Allah Mü’minlerle kâfirleri savıp yok etmeseydi küfür çoğalır, dolayısıyla yeryüzü halkının kökünü kurutan bir gazap inerdi.”363 Görüldüğü gibi bu mevkûf rivayet belirtilmemiştir.

1.2.2.1.2.3. Maktu‘ Tefsir Rivayetleri

Daha önce maktu‘ rivayetin ne anlama geldiğine değinilmişti. Hadis rivayetlerinin içerisinde yer alan tabiin sözlerine “maktu‘ rivayet”364 adı verilmektedir. Ayrıca Bu rivayetlerin yorumla ilgili olan kısımlarını ise “maktu‘ tefsir rivayetleri” teşkil etmektedir.

Bu rivayetler tefsirlerin omurgasını oluşturmaktadır. ez-Zemahşerî’nin tefsirinde bu tür rivayetlerin varlığı iki şekilde görülmektedir.

1. Tabiin adı zikredilerek ifade edilen maktu‘ rivayetler’e, maktu‘ rivayet olduğu belirtilenler, adı altında incelenmektedir.

2. Her hangi bir işaret kullanılmaksızın yer alan maktu‘ rivayetler’e ise, maktu‘

rivayet olduğu belirtilmeyenler başlığı verilmektedir.

1.2.2.1.2.3.1. Maktu‘ Rivayet olduğu Belirtilenler

Maktu‘ rivayetler’in “ميهاربإٌنع”, “ةداتقٌنع” ve “ءاطعٌنع” gibi belirtilerek tefsirde yer alması, kalıp bakımından bir hayli çoktur. yaptığımız tespite göre (rivayetlerin %0,18’ni

363 Ebû-Muzaffer Mansur b. Muhammed b. Abdülcebbâr es-Sem’ân’î, Tefsiru’l-Kur’ân, (Riyad: Dâru ’l-Vatan, 1997), 1/254.

364 “.مهلاعفأوٌ مهلاوقأٌ نمٌ مهيلعٌ افوقومٌ نيعباتلاٌ نعٌ ءاجٌ امٌ :وه،عوطقملاٌ ثيدحلاو”, el-Hatıb, es-Sünnetu Kable`t-Tedvin, 1/22; el-Kazvinî, Meşihatü’l-Kazvinî, 1/100.

95

oluşturan) 640 civarında maktu‘ rivayet el-Keşşâf’da bulunmaktadır. Tabiin rivayetleri denince akla en fazla Mücahit (ö. 103/721), Atâ (ö. 136/753), Süddî (ö. 127/745), Saîd b.

Cübeyr (ö. 94/713), Hasan-i Basri (ö. 110/728) ve Muhammed b. Ka’b el-Kurazî (ö.

108/726) gibi tabiin otoriterleri gelmektedir.

1.2.2.1.2.3.2. Maktu‘ Rivayet Olduğu Belirtilmeyenler

Belirtilmeksizin var olan maktu‘ rivayet, (tüm rivayetlerin %0,04’ü olan) 135 civarındadır. Bu rivayetler genelde “ليقو” kalıbı ile karşımıza çıkmaktadır. Örneğin; ez-Zemahşerî En’âm Sûresi’ndeki “ٌَنوُرَتْمَتٌ ْمُتْنَأٌ َّمُثٌُهَدْنِعٌى مَسُمٌ لَجَأَوٌ لاَجَأٌىضَقٌ َّمُثٌ ٍنيِطٌ ْنِمٌ ْمُكَقَلَخٌيِذَّلاٌ َوُه”

“O öyle bir Rab’dır ki, sizi çamurdan yaratmış, sonra (her birinize) bir ecel tayin etmiştir.

(Kıyâmetin kopması için) belirlenmiş bir ecel de O’nun katındadır. Siz ise hâlâ şüphe ediyorsunuz.” ayetini izah ederken “ى مَسُمٌ لَجَأَوٌ لاَجَأٌىضَقٌَّمُث/Bir ecel tayin etmiştir, belirlenmiş bir ecel de O’nun katındadır” şeklinde iki kısım ecelden bahseden bu ayeti şu şekilde açıklar: “ةمايقلاٌلجأٌُهَدْنِعٌى مَسُمٌ لَجَأَوٌتوملاٌلجأٌ لاَجَأٌىضَقٌَّمُث” “Sonra size ölüm eceli olan bir ecel tayin etmiştir, kıyâmet eceli olan belirlenmiş bir ecel de O’nun katındadır.” Ecel-i Kaza kısmını ölüm, ecel-i Müsemma kısmını da kıyâmet’in kopuşu şeklinde açıklamaktadır.

Ancak burada bu tefsirin dışında başka bir görüşe de yer vererek şöyle der: “ٌ لجلْاٌ :ليقو .خزربلاٌوهوٌثعبلاوٌتوملاٌنيبٌامٌ:يناثلاوٌ.توميٌنأٌىلإٌقلخيٌنأٌنيبٌام:ل ولْا” “Denilmektedir ki; “Birinci ecel yaratılıştan ölüme kadarki süre, ikincisi ise ölüm ile diriliş arası yani berzahtır.”365 Bu görüş araştırıldığında es-Sa‘lebî ve diğer kaynaklarda maktu‘ rivayet olarak görülmektedir.

“ٌثعبيٌنأٌىلإٌتوميٌنأٌنيبٌامٌيناثلاٌلجلْاوٌ.توميٌنأٌىلإٌقلخيٌنأٌنيبٌامٌلولْاٌلجلْاٌ:كاحضلاوٌةداتقوٌنسحلاٌلاق

365 ez-Zemahşerî, el-Keşşâf, 2/4.

96

.خزربلاٌوهو”366 Burada açıkça tabiin isimleri görülmektedir. Diğer taraftan bakıldığında bazı ifadeler hiçbir işaret olmadan veya isim belirtilmeden kullanılmaktadır. “ٌ َكُبِجْعُيٌ ْنَمٌِساَّنلاٌ َنِمَو

ٌِماصِخْلاٌُّدَلَأٌ َوُهَوٌِهِبْلَقٌيِفٌامٌىلَعٌَ َّاللٌَُّدِهْشُيَوٌايْنُّدلاٌِةايَحْلاٌيِفٌُهُلْوَق” “İnsanlardan öylesi de vardır ki, dünya hayatına ilişkin sözleri senin hoşuna gider. Bir de kalbindekine (Sözünün özüne uyduğuna) Allah’ı şahit tutar. Hâlbuki o, düşmanlıkta en amansız olandır.”367 Bu ayette geçen “ٌ ْنَم

ٌُهُل ْوَقٌ َكُبِجْعُي/ Sözleri senin hoşuna gider” bölümünde şöyle bir ifade kullanır: “ٌنبٌسنخلْاٌوهو

ٌملسوٌهيلعٌ َّاللٌَّىلصٌ َّاللٌَّلوسرٌىقلٌاذإٌ،قطنملاٌولحٌلاجرٌناكٌقيرش

ٌ:لاقوٌملسمٌهنأوٌهبحيٌهنأٌىعداوٌلوقلاٌهلٌنلاأ

.قداصٌ ىنأٌ َّاللٌَّ ملعي” “O Ahnes b. Şerik, tatlı sözlü bir adamdı. Allah Resulü (sav), ile karşılaştığında onunla yumuşak konuşur, onu sevdiğini iddia eder ve Allah biliyor ki ben doğru söylüyorum diyerek İslam’a girdiğini ifade ederdi.”368 ifadeye bakılınca bu ifade herhangi bir rivayet gibi görülmemektedir. Ancak araştırıldığında bu sözün ٌنموٌ":يدسلاٌنع

ٌنبٌسنخلْاٌيفٌتلزنٌ:لاقٌ،"ماصخلاٌُّدلأٌوهوٌهبلقٌيفٌامٌىلعٌاللٌَّدهشُيوٌايندلاٌةايحلاٌيفٌهُلوقٌكبجعُيٌنمٌسانلا

ٌقيرش

يفقثلا”369 şeklinde Süddi’den alınan bir maktu‘ rivayet olduğu anlaşılmaktadır. “